KANLI PAZAR (16 Şubat 1969)

Emirhan

New Member
Katılım
24 Mar 2013
Mesajlar
1,001
Beğeniler
0
Puanları
0
#1
Türkiye yakın tarihinde "Kanlı Pazar" olarak anılan olayı anımsatmak istiyorum, yarın bu acı olayın yıldönümü ve bence yeni nesillerin bilmesi gereken bir leke tarihimizde.

ABD nin Akdenizdeki donanma filosu olan 6. Filo nun türk karasularındaki varlığına ve türk topraklarına ayak basmasına karşı tepkiler 1967 de başlamıştı. Protesto yürüyüşleri, basın açıklamaları ve bildiriler biçiminde süren sivil tepkiler devamlı olarak polis ve jandarma tarafından şiddet kullanılarak bastırılıyordu. Öğrenci yurtlarına gece baskınları yapılıyor, gözaltı ve işkencelerle gençler yıldırılmaya çalışılıyorlardı. 1968de Vedat Demircioğlu adlı üniversite öğrencisi polis tarafından İTÜ yurdunun penceresinden aşağıya atılarak öldürüldü.

ABD politikalarına ve bu gücün türkiye üzerinde baskı kurmasına direnen gençlere yönelik şiddet eylemleri, hükümet tarafından “düzeni sağlamaya yönelik kanuni çabalar” olarak gösterilmeye çalışılıyordu. Ancak çıkarları gereği amerikan destekçisi olan bazı türk vatandaşlarının ve özgürlükçü kitlesel halk hareketlerini bastırmaya kararlı hükümetin gerçek yüzü, en acı biçimde 16 şubat 1969 da ortaya çıktı.

ABD büyükelçiliği öncülüğünde halkı yanıltmak için çeşitli propaganda faaliyetleri yürütülüyor, medya, siyasetçiler, milliyetçi halk önderleri ve din adamları bu kapsamda ABD tarafına çekilerek bağımsızlık yanlısı gençlere karşı kışkırtılıyorlardı.

Milli Gazete yazarlarından Mehmet Şevki Eygi, o zamanlar yazarlık yaptığı Bugün gazetesindeki köşesinde, 15 Şubat günü okuyucu kitlesine şöyle seslendi “cihada hazır olunuz, Büyük fırtına patlamak üzeredir, Müslümanlar ile kızıl kafirler arasında topyekün savaş kaçınılmaz hale gelmiştir... Cihat eden zelil olmaz. Sağ kalırsa gazi olur, canını verirse şehitlik şerefini kazanır.”

16 şubat Pazar günü Beyazıt’tan başlayıp Taksim’de sona erecek olan anti-emperyalist miting için işçiler, öğrenciler toplandılar ve yürümeye başladılar.
Ancak bu sırada, taksimde gerici gruplar toplanmış, adeta savaş hazırlığı içindeydiler.

Yürüyüş kolu, Gümüşsuyu’ndan çıkıp Teknik Üniversite önüne geldiğinde grup önderleri Taksim’e bir öncü grup göndermeye karar verirler. Asıl kitle ise üniversitenin arkasından dolaşarak alana girecekti. yaklaşık 400 kişilik öncü grup Taksim Alanı’na girdiği anda katliam başladı.

Yarbay Celal Küçük yıllar sonra o gün yaşananlara dair Nokta dergisine şu dehşet verici açıklamaları yapmıştır:

“Olay günü sabah dokuzda Taksim’e gittim. Osman Gülkılık ve İhsan Kuranar filan inzibat kulübesinde toplanmışlardı. Ben gittim, durumu söyledim. Kuraner’e ‘önlem alın’ dedim. Korkunç bir sessizlik vardı. Olay çıktı çıkacak. Adamların ellerinde tesbih, demirler, sopalar, Dolmabahçede sabah namazını kılmışlar, tıklım tıklım meydana doluyorlar. Taksim Alanı’nın etrafına açılıyorlar. Orta boş kalıyor. Giren öldürülecek. Toplum polisi de Opera’nın önünden Vakıf İşhanı’na doğru bir kama atıp gelen irtibatı kesiyor ve girenlerin üzerine aletli hücum başlıyor. Kitle silahsız, canını kurtaran Sıraselviler’e, Kazancı’ya kaçıyor. Sonuç 2 ölü, 200 yaralı. Polisin hiçbir müdahalesi olmadığı gibi yere düşen silahı alıp sahibine veriyor”

Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan o gün bıçak ve sopa darbeleriyle öldürüldüler, 200 kişi de yaralandı.

Bir göstericinin bıçaklanışını olduğu yerden seyreden polisin fotoğrafı, o günlerden kalan dehşet verici bir belge olarak hala elden ele dolaşmaktadır.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

Son kaynaklar

Forum istatistikleri

Konular
2,554
Mesajlar
2,662
Kullanıcılar
868
Son üye
TommyUsesk
Üst