Açıköğretim Ders Notları

Uluslararası İlişkilere Giriş Dersi 7. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Uluslararası İlişkilere Giriş Dersi 7. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Uluslararası Bölgesel Örgütler

Uluslararası Bölgesel Nitelikli Örgütler

Bölgesel nitelikli örgütler de ortak hedef(ler) çerçevesinde, gönüllü, bağımsız devletler tarafından kurulan, kendilerine özgü hukuksal bir yapısı olan, uluslararası hukuk kişileridir.

Uluslararası bölgesel nitelikli örgütler ulusal egemenlik haklarına dokunmayan işbirliği ile sınırlı örnekler olabildiği gibi, ulusal egemenlik hakkının aşamalı bir biçimde örgüt kurumlarına devrini öngören bütünleşme arayışında da olabilir.

Bölgesel bütünleşme kuramlarının ilk dalgası özellikle siyasal bölgesel bütünleşmelerin kullandığı stratejilerin doğruluğunu savunan ve bunu açıklama çabasına yoğunlaşan kuramlardır. Siyasal bölgesel bütünleşme kuramlarına;

  • “Federalizm”,
  • “İşlevselcilik”,
  • “Yeni işlevselcilik” gibi örnekler verilebilir.

Modern bölgesel bütünleşme kuramları diye adlandırabileceğimiz yeni dalga ise öncelikle bölgesel bütünleşme çalışmalarında tek bir kuramın her şeyi açıklayamayacağı görüşünü paylaşmakla birlikte Her şeyi kapsayan tek bir büyük kuram arayışı yerine, çok sayıda birbirini tamamlayan kuramın bölgesel bütünleşme süreçlerini daha iyi açıklayabileceğini gösteren çok sayıda çalışma yapılmaktadır.

Avrupa Birliği karar alma süreci ayrıştırılarak;

  • İnceleme eğiliminde olanlar,
  • Seçeneklerin oluşturulması, devletlerarası pazarlıklar ve kurumsal yetki devri aşamalarının her birinin ayrı ayrı incelenmesi gereği iddiası üzerine kurulanlar,
  • Önemli karardan çok bu kararların uygulanması ve toplumdan aldıkları tepkilerle ilgilenenler olarak sıralanabilir.

“Konstrüktivizm”, “kurumsalcılık”, “yeni kurumsalcılık”, “yönetişim”, “Avrupalılaşma”, Avrupa bütünleşmesinin sosyolojisi, siyasal kuram, “tarihsel kurumsalcılık” devletlerarası bütünleşme olgusunun uluslararası boyutunu ön planda tutan “liberal hükümetlerarasıcılık” gibi geniş bir çeşniden söz edilebilir.

Avrupa Topluluklarından Avrupa BirliğiBölgesel Bütünleşme

İkinci Dünya savaşı sonrasında Avrupa’nın parçalanmışlığını aşma çabaları devletlerarası işbirliği hedefiyle kurulan çok sayıda bölgesel örgütün dünya sahnesine katılmasıyla sonuçlanmıştır.

Avrupa Birliğinin Kuruluş Aşamaları

Barış ve istikrarın ekonomi alanında gerçekleştirilecek bütünleşme çabalarıyla sağlamlaştırılabileceği inancıyla yola çıkan AB, İkinci Dünya savaşından sarsılmış, yıkılmış olarak çıkmış Avrupa ülkelerinin bölgesel işbirliği örgütlerinin hedeflerini yetersiz bulan ülkelerce, yani Fransa Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg tarafından kurulmuştur.

Bütünleşme örgütü (Integration); kararların oyçokluğuyla alınabilmesi yönünde ilerleyerek ortak politikaları derinleştiren yani geliştiren örgütlerdir. Dolayısıyla, bütünleşme örgütlerinde ulusal egemenlik hakkının ulusüstü bir otoriteye devri söz konusudur. İşbirliği (Cooperation) örgütlerinde ise kararlar oybirliğiyle alınabilir, ulusal egemenlik hakkı devredilmez.

Avrupa günü; simgesel bir önemi olan 9 Mayıs 1950’de Robert Schuman’nın Avrupa bütünleşmesinin özünü ve önemini vurgulayan bildirisini sunduğu gündür. 1985’de AB Milano Zirvesinde 9 Mayıs günü Avrupa’nın kuruluş günü olarak resmen kabul edilmiştir. Bu kapsamda 9 Mayıslarda AB Kurumlarını ve AB yurttaşlarını yakınlaştırmayı hedefleyen kutlamalar düzenlenmektedir.

Avrupa Topluluklarının ilk adımı kömür ve çelik sektörlerinin yönetimini ulusüstü bir otoritenin denetimine aktarma temelinde şekillenen Avrupa Kömür Çelik Topluluğunu (AKÇT) kuran Paris Anlaşmasıyla atılmıştır (18 Nisan 1951-Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg).

AKÇT’nin hedefi kömür, çelik sektörlerinde gerekli malların ve bu sektörlerde çalışanların serbest dolaşımını sağlayacak ortak pazar oluşturmaktı.

AKÇT’nin ardından bütünleşme sürecini hızlandırmak için 1952’de Jean Monnet’nin tartışmaya sunduğu ortak bir “Avrupa Ordusu” kurma projesi başarısızlıkla sonuçlansa da Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) “Birleşik Avrupa Devletleri İçin Eylem Komitesi”nin kurulmasına engel olmamıştır.

25 Mart 1957’de Roma’da AET ve AAET’yi kuran Roma Antlaşması aynı altı ülke tarafından imzalandı ve 1958 yılında uygulamaya girdi. 1965 yılında imzalanan Avrupa Topluluklarının kurumlarını birleştiren sözleşme 1967 yılında uygulamaya girmiş AKÇT, AET ve AAET Avrupa Topluluğu’na (AT) dönüşmüştür.

1973 yılında İngiltere, İrlanda ve Danimarka’yla genişleyen topluluğun ikinci genişleme dalgası 1981’de Yunanistan’ın, üçüncü genişleme dalgası 1985’de İspanya ve Portekiz’in katılımlarıyla sürmüştür. 1986’da tek pazarı oluşturmayı hedefleyen Avrupa Tek Senedi imzalanmış ve 1987’de uygulamaya girmiştir.

Avrupa Birliğine kurucu üyeler olan Fransa Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’un ardından yeni üye devletlerin katılmasına genişleme denir.

Tek senet; malların, hizmetlerin, sermayenin ve kişilerin üye ülkeler arasında dolaşımlarının önündeki engelleri ortadan kaldırma hedefini “92 programı” diye adlandırılan bir projeyle uygulamayı hedefliyordu.

Avrupa Birliğini Kuran Antlaşma’nın (1992-Maastricht Antlaşması) 1 Kasım 1993’de yürürlüğe girmiştir. Avrupa Birliği’nin hedefi, üye devletlerin ortak bir pazar oluşturarak kişilerin, malların, hizmetlerin ve sermayenin serbestçe dolaşabilmesini sağlayabilecek bir yapıya yavaş yavaş ulaşırken, siyasal bütünleşme sürecini ilerletmektir.

Derinleşme; AB’nin federasyon çağrışımlı ortak politikalarının oranının artması, ekonomik ve siyasal bütünleşme yönünde ilerleme anlamına gelmektedir. Avrupalılaşmak da bu bağlamda kullanıldığında AB’nin derinleşmesi ve bu alana katılmak için AB normlarına ve yasalarına uyum göstermek anlamına gelmektedir.

Avrupa Birliği Antlaşması ya da Maastricht Antlaşması’yla AB, Tek para birimine geçiş hazırlıklarının yanı sıra Topluluğun etkinlik alanını eğitim, mesleki eğitim, kültür, sağlık, tüketicinin korunması, trans-Avrupa ağları, endüstri alanlarına doğru genişletmiştir. Maastricht Antlaşması’yla 2009’a dek geçerli olacak üç sütunlu bir yapı kurmuştur:

  • Birinci sütun Avrupa Topluluğu,
  • İkinci sütun Ortak Dışişleri ve Güvenlik (ODGP),
  • Üçüncü sütun Adalet ve İçişleri’nden (AİP) oluşmaktaydı.

AB müktesebatı (Fransızcası, acquis communautaire); AB’nin temel antlaşmaları, yasaları ve yönetmeliklerinden doğan hak ve yükümlülüklerin bütünüdür. Topluluk müktesebatını AB’ye katılmak isteyen ülkelerin hepsi kabul ederek AB’ye katılabilirler.

“Farklılaşmış bütünleşme” açılımı ise üye ülkelerin bazı politikalara katılacak düzeyde olamamaları nedeniyle bir takım çekirdek politikaların, önce bazı üyelerce geliştirilmesinin kabul edilmesidir.

AB’nin resmi dil sayısı 24’e ulaşmıştır. 60’dan fazla azınlık dili ve bölgesel dil bulunmaktadır ve AB sınırları içinde konuşulan dillerin sayısı çok daha fazladır. AB dil çeşnisini koruma ve destekleme çabasındadır.

AB 1 Ocak 1999’da resmen Avronun resmi para birimi olarak kullanımına 11 ülkenin katılımıyla geçmiştir. Ayrıca AB, 1993’de eski Doğu Avrupa ülkelerine genişleme tartışmaları sırasında “AB Kopenhag kriterleri” başlığı altında AB’ye katılımın zaten var olan koşullarını kâğıt üzerine dökmüştür. AB Kopenhag kriterleri üçe ayrılır:

  • Sağlamlaşmış çoğulcu demokrasi, Hukuk Devleti, İnsan hakları ve Azınlık Haklarının korunması;
  • Pazar ekonomisi ve AB iç pazarının rekabet koşullarıyla başa çıkabilecek gelişmiş ekonomi;
  • AB müktesebatını benimseme ve uygulama ilkeleri AB’ye katılım kurallarına dönüşmüştür.

Dördüncü genişleme dalgasıyla 1995’de Avusturya, Finlandiya ve İsveç’in de katılımlarıyla 15 üyeli AB, Amsterdam Antlaşması’yla (1997-1999’da uygulamaya girmiştir) yurttaşlara yakınlaşma hedefine odaklanmıştır.

AB’nin özellikle 15 ülkeden 27 üye ve ötesine geçebilmesini sağlayacak kurumsal dönüşümü, 2000 yılında imzalanan Nice Antlaşmasıyla tasarlanmıştır. Nice Antlaşması, AB’nin asli birlik kurumları Avrupa Parlamentosu, AB Bakanlar Konseyi, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Adalet Divanı, Sayıştay ve ayrıca birlik organları, Ekonomik ve Sosyal Komite, Bölgeler Komitesi’nin üye sayılarında değişiklikler yapmıştır.

Nice Antlaşmasının hemen ardından 2004 yılında AB beşinci genişleme dalgasıyla 10 yeni üyeyi birliğe katmıştır (Kıbrıs ve Malta dışında eski Doğu Avrupa ülkelerinden Estonya, Letonya Litvanya, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya). 2007’deki beşinci genişlemenin devamı olarak düşünülen genişleme dalgasıyla Bulgaristan ve Romanya’nın katılımıyla AB 27 üye devlete ulaşmıştır. 2013’de ise Hırvatistan’ın katılımıyla AB 28 üyeli bir birlik olmuştur.

Lizbon Anlaşmasının 50. maddesine uygun bir biçimde 2017-2019 Brexit (Britain-exit yani İngiltere’nin Avrupa Birliğinden çıkma kararı) sürecini aşamalarıyla izleyeceğiz. 2016 referandum sonucunda İngiltere’de AB’yi terk etme kararı alınmıştır. Diğer taraftan İngiltere’de konu tartışılmaya devam ediyor, Brexit karşıtları süreci geri çevirme çabasındalar.

AB’nin başlıca Ortak Politikaları ve Ortak Politikaları Destekleyen Programlar şöyle sıralanabilir: Gümrük Birliği, Tek Pazar, Ortak Tarım Politikası, Yapısal Politikalar, Ortak Ticaret Politikası, Avrupa Yurttaşlığı, Ortak Eğitim, Bilim ve Kültür Programları, Tüketiciyi Koruma Programı, Araştırma ve Çevre Politikası, Sağlık Politikası, Sosyal Politika, Bölgeler Politikası, Siyasal Sığınmacı, Göçmen Politikası, Serbest Dolaşım, “Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası”, “Özgürlük, Güvenlik ve Adalet,” Politikası”.

Kasım 2017 itibariyle, AB’ye aday statüsü; Türkiye, İzlanda, Karadağ, Makedonya, Sırbistan, Arnavutluk.

AB’ye potansiyel aday statüsü; Bosna-Hersek,

BM/Güvenlik Konseyi 1244 sayılı kararı ile Kosova.

Avrupa Birliğinin İşleyiş Mekanizmaları

AB’nin “kurumsal üçgeni” diye adlandırılan yasama mekanizması;

  • AB Konseyi,
  • AB Parlamentosu ve
  • AB Komisyonu’ndan oluşmaktadır.

“Olağan yasama yöntemi” Lizbon Antlaşmasıyla birlikte, AB Konseyi’nin AB Parlamentosu’yla birlikte “ortak karar alma” (codecision) mekanizması alanını genişletmiştir. AB’nin ayrıca Özel Yasama Yöntemleri de vardır.

Danışma Yöntemi; Komisyon’un hazırladığı öneri konusunda Avrupa Parlamentosu-AP’nin bağlayıcı olmayan görüşünü bildirmesi ve Muvafakat Yöntemi ise AP’nin Komisyon’un önerisine veya AB’nin uluslararası anlaşmalara taraf olmasına onay vermesidir.

Lizbon Antlaşması “AB yurttaş girişimini” (European Citizen’s initiative-ICE) de bu sürece katmıştır. AB’nin alacağı önemli kararların öncesinde uzun bir olgunlaşma süreci işletilmektedir. “By pass” mekanizmaları diye de adlandırılan bu süreç AB’nin “demokrasi açığı” sorununu çözmese de etkisini hafifleten bir etmendir.

AB’nin “demokrasi açığı” sorunu; AB Komisyonu’nun AB hükümeti gibi bir işlevinin olmasına karşın seçilmişlerden oluşmaması ve AB halklarının seçmiş olduğu Parlamenterlerin ise yeterince gücünün olmaması sorunudur.

Komisyon hazırladığı taslağı Konsey’e ve AP’ye iletir. Yasama, Komisyon ve AP’nin anlaşmaya varmasıyla gerçekleştirilir.

Avrupa Birliği’nin Kurumları ve Organları

Avrupa Komisyonu

Brüksel’de konuşlanan ve 28 üye devletten birer Komiserden oluşmakta olan Komisyon, AB’nin bütünleşme sürecinin merkezindeki kurumdur ve AB hükümeti çağrışımı yapar, AB’nin çıkarlarını koruması beklenir.

Komisyon, AB Antlaşmalarının uygulamalarını tarafsızlık ilkesine göre gözetir ve denetler. Antlaşma ihlali soruşturması başlatma yetkisi vardır, sorunu AB Adalet Divanı’na götürebilir. Komisyon AB’nin yasama sürecini başlatır yani inisiyatif alma gücü bulunmaktadır.

AB Konseyi

Brüksel’de bulunan ve AB üye devletlerin temsilcisi Bakanları bir araya getiren Bakanlar Konseyi, AB karar alma sürecinin merkezindeki kurumdur.

Yasama yetkisini AP ile paylaşır. AB’nin yıllık bütçesi Konsey ve AP tarafından onaylanır. Ekonomi politikalarının eşgüdümünü sağlar. AB’nin uluslararası antlaşmalarını imzalar. AB’nin dış politikasını ve savunma politikasını belirler. Yargı organları ve polis güçleri arasındaki eşgüdümü sağlar.

Avrupa Konseyi-Zirve

Üye ülkelerin hükümet veya devlet başkanları, Komisyon başkanı, AB Dış ilişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisinin ve toplantıların başkanlığını üstlenen Zirve Başkanı’nın katılımıyla toplanır. Yasama yetkisi yoktur, ancak AB’nin temel yapısı, yönelimi, gündemi Konsey toplantılarında kararlaştırılır.

AB Zirvesi Başkanı; Lizbon Antlaşması ile 2009’dan itibaren başlatılan uygulamayla, 2.5 yıllığına nitelikli çoğunluk ile atanmıştır. Bir dönem daha atanabilir. İlk AB Başkanı Herman Von Rompuy (Belçika eski Başbakanı), ikinci AB başkanı ise Donald Tusk (Polonya eski Başbakanı) olmuştur (2014’den beri).

AB Dış ilişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi; Lizbon Antlaşması’nın getirdiği yeniliklerdendir. Konsey’in genel sekreterlik işleri, dışişleri ve güvenlik politikasının yüksek temsilciliği ve AB Dış ilişkiler Komiserliği işlevlerini yerine getirir. Kendisine özgü bir idari birim vardır (AB Dış İlişkiler Servisi). İlk AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton (İngiltere, Tony Blair hükümeti eski devlet bakanı ve AB eski ticaret komiseri), 2009’da göreve gelmiştir. İkinci AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’dir (İtalya eski Dışişleri Bakanı) ve 2014’den beri görevdedir.

Avrupa Birliği Parlamentosu (AP)

Strazburg’da bulunan ve Avrupa yurttaşlarının temsilcilerinden oluşan AP, üye ülkelerde yapılan seçimler sonucu gelen parlamenterlerin siyasi eğilimlerine göre gruplaştıkları ve asama işlevleri, danışma rolü, görüş bildirme rollerinin yanı sıra ortak karar alma rolünü de elde ettikleri kurumdur.

AB Adalet Divanı

AB’nin yargısal denetim organı olan AB Adalet Divanı, AB mevzuatının uygulanmasını, AB Antlaşmalarına ve yasalara uygunluğu denetler. Üye devletler arasındaki, AB kurumları arasındaki, AB kurumlarıyla üye devletler arasındaki uyuşmazlıkların çözümlenmesi konusunda yetkilidir. Ayrıca özel kişi ve şirketler AB kurumlarının haksızlık yaptığı iddiasıyla Adalet Divanına başvurabilirler.

AB hukuku’ nun asli (birincil) kaynağı AB’nin geçerli olan Antlaşmaları ve ekleridir. AB hukukunun Türev kaynakları ise AB kurumlarınca yaratılmıştır:

  • AB’nin imzaladığı uluslararası antlaşmalar,
  • Tüzük [(Réglement) üye devletlerin hukuklarında uygulama zorunluluğu vardır],
  • Yönerge [(Directive) zorunludur, ama yönergeler hedefleri belirler, üye devletlerin bu hedeflere ulaşma biçimlerini belirlemez],
  • Karar [(Décision), yalnızca hedefledikleri ülke ya da işyeri, firma vb. tarafından doğrudan uygulamaya geçirilir],
  • Tavsiye [(Recommendation) hiçbir uygulama zorunluluğu yoktur].

Bu şekilde AB kurumları görüşlerini sunmuş olurlar. Görüş bildirme (Avis) hiçbir uygulama zorunluluğu yoktur. Hukuki yaptırımı olmayan görüşlerdir. Karar alma yetkisi olan kurumlarca sunuldukları gibi danışma organlarınca da sunulurlar.

Avrupa Sayıştayı

AB’nin diğer önemli kurumlarından Sayıştay, AB bütçesinin doğru bir biçimde kullanılmasını sağlamakla görevlidir.

Avrupa Merkez Bankası

1998’de Frankfurt’ta kurulmuş bağımsız bir organdır. Avronun idaresinden sorumludur ve hükümetlerden bağımsız bir biçimde çalışır. AB üyesi ülkelerin Merkez Bankaları sistemiyle birlikte çalışır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Avrupa Konseyine bağlı olarak uluslararası-uluslarüstü bir mahkeme olarak Fransa’nın Strazburg kentinde 1959’da kurulmuştur.

Avrupa Konseyi; uluslararası bölgesel işbirliği örgütüdür. 1949’da kurulmuştur. Bugün 47 üyesi olan Avrupa Konseyi çoğulcu liberal demokrasilerin siyasal işbirliği platformunu oluşturmuştur.

AİHM’nin hedefi, Avrupa Konseyi üyelerinin “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”ne (European Convention of Human Rights) saygı göstermelerini sağlamaktır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalamış olan devletlerden herhangi birisi sözleşmeyi ihlal ederse bireylerin, grupların, sivil toplum örgütlerinin, tüzel kişiliklerin, doğrudan AİHM’ye başvuruda bulunabilme hakkı vardır.

Başvuruyu yapacak olan kişinin önce, kendi ülkesinde hakkını aramış olması, iç hukuk yollarının ulusal mevzuatın öngördüğü usule göre izlenmiş olması gerekmektedir. Kişiler kendi ülkelerindeki tüm iç hukuk yollarını tüketip, olumsuz bir nihai karar durumunda, karar tarihinden itibaren altı ay içinde yazılı olarak AİHM’ye başvurabilirler.

Mahkemenin başvurunun esastan incelenmesine karar verebilmesi için öncelikle yapılan başvuruları “ön koşullar”da incelemesi ve bir eksik görmemesi gereklidir.

AİHM, ulusal yargı kararını ortadan kaldıramaz, iptal edemez, değiştiremez. Tazminat kararı verir ve uygulamayı denetler.

Uluslararası Bölgesel İşbirliği Örgütlerinden Örnekler

Asean-Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliği

ASEAN (Association of South East Asian Nations) Güney Doğu Asya ülkelerinden Tayland, Filipinler, Malezya, Endonezya ve Singapur’un kurduğu uluslararası bölgesel ekonomik işbirliği örgütüdür.

Birliğin hedefleri; bölge ülkelerinin barış ve güvenliğini sağlamak, ekonomik büyüme hızlarına ivme kazandırmak, toplumsal ve kültürel alanlarda gelişim için işbirliğidir.

İlk kuruluş döneminde bölgedeki yoğun siyasal gerilim nedeniyle ASEAN öncelikle siyasi çatışmaların dışında kalma arayışına ağırlık verip, ekonomik büyüme, toplumsal ve kültürel gelişme ya da bilimsel ve idari alanlarda daha sınırlı bir etkinlik gösterebilmiştir.

Bugün artık, ekonomik büyümeye önem veren, toplumsal ve kültürel gelişimi destekleyen, bölgede barış ve istikrarı sağlamak için işbirliği ve yardımlaşmayı ön plana geçirmiş bir örgüte dönüşmüştür.

ASEAN 11 Eylül 2001 sonrası dünyada da terörizmle mücadele konusunu, etkinlik alanlarına katmıştır. Çin, Japonya ve ABD ile terörizmle mücadele sözleşmeleri imzalamıştır.

ASEAN’nın önemi sadece 600 milyon (dünya nüfusunun %9’u) olan nüfusunda değildir, 2011’de 1.5 trilyon dolara yakın bir GSMH (GDP) ve son on yılda görülen ortalama %6-7’lik büyüme hızıyla çok önemli bir ekonomik dinamizmdir.

ASEAN’nın karar alma sürecindeki en üst organı, yılda bir kez düzenlenen Devlet Başkanları ve Başbakanların katıldığı Zirve toplantısıdır.

NAFTA-Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması

NAFTA (The North American Free Trade Agreement), Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması, uluslararası bölgesel nitelikli işbirliği örgütüdür.

ABD, Kanada ve Meksika tarafından 17 Aralık 1992’de imzalanmış ve 1 Ocak 1994’de yürürlüğe girmiş olan NAFTA, üye ülkelerde liberal kuralların geçerli olduğu serbest ticaret alanı yaratmayı hedeflemiştir.

İşbirliği yoluyla ortak bir pazar kurma girişimi olan NAFTA’nın hukuksal yaptırımları olan ulusüstü kurumları yoktur, ortak bir pazar oluşturma girişimi, AB’nin tek pazarına dönüşmemiştir. NAFTA üç üye ülkenin ticari engellerini yok edecek tarife ve miktar sınırlandırmalarını kaldırmayı hedeflemiştir.

Mali hizmetler, iletişim, yatırım ve patent konularında işbirliği, üç ülkede fikri mülkiyet hakları-telif haklarını korumak, çevreyi korumak ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini denetlemek gibi ilkeler desteklenmiştir.

APEC-Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği

APEC (Asia Pasific Economic Cooperation), bölgesel ekonomik işbirliğini geliştirmek ve serbest piyasa ekonomisini bölgede yerleştirmek amacıyla oluşturulmuş bir hükümetler arası bölgesel forumdur. Bağlayıcılığı olmayan açık diyalog ilkesine göre etkinliklerini sürdüren APEC üye ülke ekonomilerine hukuki yükümlülükler getirmez.

Çok büyük bir alanda (dünya ekonomisinin yarısından fazlası, küresel ticaretin %45’i) serbest piyasa ekonomisinin yerleşmesi ve etkili bir biçimde işlemesini hedefleyen APEC, uluslararası bölgesel diyaloğu kurumsallaştırarak ekonomik işbirliğini geliştirmiştir.

APEC’i bugüne dek getiren süreç içinde korumacılıkla mücadeleyi kolaylaştıracak kararlar alınabilmiş ve gümrük tarifeleriyle vergi yükünü düşüren ticari anlaşmaların düzenlenmesiyle ticari engeller büyük ölçüde kaldırılmıştır.

Uluslararası Bölgesel Nitelikli Örgütler

Bölgesel nitelikli örgütler de ortak hedef(ler) çerçevesinde, gönüllü, bağımsız devletler tarafından kurulan, kendilerine özgü hukuksal bir yapısı olan, uluslararası hukuk kişileridir.

Uluslararası bölgesel nitelikli örgütler ulusal egemenlik haklarına dokunmayan işbirliği ile sınırlı örnekler olabildiği gibi, ulusal egemenlik hakkının aşamalı bir biçimde örgüt kurumlarına devrini öngören bütünleşme arayışında da olabilir.

Bölgesel bütünleşme kuramlarının ilk dalgası özellikle siyasal bölgesel bütünleşmelerin kullandığı stratejilerin doğruluğunu savunan ve bunu açıklama çabasına yoğunlaşan kuramlardır. Siyasal bölgesel bütünleşme kuramlarına;

  • “Federalizm”,
  • “İşlevselcilik”,
  • “Yeni işlevselcilik” gibi örnekler verilebilir.

Modern bölgesel bütünleşme kuramları diye adlandırabileceğimiz yeni dalga ise öncelikle bölgesel bütünleşme çalışmalarında tek bir kuramın her şeyi açıklayamayacağı görüşünü paylaşmakla birlikte Her şeyi kapsayan tek bir büyük kuram arayışı yerine, çok sayıda birbirini tamamlayan kuramın bölgesel bütünleşme süreçlerini daha iyi açıklayabileceğini gösteren çok sayıda çalışma yapılmaktadır.

Avrupa Birliği karar alma süreci ayrıştırılarak;

  • İnceleme eğiliminde olanlar,
  • Seçeneklerin oluşturulması, devletlerarası pazarlıklar ve kurumsal yetki devri aşamalarının her birinin ayrı ayrı incelenmesi gereği iddiası üzerine kurulanlar,
  • Önemli karardan çok bu kararların uygulanması ve toplumdan aldıkları tepkilerle ilgilenenler olarak sıralanabilir.

“Konstrüktivizm”, “kurumsalcılık”, “yeni kurumsalcılık”, “yönetişim”, “Avrupalılaşma”, Avrupa bütünleşmesinin sosyolojisi, siyasal kuram, “tarihsel kurumsalcılık” devletlerarası bütünleşme olgusunun uluslararası boyutunu ön planda tutan “liberal hükümetlerarasıcılık” gibi geniş bir çeşniden söz edilebilir.

Avrupa Topluluklarından Avrupa BirliğiBölgesel Bütünleşme

İkinci Dünya savaşı sonrasında Avrupa’nın parçalanmışlığını aşma çabaları devletlerarası işbirliği hedefiyle kurulan çok sayıda bölgesel örgütün dünya sahnesine katılmasıyla sonuçlanmıştır.

Avrupa Birliğinin Kuruluş Aşamaları

Barış ve istikrarın ekonomi alanında gerçekleştirilecek bütünleşme çabalarıyla sağlamlaştırılabileceği inancıyla yola çıkan AB, İkinci Dünya savaşından sarsılmış, yıkılmış olarak çıkmış Avrupa ülkelerinin bölgesel işbirliği örgütlerinin hedeflerini yetersiz bulan ülkelerce, yani Fransa Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg tarafından kurulmuştur.

Bütünleşme örgütü (Integration); kararların oyçokluğuyla alınabilmesi yönünde ilerleyerek ortak politikaları derinleştiren yani geliştiren örgütlerdir. Dolayısıyla, bütünleşme örgütlerinde ulusal egemenlik hakkının ulusüstü bir otoriteye devri söz konusudur. İşbirliği (Cooperation) örgütlerinde ise kararlar oybirliğiyle alınabilir, ulusal egemenlik hakkı devredilmez.

Avrupa günü; simgesel bir önemi olan 9 Mayıs 1950’de Robert Schuman’nın Avrupa bütünleşmesinin özünü ve önemini vurgulayan bildirisini sunduğu gündür. 1985’de AB Milano Zirvesinde 9 Mayıs günü Avrupa’nın kuruluş günü olarak resmen kabul edilmiştir. Bu kapsamda 9 Mayıslarda AB Kurumlarını ve AB yurttaşlarını yakınlaştırmayı hedefleyen kutlamalar düzenlenmektedir.

Avrupa Topluluklarının ilk adımı kömür ve çelik sektörlerinin yönetimini ulusüstü bir otoritenin denetimine aktarma temelinde şekillenen Avrupa Kömür Çelik Topluluğunu (AKÇT) kuran Paris Anlaşmasıyla atılmıştır (18 Nisan 1951-Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg).

AKÇT’nin hedefi kömür, çelik sektörlerinde gerekli malların ve bu sektörlerde çalışanların serbest dolaşımını sağlayacak ortak pazar oluşturmaktı.

AKÇT’nin ardından bütünleşme sürecini hızlandırmak için 1952’de Jean Monnet’nin tartışmaya sunduğu ortak bir “Avrupa Ordusu” kurma projesi başarısızlıkla sonuçlansa da Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) “Birleşik Avrupa Devletleri İçin Eylem Komitesi”nin kurulmasına engel olmamıştır.

25 Mart 1957’de Roma’da AET ve AAET’yi kuran Roma Antlaşması aynı altı ülke tarafından imzalandı ve 1958 yılında uygulamaya girdi. 1965 yılında imzalanan Avrupa Topluluklarının kurumlarını birleştiren sözleşme 1967 yılında uygulamaya girmiş AKÇT, AET ve AAET Avrupa Topluluğu’na (AT) dönüşmüştür.

1973 yılında İngiltere, İrlanda ve Danimarka’yla genişleyen topluluğun ikinci genişleme dalgası 1981’de Yunanistan’ın, üçüncü genişleme dalgası 1985’de İspanya ve Portekiz’in katılımlarıyla sürmüştür. 1986’da tek pazarı oluşturmayı hedefleyen Avrupa Tek Senedi imzalanmış ve 1987’de uygulamaya girmiştir.

Avrupa Birliğine kurucu üyeler olan Fransa Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’un ardından yeni üye devletlerin katılmasına genişleme denir.

Tek senet; malların, hizmetlerin, sermayenin ve kişilerin üye ülkeler arasında dolaşımlarının önündeki engelleri ortadan kaldırma hedefini “92 programı” diye adlandırılan bir projeyle uygulamayı hedefliyordu.

Avrupa Birliğini Kuran Antlaşma’nın (1992-Maastricht Antlaşması) 1 Kasım 1993’de yürürlüğe girmiştir. Avrupa Birliği’nin hedefi, üye devletlerin ortak bir pazar oluşturarak kişilerin, malların, hizmetlerin ve sermayenin serbestçe dolaşabilmesini sağlayabilecek bir yapıya yavaş yavaş ulaşırken, siyasal bütünleşme sürecini ilerletmektir.

Derinleşme; AB’nin federasyon çağrışımlı ortak politikalarının oranının artması, ekonomik ve siyasal bütünleşme yönünde ilerleme anlamına gelmektedir. Avrupalılaşmak da bu bağlamda kullanıldığında AB’nin derinleşmesi ve bu alana katılmak için AB normlarına ve yasalarına uyum göstermek anlamına gelmektedir.

Avrupa Birliği Antlaşması ya da Maastricht Antlaşması’yla AB, Tek para birimine geçiş hazırlıklarının yanı sıra Topluluğun etkinlik alanını eğitim, mesleki eğitim, kültür, sağlık, tüketicinin korunması, trans-Avrupa ağları, endüstri alanlarına doğru genişletmiştir. Maastricht Antlaşması’yla 2009’a dek geçerli olacak üç sütunlu bir yapı kurmuştur:

  • Birinci sütun Avrupa Topluluğu,
  • İkinci sütun Ortak Dışişleri ve Güvenlik (ODGP),
  • Üçüncü sütun Adalet ve İçişleri’nden (AİP) oluşmaktaydı.

AB müktesebatı (Fransızcası, acquis communautaire); AB’nin temel antlaşmaları, yasaları ve yönetmeliklerinden doğan hak ve yükümlülüklerin bütünüdür. Topluluk müktesebatını AB’ye katılmak isteyen ülkelerin hepsi kabul ederek AB’ye katılabilirler.

“Farklılaşmış bütünleşme” açılımı ise üye ülkelerin bazı politikalara katılacak düzeyde olamamaları nedeniyle bir takım çekirdek politikaların, önce bazı üyelerce geliştirilmesinin kabul edilmesidir.

AB’nin resmi dil sayısı 24’e ulaşmıştır. 60’dan fazla azınlık dili ve bölgesel dil bulunmaktadır ve AB sınırları içinde konuşulan dillerin sayısı çok daha fazladır. AB dil çeşnisini koruma ve destekleme çabasındadır.

AB 1 Ocak 1999’da resmen Avronun resmi para birimi olarak kullanımına 11 ülkenin katılımıyla geçmiştir. Ayrıca AB, 1993’de eski Doğu Avrupa ülkelerine genişleme tartışmaları sırasında “AB Kopenhag kriterleri” başlığı altında AB’ye katılımın zaten var olan koşullarını kâğıt üzerine dökmüştür. AB Kopenhag kriterleri üçe ayrılır:

  • Sağlamlaşmış çoğulcu demokrasi, Hukuk Devleti, İnsan hakları ve Azınlık Haklarının korunması;
  • Pazar ekonomisi ve AB iç pazarının rekabet koşullarıyla başa çıkabilecek gelişmiş ekonomi;
  • AB müktesebatını benimseme ve uygulama ilkeleri AB’ye katılım kurallarına dönüşmüştür.

Dördüncü genişleme dalgasıyla 1995’de Avusturya, Finlandiya ve İsveç’in de katılımlarıyla 15 üyeli AB, Amsterdam Antlaşması’yla (1997-1999’da uygulamaya girmiştir) yurttaşlara yakınlaşma hedefine odaklanmıştır.

AB’nin özellikle 15 ülkeden 27 üye ve ötesine geçebilmesini sağlayacak kurumsal dönüşümü, 2000 yılında imzalanan Nice Antlaşmasıyla tasarlanmıştır. Nice Antlaşması, AB’nin asli birlik kurumları Avrupa Parlamentosu, AB Bakanlar Konseyi, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Adalet Divanı, Sayıştay ve ayrıca birlik organları, Ekonomik ve Sosyal Komite, Bölgeler Komitesi’nin üye sayılarında değişiklikler yapmıştır.

Nice Antlaşmasının hemen ardından 2004 yılında AB beşinci genişleme dalgasıyla 10 yeni üyeyi birliğe katmıştır (Kıbrıs ve Malta dışında eski Doğu Avrupa ülkelerinden Estonya, Letonya Litvanya, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya). 2007’deki beşinci genişlemenin devamı olarak düşünülen genişleme dalgasıyla Bulgaristan ve Romanya’nın katılımıyla AB 27 üye devlete ulaşmıştır. 2013’de ise Hırvatistan’ın katılımıyla AB 28 üyeli bir birlik olmuştur.

Lizbon Anlaşmasının 50. maddesine uygun bir biçimde 2017-2019 Brexit (Britain-exit yani İngiltere’nin Avrupa Birliğinden çıkma kararı) sürecini aşamalarıyla izleyeceğiz. 2016 referandum sonucunda İngiltere’de AB’yi terk etme kararı alınmıştır. Diğer taraftan İngiltere’de konu tartışılmaya devam ediyor, Brexit karşıtları süreci geri çevirme çabasındalar.

AB’nin başlıca Ortak Politikaları ve Ortak Politikaları Destekleyen Programlar şöyle sıralanabilir: Gümrük Birliği, Tek Pazar, Ortak Tarım Politikası, Yapısal Politikalar, Ortak Ticaret Politikası, Avrupa Yurttaşlığı, Ortak Eğitim, Bilim ve Kültür Programları, Tüketiciyi Koruma Programı, Araştırma ve Çevre Politikası, Sağlık Politikası, Sosyal Politika, Bölgeler Politikası, Siyasal Sığınmacı, Göçmen Politikası, Serbest Dolaşım, “Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası”, “Özgürlük, Güvenlik ve Adalet,” Politikası”.

Kasım 2017 itibariyle, AB’ye aday statüsü; Türkiye, İzlanda, Karadağ, Makedonya, Sırbistan, Arnavutluk.

AB’ye potansiyel aday statüsü; Bosna-Hersek,

BM/Güvenlik Konseyi 1244 sayılı kararı ile Kosova.

Avrupa Birliğinin İşleyiş Mekanizmaları

AB’nin “kurumsal üçgeni” diye adlandırılan yasama mekanizması;

  • AB Konseyi,
  • AB Parlamentosu ve
  • AB Komisyonu’ndan oluşmaktadır.

“Olağan yasama yöntemi” Lizbon Antlaşmasıyla birlikte, AB Konseyi’nin AB Parlamentosu’yla birlikte “ortak karar alma” (codecision) mekanizması alanını genişletmiştir. AB’nin ayrıca Özel Yasama Yöntemleri de vardır.

Danışma Yöntemi; Komisyon’un hazırladığı öneri konusunda Avrupa Parlamentosu-AP’nin bağlayıcı olmayan görüşünü bildirmesi ve Muvafakat Yöntemi ise AP’nin Komisyon’un önerisine veya AB’nin uluslararası anlaşmalara taraf olmasına onay vermesidir.

Lizbon Antlaşması “AB yurttaş girişimini” (European Citizen’s initiative-ICE) de bu sürece katmıştır. AB’nin alacağı önemli kararların öncesinde uzun bir olgunlaşma süreci işletilmektedir. “By pass” mekanizmaları diye de adlandırılan bu süreç AB’nin “demokrasi açığı” sorununu çözmese de etkisini hafifleten bir etmendir.

AB’nin “demokrasi açığı” sorunu; AB Komisyonu’nun AB hükümeti gibi bir işlevinin olmasına karşın seçilmişlerden oluşmaması ve AB halklarının seçmiş olduğu Parlamenterlerin ise yeterince gücünün olmaması sorunudur.

Komisyon hazırladığı taslağı Konsey’e ve AP’ye iletir. Yasama, Komisyon ve AP’nin anlaşmaya varmasıyla gerçekleştirilir.

Avrupa Birliği’nin Kurumları ve Organları

Avrupa Komisyonu

Brüksel’de konuşlanan ve 28 üye devletten birer Komiserden oluşmakta olan Komisyon, AB’nin bütünleşme sürecinin merkezindeki kurumdur ve AB hükümeti çağrışımı yapar, AB’nin çıkarlarını koruması beklenir.

Komisyon, AB Antlaşmalarının uygulamalarını tarafsızlık ilkesine göre gözetir ve denetler. Antlaşma ihlali soruşturması başlatma yetkisi vardır, sorunu AB Adalet Divanı’na götürebilir. Komisyon AB’nin yasama sürecini başlatır yani inisiyatif alma gücü bulunmaktadır.

AB Konseyi

Brüksel’de bulunan ve AB üye devletlerin temsilcisi Bakanları bir araya getiren Bakanlar Konseyi, AB karar alma sürecinin merkezindeki kurumdur.

Yasama yetkisini AP ile paylaşır. AB’nin yıllık bütçesi Konsey ve AP tarafından onaylanır. Ekonomi politikalarının eşgüdümünü sağlar. AB’nin uluslararası antlaşmalarını imzalar. AB’nin dış politikasını ve savunma politikasını belirler. Yargı organları ve polis güçleri arasındaki eşgüdümü sağlar.

Avrupa Konseyi-Zirve

Üye ülkelerin hükümet veya devlet başkanları, Komisyon başkanı, AB Dış ilişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisinin ve toplantıların başkanlığını üstlenen Zirve Başkanı’nın katılımıyla toplanır. Yasama yetkisi yoktur, ancak AB’nin temel yapısı, yönelimi, gündemi Konsey toplantılarında kararlaştırılır.

AB Zirvesi Başkanı; Lizbon Antlaşması ile 2009’dan itibaren başlatılan uygulamayla, 2.5 yıllığına nitelikli çoğunluk ile atanmıştır. Bir dönem daha atanabilir. İlk AB Başkanı Herman Von Rompuy (Belçika eski Başbakanı), ikinci AB başkanı ise Donald Tusk (Polonya eski Başbakanı) olmuştur (2014’den beri).

AB Dış ilişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi; Lizbon Antlaşması’nın getirdiği yeniliklerdendir. Konsey’in genel sekreterlik işleri, dışişleri ve güvenlik politikasının yüksek temsilciliği ve AB Dış ilişkiler Komiserliği işlevlerini yerine getirir. Kendisine özgü bir idari birim vardır (AB Dış İlişkiler Servisi). İlk AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton (İngiltere, Tony Blair hükümeti eski devlet bakanı ve AB eski ticaret komiseri), 2009’da göreve gelmiştir. İkinci AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’dir (İtalya eski Dışişleri Bakanı) ve 2014’den beri görevdedir.

Avrupa Birliği Parlamentosu (AP)

Strazburg’da bulunan ve Avrupa yurttaşlarının temsilcilerinden oluşan AP, üye ülkelerde yapılan seçimler sonucu gelen parlamenterlerin siyasi eğilimlerine göre gruplaştıkları ve asama işlevleri, danışma rolü, görüş bildirme rollerinin yanı sıra ortak karar alma rolünü de elde ettikleri kurumdur.

AB Adalet Divanı

AB’nin yargısal denetim organı olan AB Adalet Divanı, AB mevzuatının uygulanmasını, AB Antlaşmalarına ve yasalara uygunluğu denetler. Üye devletler arasındaki, AB kurumları arasındaki, AB kurumlarıyla üye devletler arasındaki uyuşmazlıkların çözümlenmesi konusunda yetkilidir. Ayrıca özel kişi ve şirketler AB kurumlarının haksızlık yaptığı iddiasıyla Adalet Divanına başvurabilirler.

AB hukuku’ nun asli (birincil) kaynağı AB’nin geçerli olan Antlaşmaları ve ekleridir. AB hukukunun Türev kaynakları ise AB kurumlarınca yaratılmıştır:

  • AB’nin imzaladığı uluslararası antlaşmalar,
  • Tüzük [(Réglement) üye devletlerin hukuklarında uygulama zorunluluğu vardır],
  • Yönerge [(Directive) zorunludur, ama yönergeler hedefleri belirler, üye devletlerin bu hedeflere ulaşma biçimlerini belirlemez],
  • Karar [(Décision), yalnızca hedefledikleri ülke ya da işyeri, firma vb. tarafından doğrudan uygulamaya geçirilir],
  • Tavsiye [(Recommendation) hiçbir uygulama zorunluluğu yoktur].

Bu şekilde AB kurumları görüşlerini sunmuş olurlar. Görüş bildirme (Avis) hiçbir uygulama zorunluluğu yoktur. Hukuki yaptırımı olmayan görüşlerdir. Karar alma yetkisi olan kurumlarca sunuldukları gibi danışma organlarınca da sunulurlar.

Avrupa Sayıştayı

AB’nin diğer önemli kurumlarından Sayıştay, AB bütçesinin doğru bir biçimde kullanılmasını sağlamakla görevlidir.

Avrupa Merkez Bankası

1998’de Frankfurt’ta kurulmuş bağımsız bir organdır. Avronun idaresinden sorumludur ve hükümetlerden bağımsız bir biçimde çalışır. AB üyesi ülkelerin Merkez Bankaları sistemiyle birlikte çalışır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Avrupa Konseyine bağlı olarak uluslararası-uluslarüstü bir mahkeme olarak Fransa’nın Strazburg kentinde 1959’da kurulmuştur.

Avrupa Konseyi; uluslararası bölgesel işbirliği örgütüdür. 1949’da kurulmuştur. Bugün 47 üyesi olan Avrupa Konseyi çoğulcu liberal demokrasilerin siyasal işbirliği platformunu oluşturmuştur.

AİHM’nin hedefi, Avrupa Konseyi üyelerinin “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”ne (European Convention of Human Rights) saygı göstermelerini sağlamaktır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalamış olan devletlerden herhangi birisi sözleşmeyi ihlal ederse bireylerin, grupların, sivil toplum örgütlerinin, tüzel kişiliklerin, doğrudan AİHM’ye başvuruda bulunabilme hakkı vardır.

Başvuruyu yapacak olan kişinin önce, kendi ülkesinde hakkını aramış olması, iç hukuk yollarının ulusal mevzuatın öngördüğü usule göre izlenmiş olması gerekmektedir. Kişiler kendi ülkelerindeki tüm iç hukuk yollarını tüketip, olumsuz bir nihai karar durumunda, karar tarihinden itibaren altı ay içinde yazılı olarak AİHM’ye başvurabilirler.

Mahkemenin başvurunun esastan incelenmesine karar verebilmesi için öncelikle yapılan başvuruları “ön koşullar”da incelemesi ve bir eksik görmemesi gereklidir.

AİHM, ulusal yargı kararını ortadan kaldıramaz, iptal edemez, değiştiremez. Tazminat kararı verir ve uygulamayı denetler.

Uluslararası Bölgesel İşbirliği Örgütlerinden Örnekler

Asean-Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliği

ASEAN (Association of South East Asian Nations) Güney Doğu Asya ülkelerinden Tayland, Filipinler, Malezya, Endonezya ve Singapur’un kurduğu uluslararası bölgesel ekonomik işbirliği örgütüdür.

Birliğin hedefleri; bölge ülkelerinin barış ve güvenliğini sağlamak, ekonomik büyüme hızlarına ivme kazandırmak, toplumsal ve kültürel alanlarda gelişim için işbirliğidir.

İlk kuruluş döneminde bölgedeki yoğun siyasal gerilim nedeniyle ASEAN öncelikle siyasi çatışmaların dışında kalma arayışına ağırlık verip, ekonomik büyüme, toplumsal ve kültürel gelişme ya da bilimsel ve idari alanlarda daha sınırlı bir etkinlik gösterebilmiştir.

Bugün artık, ekonomik büyümeye önem veren, toplumsal ve kültürel gelişimi destekleyen, bölgede barış ve istikrarı sağlamak için işbirliği ve yardımlaşmayı ön plana geçirmiş bir örgüte dönüşmüştür.

ASEAN 11 Eylül 2001 sonrası dünyada da terörizmle mücadele konusunu, etkinlik alanlarına katmıştır. Çin, Japonya ve ABD ile terörizmle mücadele sözleşmeleri imzalamıştır.

ASEAN’nın önemi sadece 600 milyon (dünya nüfusunun %9’u) olan nüfusunda değildir, 2011’de 1.5 trilyon dolara yakın bir GSMH (GDP) ve son on yılda görülen ortalama %6-7’lik büyüme hızıyla çok önemli bir ekonomik dinamizmdir.

ASEAN’nın karar alma sürecindeki en üst organı, yılda bir kez düzenlenen Devlet Başkanları ve Başbakanların katıldığı Zirve toplantısıdır.

NAFTA-Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması

NAFTA (The North American Free Trade Agreement), Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması, uluslararası bölgesel nitelikli işbirliği örgütüdür.

ABD, Kanada ve Meksika tarafından 17 Aralık 1992’de imzalanmış ve 1 Ocak 1994’de yürürlüğe girmiş olan NAFTA, üye ülkelerde liberal kuralların geçerli olduğu serbest ticaret alanı yaratmayı hedeflemiştir.

İşbirliği yoluyla ortak bir pazar kurma girişimi olan NAFTA’nın hukuksal yaptırımları olan ulusüstü kurumları yoktur, ortak bir pazar oluşturma girişimi, AB’nin tek pazarına dönüşmemiştir. NAFTA üç üye ülkenin ticari engellerini yok edecek tarife ve miktar sınırlandırmalarını kaldırmayı hedeflemiştir.

Mali hizmetler, iletişim, yatırım ve patent konularında işbirliği, üç ülkede fikri mülkiyet hakları-telif haklarını korumak, çevreyi korumak ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini denetlemek gibi ilkeler desteklenmiştir.

APEC-Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği

APEC (Asia Pasific Economic Cooperation), bölgesel ekonomik işbirliğini geliştirmek ve serbest piyasa ekonomisini bölgede yerleştirmek amacıyla oluşturulmuş bir hükümetler arası bölgesel forumdur. Bağlayıcılığı olmayan açık diyalog ilkesine göre etkinliklerini sürdüren APEC üye ülke ekonomilerine hukuki yükümlülükler getirmez.

Çok büyük bir alanda (dünya ekonomisinin yarısından fazlası, küresel ticaretin %45’i) serbest piyasa ekonomisinin yerleşmesi ve etkili bir biçimde işlemesini hedefleyen APEC, uluslararası bölgesel diyaloğu kurumsallaştırarak ekonomik işbirliğini geliştirmiştir.

APEC’i bugüne dek getiren süreç içinde korumacılıkla mücadeleyi kolaylaştıracak kararlar alınabilmiş ve gümrük tarifeleriyle vergi yükünü düşüren ticari anlaşmaların düzenlenmesiyle ticari engeller büyük ölçüde kaldırılmıştır.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.