Açıköğretim Ders Notları

Temel Afet Bilgisi Dersi 7. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Temel Afet Bilgisi Dersi 7. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Teknolojik Afetler

Giriş

20. yüzyılda, bilim ve teknolojideki gelişmelerin sanayiye yansıması sonucunda hızla büyüyen gelişen mega kentler, yüzlerce kişinin çalıştığı büyük sanayi tesisleri ve tesislerde kullanılan karmaşık teknolojiler, bu tesislerde çalışanlar ve çevresinde oturanlar için çok yüksek kaza, vb. riskleri doğurmuştur.

Teknolojik Afetler

Afet en genel anlamda, doğal ve insan kaynaklı nedenlerle meydana gelerek insan yaşantısını olumsuz etkileyen, sosyal, ekonomik ve çevresel kayıplara neden olan doğal veya teknolojik olaylar olarak tanımlanmakta olup uluslararası sınıflandırmalara göre afetler, doğa kaynaklı ve teknolojik afetler olmak üzere iki grup altında değerlendirilmektedir.

Ülkemizde jeolojik, jeomorfolojik yapısı, sahip olduğu iklimsel özellikleri ve sosyal-ekonomik toplumsal koşullarına bağlı olarak, büyük can ve mal kaybına yol açan doğa kaynaklı afetlerle sık sık karşılaşmaktadır.

Nükleer santral kazaları, kimyasal, endüstriyel kazalar, hava yolu, demir yolu, kara yolu ve deniz yolu kazaları, baraj yıkılması gibi kazalar teknolojik afetlere; endüstriyel kazalar, demiryolu, gemi hava kazaları, nükleer santral kazaları, kimyasal kazalar, sanayi kazaları ve terörist saldırılar teknolojik kazalara örnek olarak verilebilir.

Doğa kaynaklı afet türlerini beş ana başlıkta toplayabiliriz.

  • Jeolojik afetler
  • Hidrolojik afetler
  • Meteorolojik afetler
  • Klimatolojik afetler
  • Biyolojik afetler

Teknolojik afetler, insan faaliyetleri ya da doğa kaynaklı afetlerin tetiklemesi sonucunda oluşan endüstriyel, maden, nükleer ve ulaşım kazaları, kritik yapılara yönelik tehditler, siber tehlikeler, büyük yangınlar, terörizm (kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer tehditler) ile çevresel tehlikeler gibi can kaybına, hastalıklara, sosyal, ekonomik ve çevresel bozulmalara neden olan afet ya da acil durumlar olarak tanımlanmaktadır.

Teknolojik afet türlerini üç ana başlıkta toplayabiliriz.

  • Endüstriyel kazalar
  • Karışık/Çeşitli kazalar
  • Ulaşım kazaları

Uluslararası Afet ve acil durumlar veritabanı bilgilerine göre 1900 ile 2014 yılları arasında dünya üzerinde 7.825 adet teknolojik afet veya büyük kaza kaydedilmiş ve birçok can ve mal kaybı meydana gelmiştir.

Yanlış yer seçimi, plansız ve düzensiz yapılaşma kentlerimizi teknolojik afet riskine sokmuş olup mahallelerin sel altında kalması, Ümraniye çöplüğünün patlaması, konutların itfaiyenin giremediği sokaklar nedeniyle yanması, patlayan benzin istasyonları, terör ve bu olaylar sonucu ortaya çıkan can kayıpları kentlerimizin risk altında bırakmıştır.

5902 sayılı kanun gereğince; afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin hizmetlerin ülke düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve olayların meydana gelmesinden önce hazırlık ve zarar azaltma, olay sırasında yapılacak müdahale ve olay sonrasında gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarını yürüten kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonun sağlanmasından ve bu konularda politikaların üretilmesinden ve uygulanmasından AFAD sorumlu kılınmıştır.

Endüstriyel Afetler

Endüstriyel kazalar, bir veya birden fazla tehlikeli maddenin taşınması, işlenmesi ve depolanması sırasında kontrolsüz gelişmelerden kaynaklanan, çevre ve insan sağlığı için anında veya daha sonra ciddi tehlikeye yol açabilen büyük bir emisyon, yangın veya patlama olayları olarak tanımlanmaktadır.

Tehlikeli madde içeren, çok sayıda insanın sağlığını tehdit eden, doğal çevrenin kalıcı olarak veya uzun dönemli kirlenmesine neden olan ve yüksek derecede maddi hasar veren, geniş çaplı acil durum müdahalesi gerektiren yangın, patlama ve toksik yayılım olayları büyük endüstriyel kaza olarak sınıflandırılmaktadır.

Birbiriyle bütünleşmiş birçok bileşenden oluşan bir sanayi tesisinin sağlıklı bir biçimde çalışması kritik parçaların performansına bağlıdır.

Tehlikeli madde üreten, kullanan veya depolayan kuruluşlarda reaktör, ekipmanlar: borular, kondansatör, reaktörün üst ve alt kısımlarında tehlikeli maddelerin depolanması, üretim birimi tehlikeli olayların nedeni olabilecek unsurlardır.

Yanıcı maddelerin bir alev veya ısı aracılığıyla tutuşmasından dolayı ortaya çıkan yangın, ani gaz salımı ile meydana gelen yanıcı madde (hava) karışımından kaynaklanan patlama ve toksik maddelerin havaya, suya veya toprağa yayılması büyük endüstriyel kaza risklerinden bazılarıdır.

1976 yılında İtalya’nın Seveso kasabasında gerçekleşen ve endüstriyel kaza tarihindeki önemli olaylardan biri kabul edilen kazanın ardından AB, benzer kazaların önlenmesini ve kontrolünü amaçlayan Seveso Direktifini kabul etmiş ve direktif günümüze kadar iki kez büyük değişiklik geçirmiştir.

Seveso II Direktifi; tehlikeli maddeler içeren büyük kazaların önlenmesini ve kazaların insan ve çevre üzerindeki etkilerinin sınırlandırılması amaçlamaktadır.

1 Haziran 2015 tarihine kadar yürürlükte kalan Seveso II Direktifinin ardından büyük endüstriyel kazalara neden olabilecek tehlikeli maddelerin bulunduğu kuruluşları kapsamakta olan Seveso III Direktifi uygulanmaya başlanmıştır.

Ülkemizde ise Seveso II Direktifi ile uyumlu olarak çıkarılan ve tehlikeli maddeler içeren büyük kazaları önlemek, büyük kaza riski taşıyan tesislerde acil durumlara karşı hazırlıklı olmak, zamanında müdahale etmek, gereken tedbirleri almak, kazaların insan ve çevre üzerine etkilerini sınırlandırmak amacı ile hazırlanan “Büyük Endüstriyel Kazaların Kontrolü Hakkında Yönetmelik” 18 Ağustos 2010 tarihli ve 27676 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Nadir olarak meydana gelmekle birlikte son elli yıl içinde teknolojik faaliyetlerdeki gelişmelere paralel olarak artış gösteren kimyasal kazaların en büyüğü ise 1984 yılında Hindistan’da bir fabrikada meydana gelen 3000’i ani olmak üzere toplam 6000 kişinin yaşamını yitirdiği, 200 binden fazla insanın hastalandığı ya da sakat kaldığı kazadır.

Kimyasal, yağ veya yakıt dökülmesi ve temizlenmesinin kontrolü talimatına göre, bir acil durum veya kaza anında izlenecek yol kimyasalın sınıfı ve miktarına göre değişmekle birlikte her bir kimyasal için uygulaması gereken prosedür MSDS’ de verilmiştir.

Çökme; terim olarak herhangi bir yerde yerkabuğunun bir bölümünün doğal bir etkiyle alttan yıkılarak alçalmasını ifade etmektedir.

Endüstriyel alanlarda veya tesislerde kimyasal, yanıcı, patlayıcı vb. madde üretimi ve/veya depolaması ile oluşabilecek hasarlara bağlı olarak çeşitli çökme kazaları yaşanmakta olup çökme kazalarının olma sebeplerinin biride endüstri tesislerinin inşasının yanlış yer seçimleri yapılarak ve yeterli zemin iyileştirilmelerinin yapılmadan yapılmasıdır.

Maden sahalarında grizu patlamaları ile ortaya çıkan çökme olayları özellikle ülkemizde karşılaşılan endüstriyel kazalardan birisidir.

Çok hızlı bir gaz genişlemesiyle ve genellikle ısı açığa çıkmasıyla meydana gelen bir kimyasal reaksiyon veya değişim olarak ifade edilen “patlama” ortam sıcaklığı, nem, basınç ve benzeri faktörlere bağlı olup patlayıcı karşım, oksijen ve ateşleme kaynaklarının (ark, ısı, alev veya statik elektrik) aynı anda bir arada olmasıyla meydana gelmektedir.

Birçok sanayi tesisinde normal çalışma durumlarından kaynaklı olarak arıza, bakım ve kaza hallerinde patlayıcı ortamlar ile karşı karşıya kalınırken bu ortamların oluşmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda ise endüstriyel tesislerde meydana gelen patlamalar sonucunda ölümler, ciddi yaralanmalar ve maddi hasarlar oluşmaktadır.

Belli oranlardaki metan gazıyla havanın karışmasından oluşan Grizu patlamasının gerçekleşebilmesi için asgari %12 oranında oksijen gerekirken açık ateş, fazla ısınan yüzeyler, sürtünme ve elektrikle oluşan kıvılcımlar tutuşturma kaynaklarıdır.

Patlayıcı, yanıcı, yakıcı, alev alıcı, kemirici, zehirli ve benzeri kimyasal maddeler hazmat olarak adlandırılırken hazmat maddelerinin bulunduğu depo, laboratuvar ve benzeri yerlerdeki tehlikeli maddeler kendi başlarına ve/veya herhangi bir afet durumunda büyük riskler oluşturmaktadır.

Hazmat vb. tehlikeli kimyasal maddelerin, çocuklar, hayvanlar ve diğer bilgisiz kişilerin ulaşamayacağı yerlerde saklanması; donma veya aşırı ısınmaya karşı korunumlu olup olmadığına dikkat edilmelidir.

Yanma, yanıcı maddelerin ateşle tutuşturulmasından sonra oksijenle beslenerek hızlı bir şekilde reaksiyona girmesi sonucu, yanıcı madde içinde depolanmış bulunan enerjinin, ısı enerjisi biçiminde açığa çıktığı kimyasal bir işlemdir.

Bir yanma olayının meydana gelmesi için yanıcı madde, oksijen ve ısı/ tutuşma sıcaklığı gibi üç temel parametre gereklidir.

Yangın, maddenin ısı ve oksijenle birleşmesi sonucu oluşan yanma reaksiyonlarının neden olduğu bir doğal afet olarak da kabul edilebilir ancak çoğu kez insanların bilinçli veya bilinçsizce yaptıkları davranışlar sonucunda gerçekleştiğinden yangınları insan kaynaklı afetler olarak kabul etmek daha doğru olacaktır.

Endüstriyel tesislerde yangına sebep olan faktörler; yangınlardan korunma önlemlerinin alınmaması, bilgisizlik, ihmal ve dikkatsizlik, kazalar, sıçrama, sabotaj, tabiat olayları olarak gruplandırılabilir.

Endüstriyel tesislerde yaşanan iş kazaları yaralanmalara, hatta ölümle sonuçlanan iş kazalarına sebep olduğundan gaz detektörleri, zehirli ya da yanıcı madde sızıntılarını, erken tespit ederek insanların zamanında bölgeden uzaklaşmasını sağlayacağından büyük kayıpların engellenmesinde önemli rol oynamaktadır.

Zehirli ya da yanıcı kimyasalların üretildiği, depolandığı ya da nakliye edildiği her yerde kaza ya da sızıntı riskinin her zaman mevcut olduğu göz önüne alındığında gaz algılama sistemlerinin ilk sızıntının meydana gelmesini engelleyemediği ancak sızıntı durumunda tepki vererek, büyük kazaların önlenmesinde önemli rol oynadığı söylenebilir.

Kendi çevresindeki alanı kontrol eden nokta gaz detektörleri ve iki nokta arasında daha geniş bir alanı kontrol eden açık alan detektörleri olarak ikiye ayrılan gaz detektörleri kurulurken algılama teknolojisinin seçimine, detektör sayısına, sistemin rutin servis ve bakımına, rüzgâr yönü ve ortam sıcaklığına, sızıntı durumunda gazın olası yayılma yolunun tespit edilmesine ve doğru yerlere yerleştirilebilmesine dikkat edilmelidir.

Gaz zehirlenmeleri ve gaz sıkışmaları gibi tehlikeler için tüp ve doğalgaz kullanılan yerlerde havalandırma ve gaz sızmalarına karşı alarm detektörü olup olmadığına bakılmalıdır.

Endüstriyel tesislerde işçi yemekhaneleri ve sosyal tesislere bağlı olarak çalışan kantinler gibi toplu yemek tüketim sistemlerinde yaygın gıda zehirlenmesi gözlenme ihtimalleri her zaman mevcuttur.

Nükleer felaketin insanlara fiziksel, zihinsel, duygusal ve ekonomik hasar vermesi ve gelecek nesiller üzerinde ciddi sonuçlara yol açacak genetik etkiler ortaya çıkararak afet boyutuna ulaşması genellikle bu maddelerin terör faaliyetlerinde veya savaşlarda silah olarak kullanılması ile oluşmaktadır.

Bugüne kadar 1979 yılında Amerika’da, 1986 yılında Çernobil’de, 1999 yılında Tokyo’da ve yine 2011 yılında Japonya’nın Fukuşima kentinde olmak üzere dünyada dört büyük nükleer afet meydana gelmiştir.

Türkiye’de nükleer santral bulunmasa da yakın ve uzak çevresinde konuşlandırılmış nükleer santrallerdeki olası bir kazadan dolayı her zaman radyoaktif kirlenme tehlikesi altında olup atmosfere salınan radyoaktif kirleticiler hava parsellerinin hareketleri ile Türkiye’nin içlerine taşınabilirler.

Nükleer bir patlama, kasıtlı bir yüksek hızda çekirdek tepkimesinden çıkan enerjinin hızlıca serbest kalması sonucu oluşurken güdümlü tepkime nükleer fisyon, nükleer füzyon ya da ikisinin çok aşamalı bir basamaklı birleşiminden meydana gelebilir.

Mantar bulutlarıyla ilişkilendirilen atmosferik nükleer patlamalar büyük kimyasal patlamalarla oluşabildiği gibi havada boşalan nükleer patlamaların gerçekleşmesi ile de mümkündür.

Nükleer veya diğer radyolojik ışınım kaynaklarının çevreye yaydığı ve canlılar üzerinde zararlı veya ölümcül etkileri olan teknolojik tehdide radyolojik tehlike denmektedir.

Soğuk hava dalgaları ile insan, su tesisatları, yol ve köprülerin etkilenmesiyle personel ve lojistik için problemler yaratan bir afette don/dolu/buzlanma olarak adlandırılır.

Karışık/Çeşitli Kazalar

Karışık/çeşitli kazalar, ev/endüstriyel olmayan yapıların çökmesi, patlama, yangın ve diğer kazaları kapsamaktadır.

Çökme, yer altı boşluğu üzerinde uzanan örtü malzemesinin, aşağıya doğru düşey yönde yer değiştirmesi ve yer kabuğunun bir kısmının çökmesi durumu olarak tanımlanırken bina göçmesi binalarda taşıyıcı sistemlerinin büyük oranda kalıcı yer değiştirerek kısmen veya tamamen yıkılması ve çatının çökmesi durumu olarak tanımlanabilir.

Binalarda meydana gelen çöküntüler, o sırada binada bulunan insan sayısına ve olayın meydana geldiği bölgenin imkânlarına göre afet potansiyeli oluşturabilirler. Patlama, çok kısa bir süre içinde basınçlı gazların açığa çıkmasına ya da oluşmasına yol açan olay veya yanabilen malzemenin oksijenle tepkimesi sonucu yüksek enerji oluşumu ile ortaya çıkan ani kimyasal reaksiyon olup patlayıcı madde oksijen olmadan ve kısmen kapatıldığında ısınma ile kendiliğinden veya belirlenmiş test koşullarında patlayan, çabucak parlayan katı, sıvı, macunumsu, jelatinimsi haldeki madde olarak tanımlanmaktadır.

Oluşabilmesi için madde, ısı ve oksijenin bir arada olması gereken yangın, maddenin ısı ve oksijenle birleşmesi sonucu oluşan kimyasal bir olaydır.

Ev, iş yeri ve orman yangınları şeklinde çeşitlendirilebilecek yangın türleri arasında en tehlikelisi orman yangınlarıdır.

Yangınlar genellikle insanların bilinçsizliği veya kasıtlı davranışları sonucunda çıkan elektrik enerjisinin kullanımının artması ile riskini artıran olaylardır.

  • A sınıfı yangınlar ( Katı madde yangınları )
  • B sınıfı yangınlar ( Yanabilen sıvılar )
  • C sınıfı yangınlar ( Yanabilen gazlar)
  • D sınıfı yangınlar (Yanabilen hafif metal ve alaşımlar) olarak ayırılabilir.

Türkiye’nin büyük bölümü, yazları sıcak ve kurak bir iklim kuşağında yer aldığı için orman yangını konusunda yüksek risk altında olup özellikle Akdeniz, Marmara ve Ege bölgelerinde çok sayıda orman yangını meydana gelmektedir.

Ormanlık/çalı yangınları binalar ve doğal kaynaklar ile birlikte insan ve hayvanların can güvenliğini tehdit eder.

Yangının en önemli nedenleri; bilgisizlik, ihmal, kaza, sabotaj, sıçrama ve doğa olaylarıdır.

Yangına karşı hangi önlemlerin nasıl alınacağını bilmemek ve bu konuda yeterli eğitimden geçmemek diyebileceğimiz bilgisizlik de yangının önemli nedenlerinden biridir.

Söndürülmeden atılan bir kibrit veya sigara izmariti, kapatmayı unuttuğumuz LPG tüp, ateşi söndürülmemiş ocak, fişi prizde unutulmuş ütü gibi ihmaller büyük yangınlara yol açabilir.

İstem dışı oluşan olaylardan bazıları da (kalorifer kazanının patlaması, elektrik kontağı gibi) yangına neden olan kazalardır.

Bazı insanların çeşitli amaç ve kazanç uğruna kasıtlı olarak kişi ve topluma ait bina ve tesisleri yakması olan sabotaj da yangına yol açan nedenlerdendir.

Siber saldırılar, terör olayları, salgın hastalıklar vb. olaylar diğer karışık/çeşitli kazalara örnek olarak verilebilir. Siber tehlike, bilgisayar ağlarını kullanan erişim ve iletişim sistemlerinin, kötü amaçlı kişilerin (hacker) sanal ortamdaki saldırısı nedeniyle çökmesi veya devre dışı kalmasına sebep olan tehditlerdir.

Salgın, bir bölge veya yerleşmede her zaman görülen enfeksiyon hastalıklarının sayıca anormal miktarda artması durumu, bir hastalığın kısa zamanda ve kolayca diğer canlılara bulaşmasıdır.

Cana ve mala kasteden, toplumda korku ve tepki yaratarak kısa veya orta vadeli çeşitli amaçlara hizmet etmeyi hedefleyen silahlı saldırı, terör saldırısı/terörist eylem olarak tanımlanır.

Terör; baskı, cebir ve şiddet korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemlerdir.

Hedefe ulaşmada her yolu meşru sayan ve insanlık tarihi kadar eski bir olgu olan terorizm, teknolojik gelişim ve sosyo-ekonomik yapıya paralel olarak gelişmiş, tahrip ettiği toplumların dini-ırki-ekonomik-sosyal yapısını ideolojisi doğrultusunda araç olarak kullanmış ve bu suretle kendisine finans kaynağı yaratmıştır.

Günümüzde dünyamız; ekonomik-siyasal-askeri ve sosyal menfaatler etrafında birleşen ülkelerin oluşturduğu bloklar ve paktlara bölünmüştür.

Bu oluşumlar ekonomik ve siyasal çıkar kavgalarını hızlandırmış, böl parçala yönet veya kendi çıkarlarına zarar veremeyecek azami limitler arasında tut ilkesinden hareket ederek farklı dini-ırkı-etnik unsurları, sosyoekonomik az gelişmişliği terörizme malzeme olarak sağlamıştırlar.

Bütün dünyada ortaya çıkış sebepleri sosyal ve ekonomik olgulara dayanan terörün bazı ülkeler tarafından muhalif ülkeye yönelik olarak desteklenmesi konusunda da hazırlık aşaması hedef ülkenin, başta sosyal zaafları sonra ekonomik zaafları ve vatandaşların devletine karşı hoşnutsuzlukları etüt edilerek planlanmaktadır.

Bilinçli bir toplumun terörizme karşı birlik içinde mücadele vermesi, huzur ve güven ortamının sağlanması açısından zorunludur.

Doğuşundaki esas dayanak sosyal çelişkiler olan terörizm, hedef aldığı kitlenin hoşnut olmadığı veya elde etmek istediği çıkarı umut olarak vaat etmektedir.

Terörist kendi anlayışı içerisinde kutsal amacını gerçekleştirmek için, kendisine engel teşkil eden veya daha doğrusu öyle gösterilen veya engel olarak algılaması sağlanan unsurları ortadan kaldırmak azmindedir.

Ulaşım kazaları

Ulaşım kazaları, ulaşım araçlarına bağlı oluşan hasarlı, yaralanmalı, ölümlü olaylardır.

Beklenmedik bir anda karşılaşılan, ölüm, yaralanma ve sakatlanmalara yol açan ulaşım kazaları, uluslararası verilere göre en az 10 kişi hastaneye yatması ve en az 25 kişinin zarar görmesiyle afet niteliği kazanmaktadır.

Trafik kazası geçiren kişilerin sağlık harcamaları ve tedavi giderleri de düşünüldüğü zaman ortaya çıkan maddi hasarın boyutu çok daha fazladır.

Trafik kazaları ise dikkatsizlik, denetimsizlik, bilinçsizlik ve ihmal gibi sebeplerden oluşur ve hiçbiri istem dışı olarak nitelendirilemez.

Ülkemizde ve dünyada trafik kazaları oluşturan sebepleri tamamen ortadan kaldırmak imkânsızdır ancak azaltmak için eğitimin her safhasında trafik eğitiminin verilmesi, gerekli trafik mühendisliği faaliyetlerinin yapılması, denetleme konusunda daha caydırıcı tedbirlerin alınması, acil sağlık müdahalelerinin etkin ve hızlı bir şekilde yapılması gereklidir.

Trafik kazalarına sebep olan faktörler; insan, taşıt, yol, çevre-iklim ve diğerleridir.

Trafik kazaları tamamen ortadan kaldırılamaz ancak minimum seviyeye indirmek adına çaba gösterebilir.

Dünya’da en emniyetli taşıma türlerinden biri olan demiryollarında da çeşitli sebeplerden dolayı kaza olmaktadır.

Bu sebepler; altyapı ile ilgili teknik özellikler, elektrifikasyon, makinist hatası, sinyal, çeken çekilen araçların bakımlarındaki eksiklik, işçilerin dikkatsizliği, hemzemin geçitler, intihar, bilinçsiz yükleme, olumsuz hava koşulları, yangın, köprü/tünel çökmeleridir.

Demiryolu kazalarını önlemek demek iyi bir emniyet performansı, emniyet yönetim sistemi, emniyet uzmanları, iyi bir altyapı projelendirilmesi, eğitim, eksiksiz emniyet ekipmanları demektir. Deniz kazaları, gemide olan bir olaydan kaynaklanan veya gemi ile ilişkili olarak meydana gelen ölüm, yaralanma ve maddi hasarlara yol açan kazalardır.

Deniz kazalarında ölü sayısı genellikle çok fazla olmaz ancak kimyasal madde gibi tehlikeli yükler taşıyan gemilerin yaptıkları kazalarda oluşan çevre kirliliği canlı yaşamını tehdit eder niteliktedir.

Teknolojinin gelişmesine paralel olarak gündemimizde daha fazla yer almaya başlayan hava taşımacılığındaki kazalar çok nadir görülmekle birlikte, meydana geldiğinde çok sayıda insanın yaşamını yitirmesine yol açsa da hava ulaşımı en güvenli ulaşım yoludur.

Giriş

20. yüzyılda, bilim ve teknolojideki gelişmelerin sanayiye yansıması sonucunda hızla büyüyen gelişen mega kentler, yüzlerce kişinin çalıştığı büyük sanayi tesisleri ve tesislerde kullanılan karmaşık teknolojiler, bu tesislerde çalışanlar ve çevresinde oturanlar için çok yüksek kaza, vb. riskleri doğurmuştur.

Teknolojik Afetler

Afet en genel anlamda, doğal ve insan kaynaklı nedenlerle meydana gelerek insan yaşantısını olumsuz etkileyen, sosyal, ekonomik ve çevresel kayıplara neden olan doğal veya teknolojik olaylar olarak tanımlanmakta olup uluslararası sınıflandırmalara göre afetler, doğa kaynaklı ve teknolojik afetler olmak üzere iki grup altında değerlendirilmektedir.

Ülkemizde jeolojik, jeomorfolojik yapısı, sahip olduğu iklimsel özellikleri ve sosyal-ekonomik toplumsal koşullarına bağlı olarak, büyük can ve mal kaybına yol açan doğa kaynaklı afetlerle sık sık karşılaşmaktadır.

Nükleer santral kazaları, kimyasal, endüstriyel kazalar, hava yolu, demir yolu, kara yolu ve deniz yolu kazaları, baraj yıkılması gibi kazalar teknolojik afetlere; endüstriyel kazalar, demiryolu, gemi hava kazaları, nükleer santral kazaları, kimyasal kazalar, sanayi kazaları ve terörist saldırılar teknolojik kazalara örnek olarak verilebilir.

Doğa kaynaklı afet türlerini beş ana başlıkta toplayabiliriz.

  • Jeolojik afetler
  • Hidrolojik afetler
  • Meteorolojik afetler
  • Klimatolojik afetler
  • Biyolojik afetler

Teknolojik afetler, insan faaliyetleri ya da doğa kaynaklı afetlerin tetiklemesi sonucunda oluşan endüstriyel, maden, nükleer ve ulaşım kazaları, kritik yapılara yönelik tehditler, siber tehlikeler, büyük yangınlar, terörizm (kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer tehditler) ile çevresel tehlikeler gibi can kaybına, hastalıklara, sosyal, ekonomik ve çevresel bozulmalara neden olan afet ya da acil durumlar olarak tanımlanmaktadır.

Teknolojik afet türlerini üç ana başlıkta toplayabiliriz.

  • Endüstriyel kazalar
  • Karışık/Çeşitli kazalar
  • Ulaşım kazaları

Uluslararası Afet ve acil durumlar veritabanı bilgilerine göre 1900 ile 2014 yılları arasında dünya üzerinde 7.825 adet teknolojik afet veya büyük kaza kaydedilmiş ve birçok can ve mal kaybı meydana gelmiştir.

Yanlış yer seçimi, plansız ve düzensiz yapılaşma kentlerimizi teknolojik afet riskine sokmuş olup mahallelerin sel altında kalması, Ümraniye çöplüğünün patlaması, konutların itfaiyenin giremediği sokaklar nedeniyle yanması, patlayan benzin istasyonları, terör ve bu olaylar sonucu ortaya çıkan can kayıpları kentlerimizin risk altında bırakmıştır.

5902 sayılı kanun gereğince; afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin hizmetlerin ülke düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve olayların meydana gelmesinden önce hazırlık ve zarar azaltma, olay sırasında yapılacak müdahale ve olay sonrasında gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarını yürüten kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonun sağlanmasından ve bu konularda politikaların üretilmesinden ve uygulanmasından AFAD sorumlu kılınmıştır.

Endüstriyel Afetler

Endüstriyel kazalar, bir veya birden fazla tehlikeli maddenin taşınması, işlenmesi ve depolanması sırasında kontrolsüz gelişmelerden kaynaklanan, çevre ve insan sağlığı için anında veya daha sonra ciddi tehlikeye yol açabilen büyük bir emisyon, yangın veya patlama olayları olarak tanımlanmaktadır.

Tehlikeli madde içeren, çok sayıda insanın sağlığını tehdit eden, doğal çevrenin kalıcı olarak veya uzun dönemli kirlenmesine neden olan ve yüksek derecede maddi hasar veren, geniş çaplı acil durum müdahalesi gerektiren yangın, patlama ve toksik yayılım olayları büyük endüstriyel kaza olarak sınıflandırılmaktadır.

Birbiriyle bütünleşmiş birçok bileşenden oluşan bir sanayi tesisinin sağlıklı bir biçimde çalışması kritik parçaların performansına bağlıdır.

Tehlikeli madde üreten, kullanan veya depolayan kuruluşlarda reaktör, ekipmanlar: borular, kondansatör, reaktörün üst ve alt kısımlarında tehlikeli maddelerin depolanması, üretim birimi tehlikeli olayların nedeni olabilecek unsurlardır.

Yanıcı maddelerin bir alev veya ısı aracılığıyla tutuşmasından dolayı ortaya çıkan yangın, ani gaz salımı ile meydana gelen yanıcı madde (hava) karışımından kaynaklanan patlama ve toksik maddelerin havaya, suya veya toprağa yayılması büyük endüstriyel kaza risklerinden bazılarıdır.

1976 yılında İtalya’nın Seveso kasabasında gerçekleşen ve endüstriyel kaza tarihindeki önemli olaylardan biri kabul edilen kazanın ardından AB, benzer kazaların önlenmesini ve kontrolünü amaçlayan Seveso Direktifini kabul etmiş ve direktif günümüze kadar iki kez büyük değişiklik geçirmiştir.

Seveso II Direktifi; tehlikeli maddeler içeren büyük kazaların önlenmesini ve kazaların insan ve çevre üzerindeki etkilerinin sınırlandırılması amaçlamaktadır.

1 Haziran 2015 tarihine kadar yürürlükte kalan Seveso II Direktifinin ardından büyük endüstriyel kazalara neden olabilecek tehlikeli maddelerin bulunduğu kuruluşları kapsamakta olan Seveso III Direktifi uygulanmaya başlanmıştır.

Ülkemizde ise Seveso II Direktifi ile uyumlu olarak çıkarılan ve tehlikeli maddeler içeren büyük kazaları önlemek, büyük kaza riski taşıyan tesislerde acil durumlara karşı hazırlıklı olmak, zamanında müdahale etmek, gereken tedbirleri almak, kazaların insan ve çevre üzerine etkilerini sınırlandırmak amacı ile hazırlanan “Büyük Endüstriyel Kazaların Kontrolü Hakkında Yönetmelik” 18 Ağustos 2010 tarihli ve 27676 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Nadir olarak meydana gelmekle birlikte son elli yıl içinde teknolojik faaliyetlerdeki gelişmelere paralel olarak artış gösteren kimyasal kazaların en büyüğü ise 1984 yılında Hindistan’da bir fabrikada meydana gelen 3000’i ani olmak üzere toplam 6000 kişinin yaşamını yitirdiği, 200 binden fazla insanın hastalandığı ya da sakat kaldığı kazadır.

Kimyasal, yağ veya yakıt dökülmesi ve temizlenmesinin kontrolü talimatına göre, bir acil durum veya kaza anında izlenecek yol kimyasalın sınıfı ve miktarına göre değişmekle birlikte her bir kimyasal için uygulaması gereken prosedür MSDS’ de verilmiştir.

Çökme; terim olarak herhangi bir yerde yerkabuğunun bir bölümünün doğal bir etkiyle alttan yıkılarak alçalmasını ifade etmektedir.

Endüstriyel alanlarda veya tesislerde kimyasal, yanıcı, patlayıcı vb. madde üretimi ve/veya depolaması ile oluşabilecek hasarlara bağlı olarak çeşitli çökme kazaları yaşanmakta olup çökme kazalarının olma sebeplerinin biride endüstri tesislerinin inşasının yanlış yer seçimleri yapılarak ve yeterli zemin iyileştirilmelerinin yapılmadan yapılmasıdır.

Maden sahalarında grizu patlamaları ile ortaya çıkan çökme olayları özellikle ülkemizde karşılaşılan endüstriyel kazalardan birisidir.

Çok hızlı bir gaz genişlemesiyle ve genellikle ısı açığa çıkmasıyla meydana gelen bir kimyasal reaksiyon veya değişim olarak ifade edilen “patlama” ortam sıcaklığı, nem, basınç ve benzeri faktörlere bağlı olup patlayıcı karşım, oksijen ve ateşleme kaynaklarının (ark, ısı, alev veya statik elektrik) aynı anda bir arada olmasıyla meydana gelmektedir.

Birçok sanayi tesisinde normal çalışma durumlarından kaynaklı olarak arıza, bakım ve kaza hallerinde patlayıcı ortamlar ile karşı karşıya kalınırken bu ortamların oluşmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda ise endüstriyel tesislerde meydana gelen patlamalar sonucunda ölümler, ciddi yaralanmalar ve maddi hasarlar oluşmaktadır.

Belli oranlardaki metan gazıyla havanın karışmasından oluşan Grizu patlamasının gerçekleşebilmesi için asgari %12 oranında oksijen gerekirken açık ateş, fazla ısınan yüzeyler, sürtünme ve elektrikle oluşan kıvılcımlar tutuşturma kaynaklarıdır.

Patlayıcı, yanıcı, yakıcı, alev alıcı, kemirici, zehirli ve benzeri kimyasal maddeler hazmat olarak adlandırılırken hazmat maddelerinin bulunduğu depo, laboratuvar ve benzeri yerlerdeki tehlikeli maddeler kendi başlarına ve/veya herhangi bir afet durumunda büyük riskler oluşturmaktadır.

Hazmat vb. tehlikeli kimyasal maddelerin, çocuklar, hayvanlar ve diğer bilgisiz kişilerin ulaşamayacağı yerlerde saklanması; donma veya aşırı ısınmaya karşı korunumlu olup olmadığına dikkat edilmelidir.

Yanma, yanıcı maddelerin ateşle tutuşturulmasından sonra oksijenle beslenerek hızlı bir şekilde reaksiyona girmesi sonucu, yanıcı madde içinde depolanmış bulunan enerjinin, ısı enerjisi biçiminde açığa çıktığı kimyasal bir işlemdir.

Bir yanma olayının meydana gelmesi için yanıcı madde, oksijen ve ısı/ tutuşma sıcaklığı gibi üç temel parametre gereklidir.

Yangın, maddenin ısı ve oksijenle birleşmesi sonucu oluşan yanma reaksiyonlarının neden olduğu bir doğal afet olarak da kabul edilebilir ancak çoğu kez insanların bilinçli veya bilinçsizce yaptıkları davranışlar sonucunda gerçekleştiğinden yangınları insan kaynaklı afetler olarak kabul etmek daha doğru olacaktır.

Endüstriyel tesislerde yangına sebep olan faktörler; yangınlardan korunma önlemlerinin alınmaması, bilgisizlik, ihmal ve dikkatsizlik, kazalar, sıçrama, sabotaj, tabiat olayları olarak gruplandırılabilir.

Endüstriyel tesislerde yaşanan iş kazaları yaralanmalara, hatta ölümle sonuçlanan iş kazalarına sebep olduğundan gaz detektörleri, zehirli ya da yanıcı madde sızıntılarını, erken tespit ederek insanların zamanında bölgeden uzaklaşmasını sağlayacağından büyük kayıpların engellenmesinde önemli rol oynamaktadır.

Zehirli ya da yanıcı kimyasalların üretildiği, depolandığı ya da nakliye edildiği her yerde kaza ya da sızıntı riskinin her zaman mevcut olduğu göz önüne alındığında gaz algılama sistemlerinin ilk sızıntının meydana gelmesini engelleyemediği ancak sızıntı durumunda tepki vererek, büyük kazaların önlenmesinde önemli rol oynadığı söylenebilir.

Kendi çevresindeki alanı kontrol eden nokta gaz detektörleri ve iki nokta arasında daha geniş bir alanı kontrol eden açık alan detektörleri olarak ikiye ayrılan gaz detektörleri kurulurken algılama teknolojisinin seçimine, detektör sayısına, sistemin rutin servis ve bakımına, rüzgâr yönü ve ortam sıcaklığına, sızıntı durumunda gazın olası yayılma yolunun tespit edilmesine ve doğru yerlere yerleştirilebilmesine dikkat edilmelidir.

Gaz zehirlenmeleri ve gaz sıkışmaları gibi tehlikeler için tüp ve doğalgaz kullanılan yerlerde havalandırma ve gaz sızmalarına karşı alarm detektörü olup olmadığına bakılmalıdır.

Endüstriyel tesislerde işçi yemekhaneleri ve sosyal tesislere bağlı olarak çalışan kantinler gibi toplu yemek tüketim sistemlerinde yaygın gıda zehirlenmesi gözlenme ihtimalleri her zaman mevcuttur.

Nükleer felaketin insanlara fiziksel, zihinsel, duygusal ve ekonomik hasar vermesi ve gelecek nesiller üzerinde ciddi sonuçlara yol açacak genetik etkiler ortaya çıkararak afet boyutuna ulaşması genellikle bu maddelerin terör faaliyetlerinde veya savaşlarda silah olarak kullanılması ile oluşmaktadır.

Bugüne kadar 1979 yılında Amerika’da, 1986 yılında Çernobil’de, 1999 yılında Tokyo’da ve yine 2011 yılında Japonya’nın Fukuşima kentinde olmak üzere dünyada dört büyük nükleer afet meydana gelmiştir.

Türkiye’de nükleer santral bulunmasa da yakın ve uzak çevresinde konuşlandırılmış nükleer santrallerdeki olası bir kazadan dolayı her zaman radyoaktif kirlenme tehlikesi altında olup atmosfere salınan radyoaktif kirleticiler hava parsellerinin hareketleri ile Türkiye’nin içlerine taşınabilirler.

Nükleer bir patlama, kasıtlı bir yüksek hızda çekirdek tepkimesinden çıkan enerjinin hızlıca serbest kalması sonucu oluşurken güdümlü tepkime nükleer fisyon, nükleer füzyon ya da ikisinin çok aşamalı bir basamaklı birleşiminden meydana gelebilir.

Mantar bulutlarıyla ilişkilendirilen atmosferik nükleer patlamalar büyük kimyasal patlamalarla oluşabildiği gibi havada boşalan nükleer patlamaların gerçekleşmesi ile de mümkündür.

Nükleer veya diğer radyolojik ışınım kaynaklarının çevreye yaydığı ve canlılar üzerinde zararlı veya ölümcül etkileri olan teknolojik tehdide radyolojik tehlike denmektedir.

Soğuk hava dalgaları ile insan, su tesisatları, yol ve köprülerin etkilenmesiyle personel ve lojistik için problemler yaratan bir afette don/dolu/buzlanma olarak adlandırılır.

Karışık/Çeşitli Kazalar

Karışık/çeşitli kazalar, ev/endüstriyel olmayan yapıların çökmesi, patlama, yangın ve diğer kazaları kapsamaktadır.

Çökme, yer altı boşluğu üzerinde uzanan örtü malzemesinin, aşağıya doğru düşey yönde yer değiştirmesi ve yer kabuğunun bir kısmının çökmesi durumu olarak tanımlanırken bina göçmesi binalarda taşıyıcı sistemlerinin büyük oranda kalıcı yer değiştirerek kısmen veya tamamen yıkılması ve çatının çökmesi durumu olarak tanımlanabilir.

Binalarda meydana gelen çöküntüler, o sırada binada bulunan insan sayısına ve olayın meydana geldiği bölgenin imkânlarına göre afet potansiyeli oluşturabilirler. Patlama, çok kısa bir süre içinde basınçlı gazların açığa çıkmasına ya da oluşmasına yol açan olay veya yanabilen malzemenin oksijenle tepkimesi sonucu yüksek enerji oluşumu ile ortaya çıkan ani kimyasal reaksiyon olup patlayıcı madde oksijen olmadan ve kısmen kapatıldığında ısınma ile kendiliğinden veya belirlenmiş test koşullarında patlayan, çabucak parlayan katı, sıvı, macunumsu, jelatinimsi haldeki madde olarak tanımlanmaktadır.

Oluşabilmesi için madde, ısı ve oksijenin bir arada olması gereken yangın, maddenin ısı ve oksijenle birleşmesi sonucu oluşan kimyasal bir olaydır.

Ev, iş yeri ve orman yangınları şeklinde çeşitlendirilebilecek yangın türleri arasında en tehlikelisi orman yangınlarıdır.

Yangınlar genellikle insanların bilinçsizliği veya kasıtlı davranışları sonucunda çıkan elektrik enerjisinin kullanımının artması ile riskini artıran olaylardır.

  • A sınıfı yangınlar ( Katı madde yangınları )
  • B sınıfı yangınlar ( Yanabilen sıvılar )
  • C sınıfı yangınlar ( Yanabilen gazlar)
  • D sınıfı yangınlar (Yanabilen hafif metal ve alaşımlar) olarak ayırılabilir.

Türkiye’nin büyük bölümü, yazları sıcak ve kurak bir iklim kuşağında yer aldığı için orman yangını konusunda yüksek risk altında olup özellikle Akdeniz, Marmara ve Ege bölgelerinde çok sayıda orman yangını meydana gelmektedir.

Ormanlık/çalı yangınları binalar ve doğal kaynaklar ile birlikte insan ve hayvanların can güvenliğini tehdit eder.

Yangının en önemli nedenleri; bilgisizlik, ihmal, kaza, sabotaj, sıçrama ve doğa olaylarıdır.

Yangına karşı hangi önlemlerin nasıl alınacağını bilmemek ve bu konuda yeterli eğitimden geçmemek diyebileceğimiz bilgisizlik de yangının önemli nedenlerinden biridir.

Söndürülmeden atılan bir kibrit veya sigara izmariti, kapatmayı unuttuğumuz LPG tüp, ateşi söndürülmemiş ocak, fişi prizde unutulmuş ütü gibi ihmaller büyük yangınlara yol açabilir.

İstem dışı oluşan olaylardan bazıları da (kalorifer kazanının patlaması, elektrik kontağı gibi) yangına neden olan kazalardır.

Bazı insanların çeşitli amaç ve kazanç uğruna kasıtlı olarak kişi ve topluma ait bina ve tesisleri yakması olan sabotaj da yangına yol açan nedenlerdendir.

Siber saldırılar, terör olayları, salgın hastalıklar vb. olaylar diğer karışık/çeşitli kazalara örnek olarak verilebilir. Siber tehlike, bilgisayar ağlarını kullanan erişim ve iletişim sistemlerinin, kötü amaçlı kişilerin (hacker) sanal ortamdaki saldırısı nedeniyle çökmesi veya devre dışı kalmasına sebep olan tehditlerdir.

Salgın, bir bölge veya yerleşmede her zaman görülen enfeksiyon hastalıklarının sayıca anormal miktarda artması durumu, bir hastalığın kısa zamanda ve kolayca diğer canlılara bulaşmasıdır.

Cana ve mala kasteden, toplumda korku ve tepki yaratarak kısa veya orta vadeli çeşitli amaçlara hizmet etmeyi hedefleyen silahlı saldırı, terör saldırısı/terörist eylem olarak tanımlanır.

Terör; baskı, cebir ve şiddet korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemlerdir.

Hedefe ulaşmada her yolu meşru sayan ve insanlık tarihi kadar eski bir olgu olan terorizm, teknolojik gelişim ve sosyo-ekonomik yapıya paralel olarak gelişmiş, tahrip ettiği toplumların dini-ırki-ekonomik-sosyal yapısını ideolojisi doğrultusunda araç olarak kullanmış ve bu suretle kendisine finans kaynağı yaratmıştır.

Günümüzde dünyamız; ekonomik-siyasal-askeri ve sosyal menfaatler etrafında birleşen ülkelerin oluşturduğu bloklar ve paktlara bölünmüştür.

Bu oluşumlar ekonomik ve siyasal çıkar kavgalarını hızlandırmış, böl parçala yönet veya kendi çıkarlarına zarar veremeyecek azami limitler arasında tut ilkesinden hareket ederek farklı dini-ırkı-etnik unsurları, sosyoekonomik az gelişmişliği terörizme malzeme olarak sağlamıştırlar.

Bütün dünyada ortaya çıkış sebepleri sosyal ve ekonomik olgulara dayanan terörün bazı ülkeler tarafından muhalif ülkeye yönelik olarak desteklenmesi konusunda da hazırlık aşaması hedef ülkenin, başta sosyal zaafları sonra ekonomik zaafları ve vatandaşların devletine karşı hoşnutsuzlukları etüt edilerek planlanmaktadır.

Bilinçli bir toplumun terörizme karşı birlik içinde mücadele vermesi, huzur ve güven ortamının sağlanması açısından zorunludur.

Doğuşundaki esas dayanak sosyal çelişkiler olan terörizm, hedef aldığı kitlenin hoşnut olmadığı veya elde etmek istediği çıkarı umut olarak vaat etmektedir.

Terörist kendi anlayışı içerisinde kutsal amacını gerçekleştirmek için, kendisine engel teşkil eden veya daha doğrusu öyle gösterilen veya engel olarak algılaması sağlanan unsurları ortadan kaldırmak azmindedir.

Ulaşım kazaları

Ulaşım kazaları, ulaşım araçlarına bağlı oluşan hasarlı, yaralanmalı, ölümlü olaylardır.

Beklenmedik bir anda karşılaşılan, ölüm, yaralanma ve sakatlanmalara yol açan ulaşım kazaları, uluslararası verilere göre en az 10 kişi hastaneye yatması ve en az 25 kişinin zarar görmesiyle afet niteliği kazanmaktadır.

Trafik kazası geçiren kişilerin sağlık harcamaları ve tedavi giderleri de düşünüldüğü zaman ortaya çıkan maddi hasarın boyutu çok daha fazladır.

Trafik kazaları ise dikkatsizlik, denetimsizlik, bilinçsizlik ve ihmal gibi sebeplerden oluşur ve hiçbiri istem dışı olarak nitelendirilemez.

Ülkemizde ve dünyada trafik kazaları oluşturan sebepleri tamamen ortadan kaldırmak imkânsızdır ancak azaltmak için eğitimin her safhasında trafik eğitiminin verilmesi, gerekli trafik mühendisliği faaliyetlerinin yapılması, denetleme konusunda daha caydırıcı tedbirlerin alınması, acil sağlık müdahalelerinin etkin ve hızlı bir şekilde yapılması gereklidir.

Trafik kazalarına sebep olan faktörler; insan, taşıt, yol, çevre-iklim ve diğerleridir.

Trafik kazaları tamamen ortadan kaldırılamaz ancak minimum seviyeye indirmek adına çaba gösterebilir.

Dünya’da en emniyetli taşıma türlerinden biri olan demiryollarında da çeşitli sebeplerden dolayı kaza olmaktadır.

Bu sebepler; altyapı ile ilgili teknik özellikler, elektrifikasyon, makinist hatası, sinyal, çeken çekilen araçların bakımlarındaki eksiklik, işçilerin dikkatsizliği, hemzemin geçitler, intihar, bilinçsiz yükleme, olumsuz hava koşulları, yangın, köprü/tünel çökmeleridir.

Demiryolu kazalarını önlemek demek iyi bir emniyet performansı, emniyet yönetim sistemi, emniyet uzmanları, iyi bir altyapı projelendirilmesi, eğitim, eksiksiz emniyet ekipmanları demektir. Deniz kazaları, gemide olan bir olaydan kaynaklanan veya gemi ile ilişkili olarak meydana gelen ölüm, yaralanma ve maddi hasarlara yol açan kazalardır.

Deniz kazalarında ölü sayısı genellikle çok fazla olmaz ancak kimyasal madde gibi tehlikeli yükler taşıyan gemilerin yaptıkları kazalarda oluşan çevre kirliliği canlı yaşamını tehdit eder niteliktedir.

Teknolojinin gelişmesine paralel olarak gündemimizde daha fazla yer almaya başlayan hava taşımacılığındaki kazalar çok nadir görülmekle birlikte, meydana geldiğinde çok sayıda insanın yaşamını yitirmesine yol açsa da hava ulaşımı en güvenli ulaşım yoludur.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.