Arkadaşlar, bildiğiniz gibi her yıl ülkemiz de dahil dünyanın bir çok ülkesinde 8 Mart günü, "Dünya Kadınlar Günü" olarak kutlanıyor. O gün kadınlara çiçek dağıtılıyor, kadının önemine dair konuşmalar yapılıyor, sokakta da yürüyüş yapan kadınları polis dövüyor.
Oysa bu yapılanların hiç biri, bu özel günün anlamı ile uyuşmuyor. "8 mart" günü, üzücü ve utanç verici bir olayın yıldönümü, dünya genelinde başlayan bir ateşin kıvılcımı aslında. o gün kutlama değil anma yapılacak bir gün, kadınlara çiçek alınacak, romantik anlamlar yüklenecek bir gün değil 8 Mart.
Mart ayına girmemize de az bir zaman kalmışken Dünya Kadınlar Gününün doğuşuna dair tarihi detayları paylaşmak istedim. bilinmesinde fayda var bunların.
8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde kadın dokuma işçileri daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladılar. günde yaklaşık 12 saat çalıştırılan bu kadınlar, çalışma saatlerinin düşürülmesi ve iş ortamlarının iyileştirilmesi gibi taleplerle ayaklanmışlardı. Polis, eylemi bitirmek için işçilere saldırınca kadınlar çalıştıkları fabrikaya sığınarak kapıları kilitlediler. polisi içeri sokmamaya kararlıydılar.
Sonrasında korkunç bir şey oldu. bilinmeyen bir sebeple fabrika yanmaya başladı. kimi kaynaklara göre polis, kadınları dışarı çıkmaya zorlamak için fabrikayı ateşe verdi, kimilerine göre eylemciler fabrikayı yaktılar, bazıları ise sadece kaza olduğunu söylüyorlar.
Oluşan panikle birlikte kapılara yığılan işçilerden bir kısmı kaçmayı başarsa da 129 kadın emekçi o yangında öldüler ve bu olay tarih boyu sömürülen kadınlar için bir sembol haline geldi.
Daha sonra 1910 yılında, Kopenhag'da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında almanyadan Klara Zetkin, 8 mart'ın o yangında ölenler anısına Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını önerdi ve öneri kabul edildi.
sonrasında birçok ülke o günü "dünya kadınlar günü" olarak kabul ettiler ancak anlamı unutturularak bir kutlama havasına sokulmaya çalışıldı.
Oysa bu yapılanların hiç biri, bu özel günün anlamı ile uyuşmuyor. "8 mart" günü, üzücü ve utanç verici bir olayın yıldönümü, dünya genelinde başlayan bir ateşin kıvılcımı aslında. o gün kutlama değil anma yapılacak bir gün, kadınlara çiçek alınacak, romantik anlamlar yüklenecek bir gün değil 8 Mart.
Mart ayına girmemize de az bir zaman kalmışken Dünya Kadınlar Gününün doğuşuna dair tarihi detayları paylaşmak istedim. bilinmesinde fayda var bunların.
8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde kadın dokuma işçileri daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladılar. günde yaklaşık 12 saat çalıştırılan bu kadınlar, çalışma saatlerinin düşürülmesi ve iş ortamlarının iyileştirilmesi gibi taleplerle ayaklanmışlardı. Polis, eylemi bitirmek için işçilere saldırınca kadınlar çalıştıkları fabrikaya sığınarak kapıları kilitlediler. polisi içeri sokmamaya kararlıydılar.
Sonrasında korkunç bir şey oldu. bilinmeyen bir sebeple fabrika yanmaya başladı. kimi kaynaklara göre polis, kadınları dışarı çıkmaya zorlamak için fabrikayı ateşe verdi, kimilerine göre eylemciler fabrikayı yaktılar, bazıları ise sadece kaza olduğunu söylüyorlar.
Oluşan panikle birlikte kapılara yığılan işçilerden bir kısmı kaçmayı başarsa da 129 kadın emekçi o yangında öldüler ve bu olay tarih boyu sömürülen kadınlar için bir sembol haline geldi.
Daha sonra 1910 yılında, Kopenhag'da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında almanyadan Klara Zetkin, 8 mart'ın o yangında ölenler anısına Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını önerdi ve öneri kabul edildi.
sonrasında birçok ülke o günü "dünya kadınlar günü" olarak kabul ettiler ancak anlamı unutturularak bir kutlama havasına sokulmaya çalışıldı.
