Açıköğretim Ders Notları

Kriminoloji Dersi 6. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Kriminoloji Dersi 6. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Suçlar Ve Failleri-I

Şiddet Suçları

Şiddet olgusu korku, merak, kınama, affetme gibi duygular çerçevesinde şekillenen çok tartışmalı bir meseledir. Bir yandan şiddet toplumsal tepkiye yol açarken bir yandan da örneğin kendisini sürekli döven kocasını kadının öldürmesi gibi toplumda sempati duyulmaya neden olabilmektedir. Şiddet algısı zaman ve mekâna göre değişen bir nitelik arz etmektedir. Bir fiilin şiddet olarak algılanması mutlaka hukuka aykırı olarak değerlendirilmesini gerektirmemektedir.

Şiddetin agresif kavramı fiilin sosyal bakımdan zarar oluşu ve şiddetin ya da saldırganlığın dereceleri şu şekilde belirlenmiştir: Sadece düşünce aşamasında kalan saldırı; Burada kişi sinirli ve saldırganlığa istekli bir tutum sergilerse de bu sadece düşüncede kalır. Sözlü saldırı; Küfür, bağırma ve hakaret şeklinde gerçekleşebilir. Eşyaya ve hayvanlara karşı saldırganlık; Açıkça bir yok etme ve zarar verme itkisiyle hareket eder. Vandalizm gibi. İnsanlara karşı saldırganlık; Kasten öldürme aşamasına kadar varan saldırganlık türlerini ifade eder. Saldırının derecesine değil yapıldığı sosyal çevreyi esas alan bir ayrım da vardır: Yakın sosyal çevredeki şiddet, sosyal çatışmalar bağlamında gruba karşı veya grup tarafından yapılan şiddet; sembolik şiddet gibi..

Günümüzde şiddet psikolojik, fiziksel ve ekonomik şiddeti de içerir biçimde tanımlanmaktadır. Bu nedenle en genel tanımıyla şiddet, ‘hangi tür olursa olsun bir kimsenin başka bir kimseye zarar vermesi’ olarak değerlendirilmektedir. Şiddet, Dünya Sağlık Örgütü tarafından geniş bir şekilde tanımlanmıştır. Buna göre şiddet, kasten fiziksel güç ya da zorlamanın yanı sıra birine, bir topluma, bir gruba karşı yaralama, öldürme, psikolojik zarar, kötü davranma ya da yoksun bırakma ile tehdit etmek ya da gerçekten meydana getirmektedir.

Şiddetin en sık karşımıza çıkan formu olan fiziksel şiddet, çoğunlukla bireyler arasında ortaya çıkmaktadır ancak fiziksel şiddet, bireyler arasında ve kitlesel şiddet olmak üzere temelde ikili bir ayrıma tabi tutulmaktadır. Bireysel şiddetin başlıcaları, öldürme, yaralama, işkence ve kötü muamele olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda intihar da ayrıca kişinin kendine yönelik şiddeti olarak değerlendirilmektedir. Kitlesel şiddetin başlıcaları ise terörizm, savaş, isyan, sokak çatışmalarının yanı sıra soykırım, insanlığa karşı suçlardır.

Psikolojik şiddeti, tam olarak anlatabilen basit bir tanım yapabilmek mümkün değildir. Güç ve kontrol yönünden eşitliğin olmadığı bir ilişki içerisinde, kişinin kendilik değerine, güvenlik algısına zarar veren her türlü davranış psikolojik ya da duygusal olarak tanımlanabilir. Psikolojik şiddet ve istismar, fiziksel şiddet gibi sonuçları gözle görünür olamayabilen, hemen göze çarpmayan ancak sürekli aşağılama, hakaret etme, eve kapatma, terk etme, alay etme, küsme, yalnızlaştırma, aşağılama, utandırma gibi kişiyi üzme, mutsuz etme amacıyla yapılan her türlü davranış olarak kabul edilir. Bağırma, küfretme, lakap takma, kişinin kendi kararlarını almasına izin vermeme, görüşmek istediği kişilerle görüşmesini engelleme, duygularını görmezden gelme, fiziksel ihtiyaçlarını karşılamasını engelleme, arkasından ya da yüzüne karşı kötüleyici şekilde konuşma duygusal şiddeti örnekleyen davranışlardır. Çocuğa yönelik duygusal şiddet ise söz konusu fiillerin haricinde, çocuğa uygun ve destekleyici çevreyi sağlayamamak, bir çocuğun gelişimi ve duygusal sağlığına kötü yönde etki edecek hareketlerde bulunmak gibi ihmali fiilleri de içerecek şekilde ele alınmaktadır.

Psikolojik şiddet türünden biri de mobbingdir. Psikolojik taciz ya da yıldırma olarak da adlandırılan mobbing, insanların bir arada zorunlu olarak çalıştığı, yaşadığı yerlerde görülmektedir. Mobbing (psikolojik taciz), işyerinde bir işçiye yöneltilen, işveren veya diğer işçiler tarafından tekrarlanan saldırılar şeklinde uygulanan, kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi düşmanca davranışlarla ortaya çıkan psikolojik bir terör biçimidir.

Ekonomik şiddet, istismarcının mağdurun tüm parasının üzerinde kontrol sahibi olması ya da diğer ekonomik kaynaklarını ve aktivitelerini yönetmesidir. Ekonomik şiddet, diğer şiddet türlerine oranla daha az konuşulmasına rağmen daha ziyade kadınların ve çocukların maruz kaldığı birçok şiddet türünün temelinde yer almaktadır. Çocuklara yönelik ekonomik şiddet genellikle aile hukukundan kaynaklanan bakım yükümlülüklerin ihlalidir ve TCK 233. maddeye göre suçtur. Özellikle kız çocuklarının okutulmaması, eğitim almayan kadın ve kız çocuklarının ekonomik anlamda kendilerini gerçekleştirememeleri ve ev eksenli çalışmalarda da emeği sömürülmekte ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmalarına yol açabilmektedir.

Şiddetin çok çeşitli türü olmasına rağmen kişilerarası şiddet bunun en sık işlenen türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Alkol, uyuşturucu ya da çocuklukta yaşanan tecrübeler gibi durumların yarattığı travmaların yanı sıra şiddete neden olan faktörler oldukça çeşitlidir. İşsizlik ve yoksulluk da şiddetin en yaygın nedenleri arasında gösterilmektedir. Korku, gidecek bir yerin olmaması, aile veya toplum baskısı, utanma, duygusal ve ekonomik bağımlılık da şiddete maruz kalma ihtimalini yükseltmektedir.

Cinsel Suçlar

Gerçekte şiddet suçlarının bir görünümü olan cinsel suçlar, kriminolojik açıdan bireyin cinsel dokunulmazlığına yönelik her tür fiili kapsayan geniş bir kavramdır. Bu kapsamda cinsel saldırıdan, savaş ve kitlesel şiddet dönemlerinde yaşanan sistematik tecavüzlere, cinsel tacizden zorla fuhşa sürüklemeye, insan ticaretinden okul ya da yaşam masraflarını çıkarmak amacıyla fuhuş yapmaya kadar, çocuk yaşta evlilikten zorla bekâret kontrolüne kadar kadınların cinsel bütünlüklerini ihlal eden her türlü fiil cinsel şiddet ve dolayısıyla cinsel suçları oluşturmaktadır. Cinsel şiddet sadece zorlama yoluyla gerçekleşmemekte, psikolojik tehdit, korkutma, kandırma, işten atma gibi tehditlerle de mağdur cinsel davranışa zorlanabilir. Fiziksel ya da ruhsal kendini idare edemeyecek kimselere karşı da herhangi bir zorlama olmasa da işlenen cinsel davranışlar şiddet sayılır. Bu kapsamda mağdurun alkollü, kendinden geçmiş, uyuşturucu etkisinde olması da sayılabilir.

Cinsel suçlar birçok saikle işlenebilir. Bunlar genellikle failin güç kullanma ve netice almaktan dolayı duyduğu memnuniyete kadar varmaktadır. Bazen de örneğin evlilik içi cinsel şiddetin suç olduğunu düşünmeyen failler bulunmaktadır. Çok geniş alanda ve saiklerle işlenebilen cinsel şiddet türleri şu şekilde özetlenebilir:

  • Evlilik içerisinde ya da ilişki içerisinde tecavüz
  • Yabancılar tarafından işlenen tecavüz
  • Silahlı çatışma, savaş gibi durumlarda sistematik biçimde işlenen tecavüz
  • Herhangi bir menfaat karşılığında mağdurun istemediği cinsel tacize maruz kalması
  • Zihnen veya bedenen engelli olan kişilere karşı cinsel istismarda bulunmak
  • Çocukların cinsel istismarı
  • Zorla evlendirilme, çocukların zorla evlendirilmesi
  • Zorla kürtaj
  • Kadınların sünneti bekâret kontrolü dâhil cinsel bütünlüklerini ihlal edici her türlü şiddet fiili
  • İnsan ticareti ve zorla fuhşa sürükleme fiilleri.

Cinsel şiddet faktörleri, şiddet türünden bağımsız olarak değerlendirildiğinde, mağdurun bireysel özellikleri, toplumsal, ilişki, kültürel faktörler olmak üzere dört ana başlık altında toplanabilir.

Kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi konusunda uluslararası alanda atılmış en önemli adımlardan biri 2011’de İstanbul’da imzalandığı için İstanbul Sözleşmesi olarak adlandırılan Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’dir. Sözleşme, evlilik içi cinsel saldırının taraf devletler iç hukuklarında suç olarak düzenlenmesi çağrısında bulunmuştur. Sözleşme’de cinsel şiddet eylemleri şu şekilde tanımlanmıştır;

  • Başka bir insanla, rızası olmaksızın, herhangi bir vücut parçasını veya cismi kullanarak, cinsel nitelikli bir vajinal, anal veya oral penetrasyon gerçekleştirmek;
  • Bir insanla, rızası olmaksızın, cinsel nitelikli diğer eylemlere girişmek;
  • Başka bir insanın, rızası olmaksızın, üçüncü bir insanla cinsel nitelikli eylemlere girmesine neden olmak.

Çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarının başlıcalarını pedofili ve ensest oluşturmaktadır. Şiddeti önleme ve rehabilitasyon derneğinin 2016 yılı çocuk istismarına yönelik raporuna göre, pedofili en genel tanımıyla çocuklara yönelik anormal ve doğal olmayan cinsel çekim olarak tanımlanmıştır. Pedofili bir dürtü bozukluğu olup, çocuklara karşı cinsel haz duyan kişiler tarafından çocuklara uygulanan cinsel istismardır.

Mala Karşı İşlenen Suçlar

Mala karşı işlenen suçlardan en çok karşımıza çıkanı hırsızlık, yağma ve dolandırıcılık ile mala zarar vermedir. Hırsızlık suçu başkasına ait taşınır malın zilyedin rızası olmaksızın faydalanmak amacıyla bulunduğu yerden alınması halinde oluşur. Mal üzerindeki fiili hâkimiyeti elinde bulunduran hırsızlık suçuna konu olan mal taşınabilir emtia, şeydir. Bunlar hukuken ekonomik değere sahip ve dış dünyada var olan nesnelerdir. Ekonomik değere sahip olmak için mutlaka para karşılığı alınıp satılabilen bir mal olmasına gerek yoktur, ekonomik bir değer taşımasa da manevi değeri olan mallar da hırsızlığın konusu olabilirler.

Hırsızlık suçunun konusunu taşınabilir mal oluşturur. Taşınır mal, sökülüp kaldırılıp götürülmeye elverişli olup olmamasına göre belirlenebilir. Mal başkasına ait olmalıdır. Sahibinin terk ettiği ya da hiç sahibinin bulunmadığı malların alınması hırsızlık suçunu oluşturmaz. Kaybolmuş malın sahibi biliniyor veya bilebilecek durumdaysa malın alınması hırsızlık suçunu oluşturur. Terk edilmeyip kaybedilmiş ve sahibi bilinmeyen mal ise hırsızlık değil kaybolmuş ya da hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunu oluşturur.

Yağma suçu ile hırsızlık suçunu birbirinden ayıran en önemli fark hırsızlık suçunun işlenmesi halinde cebir veya tehdit kullanılmasıdır. Yağmada da söz konusu taşınır maldır. Fail mağduru tehdit ederek veya cebir kullanarak bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmaktadır. Mağdurun herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de yağma suçunda cebir sayılır. Tehdit kişiyi veya yakınını hayatına, vücut ve cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla bir zarara uğratacağına yönelik beyandır. Tehdit ve cebir malın teslim alınmasından önce ya da sırasında olmalıdır.

Başkasına ait taşınır ya da taşınmaz mallarını, eşyasını kısmen veya tamamen yıkmak, tahrip etmek, yok etmek, bozmak, kullanılamaz hale getirmek, kirletmek mala zarar verme suçunu oluşturur. Sahipli hayvanın öldürülmesi, işe yaramayacak hale getirilmesi, zehirlenmesi, silahla vurulması gibi fiiller de mala zarar verme suçunu oluşturur.

Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, mağdurun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlanması halinde dolandırıcılık suçu işlenmiş olacaktır. Dolandırıcılıkta, mağdurun malvarlığındaki eksilme kendi gönül rızası ile yaptığı tasarruf sonucunda meydana gelmektedir. Ancak bu rızanın elde ediliş biçiminde bir sorun doğmaktadır. Mağdur, gerçeği bilmesi halinde rıza vermeyecek ise rıza hile ile elde edilmiştir. Olaya ilişkin tüm koşullardan yararlanıp ikna edici davranışlarla gerçeği gizleyerek muhatabın yargılama gücünü etkileyen, onda yanlış kanı uyandıran diyalektik ve entelektüel kandırma hareketleri hiledir.

Şiddet Suçları

Şiddet olgusu korku, merak, kınama, affetme gibi duygular çerçevesinde şekillenen çok tartışmalı bir meseledir. Bir yandan şiddet toplumsal tepkiye yol açarken bir yandan da örneğin kendisini sürekli döven kocasını kadının öldürmesi gibi toplumda sempati duyulmaya neden olabilmektedir. Şiddet algısı zaman ve mekâna göre değişen bir nitelik arz etmektedir. Bir fiilin şiddet olarak algılanması mutlaka hukuka aykırı olarak değerlendirilmesini gerektirmemektedir.

Şiddetin agresif kavramı fiilin sosyal bakımdan zarar oluşu ve şiddetin ya da saldırganlığın dereceleri şu şekilde belirlenmiştir: Sadece düşünce aşamasında kalan saldırı; Burada kişi sinirli ve saldırganlığa istekli bir tutum sergilerse de bu sadece düşüncede kalır. Sözlü saldırı; Küfür, bağırma ve hakaret şeklinde gerçekleşebilir. Eşyaya ve hayvanlara karşı saldırganlık; Açıkça bir yok etme ve zarar verme itkisiyle hareket eder. Vandalizm gibi. İnsanlara karşı saldırganlık; Kasten öldürme aşamasına kadar varan saldırganlık türlerini ifade eder. Saldırının derecesine değil yapıldığı sosyal çevreyi esas alan bir ayrım da vardır: Yakın sosyal çevredeki şiddet, sosyal çatışmalar bağlamında gruba karşı veya grup tarafından yapılan şiddet; sembolik şiddet gibi..

Günümüzde şiddet psikolojik, fiziksel ve ekonomik şiddeti de içerir biçimde tanımlanmaktadır. Bu nedenle en genel tanımıyla şiddet, ‘hangi tür olursa olsun bir kimsenin başka bir kimseye zarar vermesi’ olarak değerlendirilmektedir. Şiddet, Dünya Sağlık Örgütü tarafından geniş bir şekilde tanımlanmıştır. Buna göre şiddet, kasten fiziksel güç ya da zorlamanın yanı sıra birine, bir topluma, bir gruba karşı yaralama, öldürme, psikolojik zarar, kötü davranma ya da yoksun bırakma ile tehdit etmek ya da gerçekten meydana getirmektedir.

Şiddetin en sık karşımıza çıkan formu olan fiziksel şiddet, çoğunlukla bireyler arasında ortaya çıkmaktadır ancak fiziksel şiddet, bireyler arasında ve kitlesel şiddet olmak üzere temelde ikili bir ayrıma tabi tutulmaktadır. Bireysel şiddetin başlıcaları, öldürme, yaralama, işkence ve kötü muamele olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda intihar da ayrıca kişinin kendine yönelik şiddeti olarak değerlendirilmektedir. Kitlesel şiddetin başlıcaları ise terörizm, savaş, isyan, sokak çatışmalarının yanı sıra soykırım, insanlığa karşı suçlardır.

Psikolojik şiddeti, tam olarak anlatabilen basit bir tanım yapabilmek mümkün değildir. Güç ve kontrol yönünden eşitliğin olmadığı bir ilişki içerisinde, kişinin kendilik değerine, güvenlik algısına zarar veren her türlü davranış psikolojik ya da duygusal olarak tanımlanabilir. Psikolojik şiddet ve istismar, fiziksel şiddet gibi sonuçları gözle görünür olamayabilen, hemen göze çarpmayan ancak sürekli aşağılama, hakaret etme, eve kapatma, terk etme, alay etme, küsme, yalnızlaştırma, aşağılama, utandırma gibi kişiyi üzme, mutsuz etme amacıyla yapılan her türlü davranış olarak kabul edilir. Bağırma, küfretme, lakap takma, kişinin kendi kararlarını almasına izin vermeme, görüşmek istediği kişilerle görüşmesini engelleme, duygularını görmezden gelme, fiziksel ihtiyaçlarını karşılamasını engelleme, arkasından ya da yüzüne karşı kötüleyici şekilde konuşma duygusal şiddeti örnekleyen davranışlardır. Çocuğa yönelik duygusal şiddet ise söz konusu fiillerin haricinde, çocuğa uygun ve destekleyici çevreyi sağlayamamak, bir çocuğun gelişimi ve duygusal sağlığına kötü yönde etki edecek hareketlerde bulunmak gibi ihmali fiilleri de içerecek şekilde ele alınmaktadır.

Psikolojik şiddet türünden biri de mobbingdir. Psikolojik taciz ya da yıldırma olarak da adlandırılan mobbing, insanların bir arada zorunlu olarak çalıştığı, yaşadığı yerlerde görülmektedir. Mobbing (psikolojik taciz), işyerinde bir işçiye yöneltilen, işveren veya diğer işçiler tarafından tekrarlanan saldırılar şeklinde uygulanan, kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi düşmanca davranışlarla ortaya çıkan psikolojik bir terör biçimidir.

Ekonomik şiddet, istismarcının mağdurun tüm parasının üzerinde kontrol sahibi olması ya da diğer ekonomik kaynaklarını ve aktivitelerini yönetmesidir. Ekonomik şiddet, diğer şiddet türlerine oranla daha az konuşulmasına rağmen daha ziyade kadınların ve çocukların maruz kaldığı birçok şiddet türünün temelinde yer almaktadır. Çocuklara yönelik ekonomik şiddet genellikle aile hukukundan kaynaklanan bakım yükümlülüklerin ihlalidir ve TCK 233. maddeye göre suçtur. Özellikle kız çocuklarının okutulmaması, eğitim almayan kadın ve kız çocuklarının ekonomik anlamda kendilerini gerçekleştirememeleri ve ev eksenli çalışmalarda da emeği sömürülmekte ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmalarına yol açabilmektedir.

Şiddetin çok çeşitli türü olmasına rağmen kişilerarası şiddet bunun en sık işlenen türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Alkol, uyuşturucu ya da çocuklukta yaşanan tecrübeler gibi durumların yarattığı travmaların yanı sıra şiddete neden olan faktörler oldukça çeşitlidir. İşsizlik ve yoksulluk da şiddetin en yaygın nedenleri arasında gösterilmektedir. Korku, gidecek bir yerin olmaması, aile veya toplum baskısı, utanma, duygusal ve ekonomik bağımlılık da şiddete maruz kalma ihtimalini yükseltmektedir.

Cinsel Suçlar

Gerçekte şiddet suçlarının bir görünümü olan cinsel suçlar, kriminolojik açıdan bireyin cinsel dokunulmazlığına yönelik her tür fiili kapsayan geniş bir kavramdır. Bu kapsamda cinsel saldırıdan, savaş ve kitlesel şiddet dönemlerinde yaşanan sistematik tecavüzlere, cinsel tacizden zorla fuhşa sürüklemeye, insan ticaretinden okul ya da yaşam masraflarını çıkarmak amacıyla fuhuş yapmaya kadar, çocuk yaşta evlilikten zorla bekâret kontrolüne kadar kadınların cinsel bütünlüklerini ihlal eden her türlü fiil cinsel şiddet ve dolayısıyla cinsel suçları oluşturmaktadır. Cinsel şiddet sadece zorlama yoluyla gerçekleşmemekte, psikolojik tehdit, korkutma, kandırma, işten atma gibi tehditlerle de mağdur cinsel davranışa zorlanabilir. Fiziksel ya da ruhsal kendini idare edemeyecek kimselere karşı da herhangi bir zorlama olmasa da işlenen cinsel davranışlar şiddet sayılır. Bu kapsamda mağdurun alkollü, kendinden geçmiş, uyuşturucu etkisinde olması da sayılabilir.

Cinsel suçlar birçok saikle işlenebilir. Bunlar genellikle failin güç kullanma ve netice almaktan dolayı duyduğu memnuniyete kadar varmaktadır. Bazen de örneğin evlilik içi cinsel şiddetin suç olduğunu düşünmeyen failler bulunmaktadır. Çok geniş alanda ve saiklerle işlenebilen cinsel şiddet türleri şu şekilde özetlenebilir:

  • Evlilik içerisinde ya da ilişki içerisinde tecavüz
  • Yabancılar tarafından işlenen tecavüz
  • Silahlı çatışma, savaş gibi durumlarda sistematik biçimde işlenen tecavüz
  • Herhangi bir menfaat karşılığında mağdurun istemediği cinsel tacize maruz kalması
  • Zihnen veya bedenen engelli olan kişilere karşı cinsel istismarda bulunmak
  • Çocukların cinsel istismarı
  • Zorla evlendirilme, çocukların zorla evlendirilmesi
  • Zorla kürtaj
  • Kadınların sünneti bekâret kontrolü dâhil cinsel bütünlüklerini ihlal edici her türlü şiddet fiili
  • İnsan ticareti ve zorla fuhşa sürükleme fiilleri.

Cinsel şiddet faktörleri, şiddet türünden bağımsız olarak değerlendirildiğinde, mağdurun bireysel özellikleri, toplumsal, ilişki, kültürel faktörler olmak üzere dört ana başlık altında toplanabilir.

Kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi konusunda uluslararası alanda atılmış en önemli adımlardan biri 2011’de İstanbul’da imzalandığı için İstanbul Sözleşmesi olarak adlandırılan Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’dir. Sözleşme, evlilik içi cinsel saldırının taraf devletler iç hukuklarında suç olarak düzenlenmesi çağrısında bulunmuştur. Sözleşme’de cinsel şiddet eylemleri şu şekilde tanımlanmıştır;

  • Başka bir insanla, rızası olmaksızın, herhangi bir vücut parçasını veya cismi kullanarak, cinsel nitelikli bir vajinal, anal veya oral penetrasyon gerçekleştirmek;
  • Bir insanla, rızası olmaksızın, cinsel nitelikli diğer eylemlere girişmek;
  • Başka bir insanın, rızası olmaksızın, üçüncü bir insanla cinsel nitelikli eylemlere girmesine neden olmak.

Çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarının başlıcalarını pedofili ve ensest oluşturmaktadır. Şiddeti önleme ve rehabilitasyon derneğinin 2016 yılı çocuk istismarına yönelik raporuna göre, pedofili en genel tanımıyla çocuklara yönelik anormal ve doğal olmayan cinsel çekim olarak tanımlanmıştır. Pedofili bir dürtü bozukluğu olup, çocuklara karşı cinsel haz duyan kişiler tarafından çocuklara uygulanan cinsel istismardır.

Mala Karşı İşlenen Suçlar

Mala karşı işlenen suçlardan en çok karşımıza çıkanı hırsızlık, yağma ve dolandırıcılık ile mala zarar vermedir. Hırsızlık suçu başkasına ait taşınır malın zilyedin rızası olmaksızın faydalanmak amacıyla bulunduğu yerden alınması halinde oluşur. Mal üzerindeki fiili hâkimiyeti elinde bulunduran hırsızlık suçuna konu olan mal taşınabilir emtia, şeydir. Bunlar hukuken ekonomik değere sahip ve dış dünyada var olan nesnelerdir. Ekonomik değere sahip olmak için mutlaka para karşılığı alınıp satılabilen bir mal olmasına gerek yoktur, ekonomik bir değer taşımasa da manevi değeri olan mallar da hırsızlığın konusu olabilirler.

Hırsızlık suçunun konusunu taşınabilir mal oluşturur. Taşınır mal, sökülüp kaldırılıp götürülmeye elverişli olup olmamasına göre belirlenebilir. Mal başkasına ait olmalıdır. Sahibinin terk ettiği ya da hiç sahibinin bulunmadığı malların alınması hırsızlık suçunu oluşturmaz. Kaybolmuş malın sahibi biliniyor veya bilebilecek durumdaysa malın alınması hırsızlık suçunu oluşturur. Terk edilmeyip kaybedilmiş ve sahibi bilinmeyen mal ise hırsızlık değil kaybolmuş ya da hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunu oluşturur.

Yağma suçu ile hırsızlık suçunu birbirinden ayıran en önemli fark hırsızlık suçunun işlenmesi halinde cebir veya tehdit kullanılmasıdır. Yağmada da söz konusu taşınır maldır. Fail mağduru tehdit ederek veya cebir kullanarak bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmaktadır. Mağdurun herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de yağma suçunda cebir sayılır. Tehdit kişiyi veya yakınını hayatına, vücut ve cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla bir zarara uğratacağına yönelik beyandır. Tehdit ve cebir malın teslim alınmasından önce ya da sırasında olmalıdır.

Başkasına ait taşınır ya da taşınmaz mallarını, eşyasını kısmen veya tamamen yıkmak, tahrip etmek, yok etmek, bozmak, kullanılamaz hale getirmek, kirletmek mala zarar verme suçunu oluşturur. Sahipli hayvanın öldürülmesi, işe yaramayacak hale getirilmesi, zehirlenmesi, silahla vurulması gibi fiiller de mala zarar verme suçunu oluşturur.

Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, mağdurun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlanması halinde dolandırıcılık suçu işlenmiş olacaktır. Dolandırıcılıkta, mağdurun malvarlığındaki eksilme kendi gönül rızası ile yaptığı tasarruf sonucunda meydana gelmektedir. Ancak bu rızanın elde ediliş biçiminde bir sorun doğmaktadır. Mağdur, gerçeği bilmesi halinde rıza vermeyecek ise rıza hile ile elde edilmiştir. Olaya ilişkin tüm koşullardan yararlanıp ikna edici davranışlarla gerçeği gizleyerek muhatabın yargılama gücünü etkileyen, onda yanlış kanı uyandıran diyalektik ve entelektüel kandırma hareketleri hiledir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.