Açıköğretim Ders Notları

Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar Dersi 5. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar Dersi 5. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Dünya Ticaret Örgütü

Giriş

Dünya ekonomisindeki küreselleşmenin hızlanmasıyla dünya ticaret sisteminin kuralları sürekli yenilenmeye başlamıştır. Sisteme daha çok katılım sağlamak amacıyla dünya ticaretini düzenleyen kuralların ticari yansımalarını iyi değerlendirmek gerekir. Özellikle bu durum, gelişme yolunda olan ülkeler açısından çok daha önem taşır. Dünya Ticaret Örgütü’nün 1995 yılında kurulmasına kadar, II. Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT), hem bir örgüt hem de uluslararası ticaret kuralları koyan bir anlaşma olarak çok önemli bir fonksiyon üstlenmiştir. 1948 yılından sonra 50 yılda aşamalı olarak gelişen çok taraflı dünya ticaret sisteminin gözetim sorumluluğunu GATT üstlenmiş ve dünya ticaretinin liberalleştirilmesine önemli katkıda bulunmuştur.

Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması

Kuruluşu

II. Dünya Savaşı’nın ardından BM üyesi ülkeler uluslararası ticareti serbestleştirmek ve ülkelerin dış ticaret politikalarını yakınlaştırmak için toplantı yapmaya karar vermişlerdir. Bu kapsamda 1946 yılında BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi bir Hazırlık Komitesi oluşturmuştur. Komite’nin görevi, dış ticaret ve istihdam konularında uluslararası bir konferans için hazırlık yapmaktır. Hazırlık Komitesi’nin ortak bir sözleşme taslağı üzerinde anlaşamaması nedeniyle Yazım Komitesi oluşturulmuştur. Yazım Komitesi anlaşmazlık yaratan konular üzerine odaklanırken, ABD’de Hazırlık Komitesi’ne üye ülkelerle ikili temasa geçerek başka bir anlaşma metni için çalışma yürütmüştür.

Yazım Komitesi’nin çalışmalarının ardından tekrar toplanan Hazırlık Komitesi taslak bir sözleşme (Uluslararası Ticaret Örgütü’nün kurulmasına ilişkin) üzerinde anlaşmaya varmıştır. Aynı tarihlerde ABD ile Hazırlık Komitesi’ne üye 23 ülke arasında karşılıklı tarife indirimlerini içeren Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (General Agreement on Tariffs and Trade: GATT) 30 Ekim 1947 tarihinde imzalanmıştır. GATT’a ilişkin geçici uygulama protokolünün 8 ülke tarafından onaylanmasının ardından, Anlaşma 10 Ocak 1948’de yürürlüğe girmiştir. Genel Anlaşma (GATT 1947) 4 bölüm ve 38 maddeden oluşmuştur.

Temel İlkeleri

GATT 1947, genel ve özel nitelikteki amaçlara ulaşabilmek için başlıca dört temel ilkeden (kuraldan) hareket etmiştir.

En çok kayrılan ülke ilkesi : Üye ülkeler arasındaki dış ticaret ayırımcı olmayan bazda yapılmalıdır. Bu ilke, GATT’ın I’nci maddesinde yer alan ve kuruluşun özünü oluşturan en çok kayrılan ülke kuralına (the most favoured nation treatment principle: MFN) dayanır. İlke, her GATT üyesinin tüm taraflara, aynı gümrük tarife oranının uygulamasını ve ayırımcı işlemde bulunulmamasını öngörür.

Bu kurala göre üye ülkelerin biri eğer diğer bir ülkeye herhangi bir gümrük kolaylığı sağlarsa, Anlaşma’ya (GATT’a) taraf bütün ülkeler de bu ayrıcalıktan otomatik olarak yararlanırlar. Bu yararlanma içine dış ticaret ile ilgili her çeşit gümrük vergisi, vergi uygulaması ve gümrük formaliteleri girmektedir.

En Çok Kayrılan Ülke ilkesinin çeşitli istisnaları vardır. Bunlar; gümrük birlikleri, serbest ticaret anlaşmaları gibi bölgesel ticaret anlaşmaları ve Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GSP: Generalized System of Preferences) gibi gelişme yolundaki ülkeler lehine düşük gümrük vergisi alınması veya gümrük vergisinin alınmaması gibi ayrımcı nitelikteki uygulamalar ile Anlaşma’nın öngördüğü anti damping ve telafi edici vergiler gibi diğer uygulamalardır. Bölgesel birleşmeler ve ticaret anlaşmaları en çok kayrılan ülke ilkesine getirilen istisnalar arasında yer alır

Tarifeler yoluyla koruma ilkesi : Bu ilkeye göre GATT’a taraf ülkeler, sanayilerini sadece gümrük tarifeleri ile koruyacaklar ve bu amaçla diğer önlemlere başvurmayacaklardır. Dolayısıyla ithal kotalarının yerli sanayinin korunması amacıyla kullanılması yasaklanmıştır. Miktar kısıtlamalarının istisnai olarak hangi şartlarda ve kimler tarafından kullanılabileceği ayrıca belirtilmiştir. Genel Anlaşma’ya (GATT’a) göre geçici ödemeler dengesi zorluğu çeken ülkelerin bir süre için ithalatlarını kısıtlamaları mümkündür.

Ulusal işlem ilkesi: Bu ilke, iç pazara ilişkin düzenleme ve uygulamalar yönünden ithal ve yerli mallar arasında ayrım yapılmamasını öngörmektedir. Ulusal İşlem Kuralı (Milli Muamele: National Treatment) bir mal, hizmet ve fikri mülkiyet pazara girdikten sonra uygulanır. Yerli üretimden gümrük vergisine eş bir vergi alınmamış olmasına rağmen, ithal mal üzerinden gümrük vergisi alınması ulusal işlem ilkesine aykırılık oluşturmaz.

Gümrük vergilerinin indirilerek konsolide edilmesi ilkesi: GATT, öncelikle gümrük tarifelerinin indirilmesi üzerinde yoğunlaşmıştır. Her üye ülkenin taviz listesinde yer alan oranlar bağlı oranlar (bound rates) olarak tanımlanmıştır. Ülkeler bu oranların üzerine çıkamaz, oranlar üye ülkeler bakımından bağlayıcıdır. Oranlar önemli ticaret ortaklarıyla telafi amacıyla müzakere edilmeksizin arttırılamaz.

Temel İlkelerden İstisnalar

GATT 1947’de yukarıda belirtilen temel ilkelerinden bazı istisnalar vardır. Bunlardan en önemlisi, Genel Anlaşma’nın ilk maddesinde yer alan ve GATT sisteminin esasını oluşturan en çok kayrılan ülke kuralından istisnadır.

Bir grup ülke kendi aralarında bir ekonomik birleşme kurmaya karar vermiş ve Genel Anlaşma’da öngörülmüş şartları da yerine getirmişlerse gümrük indirimleri ile miktar kısıtlamalarının kaldırılması, sadece birleşmeye dahil olan ülkeler için geçerli olacaktır.

İkinci önemli istisna, Anlaşma’nın XXII. maddesinde yer almıştır. Eğer bir ülke dış ödemeler dengesinde zorluklar ile karşılaşıyorsa, bu durumda ithalatına kota uygulayabilir. Fakat uygulama mutlaka geçici olmalı ve diğer GATT üyelerinin ticari ve ekonomik çıkarlarına zarar vermemelidir. Ödemeler dengesindeki güçlükler giderildiği zaman, kısıtlamalar derhal kaldırılmalıdır.

Gönüllü ihracat kısıtlaması anlaşmaları 1970’li yıllarda, özellikle ABD ve AB tarafından sıkça uygulanmıştır.

GATT’ın temel kuralı olan en çok kayrılan ülke ilkesinden önemli diğer bir istisna da birbirine komşu ülkelerin sınır ticaretidir. Bu ticaretten amaç, herhangi bir ekonomik birleşmeye gitmeden ortak sınırlara sahip ülkeler arasında belli miktarda malların serbest şekilde geçişini sağlamaktır. Burada sınır ticaretinin en çok kayrılan ülke ilkesini tehlikeye sokmayacak ölçüde olması gerekir.

GATT’ın Amaçları ve Hedefleri

Genel amaçlar, diğer bütün uluslararası ekonomik kuruluşların gerçekleştirmek istedikleri ile aynıdır. Bunlar; üyelerinin hayat seviyelerini yükseltmek, reel gelir ve efektif talepte istikrarlı bir büyüme ile dünya kaynaklarında tam kullanımı sağlamak, üretimin ve uluslararası ticaretin geliştirilmesine yardımcı olmaktır.

Tarife dışı engeller GATT sisteminde 40 ayrı kategoride sınıflandırmıştır. Bu 40 ayrı kategori 4 grup altında ele alınabilir:

Miktar kısıtlamaları (kotalar), ithal yasakları ve şartlı ithal izinleri gibi önlemleri kapsar. GATT kuralları gereği, yukarıda da belirtildiği gibi, geçici ödemeler dengesi ve döviz sorunu olan bir ülke, bir süre için ithalatını kısıtlayabilir.

Gönüllü ihraç kısıtlamaları , ihracat yapılan ülkenin ithalatı kısma tehdidine karşılık, ihracatçı ülkelerin ihracatını istenilen seviyede tutmak için aldıkları önlemlerdir. Gönüllü ihracat kısıtlamaları, kota uygulaması ile benzer sonuçlara yol açar

Tarife benzeri önlemlerin en önemlileri , tarife kotaları ile mevsimlik gümrük vergileridir. Uygulamada tarife kotaları, konulan gümrük vergisinin belli bir miktar ithalat için geçerli olmasıdır. Miktar aşıldığında gümrük vergisi, yasal vergi oranına kadar yükseltilir. Mevsimlik gümrük vergisi uygulaması ise tarım ürünleri için farklı mevsimlerde farklı ithal vergisi konulmasıdır. Böylece, üretimin çok olduğu mevsimlerde vergiler yüksek tutularak iç piyasada fiyatların düşmesi önlenmektir.

Gözetleme ve izleme önlemleri , fiyat ve miktar kontrolleri ile anti damping ve telafi edici vergi uygulamalarından oluşmaktadır. Anti damping ve telafi edici vergi gibi fark giderici vergiler, dünya ticaretini ve rekabetini olumsuz bir şekilde etkileyince alınır. Anti damping ve telafi edici vergi araçları, GATT çerçevesinde uzun yıllar düzenlenememiştir. Ancak, 1980’li yıllarda belirlenen kodlar ile fark giderici vergiler, belli bir uluslararası sistematiğe kavuşmuştur.

GATT Döneminde Yapılan Tarife İndirim Görüşmeleri

GATT çerçevesinde yapılan tarife indirim turlarına Çok Taraflı Ticaret Görüşmeleri diğer bir deyişle Ticaret Turu (Raund) denir. Bu turlarda GATT hükümlerine aykırı kısıtlama önlemlerinin alınmasının durdurulması standstill (askıya alma), bu önlemlerin kaldırılması ise rollback (geri dönüş) olarak isimlendirilir. GATT’a taraf ülkeler arasında yapılan gümrük tarife indirim turları aşağıda açıklanmıştır.

Cenevre Turu 1947: Genel Anlaşma’nın yürürlüğe girmesiyle tarife indirimleri gündeme gelmiş ve ilk çok taraflı ticaret görüşmeleri (müzakereleri) Cenevre’de yapılarak ticareti kısıtlayıcı önlemlerin kaldırılması kararlaştırılmıştır.

Annecy Turu 1949: Fransa’nın Annecy kentinde 1949 yılının Nisan-Ağustos döneminde devam eden beş ayda, 13 GATT üyesi ülke yaklaşık 5.000 tarifede önemli indirimler gerçekleştirmişlerdir.

Torquay Turu 1950-1951: İngiltere’nin Torquay kentinde Eylül 1950’den Nisan 1951’e kadar süren üçüncü tur çok taraflı ticaret görüşmelerine 38 ülke katılmıştır. Tur’da 8.700 adet tarifede 1948’deki seviyelerine göre %25 oranında indirim sağlanmıştır.

Cenevre Turu 1956: Mayıs 1956’da Cenevre’de tamamlanan 26 ülkenin katıldığı turda, 2.5 milyar dolar değerindeki ürünlerde tarife indirimi gerçekleştirilmiştir.

Dillion Turu 1960-1962 : ABD Hazine Bakanı Douglas Dillion’un teklifi üzerine toplanan beşinci çok taraflı ticaret görüşmelerine 26 ülke katılmış ve iki bölüm halinde yapılmıştır. Birinci Bölüm AET üyesi ülkeler ile tek bir tarife indirimine yönelik olmuştur. İkinci Bölüm, genel tarife şeklinde gerçekleşmiş ve 4.400 tarife pozisyonunda 4.9 milyar dolarlık ticaret hacmini kapsamıştır.

Kennedy Turu 1964-1967 : ABD Başkanı Kennedy’nin teklifi ile Cenevre’de gerçekleştirilen Kennedy Turu’na 63 ülke katılmıştır.Kennedy Turu sonucunda sınai mal gümrük vergilerinde %36 oranında global indirim gerçekleştirilmiştir. İndirime konu olan mallar, dünya ticaretinin beşte dördü kadar olup 3.600 mal ve 40 milyar dolarlık ticari ürün üzerindeki gümrüklerin azaltılması anlamına gelmektedir.

Tokyo Turu 1973-1979: Yedinci Çok Taraflı Ticaret Görüşmeleri, ABD, AT ve Japonya’nın 1972 yılında almış oldukları karar üzerine 12 Eylül 1973 tarihinde Tokyo’da başlamıştır. Bu Tur’a GATT’a üye olan ve olmayan 99 ülke katılmıştır. Görüşmelerin sonuçlarından en önemlisi, 14 Haziran 1983 tarihinde Brüksel’de imzalanan Armonize Mal Tanımı ve Kodlama Sistemi Hakkında Uluslararası Sözleşme’nin (kısaca Armonize Sistem) 1 Ocak 1988’de yürürlüğe girmesidir.

Ödemeler Dengesinin Sağlanması İçin Alınan Ticaret Önlemleri: GATT Anlaşması’nın XII ve XVIII’nci maddeleri uyarınca hükümetlerin uyguladıkları ticari önlemlere ilişkin uygulamalar ve usuller üyeler tarafından onaylanmıştır.

Ekonomik Kalkınma İçin Korunma Hükümleri: Genel Anlaşma’nın XVIII’nci maddesi uyarınca GYÜ’lerin ekonomik kalkınma ihtiyaçları için bu ülkelere ticari önlemleri uygulamada daha fazla esneklik sağlamaya yönelik kararlar alınmıştır.

GATT Sisteminde Danışma, Anlaşmazlıkların Çözümlenmesi ve İzlenmesi Kararı: GATT içinde ticari önlemlerin bildirimi, danışmanlık, anlaşmazlıkların çözümlenmesi ile uluslararası ticaret sistemindeki gelişmelerin izlenmesi konusundaki mevcut mekanizmaların geliştirilmesine yönelik ilkeler belirlenmiştir.

Uruguay Turu 1986-1993: GATT çerçevesinde sekizinci Çok Taraflı Ticaret Görüşmeleri, 15-20 Eylül 1986 tarihlerinde Punto del Este’de (Uruguay) üye ülkelerin Ticaret Bakanları toplantısı ile başlamıştır. Tur’un gerçekleştirilmesine, Kasım 1982’de Cenevre’de yapılan bakan seviyesindeki genel kurul toplantısında karar verilmiştir. Çok Taraflı Ticaret Görüşmeleri, 15 Aralık 1993’de bir uzlaşmaya varılarak sonuçlanmıştır. Uruguay Turu’nda alınan kararlar, üye ülkelerin hükümetleri tarafından 12-15 Nisan 1994 tarihleri arasında Fas’ın Marakeş şehrinde imzalanmıştır.

Uruguay Turu’nun dünya ticaret sistemine kazandırdığı en önemli katkı, WTO bünyesinde bir Anlaşmazlıkların Çözüm Organı’nın kurulmasıdır. Böylece GATT’ta göre WTO’da uyuşmazlıkların çözümüne yönelik sistem daha da güçlendirilmiştir.

Uruguay Turu Sonuçları

Uruguay Turu Çok Taraflı Ticaret Müzakereleri, özellikle tarım reformu alanındaki uyuşmazlık sebebiyle Aralık 1990’da Brüksel’de yapılan Bakanlar Toplantısı’nda sonuçlandırılamamıştır. Aralık 1991’de GATT Genel Direktörü’nün ismiyle Dunkel Kağıdı olarak isimlendirilen Nihai Senet Taslağı 15 Aralık 1993 tarihinde “ad referandum” olarak kabul edilmiştir

Nihai Senet ile 1947 yılından bu yana geçici statü ile faaliyet gösteren GATT’ın yerine, Bretton Woods kurumlarından olan Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası ile birlikte üçüncü ayağını oluşturan Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization: WTO) kurulmuştur. Böylece uluslararası ticaretin işleyişinde uygulanacak kurallar ile anlaşmazlıkların çözüm mekanizmaları, hukuki temellere oturtulmuştur. Nihai Senet (Final Act) 15 Nisan 1994 tarihinde Fas’ın Marakeş şehrinde imzalanmış ve 1 Ocak 1995’de yürürlüğe girmiştir.

Uruguay Turu’nda ele alınan konular ve yapılan düzenlemeler aşağıda incelenmiştir.

Dokuma (tekstil) ve hazır giyim (konfeksiyon): GATT Anlaşması çerçevesinde hazır giyim ve tekstilde uygulanan gümrük vergileri ve miktar kısıtlamaları, 1995’den sonraki 10 yıl içerisinde tamamen kaldırılacaktır. Bu kararların amacı, 1974’de imzalanan Çokelyaflılar Sözleşmesi’nin (MFA: Multi Fibre Arrangement) yürürlükten kaldırmaktır

Tarım sektörü: GATT Anlaşması, tarım sektörünü çok taraflı ticaret kuralları dışında tutmuştur. II’nci Dünya Savaşı sonrasında hiç bir ülke, tarımın liberalizasyon (serbestleştirme) kapsamına alınmasını istememiştir.. Uruguay Turu tarım görüşmelerinde tarım sektöründe bir reform süreci başlatılarak bu sektördeki ticaretin piyasa kurallarına göre işlemesini sağlamak amaçlanmıştır.

Hizmetler sektörü: GATT, sadece mal ticaretini düzenlemiş, hizmetler sektörü sistem dışında bırakılmıştır. Hizmetler sektörünün çok taraflı ilke ve kurallar dışında kalmasının sakıncalı olması yüzünden, konu Uruguay Turu görüşmelerinde ele alınmıştır. Hizmetler sektörünün nispi ağırlığı, hem işgücü kullanımı hem de katma değer açısından bütün ülkelerde artmıştır. Hizmetler ihracatı, günümüzde toplam mal ihracatının ortalama olarak yüzde 20’ni oluşturmaktadır. Önemli bir paya sahip olan diğer hizmet kalemleri, sigortacılık, bankacılık, reklamcılık, inşaat, mesleki ve haberleşme hizmetlerini kapsamaktadır

Anti damping: GATT çerçevesinde ülkeler haksız rekabeti önleyebilmek için anti damping vergilerine başvurma haklarına sahiplerdir. Buna rağmen, ülkelerin dampinge karşı tutumlarının giderek saklı bir korumacılık yöntemi olarak belirmesi, damping olaylarının araştırılması için açık kuralların konulması gereğini ortaya çıkarmıştır. Bununla ülkeler anti damping uygulamaları ile yerli üreticilerini korumaya devam etmektedirler.

Devlet yardımları: Haksız rekabeti önleyici önlemler çerçevesinde ithalatçı ülkeler, devlet teşvikleri ile yapılan ihracata karşı anti sübvansiyon vergiler (telafi edici vergiler) ile korunmaktadırlar. Uruguay Turu sonunda bu vergiler konusunda yeni düzenlemeler yapılmıştır.

Koruma Önlemleri: Koruma önlemleri, ülkelerin sanayilerinde önemli bir zarar tehdidi yaratan ithalatlara karşı kullandıkları araçların başında gelmektedir. Özellikle Avrupa Birliği (AB) ve ABD, yeni sanayileşmiş ülkelere gönüllü ihracat kısıtlaması uygulamaktadırlar.

Sanayi Ürünlerine Uygulanan Gümrük Vergileri : Dünya ekonomisinde gelişmiş ülkelerin sanayi ürünlerine uyguladıkları gümrük vergileri ortalama %5’tir. Bu vergi oranının 1940’lı yıllardaki oranlarının %40 altına çekilebilmiş olması, GATT’ın büyük başarısıdır.

Teknik Engeller: Ürünlerin tüketici ve çevre için güvenli olmasını sağlamak amacıyla ülkeler, bazı standartları kullanmaktadırlar. Fakat bu değişik standart uygulamaları farklı ticaret engellerini de oluşturabilmektedir. Teknik normları sağlamak için daha geniş kurallar düzenlenmiştir. Testler ve lisans süreçleri uluslararası ticaret için gereksiz engeller oluşturamayacaktır.

Kamu ihaleleri: Uluslararası kamu ihalelerinin kapsamı, çeşitli hizmetleri, kamu işlerini, bölgesel ve yerel yönetimlerin ihalelerini ve kamu hizmet kurumlarını da içerisine alacak şekilde genişletilecektir. Uruguay Turu Nihai Senedi, kamu alımlarını uluslararası kurallara bağlamış ve bu kurallar bütün üyeler için zorunlu olmuştur

Ticaretle bağlantılı yatırım önlemleri: Uruguay Turu sonunda yayınlanan nihai senet, bazı yatırım önlemlerinin ticareti kısıtladığını kabul etmektedir. Senet, üyelerin GATT’ın III ve IX’ncu maddeleri ile çelişen önlemlerin uygulamamasını zorunlu kılmıştır. Bu amaçla, söz konusu maddelerle tutarlı olmadığına karar verilen ticaret ile ilgili yatırım önlemlerini (Ticaretle Bağlantılı Yatırım Önlemleri: TradeRelated Insvestment Measures-TRIMs) gösteren bir liste, Senet’e eklenmiştir.

Dünya Ticaret Örgütü

Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Bretton Woods Konferansı’nın toplanmasından yaklaşık yarım yüzyıl sonra kurularak IMF ve IBRD (Dünya Bankası) gibi dünya ekonomi sisteminin önemli bir parçası olmuştur. 60 Anlaşmayı (WTO Anlaşmaları) kapsayan toplam 550 sayfalık Uruguay Turu Nihai Senedi’ne 22.000 sayfalık tarife listeleri bağlanmış ve Dünya Ticaret Örgütü GATT’ın yerine oluşturulmuştur. WTO’nun kurulmasıyla birlikte GATT’ın yapısı da değişmiştir

WTO’da karar alma yetkisi yönetim kuruluna devredilmemiştir. Üye ülkelerin uymayı taahhüt ettikleri kurallar, üye ülkeler arasında yapılan müzakerelerde ortaya çıkmaktadır. WTO içinde oybirliği esasına göre karar alınması esas olmakla birlikte, bu yolla alınan kararların üye ülkeler tarafından kabul edilebilir olması önemlidir.

Kararlar genelde oybirliği ile alınır. Görüş birliğinin sağlanamadığı durumlarda oylama yöntemini kullanmakta ve her ülkenin bir oyu bulunmaktadır. Dört oylama yöntemi vardır. WTO üyelerinin dörtte üçünün oy çoğunluğu ile çok taraflı ticaret anlaşmaları kabul edilebilir. Bakanlar Konferansı dörtte üç çoğunlukla bir üyeye yüklenen sorumluluğu kaldırabilir.

WTO’nun GATT’tan Farklılıkları

Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması, GATT 1947’den hukuken farklıdır. WTO Anlaşması, temel anlaşma metinleri ile bunlara ek kararlar ve taahhüt listelerinin de dahil olduğu karmaşık bir hukuki düzenlemedir.

WTO ile GATT arasındaki farklılıklar ise şöyledir:

  • GATT, herhangi bir kurumsal yapısı olmayan ve kuruluşundaki amacı Uluslararası Ticaret Örgütü’nü (ITO) kurmak olan ve bu amaçla çeşitli kuralları içeren çok taraflı bir anlaşmadır.
  • GATT geçici olarak kurulmuştur. 50 yıla yakın bir faaliyetten sonra Genel Anlaşma’ya taraf olan ülkeler GATT’ı sürekli bir anlaşmaya çevirmek istemişlerdir.
  • GATT kuralları sadece mal ticaretini, WTO mal ticaretinin yanında, hizmetler ticareti ve ticari nitelikteki fikri mülkiyet haklarını da kapsamaktadır.
  • WTO, GATT’a göre anlaşmazlıkların çözümünde daha hızlı çalışan otomatik mekanizmalara sahiptir.

1947 tarihli GATT Anlaşması’na taraf ülkeler, Ocak 1995’te kurulan WTO’nun asli ve kurucu üyeleri olmuşlardır.

Amaçları ve Hedefleri

WTO’nun amaçları, Anlaşma’nın önsözünde belirtilmiştir. Dünya Ticaret Örgütü; mal ve hizmet üretim ve ticaretini geliştirmeyi, dünya kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma hedefine en uygun şekilde kullanımına imkân vermeyi, çevreyi korumayı, gelişme yolundaki ülkelerin (GYÜ’lerin) ve bunların arasında yer alan en az gelişmiş ülkelerin artan dünya ticaretinde ekonomik kalkınma ihtiyaçları ile orantılı bir pay elde etmelerini sağlamayı, uluslararası ticaret ilişkilerinde ayrımcı işlemleri ortadan kaldıran anlaşmalar yapmayı ve kalıcı bir çok taraflı ticaret sistemi geliştirmeyi amaçlamaktadır.

WTO sistemine katılım, müzakereler yoluyla olmaktadır. Katılım süreci her ülkenin hak ve yükümlülükleri bakımından bir dengenin kurulmasını sağlamaktadır. Üye ülkeler, diğer üyeler tarafından kendilerine tanınan ticari ayrıcalıklardan ve öngörülebilir ticari kuralların getirdiği güvencelerden yararlanmaktadır.

Yapısı ve Statüsü

WTO’nun en az iki yılda bir toplanan ve tüm ülkelerin temsilcilerinden oluşan Bakanlar Konferansı, GATT Genel Kurulu’na denktir. Bakanlar Konferansı, bir üyenin talebi üzerine ve Anlaşma ile ilgili Çok Taraflı Ticaret Anlaşması’nın karar alma konusundaki özel hükümlerine uygun olarak, Anlaşma kapsamına giren konulardan herhangi birinde karar almaya yetkilidir. Tüm üyelerin temsilcilerinden oluşan ve gerekli oldukça toplanan Genel Konsey, Bakanlar Konferansı’nın toplantıları arasındaki dönemde Anlaşma ile kendisine verilen görevleri yapan GATT Temsilciler Konseyi’ne eşdeğer bir organdır.

WTO’nun, Genel Direktör tarafından yönetilen Sekretaryası bulunmaktadır. Sekreterya Cenevre’dedir. WTO Genel Direktörü (2012), Fransız Pascal Lamy’dir. Bakanlar Konferansı, Genel Direktörü atar. Genel Direktörün yetki, görev, hizmet şartları ile süresini Bakanlar Konferansı belirler. Genel Direktör ve Sekretaryanın sorumlulukları uluslararası niteliktedir. Genel Direktör ve Sekretarya mensupları, görevlerinin ifasında herhangi bir hükümetten ve WTO dışında kalan herhangi bir makamdan emir almazlar.

Üyelik

1994 yılı sonunda GATT’a taraf ülke sayısı 128 iken, artan küreselleşme süreci sonucunda Dünya Ticaret Örgütü’ne üye ülke sayısı 2018 yılında 164’e ulaşmıştır. Üyeler dünya ticaretinin %98’ni gerçekleştirmektedirler. WTO Anlaşması’nı imzalayan ülkeler GATT’ta olduğu gibi akit taraf değil, WTO üyesidirler. Türkiye, 26.01.1995 tarih ve 4047 sayılı Yasa ile onaylanması uygun bulunan WTO Kuruluş Anlaşması’nı, 31.12.1994 tarihinde geçerli olmak üzere 95/6225 sayılı BKK ile 25.02.1995 tarihinde onaylanmıştır.

Dünya Ticaret Örgütü Bakanlar Konferansı Toplantıları

Dünya Ticaret Örgütü kurulduktan sonra Bakanlar Konferansı adı altında on bir toplantı yapılmıştır:

Singapur 1996: WTO’nun ilk Bakanlar Konferansı, 9-13 Aralık 1996 tarihlerinde Singapur’da yapılmıştır. Bakanlar, WTO kapsamındaki taahhütlerin yerine getirilmesi ve uygulamalar konusunda görüş alışverişinde bulunmuş ve dünya ticaretindeki gelişmeleri gözden geçirmişlerdir. Singapur’da, En Az Gelişmiş Ülkeler için bir Eylem Planı kabul edilmiştir.

Cenevre 1998: WTO’nun ikinci Bakanlar Konferansı 18- 20 Mayıs 1998 tarihlerinde Cenevre’de gerçekleştirilmiş ve Bakanlar yeni bir çalışma programı üzerinde uzlaşmışlardır.

Seattle 1999: Üçüncü Bakanlar Konferansı Seattle’da 30 Kasım-3 Aralık 1999 tarihleri arasında düzenlenmiş ve Konferans başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Başarısızlıkta, sivil toplum kuruluşlarının küreselleşme karşıtı baskıları etkili olmuştur.

Doha 2001: Dördüncü Bakanlar Konferansı, 9-14 Kasım 2001 tarihleri arasında Katar’ın başkenti Doha’da toplanmıştır. Çalışmaların hızlı bir şekilde sonuçlandırılabilmesi amacıyla sorunlu konular; tarım, uygulama konuları, çevre, WTO kuralları, Singapur konuları ve ticaretle bağlantılı fikri mülkiyet hakları olarak altı ana başlık altında birleştirilmiştir.

Cancun 2003: Beşinci Bakanlar Konferans, Meksika’nın Cancun şehrinde 10-14 Eylül 2003 tarihlerinde yapılmıştır. Cancun Konferansı başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Böylece, 1 Ocak 2005’te öngörülen hedeflere ulaşmak mümkün olamamıştır.

Hong Kong 2005: Altıncı Bakanlar Konferansı, 13-18 Aralık 2005 tarihlerinde Hong Kong’da toplanmış ve 18 Aralık 2005’de onaylanan Hong Kong Bakanlar Konferansı Bildirisi, 22 Aralık 2005 tarihinde yayımlanmıştır. Bildiri metni, Doha Kalkınma Gündemi konularında varılan uzlaşmayı yansıtan bölümler ile tarım ürünlerinde pazara giriş, hizmetler ticaretin kolaylaştırılması, özel ve lehte işlem konularından oluşmaktadır.

Cenevre 2009: Yedinci Bakanlar Konferansı 30 Kasım-2 Aralık 2009 tarihleri arasında Cenevre’de yapılmıştır. Çok Taraflı Ticaret Sistemi ve Mevcut Küresel Ekonomik Çevre başlığı altında toplanan Konferans, 2001 yılından bu yana devam eden Doha Kalkınma Gündemi müzakerelerinde ilerleme sağlanamadan sona ermiştir. Konferans’ta üyeler TRIPS İhlale Dayanmayan Şikayetler konusunda sekizinci Bakanlar Konferansı’na kadar mal ve hizmetlere ait fikri mülkiyet haklarının, metne bağlı olmayan ihlalleri durumunda birbirlerini dava etmemeye ve internetten kitap ve yazılım indirme gibi elektronik aktarımlara gümrük tarifesi uygulamama politikasına devam etmeye karar vermişlerdir.

Cenevre 2011 : Sekizinci Bakanlar Konferansı 15-17 Aralık 2011 tarihlerinde Cenevre’de 154 üye ülkenin Ekonomi ve Maliye Bakanlarının katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Konferansta devlet ihaleleri ile kamu kaynaklarının daha iyi kullanılması ve mali disiplin sağlanması gibi konu başlıkları başta olmak üzere ekonomik kalkınma, istihdam ve yoksulluğun azaltılmasına ilişkin politikaların izlenmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına yönelik küresel düzeydeki çalışmaların yürütülmesi konuları ele alınmıştır.

Bali 2013 : Dokuzuncu Bakanlar Konferansı 3-6 Aralık 2013’te Bali’de (Endonezya) yapılmıştır. Bali Bakanlar Konferansı Kararı uyarınca, “Bali Paketi” olarak adlandırılan ticareti düzene sokmayı amaçlayan taslak anlaşmanın WTO’yu kuran Marakeş Anlaşması Ek 1A’ya ilave edilmesi için taslak bir Protokol hazırlanması, Protokol’ün 31 Temmuz 2015’e kadar üye ülkelerin kabulüne açılması ve üye ülkelerin 2/3 çoğunluğunun Protokol’ü kabulü ile Anlaşma’nın yürürlüğe girmesi öngörülmüştür. Fakat protokol metni bazı üye ülkelerin uzlaşmaması nedeniyle sonuçlandırılamamıştır.

Nairobi 2015 : Onuncu Bakanlar Konferansı 15-19 Aralık 2015’te Nairobi’de (Kenya) yapılmıştır. Nairobi Bakanlar Konferansında 2005’te Hong Kong’ta yapılan altıncı konferansta ele alınan konularda ilerleme sağlanmıştır. Tarım, pamuk ve az gelişmiş ülkelerle ilgili konular “Nairobi Paketi” olarak benimsenmiştir

Buenos Aires 2017: 11. WTO Bakanlar Konferansı 10-13 Aralık 2017’de Buenos Aires’te (Arjantin) yapılmıştır. Söz konusu Bakanlar Konferansında balıkçılık sübvansiyonları ve e-Ticaret gümrük vergileri de dahil olmak üzere her alanda müzakerelere devam etme kararları alınmıştır.

Doha Kalkınma Gündemi

2001 yılı Kasım ayında Doha’da düzenlenen Dördüncü Bakanlar Konferansı ile WTO Doha Kalkınma Turu adı altında başlatılan çok taraflı ticaret müzakereleridir. Doha Bildirisi genelde gelişme yolunda ülkelerin taleplerine büyük ölçüde yer veren bir metindir. Tüm alanlarda “özel ve lehte işlem” (muamele) ile teknik yardım konuları ön plana çıkarılmıştır. GYÜ’ler ve EAGÜ’ler lehine alınan kararlar sonucunda yeni tur görüşmeleri, bir “kalkınma turu” olarak değerlendirilmiştir. Bu sebeple Doha Turu’na “Doha Kalkınma Gündemi” (Doha Development Agenda) denilmektedir.

Dünya Ekonomisinde Hizmetler Ticareti

Günümüzde hizmetlerin tanımı ve sınıflandırılmasında anlaşma sağlanamamış olması, hizmetlerin dünya ekonomisi açısından önemli bir paya sahip olmasına engel olamamıştır. Uruguay Turu’nda oluşturulan Hizmetler Ticareti Genel Anlaşması’nda hizmetlerin tanımı yoktur. Bunun sebebi, hızla gelişen teknolojiye paralel olarak ortaya çıkan hizmetlerin tanım dışında kalmasını önlemektir.

Dünya ticaretinde önem kazanan hizmetlerin tanımlama ve sınıflandırma farklılığı sebebiyle yeterli ve güvenilir veri bulunmamaktadır. Bunun sebebi, hizmetler sektörünü oluşturan alt sektörlerin heterojen yapıda olması ve hizmetler sektörü ile ilgili sınıflandırmada ülkeler arasındaki farklılıklardır. Hizmetler, hem gelişme yolunda olan hem de gelişmiş ülkelerde en çok istihdam sağlayan sektörlerin başında gelmektedir. Hizmetlerin ticarete katkısı, Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Latin Amerika’da, Asya ve Afrika’ya göre daha yüksek oranda gerçekleşmektedir. Bu da hizmetlerin ekonomik faaliyetlerdeki payının artmasının gelişmişlik seviyesi ile doğru orantılı olduğunu göstermektedir. Asya’nın başını çektiği hizmetler ihracı konusunda Kuzey ve Latin Amerika ikinci sırada yer almıştır. Daha sonra Afrika ve Batı Avrupa gelmektedir.

Mal ticareti için yapılmış bulunan GATT, sadece sınır ötesine geçen ürünleri kapsamıştır. Hizmet ticaretini düzenleyen GATS’da ise farklı hizmet türlerini dikkate alan yeni bir tanımlama yapılmış ve uluslararası hizmetler ticareti dört şekilde sınıflandırılmıştır:

  • Sınır Ötesi Ticaret: Hizmetin, bir üye ülkeden diğer bir üye ülkeye gönderilmesi suretiyle sağlanmasıdır.
  • Yurt Dışında Tüketim: Hizmetin, bir üye ülkede, diğer bir üye ülkenin tüketicisine sunulması suretiyle sağlanmasıdır.
  • Ticari Varlık: Hizmetin, bir üye ülkenin hizmet sunucusu tarafından herhangi bir üye ülkede ticari varlık oluşturmak suretiyle sağlanmasıdır.
  • Gerçek Kişilerin Varlığı: Hizmetin, bir üye ülkenin hizmet sunucusu tarafından, diğer bir üye ülkede ticari varlık oluşturulmaksızın gerçek kişi olarak faaliyet gösterilmesiyle sağlanmasıdır.

Hizmetler Ticareti Genel Anlaşması

Hizmetler Sektörünün Tanımı ve Kapsamı

15 Nisan 1994 tarihinde Marakeş’te imzalanan Uruguay Turu Sonuç Belgesi (Nihai Senet) kapsamında yer alan Hizmetler Ticareti Genel Anlaşması (General Agreement on Trade in Services: GATS), uluslararası hizmetler ticaretine ilişkin temel kavram, kural ve ilkeleri ortaya koyan ilk çok taraflı anlaşmadır.

GATS, birincisi tüm taraflarca uygulanması gereken temel kurallar, ikincisi bazı hizmet sektörlerinin özel durumlarına ilişkin ekler ve kararlar, üçüncüsü de ülkelerin üstlendikleri özel yükümlülükleri gösteren taahhüt listeleri olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır dilebilir ve keyfi uygulamaları içermeyen bir ortamda serbestleştirilmesidir.

İktisat teorisinde klasik İngiliz iktisatçısı Colin Grant Clark’ın (1905-1989) ekonomik faaliyetler ile ilgili sınıflandırması önemlidir. Gayri Safi Milli Hasıla, üzerine yapmış olduğu çalışmalarıyla tanınan C. G. Clark, ekonomiyi üç temel sektöre ayırmıştır. Birincil sektör tarım, ikincil sektör sanayi ve üçüncül sektör ise hizmetlerdir.

Amerikalı Allen Fisher (1945) ile Fransız Jean Fourasite (1953) Clark’tan önce toplumu tarım, sanayi ve hizmetler olarak üç ana sektöre ayırarak incelemişlerdir. Her üç iktisatçıya göre hizmetler sektörü, ticaret, bankacılık, sigortacılık, ulaştırma ve sanat faaliyetleri gibi her türlü yüksek nitelikli ürünü kapsamaktadır. Hizmetler ile mallar arasındaki en önemli fark, fiziksel varlıkla ilgilidir. Fiziksel varlıkla ilgili tanımlamalarda istisnalar söz konusudur.

Hizmetler sektöründe hizmetlerin varlığı yoktur. Oysa malların fiziksel varlığı vardır. Üreticiler ile tüketiciler arasında karşılıklı etkileşim gerektirmediğinden depolanabilir.

Avrupa Birliği’ni kuran Roma Anlaşması’nın 60’ncı maddesinde hizmetler, sınai nitelikte faaliyetler, ticari nitelikte faaliyetler, esnaf ve sanatkar faaliyetleri, mesleki faaliyetler şeklinde sıralanmaktadır. Anlaşma’nın 61’nci maddesinde de ulaştırma, bankacılık ve sigortacılık alanlarındaki hizmet ticareti düzenlemelerinin Anlaşma’nın ulaştırma ve sermayenin serbest dolaşımı ile ilgili maddesinde ele alınmakta olduğu vurgulanmaktadır.

OECD, Uluslararası Sınıflandırma Sistemi’nin geçirilmiş ikinci versiyonunda hizmetleri dört gruba ayırmaktadır. Bunlar; toptan ve perakende ticaret, otel ve restoranlar, ulaştırma, depolama, iletişim, finans, sigorta, emlak firmalarınca sunulan hizmetler, kollektif, sosyal ve bireysel hizmetlerdir.

GATS’ta tanımlanan temel hizmet sektörleri ise 12 adettir. Bu hizmet alt sektörleri aşağıda verilmiştir.

  • Mesleki Hizmetler: Uzmanlık gerektiren hizmetler, bilgisayar ve ilgili hizmetler, araştırma ve geliştirme hizmetleri, emlak hizmetleri ve diğer mesleki hizmetlerdir.
  • Haberleşme Hizmetleri : Posta ve kurye hizmetleri, telekomünikasyon hizmetleri ve audiovisual (görsel-işitsel) hizmetlerdir.
  • Müteahhitlik ve İlgili Mühendislik Hizmetleri: Binalar için genel müteahhitlik işleri, inşaat mühendisliği için genel müteahhitlik işleri, tesisat ve montaj işleri ve bina tamamlama ve bitirme işleri gibi sektörleri kapsar.
  • Dağıtım Hizmetleri: Komisyonculuk hizmetleri, toptan ticaret hizmetleri, perakende ticaret hizmetleri ve franchising gibi hizmetlerdir.
  • Eğitim Hizmetleri : İlk, orta ve yükseköğretim hizmetleri ile yetişkin eğitimi.
  • Çevre Hizmetleri: Kanalizasyon hizmetleri çöplerin kaldırılması hizmetleri, sağlık koruma ve benzeri hizmetleri içine alır.
  • Mali (Finansal) Hizmetler : Tüm sigortacılık ve sigortacılığa bağlı hizmetler, bankacılık ve diğer mali hizmetler (sigortacılık hariç).
  • Sağlıkla İlgili ve Sosyal Hizmetler: Hastane hizmetleri, diğer insan sağlığı hizmetleri ve sosyal hizmetler bu kapsamdadır.
  • Turizm ve Seyahat ile İlgili Hizmetler : Otel ve lokantalar (yemek hizmetleri dahil), seyahat acenteleri ve tur operatörlüğü hizmetleri ve turist rehberliği hizmetleri bu kapsamda değerlendirilir.
  • Eğlence, Kültür ve Spor Hizmetleri: Eğlence hizmetleri, haber ajansı hizmetleri, kütüphane, arşiv, müze ve diğer kültürel hizmetler ile sportif ve rekreasyonel hizmetleri.
  • Ulaştırma Hizmetleri: Deniz taşımacılığı hizmetleri, iç suyolları taşımacılığı hizmetleri, havayolu taşımacılığı hizmetleri, uzay taşımacılığı hizmetleri, karayolu taşımacılığı hizmetleri, boru hattı taşımacılığı, tüm taşımacılık sektörlerine yönelik yardımcı hizmetler bu kapsamdadır.
  • Başka Yere Dahil Edilmemiş Diğer Hizmetler: Yukarıda başlıklar içinde yer almayan hizmetleri kapsamaktadır.

GATS İlkeleri

GATS, tıpkı GATT’da olduğu gibi bazı temel kuralları (ilkeleri) içermekte ve GATT kuralları ile örtüşmektedir.

En Çok Kayrılan Ülke ile ilgili olan II’nci madde; üye ülkeler tarafından kendilerinde hizmet üretimi yapan diğer WTO üyesi ülke hizmet sunucuları arasında ayırım yapılmaması ve bir ülke hizmet sunucusuna tanınan haklardan diğer üye ülke hizmet sunucusunun da yararlandırılması gerekliliğine ilişkindir.

Saydamlık (Md. III) çok taraflı liberalizasyona ulaşmada temel ilkedir. GATS ile ilgili olan ve Anlaşma’nın işleyişini etkileyen bütün önlemler en geç yürürlüğe girmeleriyle birlikte üye ülkelerce yayımlanacaktır. Üye ülkelerin taraf olduğu hizmetler ticareti ile ilgili veya hizmetler ticaretini etkileyen uluslararası anlaşmalar da bu kapsam içindedir.

Ekonomik bütünleşme (Md. V), GATS üyelerinin kendi aralarında belli şartlarla hizmetler ticaretini daha ileri bir düzeyde liberalize etmeyi öngören bir anlaşma yapmalarına imkân vermektedir. Böyle bir anlaşma kapsamlı olmalı, özellikle hizmet sunum şekillerinden herhangi birini dışarıda bırakmamalıdır.

Pazara giriş (Md. XVI) hükmü hizmet sunum biçimlerini kapsarken bir üyenin herhangi bir diğer üyenin hizmetlerine ve hizmet sunucularına listesinde belirtilen şart ve sınırlamalar çerçevesinde sağlanandan daha kötü şartları taşıyan bir uygulamada bulunmayacağını öngörmektedir. Bu hüküm, tüm hizmetlere ve hizmet sunucularına belirtilen şartların uygulanmasını gerektirmektedir.

Ulusal işlem (milli muamele, Md. XVII) ilkesi, bir pazarda yerli ve yabancı arasında ayırımcı olmama kuralını içermektedir. Buna göre her üye bir diğer üyenin hizmet sunucularına, hizmet arzını etkileyen bütün önlemlerle ilgili olarak kendi hizmet sunucularına uygulandığından daha az kayırıcı bir işlem uygulamayacaktır.

Ticaretle İlgili Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması

Uruguay Turu Nihai Senedi’nin kabul edilmesiyle birlikte 1 Ocak 1995 tarihinde o zamana kadar uluslararasında düzenlenmeyen fikri ve sınai mülkiyet haklarını koruyan Ticaretle İlgili Fikri Mülkiyet Hakları (Trade Releted Intellectual Property Rights: TRIPS) Anlaşması yürürlüğe girmiştir. Anlaşma’nın I’nci Kısmı, genel hükümler ve temel ilkeleri belirlemektedir. Bu bölümde “ulusal işlem” kuralına göre, her bir tarafın fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda, diğer taraf uyruklu kişilere, kendi uyruğundan olanlardan daha az elverişli bir tutum sergilememesini hükme bağlamıştır.

Aynı bölümdeki en çok kayrılan ülke ilkesine göre, taraf bir ülkenin, yabancı uyruklu kişilere tanıdığı tüm avantajlar şartsız olarak, bu işlem ilgili tarafın kendi vatandaşlarına tanıdığı işlemden daha elverişli olsa bile, diğer tüm taraf ülkelere de tanınacaktır. Anlaşma ile bilgisayar programları ve veri tabanlarının hangi şartlar altında telif hakları çerçevesinde korunacağı hususuna da açıklık getirilmiştir.

Anlaşma, bir tarafın diğer bir tarafın vatandaşlarına sağladığı avantajı, tüm tarafların vatandaşlarına da tanınmasını zorunlu kılan, uluslararası fikri mülkiyet anlaşmasında bir yenilik olan en çok kayrılan ülke ilkesini de kapsamaktadır.

Telif hakları konusunda taraflara, edebiyat ve güzel sanatlarla ilgili çalışmaların korunması için Bern Konvansiyonu’nun (Paris, 1971) 6’ncı maddesindeki etik haklarının korunması zorunluluğunu getirmemektedir.

TRIPS Anlaşması ile uluslararası kurallara önemli değişiklikler getirilmiştir. TRIPS, ne tür markaların korunacağını bunun yanı sıra ticari tasarımların da hizmet markaları olduğunu ve bu markaların sahiplerine verilecek hakların ne olacağını tanımlamıştır.

Fikri mülkiyet hakları, insan aklının yarattığı ürünleri kapsamaktadır. Yaratıcı veya sanatsal eserlerin yaratıcılarının hakları fikri mülkiyet hakları olarak bilinmektedir.

Uruguay Turu kararlarına göre WTO’ya üye ülkeler, ihtiyaç duydukları patent veya uygun teknolojiyi, acil durumlarda ya da ticari olmayan kamusal amaçlı kullanımlar için patent sahibinin onayını almaksızın kullanabileceklerdir. Ancak patenti kullanan ülke, bu gibi durumlar için patent sahibi ülkeye bir bedel ödeyecektir.

TRIPS Anlaşması, GATT ve GATS ile birlikte WTO hukuk sistemi içinde (üç sütunlu bir mekanizma) sacayağı oluşturmaktadır.

Fikri hakların izinsiz olarak kullanımı hak sahibinin haklarının ihlal edilmesidir. Uruguay Turu öncesi dönemde taklit ve kaçak malların üretiminde ve uluslararası ticaretinde artışa tanık olunmuştur. Bu sonuç, büyük ölçüde ticari marka ve telif haklarına ilişkin yasaların tatminkar düzeyde uygulanamamasından kaynaklanmıştır. Ayrıca patentleşmiş teknoloji üreticiler tarafından patent sahiplerinden lisans alınmaksızın kullanılmıştır.

Koruma standartlarının yanı sıra hakların korunduğu süre ülkeden ülkeye değişiklik göstermiştir. TRIPS Anlaşması, Dünya Fikri Mülkiyet Hakları Örgütü’nün (WIPO) geliştirdiği fikri mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin anlaşmaları tamamlamaktadır. Özellikle, değişik fikri mülkiyet haklarına getirilmesi gereken korumanın asgari standart ve süresini belirlemektedir.

Giriş

Dünya ekonomisindeki küreselleşmenin hızlanmasıyla dünya ticaret sisteminin kuralları sürekli yenilenmeye başlamıştır. Sisteme daha çok katılım sağlamak amacıyla dünya ticaretini düzenleyen kuralların ticari yansımalarını iyi değerlendirmek gerekir. Özellikle bu durum, gelişme yolunda olan ülkeler açısından çok daha önem taşır. Dünya Ticaret Örgütü’nün 1995 yılında kurulmasına kadar, II. Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT), hem bir örgüt hem de uluslararası ticaret kuralları koyan bir anlaşma olarak çok önemli bir fonksiyon üstlenmiştir. 1948 yılından sonra 50 yılda aşamalı olarak gelişen çok taraflı dünya ticaret sisteminin gözetim sorumluluğunu GATT üstlenmiş ve dünya ticaretinin liberalleştirilmesine önemli katkıda bulunmuştur.

Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması

Kuruluşu

II. Dünya Savaşı’nın ardından BM üyesi ülkeler uluslararası ticareti serbestleştirmek ve ülkelerin dış ticaret politikalarını yakınlaştırmak için toplantı yapmaya karar vermişlerdir. Bu kapsamda 1946 yılında BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi bir Hazırlık Komitesi oluşturmuştur. Komite’nin görevi, dış ticaret ve istihdam konularında uluslararası bir konferans için hazırlık yapmaktır. Hazırlık Komitesi’nin ortak bir sözleşme taslağı üzerinde anlaşamaması nedeniyle Yazım Komitesi oluşturulmuştur. Yazım Komitesi anlaşmazlık yaratan konular üzerine odaklanırken, ABD’de Hazırlık Komitesi’ne üye ülkelerle ikili temasa geçerek başka bir anlaşma metni için çalışma yürütmüştür.

Yazım Komitesi’nin çalışmalarının ardından tekrar toplanan Hazırlık Komitesi taslak bir sözleşme (Uluslararası Ticaret Örgütü’nün kurulmasına ilişkin) üzerinde anlaşmaya varmıştır. Aynı tarihlerde ABD ile Hazırlık Komitesi’ne üye 23 ülke arasında karşılıklı tarife indirimlerini içeren Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (General Agreement on Tariffs and Trade: GATT) 30 Ekim 1947 tarihinde imzalanmıştır. GATT’a ilişkin geçici uygulama protokolünün 8 ülke tarafından onaylanmasının ardından, Anlaşma 10 Ocak 1948’de yürürlüğe girmiştir. Genel Anlaşma (GATT 1947) 4 bölüm ve 38 maddeden oluşmuştur.

Temel İlkeleri

GATT 1947, genel ve özel nitelikteki amaçlara ulaşabilmek için başlıca dört temel ilkeden (kuraldan) hareket etmiştir.

En çok kayrılan ülke ilkesi : Üye ülkeler arasındaki dış ticaret ayırımcı olmayan bazda yapılmalıdır. Bu ilke, GATT’ın I’nci maddesinde yer alan ve kuruluşun özünü oluşturan en çok kayrılan ülke kuralına (the most favoured nation treatment principle: MFN) dayanır. İlke, her GATT üyesinin tüm taraflara, aynı gümrük tarife oranının uygulamasını ve ayırımcı işlemde bulunulmamasını öngörür.

Bu kurala göre üye ülkelerin biri eğer diğer bir ülkeye herhangi bir gümrük kolaylığı sağlarsa, Anlaşma’ya (GATT’a) taraf bütün ülkeler de bu ayrıcalıktan otomatik olarak yararlanırlar. Bu yararlanma içine dış ticaret ile ilgili her çeşit gümrük vergisi, vergi uygulaması ve gümrük formaliteleri girmektedir.

En Çok Kayrılan Ülke ilkesinin çeşitli istisnaları vardır. Bunlar; gümrük birlikleri, serbest ticaret anlaşmaları gibi bölgesel ticaret anlaşmaları ve Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GSP: Generalized System of Preferences) gibi gelişme yolundaki ülkeler lehine düşük gümrük vergisi alınması veya gümrük vergisinin alınmaması gibi ayrımcı nitelikteki uygulamalar ile Anlaşma’nın öngördüğü anti damping ve telafi edici vergiler gibi diğer uygulamalardır. Bölgesel birleşmeler ve ticaret anlaşmaları en çok kayrılan ülke ilkesine getirilen istisnalar arasında yer alır

Tarifeler yoluyla koruma ilkesi : Bu ilkeye göre GATT’a taraf ülkeler, sanayilerini sadece gümrük tarifeleri ile koruyacaklar ve bu amaçla diğer önlemlere başvurmayacaklardır. Dolayısıyla ithal kotalarının yerli sanayinin korunması amacıyla kullanılması yasaklanmıştır. Miktar kısıtlamalarının istisnai olarak hangi şartlarda ve kimler tarafından kullanılabileceği ayrıca belirtilmiştir. Genel Anlaşma’ya (GATT’a) göre geçici ödemeler dengesi zorluğu çeken ülkelerin bir süre için ithalatlarını kısıtlamaları mümkündür.

Ulusal işlem ilkesi: Bu ilke, iç pazara ilişkin düzenleme ve uygulamalar yönünden ithal ve yerli mallar arasında ayrım yapılmamasını öngörmektedir. Ulusal İşlem Kuralı (Milli Muamele: National Treatment) bir mal, hizmet ve fikri mülkiyet pazara girdikten sonra uygulanır. Yerli üretimden gümrük vergisine eş bir vergi alınmamış olmasına rağmen, ithal mal üzerinden gümrük vergisi alınması ulusal işlem ilkesine aykırılık oluşturmaz.

Gümrük vergilerinin indirilerek konsolide edilmesi ilkesi: GATT, öncelikle gümrük tarifelerinin indirilmesi üzerinde yoğunlaşmıştır. Her üye ülkenin taviz listesinde yer alan oranlar bağlı oranlar (bound rates) olarak tanımlanmıştır. Ülkeler bu oranların üzerine çıkamaz, oranlar üye ülkeler bakımından bağlayıcıdır. Oranlar önemli ticaret ortaklarıyla telafi amacıyla müzakere edilmeksizin arttırılamaz.

Temel İlkelerden İstisnalar

GATT 1947’de yukarıda belirtilen temel ilkelerinden bazı istisnalar vardır. Bunlardan en önemlisi, Genel Anlaşma’nın ilk maddesinde yer alan ve GATT sisteminin esasını oluşturan en çok kayrılan ülke kuralından istisnadır.

Bir grup ülke kendi aralarında bir ekonomik birleşme kurmaya karar vermiş ve Genel Anlaşma’da öngörülmüş şartları da yerine getirmişlerse gümrük indirimleri ile miktar kısıtlamalarının kaldırılması, sadece birleşmeye dahil olan ülkeler için geçerli olacaktır.

İkinci önemli istisna, Anlaşma’nın XXII. maddesinde yer almıştır. Eğer bir ülke dış ödemeler dengesinde zorluklar ile karşılaşıyorsa, bu durumda ithalatına kota uygulayabilir. Fakat uygulama mutlaka geçici olmalı ve diğer GATT üyelerinin ticari ve ekonomik çıkarlarına zarar vermemelidir. Ödemeler dengesindeki güçlükler giderildiği zaman, kısıtlamalar derhal kaldırılmalıdır.

Gönüllü ihracat kısıtlaması anlaşmaları 1970’li yıllarda, özellikle ABD ve AB tarafından sıkça uygulanmıştır.

GATT’ın temel kuralı olan en çok kayrılan ülke ilkesinden önemli diğer bir istisna da birbirine komşu ülkelerin sınır ticaretidir. Bu ticaretten amaç, herhangi bir ekonomik birleşmeye gitmeden ortak sınırlara sahip ülkeler arasında belli miktarda malların serbest şekilde geçişini sağlamaktır. Burada sınır ticaretinin en çok kayrılan ülke ilkesini tehlikeye sokmayacak ölçüde olması gerekir.

GATT’ın Amaçları ve Hedefleri

Genel amaçlar, diğer bütün uluslararası ekonomik kuruluşların gerçekleştirmek istedikleri ile aynıdır. Bunlar; üyelerinin hayat seviyelerini yükseltmek, reel gelir ve efektif talepte istikrarlı bir büyüme ile dünya kaynaklarında tam kullanımı sağlamak, üretimin ve uluslararası ticaretin geliştirilmesine yardımcı olmaktır.

Tarife dışı engeller GATT sisteminde 40 ayrı kategoride sınıflandırmıştır. Bu 40 ayrı kategori 4 grup altında ele alınabilir:

Miktar kısıtlamaları (kotalar), ithal yasakları ve şartlı ithal izinleri gibi önlemleri kapsar. GATT kuralları gereği, yukarıda da belirtildiği gibi, geçici ödemeler dengesi ve döviz sorunu olan bir ülke, bir süre için ithalatını kısıtlayabilir.

Gönüllü ihraç kısıtlamaları , ihracat yapılan ülkenin ithalatı kısma tehdidine karşılık, ihracatçı ülkelerin ihracatını istenilen seviyede tutmak için aldıkları önlemlerdir. Gönüllü ihracat kısıtlamaları, kota uygulaması ile benzer sonuçlara yol açar

Tarife benzeri önlemlerin en önemlileri , tarife kotaları ile mevsimlik gümrük vergileridir. Uygulamada tarife kotaları, konulan gümrük vergisinin belli bir miktar ithalat için geçerli olmasıdır. Miktar aşıldığında gümrük vergisi, yasal vergi oranına kadar yükseltilir. Mevsimlik gümrük vergisi uygulaması ise tarım ürünleri için farklı mevsimlerde farklı ithal vergisi konulmasıdır. Böylece, üretimin çok olduğu mevsimlerde vergiler yüksek tutularak iç piyasada fiyatların düşmesi önlenmektir.

Gözetleme ve izleme önlemleri , fiyat ve miktar kontrolleri ile anti damping ve telafi edici vergi uygulamalarından oluşmaktadır. Anti damping ve telafi edici vergi gibi fark giderici vergiler, dünya ticaretini ve rekabetini olumsuz bir şekilde etkileyince alınır. Anti damping ve telafi edici vergi araçları, GATT çerçevesinde uzun yıllar düzenlenememiştir. Ancak, 1980’li yıllarda belirlenen kodlar ile fark giderici vergiler, belli bir uluslararası sistematiğe kavuşmuştur.

GATT Döneminde Yapılan Tarife İndirim Görüşmeleri

GATT çerçevesinde yapılan tarife indirim turlarına Çok Taraflı Ticaret Görüşmeleri diğer bir deyişle Ticaret Turu (Raund) denir. Bu turlarda GATT hükümlerine aykırı kısıtlama önlemlerinin alınmasının durdurulması standstill (askıya alma), bu önlemlerin kaldırılması ise rollback (geri dönüş) olarak isimlendirilir. GATT’a taraf ülkeler arasında yapılan gümrük tarife indirim turları aşağıda açıklanmıştır.

Cenevre Turu 1947: Genel Anlaşma’nın yürürlüğe girmesiyle tarife indirimleri gündeme gelmiş ve ilk çok taraflı ticaret görüşmeleri (müzakereleri) Cenevre’de yapılarak ticareti kısıtlayıcı önlemlerin kaldırılması kararlaştırılmıştır.

Annecy Turu 1949: Fransa’nın Annecy kentinde 1949 yılının Nisan-Ağustos döneminde devam eden beş ayda, 13 GATT üyesi ülke yaklaşık 5.000 tarifede önemli indirimler gerçekleştirmişlerdir.

Torquay Turu 1950-1951: İngiltere’nin Torquay kentinde Eylül 1950’den Nisan 1951’e kadar süren üçüncü tur çok taraflı ticaret görüşmelerine 38 ülke katılmıştır. Tur’da 8.700 adet tarifede 1948’deki seviyelerine göre %25 oranında indirim sağlanmıştır.

Cenevre Turu 1956: Mayıs 1956’da Cenevre’de tamamlanan 26 ülkenin katıldığı turda, 2.5 milyar dolar değerindeki ürünlerde tarife indirimi gerçekleştirilmiştir.

Dillion Turu 1960-1962 : ABD Hazine Bakanı Douglas Dillion’un teklifi üzerine toplanan beşinci çok taraflı ticaret görüşmelerine 26 ülke katılmış ve iki bölüm halinde yapılmıştır. Birinci Bölüm AET üyesi ülkeler ile tek bir tarife indirimine yönelik olmuştur. İkinci Bölüm, genel tarife şeklinde gerçekleşmiş ve 4.400 tarife pozisyonunda 4.9 milyar dolarlık ticaret hacmini kapsamıştır.

Kennedy Turu 1964-1967 : ABD Başkanı Kennedy’nin teklifi ile Cenevre’de gerçekleştirilen Kennedy Turu’na 63 ülke katılmıştır.Kennedy Turu sonucunda sınai mal gümrük vergilerinde %36 oranında global indirim gerçekleştirilmiştir. İndirime konu olan mallar, dünya ticaretinin beşte dördü kadar olup 3.600 mal ve 40 milyar dolarlık ticari ürün üzerindeki gümrüklerin azaltılması anlamına gelmektedir.

Tokyo Turu 1973-1979: Yedinci Çok Taraflı Ticaret Görüşmeleri, ABD, AT ve Japonya’nın 1972 yılında almış oldukları karar üzerine 12 Eylül 1973 tarihinde Tokyo’da başlamıştır. Bu Tur’a GATT’a üye olan ve olmayan 99 ülke katılmıştır. Görüşmelerin sonuçlarından en önemlisi, 14 Haziran 1983 tarihinde Brüksel’de imzalanan Armonize Mal Tanımı ve Kodlama Sistemi Hakkında Uluslararası Sözleşme’nin (kısaca Armonize Sistem) 1 Ocak 1988’de yürürlüğe girmesidir.

Ödemeler Dengesinin Sağlanması İçin Alınan Ticaret Önlemleri: GATT Anlaşması’nın XII ve XVIII’nci maddeleri uyarınca hükümetlerin uyguladıkları ticari önlemlere ilişkin uygulamalar ve usuller üyeler tarafından onaylanmıştır.

Ekonomik Kalkınma İçin Korunma Hükümleri: Genel Anlaşma’nın XVIII’nci maddesi uyarınca GYÜ’lerin ekonomik kalkınma ihtiyaçları için bu ülkelere ticari önlemleri uygulamada daha fazla esneklik sağlamaya yönelik kararlar alınmıştır.

GATT Sisteminde Danışma, Anlaşmazlıkların Çözümlenmesi ve İzlenmesi Kararı: GATT içinde ticari önlemlerin bildirimi, danışmanlık, anlaşmazlıkların çözümlenmesi ile uluslararası ticaret sistemindeki gelişmelerin izlenmesi konusundaki mevcut mekanizmaların geliştirilmesine yönelik ilkeler belirlenmiştir.

Uruguay Turu 1986-1993: GATT çerçevesinde sekizinci Çok Taraflı Ticaret Görüşmeleri, 15-20 Eylül 1986 tarihlerinde Punto del Este’de (Uruguay) üye ülkelerin Ticaret Bakanları toplantısı ile başlamıştır. Tur’un gerçekleştirilmesine, Kasım 1982’de Cenevre’de yapılan bakan seviyesindeki genel kurul toplantısında karar verilmiştir. Çok Taraflı Ticaret Görüşmeleri, 15 Aralık 1993’de bir uzlaşmaya varılarak sonuçlanmıştır. Uruguay Turu’nda alınan kararlar, üye ülkelerin hükümetleri tarafından 12-15 Nisan 1994 tarihleri arasında Fas’ın Marakeş şehrinde imzalanmıştır.

Uruguay Turu’nun dünya ticaret sistemine kazandırdığı en önemli katkı, WTO bünyesinde bir Anlaşmazlıkların Çözüm Organı’nın kurulmasıdır. Böylece GATT’ta göre WTO’da uyuşmazlıkların çözümüne yönelik sistem daha da güçlendirilmiştir.

Uruguay Turu Sonuçları

Uruguay Turu Çok Taraflı Ticaret Müzakereleri, özellikle tarım reformu alanındaki uyuşmazlık sebebiyle Aralık 1990’da Brüksel’de yapılan Bakanlar Toplantısı’nda sonuçlandırılamamıştır. Aralık 1991’de GATT Genel Direktörü’nün ismiyle Dunkel Kağıdı olarak isimlendirilen Nihai Senet Taslağı 15 Aralık 1993 tarihinde “ad referandum” olarak kabul edilmiştir

Nihai Senet ile 1947 yılından bu yana geçici statü ile faaliyet gösteren GATT’ın yerine, Bretton Woods kurumlarından olan Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası ile birlikte üçüncü ayağını oluşturan Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization: WTO) kurulmuştur. Böylece uluslararası ticaretin işleyişinde uygulanacak kurallar ile anlaşmazlıkların çözüm mekanizmaları, hukuki temellere oturtulmuştur. Nihai Senet (Final Act) 15 Nisan 1994 tarihinde Fas’ın Marakeş şehrinde imzalanmış ve 1 Ocak 1995’de yürürlüğe girmiştir.

Uruguay Turu’nda ele alınan konular ve yapılan düzenlemeler aşağıda incelenmiştir.

Dokuma (tekstil) ve hazır giyim (konfeksiyon): GATT Anlaşması çerçevesinde hazır giyim ve tekstilde uygulanan gümrük vergileri ve miktar kısıtlamaları, 1995’den sonraki 10 yıl içerisinde tamamen kaldırılacaktır. Bu kararların amacı, 1974’de imzalanan Çokelyaflılar Sözleşmesi’nin (MFA: Multi Fibre Arrangement) yürürlükten kaldırmaktır

Tarım sektörü: GATT Anlaşması, tarım sektörünü çok taraflı ticaret kuralları dışında tutmuştur. II’nci Dünya Savaşı sonrasında hiç bir ülke, tarımın liberalizasyon (serbestleştirme) kapsamına alınmasını istememiştir.. Uruguay Turu tarım görüşmelerinde tarım sektöründe bir reform süreci başlatılarak bu sektördeki ticaretin piyasa kurallarına göre işlemesini sağlamak amaçlanmıştır.

Hizmetler sektörü: GATT, sadece mal ticaretini düzenlemiş, hizmetler sektörü sistem dışında bırakılmıştır. Hizmetler sektörünün çok taraflı ilke ve kurallar dışında kalmasının sakıncalı olması yüzünden, konu Uruguay Turu görüşmelerinde ele alınmıştır. Hizmetler sektörünün nispi ağırlığı, hem işgücü kullanımı hem de katma değer açısından bütün ülkelerde artmıştır. Hizmetler ihracatı, günümüzde toplam mal ihracatının ortalama olarak yüzde 20’ni oluşturmaktadır. Önemli bir paya sahip olan diğer hizmet kalemleri, sigortacılık, bankacılık, reklamcılık, inşaat, mesleki ve haberleşme hizmetlerini kapsamaktadır

Anti damping: GATT çerçevesinde ülkeler haksız rekabeti önleyebilmek için anti damping vergilerine başvurma haklarına sahiplerdir. Buna rağmen, ülkelerin dampinge karşı tutumlarının giderek saklı bir korumacılık yöntemi olarak belirmesi, damping olaylarının araştırılması için açık kuralların konulması gereğini ortaya çıkarmıştır. Bununla ülkeler anti damping uygulamaları ile yerli üreticilerini korumaya devam etmektedirler.

Devlet yardımları: Haksız rekabeti önleyici önlemler çerçevesinde ithalatçı ülkeler, devlet teşvikleri ile yapılan ihracata karşı anti sübvansiyon vergiler (telafi edici vergiler) ile korunmaktadırlar. Uruguay Turu sonunda bu vergiler konusunda yeni düzenlemeler yapılmıştır.

Koruma Önlemleri: Koruma önlemleri, ülkelerin sanayilerinde önemli bir zarar tehdidi yaratan ithalatlara karşı kullandıkları araçların başında gelmektedir. Özellikle Avrupa Birliği (AB) ve ABD, yeni sanayileşmiş ülkelere gönüllü ihracat kısıtlaması uygulamaktadırlar.

Sanayi Ürünlerine Uygulanan Gümrük Vergileri : Dünya ekonomisinde gelişmiş ülkelerin sanayi ürünlerine uyguladıkları gümrük vergileri ortalama %5’tir. Bu vergi oranının 1940’lı yıllardaki oranlarının %40 altına çekilebilmiş olması, GATT’ın büyük başarısıdır.

Teknik Engeller: Ürünlerin tüketici ve çevre için güvenli olmasını sağlamak amacıyla ülkeler, bazı standartları kullanmaktadırlar. Fakat bu değişik standart uygulamaları farklı ticaret engellerini de oluşturabilmektedir. Teknik normları sağlamak için daha geniş kurallar düzenlenmiştir. Testler ve lisans süreçleri uluslararası ticaret için gereksiz engeller oluşturamayacaktır.

Kamu ihaleleri: Uluslararası kamu ihalelerinin kapsamı, çeşitli hizmetleri, kamu işlerini, bölgesel ve yerel yönetimlerin ihalelerini ve kamu hizmet kurumlarını da içerisine alacak şekilde genişletilecektir. Uruguay Turu Nihai Senedi, kamu alımlarını uluslararası kurallara bağlamış ve bu kurallar bütün üyeler için zorunlu olmuştur

Ticaretle bağlantılı yatırım önlemleri: Uruguay Turu sonunda yayınlanan nihai senet, bazı yatırım önlemlerinin ticareti kısıtladığını kabul etmektedir. Senet, üyelerin GATT’ın III ve IX’ncu maddeleri ile çelişen önlemlerin uygulamamasını zorunlu kılmıştır. Bu amaçla, söz konusu maddelerle tutarlı olmadığına karar verilen ticaret ile ilgili yatırım önlemlerini (Ticaretle Bağlantılı Yatırım Önlemleri: TradeRelated Insvestment Measures-TRIMs) gösteren bir liste, Senet’e eklenmiştir.

Dünya Ticaret Örgütü

Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Bretton Woods Konferansı’nın toplanmasından yaklaşık yarım yüzyıl sonra kurularak IMF ve IBRD (Dünya Bankası) gibi dünya ekonomi sisteminin önemli bir parçası olmuştur. 60 Anlaşmayı (WTO Anlaşmaları) kapsayan toplam 550 sayfalık Uruguay Turu Nihai Senedi’ne 22.000 sayfalık tarife listeleri bağlanmış ve Dünya Ticaret Örgütü GATT’ın yerine oluşturulmuştur. WTO’nun kurulmasıyla birlikte GATT’ın yapısı da değişmiştir

WTO’da karar alma yetkisi yönetim kuruluna devredilmemiştir. Üye ülkelerin uymayı taahhüt ettikleri kurallar, üye ülkeler arasında yapılan müzakerelerde ortaya çıkmaktadır. WTO içinde oybirliği esasına göre karar alınması esas olmakla birlikte, bu yolla alınan kararların üye ülkeler tarafından kabul edilebilir olması önemlidir.

Kararlar genelde oybirliği ile alınır. Görüş birliğinin sağlanamadığı durumlarda oylama yöntemini kullanmakta ve her ülkenin bir oyu bulunmaktadır. Dört oylama yöntemi vardır. WTO üyelerinin dörtte üçünün oy çoğunluğu ile çok taraflı ticaret anlaşmaları kabul edilebilir. Bakanlar Konferansı dörtte üç çoğunlukla bir üyeye yüklenen sorumluluğu kaldırabilir.

WTO’nun GATT’tan Farklılıkları

Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması, GATT 1947’den hukuken farklıdır. WTO Anlaşması, temel anlaşma metinleri ile bunlara ek kararlar ve taahhüt listelerinin de dahil olduğu karmaşık bir hukuki düzenlemedir.

WTO ile GATT arasındaki farklılıklar ise şöyledir:

  • GATT, herhangi bir kurumsal yapısı olmayan ve kuruluşundaki amacı Uluslararası Ticaret Örgütü’nü (ITO) kurmak olan ve bu amaçla çeşitli kuralları içeren çok taraflı bir anlaşmadır.
  • GATT geçici olarak kurulmuştur. 50 yıla yakın bir faaliyetten sonra Genel Anlaşma’ya taraf olan ülkeler GATT’ı sürekli bir anlaşmaya çevirmek istemişlerdir.
  • GATT kuralları sadece mal ticaretini, WTO mal ticaretinin yanında, hizmetler ticareti ve ticari nitelikteki fikri mülkiyet haklarını da kapsamaktadır.
  • WTO, GATT’a göre anlaşmazlıkların çözümünde daha hızlı çalışan otomatik mekanizmalara sahiptir.

1947 tarihli GATT Anlaşması’na taraf ülkeler, Ocak 1995’te kurulan WTO’nun asli ve kurucu üyeleri olmuşlardır.

Amaçları ve Hedefleri

WTO’nun amaçları, Anlaşma’nın önsözünde belirtilmiştir. Dünya Ticaret Örgütü; mal ve hizmet üretim ve ticaretini geliştirmeyi, dünya kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma hedefine en uygun şekilde kullanımına imkân vermeyi, çevreyi korumayı, gelişme yolundaki ülkelerin (GYÜ’lerin) ve bunların arasında yer alan en az gelişmiş ülkelerin artan dünya ticaretinde ekonomik kalkınma ihtiyaçları ile orantılı bir pay elde etmelerini sağlamayı, uluslararası ticaret ilişkilerinde ayrımcı işlemleri ortadan kaldıran anlaşmalar yapmayı ve kalıcı bir çok taraflı ticaret sistemi geliştirmeyi amaçlamaktadır.

WTO sistemine katılım, müzakereler yoluyla olmaktadır. Katılım süreci her ülkenin hak ve yükümlülükleri bakımından bir dengenin kurulmasını sağlamaktadır. Üye ülkeler, diğer üyeler tarafından kendilerine tanınan ticari ayrıcalıklardan ve öngörülebilir ticari kuralların getirdiği güvencelerden yararlanmaktadır.

Yapısı ve Statüsü

WTO’nun en az iki yılda bir toplanan ve tüm ülkelerin temsilcilerinden oluşan Bakanlar Konferansı, GATT Genel Kurulu’na denktir. Bakanlar Konferansı, bir üyenin talebi üzerine ve Anlaşma ile ilgili Çok Taraflı Ticaret Anlaşması’nın karar alma konusundaki özel hükümlerine uygun olarak, Anlaşma kapsamına giren konulardan herhangi birinde karar almaya yetkilidir. Tüm üyelerin temsilcilerinden oluşan ve gerekli oldukça toplanan Genel Konsey, Bakanlar Konferansı’nın toplantıları arasındaki dönemde Anlaşma ile kendisine verilen görevleri yapan GATT Temsilciler Konseyi’ne eşdeğer bir organdır.

WTO’nun, Genel Direktör tarafından yönetilen Sekretaryası bulunmaktadır. Sekreterya Cenevre’dedir. WTO Genel Direktörü (2012), Fransız Pascal Lamy’dir. Bakanlar Konferansı, Genel Direktörü atar. Genel Direktörün yetki, görev, hizmet şartları ile süresini Bakanlar Konferansı belirler. Genel Direktör ve Sekretaryanın sorumlulukları uluslararası niteliktedir. Genel Direktör ve Sekretarya mensupları, görevlerinin ifasında herhangi bir hükümetten ve WTO dışında kalan herhangi bir makamdan emir almazlar.

Üyelik

1994 yılı sonunda GATT’a taraf ülke sayısı 128 iken, artan küreselleşme süreci sonucunda Dünya Ticaret Örgütü’ne üye ülke sayısı 2018 yılında 164’e ulaşmıştır. Üyeler dünya ticaretinin %98’ni gerçekleştirmektedirler. WTO Anlaşması’nı imzalayan ülkeler GATT’ta olduğu gibi akit taraf değil, WTO üyesidirler. Türkiye, 26.01.1995 tarih ve 4047 sayılı Yasa ile onaylanması uygun bulunan WTO Kuruluş Anlaşması’nı, 31.12.1994 tarihinde geçerli olmak üzere 95/6225 sayılı BKK ile 25.02.1995 tarihinde onaylanmıştır.

Dünya Ticaret Örgütü Bakanlar Konferansı Toplantıları

Dünya Ticaret Örgütü kurulduktan sonra Bakanlar Konferansı adı altında on bir toplantı yapılmıştır:

Singapur 1996: WTO’nun ilk Bakanlar Konferansı, 9-13 Aralık 1996 tarihlerinde Singapur’da yapılmıştır. Bakanlar, WTO kapsamındaki taahhütlerin yerine getirilmesi ve uygulamalar konusunda görüş alışverişinde bulunmuş ve dünya ticaretindeki gelişmeleri gözden geçirmişlerdir. Singapur’da, En Az Gelişmiş Ülkeler için bir Eylem Planı kabul edilmiştir.

Cenevre 1998: WTO’nun ikinci Bakanlar Konferansı 18- 20 Mayıs 1998 tarihlerinde Cenevre’de gerçekleştirilmiş ve Bakanlar yeni bir çalışma programı üzerinde uzlaşmışlardır.

Seattle 1999: Üçüncü Bakanlar Konferansı Seattle’da 30 Kasım-3 Aralık 1999 tarihleri arasında düzenlenmiş ve Konferans başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Başarısızlıkta, sivil toplum kuruluşlarının küreselleşme karşıtı baskıları etkili olmuştur.

Doha 2001: Dördüncü Bakanlar Konferansı, 9-14 Kasım 2001 tarihleri arasında Katar’ın başkenti Doha’da toplanmıştır. Çalışmaların hızlı bir şekilde sonuçlandırılabilmesi amacıyla sorunlu konular; tarım, uygulama konuları, çevre, WTO kuralları, Singapur konuları ve ticaretle bağlantılı fikri mülkiyet hakları olarak altı ana başlık altında birleştirilmiştir.

Cancun 2003: Beşinci Bakanlar Konferans, Meksika’nın Cancun şehrinde 10-14 Eylül 2003 tarihlerinde yapılmıştır. Cancun Konferansı başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Böylece, 1 Ocak 2005’te öngörülen hedeflere ulaşmak mümkün olamamıştır.

Hong Kong 2005: Altıncı Bakanlar Konferansı, 13-18 Aralık 2005 tarihlerinde Hong Kong’da toplanmış ve 18 Aralık 2005’de onaylanan Hong Kong Bakanlar Konferansı Bildirisi, 22 Aralık 2005 tarihinde yayımlanmıştır. Bildiri metni, Doha Kalkınma Gündemi konularında varılan uzlaşmayı yansıtan bölümler ile tarım ürünlerinde pazara giriş, hizmetler ticaretin kolaylaştırılması, özel ve lehte işlem konularından oluşmaktadır.

Cenevre 2009: Yedinci Bakanlar Konferansı 30 Kasım-2 Aralık 2009 tarihleri arasında Cenevre’de yapılmıştır. Çok Taraflı Ticaret Sistemi ve Mevcut Küresel Ekonomik Çevre başlığı altında toplanan Konferans, 2001 yılından bu yana devam eden Doha Kalkınma Gündemi müzakerelerinde ilerleme sağlanamadan sona ermiştir. Konferans’ta üyeler TRIPS İhlale Dayanmayan Şikayetler konusunda sekizinci Bakanlar Konferansı’na kadar mal ve hizmetlere ait fikri mülkiyet haklarının, metne bağlı olmayan ihlalleri durumunda birbirlerini dava etmemeye ve internetten kitap ve yazılım indirme gibi elektronik aktarımlara gümrük tarifesi uygulamama politikasına devam etmeye karar vermişlerdir.

Cenevre 2011 : Sekizinci Bakanlar Konferansı 15-17 Aralık 2011 tarihlerinde Cenevre’de 154 üye ülkenin Ekonomi ve Maliye Bakanlarının katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Konferansta devlet ihaleleri ile kamu kaynaklarının daha iyi kullanılması ve mali disiplin sağlanması gibi konu başlıkları başta olmak üzere ekonomik kalkınma, istihdam ve yoksulluğun azaltılmasına ilişkin politikaların izlenmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına yönelik küresel düzeydeki çalışmaların yürütülmesi konuları ele alınmıştır.

Bali 2013 : Dokuzuncu Bakanlar Konferansı 3-6 Aralık 2013’te Bali’de (Endonezya) yapılmıştır. Bali Bakanlar Konferansı Kararı uyarınca, “Bali Paketi” olarak adlandırılan ticareti düzene sokmayı amaçlayan taslak anlaşmanın WTO’yu kuran Marakeş Anlaşması Ek 1A’ya ilave edilmesi için taslak bir Protokol hazırlanması, Protokol’ün 31 Temmuz 2015’e kadar üye ülkelerin kabulüne açılması ve üye ülkelerin 2/3 çoğunluğunun Protokol’ü kabulü ile Anlaşma’nın yürürlüğe girmesi öngörülmüştür. Fakat protokol metni bazı üye ülkelerin uzlaşmaması nedeniyle sonuçlandırılamamıştır.

Nairobi 2015 : Onuncu Bakanlar Konferansı 15-19 Aralık 2015’te Nairobi’de (Kenya) yapılmıştır. Nairobi Bakanlar Konferansında 2005’te Hong Kong’ta yapılan altıncı konferansta ele alınan konularda ilerleme sağlanmıştır. Tarım, pamuk ve az gelişmiş ülkelerle ilgili konular “Nairobi Paketi” olarak benimsenmiştir

Buenos Aires 2017: 11. WTO Bakanlar Konferansı 10-13 Aralık 2017’de Buenos Aires’te (Arjantin) yapılmıştır. Söz konusu Bakanlar Konferansında balıkçılık sübvansiyonları ve e-Ticaret gümrük vergileri de dahil olmak üzere her alanda müzakerelere devam etme kararları alınmıştır.

Doha Kalkınma Gündemi

2001 yılı Kasım ayında Doha’da düzenlenen Dördüncü Bakanlar Konferansı ile WTO Doha Kalkınma Turu adı altında başlatılan çok taraflı ticaret müzakereleridir. Doha Bildirisi genelde gelişme yolunda ülkelerin taleplerine büyük ölçüde yer veren bir metindir. Tüm alanlarda “özel ve lehte işlem” (muamele) ile teknik yardım konuları ön plana çıkarılmıştır. GYÜ’ler ve EAGÜ’ler lehine alınan kararlar sonucunda yeni tur görüşmeleri, bir “kalkınma turu” olarak değerlendirilmiştir. Bu sebeple Doha Turu’na “Doha Kalkınma Gündemi” (Doha Development Agenda) denilmektedir.

Dünya Ekonomisinde Hizmetler Ticareti

Günümüzde hizmetlerin tanımı ve sınıflandırılmasında anlaşma sağlanamamış olması, hizmetlerin dünya ekonomisi açısından önemli bir paya sahip olmasına engel olamamıştır. Uruguay Turu’nda oluşturulan Hizmetler Ticareti Genel Anlaşması’nda hizmetlerin tanımı yoktur. Bunun sebebi, hızla gelişen teknolojiye paralel olarak ortaya çıkan hizmetlerin tanım dışında kalmasını önlemektir.

Dünya ticaretinde önem kazanan hizmetlerin tanımlama ve sınıflandırma farklılığı sebebiyle yeterli ve güvenilir veri bulunmamaktadır. Bunun sebebi, hizmetler sektörünü oluşturan alt sektörlerin heterojen yapıda olması ve hizmetler sektörü ile ilgili sınıflandırmada ülkeler arasındaki farklılıklardır. Hizmetler, hem gelişme yolunda olan hem de gelişmiş ülkelerde en çok istihdam sağlayan sektörlerin başında gelmektedir. Hizmetlerin ticarete katkısı, Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Latin Amerika’da, Asya ve Afrika’ya göre daha yüksek oranda gerçekleşmektedir. Bu da hizmetlerin ekonomik faaliyetlerdeki payının artmasının gelişmişlik seviyesi ile doğru orantılı olduğunu göstermektedir. Asya’nın başını çektiği hizmetler ihracı konusunda Kuzey ve Latin Amerika ikinci sırada yer almıştır. Daha sonra Afrika ve Batı Avrupa gelmektedir.

Mal ticareti için yapılmış bulunan GATT, sadece sınır ötesine geçen ürünleri kapsamıştır. Hizmet ticaretini düzenleyen GATS’da ise farklı hizmet türlerini dikkate alan yeni bir tanımlama yapılmış ve uluslararası hizmetler ticareti dört şekilde sınıflandırılmıştır:

  • Sınır Ötesi Ticaret: Hizmetin, bir üye ülkeden diğer bir üye ülkeye gönderilmesi suretiyle sağlanmasıdır.
  • Yurt Dışında Tüketim: Hizmetin, bir üye ülkede, diğer bir üye ülkenin tüketicisine sunulması suretiyle sağlanmasıdır.
  • Ticari Varlık: Hizmetin, bir üye ülkenin hizmet sunucusu tarafından herhangi bir üye ülkede ticari varlık oluşturmak suretiyle sağlanmasıdır.
  • Gerçek Kişilerin Varlığı: Hizmetin, bir üye ülkenin hizmet sunucusu tarafından, diğer bir üye ülkede ticari varlık oluşturulmaksızın gerçek kişi olarak faaliyet gösterilmesiyle sağlanmasıdır.

Hizmetler Ticareti Genel Anlaşması

Hizmetler Sektörünün Tanımı ve Kapsamı

15 Nisan 1994 tarihinde Marakeş’te imzalanan Uruguay Turu Sonuç Belgesi (Nihai Senet) kapsamında yer alan Hizmetler Ticareti Genel Anlaşması (General Agreement on Trade in Services: GATS), uluslararası hizmetler ticaretine ilişkin temel kavram, kural ve ilkeleri ortaya koyan ilk çok taraflı anlaşmadır.

GATS, birincisi tüm taraflarca uygulanması gereken temel kurallar, ikincisi bazı hizmet sektörlerinin özel durumlarına ilişkin ekler ve kararlar, üçüncüsü de ülkelerin üstlendikleri özel yükümlülükleri gösteren taahhüt listeleri olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır dilebilir ve keyfi uygulamaları içermeyen bir ortamda serbestleştirilmesidir.

İktisat teorisinde klasik İngiliz iktisatçısı Colin Grant Clark’ın (1905-1989) ekonomik faaliyetler ile ilgili sınıflandırması önemlidir. Gayri Safi Milli Hasıla, üzerine yapmış olduğu çalışmalarıyla tanınan C. G. Clark, ekonomiyi üç temel sektöre ayırmıştır. Birincil sektör tarım, ikincil sektör sanayi ve üçüncül sektör ise hizmetlerdir.

Amerikalı Allen Fisher (1945) ile Fransız Jean Fourasite (1953) Clark’tan önce toplumu tarım, sanayi ve hizmetler olarak üç ana sektöre ayırarak incelemişlerdir. Her üç iktisatçıya göre hizmetler sektörü, ticaret, bankacılık, sigortacılık, ulaştırma ve sanat faaliyetleri gibi her türlü yüksek nitelikli ürünü kapsamaktadır. Hizmetler ile mallar arasındaki en önemli fark, fiziksel varlıkla ilgilidir. Fiziksel varlıkla ilgili tanımlamalarda istisnalar söz konusudur.

Hizmetler sektöründe hizmetlerin varlığı yoktur. Oysa malların fiziksel varlığı vardır. Üreticiler ile tüketiciler arasında karşılıklı etkileşim gerektirmediğinden depolanabilir.

Avrupa Birliği’ni kuran Roma Anlaşması’nın 60’ncı maddesinde hizmetler, sınai nitelikte faaliyetler, ticari nitelikte faaliyetler, esnaf ve sanatkar faaliyetleri, mesleki faaliyetler şeklinde sıralanmaktadır. Anlaşma’nın 61’nci maddesinde de ulaştırma, bankacılık ve sigortacılık alanlarındaki hizmet ticareti düzenlemelerinin Anlaşma’nın ulaştırma ve sermayenin serbest dolaşımı ile ilgili maddesinde ele alınmakta olduğu vurgulanmaktadır.

OECD, Uluslararası Sınıflandırma Sistemi’nin geçirilmiş ikinci versiyonunda hizmetleri dört gruba ayırmaktadır. Bunlar; toptan ve perakende ticaret, otel ve restoranlar, ulaştırma, depolama, iletişim, finans, sigorta, emlak firmalarınca sunulan hizmetler, kollektif, sosyal ve bireysel hizmetlerdir.

GATS’ta tanımlanan temel hizmet sektörleri ise 12 adettir. Bu hizmet alt sektörleri aşağıda verilmiştir.

  • Mesleki Hizmetler: Uzmanlık gerektiren hizmetler, bilgisayar ve ilgili hizmetler, araştırma ve geliştirme hizmetleri, emlak hizmetleri ve diğer mesleki hizmetlerdir.
  • Haberleşme Hizmetleri : Posta ve kurye hizmetleri, telekomünikasyon hizmetleri ve audiovisual (görsel-işitsel) hizmetlerdir.
  • Müteahhitlik ve İlgili Mühendislik Hizmetleri: Binalar için genel müteahhitlik işleri, inşaat mühendisliği için genel müteahhitlik işleri, tesisat ve montaj işleri ve bina tamamlama ve bitirme işleri gibi sektörleri kapsar.
  • Dağıtım Hizmetleri: Komisyonculuk hizmetleri, toptan ticaret hizmetleri, perakende ticaret hizmetleri ve franchising gibi hizmetlerdir.
  • Eğitim Hizmetleri : İlk, orta ve yükseköğretim hizmetleri ile yetişkin eğitimi.
  • Çevre Hizmetleri: Kanalizasyon hizmetleri çöplerin kaldırılması hizmetleri, sağlık koruma ve benzeri hizmetleri içine alır.
  • Mali (Finansal) Hizmetler : Tüm sigortacılık ve sigortacılığa bağlı hizmetler, bankacılık ve diğer mali hizmetler (sigortacılık hariç).
  • Sağlıkla İlgili ve Sosyal Hizmetler: Hastane hizmetleri, diğer insan sağlığı hizmetleri ve sosyal hizmetler bu kapsamdadır.
  • Turizm ve Seyahat ile İlgili Hizmetler : Otel ve lokantalar (yemek hizmetleri dahil), seyahat acenteleri ve tur operatörlüğü hizmetleri ve turist rehberliği hizmetleri bu kapsamda değerlendirilir.
  • Eğlence, Kültür ve Spor Hizmetleri: Eğlence hizmetleri, haber ajansı hizmetleri, kütüphane, arşiv, müze ve diğer kültürel hizmetler ile sportif ve rekreasyonel hizmetleri.
  • Ulaştırma Hizmetleri: Deniz taşımacılığı hizmetleri, iç suyolları taşımacılığı hizmetleri, havayolu taşımacılığı hizmetleri, uzay taşımacılığı hizmetleri, karayolu taşımacılığı hizmetleri, boru hattı taşımacılığı, tüm taşımacılık sektörlerine yönelik yardımcı hizmetler bu kapsamdadır.
  • Başka Yere Dahil Edilmemiş Diğer Hizmetler: Yukarıda başlıklar içinde yer almayan hizmetleri kapsamaktadır.

GATS İlkeleri

GATS, tıpkı GATT’da olduğu gibi bazı temel kuralları (ilkeleri) içermekte ve GATT kuralları ile örtüşmektedir.

En Çok Kayrılan Ülke ile ilgili olan II’nci madde; üye ülkeler tarafından kendilerinde hizmet üretimi yapan diğer WTO üyesi ülke hizmet sunucuları arasında ayırım yapılmaması ve bir ülke hizmet sunucusuna tanınan haklardan diğer üye ülke hizmet sunucusunun da yararlandırılması gerekliliğine ilişkindir.

Saydamlık (Md. III) çok taraflı liberalizasyona ulaşmada temel ilkedir. GATS ile ilgili olan ve Anlaşma’nın işleyişini etkileyen bütün önlemler en geç yürürlüğe girmeleriyle birlikte üye ülkelerce yayımlanacaktır. Üye ülkelerin taraf olduğu hizmetler ticareti ile ilgili veya hizmetler ticaretini etkileyen uluslararası anlaşmalar da bu kapsam içindedir.

Ekonomik bütünleşme (Md. V), GATS üyelerinin kendi aralarında belli şartlarla hizmetler ticaretini daha ileri bir düzeyde liberalize etmeyi öngören bir anlaşma yapmalarına imkân vermektedir. Böyle bir anlaşma kapsamlı olmalı, özellikle hizmet sunum şekillerinden herhangi birini dışarıda bırakmamalıdır.

Pazara giriş (Md. XVI) hükmü hizmet sunum biçimlerini kapsarken bir üyenin herhangi bir diğer üyenin hizmetlerine ve hizmet sunucularına listesinde belirtilen şart ve sınırlamalar çerçevesinde sağlanandan daha kötü şartları taşıyan bir uygulamada bulunmayacağını öngörmektedir. Bu hüküm, tüm hizmetlere ve hizmet sunucularına belirtilen şartların uygulanmasını gerektirmektedir.

Ulusal işlem (milli muamele, Md. XVII) ilkesi, bir pazarda yerli ve yabancı arasında ayırımcı olmama kuralını içermektedir. Buna göre her üye bir diğer üyenin hizmet sunucularına, hizmet arzını etkileyen bütün önlemlerle ilgili olarak kendi hizmet sunucularına uygulandığından daha az kayırıcı bir işlem uygulamayacaktır.

Ticaretle İlgili Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması

Uruguay Turu Nihai Senedi’nin kabul edilmesiyle birlikte 1 Ocak 1995 tarihinde o zamana kadar uluslararasında düzenlenmeyen fikri ve sınai mülkiyet haklarını koruyan Ticaretle İlgili Fikri Mülkiyet Hakları (Trade Releted Intellectual Property Rights: TRIPS) Anlaşması yürürlüğe girmiştir. Anlaşma’nın I’nci Kısmı, genel hükümler ve temel ilkeleri belirlemektedir. Bu bölümde “ulusal işlem” kuralına göre, her bir tarafın fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda, diğer taraf uyruklu kişilere, kendi uyruğundan olanlardan daha az elverişli bir tutum sergilememesini hükme bağlamıştır.

Aynı bölümdeki en çok kayrılan ülke ilkesine göre, taraf bir ülkenin, yabancı uyruklu kişilere tanıdığı tüm avantajlar şartsız olarak, bu işlem ilgili tarafın kendi vatandaşlarına tanıdığı işlemden daha elverişli olsa bile, diğer tüm taraf ülkelere de tanınacaktır. Anlaşma ile bilgisayar programları ve veri tabanlarının hangi şartlar altında telif hakları çerçevesinde korunacağı hususuna da açıklık getirilmiştir.

Anlaşma, bir tarafın diğer bir tarafın vatandaşlarına sağladığı avantajı, tüm tarafların vatandaşlarına da tanınmasını zorunlu kılan, uluslararası fikri mülkiyet anlaşmasında bir yenilik olan en çok kayrılan ülke ilkesini de kapsamaktadır.

Telif hakları konusunda taraflara, edebiyat ve güzel sanatlarla ilgili çalışmaların korunması için Bern Konvansiyonu’nun (Paris, 1971) 6’ncı maddesindeki etik haklarının korunması zorunluluğunu getirmemektedir.

TRIPS Anlaşması ile uluslararası kurallara önemli değişiklikler getirilmiştir. TRIPS, ne tür markaların korunacağını bunun yanı sıra ticari tasarımların da hizmet markaları olduğunu ve bu markaların sahiplerine verilecek hakların ne olacağını tanımlamıştır.

Fikri mülkiyet hakları, insan aklının yarattığı ürünleri kapsamaktadır. Yaratıcı veya sanatsal eserlerin yaratıcılarının hakları fikri mülkiyet hakları olarak bilinmektedir.

Uruguay Turu kararlarına göre WTO’ya üye ülkeler, ihtiyaç duydukları patent veya uygun teknolojiyi, acil durumlarda ya da ticari olmayan kamusal amaçlı kullanımlar için patent sahibinin onayını almaksızın kullanabileceklerdir. Ancak patenti kullanan ülke, bu gibi durumlar için patent sahibi ülkeye bir bedel ödeyecektir.

TRIPS Anlaşması, GATT ve GATS ile birlikte WTO hukuk sistemi içinde (üç sütunlu bir mekanizma) sacayağı oluşturmaktadır.

Fikri hakların izinsiz olarak kullanımı hak sahibinin haklarının ihlal edilmesidir. Uruguay Turu öncesi dönemde taklit ve kaçak malların üretiminde ve uluslararası ticaretinde artışa tanık olunmuştur. Bu sonuç, büyük ölçüde ticari marka ve telif haklarına ilişkin yasaların tatminkar düzeyde uygulanamamasından kaynaklanmıştır. Ayrıca patentleşmiş teknoloji üreticiler tarafından patent sahiplerinden lisans alınmaksızın kullanılmıştır.

Koruma standartlarının yanı sıra hakların korunduğu süre ülkeden ülkeye değişiklik göstermiştir. TRIPS Anlaşması, Dünya Fikri Mülkiyet Hakları Örgütü’nün (WIPO) geliştirdiği fikri mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin anlaşmaları tamamlamaktadır. Özellikle, değişik fikri mülkiyet haklarına getirilmesi gereken korumanın asgari standart ve süresini belirlemektedir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.