Açıköğretim Ders Notları

Uluslararası Örgütler Dersi 2. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Uluslararası Örgütler Dersi 2. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Birleşmiş Milletler Sistemi

Birleşmiş Milletler’in Kuruluşu

BM’nin kurulmasının adımları:

  • Londra’da, Fransa adına General de Gaulle tarafından, 12 Haziran 1941’de St. James Sarayı bildirisi imzalanmıştır.
  • 14 Ağustos 1941’de Büyük Britanya başbakanı Winston Churchill ile ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt arasındaki görüşme sonrasında ilan edilen Atlantik Bildirisi ile ABD’yi de içine almıştır.
  • 1 Ocak 1942’de Birleşmiş Milletler Bildirisi kabul edilmiştir. Birleşmiş Milletler terimini ortaya atan ABD Başkanı Roosevelt olmuştur.

Birleşmiş Milletler Bildirisi, bağımsız olmasa da aynı tarafta savaşan 26 ülke tarafından ilan edilmiştir. Bildirinin önemi 1945’te San Francisco’da toplanan kurucu konferansa sadece Mart 1945’e kadar Almanya ve Japonya’ya savaş ilan edip bu bildiriye katılan devletlerin davet edilmiş olması ve BM’nin kurucu üyeleri olmalarıdır. Türkiye bu koşulu yerine getirerek örgütün kurucu 51 üyesinden biri olmuştur.

Bir Uluslararası Örgüt Olarak Birleşmiş Milletler’in Temel Özellikleri

Örgütün tarihini birkaç döneme ayırmak mümkündür:

  • Kuruluştan 1960’lara kadar olan dönem Soğuk Savaş koşullarının egemen olduğu dönemdir.
  • 1970 ve 1980’ler örgütün nispeten geri planda kaldığı, özellikle iki süper gücün mücadelesi içinde etkisizleştiği bir dönemdir.
  • 1990’larla birlikte örgüt bir yeniden canlanma dönemidir.

Temel Amaçları ve İlkeleri

BM Antlaşması’nın Giriş kısmında amaçları:

  • İnsanlığı savaşın acılarından kurtarmaya,
  • Temel insan haklarına, insanın onuru ve değerine, kadınlarla erkeklerin ve büyük ya da küçük ulusların eşitliğine olan inancı doğrulamaya,
  • Uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklere saygı ve adaletin korunacağı koşulları oluşturmaya,
  • Daha büyük bir özgürlük içinde toplumsal gelişmeyi ve daha iyi standartları sağlamaya kararlı oldukları söylenmektedir.

BM’ nin diğer amaçları:

  • Ulusların hak eşitliği ilkesine ve selfdeterminasyon hakkına saygı üzerine kurulmuş dostça ilişkiler geliştirmek ve dünya barışının sağlamlaştırılması için elverişli her türlü önlemi almak,
  • Ekonomik, toplumsal, düşünsel ve insancıl nitelikteki sorunları çözerek ırk, cins, dil veya din farkı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine karşı saygıyı geliştirerek ve teşvik ederek uluslararası işbirliğini geliştirmek,
  • Ulusların ortak amaçlara doğru harcadıkları çabaların uyumlaştığı bir merkez olmak.

Üyelik

1945’te 51 devletle kurulan BM’nin 2017 itibariyle 193 üyesi bulunmaktadır. Kurucu üyeler dışında yeni üye kabulü, Güvenlik Konseyi’nin vetoya tabi bir oylamayla tavsiyesi üzerine Genel Kurul’un 2/3 oy çokluğu ile kabulüyle gerçekleşmektedir. Üyelik koşulu, 4. Maddeye göre şunlardır:

  • Barışsever bir devlet olmak,
  • Üyeliğin getirdiği yükümlülükleri kabul etmek,
  • Yükümlülükleri yerine getirme yeterliğine ve iradesine sahip olmaktır.

BM ilkelerini sürekli olarak çiğneyen devletlerin üyeliği, 5. maddeye göre, Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi ve Genel Kurul’un 2/3 oy çokluğu ile askıya alınabilir. Bu kararı kaldırma yetkisi Güvenlik Konseyi’ne aittir. Üyelikten çıkarma da 6. maddeye göre gerçekleşir.

BM’nin iki merkezi bulunmaktadır:

  1. Uluslararası Adalet Divanı (UAD) hariç diğer tüm ana organlar New York’taki merkezde yer alırlar.
  2. MC’nin merkezi olan Cenevre ise ikinci merkezdir (UNOG) ve başta uzmanlık örgütleri olmak üzere kimi birimler burada çalışır. UAD ise Hollanda’da Lahey’dedir.

Birleşmiş Milletler’in Organları

Genel Kurul, tüm üye devletlerin temsil edildiği ve birer oya sahip olduğu en genel katılımlı organdır. Her yıl olağan toplantısını Eylül, Aralık ayları arasında yapar.

Gündeminin oluşturulması Genel Kurul’a bağlı alt organlarda gerçekleşir. Bu komiteler şunlardır:

  • Siyasi İşler ve Güvenlik Komitesi
  • Ekonomik ve Mali İşler Komitesi
  • Toplumsal, İnsancıl ve Kültürel İşler Komitesi
  • Vesayet İşleri Komitesi
  • İdari İşler ve Bütçe Komitesi
  • Hukuk İşleri Komitesi
  • Özel Siyasi Komite

ECOSOC, dünya üzerinde barışın tesis edilebilmesi amacı çerçevesinde çatışma çıkmasına neden olabilecek ekonomik ve toplumsal sorunların ortadan kaldırılması için faaliyet göstermektedir.

UAD’nın iki görevi vardır: Devletler tarafından kendisine sunulan hukuksal uyuşmazlıkları uluslararası hukuka göre çözüme kavuşturmak ve yetkili BM organlarına gerekli durumlarda danışma görüşü vermek.

Birleşmiş Milletler Çerçevesinde Uluslararası Barış Ve Güvenliğin Korunması

Güvenliğin korunmasında birincil sorumluluk 24. madde ile Güvenlik Konseyi’ne verilmiş ancak örgütün tüm organları bazı yetkilere sahiptir.

Genel Kurul’un ve Genel Sekreter’in Yetkileri

Genel Kurul, Antlaşma’nın 11/2. maddesine göre bir üye devlet tarafından getirilen uluslararası barış ve güvenliğin korunmasına ilişkin her konuyu tartışabilir ve ilgili devletlere, Güvenlik Konseyi’ne tavsiyede bulunabilir.

Kuvvet Kullanma Yasağı, Meşru Savunma Hakkı ve Ortak Güvenlik Sistemi

BM’nin 2. maddesinin 4. paragrafı kuvvet kullanmaya ilişkindir.

  • Kuvvet Kullanma Yasağının Kapsamı

Kuvvet kullanma ve kuvvet kullanma tehdidi yasaklanmıştır. Ağırlık kazanan görüşe göre, yasaklanan kuvvet kullanma yalnızca silahlı kuvvet kullanmadır, siyasi ve ekonomik baskı yapılması bu madde kapsamına girmez. Kuvvet kullanma tehdidi ise, bir devletin istekleri yerine getirilmezse kuvvete başvuracağını açıklamasıdır. Hangi eylemlerin kuvvet kullanma tehdidi oluşturduğunu saptamak Güvenlik Konseyi’nin yetkisindedir. Tehdit sözle ya da eylem yoluyla gerçekleştirilebilir.

  • Meşru Savunma Hakkı

BM Antlaşması’nın meşru savunmaya ilişkin hükmü olan 51. maddeye göre, “bu Antlaşma’nın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler Üyelerinden birinin silahlı saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ve meşru savunma hakkına halel getirmez.”

  1. Bireysel meşru savunmanın yanı sıra birlikte meşru savunmayı da kapsar hale gelmiştir. Birlikte meşru savunma, saldırıya uğrayan devletin üçüncü devletlerden yardım alarak bu hakkını kullanması anlamına gelir.
  2. Silahlı saldırının gerçekleştiği durumlara özgü kılınarak mümkün olduğu kadar kötüye kullanmalardan kurtarılmaya çalışılmıştır.
  3. Güvenlik Konseyi gerekli önlemleri alana kadar kabul edilen bir hak olarak geçici bir nitelik kazanmıştır.

51. maddeyle meşru savunma hakkı yukarıdaki üç maddeye göre gelişmiştir.

  • Ortak Güvenlik Sistemi

39. madde Güvenlik Konseyi’ne iki işlev yüklemektedir: Önce bir barışa yönelik tehdit, barışın bozulması veya saldırı eylemi olup olmadığını belirleyecektir. Sonra da durum hakkında tavsiyede bulunabilecek ya da alınacak önlemleri saptayabilecektir. Antlaşma’da öngörülen ortak güvenlik sistemi saldırganı bulup onu durdurmak ve uluslararası barış ve güvenliği bu şekilde sağlamak amacındadır.

  • Barış Güçleri

Barış gücü operasyonları ortak düşman bulunmadığı varsayımına ve devletler arasında işbirliğinin sağlanmasına dayanan operasyonlardır. Genel olarak barış gücü operasyonları ikiye ayrılabilir: Gözlemci gruplar ve askeri güç içerenler. Gözlemci gruplar az sayıda kişiden oluşan ve görevi sorun olan yere gidip Genel Sekreter’e ve Güvenlik Konseyi’ne rapor vermek olan gruplardır. Barış gücü yerleştirilmesine neden olan genellikle iki durum vardır:

  1. Devam eden bir silahlı çatışma olan ve tarafların bunu durdurup tarafsız bir üçüncü tarafın aralarına girmesini kabul ettiği durumlardır.
  2. Tarafların kendi aralarında bir çeşit uzlaşmaya varıp bunun uygulanmasında tarafsız bir üçüncü tarafın yardımına gereksinim duydukları durumlardır.

Barış gücü yerleştirilen bu durumlar şu başlıklar altında toplanabilir:

  • Ateşkes ve silah bırakışması anlaşmalarının gözetimi, Geçiş noktalarında ve sınır boyunca kontrol,
  • Düşman güçler arasına girmek,
  • İç huzursuzluk olan ülkelerde hükümetin isteğiyle düzeni sağlamak,
  • BM kontrolü altındaki bir bölgede bölgenin güvenlik ve savunmasına yardım etmek,
  • Yerel güçlerin zararsız hale getirilmesine ve silahtan arındırılmasına yardım etmek,
  • Plebisit veya seçim yapılacak bir bölgede güvenliği sağlamak,
  • Sorunlu bölgelerde ya da afete uğrayan bölgelerde yardım operasyonu yürüten BM görevlilerini ve operasyonu korumak.

Barış güçleri ilke olarak yerleştirileceği devletten izin alınarak yerleştirilir. Bu rıza geri alınırsa barış gücü de geri çekilir. İlke olarak Konsey’in 5 sürekli üyesinden asker alınmaz.

Türkiye Ve Birleşmiş Milletler

Türkiye Almanya ve Japonya’ya savaş ilanı koşulunu 23 Şubat 1945’te, BM Bildirisi’ne katılma koşulunu da 24 Şubat 1945’te yerine getirerek 25 Nisan 1945’te ABD’de San Francisco’da yapılan kurucu konferansa davet edildi ve böylece kurucu 51 devletten biri oldu. 1990 sonrasında ise ideolojik bloklaşmanın sona erip BM’den beklentilerin artmasıyla birlikte Türkiye örgütte daha faal bir üye olarak yer almaya başladı.

Türkiye Sovyetler Birliği’ne karşı coğrafi olarak ön safta yer alıyordu. Onun çöküşünün bıraktığı boşluk, Türkiye için hem yeni olanaklar hem de yeni sorunlar demekti. Balkanlarda yaşanan iki büyük çatışma, Bosna-Hersek ve Kosova sorunları, Türkiye’nin BM içinde en yakından izlediği ve etkin rol aldığı sorunlar olmuştur. 1950’deki Kore müdahalesinden sonra Güvenlik Konseyi’nin zorlama operasyonu kararı verdiği ilk olay olan Irak’ın Kuveyt’i işgali Türkiye’yi yakından etkilemiştir. Türkiye bu operasyona askeri katkıda bulunmamıştır ama 661 sayılı Güvenlik Konseyi kararı gereği Yumurtalık petrol boru hattını derhal kapatmıştır.

BM gündemindeki konulardan Türkiye’nin ağırlık verdiği konuşmaların içeriğine bakıldığında şöyledir: Kıbrıs, reform, terörizm.

  • 1990’ların ortasına kadar ağırlığı Balkanlar taşımakta, ayrıca Kafkasya, Afganistan ve Orta Doğu’daki sorunlar yerini almaktadır.
  • 1999 Türkiye’deki büyük deprem, 2000 Kosova’ya müdahale ve 2001 de 11 Eylül saldırılarının etkisini taşıyan konuşmalardır.
  • 2000’lerin sonuna doğru ise, Filistin sorununun yanı sıra Gazze’deki duruma da yer ayrılmaya başlanmıştır.
  • Son yıllarda yer alan konu ise Suriye’deki durumdur.

Türkiye ve BM’de Reform

Türkiye reform konusundaki görüşlerini BM’nin çeşitli platformlarında açıklamıştır.

  • 1993’teki ilk önerilerde Türkiye 25-30 üyeli bir Konsey düşünmektedir.
  • Türkiye de diğer bütün üyeler gibi Konsey’in çalışma yöntemlerinin beş sürekli üyeye ve kapalı resmi olmayan görüşmelere dayanmasından şikayetçidir.
  • Sistemin üye olmayanların da izleyebileceği şekilde şeffaflaştırılması gerektiğini düşünmektedir. Konsey üyesi olmayan ancak Konsey’in gündemine aldığı bir sorunun tarafları, Konsey tarafından görüşmelere davet edilmelidir.
  • Türkiye Genel Kurul’un ana tartışma, norm oluşturma ve temsil organı olma konumunun devamından yanadır.
  • İlke olarak sürekli bir İnsan Hakları Konseyi kurulmasını desteklemektedir.

Türkiye’nin Güvenlik Konseyi Üyeliği

Türkiye tüm üyeliği boyunca Güvenlik Konseyi’nde dört kez sürekli olmayan üye olarak yer aldı. Bunlar; 1951-52, 1954-55, 1961 ve 2009-2010 dönemleridir. Güvenlik Konseyi geçici üyeliği döneminde Türkiye için önemli olan iki somut konu Konsey gündemine geldi: Mavi Marmara gemisi olayı ve İran’ın nükleer çalışmaları. İran’ın nükleer programı konusunda ise, Tahran bildirisini sağlayan devletlerden biridir. Türkiye aslında ambargonun ağırlaştırılmasına karşıdır.

Barış Gücü Operasyonlarına Katılma

Türkiye, 1992’de Somali’de başlatılan operasyonuna asker göndererek katılmıştır. Kendisine coğrafi, tarihsel ya da kültürel olarak yakın olmayan bir bölgede yürütülen bu operasyona katılarak barışı sağlama görevlerine daha fazla ve etkili olarak katılacağını göstermiştir. Türkiye BM Hazır Barış Gücü Sistemi’ne de katılmıştır. Türkiye Mayıs 1997’de sisteme katılacağını BM Sekreterliği’ne bildirmiştir. 14 Haziran 2000’de Ortak Niyet Beyanı imzalamış ve sisteme katılan 33. devlet olmuştur.

Birleşmiş Milletler’in Kuruluşu

BM’nin kurulmasının adımları:

  • Londra’da, Fransa adına General de Gaulle tarafından, 12 Haziran 1941’de St. James Sarayı bildirisi imzalanmıştır.
  • 14 Ağustos 1941’de Büyük Britanya başbakanı Winston Churchill ile ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt arasındaki görüşme sonrasında ilan edilen Atlantik Bildirisi ile ABD’yi de içine almıştır.
  • 1 Ocak 1942’de Birleşmiş Milletler Bildirisi kabul edilmiştir. Birleşmiş Milletler terimini ortaya atan ABD Başkanı Roosevelt olmuştur.

Birleşmiş Milletler Bildirisi, bağımsız olmasa da aynı tarafta savaşan 26 ülke tarafından ilan edilmiştir. Bildirinin önemi 1945’te San Francisco’da toplanan kurucu konferansa sadece Mart 1945’e kadar Almanya ve Japonya’ya savaş ilan edip bu bildiriye katılan devletlerin davet edilmiş olması ve BM’nin kurucu üyeleri olmalarıdır. Türkiye bu koşulu yerine getirerek örgütün kurucu 51 üyesinden biri olmuştur.

Bir Uluslararası Örgüt Olarak Birleşmiş Milletler’in Temel Özellikleri

Örgütün tarihini birkaç döneme ayırmak mümkündür:

  • Kuruluştan 1960’lara kadar olan dönem Soğuk Savaş koşullarının egemen olduğu dönemdir.
  • 1970 ve 1980’ler örgütün nispeten geri planda kaldığı, özellikle iki süper gücün mücadelesi içinde etkisizleştiği bir dönemdir.
  • 1990’larla birlikte örgüt bir yeniden canlanma dönemidir.

Temel Amaçları ve İlkeleri

BM Antlaşması’nın Giriş kısmında amaçları:

  • İnsanlığı savaşın acılarından kurtarmaya,
  • Temel insan haklarına, insanın onuru ve değerine, kadınlarla erkeklerin ve büyük ya da küçük ulusların eşitliğine olan inancı doğrulamaya,
  • Uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklere saygı ve adaletin korunacağı koşulları oluşturmaya,
  • Daha büyük bir özgürlük içinde toplumsal gelişmeyi ve daha iyi standartları sağlamaya kararlı oldukları söylenmektedir.

BM’ nin diğer amaçları:

  • Ulusların hak eşitliği ilkesine ve selfdeterminasyon hakkına saygı üzerine kurulmuş dostça ilişkiler geliştirmek ve dünya barışının sağlamlaştırılması için elverişli her türlü önlemi almak,
  • Ekonomik, toplumsal, düşünsel ve insancıl nitelikteki sorunları çözerek ırk, cins, dil veya din farkı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine karşı saygıyı geliştirerek ve teşvik ederek uluslararası işbirliğini geliştirmek,
  • Ulusların ortak amaçlara doğru harcadıkları çabaların uyumlaştığı bir merkez olmak.

Üyelik

1945’te 51 devletle kurulan BM’nin 2017 itibariyle 193 üyesi bulunmaktadır. Kurucu üyeler dışında yeni üye kabulü, Güvenlik Konseyi’nin vetoya tabi bir oylamayla tavsiyesi üzerine Genel Kurul’un 2/3 oy çokluğu ile kabulüyle gerçekleşmektedir. Üyelik koşulu, 4. Maddeye göre şunlardır:

  • Barışsever bir devlet olmak,
  • Üyeliğin getirdiği yükümlülükleri kabul etmek,
  • Yükümlülükleri yerine getirme yeterliğine ve iradesine sahip olmaktır.

BM ilkelerini sürekli olarak çiğneyen devletlerin üyeliği, 5. maddeye göre, Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi ve Genel Kurul’un 2/3 oy çokluğu ile askıya alınabilir. Bu kararı kaldırma yetkisi Güvenlik Konseyi’ne aittir. Üyelikten çıkarma da 6. maddeye göre gerçekleşir.

BM’nin iki merkezi bulunmaktadır:

  1. Uluslararası Adalet Divanı (UAD) hariç diğer tüm ana organlar New York’taki merkezde yer alırlar.
  2. MC’nin merkezi olan Cenevre ise ikinci merkezdir (UNOG) ve başta uzmanlık örgütleri olmak üzere kimi birimler burada çalışır. UAD ise Hollanda’da Lahey’dedir.

Birleşmiş Milletler’in Organları

Genel Kurul, tüm üye devletlerin temsil edildiği ve birer oya sahip olduğu en genel katılımlı organdır. Her yıl olağan toplantısını Eylül, Aralık ayları arasında yapar.

Gündeminin oluşturulması Genel Kurul’a bağlı alt organlarda gerçekleşir. Bu komiteler şunlardır:

  • Siyasi İşler ve Güvenlik Komitesi
  • Ekonomik ve Mali İşler Komitesi
  • Toplumsal, İnsancıl ve Kültürel İşler Komitesi
  • Vesayet İşleri Komitesi
  • İdari İşler ve Bütçe Komitesi
  • Hukuk İşleri Komitesi
  • Özel Siyasi Komite

ECOSOC, dünya üzerinde barışın tesis edilebilmesi amacı çerçevesinde çatışma çıkmasına neden olabilecek ekonomik ve toplumsal sorunların ortadan kaldırılması için faaliyet göstermektedir.

UAD’nın iki görevi vardır: Devletler tarafından kendisine sunulan hukuksal uyuşmazlıkları uluslararası hukuka göre çözüme kavuşturmak ve yetkili BM organlarına gerekli durumlarda danışma görüşü vermek.

Birleşmiş Milletler Çerçevesinde Uluslararası Barış Ve Güvenliğin Korunması

Güvenliğin korunmasında birincil sorumluluk 24. madde ile Güvenlik Konseyi’ne verilmiş ancak örgütün tüm organları bazı yetkilere sahiptir.

Genel Kurul’un ve Genel Sekreter’in Yetkileri

Genel Kurul, Antlaşma’nın 11/2. maddesine göre bir üye devlet tarafından getirilen uluslararası barış ve güvenliğin korunmasına ilişkin her konuyu tartışabilir ve ilgili devletlere, Güvenlik Konseyi’ne tavsiyede bulunabilir.

Kuvvet Kullanma Yasağı, Meşru Savunma Hakkı ve Ortak Güvenlik Sistemi

BM’nin 2. maddesinin 4. paragrafı kuvvet kullanmaya ilişkindir.

  • Kuvvet Kullanma Yasağının Kapsamı

Kuvvet kullanma ve kuvvet kullanma tehdidi yasaklanmıştır. Ağırlık kazanan görüşe göre, yasaklanan kuvvet kullanma yalnızca silahlı kuvvet kullanmadır, siyasi ve ekonomik baskı yapılması bu madde kapsamına girmez. Kuvvet kullanma tehdidi ise, bir devletin istekleri yerine getirilmezse kuvvete başvuracağını açıklamasıdır. Hangi eylemlerin kuvvet kullanma tehdidi oluşturduğunu saptamak Güvenlik Konseyi’nin yetkisindedir. Tehdit sözle ya da eylem yoluyla gerçekleştirilebilir.

  • Meşru Savunma Hakkı

BM Antlaşması’nın meşru savunmaya ilişkin hükmü olan 51. maddeye göre, “bu Antlaşma’nın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler Üyelerinden birinin silahlı saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ve meşru savunma hakkına halel getirmez.”

  1. Bireysel meşru savunmanın yanı sıra birlikte meşru savunmayı da kapsar hale gelmiştir. Birlikte meşru savunma, saldırıya uğrayan devletin üçüncü devletlerden yardım alarak bu hakkını kullanması anlamına gelir.
  2. Silahlı saldırının gerçekleştiği durumlara özgü kılınarak mümkün olduğu kadar kötüye kullanmalardan kurtarılmaya çalışılmıştır.
  3. Güvenlik Konseyi gerekli önlemleri alana kadar kabul edilen bir hak olarak geçici bir nitelik kazanmıştır.

51. maddeyle meşru savunma hakkı yukarıdaki üç maddeye göre gelişmiştir.

  • Ortak Güvenlik Sistemi

39. madde Güvenlik Konseyi’ne iki işlev yüklemektedir: Önce bir barışa yönelik tehdit, barışın bozulması veya saldırı eylemi olup olmadığını belirleyecektir. Sonra da durum hakkında tavsiyede bulunabilecek ya da alınacak önlemleri saptayabilecektir. Antlaşma’da öngörülen ortak güvenlik sistemi saldırganı bulup onu durdurmak ve uluslararası barış ve güvenliği bu şekilde sağlamak amacındadır.

  • Barış Güçleri

Barış gücü operasyonları ortak düşman bulunmadığı varsayımına ve devletler arasında işbirliğinin sağlanmasına dayanan operasyonlardır. Genel olarak barış gücü operasyonları ikiye ayrılabilir: Gözlemci gruplar ve askeri güç içerenler. Gözlemci gruplar az sayıda kişiden oluşan ve görevi sorun olan yere gidip Genel Sekreter’e ve Güvenlik Konseyi’ne rapor vermek olan gruplardır. Barış gücü yerleştirilmesine neden olan genellikle iki durum vardır:

  1. Devam eden bir silahlı çatışma olan ve tarafların bunu durdurup tarafsız bir üçüncü tarafın aralarına girmesini kabul ettiği durumlardır.
  2. Tarafların kendi aralarında bir çeşit uzlaşmaya varıp bunun uygulanmasında tarafsız bir üçüncü tarafın yardımına gereksinim duydukları durumlardır.

Barış gücü yerleştirilen bu durumlar şu başlıklar altında toplanabilir:

  • Ateşkes ve silah bırakışması anlaşmalarının gözetimi, Geçiş noktalarında ve sınır boyunca kontrol,
  • Düşman güçler arasına girmek,
  • İç huzursuzluk olan ülkelerde hükümetin isteğiyle düzeni sağlamak,
  • BM kontrolü altındaki bir bölgede bölgenin güvenlik ve savunmasına yardım etmek,
  • Yerel güçlerin zararsız hale getirilmesine ve silahtan arındırılmasına yardım etmek,
  • Plebisit veya seçim yapılacak bir bölgede güvenliği sağlamak,
  • Sorunlu bölgelerde ya da afete uğrayan bölgelerde yardım operasyonu yürüten BM görevlilerini ve operasyonu korumak.

Barış güçleri ilke olarak yerleştirileceği devletten izin alınarak yerleştirilir. Bu rıza geri alınırsa barış gücü de geri çekilir. İlke olarak Konsey’in 5 sürekli üyesinden asker alınmaz.

Türkiye Ve Birleşmiş Milletler

Türkiye Almanya ve Japonya’ya savaş ilanı koşulunu 23 Şubat 1945’te, BM Bildirisi’ne katılma koşulunu da 24 Şubat 1945’te yerine getirerek 25 Nisan 1945’te ABD’de San Francisco’da yapılan kurucu konferansa davet edildi ve böylece kurucu 51 devletten biri oldu. 1990 sonrasında ise ideolojik bloklaşmanın sona erip BM’den beklentilerin artmasıyla birlikte Türkiye örgütte daha faal bir üye olarak yer almaya başladı.

Türkiye Sovyetler Birliği’ne karşı coğrafi olarak ön safta yer alıyordu. Onun çöküşünün bıraktığı boşluk, Türkiye için hem yeni olanaklar hem de yeni sorunlar demekti. Balkanlarda yaşanan iki büyük çatışma, Bosna-Hersek ve Kosova sorunları, Türkiye’nin BM içinde en yakından izlediği ve etkin rol aldığı sorunlar olmuştur. 1950’deki Kore müdahalesinden sonra Güvenlik Konseyi’nin zorlama operasyonu kararı verdiği ilk olay olan Irak’ın Kuveyt’i işgali Türkiye’yi yakından etkilemiştir. Türkiye bu operasyona askeri katkıda bulunmamıştır ama 661 sayılı Güvenlik Konseyi kararı gereği Yumurtalık petrol boru hattını derhal kapatmıştır.

BM gündemindeki konulardan Türkiye’nin ağırlık verdiği konuşmaların içeriğine bakıldığında şöyledir: Kıbrıs, reform, terörizm.

  • 1990’ların ortasına kadar ağırlığı Balkanlar taşımakta, ayrıca Kafkasya, Afganistan ve Orta Doğu’daki sorunlar yerini almaktadır.
  • 1999 Türkiye’deki büyük deprem, 2000 Kosova’ya müdahale ve 2001 de 11 Eylül saldırılarının etkisini taşıyan konuşmalardır.
  • 2000’lerin sonuna doğru ise, Filistin sorununun yanı sıra Gazze’deki duruma da yer ayrılmaya başlanmıştır.
  • Son yıllarda yer alan konu ise Suriye’deki durumdur.

Türkiye ve BM’de Reform

Türkiye reform konusundaki görüşlerini BM’nin çeşitli platformlarında açıklamıştır.

  • 1993’teki ilk önerilerde Türkiye 25-30 üyeli bir Konsey düşünmektedir.
  • Türkiye de diğer bütün üyeler gibi Konsey’in çalışma yöntemlerinin beş sürekli üyeye ve kapalı resmi olmayan görüşmelere dayanmasından şikayetçidir.
  • Sistemin üye olmayanların da izleyebileceği şekilde şeffaflaştırılması gerektiğini düşünmektedir. Konsey üyesi olmayan ancak Konsey’in gündemine aldığı bir sorunun tarafları, Konsey tarafından görüşmelere davet edilmelidir.
  • Türkiye Genel Kurul’un ana tartışma, norm oluşturma ve temsil organı olma konumunun devamından yanadır.
  • İlke olarak sürekli bir İnsan Hakları Konseyi kurulmasını desteklemektedir.

Türkiye’nin Güvenlik Konseyi Üyeliği

Türkiye tüm üyeliği boyunca Güvenlik Konseyi’nde dört kez sürekli olmayan üye olarak yer aldı. Bunlar; 1951-52, 1954-55, 1961 ve 2009-2010 dönemleridir. Güvenlik Konseyi geçici üyeliği döneminde Türkiye için önemli olan iki somut konu Konsey gündemine geldi: Mavi Marmara gemisi olayı ve İran’ın nükleer çalışmaları. İran’ın nükleer programı konusunda ise, Tahran bildirisini sağlayan devletlerden biridir. Türkiye aslında ambargonun ağırlaştırılmasına karşıdır.

Barış Gücü Operasyonlarına Katılma

Türkiye, 1992’de Somali’de başlatılan operasyonuna asker göndererek katılmıştır. Kendisine coğrafi, tarihsel ya da kültürel olarak yakın olmayan bir bölgede yürütülen bu operasyona katılarak barışı sağlama görevlerine daha fazla ve etkili olarak katılacağını göstermiştir. Türkiye BM Hazır Barış Gücü Sistemi’ne de katılmıştır. Türkiye Mayıs 1997’de sisteme katılacağını BM Sekreterliği’ne bildirmiştir. 14 Haziran 2000’de Ortak Niyet Beyanı imzalamış ve sisteme katılan 33. devlet olmuştur.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.