Açıköğretim Ders Notları

Anayasa 1 Dersi 4. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Anayasa 1 Dersi 4. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Devlet Şekilleri Ve Hükümet Sistemleri

Devletin Tanımı ve Unsurları

Devletin, insan topluluğu, toprak ve egemenlik olmak üzere üç unsuru vardır. Devletin toprak unsuru, ülke şeklinde tanımlanmaktadır. Ülke, belirli bir insan topluluğunun sürekli olarak yaşadığı, üzerinde egemenlik kurduğu, sınırları belirlenmiş toprak parçasıdır. Üçüncü unsur olan egemenlik ise, devletin toprak unsurunu oluşturan ülke sınırları içindeki en üstün iktidarı ifade etmektedir. Devlet, kendisini oluşturan unsurların dışında, bağımsız bir varlığa, bir tüzel kişiliğe sahiptir.

Devlet Şekilleri

Monarşi ve Cumhuriyet

Bir devletin monarşi veya cumhuriyet esasına dayanması, devlet başkanlığı makamının ne şekilde intikal edeceğine bağlı olarak yapılan sınıflamayı ifade etmektedir. Buna göre, devlet başkanlığı makamının veraset yoluyla el değiştirdiği devlet modellerine monarşi; veraset dışında seçime dayanan, kısacası halkın iradesine bağlı olarak el değiştirdiği devlet modellerine cumhuriyet denmektedir.

Devlet başkanlığı makamının veraset yoluyla el değiştirdiği, bu nedenle monarşi olarak adlandırılan sistemler, mutlak monarşi ve meşrutî monarşi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak monarşilerde devlet başkanının sahip olduğu yetkileri, onunla paylaşacak parlamento ve hükûmet gibi başka organlar mevcut değildir. Hükümdar yetkilerinin parlamento ve hükûmet gibi organlarla paylaşıldığı sistemler ise meşrutî monarşi, sınırlı monarşi veya anayasal monarşi olarak adlandırılmaktadır.

Bir devletin monarşi esasına dayanması veya cumhuriyet olmasıyla onun demokratik olup olmaması arasında bir ilişki mevcut değildir. Diğer bir deyişle, gerek monarşiler gerekse cumhuriyet esasına dayanan sistemler, demokratik olabileceği gibi demokratik olmayan bir özellik de sergileyebilirler.

Üniter Devlet-Bileşik Devlet

Bu sınıflama devletin yapısal özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Tekçi devlet olarak da isimlendirilen üniter devlette, devleti oluşturan bütün unsurların teklik özelliği sergilediği görülmektedir. Bu devlet yapısı içinde, devletin üç unsuru olan ülke, insan topluluğu ve egemenlik yönünden teklik ilkesi hâkimdir. Bileşik devlet ise, iki veya daha çok devletin sıkı veya gevşek bağlarla birleşmelerinden meydana gelmiş bir devlet çeşididir. Bileşik devletin günümüzdeki tek örneği federasyondur. Federasyon veya federal devlet, federal devletle onu oluşturan federe devletlerarasındaki yetki bölüşümünün federal anayasa ile belirlendiği ve federe devletlerden her birinin, devlet iktidarının kullanılmasına belli ölçüde katıldıkları bir sistemdir. Federal devlet ile üniter devlet arasında çeşitli farklar vardır. Üniter devlette, tek bir devlet mevcut olduğu hâlde, federasyonda, federal devlet ve federe devlet olmak üzere birden fazla devlet vardır. Üniter devlette, tek bir hukuk düzeni olduğu hâlde, federasyonda, federal devletin ve federe devletlerin ayrı ayrı hukuk düzenleri bulunmaktadır. Üniter devletin, tek bir yasama, yürütme ve yargı organı vardır. Buna karşılık, federasyonda, federal devletin ve federe devletlerin ayrı ayrı yasama, yürütme ve yargı organları mevcuttur. Üniter devlette, merkezî idare ile adem-i merkezî idare arasındaki yetki paylaşımı, kanunla düzenlenir. Buna karşılık, federasyonda, federal devletle federe devletler arasındaki yetki paylaşımı anayasayla düzenlenmektedir.

Hükümet Sistemleri

Hükûmet sistemleri, yasama ve yürütme organlarının ortaya çıkış şekilleriyle, bu iki organın karşılıklı yetkileri esas alınarak sınıflandırılmaktadır. Bu kriterler gereğince, hükûmet sistemleri, kuvvetler birliği ve kuvvetler ayrılığı olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır.

Kuvvetler Birliği Sistemleri

Kuvvetler birliği, yasama ve yürütme yetkilerinin aynı organda birleştiği sistemlerdir. Kuvvetler birliği sistemleri de kendi içinde iki alt gruba ayrılmaktadır.

a) Yürütme Organında Birleşme: Mutlak Monarşiler/Diktatörlükler:

Kuvvetler birliği sistemlerinin alt tiplerinden biri yasama ve yürütme yetkilerinin yürütme organında toplanmasıyla ortaya çıkar. Her iki devlet kuvvetinin yürütmede birleşmesinin örneklerinden biri, mutlak monarşilerdir. Mutlak monarşide hükümdar, sadece kanunları uygulama anlamına gelen yürütme yetkisine değil; aynı zamanda, kanun yapma yetkisine de sahiptir. Yasama ve yürütme yetkilerinin yürütme organında birleştiği kuvvetler birliği sistemlerinin diğer örneği ise diktatörlüklerdir. Diktatörlüklerde yasama ve yürütme yetkileri, hatta yargı yetkisi, tek bir kişinin elinde toplanmaktadır.

b) Yasama Organında Birleşme: Meclis Hükümeti Sistemi:

Yasama ve yürütme yetkilerinin yasama organında birleştiği sistemlere, meclis hükûmeti sistemi denmektedir. Bu sistemde, devlet yönetiminin en güçlü unsuru yasama organıdır. Çünkü bu organ, sadece kanun yapma yetkisini kullanmamakta; aynı zamanda, kendi içinden çıkardığı bir grup aracılığıyla yürütme fonksiyonuna da hükmetmektedir. Meclis hükûmeti sistemlerinde, bir devlet başkanlığı makamı yoktur.

Kuvvetler Ayrılığı Sistemleri

Kuvvetler ayrılığı, yasama ve yürütme yetkilerinin farklı organlara sunulduğu sistemlerdir. Kuvvetler ayrılığı sistemlerinin başkanlık sistemi ve parlamenter sistem olmak üzere iki alt tipi olmakla beraber, zamanla bu iki hükûmet modelinin özelliklerini bir araya getiren, bu nedenle melez bir özellik taşıyan yeni bir hükûmet modeli doğmuştur.

a) Yasama ve Yürütme Organlarının Kesin ve Sert Ayrılığı: Başkanlık Hükümeti:

Başkanlık sistemlerinde (presidentialism), yasama ve yürütme organlarının birbirinden bağımsız seçimlerle belirlenmesi, bu iki organın birbirlerinin hukukî varlıklarını sona erdirecek yetkilere sahip olmaması, sözü geçen sistemleri kuvvetlerin sert ayrılığı şeklinde tanımlamayı gerektirir.

Başkanlık sistemlerinde, yürütme gücünün yegâne sahibi başkandır. Başkan, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak halk tarafından seçilmektedir. Başkanlık sistemlerinde, üyeleri başkan tarafından atanan bir kabine de bulunmaktadır. Ne var ki, başkanın kabinesi, parlamenter sistemlerde yürütme organının bir unsurunu oluşturan bakanlar kurulundan çok farklıdır. Her şeyden önce, başkanlık sistemlerinde başkan ve kabine üyeleri, aynı anda yasama organının üyesi sıfatını taşımazlar. Bu nedenle, yasama faaliyetlerine katılamazlar.

Her başkan adayı, seçimlerde, yardımcısının kim olacağını da seçmenlerine beyan etmektedir. Böylece, başkan öldüğü, istifa ettiği veya impeachment ile düşürüldüğü takdirde, başkan yardımcısı kendiliğinden başkanın yerine geçmektedir.

Yasama organı da sabit bir görev süresi için seçilir. Bu, başkanın yasama organını fesih yetkisinin olmadığı anlamına gelir.

Bu sistemde, her iki devlet organının birbirlerinin hukukî varlıklarını sona erdirme yönündeki yetkisizlikleri simetriktir.

Başkanın yegâne görevi, yasamanın kabul ettiği kanunları uygulamak; anayasa ve kanunlar çerçevesinde yürütme faaliyetlerini sürdürmektir.

b) Yasama ve Yürütme Organlarının Yumuşak ve Dengeli Ayrımı: Parlamenter Hükümet:

Parlamenter hükûmet sisteminde yürütme organı, devlet başkanı ve bakanlar kurulundan oluşmaktadır. Bu nedenle, parlamenter sistemlerde yürütmenin iki başlılığını ifade etmek amacıyla, literatürde ‘düalist yürütme’ kavramı kullanılmaktadır.

Parlamenter hükûmet sisteminin meşrutî monarşi ve cumhuriyet olmak üzere iki türü mevcuttur. Meşrutî monarşi esasına dayanan parlamenter sistemde devlet başkanlığı, veraset yolu ile el değiştirmekte; bu makamı işgal eden kişiye monark veya hükümdar adı verilmektedir.

Parlamenter hükûmet sisteminde yürütme organının diğer unsurunu oluşturan bakanlar kurulu, parlamento içinden doğmaktadır. Parlamenter sistemlerde yasama organı içinden doğan hükûmet, her zaman için parlamentoya karşı sorumludur. Bu sorumluluğun kollektif ve bireysel olmak üzere iki türü mevcuttur. Başbakan ve bakanlardan oluşan hükûmet, izleyeceği tüm politikalar nedeniyle yasamaya karşı sorumludur. Buna kolektif sorumluluk denir. Öte yandan her bakan, emri altında yürütülen işlerden dolayı da parlamentoya karşı sorumludur. Buna, bireysel sorumluluk denir.

Bu sistemlerde seçimler, parlamentodaki sandalye dağılımını belirlemek üzere yapılır. Parlamento sandalyelerinin çoğunluğunu, yani yarıdan bir fazlasını kazanan parti, bakanlar kurulunu, bir başka deyişle hükûmeti kurma gücünü kazanır. Parlamenter sistemlerde bakanlar kurulu üyeleri genellikle aynı zamanda yasama üyeliği statüsüne de sahiplerdir. Bu yüzden başbakan ve bakanlar, sadece hükûmet etme fonksiyonunu getirmezler; aynı zamanda, kanunların yapımı sürecine de katılırlar.

Parlamenter sistemde kanunların uygulanması anlamına gelen yürütme yetkisinin asıl sahibi bakanlar kuruludur. Bu yüzden, bu sistemlerde yürütme alanındaki icraî yetkiler, bakanlar kurulu tarafından kullanılmaktadır. Yürütme organının bir unsurunu oluşturan devlet başkanının sahip olduğu yetkiler sembolik niteliktedir.

c) Melez Bir Model Olarak Yarı-Başkanlık Sistemi:

Yarı-başkanlık sistemleri (semi-presidentialism) başkanlık sistemi ile parlamenter sistemin bazı özelliklerinin birleştiği, bu iki hükûmet sisteminden türeyen melez bir hükûmet modelidir.

Yarı-başkanlık sistemlerinde yasama yetkisi, üyeleri halk tarafından seçilen parlamentoya; yürütme yetkisi ise cumhurbaşkanı ile parlamentonun içinden doğan bakanlar kuruluna aittir. Yarı-başkanlık sistemlerinde yürütme yetkisi, cumhurbaşkanı ve bakanlar kuruluna ait olduğundan, bu sistemlerde yürütme organı, iki başlı, yani düalist bir yapıya sahiptir.

Yürütme organının düalist bir yapıya sahip olması, yarıbaşkanlık sistemlerini parlamenter sisteme benzer kılmaktadır. Ne var ki, yarı başkanlık sistemlerinde yürütme organı, gerçek bir iki başlılık sergilediği hâlde, klasik parlamenter sistemde yürütme organının iki başlılığı daha ziyade bir görüntüden ibarettir.

Yarı-başkanlık sistemlerinde cumhurbaşkanı ile bakanlar kurulu arasında gerçek bir iki başlılığın doğmasına yol açan faktörler mevcuttur.

Yarı-başkanlık sistemlerinde yürütme organının ikinci unsuru olan bakanlar kurulu ile yasama organının işleyişi, parlamenter sistemlerdekine paralel niteliktedir. Yarıbaşkanlık sistemlerinde de belirli aralıklarla yapılan parlamento seçimleri, yasama organındaki sandalye dağılımını belirlemektedir.

Yarı-başkanlık sistemlerinde halkın seçtiği cumhurbaşkanı ile parlamentoya hâkim olan ve bakanlar kurulunu oluşturan çoğunluk arasında siyasî eğilim farkı olabilir. Yürütme gücünün bu iki unsuru arasındaki siyasî görüş ve tercih farkları, cumhurbaşkanlarıyla bakanlar kurulunun, dolayısıyla parlamento çoğunluğunun çatışması sonucunu yaratabilir. Ne var ki, yarı-başkanlık sistemleri, bu tür bir sorunun doğması hâlinde, devlet hayatının kilitlenmesini önlemek amacıyla, cumhurbaşkanına güçlü bir fesih yetkisi sunmuştur. Cumhurbaşkanı, bu fesih yetkisini kullanarak parlamento seçimlerinin yenilenmesini sağlayabilir.

Devletin Tanımı ve Unsurları

Devletin, insan topluluğu, toprak ve egemenlik olmak üzere üç unsuru vardır. Devletin toprak unsuru, ülke şeklinde tanımlanmaktadır. Ülke, belirli bir insan topluluğunun sürekli olarak yaşadığı, üzerinde egemenlik kurduğu, sınırları belirlenmiş toprak parçasıdır. Üçüncü unsur olan egemenlik ise, devletin toprak unsurunu oluşturan ülke sınırları içindeki en üstün iktidarı ifade etmektedir. Devlet, kendisini oluşturan unsurların dışında, bağımsız bir varlığa, bir tüzel kişiliğe sahiptir.

Devlet Şekilleri

Monarşi ve Cumhuriyet

Bir devletin monarşi veya cumhuriyet esasına dayanması, devlet başkanlığı makamının ne şekilde intikal edeceğine bağlı olarak yapılan sınıflamayı ifade etmektedir. Buna göre, devlet başkanlığı makamının veraset yoluyla el değiştirdiği devlet modellerine monarşi; veraset dışında seçime dayanan, kısacası halkın iradesine bağlı olarak el değiştirdiği devlet modellerine cumhuriyet denmektedir.

Devlet başkanlığı makamının veraset yoluyla el değiştirdiği, bu nedenle monarşi olarak adlandırılan sistemler, mutlak monarşi ve meşrutî monarşi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak monarşilerde devlet başkanının sahip olduğu yetkileri, onunla paylaşacak parlamento ve hükûmet gibi başka organlar mevcut değildir. Hükümdar yetkilerinin parlamento ve hükûmet gibi organlarla paylaşıldığı sistemler ise meşrutî monarşi, sınırlı monarşi veya anayasal monarşi olarak adlandırılmaktadır.

Bir devletin monarşi esasına dayanması veya cumhuriyet olmasıyla onun demokratik olup olmaması arasında bir ilişki mevcut değildir. Diğer bir deyişle, gerek monarşiler gerekse cumhuriyet esasına dayanan sistemler, demokratik olabileceği gibi demokratik olmayan bir özellik de sergileyebilirler.

Üniter Devlet-Bileşik Devlet

Bu sınıflama devletin yapısal özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Tekçi devlet olarak da isimlendirilen üniter devlette, devleti oluşturan bütün unsurların teklik özelliği sergilediği görülmektedir. Bu devlet yapısı içinde, devletin üç unsuru olan ülke, insan topluluğu ve egemenlik yönünden teklik ilkesi hâkimdir. Bileşik devlet ise, iki veya daha çok devletin sıkı veya gevşek bağlarla birleşmelerinden meydana gelmiş bir devlet çeşididir. Bileşik devletin günümüzdeki tek örneği federasyondur. Federasyon veya federal devlet, federal devletle onu oluşturan federe devletlerarasındaki yetki bölüşümünün federal anayasa ile belirlendiği ve federe devletlerden her birinin, devlet iktidarının kullanılmasına belli ölçüde katıldıkları bir sistemdir. Federal devlet ile üniter devlet arasında çeşitli farklar vardır. Üniter devlette, tek bir devlet mevcut olduğu hâlde, federasyonda, federal devlet ve federe devlet olmak üzere birden fazla devlet vardır. Üniter devlette, tek bir hukuk düzeni olduğu hâlde, federasyonda, federal devletin ve federe devletlerin ayrı ayrı hukuk düzenleri bulunmaktadır. Üniter devletin, tek bir yasama, yürütme ve yargı organı vardır. Buna karşılık, federasyonda, federal devletin ve federe devletlerin ayrı ayrı yasama, yürütme ve yargı organları mevcuttur. Üniter devlette, merkezî idare ile adem-i merkezî idare arasındaki yetki paylaşımı, kanunla düzenlenir. Buna karşılık, federasyonda, federal devletle federe devletler arasındaki yetki paylaşımı anayasayla düzenlenmektedir.

Hükümet Sistemleri

Hükûmet sistemleri, yasama ve yürütme organlarının ortaya çıkış şekilleriyle, bu iki organın karşılıklı yetkileri esas alınarak sınıflandırılmaktadır. Bu kriterler gereğince, hükûmet sistemleri, kuvvetler birliği ve kuvvetler ayrılığı olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır.

Kuvvetler Birliği Sistemleri

Kuvvetler birliği, yasama ve yürütme yetkilerinin aynı organda birleştiği sistemlerdir. Kuvvetler birliği sistemleri de kendi içinde iki alt gruba ayrılmaktadır.

a) Yürütme Organında Birleşme: Mutlak Monarşiler/Diktatörlükler:

Kuvvetler birliği sistemlerinin alt tiplerinden biri yasama ve yürütme yetkilerinin yürütme organında toplanmasıyla ortaya çıkar. Her iki devlet kuvvetinin yürütmede birleşmesinin örneklerinden biri, mutlak monarşilerdir. Mutlak monarşide hükümdar, sadece kanunları uygulama anlamına gelen yürütme yetkisine değil; aynı zamanda, kanun yapma yetkisine de sahiptir. Yasama ve yürütme yetkilerinin yürütme organında birleştiği kuvvetler birliği sistemlerinin diğer örneği ise diktatörlüklerdir. Diktatörlüklerde yasama ve yürütme yetkileri, hatta yargı yetkisi, tek bir kişinin elinde toplanmaktadır.

b) Yasama Organında Birleşme: Meclis Hükümeti Sistemi:

Yasama ve yürütme yetkilerinin yasama organında birleştiği sistemlere, meclis hükûmeti sistemi denmektedir. Bu sistemde, devlet yönetiminin en güçlü unsuru yasama organıdır. Çünkü bu organ, sadece kanun yapma yetkisini kullanmamakta; aynı zamanda, kendi içinden çıkardığı bir grup aracılığıyla yürütme fonksiyonuna da hükmetmektedir. Meclis hükûmeti sistemlerinde, bir devlet başkanlığı makamı yoktur.

Kuvvetler Ayrılığı Sistemleri

Kuvvetler ayrılığı, yasama ve yürütme yetkilerinin farklı organlara sunulduğu sistemlerdir. Kuvvetler ayrılığı sistemlerinin başkanlık sistemi ve parlamenter sistem olmak üzere iki alt tipi olmakla beraber, zamanla bu iki hükûmet modelinin özelliklerini bir araya getiren, bu nedenle melez bir özellik taşıyan yeni bir hükûmet modeli doğmuştur.

a) Yasama ve Yürütme Organlarının Kesin ve Sert Ayrılığı: Başkanlık Hükümeti:

Başkanlık sistemlerinde (presidentialism), yasama ve yürütme organlarının birbirinden bağımsız seçimlerle belirlenmesi, bu iki organın birbirlerinin hukukî varlıklarını sona erdirecek yetkilere sahip olmaması, sözü geçen sistemleri kuvvetlerin sert ayrılığı şeklinde tanımlamayı gerektirir.

Başkanlık sistemlerinde, yürütme gücünün yegâne sahibi başkandır. Başkan, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak halk tarafından seçilmektedir. Başkanlık sistemlerinde, üyeleri başkan tarafından atanan bir kabine de bulunmaktadır. Ne var ki, başkanın kabinesi, parlamenter sistemlerde yürütme organının bir unsurunu oluşturan bakanlar kurulundan çok farklıdır. Her şeyden önce, başkanlık sistemlerinde başkan ve kabine üyeleri, aynı anda yasama organının üyesi sıfatını taşımazlar. Bu nedenle, yasama faaliyetlerine katılamazlar.

Her başkan adayı, seçimlerde, yardımcısının kim olacağını da seçmenlerine beyan etmektedir. Böylece, başkan öldüğü, istifa ettiği veya impeachment ile düşürüldüğü takdirde, başkan yardımcısı kendiliğinden başkanın yerine geçmektedir.

Yasama organı da sabit bir görev süresi için seçilir. Bu, başkanın yasama organını fesih yetkisinin olmadığı anlamına gelir.

Bu sistemde, her iki devlet organının birbirlerinin hukukî varlıklarını sona erdirme yönündeki yetkisizlikleri simetriktir.

Başkanın yegâne görevi, yasamanın kabul ettiği kanunları uygulamak; anayasa ve kanunlar çerçevesinde yürütme faaliyetlerini sürdürmektir.

b) Yasama ve Yürütme Organlarının Yumuşak ve Dengeli Ayrımı: Parlamenter Hükümet:

Parlamenter hükûmet sisteminde yürütme organı, devlet başkanı ve bakanlar kurulundan oluşmaktadır. Bu nedenle, parlamenter sistemlerde yürütmenin iki başlılığını ifade etmek amacıyla, literatürde ‘düalist yürütme’ kavramı kullanılmaktadır.

Parlamenter hükûmet sisteminin meşrutî monarşi ve cumhuriyet olmak üzere iki türü mevcuttur. Meşrutî monarşi esasına dayanan parlamenter sistemde devlet başkanlığı, veraset yolu ile el değiştirmekte; bu makamı işgal eden kişiye monark veya hükümdar adı verilmektedir.

Parlamenter hükûmet sisteminde yürütme organının diğer unsurunu oluşturan bakanlar kurulu, parlamento içinden doğmaktadır. Parlamenter sistemlerde yasama organı içinden doğan hükûmet, her zaman için parlamentoya karşı sorumludur. Bu sorumluluğun kollektif ve bireysel olmak üzere iki türü mevcuttur. Başbakan ve bakanlardan oluşan hükûmet, izleyeceği tüm politikalar nedeniyle yasamaya karşı sorumludur. Buna kolektif sorumluluk denir. Öte yandan her bakan, emri altında yürütülen işlerden dolayı da parlamentoya karşı sorumludur. Buna, bireysel sorumluluk denir.

Bu sistemlerde seçimler, parlamentodaki sandalye dağılımını belirlemek üzere yapılır. Parlamento sandalyelerinin çoğunluğunu, yani yarıdan bir fazlasını kazanan parti, bakanlar kurulunu, bir başka deyişle hükûmeti kurma gücünü kazanır. Parlamenter sistemlerde bakanlar kurulu üyeleri genellikle aynı zamanda yasama üyeliği statüsüne de sahiplerdir. Bu yüzden başbakan ve bakanlar, sadece hükûmet etme fonksiyonunu getirmezler; aynı zamanda, kanunların yapımı sürecine de katılırlar.

Parlamenter sistemde kanunların uygulanması anlamına gelen yürütme yetkisinin asıl sahibi bakanlar kuruludur. Bu yüzden, bu sistemlerde yürütme alanındaki icraî yetkiler, bakanlar kurulu tarafından kullanılmaktadır. Yürütme organının bir unsurunu oluşturan devlet başkanının sahip olduğu yetkiler sembolik niteliktedir.

c) Melez Bir Model Olarak Yarı-Başkanlık Sistemi:

Yarı-başkanlık sistemleri (semi-presidentialism) başkanlık sistemi ile parlamenter sistemin bazı özelliklerinin birleştiği, bu iki hükûmet sisteminden türeyen melez bir hükûmet modelidir.

Yarı-başkanlık sistemlerinde yasama yetkisi, üyeleri halk tarafından seçilen parlamentoya; yürütme yetkisi ise cumhurbaşkanı ile parlamentonun içinden doğan bakanlar kuruluna aittir. Yarı-başkanlık sistemlerinde yürütme yetkisi, cumhurbaşkanı ve bakanlar kuruluna ait olduğundan, bu sistemlerde yürütme organı, iki başlı, yani düalist bir yapıya sahiptir.

Yürütme organının düalist bir yapıya sahip olması, yarıbaşkanlık sistemlerini parlamenter sisteme benzer kılmaktadır. Ne var ki, yarı başkanlık sistemlerinde yürütme organı, gerçek bir iki başlılık sergilediği hâlde, klasik parlamenter sistemde yürütme organının iki başlılığı daha ziyade bir görüntüden ibarettir.

Yarı-başkanlık sistemlerinde cumhurbaşkanı ile bakanlar kurulu arasında gerçek bir iki başlılığın doğmasına yol açan faktörler mevcuttur.

Yarı-başkanlık sistemlerinde yürütme organının ikinci unsuru olan bakanlar kurulu ile yasama organının işleyişi, parlamenter sistemlerdekine paralel niteliktedir. Yarıbaşkanlık sistemlerinde de belirli aralıklarla yapılan parlamento seçimleri, yasama organındaki sandalye dağılımını belirlemektedir.

Yarı-başkanlık sistemlerinde halkın seçtiği cumhurbaşkanı ile parlamentoya hâkim olan ve bakanlar kurulunu oluşturan çoğunluk arasında siyasî eğilim farkı olabilir. Yürütme gücünün bu iki unsuru arasındaki siyasî görüş ve tercih farkları, cumhurbaşkanlarıyla bakanlar kurulunun, dolayısıyla parlamento çoğunluğunun çatışması sonucunu yaratabilir. Ne var ki, yarı-başkanlık sistemleri, bu tür bir sorunun doğması hâlinde, devlet hayatının kilitlenmesini önlemek amacıyla, cumhurbaşkanına güçlü bir fesih yetkisi sunmuştur. Cumhurbaşkanı, bu fesih yetkisini kullanarak parlamento seçimlerinin yenilenmesini sağlayabilir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.