Açıköğretim Ders Notları

Sosyal Psikoloji 1 Dersi 7. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Sosyal Psikoloji 1 Dersi 7. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Özgeci Davranış

Özgeci Davranışın Anlamı

Özgecilik, birisine yarar sağlama ya da onu zarardan-kötülükten koruma dışında herhangi beklentisi olmayan yardım davranışıdır. Özgeci davranışta, birey elinden geleni isteyerek yapar. İnsanlara iyilik yapmış olmanın verdiği doyumdan başka bir ödül ya da karşılığı yoktur. Buna göre bir davranışın özgeci olup olmadığının ölçüsü, yardım edenin niyetidir. Yardımda bulunanın kafasında, şimdi ya da gelecekte sağlayabileceğini düşündüğü bir yarar varsa; yapılan iyilik özgeci olamaz.

Doğal yaşamı gösteren belgesel yapımlarda özgeci davranışın pek çok ilginç örneğini görmek mümkündür. Çeşitli araştırmalar insanların ihtiyacı olan yabancılara yardım etmede istekli olduklarını göstermiştir. Ancak biz, bildik-tanıdık insanlara yardım etme konusunda daha istekliyizdir.

Özgeci Davranış Kuramları

Özgecilik gibi olumlu, insan olmaya yakışır davranışı açıklamada farklı görüşler ileri sürülmektedir. Sözgelimi özgeciliği evrimsel kalıtımla, kültürle ya da öğrenmeyle açıklayan görüşler vardır. Aşağıda bu üç kuramsal yaklaşım kısaca açıklanmaktadır.

Evrimsel Yaklaşım

Hayvanlar ve insanda görülen bu yardım etme, gerektiğinde -başkalarının hayatta kalması için- kendini tehlikeye atma davranışı; evrimsel psikolojiyle ilgilenenler tarafından, bir kuşaktan diğerine aktarılan genetik bir özellik olduğunu ileri sürmüşlerdir. Özgeci davranış sahibi canlılar genlerini paylaştığı soyuna yardımcı olmakta, kendi genlerinin kalıtımla aktarılmasını sağlamaktadır. Bu bakışa göre özgecilik DNA’nın kalıtımla aktarılması şeklindeki bencil biyolojik amaca hizmet etmektedir.

Evrimsel yaklaşımdan yola çıkarak şu kestirimlerde bulunulabilir.

  • Hayvanlar genetik olarak öncelikle kendilerine en yakın olanlara yardım etmelidirler.
  • Ebeveynler sağlıklı yavrularına, yaşama şansı düşük olanlardan daha özgeci davranmalıdırlar.
  • Anneler yavrularına, genellikle babalardan daha çok yardımcı olmalıdırlar.

Özgeci davranışın insandan insana geçen genetik bir özellik olduğu görüşü tartışmalı bir görüştür. İnsanoğlunun neslini sürdürebilmesi güdüsünün her durumda başat bir güdü olmama olasılığı söz konusudur.

Kültürel Yaklaşım

Özgeci davranışı doğuştan getirilen genlerle açıklayanlara karşı çıkanlar; özgeci davranışın temelinde daha çok toplumsal değerlerin olduğunu ileri sürmektedirler. Bu görüş; evrimsel yaklaşımın, sadece anne babaların çocuklarını bakıp büyütmesiyle sınırlı bir yardım etme davranışını açıklayabileceğini kabul etmektedir. Ancak evrimsel yaklaşım, hiç tanımadığımız birinin ihtiyacı olduğunda ona yaptığımız yardımı açıklayamamaktadır.

Kültürel yaklaşıma göre toplumlar; gelişim süreci içerisinde insan ve toplum için iyi olan çeşitli beceri, inanç, tutum ve davranışlar geliştirmişlerdir. Yine zaman içerisinde iyi olan tutum ve davranışlar toplumsal normların bir parçası haline gelmiştir. Bireyin kültürel normlarına uygun tutum ve davranışlar; yapılacak bir değişiklik ya da verilecek bir hizmetle ilgili özgeci eğilimleri harekete geçirebilmektedir. Üç toplumsal norm yardım etme davranışıyla ilgilidir: Toplumsal sorumluluk, karşılıklılık ve toplumsal adalet.

  • Toplumsal sorumluluk: Bu kural, yaşamak için bize muhtaç olanlara yardım etmemizi söyler. Sözgelimi ebeveynler, çocuklarının fiziksel ve ruhsal bakımdan sağlıklı bir şekilde yetişmelerinden sorumludurlar. Yine öğretmenlerin, öğrencilerinin öğrenmesi ve istendik davranışlar geliştirmesine yardımcı olmaları beklenir. Pek çok yasa ve yönetmelik, toplumsal sorumluluk maddeleri içermektedir.
  • Karşılıklılık: Bu kural, yardım aldığımız insanlara bizim de yardım etmemizi söyler. Aslında gerçek yaşamda böyle de olmaktadır. İnsanların “borçlu kalmamak” için yardım gördüğü insanlara yardım etmek için fırsat kolladıkları araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Bu olgu aşağıda açıklandığı gibi toplumsal adalet duygusuyla da ilgilidir.
  • Toplumsal adalet: Özgeci ve olumlu sosyal davranışı etkileyen bir diğer etken adalet ve toplumsal eşitlik duygusudur. Bu ilkeye göre, bir işe yaptıkları katkı eşit olan insanların aldıkları ödüler de eşit olmalıdır.

Öğrenme Yaklaşımı

Özgeci davranışı öğrenme ile açıklayan yaklaşım, yardım etmenin toplumsallaşma süreci içerisinde öğrenildiğiniöğretildiğini varsaymaktadır. Bu yaklaşım “koşullu öğrenme” kuramlarını esas almaktadır. Buna göre birey, bir davranışı yaptı diye ya da yapmadı diye ödül aldığında (aferin denildiği, başının okşandığı, gülümsendiği, maddi bir karşılık verildiği…) en azından cezalandırılmadığında o davranışı benimser. Buna karşılık yaptığı bir davranış ceza gördüğünde ya da hoş karşılanmadığında o davranışı benimsemez. İşte yardım etme davranışı da bu şekilde ödüllendirmelerle pekiştirilerek edinilir.

Yükleme Kuramı ve Özgeci Davranış

Bir kimseye yardım yapılıp yapılmaması, yardımın niçin istendiğine de bağlıdır. Farklı durumlarda yardım yapılıp yapılmamasını belirleyen; durumu uygunluğuna ilişkin inançlardır.

Bu kurama göre insanın başına gelenler onun denetimi dışındaysa, ona yardım etme olasılığı artmaktadır. Birey kendi ihmali, tembelliği vb. nedenlerle mağdur duruma düşmüşse, ona kızgınlık duyulmakta, yardımda isteksiz davranılmaktadır. “Kendi düşen ağlamaz” özdeyişi bu tutumu özetlemektedir. Kendi tutum ve davranışları nedeniyle zarar gören, sıkıntıya düşen insanlara kızgınlık duyar ona yardımdan kaçınırız. Yaşanan duruma kızgınlık ve öfke nedeniyle yapılan yükleme; yardımdan vazgeçmeye, görmezlikten gelmeye neden olmaktadır. Tersine bireyin gücünü aşan, kontrol edilemez bir nedene yükleme ona olan sempatiyi, dolayısıyla yardım etme davranışını artırmaktadır.

Özgeci Davranış Karar Basamakları

Yardım etme davranışı, yapılacak yardımın özelliğine göre hiç düşünmeden ya da enine boyuna düşünülerek belli aşamalardan geçilerek yapılır. Örneğin koltuğun tepesinde düşmek üzere olan bir çocuğu yakalamak için yerinden fırlayan bir kişinin -doğal olarak- düşünmeye zamanı olmayacaktır. Buna karşılık apartmanın yağmur suyu oluğuna düşmüş kediye yardım söz konusu olduğunda; yapılabilecekleri düşünme, farklı olasılıkları hesaba katmak gerekebilir. Yardım etme kararının verilmesi süreci, aşağıda kısaca açıklanan dört basamakta tamamlanır.

Birinci basamak: Özgeci davranışta bulunmak için; öncelikle yardım etmeyi gerektiren bir sorunun algılanması gerekir. Bu algılamanın sonunda, yardımın gerekli olup olmadığı kararı verilir. İnsanların yardıma gitmemeleri ya da geç kalmalarının önemli bir nedeni, karar vermede yaşanan zorluktur. Bir olayın yardım gerektirip gerektirmediğine karar verirken beş göstergenin varlığına bakılmaktadır.

  • Olayın aniden ve beklenmedik olması.
  • Kurbana zarar verecek açık bir tehdit durumunun olması.
  • Müdahale edilmediği takdirde kurbanın göreceği zararın daha da artacak olması.
  • Kurbanın çaresizliği ve yardıma ihtiyacının belirgin olması.
  • Sonuç verecek bir müdahalenin mümkün olması.

İkinci basamak: Yardım gerekir kararından sonraki adım, “kişisel sorumluluk almadır”. Bankada sıranızın gelmesini beklerken, yanınızda oturan bayanın çantasını oturağa koyup bir süre gözden kaybolduğunu düşünün. Bu sırada bir başkası gelsin ve çantayı kenara koyup otursun. Siz o yeni gelene, oranın sahibi olduğunu muhtemelen söylemezdiniz. Ama o bayan sizden yerini tutmanızı isteseydi, büyük olasılıkla o kişiye müdahale ederdiniz. Yakınlarımıza yardım için sorumluluk alma eğilimimiz, yabancılardan daha fazladır. Ayrıca yapılacak yardımın gerektirdiği beceriye sahip olduğumuzda yardım için duyduğumuz sorumluluk da artmaktadır.

Üçüncü basamak: Yapılacak yardımın getiri ve götürüsünün ne olacağını düşünmektir. Değer olduğuna karar verildiğinde yardım edilecek, değmez diye düşünüldüğünde ise vazgeçecektir. Götürünün yani ödenecek bedelin miktarı arttıkça yardım olasılığı düşmektedir. Buna karşılık yapılacak yardımın getirisi fazla olduğunda, yardımcı olma olasılığı da artmaktadır.

Yardım etmenin getiri ve götürüsüyle birlikte sonuçları da hesaba katılmaktadır. Sözgelimi yardıma ihtiyacı olan birisine yardım etmemek kişide suçluluk duygusuna yol açabilmektedir.

Dördüncü basamak: Yardım etme kararı sürecinin son basamağı, “yardımın biçimine karar verme ve harekete geçmedir”. Karşı karşıya olunan duruma nasıl müdahale etmek gerekir. Ne yapılırsa sonuç daha sağlıklı-olumlu olabilir? Bazen yardımın biçimini belirleme konusunda fazla zaman yoktur. Bu aciliyet sıkça, iyilik yapmak isterken son derece olumsuz durumların yaşanmasına neden olabilmektedir.

İnsanlardaki Özgeci Davranış Farklılıkları

Bu başlık altında neden bazı insanların yardım etmeye daha eğilimli olduklarını yanıtlamaya çalışacağız. Bu konuda yapılan çalışmalar insanların duygu durumları ile kişilik özellikleri üzerine yoğunlaşmışlardır.

Duygu Durumu ve Özgeci Davranış

İnsanın kendisini keyifli, mutlu, neşeli hissettiğinde başkalarına yardım etmeye daha istekli olduğunu, pek çoğumuz bizzat yaşamışızdır. Olumlu duygu durumu ile yardım etme arasındaki ilişkinin varlığı araştırmalarla kesin olarak kanıtlanmıştır. Ancak bunun temelinde yatanın ne olduğuna ilişkin çalışmalar devam etmektedir.

İnsanlardaki kötü duygu durumunun yardım etme davranışı üzerindeki etkilerine ilişkin araştırma sonuçları bir birini tutmamaktadır. İnsanın kendisini kötü hissetmesi, başkalarına yardım davranışını azaltabilmektedir. Buna karşılık bir başkasına yapılacak yardım insandaki kötümserliği, karamsarlığı giderecek ya da hafifletecekse, bu durum insanı yardım etmeye yöneltebilir.

Yardım Etme Güdüleri: Empati ve Kötü Hissetme

Kötü hissetme, başkalarının yaşadığı olumsuzluklara verilen duygusal bir tepkidir. Bir kişinin tanık olduğu bir durum karşısında hissettiği sarsılma, kaygı ve çaresizlik gibi duygusal tepkiler kötü hissetmedir. Buna karşılık empati, bireyin kendisini bir başkasının yerine koyarak onu duygularını anlama ve bunu karşıdakine hissettirmedir. Empati, kurban durumundaki kişinin duygu ve düşünceleri üzerinde odaklanıldığında gerçekleşir.

Kötü hissetmede korkma, kaygılanma, isteksizlik gibi duygular yaşanır. Yine kötü hissetme insanı, kendi rahatsızlığını azaltmaya güdüler. Bunu da zor durumdaki insana yardım ederek yaparız. Ancak kötü hissetme ile yardım etme davranışı arasında zorunlu bir ilişki yoktur. Bazı insanlar çevresindeki olumsuzlukları görmezden gelerek, oradan uzaklaşarak da kendisini iyi hissetmesini sağlayabilir. Empatide ise karşıdakini anlamaya çalışmak esastır; duygudaşlık ve şefkate yol açar ve bizi yardım etmeye güdüler. Amacı da başkalarının kendisini iyi hissetmesine yardımcı olmaktır. Dolayısıyla empati özgeci bir davranıştır.

Biz kendimize benzer insanlara empati duymaya daha eğilimliyiz. Denetlenemeyen durumlar nedeniyle ya da elinde olmayan nedenlerden ötürü sıkıntı yaşan insanlara daha çok empati duyarız. Empati, bir durumu yaratan nesnel koşullar üzerine odaklanılarak da artırılabilir. Yani kendimizi zor duruma bulunan birisinin yerine koymak, duruma onun gözüyle bakmak empatiyi dolayısıyla yardım etmeyi artırmaktadır.

Yardım Etme Biçimleri

Araştırmalar yardım gerektiren bir durumda başka insanların da olması, yardım gerektiren durumun yaşandığı çevre ve zaman sınırlılığının getirdiği baskının yardım etme biçimlerini etkilediğini göstermiştir. Bu üç değişken aşağıda kısaca açıklanmıştır.

Başkalarının Varlığı

Araştırmalar, başkalarının olması durumunda yardım etme davranışının azaldığını ortaya koymuştur. Bu durum için getirilen açıklamalardan birisi, yardım gerektiren ortamda başkalarının da olmasının “sorumluluk dağılmasına neden olduğudur. Zor durumdaki bireye çevrede yardım edebilecek başka kimse yoksa; yardım etme sorumluluğu bütünüyle ona ait olacak, dahası yardım yapmazsa suçlanacaktır. Ama birçok insan olaya tanık olmuşsa, o zaman sorumluluk paylaşılacak demektir. İnsanlar yardım gerektiren durumu insanların uzaktan görüyor ya da duyuyor olmaları halinde her biri bir diğerinin yardım için gerekeni (örneğin polise haber vermeyi) yapmış olabileceğini varsayabilir.

Araştırmalar bir grupta lider konumunda olanın, kurbana yardım etmeye daha eğilimli olduğunu göstermiştir. Başkalarının varlığı söz konusu olduğunda durumun yardım gerektirecek kadar acil olup olmadığı yorumu da farklılaşabilmektedir. Çevredeki insanların bir duruma tepkisiz kalması ya da görmezden gelmesi, ortada yardım gerektirecek bir durumun olmadığı şeklinde algılanabilir.

Tanıkların etkisiyle ilgili üçüncü bir yorum, “değerlendiriliyor olma kaygısı” olabilmektedir. Birileri bizi seyrediyorsa, yanlış yapma ya da başaramama korkusu biz harekete geçmeden alıkoyabilir.

Çevresel Koşullar

Yardım yapılması gereken durumla ilgili çevresel koşullar, yardım davranışını etkileyebilmektedir. Yardım etme davranışı havanın çok sıcak ya da çok soğuk olmadığı günlerde daha yüksek bulunmuştur. Araştırmalarda, zorda kalmış yabancılara yardım söz konusu olduğunda, küçük yerleşim birimlerinde yardım etmenin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Yabancıya yardım etme davranışı ile kent büyüklüğü arasındaki ilişki birçok araştırmada benzer sonuçlar vermiştir. Yani kent büyüdükçe yardım etme davranışı azalmaktadır.

Zaman Baskısı

Zaman baskısının yardım etme davranışı üzerindeki etkisi son derece güçlüdür. İnsanlar geç kalmamak, bir toplantıya, bir randevuya yetişmek gibi zaman baskısı altında olduklarında yardım etme davranışı azalmaktadır.

Özgeci Davranışın Anlamı

Özgecilik, birisine yarar sağlama ya da onu zarardan-kötülükten koruma dışında herhangi beklentisi olmayan yardım davranışıdır. Özgeci davranışta, birey elinden geleni isteyerek yapar. İnsanlara iyilik yapmış olmanın verdiği doyumdan başka bir ödül ya da karşılığı yoktur. Buna göre bir davranışın özgeci olup olmadığının ölçüsü, yardım edenin niyetidir. Yardımda bulunanın kafasında, şimdi ya da gelecekte sağlayabileceğini düşündüğü bir yarar varsa; yapılan iyilik özgeci olamaz.

Doğal yaşamı gösteren belgesel yapımlarda özgeci davranışın pek çok ilginç örneğini görmek mümkündür. Çeşitli araştırmalar insanların ihtiyacı olan yabancılara yardım etmede istekli olduklarını göstermiştir. Ancak biz, bildik-tanıdık insanlara yardım etme konusunda daha istekliyizdir.

Özgeci Davranış Kuramları

Özgecilik gibi olumlu, insan olmaya yakışır davranışı açıklamada farklı görüşler ileri sürülmektedir. Sözgelimi özgeciliği evrimsel kalıtımla, kültürle ya da öğrenmeyle açıklayan görüşler vardır. Aşağıda bu üç kuramsal yaklaşım kısaca açıklanmaktadır.

Evrimsel Yaklaşım

Hayvanlar ve insanda görülen bu yardım etme, gerektiğinde -başkalarının hayatta kalması için- kendini tehlikeye atma davranışı; evrimsel psikolojiyle ilgilenenler tarafından, bir kuşaktan diğerine aktarılan genetik bir özellik olduğunu ileri sürmüşlerdir. Özgeci davranış sahibi canlılar genlerini paylaştığı soyuna yardımcı olmakta, kendi genlerinin kalıtımla aktarılmasını sağlamaktadır. Bu bakışa göre özgecilik DNA’nın kalıtımla aktarılması şeklindeki bencil biyolojik amaca hizmet etmektedir.

Evrimsel yaklaşımdan yola çıkarak şu kestirimlerde bulunulabilir.

  • Hayvanlar genetik olarak öncelikle kendilerine en yakın olanlara yardım etmelidirler.
  • Ebeveynler sağlıklı yavrularına, yaşama şansı düşük olanlardan daha özgeci davranmalıdırlar.
  • Anneler yavrularına, genellikle babalardan daha çok yardımcı olmalıdırlar.

Özgeci davranışın insandan insana geçen genetik bir özellik olduğu görüşü tartışmalı bir görüştür. İnsanoğlunun neslini sürdürebilmesi güdüsünün her durumda başat bir güdü olmama olasılığı söz konusudur.

Kültürel Yaklaşım

Özgeci davranışı doğuştan getirilen genlerle açıklayanlara karşı çıkanlar; özgeci davranışın temelinde daha çok toplumsal değerlerin olduğunu ileri sürmektedirler. Bu görüş; evrimsel yaklaşımın, sadece anne babaların çocuklarını bakıp büyütmesiyle sınırlı bir yardım etme davranışını açıklayabileceğini kabul etmektedir. Ancak evrimsel yaklaşım, hiç tanımadığımız birinin ihtiyacı olduğunda ona yaptığımız yardımı açıklayamamaktadır.

Kültürel yaklaşıma göre toplumlar; gelişim süreci içerisinde insan ve toplum için iyi olan çeşitli beceri, inanç, tutum ve davranışlar geliştirmişlerdir. Yine zaman içerisinde iyi olan tutum ve davranışlar toplumsal normların bir parçası haline gelmiştir. Bireyin kültürel normlarına uygun tutum ve davranışlar; yapılacak bir değişiklik ya da verilecek bir hizmetle ilgili özgeci eğilimleri harekete geçirebilmektedir. Üç toplumsal norm yardım etme davranışıyla ilgilidir: Toplumsal sorumluluk, karşılıklılık ve toplumsal adalet.

  • Toplumsal sorumluluk: Bu kural, yaşamak için bize muhtaç olanlara yardım etmemizi söyler. Sözgelimi ebeveynler, çocuklarının fiziksel ve ruhsal bakımdan sağlıklı bir şekilde yetişmelerinden sorumludurlar. Yine öğretmenlerin, öğrencilerinin öğrenmesi ve istendik davranışlar geliştirmesine yardımcı olmaları beklenir. Pek çok yasa ve yönetmelik, toplumsal sorumluluk maddeleri içermektedir.
  • Karşılıklılık: Bu kural, yardım aldığımız insanlara bizim de yardım etmemizi söyler. Aslında gerçek yaşamda böyle de olmaktadır. İnsanların “borçlu kalmamak” için yardım gördüğü insanlara yardım etmek için fırsat kolladıkları araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Bu olgu aşağıda açıklandığı gibi toplumsal adalet duygusuyla da ilgilidir.
  • Toplumsal adalet: Özgeci ve olumlu sosyal davranışı etkileyen bir diğer etken adalet ve toplumsal eşitlik duygusudur. Bu ilkeye göre, bir işe yaptıkları katkı eşit olan insanların aldıkları ödüler de eşit olmalıdır.

Öğrenme Yaklaşımı

Özgeci davranışı öğrenme ile açıklayan yaklaşım, yardım etmenin toplumsallaşma süreci içerisinde öğrenildiğiniöğretildiğini varsaymaktadır. Bu yaklaşım “koşullu öğrenme” kuramlarını esas almaktadır. Buna göre birey, bir davranışı yaptı diye ya da yapmadı diye ödül aldığında (aferin denildiği, başının okşandığı, gülümsendiği, maddi bir karşılık verildiği…) en azından cezalandırılmadığında o davranışı benimser. Buna karşılık yaptığı bir davranış ceza gördüğünde ya da hoş karşılanmadığında o davranışı benimsemez. İşte yardım etme davranışı da bu şekilde ödüllendirmelerle pekiştirilerek edinilir.

Yükleme Kuramı ve Özgeci Davranış

Bir kimseye yardım yapılıp yapılmaması, yardımın niçin istendiğine de bağlıdır. Farklı durumlarda yardım yapılıp yapılmamasını belirleyen; durumu uygunluğuna ilişkin inançlardır.

Bu kurama göre insanın başına gelenler onun denetimi dışındaysa, ona yardım etme olasılığı artmaktadır. Birey kendi ihmali, tembelliği vb. nedenlerle mağdur duruma düşmüşse, ona kızgınlık duyulmakta, yardımda isteksiz davranılmaktadır. “Kendi düşen ağlamaz” özdeyişi bu tutumu özetlemektedir. Kendi tutum ve davranışları nedeniyle zarar gören, sıkıntıya düşen insanlara kızgınlık duyar ona yardımdan kaçınırız. Yaşanan duruma kızgınlık ve öfke nedeniyle yapılan yükleme; yardımdan vazgeçmeye, görmezlikten gelmeye neden olmaktadır. Tersine bireyin gücünü aşan, kontrol edilemez bir nedene yükleme ona olan sempatiyi, dolayısıyla yardım etme davranışını artırmaktadır.

Özgeci Davranış Karar Basamakları

Yardım etme davranışı, yapılacak yardımın özelliğine göre hiç düşünmeden ya da enine boyuna düşünülerek belli aşamalardan geçilerek yapılır. Örneğin koltuğun tepesinde düşmek üzere olan bir çocuğu yakalamak için yerinden fırlayan bir kişinin -doğal olarak- düşünmeye zamanı olmayacaktır. Buna karşılık apartmanın yağmur suyu oluğuna düşmüş kediye yardım söz konusu olduğunda; yapılabilecekleri düşünme, farklı olasılıkları hesaba katmak gerekebilir. Yardım etme kararının verilmesi süreci, aşağıda kısaca açıklanan dört basamakta tamamlanır.

Birinci basamak: Özgeci davranışta bulunmak için; öncelikle yardım etmeyi gerektiren bir sorunun algılanması gerekir. Bu algılamanın sonunda, yardımın gerekli olup olmadığı kararı verilir. İnsanların yardıma gitmemeleri ya da geç kalmalarının önemli bir nedeni, karar vermede yaşanan zorluktur. Bir olayın yardım gerektirip gerektirmediğine karar verirken beş göstergenin varlığına bakılmaktadır.

  • Olayın aniden ve beklenmedik olması.
  • Kurbana zarar verecek açık bir tehdit durumunun olması.
  • Müdahale edilmediği takdirde kurbanın göreceği zararın daha da artacak olması.
  • Kurbanın çaresizliği ve yardıma ihtiyacının belirgin olması.
  • Sonuç verecek bir müdahalenin mümkün olması.

İkinci basamak: Yardım gerekir kararından sonraki adım, “kişisel sorumluluk almadır”. Bankada sıranızın gelmesini beklerken, yanınızda oturan bayanın çantasını oturağa koyup bir süre gözden kaybolduğunu düşünün. Bu sırada bir başkası gelsin ve çantayı kenara koyup otursun. Siz o yeni gelene, oranın sahibi olduğunu muhtemelen söylemezdiniz. Ama o bayan sizden yerini tutmanızı isteseydi, büyük olasılıkla o kişiye müdahale ederdiniz. Yakınlarımıza yardım için sorumluluk alma eğilimimiz, yabancılardan daha fazladır. Ayrıca yapılacak yardımın gerektirdiği beceriye sahip olduğumuzda yardım için duyduğumuz sorumluluk da artmaktadır.

Üçüncü basamak: Yapılacak yardımın getiri ve götürüsünün ne olacağını düşünmektir. Değer olduğuna karar verildiğinde yardım edilecek, değmez diye düşünüldüğünde ise vazgeçecektir. Götürünün yani ödenecek bedelin miktarı arttıkça yardım olasılığı düşmektedir. Buna karşılık yapılacak yardımın getirisi fazla olduğunda, yardımcı olma olasılığı da artmaktadır.

Yardım etmenin getiri ve götürüsüyle birlikte sonuçları da hesaba katılmaktadır. Sözgelimi yardıma ihtiyacı olan birisine yardım etmemek kişide suçluluk duygusuna yol açabilmektedir.

Dördüncü basamak: Yardım etme kararı sürecinin son basamağı, “yardımın biçimine karar verme ve harekete geçmedir”. Karşı karşıya olunan duruma nasıl müdahale etmek gerekir. Ne yapılırsa sonuç daha sağlıklı-olumlu olabilir? Bazen yardımın biçimini belirleme konusunda fazla zaman yoktur. Bu aciliyet sıkça, iyilik yapmak isterken son derece olumsuz durumların yaşanmasına neden olabilmektedir.

İnsanlardaki Özgeci Davranış Farklılıkları

Bu başlık altında neden bazı insanların yardım etmeye daha eğilimli olduklarını yanıtlamaya çalışacağız. Bu konuda yapılan çalışmalar insanların duygu durumları ile kişilik özellikleri üzerine yoğunlaşmışlardır.

Duygu Durumu ve Özgeci Davranış

İnsanın kendisini keyifli, mutlu, neşeli hissettiğinde başkalarına yardım etmeye daha istekli olduğunu, pek çoğumuz bizzat yaşamışızdır. Olumlu duygu durumu ile yardım etme arasındaki ilişkinin varlığı araştırmalarla kesin olarak kanıtlanmıştır. Ancak bunun temelinde yatanın ne olduğuna ilişkin çalışmalar devam etmektedir.

İnsanlardaki kötü duygu durumunun yardım etme davranışı üzerindeki etkilerine ilişkin araştırma sonuçları bir birini tutmamaktadır. İnsanın kendisini kötü hissetmesi, başkalarına yardım davranışını azaltabilmektedir. Buna karşılık bir başkasına yapılacak yardım insandaki kötümserliği, karamsarlığı giderecek ya da hafifletecekse, bu durum insanı yardım etmeye yöneltebilir.

Yardım Etme Güdüleri: Empati ve Kötü Hissetme

Kötü hissetme, başkalarının yaşadığı olumsuzluklara verilen duygusal bir tepkidir. Bir kişinin tanık olduğu bir durum karşısında hissettiği sarsılma, kaygı ve çaresizlik gibi duygusal tepkiler kötü hissetmedir. Buna karşılık empati, bireyin kendisini bir başkasının yerine koyarak onu duygularını anlama ve bunu karşıdakine hissettirmedir. Empati, kurban durumundaki kişinin duygu ve düşünceleri üzerinde odaklanıldığında gerçekleşir.

Kötü hissetmede korkma, kaygılanma, isteksizlik gibi duygular yaşanır. Yine kötü hissetme insanı, kendi rahatsızlığını azaltmaya güdüler. Bunu da zor durumdaki insana yardım ederek yaparız. Ancak kötü hissetme ile yardım etme davranışı arasında zorunlu bir ilişki yoktur. Bazı insanlar çevresindeki olumsuzlukları görmezden gelerek, oradan uzaklaşarak da kendisini iyi hissetmesini sağlayabilir. Empatide ise karşıdakini anlamaya çalışmak esastır; duygudaşlık ve şefkate yol açar ve bizi yardım etmeye güdüler. Amacı da başkalarının kendisini iyi hissetmesine yardımcı olmaktır. Dolayısıyla empati özgeci bir davranıştır.

Biz kendimize benzer insanlara empati duymaya daha eğilimliyiz. Denetlenemeyen durumlar nedeniyle ya da elinde olmayan nedenlerden ötürü sıkıntı yaşan insanlara daha çok empati duyarız. Empati, bir durumu yaratan nesnel koşullar üzerine odaklanılarak da artırılabilir. Yani kendimizi zor duruma bulunan birisinin yerine koymak, duruma onun gözüyle bakmak empatiyi dolayısıyla yardım etmeyi artırmaktadır.

Yardım Etme Biçimleri

Araştırmalar yardım gerektiren bir durumda başka insanların da olması, yardım gerektiren durumun yaşandığı çevre ve zaman sınırlılığının getirdiği baskının yardım etme biçimlerini etkilediğini göstermiştir. Bu üç değişken aşağıda kısaca açıklanmıştır.

Başkalarının Varlığı

Araştırmalar, başkalarının olması durumunda yardım etme davranışının azaldığını ortaya koymuştur. Bu durum için getirilen açıklamalardan birisi, yardım gerektiren ortamda başkalarının da olmasının “sorumluluk dağılmasına neden olduğudur. Zor durumdaki bireye çevrede yardım edebilecek başka kimse yoksa; yardım etme sorumluluğu bütünüyle ona ait olacak, dahası yardım yapmazsa suçlanacaktır. Ama birçok insan olaya tanık olmuşsa, o zaman sorumluluk paylaşılacak demektir. İnsanlar yardım gerektiren durumu insanların uzaktan görüyor ya da duyuyor olmaları halinde her biri bir diğerinin yardım için gerekeni (örneğin polise haber vermeyi) yapmış olabileceğini varsayabilir.

Araştırmalar bir grupta lider konumunda olanın, kurbana yardım etmeye daha eğilimli olduğunu göstermiştir. Başkalarının varlığı söz konusu olduğunda durumun yardım gerektirecek kadar acil olup olmadığı yorumu da farklılaşabilmektedir. Çevredeki insanların bir duruma tepkisiz kalması ya da görmezden gelmesi, ortada yardım gerektirecek bir durumun olmadığı şeklinde algılanabilir.

Tanıkların etkisiyle ilgili üçüncü bir yorum, “değerlendiriliyor olma kaygısı” olabilmektedir. Birileri bizi seyrediyorsa, yanlış yapma ya da başaramama korkusu biz harekete geçmeden alıkoyabilir.

Çevresel Koşullar

Yardım yapılması gereken durumla ilgili çevresel koşullar, yardım davranışını etkileyebilmektedir. Yardım etme davranışı havanın çok sıcak ya da çok soğuk olmadığı günlerde daha yüksek bulunmuştur. Araştırmalarda, zorda kalmış yabancılara yardım söz konusu olduğunda, küçük yerleşim birimlerinde yardım etmenin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Yabancıya yardım etme davranışı ile kent büyüklüğü arasındaki ilişki birçok araştırmada benzer sonuçlar vermiştir. Yani kent büyüdükçe yardım etme davranışı azalmaktadır.

Zaman Baskısı

Zaman baskısının yardım etme davranışı üzerindeki etkisi son derece güçlüdür. İnsanlar geç kalmamak, bir toplantıya, bir randevuya yetişmek gibi zaman baskısı altında olduklarında yardım etme davranışı azalmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.