Açıköğretim Ders Notları

Toprak Bilgisi ve Bitki Besleme Dersi 5. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Toprak Bilgisi ve Bitki Besleme Dersi 5. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Toprak Yönetimi

Ekim Öncesi Toprak Hazırlıkları

Tohum yatağı, tohumun çimlenebileceği ve sürgünün köklerini geliştirebileceği fiziksel özellikleri taşıyan üst toprak katmanıdır. İyi bir tohum yatağı:

  • Suyun toprağa girişine ve yeterli yarayışlı suyun tutulmasına izin vermelidir.
  • Yeterince havalanmak, toprak havasıyla atmosferin gaz alışverişine olanak sağlamalıdır.
  • Köklerin ilerlemesine engel olmamalıdır.
  • Erozyona dirençli, sağlam, yüksek oranda agregat içermelidir.
  • Yüzeydeki organik artıklar toprağa yeterince karışmış olmalıdır.
  • ohumla toprak arasında yeterli dokunma yüzeyi bulunmalıdır.
  • Tekdüze ve dolgun çıkış sağlayabilmelidir.

Toprak işleme, ekim, dikimle birlikte en eski ve en yaygın tarımsal girdidir. Toprak işlemeler ekim öncesi ve ekili arazide yapılanlar olmak üzere iki grupta toplanır. Ekim öncesi işlemeler sulu ve kuru tarım koşulları için birbirinden ayrılır. Toprak işlemenin hedefleri çeşitli koşullara göre değişmektedir. İşlemenin gereği, yarar ve zararları üzerinde ortam koşulları büyük etki yapar.

Toprak işleme çeşitli zararlara yol açabilir. Bu zararlardan yaygın olanları ise;

  • Toprak yapısının zarar görmesi, toprağın fiziksel özelliklerinin gerilemesi,
  • Yüzeydeki bitki artıklarının toprağa gömülmesi ve toprağın kabartılıp gevşetilmesi sonucu erozyonun artması,
  • Alttaki nemli toprağın yüzeye çıkarılmasından kaynaklanan su kayıpları artışı,
  • Üstteki etkin mikrobiyel topluluğun derine gömülmesi sonucu işlevlerinde gerilemedir.

Toprak işleme araçları elle çalışan çapa, bel, tırmık vb hafif araçlar veya bir güçle çekilenler olmak üzere iki grupta toplanır. Bunlar işlevleri yönünden ele alındığında aşağıdaki gibi dört gruba ayrılır:

  1. Devirerek işleyen araçlar: Üst toprağı kabartıp pürüzlü duruma getirerek, havalanmayı ve suyun toprağa giriş oranını artırır. Soklu pulluk, Rus tipi pulluk, döner kulaklı pulluk gibi tüm pulluk türleri bu gruba girer.
  2. Karıştırarak işleyen araçlar: Taşlı, sığ, kumlu veya yüzeyinde yoğun bitki artığı bulunan topraklarda iyi sonuç verir. Diskli pulluk, diskli tırmık, tek sıra disk, keçi ayağı ve döner çapa (rotovatör) bu grubun temsilcileridir.
  3. Alttan yırtarak işleyen araçlar: Toprağı altüst etmeden, alttaki belirli bir derinlik boyunca kabartan ve otların köklerini kesen bir teknik olarak alttan yırtarak işleme, bitki artıklarını yüzeyde bırakır. Kazayağı, kırlangıçkuyruğu, otyolar, graham pulluğu, Anadolu sabanı ve kültivatör, toprağı alttan yırtarak işleyen araçlardır.
  4. Dikine yırtarak işleyen araçlar: Yabancı ot denetimi, tohum yatağı hazırlığı ve buharlaşmanın önlenmesi yönünden uygun olmamakla birlikte, özellikle alt toprakta pulluk tabanı adı verilen sıkışık katmanın giderilmesi veya derinlerdeki geçirimsiz bantların yok edilmesi için kullanılırlar. Bu grubun temsilcileri çizel ve dipkazandır.

Toprak İşlemenin Temel İlkeleri;

  1. Toprak, olabildiğince az işlenmelidir.
  2. Toprağın her zaman tavında iken sürülmesi, onun özelliklerini korumak, az yakıt ve zaman harcamak ve çevreye en az zarar vermek yönünden en önemli ölçüttür.
  3. Eğimli arazilerde tüm işlemeler eğime dik yönde yapılmalıdır.
  4. Alttaki sıkışmış katmanı kırma amacı kural dışı kalsa da, her bir toprak işleme, öncekinden daha sığ olmalıdır. Bu uygulama, buharlaşma kayıplarını ve sıkışmayı azaltacaktır.
  5. Olanaklar elveriyorsa, her sürümde farklı işleve sahip araçların kullanılması, toprak özelliklerini korumak yönünden yararlı olabilir.

Toprak işlemenin sonrasında bitki yetiştiriciliğine geçişte yapılması gereken işlerin başında, üretim yapılacak alanın özelliklerinin belirlenmesi gelir. Yörenin iklim bileşenleri değerlendirilir, elde su kaynağı olup olmadığı ve ulaşılabilir su varsa debi ve kalite özellikleri göz önüne alınır. Arazi koşulları ve toprak özellikleri değerlendirildiğinde, sürecin teknik ayrıntıları şekillenmiş olur.

Yanlış tarımsal uygulamalar olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bunlardan bazıları aşağıda sıralanmıştır.

  1. Yanlış ve dengesiz gübre kullanımı; toprağın asitleşmesine, verim ve kalite gerilemesine, gaz halinde bitki besin maddelerinin kaybına ve kâr azalmasına neden olmaktadır.
  2. Toprağın gereğince işlenmemesi; organik madde kaybına, biyokütle azalmasına, yapının bozulmasına, sert katman oluşumuna, sıkışmaya, erozyonun artmasına, su tutma ve havalanma yeteneğinin sınırlanmasına, buharlaşma kayıplarının artmasına, ürün kaybına, infiltrasyonun düşmesine ve harcamaların artmasına neden olmaktadır.
  3. Tek yönlü tarım; hastalık ve zararlıların artmasına, bitki besin elementi döngüsünün sınırlanmasına, gaz halinde bitki besin elementlerinin kaybına, bitki tür ve çeşitlerinin azalmasına ve değişmesine, erozyon artışı gibi birçok sorunu ortaya çıkarmaktadır.
  4. Aşırı otlatma; Otlakların en ciddi sorunlarından biridir. Bu yolla bitki besin elementleri kaybı, besin elementleri döngüsünün bozulması, gaz halinde besin elementi kaybı, bitki tür ve çeşitlerinin azalması ve değişmesi, erozyon artışı gibi çok sayıda sorun yaşanmaya başlar.
  5. Sulama suyunun gereğinden fazla tüketimi; yıkanmanın artması, erozyon artışı, toprağın fizikokimyasal özelliklerinin bozulması ve verim gücünün düşmesi, hastalık ve zararlıların yaygınlaşması, çevre kirliliği, verim ve kalitenin gerilemesi, su kaybı, gelişmenin ileri dönemlerinde su yokluğu gibi sorunların habercisidir.
  6. Yanlış sulama; Çevre kirliliği, hastalık ve zararlıların direnç kazanması, toprakta tür değişimi ve mikrobiyel dengenin olumsuz etkilenmesi, sağlığa elverişsiz koşulların gelişimi, ekonomik kayıplar gibi çok sayıda sorun doğurur.

Evsel, tarımsal, endüstriyel etkinliklerce salınıp, çevresel sorunlara neden olan çeşitli atıklar tarımda değerlendirilebilir.

Talaş ve Yonga: Hayvan yatağı (sonra gübre) olarak kullanılır. Yüzeyde malç oluşturma, yorgun toprağın geri kazanımı, bitki yetiştirme ortamı, köklendirme ve çimlendirme karışımları, toprak organik maddesinin artırılması gibi amaçlarla değerlendirilebilir.

Toprak yüzeyindeki örtü katına malç denir. Örneğin yüzeyde unufak edilen toprağa toz malçı, yüzeyde bırakılan hasat artıklarına anız malçı adı verilir.

Tütün Artıkları: Tütünlerin işlenmesi sırasında açığa çıkan çöpler ve tütün kırıntılarıdır. Bitkilerde beslenme bozukluklarının giderilmesi, toprağın organik madde kapsamının artırılması ve yüzeyde malç oluşturma amacıyla kullanılabilir.

Döner Çamuru (Şlam): Şeker pancarının işlenmesi sırasında, ham şerbetin kireç sütü ve karbondioksitle kireçlenip karbonatlanması ve şerbetten ayrılan çamurun süzülmesiyle elde edilir. Toprağın fiziksel özelliklerinin geliştirilmesinin yanı sıra, asit özellikli toprakların kireçlenmesinde kullanılabilir.

Gyttja ve Leonardit (Ham Linyit): Linyit yataklarının çevresinde, toprakla karışık kömürden oluşur. Leonarditin organik madde kapsamı daha yüksektir. Toprağın fiziksel ve biyolojik özelliklerinin geliştirilmesinde kullanılabilir. Son dönemde sıvı leonardit, piyasada humik asit olarak boy göstermektedir.

Şlempe (Fosfojips): Ham fosfattan fosforlu gübre üretimi sırasında açığa çıkan bir üründür. Alkali toprakların iyileştirilmesi amacıyla kullanılabilir. Bir miktar fosfat içermesi gübre değeri sağlarsa da, kimi zaman ağır metaller, radyoaktivite gibi olumsuzluklar görülebilir.

Çöp Kompostu: Evsel çöplerin kompostlaştırılmasıyla elde edilir. Yörelere ve mevsimlere göre bileşiminde değişiklikler gözlenebilir. Topraklara düzenleyici,yetiştirme ortamı ve mikrobiyel etkinlikleri artırıcı amaçlarla karıştırılabilir.

Vermikompost, Vermikest: Kanalizasyon suları, katı atıklar, her türden yemek artıkları gibi çeşitli kentsel ve endüstriyel atıkların kompostlaştırılmasında mikropların yerine sığır dışkısında bulunabilen minik kırmızı solucanlardan yararlanılır. Bu solucanlar hızlı çalışır, besinleri bol olursa hızlı çoğalır, çeşitli ortamlara kolayca uyum sağlar ve vermikest adı verilen dışkıları hastalık mikrobu içermez. İşlem, açık havada veya üstü kapalı bir ortamda yapılabilir.

Selüloz Atığı (Kâğıt Fabrikası, Kamış, Sap-Saman, Odun Kalıntıları): Organik maddelerin işlenmesi sırasında açığa çıkan atıklar, toprakta mikrobiyel etkinliğin artırılması, toprağa organik madde kazandırma ve pH’yı düzenleme gibi amaçlarla değerlendirilebilir.

Çay Atığı: Çayın işlenmesi sırasında açığa çıkan kırıntılardan ve çerçöpten oluşur. Toprakta organik maddeyi artırma ve pH’yı düşürme gibi yararları olabilir.

Diğer Atıklar: Organik madde içeren üzüm cibresi (ezme sırasında açığa çıkan çekirdek ve çöpler), meyve suyu üretiminde açığa çıkan palper posası, mantar üretim toprağı, haşhaş atığı ve benzeri ürünler, tarımda besin kaynağı, ya da fiziksel ve biyolojik özelliklerin iyileştirilmesi gibi amaçlarla değerlendirilebilir.

Kullanım Türüne Göre Toprak Yönetimi

Otlak Yönetimi; Otlaklar (meralar), zengin doğal bitki çeşitliliğine sahip arazilerdir. Toprak ve su varlığını erozyona karşı güçlü bitki örtüsüne sahip otlaklar korur. Bu topraklar ayrıca hayvanlar için en ucuz ve en sağlıklı kaba yem (ot) kaynağıdır. Otlaklar aracılığıyla beslenmenin yanı sıra, deri ve yün üretimi de sağlanır.

Otlakların diğer bir işlevi, çok sayıda bitki, böcek, sürüngen, kanatlı gibi canlılar için barınma ortamı ve gen bankası olmasıdır. Kimi zaman yaşamı bir iki ayla sınırlı otların tohumları, otlakta, bütün bir yılı gelecek yılın elverişli koşullarını bekleyerek geçirir. Çevreciler, otlakların ekonomik değerinin yerine, çevreyle ilgili anlamını ön plâna alarak, bu alanlara bozkır adını vermişlerdir.

Cumhuriyet döneminde yüzölçümü temelinde en fazla arazi kaybı otlaklardan olmuştur. Otlaklarımız Cumhuriyet tarihi boyunca 41 milyon hektardan 13 milyon hektara düşmüştür. Bu düşüşte kısmen ağaçlandırmanın payı varsa da, tarım arazisi kazanma, yollar, toprak örtüsünün erozyonla çıplak kayalığa dönüşümü, yerleşim ve endüstri alanları kurulması, baraj gölleri gibi etmenler daha önemlidir.

Otlakların daralması, erozyon, millenme ve kuraklık artışı, yalnızca o ülkede veya yörede gelişen endemik bitki türlerinin yok olması, toprakların fiziksel ve kimyasal verim gücünün düşmesi, biyolojik dengenin bozulması, hayvansal üretimin gerilemesi, artan taşkın ve sel tehdidi ve tüm bunların sonucu olarak toplumsal huzursuzluğun artması sorunlarını doğurur.

İyi otlak yönetiminin iki önemli anahtarı su ekonomisini ayakta tutmak ve otlakta kapasiteden fazla hayvan yaymamaktır. İyi yönetilen otlakta bitki artıkları ve kökler, artan oranlarda toprağa döner. Bu durum toprak yapısını geliştirir. Sonuçta yağışların daha fazla bölümü toprağa girme şansı bulur. Daha fazla su alan toprakta da, doğal olarak bitki örtüsü daha güçlü olur. Böylece yağmur damlalarının vuruş etkisi bitki yaprakları tarafından karşılanacağından, erozyonla toprak kayıpları da azalır.

Otlakta tohum aşısı yapılacaksa, öncelik o yöreden toplanmış bitkilerin tohumlarına verilmelidir. Çünkü başka yerden taşınan tohumlar, örneğin hastalık, kuraklık vb gibi olumsuzluklara karşı genellikle yerli çeşitlerden daha dayanıksız olur.

Sebze Bahçelerinde Toprak Kullanımı: Sebzelerin hemen tamamı tek yıllık bitki olduğu için, her yıl tüm işlemlerin yenilenmesi gerekir. Kışın soğuk geçtiği yerlerde sebze yetiştiriciliği ilkbaharda don tehlikesinin geçmesiyle başlar. Ancak toprak hazırlığının sonbaharda başlatılması yararlı olur. Kıştan önce bellenen veya pullukla işlenen bahçede kışın suyun donması veya don olmayan yerlerde de ıslanan killerin genişlemesi, iri kesekleri parçalar, toprağı ekim veya dikime hazır duruma getirir. Üst toprağın verimliliğinin derinlere inildikçe azalacağı göz önüne alındığında, gereğinden derin sürmenin zararlı olacağı sonucuna ulaşılır. İlkbaharda ekim, dikim öncesi taraklama veya çapalama yapılarak hem yüzey düzlenir, hem de iri kesekler ufalanmış olur. Ekimden önce son bir işlem olarak tapan çekilmesi yarar sağlayabilir. Bu işlemin ekimden hemen sonra yapılması da gerekebilir. Böylece hem toprak yüzeyi daha düzgün olur, hem de hafif sıkıştırılan toprakta tohumun veya fidenin dokunma yüzeyi artar.

Meyve Bahçelerinde Toprak Kullanımı: Meyve bahçeleri için çoğunlukla reaksiyonu 5,5-6,5 pH arası olan, derin, iyi havalanan, iyi su tutan, profilinde sürekliliğe sahip topraklar en uygundur. Ancak bu özelliklere sık rastlanan taban arazilerde don riski yüksektir. Çünkü donan hava, su gibi eğim aşağı iner ve çukur ve düzlüklerde uzun süre kalarak bitkilere zarar verir. Bu akıştan ve birikmeden meyve ağaçlarını korumak için en uygunu hafif eğimli arazilerdir. Hafif eğim, suyun olası göllenmesinden kaynaklanabilecek kötü havalanma koşullarına karşı da bir önlemdir. Çeşitli meyvelerin toprak istekleri aşağıda sıralanmaktadır.

Elma derin, iyi drenajlı, orta bünyeli veya yapısı gelişmiş ağır bünyeli toprakları sever. Armut derin, orta veya yapısı iyi gelişmişse ağır bünyeli toprakları sever. Vişne ve Kiraz iyi drenajlı, derin, orta bünyeli toprakları sever. Erik orta ve ağır bünyeli toprakları sever. Üzüm orta veya suyu bol hafif bünyeli, kireçli, organik maddece zengin topraklardan hoşlanır. Turfanda çilek yetiştiriciliğinde kaba bünyeli, kuru, sığ topraklardan yararlanılabilirse de, asıl ürün için orta ağır bünyeli ve organik maddece zengin topraklar yeğlenmelidir.

Ev Bahçelerinde ve Çimlerde Toprak Kullanımı: Bahçede daha çok düz, taşsız, iyi güneşlenen, tınlı topraklar istenir. Ayrıca yetiştirilmesi düşünülen bitkilerin toprak ve iklim istekleri belirlenir. Bu sırada bitkiler toprak istekleri fazla olan ve değişik topraklara uyum sağlayabilenler olarak gruplandırılır. Toprağa olabildiğince ilk gruba göre özellik vermeye çalışılır. Buna olanak bulunamazsa toprağın taşıdığı özelliklere uygun türler seçilmelidir. Toprağın derinliği, bünyesi, yapısı, rengi, akaçlama (suyun dışarı atılması) özellikleri, eğimi, bakısı (yöneyi) ve reaksiyonu incelenir. Bitki besin maddelerinin durumuna bakılır ve olanak varsa, hastalık etmenleri değerlendirilir. Önemli bir konu da, bahçenin sulanacağı suyun sürekliliği ve niteliğidir.

Çim ekilecek alan yeterince sıkı olmalı, büyük boşluklar içermemelidir. Ancak sert de olmamalıdır. Başka yerde köklendirilen hazır çim serilebileceği gibi, tohum da ekilebilir.

Süs Bitkilerinde Toprak Kullanımı: Süs bitkileri için topraktan önce iklim iyi incelenmelidir. Genelde derin, gevrek, iyi drenajlı, yeterli organik madde içeren kumlu tın bünyeli toprak en uygundur.

Orman Alanlarında Toprak Kullanımı: Toprak nemini düzenlemek, topraktan gelen hastalıkları önlemek, verimliliği ve toprak yapısını korumak ve erozyonu önlemek ormancının görevleri arasındadır. Ülkemiz ormancılığında sulama, gübreleme vb girdi uygulamaları yaygın değildir, ağaçlar kendi çabalarıyla gelişir.

Fidanlıkta toprak ve arazi özellikleri daha da önemlidir. Böyle yerler hastalıklardan korunmuş, iyi drenajlı, verimli alanlardan seçilmeli ve nitelikli suyla sulanmalıdır. Orman örtüsü altında nem ve verimlilik rejimlerini düzenleyen en önemli etmen süngersi (mull yapılı) organik kattır. Bu kat uzaklaştırılmamalı, toplanmamalıdır. Özellikle nemli toprakta hayvan otlatılması; sıkışma, nem azalması, organik maddenin zarar görmesi, düşük bağıl nem ve daha yüksek toprak sıcaklığı gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Arazi Toplulaştırma

Arazilerin miras yoluyla bölünme başta olmak üzere, kentleşme, göç, aradan yol kanal vb geçmesi, erozyon gibi nedenlerle bölünüp parçalanması, ekonomik tarımsal üretimin önündeki ciddi engellerden biridir. Birkaç parça tarlası olan çiftçi, bunların tümüne zamanında ve gereğince yetişememekte, şekilsiz tarlalarda işlerini yürütmek için ayrıca zaman ve yakıt harcamaktadır. Arazi toplulaştırma, çiftçinin elindeki arazi parçalarını olabildiğince birleştirilip, şeklini düzeltmek, su, yol gibi altyapı gereklerini karşılamak ve çoğu kez de var olan toprak sorunlarını gidermek üzere yürütülen bir teknik ve toplumsal projeler topluluğudur.

Arazi toplulaştırma projesi uygulanırken, üreticilerin elindeki dağınık arazi parçaları olabildiğince birbirine yakın nitelikte ve olabildiğince en büyük parselin bünyesinde birleştirilmeye çalışılır. Dikkat edilecek ikinci nokta da, tüm parsellerin başkalarının arazisinden geçmeden, doğrudan yoldan ve su iletim ağından yararlanmasının sağlanmasıdır.

Türkiye’de, daha çok ekonomik nedenlerle, şimdiye dek yalnızca sulu veya sulamaya açılacak arazilerde toplulaştırma projesi yürütülmüş veya plânlanmıştır. Başka birçok ülkede örneğin yol, baraj vb gibi bir altyapı çalışmasından önce toplulaştırma yoluyla önemli kazançlar sağlanmaktadır.

Kazı-Dolgu İşlemleri

Kazı-dolgu işlemleri, toprağın çeşitli amaçlarla bir yerden alınıp başka yere taşınması uygulamalarıdır. Arazinin düzlenmesi gereği, parçaların bütünleştirilmesi, yol, kanal, garaj, depo vb altyapı gerekleri gibi amaçlar, kazı-dolgu işlemlerini zorunlu kılabilmektedir. Kazı-dolgu işlemleri kazı yerinde bitki örtüsü ve verimli üst toprak ortadan kaldırıldığı için toprak verimi düşmektedir. Dolgu alanında ise, toprağın yerine oturması ve üzerinde yeni yaşam çeşitliliğinin gelişmesi uzun yıllar alabilecektir.

Tuzlu Topakların Yönetimi

Tuzlu topraklar, yer aldıkları coğrafyanın özellikleri gereği, çoğunlukla elverişli iklim koşullarına sahip verimli arazileri oluşturur. Bu topraklarda üstesinden gelmeye değer iki güçlük tuzluluk zararının en aza indirilmesi ve su eksikliğinin giderilmesidir. Kurak ve yarı kurak bölge topraklarının yaklaşık üçte birinin tuzluluk zararından az veya çok etkilenmektedir.

Tuzlu topraklarda kesin çözüm onları yıkayıp ortamdan uzaklaştırmaktır. Ancak yeterli hacimde yıkama suyunun olmayışı, yüksek maliyet, çevresel sorunlar veya çıkış ağzı bulunamaması gibi nedenlerle, tuzların yıkanmasına engel olmaktadır. Toprağı derinlemesine yıkama olanağı yoksa araziyi düzlemek ve yüzeyden akışı artırmak yararlı olabilir. Böylece, toprağın derinlerinden suyla birlikte yukarı çıkan ve buharlaşma sırasında orada biriken tuzlar her güçlü yağışta bir ölçüde yıkanabilir.

Sodyumlu topraklara azar azar, sık su verilmesi, yüzeyde olabildiğince uzun süreli bitki örtüsü bulundurma gibi önlemler de yarar sağlayabilir. Sodyumlu toprakların işletilmesi, yüksek alkalilik, sodyumun bitkiler üzerindeki özgül iyon etkileri, geçirimsizlik, toprağın yapıdan yoksun olması gibi nedenlerle daha zordur. Bu toprakların tavında işlenmesine ve ekilmesine özen gösterilmesi ve kışın araziye su aktarıp, orada donmasının sağlanması (suyun katılaşırken genleşmesinden yararlanma) bir ölçüde etkili olabilir.

Alçıtaşı kapsamı yüksek (jipsli) topraklar oluşumları itibariyle diğer topraklara benzer. Onları özel yapan, jipsin suda yüksek erirliğe sahip olmasıdır. Bu nedenle yağışlarla ve sulamayla yıkanıp derinlere inebilen jips, taban suyu yüzlek olduğunda yüzeye yakın yerlerde de birikebilmektedir. Jipsin topraktan yıkanarak uzaklaştırılması, kimi zaman olumlu sonuç verebilen bir uygulamadır. Jipsli topraklar Kızılırmak yayının içinde ve Konya ovalarında yaygındır.

Ekim Öncesi Toprak Hazırlıkları

Tohum yatağı, tohumun çimlenebileceği ve sürgünün köklerini geliştirebileceği fiziksel özellikleri taşıyan üst toprak katmanıdır. İyi bir tohum yatağı:

  • Suyun toprağa girişine ve yeterli yarayışlı suyun tutulmasına izin vermelidir.
  • Yeterince havalanmak, toprak havasıyla atmosferin gaz alışverişine olanak sağlamalıdır.
  • Köklerin ilerlemesine engel olmamalıdır.
  • Erozyona dirençli, sağlam, yüksek oranda agregat içermelidir.
  • Yüzeydeki organik artıklar toprağa yeterince karışmış olmalıdır.
  • ohumla toprak arasında yeterli dokunma yüzeyi bulunmalıdır.
  • Tekdüze ve dolgun çıkış sağlayabilmelidir.

Toprak işleme, ekim, dikimle birlikte en eski ve en yaygın tarımsal girdidir. Toprak işlemeler ekim öncesi ve ekili arazide yapılanlar olmak üzere iki grupta toplanır. Ekim öncesi işlemeler sulu ve kuru tarım koşulları için birbirinden ayrılır. Toprak işlemenin hedefleri çeşitli koşullara göre değişmektedir. İşlemenin gereği, yarar ve zararları üzerinde ortam koşulları büyük etki yapar.

Toprak işleme çeşitli zararlara yol açabilir. Bu zararlardan yaygın olanları ise;

  • Toprak yapısının zarar görmesi, toprağın fiziksel özelliklerinin gerilemesi,
  • Yüzeydeki bitki artıklarının toprağa gömülmesi ve toprağın kabartılıp gevşetilmesi sonucu erozyonun artması,
  • Alttaki nemli toprağın yüzeye çıkarılmasından kaynaklanan su kayıpları artışı,
  • Üstteki etkin mikrobiyel topluluğun derine gömülmesi sonucu işlevlerinde gerilemedir.

Toprak işleme araçları elle çalışan çapa, bel, tırmık vb hafif araçlar veya bir güçle çekilenler olmak üzere iki grupta toplanır. Bunlar işlevleri yönünden ele alındığında aşağıdaki gibi dört gruba ayrılır:

  1. Devirerek işleyen araçlar: Üst toprağı kabartıp pürüzlü duruma getirerek, havalanmayı ve suyun toprağa giriş oranını artırır. Soklu pulluk, Rus tipi pulluk, döner kulaklı pulluk gibi tüm pulluk türleri bu gruba girer.
  2. Karıştırarak işleyen araçlar: Taşlı, sığ, kumlu veya yüzeyinde yoğun bitki artığı bulunan topraklarda iyi sonuç verir. Diskli pulluk, diskli tırmık, tek sıra disk, keçi ayağı ve döner çapa (rotovatör) bu grubun temsilcileridir.
  3. Alttan yırtarak işleyen araçlar: Toprağı altüst etmeden, alttaki belirli bir derinlik boyunca kabartan ve otların köklerini kesen bir teknik olarak alttan yırtarak işleme, bitki artıklarını yüzeyde bırakır. Kazayağı, kırlangıçkuyruğu, otyolar, graham pulluğu, Anadolu sabanı ve kültivatör, toprağı alttan yırtarak işleyen araçlardır.
  4. Dikine yırtarak işleyen araçlar: Yabancı ot denetimi, tohum yatağı hazırlığı ve buharlaşmanın önlenmesi yönünden uygun olmamakla birlikte, özellikle alt toprakta pulluk tabanı adı verilen sıkışık katmanın giderilmesi veya derinlerdeki geçirimsiz bantların yok edilmesi için kullanılırlar. Bu grubun temsilcileri çizel ve dipkazandır.

Toprak İşlemenin Temel İlkeleri;

  1. Toprak, olabildiğince az işlenmelidir.
  2. Toprağın her zaman tavında iken sürülmesi, onun özelliklerini korumak, az yakıt ve zaman harcamak ve çevreye en az zarar vermek yönünden en önemli ölçüttür.
  3. Eğimli arazilerde tüm işlemeler eğime dik yönde yapılmalıdır.
  4. Alttaki sıkışmış katmanı kırma amacı kural dışı kalsa da, her bir toprak işleme, öncekinden daha sığ olmalıdır. Bu uygulama, buharlaşma kayıplarını ve sıkışmayı azaltacaktır.
  5. Olanaklar elveriyorsa, her sürümde farklı işleve sahip araçların kullanılması, toprak özelliklerini korumak yönünden yararlı olabilir.

Toprak işlemenin sonrasında bitki yetiştiriciliğine geçişte yapılması gereken işlerin başında, üretim yapılacak alanın özelliklerinin belirlenmesi gelir. Yörenin iklim bileşenleri değerlendirilir, elde su kaynağı olup olmadığı ve ulaşılabilir su varsa debi ve kalite özellikleri göz önüne alınır. Arazi koşulları ve toprak özellikleri değerlendirildiğinde, sürecin teknik ayrıntıları şekillenmiş olur.

Yanlış tarımsal uygulamalar olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bunlardan bazıları aşağıda sıralanmıştır.

  1. Yanlış ve dengesiz gübre kullanımı; toprağın asitleşmesine, verim ve kalite gerilemesine, gaz halinde bitki besin maddelerinin kaybına ve kâr azalmasına neden olmaktadır.
  2. Toprağın gereğince işlenmemesi; organik madde kaybına, biyokütle azalmasına, yapının bozulmasına, sert katman oluşumuna, sıkışmaya, erozyonun artmasına, su tutma ve havalanma yeteneğinin sınırlanmasına, buharlaşma kayıplarının artmasına, ürün kaybına, infiltrasyonun düşmesine ve harcamaların artmasına neden olmaktadır.
  3. Tek yönlü tarım; hastalık ve zararlıların artmasına, bitki besin elementi döngüsünün sınırlanmasına, gaz halinde bitki besin elementlerinin kaybına, bitki tür ve çeşitlerinin azalmasına ve değişmesine, erozyon artışı gibi birçok sorunu ortaya çıkarmaktadır.
  4. Aşırı otlatma; Otlakların en ciddi sorunlarından biridir. Bu yolla bitki besin elementleri kaybı, besin elementleri döngüsünün bozulması, gaz halinde besin elementi kaybı, bitki tür ve çeşitlerinin azalması ve değişmesi, erozyon artışı gibi çok sayıda sorun yaşanmaya başlar.
  5. Sulama suyunun gereğinden fazla tüketimi; yıkanmanın artması, erozyon artışı, toprağın fizikokimyasal özelliklerinin bozulması ve verim gücünün düşmesi, hastalık ve zararlıların yaygınlaşması, çevre kirliliği, verim ve kalitenin gerilemesi, su kaybı, gelişmenin ileri dönemlerinde su yokluğu gibi sorunların habercisidir.
  6. Yanlış sulama; Çevre kirliliği, hastalık ve zararlıların direnç kazanması, toprakta tür değişimi ve mikrobiyel dengenin olumsuz etkilenmesi, sağlığa elverişsiz koşulların gelişimi, ekonomik kayıplar gibi çok sayıda sorun doğurur.

Evsel, tarımsal, endüstriyel etkinliklerce salınıp, çevresel sorunlara neden olan çeşitli atıklar tarımda değerlendirilebilir.

Talaş ve Yonga: Hayvan yatağı (sonra gübre) olarak kullanılır. Yüzeyde malç oluşturma, yorgun toprağın geri kazanımı, bitki yetiştirme ortamı, köklendirme ve çimlendirme karışımları, toprak organik maddesinin artırılması gibi amaçlarla değerlendirilebilir.

Toprak yüzeyindeki örtü katına malç denir. Örneğin yüzeyde unufak edilen toprağa toz malçı, yüzeyde bırakılan hasat artıklarına anız malçı adı verilir.

Tütün Artıkları: Tütünlerin işlenmesi sırasında açığa çıkan çöpler ve tütün kırıntılarıdır. Bitkilerde beslenme bozukluklarının giderilmesi, toprağın organik madde kapsamının artırılması ve yüzeyde malç oluşturma amacıyla kullanılabilir.

Döner Çamuru (Şlam): Şeker pancarının işlenmesi sırasında, ham şerbetin kireç sütü ve karbondioksitle kireçlenip karbonatlanması ve şerbetten ayrılan çamurun süzülmesiyle elde edilir. Toprağın fiziksel özelliklerinin geliştirilmesinin yanı sıra, asit özellikli toprakların kireçlenmesinde kullanılabilir.

Gyttja ve Leonardit (Ham Linyit): Linyit yataklarının çevresinde, toprakla karışık kömürden oluşur. Leonarditin organik madde kapsamı daha yüksektir. Toprağın fiziksel ve biyolojik özelliklerinin geliştirilmesinde kullanılabilir. Son dönemde sıvı leonardit, piyasada humik asit olarak boy göstermektedir.

Şlempe (Fosfojips): Ham fosfattan fosforlu gübre üretimi sırasında açığa çıkan bir üründür. Alkali toprakların iyileştirilmesi amacıyla kullanılabilir. Bir miktar fosfat içermesi gübre değeri sağlarsa da, kimi zaman ağır metaller, radyoaktivite gibi olumsuzluklar görülebilir.

Çöp Kompostu: Evsel çöplerin kompostlaştırılmasıyla elde edilir. Yörelere ve mevsimlere göre bileşiminde değişiklikler gözlenebilir. Topraklara düzenleyici,yetiştirme ortamı ve mikrobiyel etkinlikleri artırıcı amaçlarla karıştırılabilir.

Vermikompost, Vermikest: Kanalizasyon suları, katı atıklar, her türden yemek artıkları gibi çeşitli kentsel ve endüstriyel atıkların kompostlaştırılmasında mikropların yerine sığır dışkısında bulunabilen minik kırmızı solucanlardan yararlanılır. Bu solucanlar hızlı çalışır, besinleri bol olursa hızlı çoğalır, çeşitli ortamlara kolayca uyum sağlar ve vermikest adı verilen dışkıları hastalık mikrobu içermez. İşlem, açık havada veya üstü kapalı bir ortamda yapılabilir.

Selüloz Atığı (Kâğıt Fabrikası, Kamış, Sap-Saman, Odun Kalıntıları): Organik maddelerin işlenmesi sırasında açığa çıkan atıklar, toprakta mikrobiyel etkinliğin artırılması, toprağa organik madde kazandırma ve pH’yı düzenleme gibi amaçlarla değerlendirilebilir.

Çay Atığı: Çayın işlenmesi sırasında açığa çıkan kırıntılardan ve çerçöpten oluşur. Toprakta organik maddeyi artırma ve pH’yı düşürme gibi yararları olabilir.

Diğer Atıklar: Organik madde içeren üzüm cibresi (ezme sırasında açığa çıkan çekirdek ve çöpler), meyve suyu üretiminde açığa çıkan palper posası, mantar üretim toprağı, haşhaş atığı ve benzeri ürünler, tarımda besin kaynağı, ya da fiziksel ve biyolojik özelliklerin iyileştirilmesi gibi amaçlarla değerlendirilebilir.

Kullanım Türüne Göre Toprak Yönetimi

Otlak Yönetimi; Otlaklar (meralar), zengin doğal bitki çeşitliliğine sahip arazilerdir. Toprak ve su varlığını erozyona karşı güçlü bitki örtüsüne sahip otlaklar korur. Bu topraklar ayrıca hayvanlar için en ucuz ve en sağlıklı kaba yem (ot) kaynağıdır. Otlaklar aracılığıyla beslenmenin yanı sıra, deri ve yün üretimi de sağlanır.

Otlakların diğer bir işlevi, çok sayıda bitki, böcek, sürüngen, kanatlı gibi canlılar için barınma ortamı ve gen bankası olmasıdır. Kimi zaman yaşamı bir iki ayla sınırlı otların tohumları, otlakta, bütün bir yılı gelecek yılın elverişli koşullarını bekleyerek geçirir. Çevreciler, otlakların ekonomik değerinin yerine, çevreyle ilgili anlamını ön plâna alarak, bu alanlara bozkır adını vermişlerdir.

Cumhuriyet döneminde yüzölçümü temelinde en fazla arazi kaybı otlaklardan olmuştur. Otlaklarımız Cumhuriyet tarihi boyunca 41 milyon hektardan 13 milyon hektara düşmüştür. Bu düşüşte kısmen ağaçlandırmanın payı varsa da, tarım arazisi kazanma, yollar, toprak örtüsünün erozyonla çıplak kayalığa dönüşümü, yerleşim ve endüstri alanları kurulması, baraj gölleri gibi etmenler daha önemlidir.

Otlakların daralması, erozyon, millenme ve kuraklık artışı, yalnızca o ülkede veya yörede gelişen endemik bitki türlerinin yok olması, toprakların fiziksel ve kimyasal verim gücünün düşmesi, biyolojik dengenin bozulması, hayvansal üretimin gerilemesi, artan taşkın ve sel tehdidi ve tüm bunların sonucu olarak toplumsal huzursuzluğun artması sorunlarını doğurur.

İyi otlak yönetiminin iki önemli anahtarı su ekonomisini ayakta tutmak ve otlakta kapasiteden fazla hayvan yaymamaktır. İyi yönetilen otlakta bitki artıkları ve kökler, artan oranlarda toprağa döner. Bu durum toprak yapısını geliştirir. Sonuçta yağışların daha fazla bölümü toprağa girme şansı bulur. Daha fazla su alan toprakta da, doğal olarak bitki örtüsü daha güçlü olur. Böylece yağmur damlalarının vuruş etkisi bitki yaprakları tarafından karşılanacağından, erozyonla toprak kayıpları da azalır.

Otlakta tohum aşısı yapılacaksa, öncelik o yöreden toplanmış bitkilerin tohumlarına verilmelidir. Çünkü başka yerden taşınan tohumlar, örneğin hastalık, kuraklık vb gibi olumsuzluklara karşı genellikle yerli çeşitlerden daha dayanıksız olur.

Sebze Bahçelerinde Toprak Kullanımı: Sebzelerin hemen tamamı tek yıllık bitki olduğu için, her yıl tüm işlemlerin yenilenmesi gerekir. Kışın soğuk geçtiği yerlerde sebze yetiştiriciliği ilkbaharda don tehlikesinin geçmesiyle başlar. Ancak toprak hazırlığının sonbaharda başlatılması yararlı olur. Kıştan önce bellenen veya pullukla işlenen bahçede kışın suyun donması veya don olmayan yerlerde de ıslanan killerin genişlemesi, iri kesekleri parçalar, toprağı ekim veya dikime hazır duruma getirir. Üst toprağın verimliliğinin derinlere inildikçe azalacağı göz önüne alındığında, gereğinden derin sürmenin zararlı olacağı sonucuna ulaşılır. İlkbaharda ekim, dikim öncesi taraklama veya çapalama yapılarak hem yüzey düzlenir, hem de iri kesekler ufalanmış olur. Ekimden önce son bir işlem olarak tapan çekilmesi yarar sağlayabilir. Bu işlemin ekimden hemen sonra yapılması da gerekebilir. Böylece hem toprak yüzeyi daha düzgün olur, hem de hafif sıkıştırılan toprakta tohumun veya fidenin dokunma yüzeyi artar.

Meyve Bahçelerinde Toprak Kullanımı: Meyve bahçeleri için çoğunlukla reaksiyonu 5,5-6,5 pH arası olan, derin, iyi havalanan, iyi su tutan, profilinde sürekliliğe sahip topraklar en uygundur. Ancak bu özelliklere sık rastlanan taban arazilerde don riski yüksektir. Çünkü donan hava, su gibi eğim aşağı iner ve çukur ve düzlüklerde uzun süre kalarak bitkilere zarar verir. Bu akıştan ve birikmeden meyve ağaçlarını korumak için en uygunu hafif eğimli arazilerdir. Hafif eğim, suyun olası göllenmesinden kaynaklanabilecek kötü havalanma koşullarına karşı da bir önlemdir. Çeşitli meyvelerin toprak istekleri aşağıda sıralanmaktadır.

Elma derin, iyi drenajlı, orta bünyeli veya yapısı gelişmiş ağır bünyeli toprakları sever. Armut derin, orta veya yapısı iyi gelişmişse ağır bünyeli toprakları sever. Vişne ve Kiraz iyi drenajlı, derin, orta bünyeli toprakları sever. Erik orta ve ağır bünyeli toprakları sever. Üzüm orta veya suyu bol hafif bünyeli, kireçli, organik maddece zengin topraklardan hoşlanır. Turfanda çilek yetiştiriciliğinde kaba bünyeli, kuru, sığ topraklardan yararlanılabilirse de, asıl ürün için orta ağır bünyeli ve organik maddece zengin topraklar yeğlenmelidir.

Ev Bahçelerinde ve Çimlerde Toprak Kullanımı: Bahçede daha çok düz, taşsız, iyi güneşlenen, tınlı topraklar istenir. Ayrıca yetiştirilmesi düşünülen bitkilerin toprak ve iklim istekleri belirlenir. Bu sırada bitkiler toprak istekleri fazla olan ve değişik topraklara uyum sağlayabilenler olarak gruplandırılır. Toprağa olabildiğince ilk gruba göre özellik vermeye çalışılır. Buna olanak bulunamazsa toprağın taşıdığı özelliklere uygun türler seçilmelidir. Toprağın derinliği, bünyesi, yapısı, rengi, akaçlama (suyun dışarı atılması) özellikleri, eğimi, bakısı (yöneyi) ve reaksiyonu incelenir. Bitki besin maddelerinin durumuna bakılır ve olanak varsa, hastalık etmenleri değerlendirilir. Önemli bir konu da, bahçenin sulanacağı suyun sürekliliği ve niteliğidir.

Çim ekilecek alan yeterince sıkı olmalı, büyük boşluklar içermemelidir. Ancak sert de olmamalıdır. Başka yerde köklendirilen hazır çim serilebileceği gibi, tohum da ekilebilir.

Süs Bitkilerinde Toprak Kullanımı: Süs bitkileri için topraktan önce iklim iyi incelenmelidir. Genelde derin, gevrek, iyi drenajlı, yeterli organik madde içeren kumlu tın bünyeli toprak en uygundur.

Orman Alanlarında Toprak Kullanımı: Toprak nemini düzenlemek, topraktan gelen hastalıkları önlemek, verimliliği ve toprak yapısını korumak ve erozyonu önlemek ormancının görevleri arasındadır. Ülkemiz ormancılığında sulama, gübreleme vb girdi uygulamaları yaygın değildir, ağaçlar kendi çabalarıyla gelişir.

Fidanlıkta toprak ve arazi özellikleri daha da önemlidir. Böyle yerler hastalıklardan korunmuş, iyi drenajlı, verimli alanlardan seçilmeli ve nitelikli suyla sulanmalıdır. Orman örtüsü altında nem ve verimlilik rejimlerini düzenleyen en önemli etmen süngersi (mull yapılı) organik kattır. Bu kat uzaklaştırılmamalı, toplanmamalıdır. Özellikle nemli toprakta hayvan otlatılması; sıkışma, nem azalması, organik maddenin zarar görmesi, düşük bağıl nem ve daha yüksek toprak sıcaklığı gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Arazi Toplulaştırma

Arazilerin miras yoluyla bölünme başta olmak üzere, kentleşme, göç, aradan yol kanal vb geçmesi, erozyon gibi nedenlerle bölünüp parçalanması, ekonomik tarımsal üretimin önündeki ciddi engellerden biridir. Birkaç parça tarlası olan çiftçi, bunların tümüne zamanında ve gereğince yetişememekte, şekilsiz tarlalarda işlerini yürütmek için ayrıca zaman ve yakıt harcamaktadır. Arazi toplulaştırma, çiftçinin elindeki arazi parçalarını olabildiğince birleştirilip, şeklini düzeltmek, su, yol gibi altyapı gereklerini karşılamak ve çoğu kez de var olan toprak sorunlarını gidermek üzere yürütülen bir teknik ve toplumsal projeler topluluğudur.

Arazi toplulaştırma projesi uygulanırken, üreticilerin elindeki dağınık arazi parçaları olabildiğince birbirine yakın nitelikte ve olabildiğince en büyük parselin bünyesinde birleştirilmeye çalışılır. Dikkat edilecek ikinci nokta da, tüm parsellerin başkalarının arazisinden geçmeden, doğrudan yoldan ve su iletim ağından yararlanmasının sağlanmasıdır.

Türkiye’de, daha çok ekonomik nedenlerle, şimdiye dek yalnızca sulu veya sulamaya açılacak arazilerde toplulaştırma projesi yürütülmüş veya plânlanmıştır. Başka birçok ülkede örneğin yol, baraj vb gibi bir altyapı çalışmasından önce toplulaştırma yoluyla önemli kazançlar sağlanmaktadır.

Kazı-Dolgu İşlemleri

Kazı-dolgu işlemleri, toprağın çeşitli amaçlarla bir yerden alınıp başka yere taşınması uygulamalarıdır. Arazinin düzlenmesi gereği, parçaların bütünleştirilmesi, yol, kanal, garaj, depo vb altyapı gerekleri gibi amaçlar, kazı-dolgu işlemlerini zorunlu kılabilmektedir. Kazı-dolgu işlemleri kazı yerinde bitki örtüsü ve verimli üst toprak ortadan kaldırıldığı için toprak verimi düşmektedir. Dolgu alanında ise, toprağın yerine oturması ve üzerinde yeni yaşam çeşitliliğinin gelişmesi uzun yıllar alabilecektir.

Tuzlu Topakların Yönetimi

Tuzlu topraklar, yer aldıkları coğrafyanın özellikleri gereği, çoğunlukla elverişli iklim koşullarına sahip verimli arazileri oluşturur. Bu topraklarda üstesinden gelmeye değer iki güçlük tuzluluk zararının en aza indirilmesi ve su eksikliğinin giderilmesidir. Kurak ve yarı kurak bölge topraklarının yaklaşık üçte birinin tuzluluk zararından az veya çok etkilenmektedir.

Tuzlu topraklarda kesin çözüm onları yıkayıp ortamdan uzaklaştırmaktır. Ancak yeterli hacimde yıkama suyunun olmayışı, yüksek maliyet, çevresel sorunlar veya çıkış ağzı bulunamaması gibi nedenlerle, tuzların yıkanmasına engel olmaktadır. Toprağı derinlemesine yıkama olanağı yoksa araziyi düzlemek ve yüzeyden akışı artırmak yararlı olabilir. Böylece, toprağın derinlerinden suyla birlikte yukarı çıkan ve buharlaşma sırasında orada biriken tuzlar her güçlü yağışta bir ölçüde yıkanabilir.

Sodyumlu topraklara azar azar, sık su verilmesi, yüzeyde olabildiğince uzun süreli bitki örtüsü bulundurma gibi önlemler de yarar sağlayabilir. Sodyumlu toprakların işletilmesi, yüksek alkalilik, sodyumun bitkiler üzerindeki özgül iyon etkileri, geçirimsizlik, toprağın yapıdan yoksun olması gibi nedenlerle daha zordur. Bu toprakların tavında işlenmesine ve ekilmesine özen gösterilmesi ve kışın araziye su aktarıp, orada donmasının sağlanması (suyun katılaşırken genleşmesinden yararlanma) bir ölçüde etkili olabilir.

Alçıtaşı kapsamı yüksek (jipsli) topraklar oluşumları itibariyle diğer topraklara benzer. Onları özel yapan, jipsin suda yüksek erirliğe sahip olmasıdır. Bu nedenle yağışlarla ve sulamayla yıkanıp derinlere inebilen jips, taban suyu yüzlek olduğunda yüzeye yakın yerlerde de birikebilmektedir. Jipsin topraktan yıkanarak uzaklaştırılması, kimi zaman olumlu sonuç verebilen bir uygulamadır. Jipsli topraklar Kızılırmak yayının içinde ve Konya ovalarında yaygındır.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.