Açıköğretim Ders Notları

Ekoloji ve Çevre Bilgisi Dersi 5. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Ekoloji ve Çevre Bilgisi Dersi 5. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

İklim Ve Ekolojik Tarım Bölgelerimiz

Giriş

Türkiye’nin iklim bölgelerinin tarımsal açıdan belirlenmesi konusu ilk kez 1937 yılında Atatürk tarafından iklim, su ve toprak verimliliği açısından tarım bölgelerinin belirlenmesi çalışmaları başlanmıştır. İlk olarak ülkemiz 7 ana iklim bölgesi ve 9 tarımsal yapı ve üretim bölgesine ayrılmıştır. Türkiye iklimi ılıman kuşak ile subtropikal kuşak arasında yer almaktadır. Türkiye’nin üç tarafının denizlerle çevrili bir yarımada olması, Karadeniz ve Akdeniz boyunca kıyıya paralel yüksek sıradağların uzanması, yeryüzü şekillerinin çeşitlilik göstermesi, kıyı şeridiyle iç kesimler arasında farklı özellikte iklim çeşitlerinin oluşmasına yol açmış, doğal bitki örtüsü ve tarımsal faaliyetler de etkilenmiştir.

İklimin özellikle tarım faaliyetleri üzerindeki etkisi oldukça belirgindir. Bir bölgedeki sıcaklık ve yağış koşulları; tarım ürünlerinin verimliliği, tür çeşitliliği ve dağılışlarını etkiler. İklim, ayrıca bir bölgedeki tarım döneminin süresini ve uygulanan tarım yöntemini de belirlemede etkendir. Örneğin, yaz mevsiminin erken başladığı bölgelerde tarım ürünleri erken olgunlaşır.

Ülkemiz önemli toprak ve su kaynaklarına ve benzersiz biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Toprak ve su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, ulusal ve uluslararası politikalara uygun olarak verimli kullanılması yalnızca günün gereksinimlerini değil gelecek kuşakların refahı ve mutluluğu için de önemlidir. Bununla birlikte, Dünya’da yaşanan gelişmeler, geleceğin en önemli sektörünün tarım, stratejik ürününün ise gıda olacağını göstermektedir. Bu durumda Türkiye, dünyada yaşanan değişim ve gelişmelerin ışığı altında ulusal beslenmesini sürdürülebilir bir şekilde güvence altına alabilmek için organik tarımı yaygınlaştırarak sürdürmek durumundadır.

Türkiye İklimi

Ülkemiz Dünya iklim sınıflandırmasına göre Akdeniz iklimi baskın görülmesine karşın birbirinden farklı iklim tiplerini görülmektedir. Bu durum yer şekillerinin engebeli olması, dağların uzanış yönü, üç tarafının denizlerle çevrili olması, yükseltinin batıdan doğuya doğru artması gibi etmenlerin sıcaklık ve yağışın bölgelere göre değişmesini etkilemesi nedeniyledir. Örneğin; İç ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde, kıtaların iç kısımlarında görülen yarı kurak step iklimi etkili olurken, Karadeniz Bölgesi’nde Kuzeybatı Avrupa’nın Ilıman okyanus iklimi, Doğu Anadolu bölgesinde ise yüksek enlemlerin soğuk karasal iklimi etkisi görülmektedir.

Türkiye’de iklimi etkileyen faktörler; matematik konum ve özel konum adı altında iki başlıkta incelenmektedir:

  • Matematik konum: Türkiye matematik konumu itibariyle 36°-42° Kuzey paralelleri arasında yer alır. Kuzey yönünden gelen soğuk hava kütleleri ile güney yönünden gelen sıcak hava kütlelerinin etkisi altındadır. Orta Kuşakta yer aldığı için dört mevsim yaşanır. Ilıman iklim kuşağının Ekvator’a yakın bölümünde yer alan Türkiye’nin matematik konumu ılıman iklim şartlarının etkilemesi ve mevsimlerin belirgin olarak görülmesine neden olmuştur. Türkiye Yengeç Dönencesi’nin kuzeyinde olduğu yıl içerisinde güneş ışınlarını hiçbir zaman dik açıyla gelmez. Ayrıca enlemin etkisiyle sıcaklık da güneyden kuzeye doğru azalır. Ilıman iklim kuşağında bulunması yaz mevsiminde güneyden gelen kuru sıcak hava kütlelerinin, kış mevsiminde ise kuzeyden gelen soğuk karakterli hava kütlelerinin etkisini göstermektedir. Ayrıca gezici hava kütlelerinin etkisiyle özellikle kış mevsiminde cephesel yağışlar oluşmaktadır.
  • Özel konum: Türkiye’nin iklimi üzerinde özel konumunun etkisi olması güneyden kuzeye doğru gidildikçe sıcaklıklar düzenli bir biçimde artmasına, yaklaşık aynı enlemler arasında yer alan Ege, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde farklı iklim şartlarının görülmesine neden olmaktadır. Bu duruma yol açan başlıca etmenler; kara ve deniz dağılışı, yükselti, dağların uzanış biçimi ve bakı durumu, basınç merkezlerinin etkisi ve rüzgârlardır.

Kullanım Amacına Göre Arazi Sınıfları ve Tarımsal Yapı

1978 yılında Mülga Toprak-Su Genel Müdürlüğü tarafından, ülkemiz arazileri kullanım kabiliyetine göre sınıflandırılmıştır:

  • Birinci sınıf arazi: Düz veya düze yakın, su ve rüzgâr erozyonu riski az, dolayısıyla su taşkını zararlarına maruz olmayan, toprağı derin, verimli ve kolayca işlenebilen, iyi drenajlı ve toprak işlemeli tarıma uygun arazi sınıfıdır.
  • İkinci sınıf arazi: Birinci sınıf arazi gibi toprak işlemeli tarıma uygun olan bu araziler hafif meyilli, orta seviyede erozyona maruz kalma ve kalın toprağa sahip olma, nadiren de olsa taşkınlara uğrama ve hafif ıslak özelliğe sahip arazi tipidir.
  • Üçüncü sınıf arazi: Meyilli, yüksek erozyona hassasiyeti, aşırı ıslak, sığ toprak, fazla kumlu veya çakıllı, düşük su tutma kapasitesi ve verimliliğin az olması bu sınıf araziye ait özelliklerdir.
  • Dördüncü sınıf arazi: Aşırı meyilli, erozyon riski yüksek ve toprak içeriği nedeniyle tarımsal işleme uygun olmayan arazilerdir.
  • Beşinci sınıf arazi: Arazi düz veya düze yakın olup su ve rüzgâr erozyonundan etkilenmez. Ancak taş oluşumu ve ıslaklık gibi faktörler toprak işlemeye engel olur.
  • Altıncı sınıf arazi: Arazi hem fazla meyilli hem de şiddetli erozyonla karşı karşıyadır. Toprak; sığ, ıslak veya çok kurudur.
  • Yedinci sınıf arazi: Çok meyilli, aşırı erozyona uğramış, taşlı ve bozuk ve nadiren bataklık alanlardır.
  • Sekizinci sınıf arazi: Arazi; bataklık, çöl ve çok derin oyuntular ile dağlık ve taşlı alanlardır.

Arazilerimiz meyillerine göre ise dört eğim sınıfına ayrılmıştır: Düze yakın (%0-%2 eğim) araziler, hafif dalgalı ile dalgalı arası (%2-%12 eğim) araziler; İnişli çıkışlı–tepelik (%12-%30 eğim) araziler ve dik ve şiddetli eğimli ( >%30 eğim) araziler.

İklimsel Tarım Bölgelerimiz

Yapılan sınıflamaya göre Türkiye coğrafyasında;

  • Karadeniz İklimi,
  • Akdeniz İklimi,
  • Orta Anadolu İklimi,
  • Doğu Anadolu İklimi ve
  • Güneydoğu Anadolu İklimi olmak üzere beş ana iklim tipi ile bunların bünyesinde yer alan 19 alt tip belirlenmiştir.

Aşağıda ülkemizin iklimsel tarım bölgelerine ait ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir:

  • Karadeniz İklimi: Ülke yüz ölçümünün yaklaşık %17,3’lük alanını kapsayan, batıdan itibaren Trakya ve Güney Marmara’yı içine alan, Ordu iline kadar olan bölgede sahilden iç kesimlere doğru genişleyen daha doğuya doğru gidildikçe deniz sahiline sıkışan alan Karadeniz iklimi etkisi altındadır. Ovalar, vadiler ve yüksek dağlardan oluşan çeşitli topografik şekilleri içerir. Karadeniz İklimi, kısa mesafelerde değişkenlikler gösterir ve dört alt tipe sahiptir: (a) Karadeniz Sahil İklimi, (b) Karadeniz Sahil Ardı İklimi, (c) Karadeniz Geçit İklimi ve (d) Marmara İklimi. Karadeniz sahil ve Marmara iklimlerinin sıcaklıkları benzer özellik göstermesine rağmen Marmara yazları biraz daha sıcaktır. Karadeniz sahil ve Karadeniz sahil ardı iklimlerinin yaz sıcaklıkları hemen hemen benzer özellikte iken Karadeniz sahil ikliminin kış ayları daha ılıman geçmektedir. Karadeniz geçit iklimi sıcaklığı en düşük olan bölgedir. Karadeniz sahil iklimi her mevsim yağışlı olup, en fazla yağışı kış aylarında görülmektedir. Karadeniz sahil ardı ve Karadeniz geçit iklimlerinde en fazla yağış ilkbahar mevsiminde görülmekte; Karadeniz sahil ardı kış aylarında daha fazla yağış almaktadır. Marmara iklimi de kış aylarında en yüksek yağışlı geçmesine rağmen; yaz ayları en kurak olan bölgedir. Nispi nem açısından Karadeniz sahil tipin nispi nemi yaz aylarında diğerlerinden daha yüksektir.
  • Marmara İklimi: Trakya‘da Edirne’nin güneyi ve Tekirdağ illeri ile Güney Marmara’da Çanakkale ili ve Bursa’nın kuzeyini kapsayan bu alanın ortalama yüksekliği 193 metredir. Doğal bitki örtüsü olarak yüksek kesimlerin kuzeye bakan yamaçlarında geniş yapraklı nemli ormanlar ile alçak kesimlerde Akdeniz kökenli bitkiler ve çayırlar görülmektedir. Karadeniz iklim tipleri içinde en sıcak olan alandır. Ortalama yıllık sıcaklık 13,7 °C, yıllık toplam yağışı 626 mm, nispi nem ise % 71 civarındadır. İklim açısından yer yer illere göre farlılıklar görülmektedir. Marmara ikliminin yayıldığı alan, ülkemizin en verimli topraklarının bulunduğu ovalardır. Tarla ve bağ-bahçe tarımı yanı sıra kültür hayvancılığı oldukça gelişmiştir. Güney Marmara özellikle ülkemizde kaliteli sofralık zeytin yetiştiriciliği için en uygun ekolojik bölgedir. Yetiştiriciliği yapılan önemli meyveler arasında zeytin, elma, şeali, üzüm, kiraz, badem, ceviz, armut, kestane ve incir yer almaktadır. Tarla ürünlerinden buğday, ayçiçeği, arpa, çeltik, fasulye, yulaf, mısır ve nohut ile sebzelerden domates, biber, karpuz, kavun, fasulye, hıyar, soğan, lahana ve bamya; yem bitkisi olarak silajlık mısır, fiğ ve yonca; hayvansal ürünlerden ise süt, kırmızı et, beyaz et, yumurta bal, deri, yapağı ve ipek kozası üretilmektedir.
  • Akdeniz İklimi: Ülkemizin doğuda Kahramanmaraş ilinin güneyi ile Osmaniye ve Hatay illerini de içine alan, Akdeniz sahili boyunca batıya doğru uzanan, Çukurova, Göksu havzası ve Antalya ovaları bölgelerinde iç kesimlere doğru genişleyen, Muğla, Aydın ve İzmir illerinin sahil bölgeleri ile bunlara ait Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz ve Bakır Çayı ırmaklarının havzalarını ve suladığı ovaları kapsayan bölümdür. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer. Kıyı kısımlarda kar yağışı ve don olayları nadir de olsa görülebilir. Akdeniz İklimi üç alt tipe sahiptir: (a) Akdeniz Sahil İklimi, (b) Akdeniz Sahil Ardı İklimi ve (c) Akdeniz Geçit İklimi. Bu üç tipten Akdeniz Sahil İklimi sıcaklık değerleri en yüksek olanıdır. Daha sonra sırasıyla Akdeniz Sahil Ardı ve Akdeniz Geçit İklimleri gelir. Kış mevsiminde en fazla yağışı Akdeniz Sahil İklimi alır. Diğer iki tip benzerlik gösterirler. Akdeniz Sahil İkliminin yaz ayları nispi nem değerleri de diğer iki tipinkinden yüksektir.
  • Orta Anadolu İklimi: İç Anadolu Bölgesinin çukur alanları, platoları ile geçitleri bu alandadır. Genel olarak Orta Anadolu İklimi yazları sıcak ve kışları soğuktur. Yaylalarda ve yüksek dağlık alanlarda soğuk fazladır. Yaz kuraklığının etkisiyle doğal bitki örtüsünü alçak kısımlarda bozkırlar, yüksek kesimlerde ise kuru ormanlar şeklindedir. Orta Anadolu İklimi dört alt tipe sahiptir: (a) Orta Anadolu Çanağı İklimi, (b) Orta Anadolu Yaylası İklimi, (c) Orta Anadolu Batı Geçit İklimi ve (d) Orta Anadolu Kuzey Geçit İklimi. Tüm alt tiplerinde yaz-kış sıcaklık farkı oldukça fazladır. Orta Anadolu İklim tipleri arasında en yüksek sıcaklık Orta Anadolu Çanağı İklim alanında hissedilir. Diğerleri sıcaklık bakımdan birbirleriyle benzerlik gösterirler. Orta Anadolu Batı Geçit İkliminin kış mevsimi biraz daha ılıman olup aynı zamanda kış mevsimi en yağışlı olanıdır. Orta Anadolu Kuzey Geçit İklimi ise bahar ve yaz başlangıcında en fazla yağış alandır. Yine yaz ayları nispi nem değerleri de diğerlerininkinden daha yüksektir.
  • Doğu Anadolu İklimi: Iğdır, Malatya ve Elazığ illerine ait bazı yöreler hariç tüm Doğu Anadolu Bölgesi ile Tokat, Sivas ve Kayseri illerinin yüksek kesimlerini kapsayan bölgedir. Kış mevsimi oldukça soğuk ve uzun sürerken yazlar ise serin ve kısa geçer. Soğuk dönem boyunca bölge çoğunlukla kar altındadır ve don olayları görülür. Yağışlar bakımından ise en yağışlı mevsim ilkbahardır, en kurak mevsim ise yazdır. Doğu Anadolu İklimi dört alt tipe sahiptir: (a) Doğu Anadolu-1 İklimi, (b) Doğu Anadolu-2 İklimi, (c) Doğu Anadolu-3 İklimi ve (d) Doğu Anadolu-4 İklimi. Doğu Anadolu-1 ile Doğu Anadolu-3 sıcaklık rejimleri açısından benzerlik gösterir. Ancak, yaz mevsimi Doğu Anadolu-1 de biraz daha serin geçer. Doğu Anadolu-4 İklimi bu bölgeler arasında kış mevsimi en yağışlı ve yazı ise en kurak olanıdır. Yaz mevsimi en yağışlı olan bölge ise Doğu Anadolu-1‘dir. 2 ve 3 nolu bölgeler yağış rejimleri bakımından birbirlerine benzemekle beraber 3 nolunun ilkbahar mevsimi daha fazla yağışlı geçmektedir. Yaz aylarında nispi nem değerleri 1 noluda en yüksek, 4 noluda en düşüktür.
  • Güneydoğu Anadolu İklimi: Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Malatya ve Elazığ illerinin ovalarından oluşmaktadır. Yaz mevsimi sıcaklığı çok yüksek, kurak, nispi nem oranı düşük ve uzun, kış mevsimi ılıman, nadiren soğuk ve süresi kısadır. Bölgenin tipik özelliği geniş ovaları içermesidir. Güneydoğu Anadolu Projesi’nin varlığıyla sulanan alanlarının artması tarımsal üretimde çeşitliliği artırmıştır. Doğal bitki örtüsünü düşük rakımlı düzlüklerde cılız bozkırlar ve kuraklığa dayanıklı çalılar oluşturmaktadır. Güneydoğu Anadolu İklimi dört alt tipe sahiptir: (a) Güneydoğu Anadolu-1 İklimi, (b) Güneydoğu Anadolu-2 İklimi, (c) Güneydoğu Anadolu-3 İklimi ve (d) Güneydoğu Anadolu Geçit İklimi. Güneydoğu Anadolu-1 İklimi ile Güneydoğu Anadolu-2 iklimi benzerlik göstermektedir. Ancak Güneydoğu Anadolu-1 alanı daha sıcaktır. Benzer durum Güneydoğu Anadolu-3 İklimi ile Güneydoğu Anadolu Geçit arasında da vardır. Güneydoğu Anadolu İklimi, genel olarak ülkemizin yazları en kurak olan iklim tipidir. Kış mevsiminde ise yağışlar bakımından farlılıklar vardır. Dört tip arasında en yağışlı olanı Güneydoğu Anadolu Geçit İklimi olup sonra sırasıyla 2, 1 ve 3 nolular gelir. Bu ana iklim, yaz aylarında ülkemizin en düşük nispi nem değerleri hissedilmektedir.

Türkiye’de Organik Tarım

Organik tarım; bitki nöbetleşmesi, yeşil gübre, kompost, “biyolojik zararlı kontrolü”nü içeren ve toprak üretkenliğini sağlamada mekanik işlemlerin yapıldığı, sentetik gübre, pestisit, hormon, hayvan yem katkıları ve genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanılmadığı tarım yöntemidir. Organik tarımın amacı; toprak ve su gibi doğal çevrenin tarım faaliyetleriyle kirletilmesini engellemek, temiz malzeme ve teknikler kullanılarak üretilen tarım ürünleri ile insan, hayvan ve çevrenin sağlığı üzerinde olumlu katkı sağlamaktır.

Ülkemizde organik tarım, 1980’li yıllardan sonra ihracat talebi doğrultusunda gelişmeye başlamıştır. İlk olarak üzüm ve incir ile başlayan bu talepler daha sonra kuru kayısı ve fındık başta olmak üzere birçok ürünle devam etmiştir. Bu ürünlerin üretiminde öncelikle ithalatçı ülkelerin mevzuatlarına uyulmuş, devamında 1991 yılından itibaren ise 2092/91 sayılı Avrupa Birliği Konsey Tüzüğü esas alınarak yapılmıştır. Dünya’da yaşanan gelişmelere paralel olarak, Türkiye’deki organik tarım sektörü de önemli gelişmeler kaydetmiştir.

Organik tarım faaliyetlerinin kurumsal bir yapıya kavuşturulması amacıyla 04.08.2003 tarihinde Tarımsal Üretimi Geliştirme Genel Müdürlüğü bünyesinde Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Daire Başkanlığı kurulmuştur. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın, 639 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak yeniden yapılandırılması ile birlikte organik tarım faaliyetleri Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan İyi Tarım Uygulamaları ve Organik Tarım Daire Başkanlığında yürütülmektedir. Bakanlık merkezinde “Organik Tarım Komitesi (OTK)” ve “Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi (OTUYK)” mevcut olup, taşra teşkilatları bünyesinde de “Organik Tarım Birimleri” oluşturulmuştur.

Giriş

Türkiye’nin iklim bölgelerinin tarımsal açıdan belirlenmesi konusu ilk kez 1937 yılında Atatürk tarafından iklim, su ve toprak verimliliği açısından tarım bölgelerinin belirlenmesi çalışmaları başlanmıştır. İlk olarak ülkemiz 7 ana iklim bölgesi ve 9 tarımsal yapı ve üretim bölgesine ayrılmıştır. Türkiye iklimi ılıman kuşak ile subtropikal kuşak arasında yer almaktadır. Türkiye’nin üç tarafının denizlerle çevrili bir yarımada olması, Karadeniz ve Akdeniz boyunca kıyıya paralel yüksek sıradağların uzanması, yeryüzü şekillerinin çeşitlilik göstermesi, kıyı şeridiyle iç kesimler arasında farklı özellikte iklim çeşitlerinin oluşmasına yol açmış, doğal bitki örtüsü ve tarımsal faaliyetler de etkilenmiştir.

İklimin özellikle tarım faaliyetleri üzerindeki etkisi oldukça belirgindir. Bir bölgedeki sıcaklık ve yağış koşulları; tarım ürünlerinin verimliliği, tür çeşitliliği ve dağılışlarını etkiler. İklim, ayrıca bir bölgedeki tarım döneminin süresini ve uygulanan tarım yöntemini de belirlemede etkendir. Örneğin, yaz mevsiminin erken başladığı bölgelerde tarım ürünleri erken olgunlaşır.

Ülkemiz önemli toprak ve su kaynaklarına ve benzersiz biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Toprak ve su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, ulusal ve uluslararası politikalara uygun olarak verimli kullanılması yalnızca günün gereksinimlerini değil gelecek kuşakların refahı ve mutluluğu için de önemlidir. Bununla birlikte, Dünya’da yaşanan gelişmeler, geleceğin en önemli sektörünün tarım, stratejik ürününün ise gıda olacağını göstermektedir. Bu durumda Türkiye, dünyada yaşanan değişim ve gelişmelerin ışığı altında ulusal beslenmesini sürdürülebilir bir şekilde güvence altına alabilmek için organik tarımı yaygınlaştırarak sürdürmek durumundadır.

Türkiye İklimi

Ülkemiz Dünya iklim sınıflandırmasına göre Akdeniz iklimi baskın görülmesine karşın birbirinden farklı iklim tiplerini görülmektedir. Bu durum yer şekillerinin engebeli olması, dağların uzanış yönü, üç tarafının denizlerle çevrili olması, yükseltinin batıdan doğuya doğru artması gibi etmenlerin sıcaklık ve yağışın bölgelere göre değişmesini etkilemesi nedeniyledir. Örneğin; İç ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde, kıtaların iç kısımlarında görülen yarı kurak step iklimi etkili olurken, Karadeniz Bölgesi’nde Kuzeybatı Avrupa’nın Ilıman okyanus iklimi, Doğu Anadolu bölgesinde ise yüksek enlemlerin soğuk karasal iklimi etkisi görülmektedir.

Türkiye’de iklimi etkileyen faktörler; matematik konum ve özel konum adı altında iki başlıkta incelenmektedir:

  • Matematik konum: Türkiye matematik konumu itibariyle 36°-42° Kuzey paralelleri arasında yer alır. Kuzey yönünden gelen soğuk hava kütleleri ile güney yönünden gelen sıcak hava kütlelerinin etkisi altındadır. Orta Kuşakta yer aldığı için dört mevsim yaşanır. Ilıman iklim kuşağının Ekvator’a yakın bölümünde yer alan Türkiye’nin matematik konumu ılıman iklim şartlarının etkilemesi ve mevsimlerin belirgin olarak görülmesine neden olmuştur. Türkiye Yengeç Dönencesi’nin kuzeyinde olduğu yıl içerisinde güneş ışınlarını hiçbir zaman dik açıyla gelmez. Ayrıca enlemin etkisiyle sıcaklık da güneyden kuzeye doğru azalır. Ilıman iklim kuşağında bulunması yaz mevsiminde güneyden gelen kuru sıcak hava kütlelerinin, kış mevsiminde ise kuzeyden gelen soğuk karakterli hava kütlelerinin etkisini göstermektedir. Ayrıca gezici hava kütlelerinin etkisiyle özellikle kış mevsiminde cephesel yağışlar oluşmaktadır.
  • Özel konum: Türkiye’nin iklimi üzerinde özel konumunun etkisi olması güneyden kuzeye doğru gidildikçe sıcaklıklar düzenli bir biçimde artmasına, yaklaşık aynı enlemler arasında yer alan Ege, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde farklı iklim şartlarının görülmesine neden olmaktadır. Bu duruma yol açan başlıca etmenler; kara ve deniz dağılışı, yükselti, dağların uzanış biçimi ve bakı durumu, basınç merkezlerinin etkisi ve rüzgârlardır.

Kullanım Amacına Göre Arazi Sınıfları ve Tarımsal Yapı

1978 yılında Mülga Toprak-Su Genel Müdürlüğü tarafından, ülkemiz arazileri kullanım kabiliyetine göre sınıflandırılmıştır:

  • Birinci sınıf arazi: Düz veya düze yakın, su ve rüzgâr erozyonu riski az, dolayısıyla su taşkını zararlarına maruz olmayan, toprağı derin, verimli ve kolayca işlenebilen, iyi drenajlı ve toprak işlemeli tarıma uygun arazi sınıfıdır.
  • İkinci sınıf arazi: Birinci sınıf arazi gibi toprak işlemeli tarıma uygun olan bu araziler hafif meyilli, orta seviyede erozyona maruz kalma ve kalın toprağa sahip olma, nadiren de olsa taşkınlara uğrama ve hafif ıslak özelliğe sahip arazi tipidir.
  • Üçüncü sınıf arazi: Meyilli, yüksek erozyona hassasiyeti, aşırı ıslak, sığ toprak, fazla kumlu veya çakıllı, düşük su tutma kapasitesi ve verimliliğin az olması bu sınıf araziye ait özelliklerdir.
  • Dördüncü sınıf arazi: Aşırı meyilli, erozyon riski yüksek ve toprak içeriği nedeniyle tarımsal işleme uygun olmayan arazilerdir.
  • Beşinci sınıf arazi: Arazi düz veya düze yakın olup su ve rüzgâr erozyonundan etkilenmez. Ancak taş oluşumu ve ıslaklık gibi faktörler toprak işlemeye engel olur.
  • Altıncı sınıf arazi: Arazi hem fazla meyilli hem de şiddetli erozyonla karşı karşıyadır. Toprak; sığ, ıslak veya çok kurudur.
  • Yedinci sınıf arazi: Çok meyilli, aşırı erozyona uğramış, taşlı ve bozuk ve nadiren bataklık alanlardır.
  • Sekizinci sınıf arazi: Arazi; bataklık, çöl ve çok derin oyuntular ile dağlık ve taşlı alanlardır.

Arazilerimiz meyillerine göre ise dört eğim sınıfına ayrılmıştır: Düze yakın (%0-%2 eğim) araziler, hafif dalgalı ile dalgalı arası (%2-%12 eğim) araziler; İnişli çıkışlı–tepelik (%12-%30 eğim) araziler ve dik ve şiddetli eğimli ( >%30 eğim) araziler.

İklimsel Tarım Bölgelerimiz

Yapılan sınıflamaya göre Türkiye coğrafyasında;

  • Karadeniz İklimi,
  • Akdeniz İklimi,
  • Orta Anadolu İklimi,
  • Doğu Anadolu İklimi ve
  • Güneydoğu Anadolu İklimi olmak üzere beş ana iklim tipi ile bunların bünyesinde yer alan 19 alt tip belirlenmiştir.

Aşağıda ülkemizin iklimsel tarım bölgelerine ait ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir:

  • Karadeniz İklimi: Ülke yüz ölçümünün yaklaşık %17,3’lük alanını kapsayan, batıdan itibaren Trakya ve Güney Marmara’yı içine alan, Ordu iline kadar olan bölgede sahilden iç kesimlere doğru genişleyen daha doğuya doğru gidildikçe deniz sahiline sıkışan alan Karadeniz iklimi etkisi altındadır. Ovalar, vadiler ve yüksek dağlardan oluşan çeşitli topografik şekilleri içerir. Karadeniz İklimi, kısa mesafelerde değişkenlikler gösterir ve dört alt tipe sahiptir: (a) Karadeniz Sahil İklimi, (b) Karadeniz Sahil Ardı İklimi, (c) Karadeniz Geçit İklimi ve (d) Marmara İklimi. Karadeniz sahil ve Marmara iklimlerinin sıcaklıkları benzer özellik göstermesine rağmen Marmara yazları biraz daha sıcaktır. Karadeniz sahil ve Karadeniz sahil ardı iklimlerinin yaz sıcaklıkları hemen hemen benzer özellikte iken Karadeniz sahil ikliminin kış ayları daha ılıman geçmektedir. Karadeniz geçit iklimi sıcaklığı en düşük olan bölgedir. Karadeniz sahil iklimi her mevsim yağışlı olup, en fazla yağışı kış aylarında görülmektedir. Karadeniz sahil ardı ve Karadeniz geçit iklimlerinde en fazla yağış ilkbahar mevsiminde görülmekte; Karadeniz sahil ardı kış aylarında daha fazla yağış almaktadır. Marmara iklimi de kış aylarında en yüksek yağışlı geçmesine rağmen; yaz ayları en kurak olan bölgedir. Nispi nem açısından Karadeniz sahil tipin nispi nemi yaz aylarında diğerlerinden daha yüksektir.
  • Marmara İklimi: Trakya‘da Edirne’nin güneyi ve Tekirdağ illeri ile Güney Marmara’da Çanakkale ili ve Bursa’nın kuzeyini kapsayan bu alanın ortalama yüksekliği 193 metredir. Doğal bitki örtüsü olarak yüksek kesimlerin kuzeye bakan yamaçlarında geniş yapraklı nemli ormanlar ile alçak kesimlerde Akdeniz kökenli bitkiler ve çayırlar görülmektedir. Karadeniz iklim tipleri içinde en sıcak olan alandır. Ortalama yıllık sıcaklık 13,7 °C, yıllık toplam yağışı 626 mm, nispi nem ise % 71 civarındadır. İklim açısından yer yer illere göre farlılıklar görülmektedir. Marmara ikliminin yayıldığı alan, ülkemizin en verimli topraklarının bulunduğu ovalardır. Tarla ve bağ-bahçe tarımı yanı sıra kültür hayvancılığı oldukça gelişmiştir. Güney Marmara özellikle ülkemizde kaliteli sofralık zeytin yetiştiriciliği için en uygun ekolojik bölgedir. Yetiştiriciliği yapılan önemli meyveler arasında zeytin, elma, şeali, üzüm, kiraz, badem, ceviz, armut, kestane ve incir yer almaktadır. Tarla ürünlerinden buğday, ayçiçeği, arpa, çeltik, fasulye, yulaf, mısır ve nohut ile sebzelerden domates, biber, karpuz, kavun, fasulye, hıyar, soğan, lahana ve bamya; yem bitkisi olarak silajlık mısır, fiğ ve yonca; hayvansal ürünlerden ise süt, kırmızı et, beyaz et, yumurta bal, deri, yapağı ve ipek kozası üretilmektedir.
  • Akdeniz İklimi: Ülkemizin doğuda Kahramanmaraş ilinin güneyi ile Osmaniye ve Hatay illerini de içine alan, Akdeniz sahili boyunca batıya doğru uzanan, Çukurova, Göksu havzası ve Antalya ovaları bölgelerinde iç kesimlere doğru genişleyen, Muğla, Aydın ve İzmir illerinin sahil bölgeleri ile bunlara ait Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz ve Bakır Çayı ırmaklarının havzalarını ve suladığı ovaları kapsayan bölümdür. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer. Kıyı kısımlarda kar yağışı ve don olayları nadir de olsa görülebilir. Akdeniz İklimi üç alt tipe sahiptir: (a) Akdeniz Sahil İklimi, (b) Akdeniz Sahil Ardı İklimi ve (c) Akdeniz Geçit İklimi. Bu üç tipten Akdeniz Sahil İklimi sıcaklık değerleri en yüksek olanıdır. Daha sonra sırasıyla Akdeniz Sahil Ardı ve Akdeniz Geçit İklimleri gelir. Kış mevsiminde en fazla yağışı Akdeniz Sahil İklimi alır. Diğer iki tip benzerlik gösterirler. Akdeniz Sahil İkliminin yaz ayları nispi nem değerleri de diğer iki tipinkinden yüksektir.
  • Orta Anadolu İklimi: İç Anadolu Bölgesinin çukur alanları, platoları ile geçitleri bu alandadır. Genel olarak Orta Anadolu İklimi yazları sıcak ve kışları soğuktur. Yaylalarda ve yüksek dağlık alanlarda soğuk fazladır. Yaz kuraklığının etkisiyle doğal bitki örtüsünü alçak kısımlarda bozkırlar, yüksek kesimlerde ise kuru ormanlar şeklindedir. Orta Anadolu İklimi dört alt tipe sahiptir: (a) Orta Anadolu Çanağı İklimi, (b) Orta Anadolu Yaylası İklimi, (c) Orta Anadolu Batı Geçit İklimi ve (d) Orta Anadolu Kuzey Geçit İklimi. Tüm alt tiplerinde yaz-kış sıcaklık farkı oldukça fazladır. Orta Anadolu İklim tipleri arasında en yüksek sıcaklık Orta Anadolu Çanağı İklim alanında hissedilir. Diğerleri sıcaklık bakımdan birbirleriyle benzerlik gösterirler. Orta Anadolu Batı Geçit İkliminin kış mevsimi biraz daha ılıman olup aynı zamanda kış mevsimi en yağışlı olanıdır. Orta Anadolu Kuzey Geçit İklimi ise bahar ve yaz başlangıcında en fazla yağış alandır. Yine yaz ayları nispi nem değerleri de diğerlerininkinden daha yüksektir.
  • Doğu Anadolu İklimi: Iğdır, Malatya ve Elazığ illerine ait bazı yöreler hariç tüm Doğu Anadolu Bölgesi ile Tokat, Sivas ve Kayseri illerinin yüksek kesimlerini kapsayan bölgedir. Kış mevsimi oldukça soğuk ve uzun sürerken yazlar ise serin ve kısa geçer. Soğuk dönem boyunca bölge çoğunlukla kar altındadır ve don olayları görülür. Yağışlar bakımından ise en yağışlı mevsim ilkbahardır, en kurak mevsim ise yazdır. Doğu Anadolu İklimi dört alt tipe sahiptir: (a) Doğu Anadolu-1 İklimi, (b) Doğu Anadolu-2 İklimi, (c) Doğu Anadolu-3 İklimi ve (d) Doğu Anadolu-4 İklimi. Doğu Anadolu-1 ile Doğu Anadolu-3 sıcaklık rejimleri açısından benzerlik gösterir. Ancak, yaz mevsimi Doğu Anadolu-1 de biraz daha serin geçer. Doğu Anadolu-4 İklimi bu bölgeler arasında kış mevsimi en yağışlı ve yazı ise en kurak olanıdır. Yaz mevsimi en yağışlı olan bölge ise Doğu Anadolu-1‘dir. 2 ve 3 nolu bölgeler yağış rejimleri bakımından birbirlerine benzemekle beraber 3 nolunun ilkbahar mevsimi daha fazla yağışlı geçmektedir. Yaz aylarında nispi nem değerleri 1 noluda en yüksek, 4 noluda en düşüktür.
  • Güneydoğu Anadolu İklimi: Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Malatya ve Elazığ illerinin ovalarından oluşmaktadır. Yaz mevsimi sıcaklığı çok yüksek, kurak, nispi nem oranı düşük ve uzun, kış mevsimi ılıman, nadiren soğuk ve süresi kısadır. Bölgenin tipik özelliği geniş ovaları içermesidir. Güneydoğu Anadolu Projesi’nin varlığıyla sulanan alanlarının artması tarımsal üretimde çeşitliliği artırmıştır. Doğal bitki örtüsünü düşük rakımlı düzlüklerde cılız bozkırlar ve kuraklığa dayanıklı çalılar oluşturmaktadır. Güneydoğu Anadolu İklimi dört alt tipe sahiptir: (a) Güneydoğu Anadolu-1 İklimi, (b) Güneydoğu Anadolu-2 İklimi, (c) Güneydoğu Anadolu-3 İklimi ve (d) Güneydoğu Anadolu Geçit İklimi. Güneydoğu Anadolu-1 İklimi ile Güneydoğu Anadolu-2 iklimi benzerlik göstermektedir. Ancak Güneydoğu Anadolu-1 alanı daha sıcaktır. Benzer durum Güneydoğu Anadolu-3 İklimi ile Güneydoğu Anadolu Geçit arasında da vardır. Güneydoğu Anadolu İklimi, genel olarak ülkemizin yazları en kurak olan iklim tipidir. Kış mevsiminde ise yağışlar bakımından farlılıklar vardır. Dört tip arasında en yağışlı olanı Güneydoğu Anadolu Geçit İklimi olup sonra sırasıyla 2, 1 ve 3 nolular gelir. Bu ana iklim, yaz aylarında ülkemizin en düşük nispi nem değerleri hissedilmektedir.

Türkiye’de Organik Tarım

Organik tarım; bitki nöbetleşmesi, yeşil gübre, kompost, “biyolojik zararlı kontrolü”nü içeren ve toprak üretkenliğini sağlamada mekanik işlemlerin yapıldığı, sentetik gübre, pestisit, hormon, hayvan yem katkıları ve genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanılmadığı tarım yöntemidir. Organik tarımın amacı; toprak ve su gibi doğal çevrenin tarım faaliyetleriyle kirletilmesini engellemek, temiz malzeme ve teknikler kullanılarak üretilen tarım ürünleri ile insan, hayvan ve çevrenin sağlığı üzerinde olumlu katkı sağlamaktır.

Ülkemizde organik tarım, 1980’li yıllardan sonra ihracat talebi doğrultusunda gelişmeye başlamıştır. İlk olarak üzüm ve incir ile başlayan bu talepler daha sonra kuru kayısı ve fındık başta olmak üzere birçok ürünle devam etmiştir. Bu ürünlerin üretiminde öncelikle ithalatçı ülkelerin mevzuatlarına uyulmuş, devamında 1991 yılından itibaren ise 2092/91 sayılı Avrupa Birliği Konsey Tüzüğü esas alınarak yapılmıştır. Dünya’da yaşanan gelişmelere paralel olarak, Türkiye’deki organik tarım sektörü de önemli gelişmeler kaydetmiştir.

Organik tarım faaliyetlerinin kurumsal bir yapıya kavuşturulması amacıyla 04.08.2003 tarihinde Tarımsal Üretimi Geliştirme Genel Müdürlüğü bünyesinde Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Daire Başkanlığı kurulmuştur. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın, 639 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak yeniden yapılandırılması ile birlikte organik tarım faaliyetleri Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan İyi Tarım Uygulamaları ve Organik Tarım Daire Başkanlığında yürütülmektedir. Bakanlık merkezinde “Organik Tarım Komitesi (OTK)” ve “Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi (OTUYK)” mevcut olup, taşra teşkilatları bünyesinde de “Organik Tarım Birimleri” oluşturulmuştur.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.