Açıköğretim Ders Notları

Kentleşme ve Konut Politikaları Dersi 1. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Kentleşme ve Konut Politikaları Dersi 1. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Kentleşme Ve Kentleşmenin Nedenleri

Kentleşme ve Kentbilim

Kent bilim; kent ve kentleşme ile ilgili konuları araştıran ve analiz eden bilim dalıdır. İlgili olduğu disiplinler; kamu yönetimi, ekonomi, coğrafya, mimarlık, mühendislik, sosyoloji ve sosyal psikoloji, tarih, sanat tarihi, kriminolojidir.

Kentleşmenin Tanımı ve Sınıflandırılması

Kentleşme, toplumların belirli yerlerde yerleşmelerine sebep olan, aynı zamanda ülkelerin gelişmişlik durumunu belirlerken göz önünde tutulan bir faktördür.

Kentin tanımı için kullanılan kriterleri şöyle sıralayabiliriz:

Kamu yönetimi açısından “yerleşme alanının idari statüsü”; istatistiki açıdan “nüfusun yoğunluğu ve nüfusun bileşimi” ve sosyolojik açıdan “sosyolojik kurallara” dayanan kriterler kullanılmıştır.

“Nüfusun miktarı ve yoğunluğu” da kentin diğer yerleşme alanlarından ayrılması için kullanılan kriterler arasında yer almaktadır.

Kent, insan ilişkileri açısından ancak belirli nüfusa sahip toplumlarda karşılanması mümkün olan fizyolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçların belirli düzeylerde karşılandığı; her ülkenin kendi özelliklerine göre kriterlerini belirlediği fiziki yerleşme alanlarıdır.

Kentin diğer yerleşme alanlarından ayrılması için kullanılan bir başka kriter de “nüfusun miktarı ve yoğunluğudur.” TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu’na (Devlet İstatistik Enstitüsü) göre kent, “il ve ilçe merkezlerinin belediye sınırları içerisinde kalan alanı” olmaktadır. (Devlet İstatistik Enstitüsü: 18 Kasım 2005 tarihi itibarı ile “T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü “nün adı Türkiye İstatistik Kurumu olarak değiştirilmiştir. Günümüzde Türkiye İstatistik Kurumu, kısaca TÜİK, Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı bir araştırma kurumudur. 2/7/2018 tarihli 703 sayılı KHK’nin 99 uncu maddesiyle, bu fıkrada yer alan “Bakanlar Kuruluna” ibaresi “Cumhurbaşkanlığına” şeklinde “Bakanlar Kurulu” ibaresi “Cumhurbaşkanı” şeklinde ve “ilgili kuruluşların görüşü alınarak Başkanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu” ibaresi “Cumhurbaşkanı” şeklinde değiştirilmiştir.)

Kent Sınıflandırmaları

Kentler, fonksiyonları, barındırdıkları nüfusları, fiziki sınırları, morfolojik yapıları ve geçirdikleri kronolojik safhalar açısından sınıflandırılırlar.

Kentlerin fonksiyonları açısından sınıflandırılmalarında esas olan nokta “kentin sosyo-ekonomik yeri, önemi ve sınırıdır”. Kentlerin fonksiyonlarını üç grupta toplayabiliriz:

  • Ekonomik fonksiyon olarak incelediğimizde; ticaret kentleri, tarım kentleri, sanayi kentleri (üretim kentleri ve madencilik kentleri) şeklinde gruplandırabiliriz.
  • Kültürel fonksiyonu oluşturan etmenler ise kentte bulunan yükseköğretim kurumları, edebiyat ve güzel sanat faaliyetleri, çeşitli kongre ve festival düzenleme imkanları, müzeler ve dini merkezlerdir.
  • İdari ve siyasi fonksiyona sahip kentler ise süratle gelişerek günümüzün kalabalık metropol kentlerini oluşturmaktadır.

Kentlerin, nüfusları dikkate alınarak gruplandırılmaları istatistiki açısından önemli kabul edilse de kent sınıflandırması açısından faydalı bir ölçü değildir.

Benzer şekilde kentlerin fiziki sınırları ve yüzölçümleri de kent sınıflandırması için geçerli bir ölçüt değildir.

Yerleşme alan şekillerine göre kentler, kentlerin kuruldukları alan şekillerinin benzerlik veya farklı fiziki sınırları esas alınarak -yani morfolojik açıdan- şu şekilde gruplandırılırlar;

  • Dairevi şekle sahip kentler,
  • Şerit şekline sahip kentler,
  • Parçalı şekle sahip kentler,
  • Çok merkezli şekle sahip kentler.

Kentler yaşayan bir organizma gibi düşünülerek ele alındığında geçirdikleri kronolojik evreler açısından;

  • Tarih öncesi (Prehistorya) devir kentleri,
  • Klasik devir kentleri, Roma kentleri,
  • Orta Çağ başındaki kentler,
  • Modern kentler olarak gruplandırılır.

Kentleşmenin Özellikleri

Kentleşme , her şeyden önce devletin yüklendiği hizmetler açısından faaliyetlerde bulunmasını gerektiren ekonomik, sosyal, fiziki ve nüfus alanlarındaki değişikliklerdir.

Kentleşme devletin ödevlerinde artış gerektirir. Devlet, kentleşme sebebiyle taşımacılık, konut, salgın hastalıkların önlenmesi ve denetimi, çevre kirlenmesini önlemek ve enerji, altyapı, eğitim, kültür ve sosyal hizmetleri yürütme durumunda kalabilir.

Kentleşmenin Gelişmesi

Kentleşme sanayileşmeyle daha belirgin hale gelmiş ve hız kazanmıştır. Sanayileşmenin getirdiği, üretimin artması, ulaşım ve tarım tekniklerinin gelişmesi kentleşmenin doğrudan sebeplerindendir. Bu nedenle kentleşmenin gelişimi, sanayileşme öncesi kentleşme ve sanayileşme sonrası kentleşme olarak iki dönemde incelenebilir.

Sanayileşme Öncesi Kentleşme: Kentleşme farklı bölgelerde değişik hızlarda gelişim göstermiştir. Kentleşme haberleşme, ticaret, kültür ve idare merkezi olan kentlerde ortaya çıkmaya başlamıştır. Özellikle ortaçağda kentleşmeyi doğuran iki ana faktör; üretim mallarının satıldığı çarşı ve pazarların gittikçe daha önemli hale gelmesi ve belirli bir bölgede yaşayan insanların kendilerini koruma gereksinimleridir.

Ortaçağ Avrupa’sında kentleşme, üç ilke çerçevesinde şekillenmiştir. Bu ilkeler:

  • Yayılan ve ticarete dayanan kapitalist ekonominin gelişmesi ilkesi,
  • Ulusal devlet ilkesi,
  • Fiziki bilimlerin esaslarını ortaya koyan fikir sisteminin doğması ilkesi.

Sanayileşme öncesi kentleşme, büyük ölçüde tarımın ilerlemesi ve elde edilen üründe artış olmasının da etkisinde kaldığı gibi, farklı kültürlerin izlerini de taşımaktadır.

Sanayileşme Sonrası Kentleşme: Sanayileşme sonrası kentleşmeyi gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler ayırımı yaparak incelemek daha doğru olacaktır. Çünkü kentleşmeyi etkileyen etkenlerden birisi olan ekonomik yapı, her ülkede farklılık gösterir.

Kentleşme hiçbir zaman sanayileşme öncesi aşamada, sanayileşme sonrası dönemdeki hıza ulaşamamıştır.

Gelişmiş ülkelerde sanayileşme büyük ölçüde tamamlandığından 1970’lerden itibaren kentleşme oranı azalmaya başlamıştır. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde sanayileşmeye paralel olarak gelişim göstermeye devam etmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde, kentleşme dört temel özelliğe sahiptir:

  1. Bu özelliklerinin başında bu ülkelerdeki nüfus artış oranındaki yükselme gelmektedir.
  2. Gelişmiş ülkelere kıyasla kamu hizmetlerinin yükünü taşıyacak olan ekonomik gelişmenin önem kazanmasıdır.
  3. Tarımdan sağlanan üretim büyük kentlerin doğmasına yardımcı olacak yeterlikte değildir.
  4. kentleşme hızı sanayileşme hızından daha fazladır. Bu nedenle üretim sanayi desteğinden yoksun bir şekilde hizmet ekonomisi geliştirmek durumundadır.

Gelişmekte olan ülkelerdeki kentleşme gelişmiş ülkelerdeki kentleşmeden demografik ve sosyal yönlerden de farklılık gösterirler.

Klasik Kentleşme Nedenleri

Kentleşmenin hızla gelişmesinin klasik sebepleri;

  • Tarım tekniklerinin gelişmesi,
  • Çalışma imkanları,
  • Ulaşım tekniklerinin gelişmesi,
  • Coğrafi sebepler,
  • Hukuki ve siyasi sebepler,
  • Göç etme eğilimi olarak sıralanabilir.

Çağdaş Kentleşme Nedenleri

Kentleşmeye etki edecek çağdaş nedenler;

  • Ekonomik işbirliği toplulukları,
  • Serbest bölge uygulaması,
  • Yabancı işçiler,
  • Kitle ulaşım imkanlarının artışıdır.

Bu temel nedenlerin yanı sıra haberleşme ağındaki gelişmeler de kent sınırlarının fiziki genişlemelere sebep olur.

Türk Kentlerinin Gelişmesi

Anadolu Türk Kentlerinin Tarihi Gelişmesi: Anadolu yerleşme alanları, hakkında bilgi sahibi olunabilen bölgelerin başında gelir. Anadolu’da bugünkü yerleşme alanları içerisinde, ilk kuruluş tarihleri İsa’nın doğumundan 6800 yılına kadar giden kent ve kasabalarımız bulunmaktadır.

Türklerin batıya doğru göçleri ve özellikle Anadolu’yu fethetmelerinden sonra buralardaki yerleşme alanlarının gelişmesini de etkileri altına aldıkları bilinmekteydi.

Anadolu’daki kentler belirli “yönlendirici ilkeler” olmadığı için organik olarak gelişme göstermiş ve bu da bir geometrik şekillenmenin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Kent merkezinin ortasında bulunan Cuma Camisi ve ona bağlı devamlı pazar yeri ile kenti çevreleyen surlar o dönemdeki kentlerin genel özelliklerindendir.

Anadolu’daki kentler çevresindeki küçük Türk kentlerinin ticari, idari, dini, kültürel ve sağlık hizmetleri yönünden “merkezi” olma fonksiyonunu görüyordu.

Türklerin Anadolu’ya hâkim olmalarından sonra buradaki kentlerin Türkleşmesi üç şekilde olmuştur;

  1. Eski kentlerin gelişerek yeni bir kent yapısının ortaya çıkması,
  2. Yeni kentlerin kurulması veya kendiliğinden oluşmaları,
  3. Göçebelerin kentlere yerleşmeleri.

Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Kentleşme: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasıyla birlikte, kentleşme olgusunun yeni siyasi ve idari yapılanmaya uygun bir şekil kazandığı görülmektedir.

Ankara’nın başkent ilan edilmesi, Anadolu’nun değişik kentlerinde çeşitli sanayi tesislerinin kurulması, idari bölümlenmenin yeniden düzenlenmesi ve ulaşımla ilgili yeni yatırımlar, kentleşmeyi etkileyen önemli faktörlerdir.

1950 yılında kentleşmenin hız kazanmasıyla, nüfus büyük kentlerde yığılmaya başlamıştır. Bu durum, nüfusun kentler arasında dengeli şekilde dağılmasına engel olmuştur. Bu da büyük kentlerde sosyal ve ekonomik yapı değişikliğiyle ilgili sorunlara yol açmış ve büyük yatırımlara ve mali kaynağa ihtiyaç doğurmuştur.

Ülkemizde kentleşme, sanayileşmeyle orantılı bir şekilde gelişmemiş olmakla birlikte, sanayileşmenin getirdiği yeni sorunlar ve ihtiyaçlar kentleşmeyi olumsuz etkilemiştir.

Sanayileşme kentleşme ikilisinin olumsuz sonuçlarını giderebilmek ve sanayinin belirli bir düzen içerisinde gelişmesini sağlamak için “Organize Sanayi Bölgesi (OSB)” uygulamasına ağırlık verilmiştir.

Kentleşmenin önemli bir sebebi “göç” olmasına karşın, göçü hızlandıran etkenler sırasıyla, tarım tekniklerinin gelişmesi, kentlerdeki hizmet sektörünün çekiciliği, ulaşımda sağlanan yenilikler, tarımda verimin düşüklüğü gibi genel sebepler olabilir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşanan bölge içi göçler, kentlerde işsizlik, konut, eğitim, sağlık, altyapı gibi sosyo-ekonomik sorunları da beraberinde getirmiştir.

Kentleşme ve Kentbilim

Kent bilim; kent ve kentleşme ile ilgili konuları araştıran ve analiz eden bilim dalıdır. İlgili olduğu disiplinler; kamu yönetimi, ekonomi, coğrafya, mimarlık, mühendislik, sosyoloji ve sosyal psikoloji, tarih, sanat tarihi, kriminolojidir.

Kentleşmenin Tanımı ve Sınıflandırılması

Kentleşme, toplumların belirli yerlerde yerleşmelerine sebep olan, aynı zamanda ülkelerin gelişmişlik durumunu belirlerken göz önünde tutulan bir faktördür.

Kentin tanımı için kullanılan kriterleri şöyle sıralayabiliriz:

Kamu yönetimi açısından “yerleşme alanının idari statüsü”; istatistiki açıdan “nüfusun yoğunluğu ve nüfusun bileşimi” ve sosyolojik açıdan “sosyolojik kurallara” dayanan kriterler kullanılmıştır.

“Nüfusun miktarı ve yoğunluğu” da kentin diğer yerleşme alanlarından ayrılması için kullanılan kriterler arasında yer almaktadır.

Kent, insan ilişkileri açısından ancak belirli nüfusa sahip toplumlarda karşılanması mümkün olan fizyolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçların belirli düzeylerde karşılandığı; her ülkenin kendi özelliklerine göre kriterlerini belirlediği fiziki yerleşme alanlarıdır.

Kentin diğer yerleşme alanlarından ayrılması için kullanılan bir başka kriter de “nüfusun miktarı ve yoğunluğudur.” TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu’na (Devlet İstatistik Enstitüsü) göre kent, “il ve ilçe merkezlerinin belediye sınırları içerisinde kalan alanı” olmaktadır. (Devlet İstatistik Enstitüsü: 18 Kasım 2005 tarihi itibarı ile “T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü “nün adı Türkiye İstatistik Kurumu olarak değiştirilmiştir. Günümüzde Türkiye İstatistik Kurumu, kısaca TÜİK, Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı bir araştırma kurumudur. 2/7/2018 tarihli 703 sayılı KHK’nin 99 uncu maddesiyle, bu fıkrada yer alan “Bakanlar Kuruluna” ibaresi “Cumhurbaşkanlığına” şeklinde “Bakanlar Kurulu” ibaresi “Cumhurbaşkanı” şeklinde ve “ilgili kuruluşların görüşü alınarak Başkanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu” ibaresi “Cumhurbaşkanı” şeklinde değiştirilmiştir.)

Kent Sınıflandırmaları

Kentler, fonksiyonları, barındırdıkları nüfusları, fiziki sınırları, morfolojik yapıları ve geçirdikleri kronolojik safhalar açısından sınıflandırılırlar.

Kentlerin fonksiyonları açısından sınıflandırılmalarında esas olan nokta “kentin sosyo-ekonomik yeri, önemi ve sınırıdır”. Kentlerin fonksiyonlarını üç grupta toplayabiliriz:

  • Ekonomik fonksiyon olarak incelediğimizde; ticaret kentleri, tarım kentleri, sanayi kentleri (üretim kentleri ve madencilik kentleri) şeklinde gruplandırabiliriz.
  • Kültürel fonksiyonu oluşturan etmenler ise kentte bulunan yükseköğretim kurumları, edebiyat ve güzel sanat faaliyetleri, çeşitli kongre ve festival düzenleme imkanları, müzeler ve dini merkezlerdir.
  • İdari ve siyasi fonksiyona sahip kentler ise süratle gelişerek günümüzün kalabalık metropol kentlerini oluşturmaktadır.

Kentlerin, nüfusları dikkate alınarak gruplandırılmaları istatistiki açısından önemli kabul edilse de kent sınıflandırması açısından faydalı bir ölçü değildir.

Benzer şekilde kentlerin fiziki sınırları ve yüzölçümleri de kent sınıflandırması için geçerli bir ölçüt değildir.

Yerleşme alan şekillerine göre kentler, kentlerin kuruldukları alan şekillerinin benzerlik veya farklı fiziki sınırları esas alınarak -yani morfolojik açıdan- şu şekilde gruplandırılırlar;

  • Dairevi şekle sahip kentler,
  • Şerit şekline sahip kentler,
  • Parçalı şekle sahip kentler,
  • Çok merkezli şekle sahip kentler.

Kentler yaşayan bir organizma gibi düşünülerek ele alındığında geçirdikleri kronolojik evreler açısından;

  • Tarih öncesi (Prehistorya) devir kentleri,
  • Klasik devir kentleri, Roma kentleri,
  • Orta Çağ başındaki kentler,
  • Modern kentler olarak gruplandırılır.

Kentleşmenin Özellikleri

Kentleşme , her şeyden önce devletin yüklendiği hizmetler açısından faaliyetlerde bulunmasını gerektiren ekonomik, sosyal, fiziki ve nüfus alanlarındaki değişikliklerdir.

Kentleşme devletin ödevlerinde artış gerektirir. Devlet, kentleşme sebebiyle taşımacılık, konut, salgın hastalıkların önlenmesi ve denetimi, çevre kirlenmesini önlemek ve enerji, altyapı, eğitim, kültür ve sosyal hizmetleri yürütme durumunda kalabilir.

Kentleşmenin Gelişmesi

Kentleşme sanayileşmeyle daha belirgin hale gelmiş ve hız kazanmıştır. Sanayileşmenin getirdiği, üretimin artması, ulaşım ve tarım tekniklerinin gelişmesi kentleşmenin doğrudan sebeplerindendir. Bu nedenle kentleşmenin gelişimi, sanayileşme öncesi kentleşme ve sanayileşme sonrası kentleşme olarak iki dönemde incelenebilir.

Sanayileşme Öncesi Kentleşme: Kentleşme farklı bölgelerde değişik hızlarda gelişim göstermiştir. Kentleşme haberleşme, ticaret, kültür ve idare merkezi olan kentlerde ortaya çıkmaya başlamıştır. Özellikle ortaçağda kentleşmeyi doğuran iki ana faktör; üretim mallarının satıldığı çarşı ve pazarların gittikçe daha önemli hale gelmesi ve belirli bir bölgede yaşayan insanların kendilerini koruma gereksinimleridir.

Ortaçağ Avrupa’sında kentleşme, üç ilke çerçevesinde şekillenmiştir. Bu ilkeler:

  • Yayılan ve ticarete dayanan kapitalist ekonominin gelişmesi ilkesi,
  • Ulusal devlet ilkesi,
  • Fiziki bilimlerin esaslarını ortaya koyan fikir sisteminin doğması ilkesi.

Sanayileşme öncesi kentleşme, büyük ölçüde tarımın ilerlemesi ve elde edilen üründe artış olmasının da etkisinde kaldığı gibi, farklı kültürlerin izlerini de taşımaktadır.

Sanayileşme Sonrası Kentleşme: Sanayileşme sonrası kentleşmeyi gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler ayırımı yaparak incelemek daha doğru olacaktır. Çünkü kentleşmeyi etkileyen etkenlerden birisi olan ekonomik yapı, her ülkede farklılık gösterir.

Kentleşme hiçbir zaman sanayileşme öncesi aşamada, sanayileşme sonrası dönemdeki hıza ulaşamamıştır.

Gelişmiş ülkelerde sanayileşme büyük ölçüde tamamlandığından 1970’lerden itibaren kentleşme oranı azalmaya başlamıştır. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde sanayileşmeye paralel olarak gelişim göstermeye devam etmektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde, kentleşme dört temel özelliğe sahiptir:

  1. Bu özelliklerinin başında bu ülkelerdeki nüfus artış oranındaki yükselme gelmektedir.
  2. Gelişmiş ülkelere kıyasla kamu hizmetlerinin yükünü taşıyacak olan ekonomik gelişmenin önem kazanmasıdır.
  3. Tarımdan sağlanan üretim büyük kentlerin doğmasına yardımcı olacak yeterlikte değildir.
  4. kentleşme hızı sanayileşme hızından daha fazladır. Bu nedenle üretim sanayi desteğinden yoksun bir şekilde hizmet ekonomisi geliştirmek durumundadır.

Gelişmekte olan ülkelerdeki kentleşme gelişmiş ülkelerdeki kentleşmeden demografik ve sosyal yönlerden de farklılık gösterirler.

Klasik Kentleşme Nedenleri

Kentleşmenin hızla gelişmesinin klasik sebepleri;

  • Tarım tekniklerinin gelişmesi,
  • Çalışma imkanları,
  • Ulaşım tekniklerinin gelişmesi,
  • Coğrafi sebepler,
  • Hukuki ve siyasi sebepler,
  • Göç etme eğilimi olarak sıralanabilir.

Çağdaş Kentleşme Nedenleri

Kentleşmeye etki edecek çağdaş nedenler;

  • Ekonomik işbirliği toplulukları,
  • Serbest bölge uygulaması,
  • Yabancı işçiler,
  • Kitle ulaşım imkanlarının artışıdır.

Bu temel nedenlerin yanı sıra haberleşme ağındaki gelişmeler de kent sınırlarının fiziki genişlemelere sebep olur.

Türk Kentlerinin Gelişmesi

Anadolu Türk Kentlerinin Tarihi Gelişmesi: Anadolu yerleşme alanları, hakkında bilgi sahibi olunabilen bölgelerin başında gelir. Anadolu’da bugünkü yerleşme alanları içerisinde, ilk kuruluş tarihleri İsa’nın doğumundan 6800 yılına kadar giden kent ve kasabalarımız bulunmaktadır.

Türklerin batıya doğru göçleri ve özellikle Anadolu’yu fethetmelerinden sonra buralardaki yerleşme alanlarının gelişmesini de etkileri altına aldıkları bilinmekteydi.

Anadolu’daki kentler belirli “yönlendirici ilkeler” olmadığı için organik olarak gelişme göstermiş ve bu da bir geometrik şekillenmenin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Kent merkezinin ortasında bulunan Cuma Camisi ve ona bağlı devamlı pazar yeri ile kenti çevreleyen surlar o dönemdeki kentlerin genel özelliklerindendir.

Anadolu’daki kentler çevresindeki küçük Türk kentlerinin ticari, idari, dini, kültürel ve sağlık hizmetleri yönünden “merkezi” olma fonksiyonunu görüyordu.

Türklerin Anadolu’ya hâkim olmalarından sonra buradaki kentlerin Türkleşmesi üç şekilde olmuştur;

  1. Eski kentlerin gelişerek yeni bir kent yapısının ortaya çıkması,
  2. Yeni kentlerin kurulması veya kendiliğinden oluşmaları,
  3. Göçebelerin kentlere yerleşmeleri.

Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Kentleşme: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasıyla birlikte, kentleşme olgusunun yeni siyasi ve idari yapılanmaya uygun bir şekil kazandığı görülmektedir.

Ankara’nın başkent ilan edilmesi, Anadolu’nun değişik kentlerinde çeşitli sanayi tesislerinin kurulması, idari bölümlenmenin yeniden düzenlenmesi ve ulaşımla ilgili yeni yatırımlar, kentleşmeyi etkileyen önemli faktörlerdir.

1950 yılında kentleşmenin hız kazanmasıyla, nüfus büyük kentlerde yığılmaya başlamıştır. Bu durum, nüfusun kentler arasında dengeli şekilde dağılmasına engel olmuştur. Bu da büyük kentlerde sosyal ve ekonomik yapı değişikliğiyle ilgili sorunlara yol açmış ve büyük yatırımlara ve mali kaynağa ihtiyaç doğurmuştur.

Ülkemizde kentleşme, sanayileşmeyle orantılı bir şekilde gelişmemiş olmakla birlikte, sanayileşmenin getirdiği yeni sorunlar ve ihtiyaçlar kentleşmeyi olumsuz etkilemiştir.

Sanayileşme kentleşme ikilisinin olumsuz sonuçlarını giderebilmek ve sanayinin belirli bir düzen içerisinde gelişmesini sağlamak için “Organize Sanayi Bölgesi (OSB)” uygulamasına ağırlık verilmiştir.

Kentleşmenin önemli bir sebebi “göç” olmasına karşın, göçü hızlandıran etkenler sırasıyla, tarım tekniklerinin gelişmesi, kentlerdeki hizmet sektörünün çekiciliği, ulaşımda sağlanan yenilikler, tarımda verimin düşüklüğü gibi genel sebepler olabilir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşanan bölge içi göçler, kentlerde işsizlik, konut, eğitim, sağlık, altyapı gibi sosyo-ekonomik sorunları da beraberinde getirmiştir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.