Açıköğretim Ders Notları

Uluslararası İktisat Dersi 5. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Uluslararası İktisat Dersi 5. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Gümrük Tarifeleri Ve Tarife Dışı Engeller

Giriş

Uluslararası ticaretin seyri incelendiğinde en sık başvurulan politika uygulamalarının gümrük tarifeleri ve tarife dışı engeller olduğu görülür. Dış ticareti engelleyen politikalar ya da uygulamalar gümrük tarifeleri, ithalat kotaları, ithalat yasakları ve diğer engelleyici uygulamalar şeklinde sıralanabilir.

Gümrük Tarifelerinin Özellikleri

Gümrük tarifeleri, ithal veya ihraç edilen mallar üzerine konan bir çeşit vergidir. Günümüzde ihraç malları üzerine vergi uygulaması çok nadirdir; oysa ithal malları üzerine konan vergi uygulamaları çok yaygındır.

Gümrük tarifesi ifadesinde iki temel kavram vardır. Bunlar; gümrük ve tarifedir. Gümrük, belli bir malın gümrük sınırını geçişinde ödenen vergi ve harçlardır. Tarife ise uluslararası ticarete konu olan bütün mallara uygulanan vergileri belirleyen listeleri de kapsayan geniş kapsamlı bir tanımdır.

Gümrük vergileri ülkelerin kendileri tarafından yasa ile belirleniyorsa bu tarifeler otonom tarife (autonomous tariff) olarak adlandırılır. Ancak bazen ülkeler arası anlaşmalar ve karşılıklı görüşmeler sonucu tarife belirlemesine de gidilebilir. Bu tür tarifelere sözleşmeli tarife (conventional tariff) adı verilir.

İthal edilen mallar üzerine vergi konmasının iki ana nedeni vardır: Hükûmete gelir sağlamak ve yerli sanayiyi uluslararası rekabetten korumak.

Gümrük vergileri uygulanırken, ulaşılması planlanan temel hedefler şu şekilde sıralanabilir:

  • Ülke işçisini yabancı ucuz işçiye karşı korumak
  • Yerli üreticilerin yabancı rekabete dayanmalarına imkân sağlamak için ithal malının maliyetini yerli üretimin maliyetine eşitlemek
  • Daha önce ithal edilen bazı malları yurt içinde üreterek ülkede işsizliği azaltmak
  • Ülkenin dış gelirinin üstünde olan dış gider fazlasını eriterek dış ödemeler dengesini sağlamak
  • Ülkenin ticaret hadlerini ve refahını iyileştirmek
  • Yerli üreticileri dampinge karşı korumak
  • Genç Endüstri Tezi kapsamında yerli sanayinin etkinlik kazanıncaya kadar yerleşmesine ve büyümesine imkân sağlamak
  • Ulusal savunma için stratejik öneme sahip sanayileri korumak.

Tarifeler dışarıdan gelen malların yurt içi fiyatlarını artırarak, bu malları yurt içinde üreten üreticileri dış rekabetten korur. Bu tarifeler ithalatı tamamen önlerse bu derece yüksek olan tarifelere “yasaklayıcı” (prohibitive) tarife denir.

Gümrük tarifeleri üç şekilde uygulanabilir: Spesifik (belirli), Ad valorem (yüzde) ve Bileşik-karma (Compound). Spesifik gümrük tarifelerinde ithal edilecek mallardan alınacak gümrük vergileri belirli miktarlardadır. Birim ve ağırlık gibi malların fiziki birimleri üzerinden alınan vergilerdir. Latince ‘değer üzerinden’ anlamına gelen Ad valorem gümrük tarifeleri ise malın değerinin belirli bir oranı (yüzdesi) şeklindedir. Karma tarife (vergi), Ad valorem ile spesifik verginin bileşimidir.

Ticaretin Belirleyicileri

“Uluslararası ticaretin yönünü hangi etmenler belirler? Uluslararası ticaretten kimler kazanç elde eder ve kimler kayba uğrar?” sorularının cevabını açıklayabilmek için çelik pazarını ele alalım. Çelik pazarı, uluslararası ticaretten elde edilen kazançları ve zararları incelemek için çok uygundur. Çünkü çelik hem pek çok ülkede üretilmekte hem de rekabet politikalarında engellerin çok sık uygulandığı bir piyasadır.

X ülkesinin dünyanın geri kalanından tecrit edildiğini ve çelik ürettiğini, çelik pazarının ülkedeki alıcı ve satıcılardan oluştuğunu, ülkedeki hiç kimsenin çelik ihraç ya da ithal etmeye izinli olmadığını varsayalım. Bir ekonomi dünya piyasalarıyla ticarete girmediği zaman yurt içi fiyat arz ve talebi dengeleyecek şekildedir.

Tüketici ve üretici rantlarının toplamı, alıcı ve satıcıların elde ettiği toplam kazancı belirtmektedir. Tüketici rantı, tüketicilerin bir malın bir birimi için vermeye razı olacakları en yüksek fiyat ile gerçekte ödedikleri fiyat arasındaki farktır. Talep eğrisi ile fiyat doğrusu arasında kalan alandır. Üretici rantı ise üreticilerin belirli bir üretimde bulunabilmek için uzun dönemde kendilerine yapılması gereken ödemenin üzerindeki miktarı ifade eder.

Bu aşamadan sonra ülke uluslararası ticarete katılmaya karar verirse, çeliği ithal mi yoksa ihraç mı edecektir? Serbest ticaretin etkileri, bir malın ticaret olmaksızın ortaya çıkan yurt içi fiyatını malın dünya fiyatı ile karşılaştırarak gösterilebilir. Dünya fiyatı, bu mal için dünya pazarlarında yaygın olan fiyat anlamına gelmektedir. Bir ülkenin bir malda karşılaştırmalı bir üstünlüğü varsa, o zaman yurt içi fiyat dünya fiyatının altında kalacak ve ülke o malın ihracatçısı olacaktır. Ülkenin bir malda karşılaştırmalı bir üstünlüğü yoksa o zaman yurt içi fiyat dünya fiyatından daha yüksek olacak ve ülke o malın ithalatçısı olacaktır.

X ülkesi fiyat alıcısıdır (price taker). Fiyat alıcısı kavramı, ülkenin çeliğin dünya fiyatını veri olarak aldığı anlamına gelmektedir. Ülkedekiler bu fiyata çeliği satabilir ve ihracatçı olabilir veya bu fiyattan çelik satın alabilir ve ithalatçı olabilir.

İhracatçı bir ülkenin analizinden iki sonuç ortaya çıkmaktadır: Malın ülke içindeki üreticileri daha iyi, tüketicileri ise daha kötü durumdadır. Ticaret bütün olarak ülkenin ekonomik refahını artırmaktadır. Çünkü üreticilerin elde ettiği kazançlar tüketicilerin zararlarını aşmaktadır.

İthalatçı bir ülkenin analizinden iki sonuç ortaya çıkmaktadır: Malın yurt içindeki üreticileri daha kötü, tüketicileri ise daha iyi durumdadır. Ticaret bütün olarak ülkenin ekonomik refahını artırmaktadır. Çünkü tüketicilerin elde ettiği kazançlar üreticilerin zararlarını aşmaktadır.

Gümrük Tarifelerinin Ekonomik Etkileri

Belli bir mala ilişkin etkilere bakılan kısmi denge analizine göre, bir mal üzerine tarife konması; üretim, tüketim, gelir ve bölüşüm olmak üzere dört etkiye neden olur.

Üretim etkisi: Koruma etkisi olarak da adlandırılan bu etki, gümrük vergilerinin ithal malının iç fiyatını yükselterek ithalata rakip üreticileri dış piyasanın rekabetinden korumasıdır. Bu durum aynı zamanda yerli üretimin artmasına da yol açar. Yani gümrük vergileri ithal malların iç fiyatını yükseltir ve ithal ikamesi üreticilerini korur.

Tüketim etkisi ise tarifelerin iç fiyatları yükselterek bir yandan yerli üretimi özendirmesi ancak öte yandan da tüketimin kısılmasına yol açmasıdır. Ayrıca gümrük vergileri ithal malını pahalılaştırdığı için, tüketici refahının azalmasına da yol açmaktadır.

Gelir etkisi, gümrük tarifelerinin ithalat hacmini sıfıra indirecek oranda olmadıkça hazineye gelir sağlama özelliğini ifade eder. Çoğu az gelişmiş ülkede devlet hazinesinin en önemli gelir kaynağı gümrük vergileridir.

Bölüşüm etkisi ise gümrük tarifelerinin, millî gelirin tüketicilerden üreticilere doğru yeniden bölüşümüne sebep olmasıdır.

Gümrük vergilerinin genel denge üzerine etkileri ise; ulusal gelir ve istihdam artışı, dış ticaret bilançosu açıklarını giderme, dış ticaret hadlerini iyileştirme ve gelir dağılımını belli sosyal sınıflar lehine değiştirme olarak sıralanabilir.

Tarifeler toplam talebi yabancı mallardan yerli mallara kaydırarak, korunan endüstride hasılayı ve dolayısıyla millî geliri artırır. Gelir artışı boş duran kaynaklara çalışma alanı yaratır. Bu da istihdam düzeyini yükselterek işsizliğin azalmasına yol açabilir.

Dış ödemeler bilançosu açığı, gümrük tarifelerinin ithalatı kısıtladığı ölçüde kapanır (ülkenin döviz rezervlerinden tasarruf sağlar).

Gümrük tarifeleri ticaret hadlerini tarifeyi koyan büyük ülke lehine değiştirmektedir.

Dış ticaret politikası ile güdülen diğer bir amaç ise yoksul kesimlere gelir aktarımında bulunmak için zengin kesimin tükettiği lüks mallara tarifeler konmasıdır. Ayrıca, bu politikaya yönelik olarak zorunlu tüketim mallarının ihracını vergilendirmek yöntemi de uygulanabilir. Bu sayede ucuz zorunlu tüketim mallarının yurt dışına çıkışı engellenirken, lüks malları ithal eden zengin kesimin hazineye daha fazla vergi ödemesi sağlanmaktadır.

Gümrük tarifeleri, tarifeyi uygulayan ülkenin ticaret hadlerinin iyileşmesine yol açarak ülke refahı üzerinde olumlu etkiler yaratır.

Optimum tarife, ticaret hacmindeki daralmanın olumsuz etkilerine karşılık, ticaret hadlerindeki iyileşmeden doğan net refah artışlarını maksimum yapan orandır. Büyük ülke serbest ticaret durumundan hareketle tarife oranlarını artırmayı sürdürdükçe, optimum tarife oranı ile ülke refahı maksimum bir düzeye yükselir.

Herhangi bir endüstriye sağlanan gerçek korumanın ölçüsü olarak yalnızca nihai mallar üzerindeki tarife oranını ele almak doğru değildir. Bunun için hem nihai mal hem de onun üretiminde kullanılan girdilerin tarife oranlarını göz önünde bulundurmak gerekir. Hem nihai mala hem de onun üretiminde kullanılan girdilere tarife uygulanmasına dayanarak hesaplanan gerçek koruma oranlarına “etken koruma oranı” denir.

Tarife Dışı Ticaret Politikası Araçları

Tarife dışı ticaret politikası araçları; tarifelerin dışında kalan ve serbest ticaret akımlarına müdahale amacıyla döviz çıkışına yol açan işlemleri kısıtlayan, hükûmetin tek taraflı kararı ile alınan müdahale önlemleridir.

Tarife dışı ticaret politikası araçları dört gruba ayrılırlar. Bunlar;

  • Miktar kısıtlamaları (ithalat kotaları, ithalat yasaklamaları, döviz kontrolü)
  • Tarife benzeri engeller (çoklu kur uygulamaları, yerli katkı oranları, ithal ikamesi endüstrilerine verilen sübvansiyonlar vb.)
  • Görünmez engeller (halk sağlığı, çevre standartları, kamu güvenliği, teknik engeller)
  • Gönüllü ihracat kısıtlamalarıdır.

Kota, hükûmetlerin ithal edilecek mal hacmi üzerine koyduğu fiziki miktar veya değer sınırlamalarına denir. Kotalar, belirli sürelere göre düzenlenirler. Tarifelere göre çok daha katı bir uygulama olan kotalar, dünyada giderek daha az kabul edilen uygulamalardır. Uygulamada kotalar belirlenmiş dış ticaret şirketlerine dağıtılarak kontrol edilir. Gümrük tarifelerine benzeyen etkiler doğurmasının yanında, ilgili malın karaborsa olarak satılmasına neden olabilmektedir.

Kotaların ilk etkisi, ithal mallarının yurt içinde arzını kısarak fiyatlarını yükseltmektir. Bu bakımdan her kotaya denk bir gümrük tarifesi oranı vardır ve kotalar tarife oranlarının eş değeri olarak incelenebilir.

Üç farklı kota türü vardır:

  1. Global Kota: Hükûmet sadece ithal mal hacmini belirler, ithalatın hangi ülkeden ve kimler tarafından yapılacağına karışmaz.
  2. Tahsisli İthal Kotası: Tahsisli kotaların uygulanışını kolaylaştırmak için lisans sistemine başvurulur.
  3. Gümrük Tarife Kotaları: İkili tarife sistemi uygulanarak kotalar yumuşatılır. Tarife ve kota uygulaması bir arada uygulanır. Belirli bir ithalat miktarına kadar mallar normal gümrük vergisi ödenerek ithal edilirken, bu miktar dolduğunda tarifeler yükseltilir.

Miktar kısıtlamalarından biri olan ithalat yasakları, ithalatı kotalarla kısıtlamanın en son şeklidir. Burada yasaklanan malın ülkeye girişi tamamen önlenmektedir.

  • Ekonomi için önemsiz veya lüks sayılan malların ithaline izin verilmeyerek kıt döviz kaynaklarından tasarruf sağlamak,
  • Yerli sanayiyi dış rekabetten eksiksiz tam olarak korumak,
  • Dış açıkların kapanmasına katkı sağlamak,
  • Halk sağlığına, genel ahlak kurallarına ve kamu düzenine zararlı malların ülkeye girişini önlemek için ithalat yasakları konulabilir.

Miktar kısıtlamalarının bir diğer aracı da döviz kontrolü veya kambiyo denetimidir. Genel olarak dövizle ilgili işlemler üzerine hükûmetin koymuş olduğu kısıtlamalara, yani döviz piyasasına yapılan hükûmet müdahalelerine döviz kontrolü adı verilir. En katı döviz kuru uygulamalarında serbest bir döviz piyasası yoktur ve her türlü döviz işlemi hükûmet tekeli altındadır.

Çoklu kur sistemleri çeşitli mal ve hizmetlerin ticaretine farklı kurların uygulanması biçimindedir. En basit şekli ikili kur sistemidir. Biri düşük düzeyde tutulan resmî kur (ithalatta ithali zorunlu tüketim maddeleri, ham maddeler, ara ve yatırım malları; ihracatta dış piyasaya sürümünde sorunla karşılaşılmayan tarım ürünleri için); diğeri serbest piyasada oluşan ve değeri yüksek tutulan serbest piyasa kurudur (ithal lüks mallar ve ihracı özendirilmek istenen sanayi ürünleri için).

İthalatla rekabet eden yerli endüstrileri korumak için başvurulan yollardan birisi de fark giderici vergi uygulamalarıdır. Bunlar daha çok tarım kesimi için kullanılırlar. Burada, hükûmetler korumak istedikleri sektördeki üreticiler için yüksek iç fiyatlar belirlerler. Bunlar minimum ithal fiyatlarını oluşturur. İç piyasada bu yüksek fiyatları geçerli kılmak için de fark giderici vergiler uygulanır.

Yeni Korumacılık ve Öteki Tarife Dışı Araçlar

1970’li yılların başlarından beri sanayileşmiş ülkelerde yaygınlaşan “yeni korumacılık” akımları kapsamında en çok kullanılan araç gönüllü ihracat kısıtlamalarıdır (Voluntary Export Restraints-VER). Genellikle ithalatçı durumundaki bir sanayi ülkesi ile ihracatçı durumunda ve çoğunlukla emeğe dayalı üretim yapan bir az gelişmiş ülke arasında yapılan anlaşma sonunda ihracat üzerine konulan bir kota niteliğindedir.

Sağlık, güvenlik ve doğal çevreyi korumak için belirli malların üretimi ve dağıtımı ile ilgili olarak hemen hemen her ülkenin çok sayıda idari yönerge ve kuralları vardır. Bu düzenlemeler çoğu zaman dış ticareti engelleyen görünmez engeller olarak adlandırılmaktadır.

Çıkartılan yasalarla, kamu kurumları ve yerel yönetimlerin satın alacakları mallarda belli miktar veya değerde yerli katkı bulunması zorunluluğu getirilir. (Örneğin bir otobüsün %75’nin yerli parçalardan imal edilmiş olması veya değerinin %75’nin yerli üretim olması). Böylece yasa kapsamındaki kurumların ithal mal kullanması engellenmiş olur.

Üretim sübvansiyonları, hükûmet tarafından yerli üreticiye yapılan ödemelerdir. Nakit hibeler, düşük faizli krediler, vergi muafiyetleri vb. biçiminde uygulanır. İthalatla rekabet eden yerli endüstrileri korumak için uygulanır.

Devlet dış ticarete ithalatın kısıtlanması amacının dışında ihracatın özendirilmesi amacıyla da müdahale edebilir. İhracat sübvansiyonları yeni ihracat pazarları sağlamak ve mevcut ihraç pazarlarında pazar payını artırmak amacıyla ihracatçıya vergi iadesi, dolaysız prim ödemesi, düşük faizli kredi, ucuz girdi sağlanması, gelir ve kurumlar vergisi muafiyeti vb. biçiminde uygulanır.

İhracat endüstrisindeki bir büyük firmanın malını dış piyasada iç piyasadan daha düşük bir fiyata satmasına damping adı verilir. Malın dış piyasada iç piyasadan daha pahalıya satılmasına ise ters damping denir. Damping üçe ayrılır:

  1. Arada bir yapılan damping (sporadic): Ekonomide talep daralması ve tüketici tercihlerinin değişmesi gibi geçici nedenler firmaların satışlarını yavaşlatıp stok birikmelerine neden olabilir. Böylece firmalar dış piyasaya maliyetine satış yaparak bu stokları eritme yoluna gidebilirler. Buna arada bir yapılan damping denir.
  2. Yıkıcı damping (predatory): Firma dış piyasadaki rakiplerini ortadan kaldırmak için fiyatları onların dayanamayacağı kadar düşürür.
  3. Sürekli damping (persistent): Firma malını dış piyasalarda sürekli olarak daha düşük fiyattan satar. Bir çeşit uluslararası fiyat farklılaştırmasıdır. Burada üretim hacminin genişletilip sağlanacak içsel ve dışsal ekonomilerle maliyetlerin düşürülmesi amaçlanır.

Görünmez engeller ise devletin halk sağlığı veya kamu güvenliği gibi nedenlerle çıkartmış olduğu yasal, idari, teknik düzenleme veya standartları kapsar. Her ne kadar konuluş amaçları farklı olsa da dış ticareti sınırlandırdıkları ölçüde bir tür dış ticaret engeli niteliği taşırlar. Günümüzde bu tür engellerin sayısında hızlı bir artış ortaya çıkmıştır.

Giriş

Uluslararası ticaretin seyri incelendiğinde en sık başvurulan politika uygulamalarının gümrük tarifeleri ve tarife dışı engeller olduğu görülür. Dış ticareti engelleyen politikalar ya da uygulamalar gümrük tarifeleri, ithalat kotaları, ithalat yasakları ve diğer engelleyici uygulamalar şeklinde sıralanabilir.

Gümrük Tarifelerinin Özellikleri

Gümrük tarifeleri, ithal veya ihraç edilen mallar üzerine konan bir çeşit vergidir. Günümüzde ihraç malları üzerine vergi uygulaması çok nadirdir; oysa ithal malları üzerine konan vergi uygulamaları çok yaygındır.

Gümrük tarifesi ifadesinde iki temel kavram vardır. Bunlar; gümrük ve tarifedir. Gümrük, belli bir malın gümrük sınırını geçişinde ödenen vergi ve harçlardır. Tarife ise uluslararası ticarete konu olan bütün mallara uygulanan vergileri belirleyen listeleri de kapsayan geniş kapsamlı bir tanımdır.

Gümrük vergileri ülkelerin kendileri tarafından yasa ile belirleniyorsa bu tarifeler otonom tarife (autonomous tariff) olarak adlandırılır. Ancak bazen ülkeler arası anlaşmalar ve karşılıklı görüşmeler sonucu tarife belirlemesine de gidilebilir. Bu tür tarifelere sözleşmeli tarife (conventional tariff) adı verilir.

İthal edilen mallar üzerine vergi konmasının iki ana nedeni vardır: Hükûmete gelir sağlamak ve yerli sanayiyi uluslararası rekabetten korumak.

Gümrük vergileri uygulanırken, ulaşılması planlanan temel hedefler şu şekilde sıralanabilir:

  • Ülke işçisini yabancı ucuz işçiye karşı korumak
  • Yerli üreticilerin yabancı rekabete dayanmalarına imkân sağlamak için ithal malının maliyetini yerli üretimin maliyetine eşitlemek
  • Daha önce ithal edilen bazı malları yurt içinde üreterek ülkede işsizliği azaltmak
  • Ülkenin dış gelirinin üstünde olan dış gider fazlasını eriterek dış ödemeler dengesini sağlamak
  • Ülkenin ticaret hadlerini ve refahını iyileştirmek
  • Yerli üreticileri dampinge karşı korumak
  • Genç Endüstri Tezi kapsamında yerli sanayinin etkinlik kazanıncaya kadar yerleşmesine ve büyümesine imkân sağlamak
  • Ulusal savunma için stratejik öneme sahip sanayileri korumak.

Tarifeler dışarıdan gelen malların yurt içi fiyatlarını artırarak, bu malları yurt içinde üreten üreticileri dış rekabetten korur. Bu tarifeler ithalatı tamamen önlerse bu derece yüksek olan tarifelere “yasaklayıcı” (prohibitive) tarife denir.

Gümrük tarifeleri üç şekilde uygulanabilir: Spesifik (belirli), Ad valorem (yüzde) ve Bileşik-karma (Compound). Spesifik gümrük tarifelerinde ithal edilecek mallardan alınacak gümrük vergileri belirli miktarlardadır. Birim ve ağırlık gibi malların fiziki birimleri üzerinden alınan vergilerdir. Latince ‘değer üzerinden’ anlamına gelen Ad valorem gümrük tarifeleri ise malın değerinin belirli bir oranı (yüzdesi) şeklindedir. Karma tarife (vergi), Ad valorem ile spesifik verginin bileşimidir.

Ticaretin Belirleyicileri

“Uluslararası ticaretin yönünü hangi etmenler belirler? Uluslararası ticaretten kimler kazanç elde eder ve kimler kayba uğrar?” sorularının cevabını açıklayabilmek için çelik pazarını ele alalım. Çelik pazarı, uluslararası ticaretten elde edilen kazançları ve zararları incelemek için çok uygundur. Çünkü çelik hem pek çok ülkede üretilmekte hem de rekabet politikalarında engellerin çok sık uygulandığı bir piyasadır.

X ülkesinin dünyanın geri kalanından tecrit edildiğini ve çelik ürettiğini, çelik pazarının ülkedeki alıcı ve satıcılardan oluştuğunu, ülkedeki hiç kimsenin çelik ihraç ya da ithal etmeye izinli olmadığını varsayalım. Bir ekonomi dünya piyasalarıyla ticarete girmediği zaman yurt içi fiyat arz ve talebi dengeleyecek şekildedir.

Tüketici ve üretici rantlarının toplamı, alıcı ve satıcıların elde ettiği toplam kazancı belirtmektedir. Tüketici rantı, tüketicilerin bir malın bir birimi için vermeye razı olacakları en yüksek fiyat ile gerçekte ödedikleri fiyat arasındaki farktır. Talep eğrisi ile fiyat doğrusu arasında kalan alandır. Üretici rantı ise üreticilerin belirli bir üretimde bulunabilmek için uzun dönemde kendilerine yapılması gereken ödemenin üzerindeki miktarı ifade eder.

Bu aşamadan sonra ülke uluslararası ticarete katılmaya karar verirse, çeliği ithal mi yoksa ihraç mı edecektir? Serbest ticaretin etkileri, bir malın ticaret olmaksızın ortaya çıkan yurt içi fiyatını malın dünya fiyatı ile karşılaştırarak gösterilebilir. Dünya fiyatı, bu mal için dünya pazarlarında yaygın olan fiyat anlamına gelmektedir. Bir ülkenin bir malda karşılaştırmalı bir üstünlüğü varsa, o zaman yurt içi fiyat dünya fiyatının altında kalacak ve ülke o malın ihracatçısı olacaktır. Ülkenin bir malda karşılaştırmalı bir üstünlüğü yoksa o zaman yurt içi fiyat dünya fiyatından daha yüksek olacak ve ülke o malın ithalatçısı olacaktır.

X ülkesi fiyat alıcısıdır (price taker). Fiyat alıcısı kavramı, ülkenin çeliğin dünya fiyatını veri olarak aldığı anlamına gelmektedir. Ülkedekiler bu fiyata çeliği satabilir ve ihracatçı olabilir veya bu fiyattan çelik satın alabilir ve ithalatçı olabilir.

İhracatçı bir ülkenin analizinden iki sonuç ortaya çıkmaktadır: Malın ülke içindeki üreticileri daha iyi, tüketicileri ise daha kötü durumdadır. Ticaret bütün olarak ülkenin ekonomik refahını artırmaktadır. Çünkü üreticilerin elde ettiği kazançlar tüketicilerin zararlarını aşmaktadır.

İthalatçı bir ülkenin analizinden iki sonuç ortaya çıkmaktadır: Malın yurt içindeki üreticileri daha kötü, tüketicileri ise daha iyi durumdadır. Ticaret bütün olarak ülkenin ekonomik refahını artırmaktadır. Çünkü tüketicilerin elde ettiği kazançlar üreticilerin zararlarını aşmaktadır.

Gümrük Tarifelerinin Ekonomik Etkileri

Belli bir mala ilişkin etkilere bakılan kısmi denge analizine göre, bir mal üzerine tarife konması; üretim, tüketim, gelir ve bölüşüm olmak üzere dört etkiye neden olur.

Üretim etkisi: Koruma etkisi olarak da adlandırılan bu etki, gümrük vergilerinin ithal malının iç fiyatını yükselterek ithalata rakip üreticileri dış piyasanın rekabetinden korumasıdır. Bu durum aynı zamanda yerli üretimin artmasına da yol açar. Yani gümrük vergileri ithal malların iç fiyatını yükseltir ve ithal ikamesi üreticilerini korur.

Tüketim etkisi ise tarifelerin iç fiyatları yükselterek bir yandan yerli üretimi özendirmesi ancak öte yandan da tüketimin kısılmasına yol açmasıdır. Ayrıca gümrük vergileri ithal malını pahalılaştırdığı için, tüketici refahının azalmasına da yol açmaktadır.

Gelir etkisi, gümrük tarifelerinin ithalat hacmini sıfıra indirecek oranda olmadıkça hazineye gelir sağlama özelliğini ifade eder. Çoğu az gelişmiş ülkede devlet hazinesinin en önemli gelir kaynağı gümrük vergileridir.

Bölüşüm etkisi ise gümrük tarifelerinin, millî gelirin tüketicilerden üreticilere doğru yeniden bölüşümüne sebep olmasıdır.

Gümrük vergilerinin genel denge üzerine etkileri ise; ulusal gelir ve istihdam artışı, dış ticaret bilançosu açıklarını giderme, dış ticaret hadlerini iyileştirme ve gelir dağılımını belli sosyal sınıflar lehine değiştirme olarak sıralanabilir.

Tarifeler toplam talebi yabancı mallardan yerli mallara kaydırarak, korunan endüstride hasılayı ve dolayısıyla millî geliri artırır. Gelir artışı boş duran kaynaklara çalışma alanı yaratır. Bu da istihdam düzeyini yükselterek işsizliğin azalmasına yol açabilir.

Dış ödemeler bilançosu açığı, gümrük tarifelerinin ithalatı kısıtladığı ölçüde kapanır (ülkenin döviz rezervlerinden tasarruf sağlar).

Gümrük tarifeleri ticaret hadlerini tarifeyi koyan büyük ülke lehine değiştirmektedir.

Dış ticaret politikası ile güdülen diğer bir amaç ise yoksul kesimlere gelir aktarımında bulunmak için zengin kesimin tükettiği lüks mallara tarifeler konmasıdır. Ayrıca, bu politikaya yönelik olarak zorunlu tüketim mallarının ihracını vergilendirmek yöntemi de uygulanabilir. Bu sayede ucuz zorunlu tüketim mallarının yurt dışına çıkışı engellenirken, lüks malları ithal eden zengin kesimin hazineye daha fazla vergi ödemesi sağlanmaktadır.

Gümrük tarifeleri, tarifeyi uygulayan ülkenin ticaret hadlerinin iyileşmesine yol açarak ülke refahı üzerinde olumlu etkiler yaratır.

Optimum tarife, ticaret hacmindeki daralmanın olumsuz etkilerine karşılık, ticaret hadlerindeki iyileşmeden doğan net refah artışlarını maksimum yapan orandır. Büyük ülke serbest ticaret durumundan hareketle tarife oranlarını artırmayı sürdürdükçe, optimum tarife oranı ile ülke refahı maksimum bir düzeye yükselir.

Herhangi bir endüstriye sağlanan gerçek korumanın ölçüsü olarak yalnızca nihai mallar üzerindeki tarife oranını ele almak doğru değildir. Bunun için hem nihai mal hem de onun üretiminde kullanılan girdilerin tarife oranlarını göz önünde bulundurmak gerekir. Hem nihai mala hem de onun üretiminde kullanılan girdilere tarife uygulanmasına dayanarak hesaplanan gerçek koruma oranlarına “etken koruma oranı” denir.

Tarife Dışı Ticaret Politikası Araçları

Tarife dışı ticaret politikası araçları; tarifelerin dışında kalan ve serbest ticaret akımlarına müdahale amacıyla döviz çıkışına yol açan işlemleri kısıtlayan, hükûmetin tek taraflı kararı ile alınan müdahale önlemleridir.

Tarife dışı ticaret politikası araçları dört gruba ayrılırlar. Bunlar;

  • Miktar kısıtlamaları (ithalat kotaları, ithalat yasaklamaları, döviz kontrolü)
  • Tarife benzeri engeller (çoklu kur uygulamaları, yerli katkı oranları, ithal ikamesi endüstrilerine verilen sübvansiyonlar vb.)
  • Görünmez engeller (halk sağlığı, çevre standartları, kamu güvenliği, teknik engeller)
  • Gönüllü ihracat kısıtlamalarıdır.

Kota, hükûmetlerin ithal edilecek mal hacmi üzerine koyduğu fiziki miktar veya değer sınırlamalarına denir. Kotalar, belirli sürelere göre düzenlenirler. Tarifelere göre çok daha katı bir uygulama olan kotalar, dünyada giderek daha az kabul edilen uygulamalardır. Uygulamada kotalar belirlenmiş dış ticaret şirketlerine dağıtılarak kontrol edilir. Gümrük tarifelerine benzeyen etkiler doğurmasının yanında, ilgili malın karaborsa olarak satılmasına neden olabilmektedir.

Kotaların ilk etkisi, ithal mallarının yurt içinde arzını kısarak fiyatlarını yükseltmektir. Bu bakımdan her kotaya denk bir gümrük tarifesi oranı vardır ve kotalar tarife oranlarının eş değeri olarak incelenebilir.

Üç farklı kota türü vardır:

  1. Global Kota: Hükûmet sadece ithal mal hacmini belirler, ithalatın hangi ülkeden ve kimler tarafından yapılacağına karışmaz.
  2. Tahsisli İthal Kotası: Tahsisli kotaların uygulanışını kolaylaştırmak için lisans sistemine başvurulur.
  3. Gümrük Tarife Kotaları: İkili tarife sistemi uygulanarak kotalar yumuşatılır. Tarife ve kota uygulaması bir arada uygulanır. Belirli bir ithalat miktarına kadar mallar normal gümrük vergisi ödenerek ithal edilirken, bu miktar dolduğunda tarifeler yükseltilir.

Miktar kısıtlamalarından biri olan ithalat yasakları, ithalatı kotalarla kısıtlamanın en son şeklidir. Burada yasaklanan malın ülkeye girişi tamamen önlenmektedir.

  • Ekonomi için önemsiz veya lüks sayılan malların ithaline izin verilmeyerek kıt döviz kaynaklarından tasarruf sağlamak,
  • Yerli sanayiyi dış rekabetten eksiksiz tam olarak korumak,
  • Dış açıkların kapanmasına katkı sağlamak,
  • Halk sağlığına, genel ahlak kurallarına ve kamu düzenine zararlı malların ülkeye girişini önlemek için ithalat yasakları konulabilir.

Miktar kısıtlamalarının bir diğer aracı da döviz kontrolü veya kambiyo denetimidir. Genel olarak dövizle ilgili işlemler üzerine hükûmetin koymuş olduğu kısıtlamalara, yani döviz piyasasına yapılan hükûmet müdahalelerine döviz kontrolü adı verilir. En katı döviz kuru uygulamalarında serbest bir döviz piyasası yoktur ve her türlü döviz işlemi hükûmet tekeli altındadır.

Çoklu kur sistemleri çeşitli mal ve hizmetlerin ticaretine farklı kurların uygulanması biçimindedir. En basit şekli ikili kur sistemidir. Biri düşük düzeyde tutulan resmî kur (ithalatta ithali zorunlu tüketim maddeleri, ham maddeler, ara ve yatırım malları; ihracatta dış piyasaya sürümünde sorunla karşılaşılmayan tarım ürünleri için); diğeri serbest piyasada oluşan ve değeri yüksek tutulan serbest piyasa kurudur (ithal lüks mallar ve ihracı özendirilmek istenen sanayi ürünleri için).

İthalatla rekabet eden yerli endüstrileri korumak için başvurulan yollardan birisi de fark giderici vergi uygulamalarıdır. Bunlar daha çok tarım kesimi için kullanılırlar. Burada, hükûmetler korumak istedikleri sektördeki üreticiler için yüksek iç fiyatlar belirlerler. Bunlar minimum ithal fiyatlarını oluşturur. İç piyasada bu yüksek fiyatları geçerli kılmak için de fark giderici vergiler uygulanır.

Yeni Korumacılık ve Öteki Tarife Dışı Araçlar

1970’li yılların başlarından beri sanayileşmiş ülkelerde yaygınlaşan “yeni korumacılık” akımları kapsamında en çok kullanılan araç gönüllü ihracat kısıtlamalarıdır (Voluntary Export Restraints-VER). Genellikle ithalatçı durumundaki bir sanayi ülkesi ile ihracatçı durumunda ve çoğunlukla emeğe dayalı üretim yapan bir az gelişmiş ülke arasında yapılan anlaşma sonunda ihracat üzerine konulan bir kota niteliğindedir.

Sağlık, güvenlik ve doğal çevreyi korumak için belirli malların üretimi ve dağıtımı ile ilgili olarak hemen hemen her ülkenin çok sayıda idari yönerge ve kuralları vardır. Bu düzenlemeler çoğu zaman dış ticareti engelleyen görünmez engeller olarak adlandırılmaktadır.

Çıkartılan yasalarla, kamu kurumları ve yerel yönetimlerin satın alacakları mallarda belli miktar veya değerde yerli katkı bulunması zorunluluğu getirilir. (Örneğin bir otobüsün %75’nin yerli parçalardan imal edilmiş olması veya değerinin %75’nin yerli üretim olması). Böylece yasa kapsamındaki kurumların ithal mal kullanması engellenmiş olur.

Üretim sübvansiyonları, hükûmet tarafından yerli üreticiye yapılan ödemelerdir. Nakit hibeler, düşük faizli krediler, vergi muafiyetleri vb. biçiminde uygulanır. İthalatla rekabet eden yerli endüstrileri korumak için uygulanır.

Devlet dış ticarete ithalatın kısıtlanması amacının dışında ihracatın özendirilmesi amacıyla da müdahale edebilir. İhracat sübvansiyonları yeni ihracat pazarları sağlamak ve mevcut ihraç pazarlarında pazar payını artırmak amacıyla ihracatçıya vergi iadesi, dolaysız prim ödemesi, düşük faizli kredi, ucuz girdi sağlanması, gelir ve kurumlar vergisi muafiyeti vb. biçiminde uygulanır.

İhracat endüstrisindeki bir büyük firmanın malını dış piyasada iç piyasadan daha düşük bir fiyata satmasına damping adı verilir. Malın dış piyasada iç piyasadan daha pahalıya satılmasına ise ters damping denir. Damping üçe ayrılır:

  1. Arada bir yapılan damping (sporadic): Ekonomide talep daralması ve tüketici tercihlerinin değişmesi gibi geçici nedenler firmaların satışlarını yavaşlatıp stok birikmelerine neden olabilir. Böylece firmalar dış piyasaya maliyetine satış yaparak bu stokları eritme yoluna gidebilirler. Buna arada bir yapılan damping denir.
  2. Yıkıcı damping (predatory): Firma dış piyasadaki rakiplerini ortadan kaldırmak için fiyatları onların dayanamayacağı kadar düşürür.
  3. Sürekli damping (persistent): Firma malını dış piyasalarda sürekli olarak daha düşük fiyattan satar. Bir çeşit uluslararası fiyat farklılaştırmasıdır. Burada üretim hacminin genişletilip sağlanacak içsel ve dışsal ekonomilerle maliyetlerin düşürülmesi amaçlanır.

Görünmez engeller ise devletin halk sağlığı veya kamu güvenliği gibi nedenlerle çıkartmış olduğu yasal, idari, teknik düzenleme veya standartları kapsar. Her ne kadar konuluş amaçları farklı olsa da dış ticareti sınırlandırdıkları ölçüde bir tür dış ticaret engeli niteliği taşırlar. Günümüzde bu tür engellerin sayısında hızlı bir artış ortaya çıkmıştır.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.