Açıköğretim Ders Notları

Türk Edebiyatının Mitolojik Kaynakları Dersi 6. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Türk Edebiyatının Mitolojik Kaynakları Dersi 6. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Eski Türk Edebiyatında Mitolojik Ve Efsanevi Kişiler

Eski Türk Edebiyatında Mitolojik ve Efsanevi Kişiler

Mitoloji daima şairin en önemli başvuru alanlarından biri olmuştur. Divan şairlerini etkileyen Şehname, İran mitolojisini toplayan en önemli kaynaklardan biri olmuştur. Şehname İran şairi Firdevsi’nin onuncu yüzyılın sonlarında yazmış olduğu İran’ın mitolojik tarihini de anlatan altmış bin beyitlik büyük mesnevisidir. Divan şiirinin mitolojik arka planında İran ve Arap kültürü olduğu kadar, Hint, Çin, Ortadoğu’nun başka milletleri, Yunan ve Anadolu’da daha önce yaşamış diğer milletlerin mitolojilerinin de izleri vardır. Ancak Divan şiiri İran mitolojisinden önemli ölçüde etkilenmiştir. Burada en çok adı geçen İran hükümdar ve kahramanların altı madde altında Divan şiirinde nasıl yer aldıklarını inceleyebiliriz.

a. Padişahlar meşhur oldukları sıfatlarıyla anılırlardı. Fuzûlî, Kanunî’yi övdüğü bir kasidesinde Cemşid, Dârâ, İskender, Hüsrev, Keyhüsrev gibi büyük İran hükümdârlarının bütün özelliklerinin Kanûnî’de de olduğunu söylemektedir.

b. Divan şiirinde bu şahıslar genellikle karşılaştırmalar yapmak amacıyla zikredilmişlerdir. Bâkî, bir beytinde, Kanûnî’yi birinci mısrada İran hükümdârlarının sahip olduğu sıfatlarla överken, ikinci mısrada bu hükümdarları Kanûnî yanında olabildiğince aşağılar ve Kanuni’nin en aciz kulunun bile Cem, en basit bir kölesinin bile Hakan olduğunu söyler.

c. Divan şairleri dünyanın geçiciliği, hayatın nihâyeti, servet ve şöhretin hiçliği bahislerinde bu büyük hükümdârları anarlar ve dünyanın bunlara bile kalmadığını, onların da nihayet ölüp gittiğini, böylesine büyük varlık ve servetlere sahip olanların topraklara karıştığını, böylesi bir dünyanın hiçbir şeyine aldanmamak gerektiğini vurgulamaya çalışırlardı.

d. Şâirler kendilerini bu mitolojik şahıslarla kıyaslarlar. Bu tür beyitlerde aşık, büyük İran pâdişahlarının o muhteşem servetlerine zerre kadar ihtiyacı olmadığını söyler, bu arada bu İran hükümdârları meşhur oldukları nitelikleri ve eşyâlarıyla anılırken, âşık kendisini o muhteşem hazine veya kıymetli emtianın tam zıddı olan basit bir şeye sahip olarak nitelerdi.

e. İran’ın bu efsanevi hükümdârları nâdir de olsa bazı şairler tarafından, savaş meydanının yenilmez cengaverleri olarak değil de, değişik bir kıyasla aşk meydanında büyük savaşlar veren, yılmadan mücadele ederek her tehlike ve mihneti göze alan âşıkın bir simgesi olarak kullanılmıştır.

f. Bazen de şâirler, İran hükümdârlarını, meşhur oldukları sıfatlarıyla anar ve bu sıfatları tabiattaki çeşitli varlıklarla kıyaslayarak, o varlıkları yüceltmiş olurlardı.

Önemli Mitolojik Kişiler

Bijen

Bijen, bir kahramanlık sembolüdür ve daha ziyade Efrasiyab tarafından içine atıldığı kuyuyla birlikte anılır (Çâh-ı Bîjen). Bu durumda, sevgilinin çene çukuru (zenehdân) Çah-ı Bijen olarak anılır, zaman zaman bu kuyu ile Hârut – Marut’un hapsedildiği kuyu birbirine karıştırılır.

Cemşid

İran’ın mitolojik şahlarındandır. Bir gün, başına muazzam bir tac takarak büyük bir tahta oturuyor. O günü Nevruz adıyla bayram günü ilan ediyorlar. Bir rivayete göre şarab’ın mucidi Cemşid’di ama Şehname’de böyle bir anlatı yoktur. İçki içilen meclisler bezm-i Cem veya meclis-i Cem olarak anılırdı. Cem’in şarabın mucidi olması, ilk şarap meclisini onun kurması bu inancın yaygınlaşmasına yol açmıştır. Bâkî, övdüğü kişiden bahsederken, onun meclisinin mükemmelliğinden bahsediyor ve bu muhteşem meclisi, böylesi meclisleri ilk kez düzenleyen Cemşid’in rüyasında bile görmediğini söylüyor. Bir gün batımında başındaki taca güneş vurunca taç parlamaya başlar ve o günden sonra şiirlerimizde parlaklık, aydınlık ve ışığa gönderme yapılması bu nedendendir.

Dahhâk

Cemşid’i öldürerek saltanat tahtına oturan efsanevi İran hükümdarıdır. Klâsik edebiyatımızda Dahhâk, büyük bir hükümdâr olması, zalimliği, Feridun tarafından yok edilmesi ve özellikle de omuzlarındaki iki yılan sebebiyle zikredilmiş ve onun kıssasına atıfta bulunulan değişik beyitler ortaya konulmuştur.

Dârâ

Şehname’nin ünlü şahlarındandır. Dârâ, Klasik edebiyatımızda, bir ululuk, azamet ve şa’şaa sembolüdür. Dünya hayatının geçiciliğini ve şairlerin istiğna hallerini ifade etmek için zikredildiği olmuştur.

Efrâsiyâb

Efrâsiyâb da kahramanlık, hükümdârlık ve saltanat sembolü şahsiyetlerden birisidir. Efrâsiyâb, genellikle, memdûh övülürken, memdûhun üstünlüğünü belirtmek için bir kıyas malzemesi olarak kullanılırdı.

Feridun

Feridun Avesta’da Thraetaonas, Thaetaone adlarıyla ‘ ele geçirmezi ele geçirmeye çalışan’ üç başlı ejderha Dahhak’ı öldüren kahraman olarak geçer. Edebiyatta adalet, iyilik ve uzun ömürlülüğüyle anılırken, bilhassa kasidelerde memduha Feridun’la ilgili çeşitli sıfatlar verilir ve böylece övülmüş olur.

Hızır

Hızır, şahıs, kavram ve sembolik bir unsur olarak Divan şiirinde çok değişik benzetmeye konu olmuştur. Hz. Musa ile olan yolculuğu, bu yolculuk akabinde ayrılışları, İskender’le olan âb-ı hayatı arama maceraları, âb-ı hayâtı İskender’in içememesi fakat Hızır’ın içmesi, Hızır kelimesinin yeşil anlamına gelmesi, kıyamete kadar yaşayacak olması, denizde darda kalanlara yardım ettiği inancı vesileleriyle Divan şiirinde söz konusu edilmiştir.

Hüsrev

Bizde Ferhat ile Şirin olarak bilinen hikaye İranlılarda Hüsrev u Şirin olarak bilinir. Hüsrev yerine Ferhad ön plana çıkmış hatta olay İran’dan çıkıp Amasya civarına nakledilmiştir. Metinleri anlamada kültürler arası geçişlere dikkat etmek gerekir.

İskender

Büyük bir cihangir, yenilmez bir kahraman, dünyayı dolaşan bir hükümdâr olması, Hızır’la beraber âb-ı hayâtı araması ve fakat bulamadan geri dönmesi, deniz üzerine çok büyük bir ayna yaptırması, Yecüc Mecüc kavminin zulümlerini engellemek için bir set inşa etmesi, Dârâ ile yıllarca süren savaşları vs. özellikleriyle şâirlerin adından bahsettikleri en önemli şahıslardan biri olmuştur.

Kahraman

Bazen Kahraman-ı Kâtil olarak anılır. Âşık’ın sevgiliyle olan mücadelesinden, tesiri ve öldürücülüğünden dolayı sevgilinin gözleri Kahraman olarak nitelendirilmiştir.

Keyhüsrev

Keyhüsrev, Divan şâirleri tarafından bir kıyas malzemesi olarak kullanılan iktidar, saltanat, kudret ve ihtişam sembolü şahsiyetlerden biridir. Genellikle kasidelerde memdûhu överken bir kıyas olarak kullanılır ve memdûhun Keyhüsrev-i Sânî (İkinci Keyhüsrev) olduğu söylenir.

Nemrud

Tanrılık iddia ederek insanları kendisine tapmaya zorlayan, İbrahim Peygamberi ateşe atarak yok etmek isteyen, tarihteki en meşhur zalim ve inatçı münkirlerden biri olan Nemrud, Divan şiirinde daha çok, zulm ve cevr u cefâ vermenin bir sembolü olarak kullanılmıştır.

Nûşirevan

Nûşirevân, hem adaleti hem de yaptırmış olduğu ünlü saraylar ve bu sarayların tâklarıyla meşhur olmuş bir hükümdârdı. Divan şiirinde de daha çok adaletiyle bahis konusu edilirdi. Nûşirevân, Tâk-ı Kisrâ veya Eyvân-ı Kisrâ adıyla anılan ünlü sarayının tâkına bir çan astırmış ve bu çanın ucuna da bir zincir bağlatmıştı. İhtiyacı olan bu zinciri çekerek Nûşirevân haberdar eder ve o da bu kişiyle ilgilenirdi. Bu zincire âdalet zinciri denirdi.

Rüstem

Rüstem, yine kendisi gibi adı ve kahramanlıkları efsanelere karışmış ünlü Şehname kahramanı Zal’in oğludur. Daha küçüklüğünde kimsenin baş edemediği devler ve diğer korkunç yaratıklarla savaşmış mitolojik bir kişidir. Şehname için bir nevi Rüstem’in maceraları dense yeridir. Zira, hemen hemen bütün şahların maceralarında öyle veya böyle Rüstem’in etkileri vardır.

Siyavuş

Siyavuş’un hikayesi Şehname’nin en acıklı ve tesirli anlatılarının başında geliyor. Üvey annesi Siyavuş’a aşık olmuş, bunu öğrenen Siyavuş Afrasiyab’ın ülkesine kaçmış ve orada feci şekilde öldürülmüştü. Şehnamedeki bu aşk hikayesiyle Yusuf ile Züleyha hikayesi arasında pek çok benzerlikler hemen göze çarpmaktadır.

Zal

Zal, Şehname boyunca adından sık sık söz edilen efsanevî ve olağanüstü özellik kahramanlardan biridir ve Rüstem’in babasıdır. Doğduğunda saçları bembeyazdır. Saç, kirpik ve kaşları bembeyaz olarak doğduğundan, yaşlı bir insan olarak tasavvur edilen Zal, Divan şiirinde pek çok mazmun ve telmihin konusu olmuştur.

Eski Türk Edebiyatında Mitolojik ve Efsanevi Kişiler

Mitoloji daima şairin en önemli başvuru alanlarından biri olmuştur. Divan şairlerini etkileyen Şehname, İran mitolojisini toplayan en önemli kaynaklardan biri olmuştur. Şehname İran şairi Firdevsi’nin onuncu yüzyılın sonlarında yazmış olduğu İran’ın mitolojik tarihini de anlatan altmış bin beyitlik büyük mesnevisidir. Divan şiirinin mitolojik arka planında İran ve Arap kültürü olduğu kadar, Hint, Çin, Ortadoğu’nun başka milletleri, Yunan ve Anadolu’da daha önce yaşamış diğer milletlerin mitolojilerinin de izleri vardır. Ancak Divan şiiri İran mitolojisinden önemli ölçüde etkilenmiştir. Burada en çok adı geçen İran hükümdar ve kahramanların altı madde altında Divan şiirinde nasıl yer aldıklarını inceleyebiliriz.

a. Padişahlar meşhur oldukları sıfatlarıyla anılırlardı. Fuzûlî, Kanunî’yi övdüğü bir kasidesinde Cemşid, Dârâ, İskender, Hüsrev, Keyhüsrev gibi büyük İran hükümdârlarının bütün özelliklerinin Kanûnî’de de olduğunu söylemektedir.

b. Divan şiirinde bu şahıslar genellikle karşılaştırmalar yapmak amacıyla zikredilmişlerdir. Bâkî, bir beytinde, Kanûnî’yi birinci mısrada İran hükümdârlarının sahip olduğu sıfatlarla överken, ikinci mısrada bu hükümdarları Kanûnî yanında olabildiğince aşağılar ve Kanuni’nin en aciz kulunun bile Cem, en basit bir kölesinin bile Hakan olduğunu söyler.

c. Divan şairleri dünyanın geçiciliği, hayatın nihâyeti, servet ve şöhretin hiçliği bahislerinde bu büyük hükümdârları anarlar ve dünyanın bunlara bile kalmadığını, onların da nihayet ölüp gittiğini, böylesine büyük varlık ve servetlere sahip olanların topraklara karıştığını, böylesi bir dünyanın hiçbir şeyine aldanmamak gerektiğini vurgulamaya çalışırlardı.

d. Şâirler kendilerini bu mitolojik şahıslarla kıyaslarlar. Bu tür beyitlerde aşık, büyük İran pâdişahlarının o muhteşem servetlerine zerre kadar ihtiyacı olmadığını söyler, bu arada bu İran hükümdârları meşhur oldukları nitelikleri ve eşyâlarıyla anılırken, âşık kendisini o muhteşem hazine veya kıymetli emtianın tam zıddı olan basit bir şeye sahip olarak nitelerdi.

e. İran’ın bu efsanevi hükümdârları nâdir de olsa bazı şairler tarafından, savaş meydanının yenilmez cengaverleri olarak değil de, değişik bir kıyasla aşk meydanında büyük savaşlar veren, yılmadan mücadele ederek her tehlike ve mihneti göze alan âşıkın bir simgesi olarak kullanılmıştır.

f. Bazen de şâirler, İran hükümdârlarını, meşhur oldukları sıfatlarıyla anar ve bu sıfatları tabiattaki çeşitli varlıklarla kıyaslayarak, o varlıkları yüceltmiş olurlardı.

Önemli Mitolojik Kişiler

Bijen

Bijen, bir kahramanlık sembolüdür ve daha ziyade Efrasiyab tarafından içine atıldığı kuyuyla birlikte anılır (Çâh-ı Bîjen). Bu durumda, sevgilinin çene çukuru (zenehdân) Çah-ı Bijen olarak anılır, zaman zaman bu kuyu ile Hârut – Marut’un hapsedildiği kuyu birbirine karıştırılır.

Cemşid

İran’ın mitolojik şahlarındandır. Bir gün, başına muazzam bir tac takarak büyük bir tahta oturuyor. O günü Nevruz adıyla bayram günü ilan ediyorlar. Bir rivayete göre şarab’ın mucidi Cemşid’di ama Şehname’de böyle bir anlatı yoktur. İçki içilen meclisler bezm-i Cem veya meclis-i Cem olarak anılırdı. Cem’in şarabın mucidi olması, ilk şarap meclisini onun kurması bu inancın yaygınlaşmasına yol açmıştır. Bâkî, övdüğü kişiden bahsederken, onun meclisinin mükemmelliğinden bahsediyor ve bu muhteşem meclisi, böylesi meclisleri ilk kez düzenleyen Cemşid’in rüyasında bile görmediğini söylüyor. Bir gün batımında başındaki taca güneş vurunca taç parlamaya başlar ve o günden sonra şiirlerimizde parlaklık, aydınlık ve ışığa gönderme yapılması bu nedendendir.

Dahhâk

Cemşid’i öldürerek saltanat tahtına oturan efsanevi İran hükümdarıdır. Klâsik edebiyatımızda Dahhâk, büyük bir hükümdâr olması, zalimliği, Feridun tarafından yok edilmesi ve özellikle de omuzlarındaki iki yılan sebebiyle zikredilmiş ve onun kıssasına atıfta bulunulan değişik beyitler ortaya konulmuştur.

Dârâ

Şehname’nin ünlü şahlarındandır. Dârâ, Klasik edebiyatımızda, bir ululuk, azamet ve şa’şaa sembolüdür. Dünya hayatının geçiciliğini ve şairlerin istiğna hallerini ifade etmek için zikredildiği olmuştur.

Efrâsiyâb

Efrâsiyâb da kahramanlık, hükümdârlık ve saltanat sembolü şahsiyetlerden birisidir. Efrâsiyâb, genellikle, memdûh övülürken, memdûhun üstünlüğünü belirtmek için bir kıyas malzemesi olarak kullanılırdı.

Feridun

Feridun Avesta’da Thraetaonas, Thaetaone adlarıyla ‘ ele geçirmezi ele geçirmeye çalışan’ üç başlı ejderha Dahhak’ı öldüren kahraman olarak geçer. Edebiyatta adalet, iyilik ve uzun ömürlülüğüyle anılırken, bilhassa kasidelerde memduha Feridun’la ilgili çeşitli sıfatlar verilir ve böylece övülmüş olur.

Hızır

Hızır, şahıs, kavram ve sembolik bir unsur olarak Divan şiirinde çok değişik benzetmeye konu olmuştur. Hz. Musa ile olan yolculuğu, bu yolculuk akabinde ayrılışları, İskender’le olan âb-ı hayatı arama maceraları, âb-ı hayâtı İskender’in içememesi fakat Hızır’ın içmesi, Hızır kelimesinin yeşil anlamına gelmesi, kıyamete kadar yaşayacak olması, denizde darda kalanlara yardım ettiği inancı vesileleriyle Divan şiirinde söz konusu edilmiştir.

Hüsrev

Bizde Ferhat ile Şirin olarak bilinen hikaye İranlılarda Hüsrev u Şirin olarak bilinir. Hüsrev yerine Ferhad ön plana çıkmış hatta olay İran’dan çıkıp Amasya civarına nakledilmiştir. Metinleri anlamada kültürler arası geçişlere dikkat etmek gerekir.

İskender

Büyük bir cihangir, yenilmez bir kahraman, dünyayı dolaşan bir hükümdâr olması, Hızır’la beraber âb-ı hayâtı araması ve fakat bulamadan geri dönmesi, deniz üzerine çok büyük bir ayna yaptırması, Yecüc Mecüc kavminin zulümlerini engellemek için bir set inşa etmesi, Dârâ ile yıllarca süren savaşları vs. özellikleriyle şâirlerin adından bahsettikleri en önemli şahıslardan biri olmuştur.

Kahraman

Bazen Kahraman-ı Kâtil olarak anılır. Âşık’ın sevgiliyle olan mücadelesinden, tesiri ve öldürücülüğünden dolayı sevgilinin gözleri Kahraman olarak nitelendirilmiştir.

Keyhüsrev

Keyhüsrev, Divan şâirleri tarafından bir kıyas malzemesi olarak kullanılan iktidar, saltanat, kudret ve ihtişam sembolü şahsiyetlerden biridir. Genellikle kasidelerde memdûhu överken bir kıyas olarak kullanılır ve memdûhun Keyhüsrev-i Sânî (İkinci Keyhüsrev) olduğu söylenir.

Nemrud

Tanrılık iddia ederek insanları kendisine tapmaya zorlayan, İbrahim Peygamberi ateşe atarak yok etmek isteyen, tarihteki en meşhur zalim ve inatçı münkirlerden biri olan Nemrud, Divan şiirinde daha çok, zulm ve cevr u cefâ vermenin bir sembolü olarak kullanılmıştır.

Nûşirevan

Nûşirevân, hem adaleti hem de yaptırmış olduğu ünlü saraylar ve bu sarayların tâklarıyla meşhur olmuş bir hükümdârdı. Divan şiirinde de daha çok adaletiyle bahis konusu edilirdi. Nûşirevân, Tâk-ı Kisrâ veya Eyvân-ı Kisrâ adıyla anılan ünlü sarayının tâkına bir çan astırmış ve bu çanın ucuna da bir zincir bağlatmıştı. İhtiyacı olan bu zinciri çekerek Nûşirevân haberdar eder ve o da bu kişiyle ilgilenirdi. Bu zincire âdalet zinciri denirdi.

Rüstem

Rüstem, yine kendisi gibi adı ve kahramanlıkları efsanelere karışmış ünlü Şehname kahramanı Zal’in oğludur. Daha küçüklüğünde kimsenin baş edemediği devler ve diğer korkunç yaratıklarla savaşmış mitolojik bir kişidir. Şehname için bir nevi Rüstem’in maceraları dense yeridir. Zira, hemen hemen bütün şahların maceralarında öyle veya böyle Rüstem’in etkileri vardır.

Siyavuş

Siyavuş’un hikayesi Şehname’nin en acıklı ve tesirli anlatılarının başında geliyor. Üvey annesi Siyavuş’a aşık olmuş, bunu öğrenen Siyavuş Afrasiyab’ın ülkesine kaçmış ve orada feci şekilde öldürülmüştü. Şehnamedeki bu aşk hikayesiyle Yusuf ile Züleyha hikayesi arasında pek çok benzerlikler hemen göze çarpmaktadır.

Zal

Zal, Şehname boyunca adından sık sık söz edilen efsanevî ve olağanüstü özellik kahramanlardan biridir ve Rüstem’in babasıdır. Doğduğunda saçları bembeyazdır. Saç, kirpik ve kaşları bembeyaz olarak doğduğundan, yaşlı bir insan olarak tasavvur edilen Zal, Divan şiirinde pek çok mazmun ve telmihin konusu olmuştur.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.