Açıköğretim Ders Notları

Genel Dilbilim 1 Dersi 2. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Genel Dilbilim 1 Dersi 2. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Dillerin Sesleri: Sesbilgisi

Dillerin Sesleri: Sesbilgisi

İnsanlar kendilerini ifade ederlerken dil kullanırlar. Dili kullanmanın iki yolu vardır: konuşma ve yazma . İnsan dili temelde konuşmaya dayalıdır. Konuşma ise sese dayalıdır. Dünyanın birçok yerinde hala dilleri yazıya dökülmemiş toplumlar bulunmaktadır. Yazıları olmamasına karşın, bu toplumların bireyleri birbirleri ile konuşarak iletişim kurmakta, günlük gereksinimlerini konuşma ile gidermektedirler. Böylece yazının, dil için önemli ama ikincil bir boyutu olduğu ortaya çıkmaktadır. Yazı toplumlarda, birbirlerine sesin erişemeyeceği uzaklıkta olan kişiler arasında haberleşmeyi, bilgi aktarımını sağlamaya yarayan bir araçtır. Yazı aynı zamanda sesten daha kalıcı olduğu için, bilginin bir kuşaktan daha sonraki kuşaklara aktarılmasını sağlayarak insanlığın bilgi birikimi yapabilmesine yol açar. Böylece yazının temel işlevi, bilginin kalıcılığını, sürekliliğini sağlamak olarak nitelenebilir.

Harfler , konuşmak için oluşturulan seslerin yazıya dökülebilmesi için kullanılan sembollerdir. Her dilin kendi seslerini yazabilmek için kullandığı bir yazı biçimi vardır; çivi yazısı, hiyeroglif ve alfabe değişik yazı türleridir. Alfabe her sesi ayrı bir sembol ile temsil eden yazı türüdür. Diller arasında ses farklılıkları olduğu gibi, alfabelerinde de farklar vardır çünkü her dil kendi ses dizgesinde olan sesleri temsil etmek için gerekli olan harfleri kullanır. Dilbilim bütün dillerdeki sesleri kaydetmeyi ve yazabilmeyi amaçlamaktadır. Bunun için diller tarafından kullanılan alfabeler, dilbilim için yeterli değildir. Dillerin alfabelerinde bir harfin temsil ettiği sesin niteliği dilden dile fark etmektedir. Yazı sistemlerinde görülen bu tutarsızlıkları gidermek, bütün dillerde çıkarılan sesleri yazabilmek ve ‘bir ses bir sembol’ ilkesini gerçekleştirmek için dilbilimde Uluslararası Sesbilgisi Alfabesi (International Phonetic Alphabet) denilen özel bir alfabe geliştirmiştir. Uluslararası Sesbilgisi Alfabesi her bir sesi ayrı bir sembolle göstermekte ve bu sembollerin her biri yalnızca bir sesi temsil etmektedir.

Dilbilimde seslerin oluşumunu inceleyen alana sesbilgis i denir. Seslerin değişik özelliklerini inceleyen bir alan olan sesbilgisinin 3 alt alanı vardır. Akustik sesbilgisi , ses dalgalarının frekansı ve hızı gibi fiziksel özeliklerini inceler. Dinleyiş sesbilgisinin ilgi alanı sesin kulak zarından beyne aktarılması ve beyin tarafından duyma merkezine aktarılan iletinin algılanması ve içeriğinin anlaşılmasını sağlayan sinirsel süreçtir. Beyin ile kulak arasındaki sinir ağında oluşan bir uyumsuzluk ya da beynin duyma merkezinde olan bir hasar bu süreci olumsuz olarak etkilemektedir. Sesin beyne aktarılmasında görülen sorunun niteliğine bağlı olarak, bireylerde işitme engellilik gibi fiziksel bir engel ortaya çıkabilir ya da iletinin doğru anlaşılmaması gibi beynin gelen iletiyi çözümleme işlemini yerine getiren bilişsel süreçte bir sorun yaşanıyor olabilir. Dinleyiş sesbilgisi sorunun niteliğini saptamayı amaçlamaktadır. Söyleyiş sesbilgisi nin inceleme alanı ise konuşucunun konuşurken kullandığı seslerin oluşturulmasını sağlayan fiziksel hareketlerin niteliğidir. Konuşurken kullandığımız sesler bir hava akımının solunum sistemimiz içinde yer değiştirmesi sonucu oluşmaktadır. Hava akımı solunum sistemi içinde yer değiştirirken, konuşucular dil, dudak ve dişler gibi ağız içinde bulunan organların değişlik fiziksel hareketleri ile ses oluştururlar.

Konuşurken çıkardığımız sesler bir hava akımının solunum sistemimiz içinde yer değiştirmesi sonucu oluşmaktadır. Konuşmada kullanılan sesleri oluşturma sürecinde kullanılan organlar şunlardır: akciğerler, hava borusu, gırtlak, ağız boşluğu, burun boşluğu

Konuşurken çıkardığımız sesler, başlatıcı denilen bir organın hava akımını başlatması ile oluşturulur. Dillerde hava akımını başlatıcı işlevini gören organlar, akciğerler , gırtlak ve damaktır . Tüm dillerde akciğerlerin başlatıcı işlevini üstlendiği sesler bulunmaktadır. Bazı dillerde ise akciğerlerin başlatıcı işlevini üstlendiği sesler yanı sıra gırtlak ve damak tarafından başlatılan hava akımı ile oluşturulan sesler de bulunmaktadır. Başlatıcı olan akciğerler tarafından itilen hava akımı soluk borusu yoluyla yukarı doğru hareket eder ve soluk borusunun üst tarafında bulunan gırtlaktan geçerek ağız ya da burun boşluklarından dışarı çıkar. Gırtlakta ses telleri bulunmaktadır. Ses telleri iki ayrı konumda olabilir. Ses telleri aralarında herhangi bir boşluk olmayacak derecede birbirlerine yakın duruyorlarsa, hava akımı gırtlaktan geçerken, ses tellerinin arasında geçmek için onları iter ve titremelerine yol açar. Ses tellerinin titremesi sonucu oluşan seslere ötümlü sesler denir. Hava akımı gırtlaktan geçtiği sırada, ses telleri ayrık durumdaysalar, yani aralarında bir boşluk bulunmuyorsa, oluşturulan ses ötümsüzdür .

Konuşma sürecinde kullanılan sesleri çıkarmada birbirlerinden hava akımını başlatan organın niteliği açısından ayrılan üç ayrı hava akımı düzeneği kullanılmaktadır. Hava akımı düzeneklerini ve hava akımını başlatan ‘başlatıcı’ adını verebileceğimiz organlar;

  • Akciğer hava akımı düzeneği – (Başlatıcı: Akciğerler)
  • Gırtlak hava akımı düzeneği – (Başlatıcı: Gırtlak)
  • Artdamak hava akımı düzeneği – (Başlatıcı: Artdamak)

Tüm dillerde akciğer hava akımı düzeneği ile oluşturulan sesler bulunmaktadır. Gırtlaksıl ve artdamaksıl hava akımı düzenekleri ise bazı dillerde akciğer hava akımı düzeneği yanı sıra kullanılmaktadır. Türkçede yalnızca akciğer hava akımı düzeneği ile oluşturulan sesler kullanılmaktadır. Kafkas dilleri ailesine ait olan Abhazca, Kabartayca, Gürcüce gibi dillerde gırtlaksıl hava akımı düzeneği ile oluşturulan sesler de bulunmaktadır. Artdamaksıl hava akımı ile oluşturulan sesler ise Ewe gibi bazı Afrika dillerinde görülmektedir.

Hava akımı düzeneklerinde başlatıcılar, seslerin oluşmasını sağlayan hava akımını iki ayrı biçimde başlatır. Bu biçimler havanın pompalamayı andıran hareketi ile dışarı itilmesi ya da emmeyi andıran hareket ile içeri çekilmesidir. Bunlardan havanın dışları itilmesi ile oluşturulan seslere püskürtmeli , içeri çekilmesi ile soluşturulan seslere emmeli adı verilir. Ancak, hava akımı düzeneklerinin her biri tarafından her iki biçimle de hava akımı başlatılabilmesine karşın, oluşturulan tüm sesler insanlar tarafından konuşma sesi olarak kullanılmamaktadır (Tablo 2.2 bkz.).

Ses Oluşumu

Hava akımı ses aygıtı içinde ağız veya burun boşluklarından dışarı çıkmak üzere yol alırken, ağız boşluğunda dilin ve alt çenenin hareketi ile bazı engeller oluşturulur. Bu engellerin niteliği, yeri ve derecesi, konuşmada kullanılan iki ana ses sınıfını oluşturur. Bu iki sınıf ünsüzler ve ünlülerdir . Ünsüzler hava akımının ağız boşluğunda en yüksek derecede engellenmesi ile oluşturulan seslerdir. Ünlüler ise hava akımının ünsüzlere kıyasla daha düşük derecede engellenmesi ile oluşturulur. Bundan dolayı, ünsüzler ve ünlülerin sesbilgisel betimlemesinde birbirlerinden farklı özellikler kullanılır.

Ünsüzlerin sesbilgisel özellikleri üç boyutta incelenir:

(i)Oluşma noktası : Ünsüzler hava akımının hareketi, ağızda bulunan ve oluşturucu adı verilen organların birbirlerine değmesi ya da değişik düzeylerde yaklaşması sonucu engellenmesi ile oluşturulur. Bir ünsüzün engelleme noktası o ünsüzün oluşma noktasıdır. Oluşturucular alt ve üst oluşturucular olarak ikiye ayrılır. Alt çeneye bitişlik olan organlara alt oluşturucular, üst çeneye bitişik olan organlara ise üst oluşturucular denir. Alt oluşturucular hareketlerinde daha serbesttir ve buna bağlı olarak üst oluşturuculara oranla ses oluşumunda daha etkindir. Ünsüzlerin oluşumunda görev alan alt ve üst oluşturucuları ağzın dışından içine doğru olmak üzere şöyle sıralanır:

a. alt oluşturucular : alt dudak, alt dişler, dil

b. üst oluşturucular : üst dudak, üst dişler, dişyuvası, dişyuvası arkası, öndamak, damak, artdamak, küçük dil, boğaz, gırtlak (Resim 2.2 bkz.)

Alt oluşturuculardan dil en oynak organdır. Değişik seslerin oluşumunda dilin değişik bölümleri etkindir. Bu açıdan dili üç ayrı bölümde incelemek gerekmektedir:

a. dil ucu

b. dil palası

c. dilardı

Ünsüzler alt ve üst oluşturucuların birbirlerine değmeleri ya da yaklaşmaları sonucu oluşur. Buna göre, ünsüzler alt ve üst oluşturucularının adları ile betimlenir. (Tablo 2.3 bkz.)

(ii) Oluşma biçimi : Oluşma biçimi ünsüzlerin oluşturucuların birbirlerine yaklaşma derecesini ve oluşma noktasında hava akımının geçiş biçimini belirtir. Ünsüzler oluşturuluş biçimlerine göre patlamalı, sürtünmeli, patlamalı-sürtünmeli, genizsil, kayıcı ve akıcı ünsüz olmak üzere 6 sınıfa ayrılır:

a. Patlamalı ünsüzler : Patlamalı ünsüzler alt ve üst oluşturucuların birleşip hava akımını tamamen engellemeleri sonucu oluşur. Oluşma noktasında hareketi engellenen hava, bu noktada birikir ve büyük bir basınç yaratır. Oluşturucuların birbirlerinden ayrılmaları ile hava, patlamayı andıran bir ses ile dışarı çıkar. Patlamalı bir ünsüz olan [p] sesinin oluşturulmasında alt ve üst dudaklar birbirlerine sıkıca değdirilerek havanın ağız boşluğundan dışarı çıkması engellenir. Bunun sonucu olarak kapalı dudakların hemen arkasında biriken hava büyük bir basınç oluşturur. Dudaklar kapalı kaldıkları sürece bu basınç artar. Dudakların açılmasıyla hava aniden dışarı çıkar ve çıkarken patlamaya benzeyen bir ses duyulur. Diğer patlamalı seslerden bazıları [b, t, d, k, g] sesleridir.

b. Sürtünmeli ünsüzler : Sürtünmeli ünsüzlerin oluşumunda alt ve üst oluşturucular birbirlerine yaklaşır, ancak patlamalı ünsüzlerde olduğu gibi birbirlerine değip hava akımı tamamen engellenmez. Birbirlerine yaklaşan oluşturucuların arasında havanın geçebileceği dar bir açıklık vardır. Hava bu dar geçitten sürtünme ile geçer. Oluşma noktasındaki bu açıklık geniş olmadığı için hava buradan geçerken sürtünme sesine benzer bir ses duyulur. [s] sürtünmeli bir ünsüzdür. Alt oluşturucu olan dilucu, üst oluşturucu dişyuvasına yaklaşır, ancak ona değmez. Dilucu ile dişyuvası arasında havanın sızabileceği dar bir açıklık bulunmaktadır. Ciğerlerden basınçla gelen hava bu dar geçitten geçmeğe çalışır. Bundan dolayı geçerken sürtünme sesine benzer bir ses oluşur. Diğer sürtünmeli seslerden bazıları [z, S, Z] sesleridir.

c. Patlamalı sürtünmeli ünsüzler : Patlamalı-sürtünmeli ünsüzlerin oluşmalarını iki evrede incelemek mümkündür. Birinci evre, başlangıç evresidir. İkinci evre ise, bitiş evresidir. Patlamalı-sürtünmeli ünsüzlerin başlangıç evresinde, hava akımı patlamalı ünsüzlerin oluşmasında olduğu gibi alt ve üst oluşturucular tarafından tamamen engellenir. Ancak, oluşturucuların birbirlerinden ayrılması sırasında hava akımı patlamalı ünsüzlerde olduğu gibi aniden değil, sürtünmeli ünsüzlerin oluşumunda olduğu gibi daha yavaş bir hızla sürtünme ile sızarak çıkar. [ b ] patlamalı-sürtünmeli bir ünsüzdür. Başlangıç evresinde, dilpalası, dişyuvası ile damak arasındaki noktaya değerek bu noktada hava akımını engeller. Bitiş evresinde, dilpalası bu noktadan yavaş yavaş ayrılır. Ayrılırken hava akımı sızarak dışarı çıkar.

ç. Genizsil ünsüzler : Genizsil ünsüzler hava akımının burun boşluğundan dışarı çıkması ile oluşur. Hava akımının engellenme noktası, patlamalı ünsüzlerin oluşmasında olduğu gibi ağız boşluğundadır. Ancak, genizsil ünsüzlerin oluşmasında artdamak inik durumdadır ve hava akımının burun boşluğuna girişi açıktır. Bundan dolayı, gırtlaktan çıkan hava burun boşluğuna girer ve burun deliklerinden dışarı çıkar. [m] genizsil bir ünsüzdür. Dudaklar birbirlerine değerek havanın dışarı çıkmasını engeller. Bu sırada artdamak aşağı çekilmiştir ve burun boşluğuna giriş açıktır. Gırtlaktan geçen hava akımı burun boşluğu girişinin açık olması üzerine burun boşluğuna girer ve burun deliklerinden dışarı çıkar. Ağız boşluğundaki engelleme dudaklar tarafından gerçekleştirildiği için [m] ünsüzü çiftdudaksıl genizsil bir sestir.

d. Akıcı ünsüzler : Akıcı ünsüzler ikiye ayrılır: (i) yan akıcı ünsüz ve (ii) üstdamaksıl akıcı ünsüz.

(i) Yan akıcı ünsüz : Yan akıcı ünsüz oluşum noktasında hava akımının alt ve üst oluşturucuların iki yanından dışarıya çıkarılması ile oluşturulur. [l] yan akıcı ünsüzdür. Oluşum noktası dilucu-dişyuvasıdır. Dilucu dişyuvasına değer ancak hava akımını tamamen engellemez. Hava dilin iki yanından dışarı itilir.

(ii) Üstdamaksıl akıcı ünsüz : Üstdamaksıl akıcı ünsüz oluşum noktasında alt oluşturucunun üstdamağa doğru kıvrılması ile oluşturulur. [r] üstdamaksıl bir ünsüzdür. Dilin ucu dişyuvasına doğru kıvrılır. Hava kıvrık dilucunu sıyırarak dışarı çıkar.

e. Kayıcı ünsüzler : Hava akımını engelleme derecesi en az olan ünsüzlerdir. Alt ve üst oluşturucular birbirine dokunmadan yaklaşır. Aradaki açıklık herhangi bir sürtünmeye yol açmayacak genişliktedir. Hava akımı bu noktadan hiç bir zorlama ve sürtünme olmadan dışarı çıkar. [j] bir yarı ünlüdür. Dilpalası damağa yaklaşır ancak değmez. Damak ile dilpalası arasında havanın sürtünmeden ve ses yapmadan geçebileceği genişlikte bir açıklık bulunur. Hava akımı buradan dışarı çıkar.

(iii) Gırtlak Durumu : Gırtlak durumu, hava akımı gırtlaktan geçerken ses tellerinin durumunu belirtir. Ses tellerinin değişik durumlarına göre, ötümlü, ötümsüz, fısıltılı sesler oluşturulur. Ses telleri kenarlarından gırtlağa yapışmış, gırtlağın ortasında ise aralarında bir boşluk kalabilecek biçimde serbestçe hareket edebilen iki kastır. Bu kaslar değişik duruşlarda olabilirler. Kasların temel duruşları kapalı duruştur. Kapalı duruş kasların gırtlağın ortasına gelen kısımlarının hafifçe birbiri üstüne örtüştüğü, aralarında aralık bulunmayan duruştur. Kaslar bu durumda olduğu zaman, nefes borusundan yukarı çıkan hava akımı, gırtlaktan geçerken kasları itmek zorunda kalır. Havanın basıncı ile kaslar dalgalanma hareketine benzer bir hareket ile aşağı yukarı oynarlar. Bu kıpırdanış sırasında gırtlakta bir titreşim hissedilir. Ses tellerinin titreşimi ile oluşturulan sesler ötümlü seslerdir. [z] ötümlü bir ünsüzdür. Ses tellerinin başka bir duruş biçimi de açık duruştur. Açık duruş kasların gırtlağın kenarına doğru çekilmiş ve dolayısıyla gırtlağın ortasında hava akımının rahatça geçebileceği bir boşluk bırakmış oldukları duruştur. Hava akımı, adına gırtlak boşluğu denilen bu boşluktan herhangi bir sürtünmeye veya titreşime yol açmadan rahatlıkla geçer. Ses telleri gırtlağın kenarında olduğu için dalgalanma hareketi olmaz; dolayısıyla gırtlakta titreşim olmaz. Hava akımının ses tellerinin gırtlak kenarına çekilmesi ile oluşan gırtlak boşluğundan geçmesi sonucu oluşturulan sesler ötümsüz seslerdir. Ötümsüz sesler titreşimsizdir. [s] ötümsüz bir sestir. Ses tellerinin yarı açık-yarı kapalı duruşlarında oluşturulan sesler fısıltılı sesleridir. Bir ünsüzün betimlenmesinde oluşma noktası, oluşma biçimi ve gırtlak durumu belirtilir. Buna göre [p] ötümsüz çiftdudaksıl patlamalı, [b] ötümlü çiftdudaksıl patlamalı ünsüzü olarak betimlenir. (Tablo 2.4 bkz.)

Ünlüler hava akımının ünsüzlerin oluşumundakinden daha az bir derecede engellenmesi ile oluşturulur. Bu engellemenin bir boyutu ağzın değişik derecelerde açılıp kapanmasıdır. Ünlülerin oluşturulmasında diğer bir boyut dilin ağız içindeki konumudur. Üçüncü boyut ise, dudakların yuvarlak olup olmamasıdır. Ünlülerin oluşturulmasında etkin olan sesbilgisel özellikleri şöyle belirtebiliriz: (i) ağzın açıklık/kapalılık derecesi, (ii) dilin ağız içindeki konumu ve (iii) dudakların yuvarlak olup olmamasıdır:

(i) Dilin konumu : Dilin konumu ağız boşluğu içinde dilin yatay düzeyde bulunduğu noktayı tanımlar. Dilin ağız boşluğunda yatay bir düzeyde bulunduğu noktaya göre ağız boşluğu ön, orta ve arka olmak üzere üç ayrı bölgeye ayrılır. Bu konumlar ünsüzlerin oluşma noktasındaki kesinliğe karşın görecelidir. Ağzın ön kısmına ön, arka kısmına arka ve ön ile arka arasındaki kısma da arka kısım denir. Dilin ağzın ön kısmına doğru itilmesiyle oluşturulan ünlülere ön ünlüler, arka konuma çekilmesiyle oluşturulan ünlülere arka ünlüler, damağa yakın konumda oluşturulan ünlülere ise ara ünlüler denir. Örneğin [i] ön, [u] arka ünlüdür.

(ii) Ağız açıklığı : Ağız açıklığı dilin ağız içinde dikey düzeyde bulunduğu noktayı belirtir. Dilin ağız içinde dikey düzeyde bulunduğu noktada ağız boşluğu üç bölgeye ayrılır. Dilin damağa yakın olduğu konuma üst, ağız boşluğunun altında olduğu konuma alt bölge denir. Alt bölge dilin dinlenme halinde bulunduğu konumdur. Alt ve üst bölge arasını da orta bölge diye adlandırabiliriz. Damağa yakın konumda oluşturulan ünlülere üst ya da kapalı ünlüler, ağzın alt bölgesinde oluşturulan ünlülere alt ya da açık ünlüler, orta bölgede oluşturulan ünlülere de orta ünlüler denir. [i] üst/kapalı, [e] orta ve [a] alt/açık ünlüdür.

(iii) Dudak durumu : Hava akımı ağız boşluğundan dışarı çıkarken dudakların aldığı biçim ünlülerin niteliğini belirleyen üçüncü özelliktir. Dudakların iki biçimi vardır:

(i) yuvarlak, (ii) düz. Yuvarlak duruş dudakların birbirlerine yakın getirilip yuvarlaklaştırıldığı biçimdir. Dudakların yuvarlaklaştırılması ile oluşturulan ünlülere yuvarlak ünlü denir. [u, o] yuvarlak ünlülerdir. Dudaklar yuvarlaklaştırılmadan düz olarak oluşturulan ünlülere düz ünlü denir. [i] bir düz ünlüdür.

Bir ünsüzün betimlenmesinde dilin konumu, ağız açıklığı ve dudak durumu belirtilmektedir. Buna göre [i] ve [ü] ünlülerini sesbilgisel olarak şöyle betimleyebiliriz:

[i] üst ön düz

[u] üst arka yuvarlak (Resim 2.3 bkz.)

Bazı dillerde ünlüler aralarında ünsüz olmadan oluşturulurlar. Bu tür ünlülere çift ünlüler denir. Çift ünlüler, yukarıda betimlediğimiz tek ünlülerden, ses oluşturulurken dilin konum değiştirmesi ile ayrılırlar.

Doğal Ses Sınıfları

“Ünlü” ve “ünsüz” olarak iki ana sınıf oluşturan sesler, ortak sesbilgisel özellikleri bakımından alt ana sınıflar oluştururlar. Seslerin alt ana sınıflar oluşturması, dillerde görülen ses değişimlerini açıklayabilmek açısından önemlidir, çünkü ses değişimleri kendini bireysel seslerde göstermez; aynı özelliği taşıyan doğal ses sınıflarının tüm seslerinde görülür. Ötümlülük/ötümsüzlük özelliğinin yanı sıra, doğal alt ana sınıf oluşturan diğer özelliklerden bazıları şunlardır:

Patlamalılar ve patlamalı-sürtünmeliler, oluşturulmaları sırasında hava akımının tamamıyla engellenmesinden dolayı süreksizler altsınıfını oluştururlar. Patlamalı ve patlamalı-sürtünmeliler dışında diğer ünsüzler ve tüm ünlüler, engel derecesinin daha düşük olmasına bağlı olarak, havanın ağız boşluğundan sürekli olarak dışarı çıkması ile oluşturulmaktadır. Bu açıdan patlamalı ve patlamalı-sürtünmeliler dışında tüm sesler sürekliler alt sınıfını oluşturur.

Genizsil olmayan patlamalılar, sürtünmeliler ve patlamalı- sürtünmeliler, oluşturulmaları sırasında hava akımının en yüksek derecede engellenen seslerdir. Bu sesler engelliler alt ana sınıfını oluşturur. Diğer sesler titreşimli alt ana sınıfını oluşturur. Titreşimli sınıfa ait olan sesler, hava akımının daha düşük düzeyde engellenmesi ile oluşturulmaktadır.

Oluşturulma sürecinde hava akımının en düşük düzeyde engellenmesi ile oluşturulan kayıcılar, genellikle ünlüler ile ünsüzler arasında bir ara sınıf oluşturmaları bakımından ünlüler ile benzer özellikler sergilerler ve dolayısıyla ünsüzlerden farklı bir alt ana sınıf oluştururlar. Ünsüzlerin oluşturdukları diğer doğal sınıflardan bazıları şunlardır:

Dudaksıllar : [p] [b] [m] gibi çift dudaksıl , [f] [v] gibi dudaksıl dişsil ve [w] gibi dudaksıl-artdamaksıl seslerin oluşturduğu doğal bir sınıftır.

Öncüller : Ağız boşluğunda dişyuvasıl bölgede ve o bölgenin önünde bulunan konumlarda oluşturulan sesler öncül seslerdir. [p] [b] [m] gibi çift dudaksıl , [T] [D] gibi dişsil , [f] [v] gibi dudaksıl dişsil , [t] [d] [s] [z] [n] gibi dişyuvasıl sesler bu alt ana sınıfı oluşturur.

Palasıllar : Dil palasının yükseltilmesi ile oluşturulan seslerdir. [T] [D] gibi dişsil , [t] [d] [s] [z] [n] gibi dişyuvasıl , [S] [Z] [tS] [dZ] gibi dişyuvasıl ardı sesler ve [l] [r] akıcılar palasıl seslerdir.

Hışırtılılar : [s] [z] [S] [Z] [tS] [dZ] gibi oluşturulurken ıslığı andıran hışırtılı, yüksek frekanslı bir sesle oluşturulan sesler ünsüzlerin hışırtılı alt ana sınıfını oluşturur.

Bir seslemin çekirdeğini oluşturan sesler seslemsel seslerdir. Ünlüler seslemsel seslerdir; ancak bazı dillerde bazı ünsüzler de seslemsel ses özelliği sergilerler. Seslemsel ses özelliği sergileyen ünsüzler akıcılar ve genizsil seslerdir; engelliler ve kayıcılar seslemsel sesler değildir.

Bürün

Bürünsel özellikler, bir ünlü ya da seslemin diğerlerine göre daha belirgin ve kuvvetli olduğunu belirten vurgu, konuşurken ses perdesinin düzeyini belirten ezgi ve seslerin oluş sürelerini belirten uzunluk gibi parçaüstü ses olgularıdır.

Bürünsel bir özellik olan vurgu , konuşma sırasında bir seslemin diğer seslemlere göre daha belirgin, kuvvetli ve yüksek tonla söylenmesidir. Vurgu sözcük vurgusu ve sözdizimsel vurgu olmak üzere iki ayrı dilbilimsel düzeyde incelenir. Sözcük düzeyinde, birden fazla seslemli sözcüklerde bir seslemin diğer(ler)inden daha kuvvetli, belirgin ve yüksek bir tonla söylenmesi ile kendini gösterir. Tümce düzeyinde ise vurgu, tümcenin ögelerinden birinin tümcedeki diğer ögelerden daha kuvvetli ve belirgin olarak söylenmesi olarak belirir ve sesbilimsel olgu yanı sıra sözdizimsel özellikler taşır.

Konuşma sırasında ses tek düze değildir, konuşma süresince yükselip alçalır. Bir dilde bir sözcenin söylenişi sırasında sesin yükselme-alçalma örüntüsü o dilin ezgi örüntüsünü oluşturur. Diller, sesin yüksek ya da alçak perdede çıkması sonucu ortaya çıkan ezgi farklarının dilin hangi düzeylerinde işlevsel olacağını belirlemeleri bakımından iki sınıfa ayrılır: “ton dilleri” ve “ezgi dilleri”. Ton dilleri , aynı sesbirimlerden oluşan sözcükler arasında anlam farkını ezgi farkı ile belirtir. Aynı sesbirimlerden oluşan birimler alçak-yüksek, yüksek-alçak, yüksek- yüksek, alçak-alçak tonlarda söylenir. Her sözcüğün belirgin bir ezgi örüntüsü bulunur. Ton dillerinde ezgi, sözcükler arasında anlam farkı belirttiğinden sesbirimseldir. Sino-Burma dil ailesinden Çince ile Hint- Avrupa dillerinden İsveççe ton dillerindendir. Ezgi dilleri nde ezgi, sözcükler arasında değil, sözdizimsel yapılar arasında anlam farkı belirtmede kullanır. Bu dillerde düz tümce, Evet-Hayır sorusu, Soru-Sözcüklü Sorular gibi değişik yapıların belirgin ezgi örüntüleri vardır; bir yapı, herhangi bir biçimbirimsel ya da sözdizimsel değişikliğe uğramadan yalnızca ezgi örüntüsünün değiştirilmesi ile başka bir yapının işlevini üstlenebilir.

Dillerin Sesleri: Sesbilgisi

İnsanlar kendilerini ifade ederlerken dil kullanırlar. Dili kullanmanın iki yolu vardır: konuşma ve yazma . İnsan dili temelde konuşmaya dayalıdır. Konuşma ise sese dayalıdır. Dünyanın birçok yerinde hala dilleri yazıya dökülmemiş toplumlar bulunmaktadır. Yazıları olmamasına karşın, bu toplumların bireyleri birbirleri ile konuşarak iletişim kurmakta, günlük gereksinimlerini konuşma ile gidermektedirler. Böylece yazının, dil için önemli ama ikincil bir boyutu olduğu ortaya çıkmaktadır. Yazı toplumlarda, birbirlerine sesin erişemeyeceği uzaklıkta olan kişiler arasında haberleşmeyi, bilgi aktarımını sağlamaya yarayan bir araçtır. Yazı aynı zamanda sesten daha kalıcı olduğu için, bilginin bir kuşaktan daha sonraki kuşaklara aktarılmasını sağlayarak insanlığın bilgi birikimi yapabilmesine yol açar. Böylece yazının temel işlevi, bilginin kalıcılığını, sürekliliğini sağlamak olarak nitelenebilir.

Harfler , konuşmak için oluşturulan seslerin yazıya dökülebilmesi için kullanılan sembollerdir. Her dilin kendi seslerini yazabilmek için kullandığı bir yazı biçimi vardır; çivi yazısı, hiyeroglif ve alfabe değişik yazı türleridir. Alfabe her sesi ayrı bir sembol ile temsil eden yazı türüdür. Diller arasında ses farklılıkları olduğu gibi, alfabelerinde de farklar vardır çünkü her dil kendi ses dizgesinde olan sesleri temsil etmek için gerekli olan harfleri kullanır. Dilbilim bütün dillerdeki sesleri kaydetmeyi ve yazabilmeyi amaçlamaktadır. Bunun için diller tarafından kullanılan alfabeler, dilbilim için yeterli değildir. Dillerin alfabelerinde bir harfin temsil ettiği sesin niteliği dilden dile fark etmektedir. Yazı sistemlerinde görülen bu tutarsızlıkları gidermek, bütün dillerde çıkarılan sesleri yazabilmek ve ‘bir ses bir sembol’ ilkesini gerçekleştirmek için dilbilimde Uluslararası Sesbilgisi Alfabesi (International Phonetic Alphabet) denilen özel bir alfabe geliştirmiştir. Uluslararası Sesbilgisi Alfabesi her bir sesi ayrı bir sembolle göstermekte ve bu sembollerin her biri yalnızca bir sesi temsil etmektedir.

Dilbilimde seslerin oluşumunu inceleyen alana sesbilgis i denir. Seslerin değişik özelliklerini inceleyen bir alan olan sesbilgisinin 3 alt alanı vardır. Akustik sesbilgisi , ses dalgalarının frekansı ve hızı gibi fiziksel özeliklerini inceler. Dinleyiş sesbilgisinin ilgi alanı sesin kulak zarından beyne aktarılması ve beyin tarafından duyma merkezine aktarılan iletinin algılanması ve içeriğinin anlaşılmasını sağlayan sinirsel süreçtir. Beyin ile kulak arasındaki sinir ağında oluşan bir uyumsuzluk ya da beynin duyma merkezinde olan bir hasar bu süreci olumsuz olarak etkilemektedir. Sesin beyne aktarılmasında görülen sorunun niteliğine bağlı olarak, bireylerde işitme engellilik gibi fiziksel bir engel ortaya çıkabilir ya da iletinin doğru anlaşılmaması gibi beynin gelen iletiyi çözümleme işlemini yerine getiren bilişsel süreçte bir sorun yaşanıyor olabilir. Dinleyiş sesbilgisi sorunun niteliğini saptamayı amaçlamaktadır. Söyleyiş sesbilgisi nin inceleme alanı ise konuşucunun konuşurken kullandığı seslerin oluşturulmasını sağlayan fiziksel hareketlerin niteliğidir. Konuşurken kullandığımız sesler bir hava akımının solunum sistemimiz içinde yer değiştirmesi sonucu oluşmaktadır. Hava akımı solunum sistemi içinde yer değiştirirken, konuşucular dil, dudak ve dişler gibi ağız içinde bulunan organların değişlik fiziksel hareketleri ile ses oluştururlar.

Konuşurken çıkardığımız sesler bir hava akımının solunum sistemimiz içinde yer değiştirmesi sonucu oluşmaktadır. Konuşmada kullanılan sesleri oluşturma sürecinde kullanılan organlar şunlardır: akciğerler, hava borusu, gırtlak, ağız boşluğu, burun boşluğu

Konuşurken çıkardığımız sesler, başlatıcı denilen bir organın hava akımını başlatması ile oluşturulur. Dillerde hava akımını başlatıcı işlevini gören organlar, akciğerler , gırtlak ve damaktır . Tüm dillerde akciğerlerin başlatıcı işlevini üstlendiği sesler bulunmaktadır. Bazı dillerde ise akciğerlerin başlatıcı işlevini üstlendiği sesler yanı sıra gırtlak ve damak tarafından başlatılan hava akımı ile oluşturulan sesler de bulunmaktadır. Başlatıcı olan akciğerler tarafından itilen hava akımı soluk borusu yoluyla yukarı doğru hareket eder ve soluk borusunun üst tarafında bulunan gırtlaktan geçerek ağız ya da burun boşluklarından dışarı çıkar. Gırtlakta ses telleri bulunmaktadır. Ses telleri iki ayrı konumda olabilir. Ses telleri aralarında herhangi bir boşluk olmayacak derecede birbirlerine yakın duruyorlarsa, hava akımı gırtlaktan geçerken, ses tellerinin arasında geçmek için onları iter ve titremelerine yol açar. Ses tellerinin titremesi sonucu oluşan seslere ötümlü sesler denir. Hava akımı gırtlaktan geçtiği sırada, ses telleri ayrık durumdaysalar, yani aralarında bir boşluk bulunmuyorsa, oluşturulan ses ötümsüzdür .

Konuşma sürecinde kullanılan sesleri çıkarmada birbirlerinden hava akımını başlatan organın niteliği açısından ayrılan üç ayrı hava akımı düzeneği kullanılmaktadır. Hava akımı düzeneklerini ve hava akımını başlatan ‘başlatıcı’ adını verebileceğimiz organlar;

  • Akciğer hava akımı düzeneği – (Başlatıcı: Akciğerler)
  • Gırtlak hava akımı düzeneği – (Başlatıcı: Gırtlak)
  • Artdamak hava akımı düzeneği – (Başlatıcı: Artdamak)

Tüm dillerde akciğer hava akımı düzeneği ile oluşturulan sesler bulunmaktadır. Gırtlaksıl ve artdamaksıl hava akımı düzenekleri ise bazı dillerde akciğer hava akımı düzeneği yanı sıra kullanılmaktadır. Türkçede yalnızca akciğer hava akımı düzeneği ile oluşturulan sesler kullanılmaktadır. Kafkas dilleri ailesine ait olan Abhazca, Kabartayca, Gürcüce gibi dillerde gırtlaksıl hava akımı düzeneği ile oluşturulan sesler de bulunmaktadır. Artdamaksıl hava akımı ile oluşturulan sesler ise Ewe gibi bazı Afrika dillerinde görülmektedir.

Hava akımı düzeneklerinde başlatıcılar, seslerin oluşmasını sağlayan hava akımını iki ayrı biçimde başlatır. Bu biçimler havanın pompalamayı andıran hareketi ile dışarı itilmesi ya da emmeyi andıran hareket ile içeri çekilmesidir. Bunlardan havanın dışları itilmesi ile oluşturulan seslere püskürtmeli , içeri çekilmesi ile soluşturulan seslere emmeli adı verilir. Ancak, hava akımı düzeneklerinin her biri tarafından her iki biçimle de hava akımı başlatılabilmesine karşın, oluşturulan tüm sesler insanlar tarafından konuşma sesi olarak kullanılmamaktadır (Tablo 2.2 bkz.).

Ses Oluşumu

Hava akımı ses aygıtı içinde ağız veya burun boşluklarından dışarı çıkmak üzere yol alırken, ağız boşluğunda dilin ve alt çenenin hareketi ile bazı engeller oluşturulur. Bu engellerin niteliği, yeri ve derecesi, konuşmada kullanılan iki ana ses sınıfını oluşturur. Bu iki sınıf ünsüzler ve ünlülerdir . Ünsüzler hava akımının ağız boşluğunda en yüksek derecede engellenmesi ile oluşturulan seslerdir. Ünlüler ise hava akımının ünsüzlere kıyasla daha düşük derecede engellenmesi ile oluşturulur. Bundan dolayı, ünsüzler ve ünlülerin sesbilgisel betimlemesinde birbirlerinden farklı özellikler kullanılır.

Ünsüzlerin sesbilgisel özellikleri üç boyutta incelenir:

(i)Oluşma noktası : Ünsüzler hava akımının hareketi, ağızda bulunan ve oluşturucu adı verilen organların birbirlerine değmesi ya da değişik düzeylerde yaklaşması sonucu engellenmesi ile oluşturulur. Bir ünsüzün engelleme noktası o ünsüzün oluşma noktasıdır. Oluşturucular alt ve üst oluşturucular olarak ikiye ayrılır. Alt çeneye bitişlik olan organlara alt oluşturucular, üst çeneye bitişik olan organlara ise üst oluşturucular denir. Alt oluşturucular hareketlerinde daha serbesttir ve buna bağlı olarak üst oluşturuculara oranla ses oluşumunda daha etkindir. Ünsüzlerin oluşumunda görev alan alt ve üst oluşturucuları ağzın dışından içine doğru olmak üzere şöyle sıralanır:

a. alt oluşturucular : alt dudak, alt dişler, dil

b. üst oluşturucular : üst dudak, üst dişler, dişyuvası, dişyuvası arkası, öndamak, damak, artdamak, küçük dil, boğaz, gırtlak (Resim 2.2 bkz.)

Alt oluşturuculardan dil en oynak organdır. Değişik seslerin oluşumunda dilin değişik bölümleri etkindir. Bu açıdan dili üç ayrı bölümde incelemek gerekmektedir:

a. dil ucu

b. dil palası

c. dilardı

Ünsüzler alt ve üst oluşturucuların birbirlerine değmeleri ya da yaklaşmaları sonucu oluşur. Buna göre, ünsüzler alt ve üst oluşturucularının adları ile betimlenir. (Tablo 2.3 bkz.)

(ii) Oluşma biçimi : Oluşma biçimi ünsüzlerin oluşturucuların birbirlerine yaklaşma derecesini ve oluşma noktasında hava akımının geçiş biçimini belirtir. Ünsüzler oluşturuluş biçimlerine göre patlamalı, sürtünmeli, patlamalı-sürtünmeli, genizsil, kayıcı ve akıcı ünsüz olmak üzere 6 sınıfa ayrılır:

a. Patlamalı ünsüzler : Patlamalı ünsüzler alt ve üst oluşturucuların birleşip hava akımını tamamen engellemeleri sonucu oluşur. Oluşma noktasında hareketi engellenen hava, bu noktada birikir ve büyük bir basınç yaratır. Oluşturucuların birbirlerinden ayrılmaları ile hava, patlamayı andıran bir ses ile dışarı çıkar. Patlamalı bir ünsüz olan [p] sesinin oluşturulmasında alt ve üst dudaklar birbirlerine sıkıca değdirilerek havanın ağız boşluğundan dışarı çıkması engellenir. Bunun sonucu olarak kapalı dudakların hemen arkasında biriken hava büyük bir basınç oluşturur. Dudaklar kapalı kaldıkları sürece bu basınç artar. Dudakların açılmasıyla hava aniden dışarı çıkar ve çıkarken patlamaya benzeyen bir ses duyulur. Diğer patlamalı seslerden bazıları [b, t, d, k, g] sesleridir.

b. Sürtünmeli ünsüzler : Sürtünmeli ünsüzlerin oluşumunda alt ve üst oluşturucular birbirlerine yaklaşır, ancak patlamalı ünsüzlerde olduğu gibi birbirlerine değip hava akımı tamamen engellenmez. Birbirlerine yaklaşan oluşturucuların arasında havanın geçebileceği dar bir açıklık vardır. Hava bu dar geçitten sürtünme ile geçer. Oluşma noktasındaki bu açıklık geniş olmadığı için hava buradan geçerken sürtünme sesine benzer bir ses duyulur. [s] sürtünmeli bir ünsüzdür. Alt oluşturucu olan dilucu, üst oluşturucu dişyuvasına yaklaşır, ancak ona değmez. Dilucu ile dişyuvası arasında havanın sızabileceği dar bir açıklık bulunmaktadır. Ciğerlerden basınçla gelen hava bu dar geçitten geçmeğe çalışır. Bundan dolayı geçerken sürtünme sesine benzer bir ses oluşur. Diğer sürtünmeli seslerden bazıları [z, S, Z] sesleridir.

c. Patlamalı sürtünmeli ünsüzler : Patlamalı-sürtünmeli ünsüzlerin oluşmalarını iki evrede incelemek mümkündür. Birinci evre, başlangıç evresidir. İkinci evre ise, bitiş evresidir. Patlamalı-sürtünmeli ünsüzlerin başlangıç evresinde, hava akımı patlamalı ünsüzlerin oluşmasında olduğu gibi alt ve üst oluşturucular tarafından tamamen engellenir. Ancak, oluşturucuların birbirlerinden ayrılması sırasında hava akımı patlamalı ünsüzlerde olduğu gibi aniden değil, sürtünmeli ünsüzlerin oluşumunda olduğu gibi daha yavaş bir hızla sürtünme ile sızarak çıkar. [ b ] patlamalı-sürtünmeli bir ünsüzdür. Başlangıç evresinde, dilpalası, dişyuvası ile damak arasındaki noktaya değerek bu noktada hava akımını engeller. Bitiş evresinde, dilpalası bu noktadan yavaş yavaş ayrılır. Ayrılırken hava akımı sızarak dışarı çıkar.

ç. Genizsil ünsüzler : Genizsil ünsüzler hava akımının burun boşluğundan dışarı çıkması ile oluşur. Hava akımının engellenme noktası, patlamalı ünsüzlerin oluşmasında olduğu gibi ağız boşluğundadır. Ancak, genizsil ünsüzlerin oluşmasında artdamak inik durumdadır ve hava akımının burun boşluğuna girişi açıktır. Bundan dolayı, gırtlaktan çıkan hava burun boşluğuna girer ve burun deliklerinden dışarı çıkar. [m] genizsil bir ünsüzdür. Dudaklar birbirlerine değerek havanın dışarı çıkmasını engeller. Bu sırada artdamak aşağı çekilmiştir ve burun boşluğuna giriş açıktır. Gırtlaktan geçen hava akımı burun boşluğu girişinin açık olması üzerine burun boşluğuna girer ve burun deliklerinden dışarı çıkar. Ağız boşluğundaki engelleme dudaklar tarafından gerçekleştirildiği için [m] ünsüzü çiftdudaksıl genizsil bir sestir.

d. Akıcı ünsüzler : Akıcı ünsüzler ikiye ayrılır: (i) yan akıcı ünsüz ve (ii) üstdamaksıl akıcı ünsüz.

(i) Yan akıcı ünsüz : Yan akıcı ünsüz oluşum noktasında hava akımının alt ve üst oluşturucuların iki yanından dışarıya çıkarılması ile oluşturulur. [l] yan akıcı ünsüzdür. Oluşum noktası dilucu-dişyuvasıdır. Dilucu dişyuvasına değer ancak hava akımını tamamen engellemez. Hava dilin iki yanından dışarı itilir.

(ii) Üstdamaksıl akıcı ünsüz : Üstdamaksıl akıcı ünsüz oluşum noktasında alt oluşturucunun üstdamağa doğru kıvrılması ile oluşturulur. [r] üstdamaksıl bir ünsüzdür. Dilin ucu dişyuvasına doğru kıvrılır. Hava kıvrık dilucunu sıyırarak dışarı çıkar.

e. Kayıcı ünsüzler : Hava akımını engelleme derecesi en az olan ünsüzlerdir. Alt ve üst oluşturucular birbirine dokunmadan yaklaşır. Aradaki açıklık herhangi bir sürtünmeye yol açmayacak genişliktedir. Hava akımı bu noktadan hiç bir zorlama ve sürtünme olmadan dışarı çıkar. [j] bir yarı ünlüdür. Dilpalası damağa yaklaşır ancak değmez. Damak ile dilpalası arasında havanın sürtünmeden ve ses yapmadan geçebileceği genişlikte bir açıklık bulunur. Hava akımı buradan dışarı çıkar.

(iii) Gırtlak Durumu : Gırtlak durumu, hava akımı gırtlaktan geçerken ses tellerinin durumunu belirtir. Ses tellerinin değişik durumlarına göre, ötümlü, ötümsüz, fısıltılı sesler oluşturulur. Ses telleri kenarlarından gırtlağa yapışmış, gırtlağın ortasında ise aralarında bir boşluk kalabilecek biçimde serbestçe hareket edebilen iki kastır. Bu kaslar değişik duruşlarda olabilirler. Kasların temel duruşları kapalı duruştur. Kapalı duruş kasların gırtlağın ortasına gelen kısımlarının hafifçe birbiri üstüne örtüştüğü, aralarında aralık bulunmayan duruştur. Kaslar bu durumda olduğu zaman, nefes borusundan yukarı çıkan hava akımı, gırtlaktan geçerken kasları itmek zorunda kalır. Havanın basıncı ile kaslar dalgalanma hareketine benzer bir hareket ile aşağı yukarı oynarlar. Bu kıpırdanış sırasında gırtlakta bir titreşim hissedilir. Ses tellerinin titreşimi ile oluşturulan sesler ötümlü seslerdir. [z] ötümlü bir ünsüzdür. Ses tellerinin başka bir duruş biçimi de açık duruştur. Açık duruş kasların gırtlağın kenarına doğru çekilmiş ve dolayısıyla gırtlağın ortasında hava akımının rahatça geçebileceği bir boşluk bırakmış oldukları duruştur. Hava akımı, adına gırtlak boşluğu denilen bu boşluktan herhangi bir sürtünmeye veya titreşime yol açmadan rahatlıkla geçer. Ses telleri gırtlağın kenarında olduğu için dalgalanma hareketi olmaz; dolayısıyla gırtlakta titreşim olmaz. Hava akımının ses tellerinin gırtlak kenarına çekilmesi ile oluşan gırtlak boşluğundan geçmesi sonucu oluşturulan sesler ötümsüz seslerdir. Ötümsüz sesler titreşimsizdir. [s] ötümsüz bir sestir. Ses tellerinin yarı açık-yarı kapalı duruşlarında oluşturulan sesler fısıltılı sesleridir. Bir ünsüzün betimlenmesinde oluşma noktası, oluşma biçimi ve gırtlak durumu belirtilir. Buna göre [p] ötümsüz çiftdudaksıl patlamalı, [b] ötümlü çiftdudaksıl patlamalı ünsüzü olarak betimlenir. (Tablo 2.4 bkz.)

Ünlüler hava akımının ünsüzlerin oluşumundakinden daha az bir derecede engellenmesi ile oluşturulur. Bu engellemenin bir boyutu ağzın değişik derecelerde açılıp kapanmasıdır. Ünlülerin oluşturulmasında diğer bir boyut dilin ağız içindeki konumudur. Üçüncü boyut ise, dudakların yuvarlak olup olmamasıdır. Ünlülerin oluşturulmasında etkin olan sesbilgisel özellikleri şöyle belirtebiliriz: (i) ağzın açıklık/kapalılık derecesi, (ii) dilin ağız içindeki konumu ve (iii) dudakların yuvarlak olup olmamasıdır:

(i) Dilin konumu : Dilin konumu ağız boşluğu içinde dilin yatay düzeyde bulunduğu noktayı tanımlar. Dilin ağız boşluğunda yatay bir düzeyde bulunduğu noktaya göre ağız boşluğu ön, orta ve arka olmak üzere üç ayrı bölgeye ayrılır. Bu konumlar ünsüzlerin oluşma noktasındaki kesinliğe karşın görecelidir. Ağzın ön kısmına ön, arka kısmına arka ve ön ile arka arasındaki kısma da arka kısım denir. Dilin ağzın ön kısmına doğru itilmesiyle oluşturulan ünlülere ön ünlüler, arka konuma çekilmesiyle oluşturulan ünlülere arka ünlüler, damağa yakın konumda oluşturulan ünlülere ise ara ünlüler denir. Örneğin [i] ön, [u] arka ünlüdür.

(ii) Ağız açıklığı : Ağız açıklığı dilin ağız içinde dikey düzeyde bulunduğu noktayı belirtir. Dilin ağız içinde dikey düzeyde bulunduğu noktada ağız boşluğu üç bölgeye ayrılır. Dilin damağa yakın olduğu konuma üst, ağız boşluğunun altında olduğu konuma alt bölge denir. Alt bölge dilin dinlenme halinde bulunduğu konumdur. Alt ve üst bölge arasını da orta bölge diye adlandırabiliriz. Damağa yakın konumda oluşturulan ünlülere üst ya da kapalı ünlüler, ağzın alt bölgesinde oluşturulan ünlülere alt ya da açık ünlüler, orta bölgede oluşturulan ünlülere de orta ünlüler denir. [i] üst/kapalı, [e] orta ve [a] alt/açık ünlüdür.

(iii) Dudak durumu : Hava akımı ağız boşluğundan dışarı çıkarken dudakların aldığı biçim ünlülerin niteliğini belirleyen üçüncü özelliktir. Dudakların iki biçimi vardır:

(i) yuvarlak, (ii) düz. Yuvarlak duruş dudakların birbirlerine yakın getirilip yuvarlaklaştırıldığı biçimdir. Dudakların yuvarlaklaştırılması ile oluşturulan ünlülere yuvarlak ünlü denir. [u, o] yuvarlak ünlülerdir. Dudaklar yuvarlaklaştırılmadan düz olarak oluşturulan ünlülere düz ünlü denir. [i] bir düz ünlüdür.

Bir ünsüzün betimlenmesinde dilin konumu, ağız açıklığı ve dudak durumu belirtilmektedir. Buna göre [i] ve [ü] ünlülerini sesbilgisel olarak şöyle betimleyebiliriz:

[i] üst ön düz

[u] üst arka yuvarlak (Resim 2.3 bkz.)

Bazı dillerde ünlüler aralarında ünsüz olmadan oluşturulurlar. Bu tür ünlülere çift ünlüler denir. Çift ünlüler, yukarıda betimlediğimiz tek ünlülerden, ses oluşturulurken dilin konum değiştirmesi ile ayrılırlar.

Doğal Ses Sınıfları

“Ünlü” ve “ünsüz” olarak iki ana sınıf oluşturan sesler, ortak sesbilgisel özellikleri bakımından alt ana sınıflar oluştururlar. Seslerin alt ana sınıflar oluşturması, dillerde görülen ses değişimlerini açıklayabilmek açısından önemlidir, çünkü ses değişimleri kendini bireysel seslerde göstermez; aynı özelliği taşıyan doğal ses sınıflarının tüm seslerinde görülür. Ötümlülük/ötümsüzlük özelliğinin yanı sıra, doğal alt ana sınıf oluşturan diğer özelliklerden bazıları şunlardır:

Patlamalılar ve patlamalı-sürtünmeliler, oluşturulmaları sırasında hava akımının tamamıyla engellenmesinden dolayı süreksizler altsınıfını oluştururlar. Patlamalı ve patlamalı-sürtünmeliler dışında diğer ünsüzler ve tüm ünlüler, engel derecesinin daha düşük olmasına bağlı olarak, havanın ağız boşluğundan sürekli olarak dışarı çıkması ile oluşturulmaktadır. Bu açıdan patlamalı ve patlamalı-sürtünmeliler dışında tüm sesler sürekliler alt sınıfını oluşturur.

Genizsil olmayan patlamalılar, sürtünmeliler ve patlamalı- sürtünmeliler, oluşturulmaları sırasında hava akımının en yüksek derecede engellenen seslerdir. Bu sesler engelliler alt ana sınıfını oluşturur. Diğer sesler titreşimli alt ana sınıfını oluşturur. Titreşimli sınıfa ait olan sesler, hava akımının daha düşük düzeyde engellenmesi ile oluşturulmaktadır.

Oluşturulma sürecinde hava akımının en düşük düzeyde engellenmesi ile oluşturulan kayıcılar, genellikle ünlüler ile ünsüzler arasında bir ara sınıf oluşturmaları bakımından ünlüler ile benzer özellikler sergilerler ve dolayısıyla ünsüzlerden farklı bir alt ana sınıf oluştururlar. Ünsüzlerin oluşturdukları diğer doğal sınıflardan bazıları şunlardır:

Dudaksıllar : [p] [b] [m] gibi çift dudaksıl , [f] [v] gibi dudaksıl dişsil ve [w] gibi dudaksıl-artdamaksıl seslerin oluşturduğu doğal bir sınıftır.

Öncüller : Ağız boşluğunda dişyuvasıl bölgede ve o bölgenin önünde bulunan konumlarda oluşturulan sesler öncül seslerdir. [p] [b] [m] gibi çift dudaksıl , [T] [D] gibi dişsil , [f] [v] gibi dudaksıl dişsil , [t] [d] [s] [z] [n] gibi dişyuvasıl sesler bu alt ana sınıfı oluşturur.

Palasıllar : Dil palasının yükseltilmesi ile oluşturulan seslerdir. [T] [D] gibi dişsil , [t] [d] [s] [z] [n] gibi dişyuvasıl , [S] [Z] [tS] [dZ] gibi dişyuvasıl ardı sesler ve [l] [r] akıcılar palasıl seslerdir.

Hışırtılılar : [s] [z] [S] [Z] [tS] [dZ] gibi oluşturulurken ıslığı andıran hışırtılı, yüksek frekanslı bir sesle oluşturulan sesler ünsüzlerin hışırtılı alt ana sınıfını oluşturur.

Bir seslemin çekirdeğini oluşturan sesler seslemsel seslerdir. Ünlüler seslemsel seslerdir; ancak bazı dillerde bazı ünsüzler de seslemsel ses özelliği sergilerler. Seslemsel ses özelliği sergileyen ünsüzler akıcılar ve genizsil seslerdir; engelliler ve kayıcılar seslemsel sesler değildir.

Bürün

Bürünsel özellikler, bir ünlü ya da seslemin diğerlerine göre daha belirgin ve kuvvetli olduğunu belirten vurgu, konuşurken ses perdesinin düzeyini belirten ezgi ve seslerin oluş sürelerini belirten uzunluk gibi parçaüstü ses olgularıdır.

Bürünsel bir özellik olan vurgu , konuşma sırasında bir seslemin diğer seslemlere göre daha belirgin, kuvvetli ve yüksek tonla söylenmesidir. Vurgu sözcük vurgusu ve sözdizimsel vurgu olmak üzere iki ayrı dilbilimsel düzeyde incelenir. Sözcük düzeyinde, birden fazla seslemli sözcüklerde bir seslemin diğer(ler)inden daha kuvvetli, belirgin ve yüksek bir tonla söylenmesi ile kendini gösterir. Tümce düzeyinde ise vurgu, tümcenin ögelerinden birinin tümcedeki diğer ögelerden daha kuvvetli ve belirgin olarak söylenmesi olarak belirir ve sesbilimsel olgu yanı sıra sözdizimsel özellikler taşır.

Konuşma sırasında ses tek düze değildir, konuşma süresince yükselip alçalır. Bir dilde bir sözcenin söylenişi sırasında sesin yükselme-alçalma örüntüsü o dilin ezgi örüntüsünü oluşturur. Diller, sesin yüksek ya da alçak perdede çıkması sonucu ortaya çıkan ezgi farklarının dilin hangi düzeylerinde işlevsel olacağını belirlemeleri bakımından iki sınıfa ayrılır: “ton dilleri” ve “ezgi dilleri”. Ton dilleri , aynı sesbirimlerden oluşan sözcükler arasında anlam farkını ezgi farkı ile belirtir. Aynı sesbirimlerden oluşan birimler alçak-yüksek, yüksek-alçak, yüksek- yüksek, alçak-alçak tonlarda söylenir. Her sözcüğün belirgin bir ezgi örüntüsü bulunur. Ton dillerinde ezgi, sözcükler arasında anlam farkı belirttiğinden sesbirimseldir. Sino-Burma dil ailesinden Çince ile Hint- Avrupa dillerinden İsveççe ton dillerindendir. Ezgi dilleri nde ezgi, sözcükler arasında değil, sözdizimsel yapılar arasında anlam farkı belirtmede kullanır. Bu dillerde düz tümce, Evet-Hayır sorusu, Soru-Sözcüklü Sorular gibi değişik yapıların belirgin ezgi örüntüleri vardır; bir yapı, herhangi bir biçimbirimsel ya da sözdizimsel değişikliğe uğramadan yalnızca ezgi örüntüsünün değiştirilmesi ile başka bir yapının işlevini üstlenebilir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.