Açıköğretim Ders Notları

Çocuk Gelişimi Dersi 4. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Çocuk Gelişimi Dersi 4. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Bilişsel Gelişim Ve Dil Gelişimi

Giriş

Gelişim, bireyin doğuştan getirdiği biyolojik süreçlerle, çevre koşullarının sürekli etkileşimi sonucu oluşur. Bilişsel gelişim bilginin edinilip kullanılmasına yardım eden tüm süreçleri içerir. Dil gelişimi ise kelimelerin, sayıların, sembollerin kazanılması, saklanması ve dilin kurallarına uygun olarak kullanılmasıdır. Bilişsel gelişim anne karnında, dil gelişimi ise bilişsel gelişime paralel olarak doğumdan itibaren başlayan ve hızla gelişen süreçlerdir.

Temel Kavramlar ve Tanımlar

Biliş¸, karmaşık bir organizmanın karmaşık bir çevreye biyolojik uyum surecinin özel bir biçimidir. Bilişsel gelişimin temeli nörolojik büyüme ve olgunlaşmaya dayanır. Nörolojik gelişimde erken dönemde edinilen deneyimler önem taşır. Bilişsel ve dil gelişiminin daha iyi anlaşılması için bazı kavramların bilinmesi gerekir.

Algı: Alıcı hücreler, dış¸ çevredeki fiziksel enerjileri sinirsel enerjiye dönüştürür. Bu sinirsel enerji beyinde işlendiğinde ortaya algısal bir ürün çıkar. Yapılan işleme algılama, ortaya çıkan ürüne algı denir. İnsan, doğumdan itibaren bütün yaşamı boyunca duyu organları aracılığıyla çevresinde olup bitenleri anlamak, yorumlamak ve yeni duruma kendini uydurmak için algıyı kullanır. Algının amacı duyularla elde edilenleri bazı bilişsel öğelerle eşleştirme ve evrendeki olguları anlayabilmedir.

Dikkat: Dikkat, uyarıcılar üzerinde bilinçli bir odaklaşma sürecidir. Dikkati uyaran etmenler, dış¸ ve iç etmenler olmak üzere ikiye ayrılır. Dış¸ etmenlerde, uyarıcıların gücü¨ dikkati çeker. İç¸ etmenlerde ise bireylerin kendine özgü¨ ilgi ve gereksinimleri dikkati çeker.

Taklit: Taklit bir davranış¸ örneğini ya da modelini takip ve kopya etme yeteneğidir. Bebekler; doğduklarında sahip oldukları refleksif hareketlerin, etrafındaki yetişkinler tarafından yapıldığını görürse dağarcığındaki davranışı bir süre sonra tekrar etmeye başlar.

Bellek ve Hatırlama: Bellek, bireyin deneyimlerinden elde ettiği, öğrendiği bilgileri güvenilir biçimde tam ve doğru olarak depolamaya ve istenildiği zaman yeniden kullanmaya olanak sağlayan bilişsel bir yetenektir. Hatırlama ise uygun bir uyarıcı ile zihindeki bilgilerin güvenilir şekilde, değişmeden bilinçli hâle gelebilmesidir.

Yaratıcılık: Yaratıcılık, yeni alışılmadık ve benzersiz yollardan giderek, bilinen şeylerden yeni bir şeyler oluşturmak, çeşitli sosyo-kültürel ortamlarda, durumlarda akıcı, esnek, orijinal ve başkalarına çağrışım yapabilecek nitelikte davranış¸ ve ürün ortaya koyabilme şeklinde tanımlanır.

Kavram: Kavram, ortak duygu, düşünce ve tepkilere yol açan olgu, olay ve nesnelerdir. Örneğin; sayı kavramı, renk kavramı, canlı kavramı, şekil kavramı gibi.

Düşünme ve Akıl Yürütme: Düşünme; gözlem, deneyim, sergi, akıl yürütme ve diğer kanallarla elde edilen bilgiyi şekillendirmedir. Akıl yürütme, daha önce öğrenilmiş¸ bilgilerin yeni karşılaşılan soruna çözüm bulmak için birleştirilip düzenlenmesidir.

Problem Çözme: Problem çözme, bir amaca erişmekte karşılaşılan güçlükleri yenme sürecidir. Ayrıca problem çözme, öğrenilmesi ve elde edilmesi gereken bir yetenektir ve sürekli olarak geliştirilmesi gerekir.

Dil: Dil, anlam, üretim ve kullanımdaki özellikleri ile yalnızca insanlarda olan bir yetenektir. İletişimi sağlama aracıdır. Dil; biçim, içerik ve kullanım olmak üzere üç bileşenden oluşur.

  • Biçim bileşeni; ses bilgisi (fonoloji), biçimbilgisi (morfoloji) ve söz dizimi (sentaks)
  • İçerik bileşeni; dilin anlam bilgisi (semantik)
  • Kullanım bileşeni; dilin iletişim amacına yönelik işlevlerini içeren edim bilgisi(pragmatik)

Ses Bilgisi (Fonoloji); Sesbilgisi, bir dildeki ses sistemi ile ilgili kurallardır. Anlam Bilgisi (Semantik) ; Anlam bilim, hem kavramları ifade eden sözcük etiketleri hem de kavramlar arasındaki bağlantıları ifade eden şemalar ya da semantik bağlantılar anlamına gelir. Söz Dizim Bilgisi (Sentaks); Söz dizimi, sözcüklerin kurallı bir biçimde sözce içinde diziliş¸ kurallarını içerir. Biçim Bilgisi (Morfoloji): Biçim bilgisi, genel olarak sözcük yapısına ilişkin bilgi anlamına gelir. Dildeki anlamlı en küçük birime biçim birim (morfem) denir. Kullanım Bilgisi (Pragmatik): Kullanım bilgisi, dilin biçiminden çok amaçlarını, sosyal etkileşim için farklı kişi ve durumlarda kullanım tarzını (sosyal uygunluğunu) ve söylemi belirleyen kurallardan oluşur.

İletişim: İletişim, kaynak ve hedef arasında davranış¸ değişikliği oluşturmak amacıyla bilgi, tutum, duygu ve becerilerin anlamlarının ortak kılınması, paylaşılması için gerçekleştirilen etkileşim sürecidir.

Konuşma: Konuşma, iletişimde kullanılan en yaygın yöntemdir. Konuşma düşüncelerin, duyguların ve bilgilerin seslerden oluşan dil aracılığıyla aktarılmasıdır.

Bilişsel ve Dil Gelişimini Etkileyen Etmenler

Kalıtım ve Çevre: Kalıtım bireye anne ve babadan genler yoluyla geçen özelliklerdir. Çevre, kalıtımla getirilen özelliklere gelişme olanağı veren veya kalıtımla getirilen özellikleri sınırlandıran dış uyarıcılardır. Yeni doğan bir çocuk kuşkusuz anne babasından aldığı kalıtımsal özelliklerle belirli bir potansiyele sahiptir. Çocuğun genetik süreçleri ne olursa olsun uygun olmayan bir çevre gelişimi geciktirebilir, hatta engelleyebilir.

Beslenme: Bilişsel ve dil gelişimini etkileyen etmenlerin başında beslenme yer alır. Anne sütü¨ ile beslenme, bebeğin zekâ gelişimini ve entelektüel yapısını olumlu yönde etkilerken, konuşma sorunlarının da daha az olmasını sağlar.

Aile: Çoğu çocuk bir ailede doğar ve buyur, aile içindeki tutumlar gelişimi olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilir. Sevgi, uygun uyarı, tutarlı tutumlar ile disiplin verilmesi gelişimi olumlu etkilerken, istismar ve her türlü¨ ihmal çocuğun gelişim potansiyeline ulaşmasına engel olur.

Diğer Etmenler: Dil yeteneği ile zekâ arasında doğru orantı bulunur. Çocuğun dil potansiyeli, sosyal çevre tarafından beslenir. Çevresel uyaranlardan yoksun ortamlarda yetişen çocukların dil gelişim düzeylerinin düşüklüğü, çevrenin dil gelişimi üzerindeki önemini vurgular.

Bilişsel Gelişim ile İlgili Kuramlar

Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı: Piaget “nasıl bildiğimizin” biyolojik kökenlerini keşfetmeye odaklanmıştır. İnsanları hayvanlardan ayıran özelliğin “insanın kuramsal sembolik akıl yürütme becerisi” olduğunu savunur.

Piaget’nin bilişsel gelişim kuramındaki temel kavramlardan şema , hareket kavramına eş değer olarak kullanılır. Şemalar bilişsel yapılardır. Şema, bireyin çevresindekileri tanımak için zihninde oluşturduğu algı çerçevesidir. Adaptasyon (uyum) , özümleme ve düzenleme olmak üzere iki işlevle gerçekleşir. Özümleme; bireyin sahip olduğu bilişsel yapılar yolu ile çevreye uyum sağlamasıdır. Düzenleme ise mevcut şemayı yeni durumlara, nesnelere, olaylara göre yeniden biçimlendirme, şekillendirme sürecidir. Örgütleme (organizsayon) , bebeğin birbirinden farklı şemaları birleştirdiği, kaynaştırdığı bir süreçtir. Dengeleme, bireyin özümleme ve düzenleme yoluyla çevreye uyum sağlayarak dinamik bir dengeye ulaşma sürecidir. Dengeleme , bilişsel gelişimi sağlayan ve öğrenmenin temelinde yatan en dinamik güçtür.

Piaget bilişsel gelişimin evreler halinde gerçekleştiğini belirterek bilişsel gelişim kuramında dört temel kuralın olduğunu ifade etmiştir. Bunlar;

  1. Evreler değişmez bir şekilde belli bir sıra ile ortaya çıkar.
  2. Evreler arasında hiyerarşik bir sıralama vardır.
  3. Bireysel farklılıklar söz konusudur.
  4. Her dönem için kritik olan gelişim özellikleri vardır.

Bu temel kurallara göre Piaget bilişsel gelişimi dört döneme ayırarak incelemiştir. Bunlar;

  1. Duyu-Motor Dönem (0-2 yaş) : Bu dönemde bebek duyularını kullanarak çevresini inceler ve dünyayı tanımaya çalışır.
  2. İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş): Bu dönemde çocukların dil gelişimleri hızlanmıştır. Çocuklar sembolik oyun oynarlar. Bu dönemin en önemli özelliği sembolik fonksiyonun ortaya çıkmasıdır.
  3. Somut İşlemler Dönemi (7-11 yaş): Piaget’ye göre çocuklar somut işlemler dönemine geldiğinde yetişkin gibi düşünme özelliğine yaklaşır. Bu dönemdeki çocuklar özellikle özel bir olayı genel bir ilkeyle ilişkilendirme ile ilgili tümevarımsal mantığı kullanmada başarılıdırlar. Somut işlemler döneminde çocuk benmerkezcilikten kurtulur ve empati kurmayı öğrenmeye başlar.
  4. Soyut İşlemler Dönemi (11 yaş ve üzeri): Soyut işlemler dönemi on bir yaşından erişkinliğe kadar devam eder. Piaget’e göre, bu dönemdeki çocuklar soyut düşünme kapasitesine sahiptirler. Onların somut örneklere ihtiyaçları yoktur. Bu dönemde geliştirilen en önemli iki beceri problem çözme ve akıl yürütmedir. Tümdengelim ve tümevarım yöntemleriyle akıl yürütebilir. Çocuk, sevgi, nefret, inanç, sayı, ¸ güç¸, hız, zaman ve atom ile ilgili kavramları konuşmalarında etkili bir bicimde kullanabilir. Yaklaşık on beş yaş civarında birey zihinsel olgunluğa ulaşır. Bilişsel faaliyetler en üst düzeydedir. Ergenlik dönemindeki düşüncenin bir başka özelliği de benmerkezci olmasıdır. İşlem öncesi dönemdeki benmerkezcilik ile ergenlik dönemindeki benmerkezcilik farklıdır.

Bruner’in Bilişsel Gelişim Kuramı: Jerome Bruner’e göre bilişsel gelişim, yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Bu süreçte sembollerin ve dilin önemini vurgulamıştır. Bruner’a göre dil, bilişsel gelişimin anahtarıdır.

Bruner, insan gelişimini, eylemsel, imgesel ve sembolik dönem olmak üzere üç döneme ayırarak incelemiştir. Eylemsel Dönem; Bu dönem doğum ile on sekiz aylık dönemi kapsar. Çocuk bu dönemde çevreyi eylemlerle anlar, çevredeki nesneleri onlara dokunarak, vurarak, ısırarak, hareket ettirerek tanır. Çocuk motor eylemler aracılığıyla, yaparak yaşayarak öğrenir, bilgi eylemlerle temsil edilir. İmgesel Dönem; on sekiz ay ile altı yaş civarını kapsayan bu dönemde çocuk, dünyayı somut imajlarla görür.. Bu dönemde çocuğun belleğindeki modeller, daha çok görsel imgelerle oluşur. Bu nedenle öğretimde resim ve fotoğraflar etkilidir. Bu dönem Piaget’nin işlem öncesi dönemine karşılık gelir. Sembolik Dönem; altı yaş ve sonrasını kapsayan bu dönemde çocuk, hareketler ve imajlar aracılığıyla toplanan bilgisini kullanır. Soyut düşünce ve kavramları anlayabilir. Düşüncenin daha yüksek düzeyine ilerleyebilir.

Gagne’nin Bilişsel Gelişim Kuramı: Amerikalı eğitim psikoloğu olan Robert Mills Gagne, bilişsel yaklaşım bağlamında “bilgiyi işleme kuramcılarının” öncüleriden biri olmuştur. Gagne’ye göre çocuk dünyaya bir donanımla gelir ve her şeyi yaratılıştan öğrenmeye hazırdır. Çocuğun bilişsel gelişimi; doğuştan elde ettiği deneyimlerin birikimine bağlı olarak ortaya çıkar. Gagne’ye göre çocuk için tüm bilgilerin kaynağını deneyim oluşturur.

Gagne; gelişimin “basitten karmaşığa doğru” olan temel ilkesi doğrultusunda bilişsel gelişimi sekiz düzeye ayırarak incelemiştir. Bunlar:

  • İşaretle öğrenme düzeyi
  • Uyarım-tepki ile öğrenme düzeyi
  • Zincirleme öğrenme düzeyi
  • Sözel bağˆ kurma düzeyi
  • Ayırt ederek öğrenme düzeyi
  • Kavram öğrenme düzeyi
  • Kurallı öğrenme düzeyi
  • Problem çözme düzeyi

Vygotsky’nin Sosyokültürel Bilişsel Gelişim Kuramı: Rus psikolog Lev Semonovich Vygotsky’nin kuramı, kültür ve toplumun çocuğun bilişsel gelişimini sağlamada önemli bir rolü olduğunu ileri sürmüştür. Vygotsky’ye göre, bilişsel gelişimin kaynağı, kişisel psikolojik surecilerden önce, insanlar ve kültür arasındaki etkileşimdir. Vygotsky’nin gelişim ve eğitime getirdiği en önemli kavram gelişmeye açık alandır. Bu kurama göre, çocuğun bilgiyi içselleştirmesine ve kazanmasına yardım edebilmesi için yetişkinin iki odak noktası belirlemesi gerekir. Bunlar; 1. Yetişkin yardımı olmadan, çocuğun bağımsız olarak kendi kendine sağlayabileceği gelişim düzeyini belirlemek. 2. Yetişkin rehberliğinde çalışan çocuğun, gösterebileceği potansiyel gelişim düzeyini belirlemek. Bu iki nokta arasındaki fark, çocuğun “gelişmeye açık alanı”nı oluşturur. Vygotsky kavramları, kendiliğinden edinilen ve öğretilen kavramlar olmak üzere ikiye ayırarak incelemiştir. Kendiliğinden edinilen kavramlar , gündelik hayatta kullanılan kavramlar olup bu tür kavramlar tümdengelim yoluyla edinilir. Öğretilen kavramlar ise gündelik hayatta değil okulda karşılaşılan kavramlar olup bu tür öğrenilen kavramlar tümevarım yoluyla edinilir.

Dil Gelişimi ile İlgili Kuramlar

Psikolinguistik Kuram: Psikolinguistik kuramcılardan Noam Chomsky ve Lenneberg; dil gelişiminin biyolojik temellere dayandığını ve çevrenin dil gelişiminde etkili olduğunu belirtir. Tüm çocuklar aynı aşamalardan geçer, biyolojik olarak belli olgunluğa eristiklerinde konuşmayı öğrenir.

Davranışçı Kuram: Davranışçı kuramcı Skinner’a göre, konuşma tıpkı diğer davranışlarda olduğu gibi işlevsel şartlanma yoluyla kazanılır. Bebekler çeşitli sesler çıkarıp tekrar ederken, doğru sözcüklere benzer sesler çıkardıklarında, anne babası ve çevresindekiler tarafından pekiştirilmesi ve pekiştirilen seslerin daha çok kullanılması ile çocuğun dil alanı gelişir.

Sosyal Öğrenme Kuramı: Sosyal öğrenme kuramcılarına göre dil, ebeveynin model olması, çocuğun taklit etmesi, anne babanın pekiştirmesi ve düzelterek geribildirim vermesi ile kazanılır. Bu kurama göre çocuk duyduğunu taklit eder, destek ve genelleştirme ile öğrendiğini yeni duruma uygular.

Etkileşimci Kuram: Etkileşimce kurama göre dil, kalıtım ve çevre etkileşimiyle gerçekleşir. Çocuklar dil öğrenme yeteneğiyle dünyaya gelir ve dili kazanmaya gereksinim duyar. Piaget’e göre çocuklar iki yaşta kendilerini duyusal-motor yoluyla ifade eder. İki yaşına gelen çocuk olaylar, insanlar ve durumlarla ses bağlantısı kurar. İnsan ve nesneleri temsil eden semboller sis- temi geliştirir.

Dil Gelişimi Dönemleri

Dil gelişim süreci, iç dil (8-9 ay), alıcı dil (9-13 ay) ve ifade edici dil (18-24 ay) olmak üzere üç dönemden oluşur.

  1. İç¸ dil; evrenseldir ve tüm dünya çocuklarında görülür.
  2. Alıcı dil; konuşma öncesi sözcükleri anlama becerisi olarak tanımlanır.
  3. İfade edici dil; iletişim kurarken kullanılan dildir. Çeşitli sesleri üretebilme, kelime ve cümleleri oluşturabilme, doğru ve gramatik dil örüntülerini kullanabilme yeteneğidir.

Dil gelişimi dönemleri konuşma öncesi ve konuşma sonrası olmak üzere iki dönemde incelenir.

Konuşma Öncesi Dönem:

Yeni doğan dönemi (0 – 3 hafta): Dil öğrenimi için ön koşul, bebeğin belli bir nesne üzerinde dikkatini yoğunlaştırabilmesidir. Bu ilk dönemde, refleksif yani istem dışı ses çıkarma görülür. Bu sesler, ses tellerinden geçen ve ciğerlerden atılan hava ile oluşan seslerdir. Yaşamının ilk günlerinde ağlama seklinde olan seslendirme, bebek için iletişim kurma şeklidir.

Agulama Dönemi (3 – 6 Hafta): Altıncı ha anın sonunda çıkarılan sesler anlam yönünden incelenirse, ham sözcüklerin başladığı, bebeğin başkalarının seslerine tepki gösterdiği ve başka bebekler ağladığında ağlayarak cevap verdiği görülür.

Gığıldama Dönemi (6 Hafta – 3 Ay): Bu dönemde, sesi ses olarak çıkardığının farkında olan çocuk, ses oyunları yapar, ses üretimi başlar. “A-U-O” gibi ünlülerin uzatılması ile s-k-g gibi yumuşak damak ve gırtlak seslerinin çıkarılması bu dönemin en belirgin özelliği sayılır.

Mırıldanma Dönemi (3 – 6 Ay): Bebeğin ses mekanizmasındaki kontrolü¨ artar. ‘B-m-p’ gibi dudak seslerini çıkarmaya başlar. Yaklaşık bu zamanlarda, ilk sözcükleri çıkarmadan çok önce ana dillerinin temel seslerini öğrenirler.

Mırıldanmanın Tekrarı Dönemi (6 – 9 Ay): Bu dönemde bebek, ses üretimi ile işitmeyi birleştirir. Seçilmiş¸ işitilen sesleri tekrar eder ve tekrarlama için uyarım olarak taklit yapar. Bu dönemde ce-ee oyununu taklit eder. Yetişkini taklit ederek el çırpar, baş baş yapar. Müziğe tepki olarak sesler çıkarır. Konuşanlara bakarak konuşanı takip eder. “Hayır” denildiğinde yapmakta olduğu işi yapmayı durdurur.

Konuşma Dönemi:

Ses-Sözcük Dönemi (9 – 12 Ay): Tekrarlama ve çeşitlenmiş¸ mırıldanma görülür. Bu dönemde çıkarılan sesler, ana dile ait seslerdir.

Tek Sözcüklü Cümlecikler Dönemi (12 – 18 Ay): Bu dönemin özelliği çocuğun gerçek konuşmaya geçmesidir. Ses-sözcükler dönemi, bebeğin anlaşılmayan ses dizileri arasına tek heceli kelimeler yerleştirmesiyle ilerler.

İki Sözcüklü¨ Birleşimler Dönemi (Telgrafik Konuşma) (18 – 24 Ay): Çocuk on sekiz ay civarında iki kelimeden oluşan cümlecikler kurmaya başlar, dilin gramatik yapısıyla ilgili ilk çabalarını gösterir. Bu dönem, iki sözcüklü¨ cümleciklerden önce, birbirini izleyen iki tek sözcüklü¨ cümleciklerin üretildiği bir dönemdir.

Üç veya Daha Fazla Sözcüklü Cümleler Dönemi (2 – 3 Yaş): Bu dönem çocuğun dil-bilgisi yeteneğinde ve kelime dağarcığında en hızlı gelişimin olduğu dönemdir. Kendini ismi ile ifade eder. Kelime dağarcığındaki kelime sayısı artmıştır. İki-üç kelimelik ifadeler kullanır. Çocuk otuz ile otuz altı aylar arasında kendi hakkında konuşur.

Gramer Kurallarına Uygun Konuşma Dönemi (3 – 6 Yaş): Bu dönemde çocuk gramer kurallarına uygun konuşmaya başlar. Pek çok çocuk üç-dört yaşlarında ana dilinin temel yapılarını öğrenir ve kendisini iyi bir biçimde ifade edebilir..

Bilişsel ve Dil Gelişiminin Desteklenmesi

Çocuklara verilecek görevlerde yönergelerin açık ve sade bir dille verilmesine dikkat edilmelidir. Yaratıcı keşifler için çocuklara fırsatlar yaratılmalıdır.

Çocuklarda bilişsel gelişimi desteklemek amacıyla doğumdan yetişkinliğe kadar onlarla göz kontağı kurulmalı, sık sık konuşulmalıdır. Çocuğun ilk çıkardığı sesler dinlenmeli, çocuklara zengin uyarıcılı bir çevre sunulmalıdır.. Çocuklara karmaşık konular açıklanırken bol örnekler verilmeli ve sunulan konuların daha iyi anlaşılması için grafikler, şekiller ve tablolar kullanılmalıdır.

Kültürel bir araç¸ olan dil, çocuğun fiziksel ve sosyal çevresini yansıtır. Çocuklarda dil gelişimlerini desteklemek ve iletişim becerilerine katkı sağlamak amacıyla yaşlara göre yapılabilecekler şu şekildedir:

0-1 yaş: İsmi ile seslenildiği zaman bebeğin bakması teşvik edilmelidir. Onunla konuşurken değişik ses tonları kullanılmalıdır. Parmak oyunları, ceee-eee gibi oyunlar oynanmalıdır. Kitaplarla tanıştırılmalıdır.

1-2 yaş: Yavaş¸, anlaşılır ve açık konuşulmalıdır. Çocukların kullandığı tek kelimelerden yola çıkılarak cümleler kurulmalı, çocuğun iletişime geçme çabaları desteklenmelidir. Resimli olay veya nesne kartlarıyla grup oyunları oynanmalı, geçmişten, günümüzden ve gelecekten söz edilmelidir.

2-3 yaş: Çocuğun model alması için basit ve anlaşılır cümleler kullanılmalı ve yaptığı resimler hakkında konuşulmalıdır. Çocuğun diğer çocuklarla oynaması için fırsatlar yaratılmalıdır. Çocuğun sorulara verdiği cevaplar dinlenmeli ve sorunun cevabı yetişkin tarafından da tekrarlanarak çocuğa olumlu model olunmalıdır. Kitap içindeki eylemler tanımlanmalıdır.

3-5 yaş: Çocuklarla kelime ve sayı sayma oyunları oynanmalıdır. Konuşmalar sırasında zamana ilişkin kavramlar kullanılmalıdır. Çocuğa olaylara ilişkin duygu ve düşünceleri hakkında konuşma fırsatı verilmelidir.

5-6 yaş: Çocuğun iletişime geçme çabaları iyi değerlendirilmeli ve desteklenmelidir. Çocukla zıtlıklar ve eşanlamlılar hakkında konuşulmalıdır. Alışveriş¸ yaparken çocukla konuşulmalıdır. Sınıflandırmalar üzerinde konuşulmalıdır. Oyun oynarken çocuğun yönerge vermesi için çocuk cesaretlendirilmelidir.

Bilişsel ve Dil Gelişiminin Değerlendirilmesi

Bilişsel ve dil gelişimini değerlendiren bazı testler vardır:

Stanford-Binet Testi , çocukların okul başarılarını yordama amacı ile hazırlandığından, geçerliği notlara ve öğretmenlerin zekâ derecelendirmelerine göre saptanmıştır. Stanford-Binet Testi sözel yeteneklerin ölçülmesine öncelik verir. Zekâ ölçümüyle ilgili standart testler içinde en çok kullanılan testlerin başında StandfordBinet gelir.

Zekâ testlerinden bir diğeri Wechsler Çocuklar İçin Zekâ Ölçeği-V (WISC-V) çok fazla kullanılan bir zekâ testidir. Raven Standart Progresif Matrisler Testi , zekânın akıl yürütme ve soyutlama özelliklerini sözel olmayan bir biçimde değerlendiren çoktan seçmeli bir testtir. Bilişsel Değerlendirme Sistemi (CAS) , öğrenmede güçlü¨ ve zayıf olunan alanların tespit edilmesinde, öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliğinin değerlendirilmesinde kullanılabilir. Denver Gelişimsel Tarama Testi (DGTT) , çocuklarda bulunabilecek gelişimsel sorunları yakalamada sağlık personeline yardımcı olması amacıyla ilk kez 1967’de, Frankenburg ve Dodds tarafından geliştirilmiştir. Denver Gelişimsel Tarama Testi sıfır-altı yaş arasındaki sağlıklı çocuklara uygulanmak üzere düzenlenmiştir. Gazi Erken Çocukluk Gelişimi Değerlendirme Aracı (GEÇDA) , sıfıryetmiş¸ iki ay arası çocukların gelişimini değerlendirir. Ankara Gelişim Tarama Envanteri (AGTE) , anne-baba ile görüşme yoluyla sıfır-yetmiş¸ iki ay arası çocukların gelişimini değerlendiren bir gelişimsel tarama aracıdır. Gelişimi İzleme ve Destekleme Rehberi (GİDR) , 1996 yılında, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Gelişimsel Pediatri Ünitesi ta- rafından geliştirilmiştir. Yöntemi ve uygulama kolaylığı nedeni ile Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü’nün “Erken Çocukluk Döneminde Gelişimin Desteklenmesi” programında da yer alır. Peabody Resim Kelime Testi (PRKT) , alıcı dil gelişimini ölçmek amacıyla iki buçuk- on sekiz yaş arası çocuklara uygulanan bir testtir. Testte, resimlerle kavram gelişimini saptamayı amaçlayan sorular bulunur.

Giriş

Gelişim, bireyin doğuştan getirdiği biyolojik süreçlerle, çevre koşullarının sürekli etkileşimi sonucu oluşur. Bilişsel gelişim bilginin edinilip kullanılmasına yardım eden tüm süreçleri içerir. Dil gelişimi ise kelimelerin, sayıların, sembollerin kazanılması, saklanması ve dilin kurallarına uygun olarak kullanılmasıdır. Bilişsel gelişim anne karnında, dil gelişimi ise bilişsel gelişime paralel olarak doğumdan itibaren başlayan ve hızla gelişen süreçlerdir.

Temel Kavramlar ve Tanımlar

Biliş¸, karmaşık bir organizmanın karmaşık bir çevreye biyolojik uyum surecinin özel bir biçimidir. Bilişsel gelişimin temeli nörolojik büyüme ve olgunlaşmaya dayanır. Nörolojik gelişimde erken dönemde edinilen deneyimler önem taşır. Bilişsel ve dil gelişiminin daha iyi anlaşılması için bazı kavramların bilinmesi gerekir.

Algı: Alıcı hücreler, dış¸ çevredeki fiziksel enerjileri sinirsel enerjiye dönüştürür. Bu sinirsel enerji beyinde işlendiğinde ortaya algısal bir ürün çıkar. Yapılan işleme algılama, ortaya çıkan ürüne algı denir. İnsan, doğumdan itibaren bütün yaşamı boyunca duyu organları aracılığıyla çevresinde olup bitenleri anlamak, yorumlamak ve yeni duruma kendini uydurmak için algıyı kullanır. Algının amacı duyularla elde edilenleri bazı bilişsel öğelerle eşleştirme ve evrendeki olguları anlayabilmedir.

Dikkat: Dikkat, uyarıcılar üzerinde bilinçli bir odaklaşma sürecidir. Dikkati uyaran etmenler, dış¸ ve iç etmenler olmak üzere ikiye ayrılır. Dış¸ etmenlerde, uyarıcıların gücü¨ dikkati çeker. İç¸ etmenlerde ise bireylerin kendine özgü¨ ilgi ve gereksinimleri dikkati çeker.

Taklit: Taklit bir davranış¸ örneğini ya da modelini takip ve kopya etme yeteneğidir. Bebekler; doğduklarında sahip oldukları refleksif hareketlerin, etrafındaki yetişkinler tarafından yapıldığını görürse dağarcığındaki davranışı bir süre sonra tekrar etmeye başlar.

Bellek ve Hatırlama: Bellek, bireyin deneyimlerinden elde ettiği, öğrendiği bilgileri güvenilir biçimde tam ve doğru olarak depolamaya ve istenildiği zaman yeniden kullanmaya olanak sağlayan bilişsel bir yetenektir. Hatırlama ise uygun bir uyarıcı ile zihindeki bilgilerin güvenilir şekilde, değişmeden bilinçli hâle gelebilmesidir.

Yaratıcılık: Yaratıcılık, yeni alışılmadık ve benzersiz yollardan giderek, bilinen şeylerden yeni bir şeyler oluşturmak, çeşitli sosyo-kültürel ortamlarda, durumlarda akıcı, esnek, orijinal ve başkalarına çağrışım yapabilecek nitelikte davranış¸ ve ürün ortaya koyabilme şeklinde tanımlanır.

Kavram: Kavram, ortak duygu, düşünce ve tepkilere yol açan olgu, olay ve nesnelerdir. Örneğin; sayı kavramı, renk kavramı, canlı kavramı, şekil kavramı gibi.

Düşünme ve Akıl Yürütme: Düşünme; gözlem, deneyim, sergi, akıl yürütme ve diğer kanallarla elde edilen bilgiyi şekillendirmedir. Akıl yürütme, daha önce öğrenilmiş¸ bilgilerin yeni karşılaşılan soruna çözüm bulmak için birleştirilip düzenlenmesidir.

Problem Çözme: Problem çözme, bir amaca erişmekte karşılaşılan güçlükleri yenme sürecidir. Ayrıca problem çözme, öğrenilmesi ve elde edilmesi gereken bir yetenektir ve sürekli olarak geliştirilmesi gerekir.

Dil: Dil, anlam, üretim ve kullanımdaki özellikleri ile yalnızca insanlarda olan bir yetenektir. İletişimi sağlama aracıdır. Dil; biçim, içerik ve kullanım olmak üzere üç bileşenden oluşur.

  • Biçim bileşeni; ses bilgisi (fonoloji), biçimbilgisi (morfoloji) ve söz dizimi (sentaks)
  • İçerik bileşeni; dilin anlam bilgisi (semantik)
  • Kullanım bileşeni; dilin iletişim amacına yönelik işlevlerini içeren edim bilgisi(pragmatik)

Ses Bilgisi (Fonoloji); Sesbilgisi, bir dildeki ses sistemi ile ilgili kurallardır. Anlam Bilgisi (Semantik) ; Anlam bilim, hem kavramları ifade eden sözcük etiketleri hem de kavramlar arasındaki bağlantıları ifade eden şemalar ya da semantik bağlantılar anlamına gelir. Söz Dizim Bilgisi (Sentaks); Söz dizimi, sözcüklerin kurallı bir biçimde sözce içinde diziliş¸ kurallarını içerir. Biçim Bilgisi (Morfoloji): Biçim bilgisi, genel olarak sözcük yapısına ilişkin bilgi anlamına gelir. Dildeki anlamlı en küçük birime biçim birim (morfem) denir. Kullanım Bilgisi (Pragmatik): Kullanım bilgisi, dilin biçiminden çok amaçlarını, sosyal etkileşim için farklı kişi ve durumlarda kullanım tarzını (sosyal uygunluğunu) ve söylemi belirleyen kurallardan oluşur.

İletişim: İletişim, kaynak ve hedef arasında davranış¸ değişikliği oluşturmak amacıyla bilgi, tutum, duygu ve becerilerin anlamlarının ortak kılınması, paylaşılması için gerçekleştirilen etkileşim sürecidir.

Konuşma: Konuşma, iletişimde kullanılan en yaygın yöntemdir. Konuşma düşüncelerin, duyguların ve bilgilerin seslerden oluşan dil aracılığıyla aktarılmasıdır.

Bilişsel ve Dil Gelişimini Etkileyen Etmenler

Kalıtım ve Çevre: Kalıtım bireye anne ve babadan genler yoluyla geçen özelliklerdir. Çevre, kalıtımla getirilen özelliklere gelişme olanağı veren veya kalıtımla getirilen özellikleri sınırlandıran dış uyarıcılardır. Yeni doğan bir çocuk kuşkusuz anne babasından aldığı kalıtımsal özelliklerle belirli bir potansiyele sahiptir. Çocuğun genetik süreçleri ne olursa olsun uygun olmayan bir çevre gelişimi geciktirebilir, hatta engelleyebilir.

Beslenme: Bilişsel ve dil gelişimini etkileyen etmenlerin başında beslenme yer alır. Anne sütü¨ ile beslenme, bebeğin zekâ gelişimini ve entelektüel yapısını olumlu yönde etkilerken, konuşma sorunlarının da daha az olmasını sağlar.

Aile: Çoğu çocuk bir ailede doğar ve buyur, aile içindeki tutumlar gelişimi olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilir. Sevgi, uygun uyarı, tutarlı tutumlar ile disiplin verilmesi gelişimi olumlu etkilerken, istismar ve her türlü¨ ihmal çocuğun gelişim potansiyeline ulaşmasına engel olur.

Diğer Etmenler: Dil yeteneği ile zekâ arasında doğru orantı bulunur. Çocuğun dil potansiyeli, sosyal çevre tarafından beslenir. Çevresel uyaranlardan yoksun ortamlarda yetişen çocukların dil gelişim düzeylerinin düşüklüğü, çevrenin dil gelişimi üzerindeki önemini vurgular.

Bilişsel Gelişim ile İlgili Kuramlar

Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı: Piaget “nasıl bildiğimizin” biyolojik kökenlerini keşfetmeye odaklanmıştır. İnsanları hayvanlardan ayıran özelliğin “insanın kuramsal sembolik akıl yürütme becerisi” olduğunu savunur.

Piaget’nin bilişsel gelişim kuramındaki temel kavramlardan şema , hareket kavramına eş değer olarak kullanılır. Şemalar bilişsel yapılardır. Şema, bireyin çevresindekileri tanımak için zihninde oluşturduğu algı çerçevesidir. Adaptasyon (uyum) , özümleme ve düzenleme olmak üzere iki işlevle gerçekleşir. Özümleme; bireyin sahip olduğu bilişsel yapılar yolu ile çevreye uyum sağlamasıdır. Düzenleme ise mevcut şemayı yeni durumlara, nesnelere, olaylara göre yeniden biçimlendirme, şekillendirme sürecidir. Örgütleme (organizsayon) , bebeğin birbirinden farklı şemaları birleştirdiği, kaynaştırdığı bir süreçtir. Dengeleme, bireyin özümleme ve düzenleme yoluyla çevreye uyum sağlayarak dinamik bir dengeye ulaşma sürecidir. Dengeleme , bilişsel gelişimi sağlayan ve öğrenmenin temelinde yatan en dinamik güçtür.

Piaget bilişsel gelişimin evreler halinde gerçekleştiğini belirterek bilişsel gelişim kuramında dört temel kuralın olduğunu ifade etmiştir. Bunlar;

  1. Evreler değişmez bir şekilde belli bir sıra ile ortaya çıkar.
  2. Evreler arasında hiyerarşik bir sıralama vardır.
  3. Bireysel farklılıklar söz konusudur.
  4. Her dönem için kritik olan gelişim özellikleri vardır.

Bu temel kurallara göre Piaget bilişsel gelişimi dört döneme ayırarak incelemiştir. Bunlar;

  1. Duyu-Motor Dönem (0-2 yaş) : Bu dönemde bebek duyularını kullanarak çevresini inceler ve dünyayı tanımaya çalışır.
  2. İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş): Bu dönemde çocukların dil gelişimleri hızlanmıştır. Çocuklar sembolik oyun oynarlar. Bu dönemin en önemli özelliği sembolik fonksiyonun ortaya çıkmasıdır.
  3. Somut İşlemler Dönemi (7-11 yaş): Piaget’ye göre çocuklar somut işlemler dönemine geldiğinde yetişkin gibi düşünme özelliğine yaklaşır. Bu dönemdeki çocuklar özellikle özel bir olayı genel bir ilkeyle ilişkilendirme ile ilgili tümevarımsal mantığı kullanmada başarılıdırlar. Somut işlemler döneminde çocuk benmerkezcilikten kurtulur ve empati kurmayı öğrenmeye başlar.
  4. Soyut İşlemler Dönemi (11 yaş ve üzeri): Soyut işlemler dönemi on bir yaşından erişkinliğe kadar devam eder. Piaget’e göre, bu dönemdeki çocuklar soyut düşünme kapasitesine sahiptirler. Onların somut örneklere ihtiyaçları yoktur. Bu dönemde geliştirilen en önemli iki beceri problem çözme ve akıl yürütmedir. Tümdengelim ve tümevarım yöntemleriyle akıl yürütebilir. Çocuk, sevgi, nefret, inanç, sayı, ¸ güç¸, hız, zaman ve atom ile ilgili kavramları konuşmalarında etkili bir bicimde kullanabilir. Yaklaşık on beş yaş civarında birey zihinsel olgunluğa ulaşır. Bilişsel faaliyetler en üst düzeydedir. Ergenlik dönemindeki düşüncenin bir başka özelliği de benmerkezci olmasıdır. İşlem öncesi dönemdeki benmerkezcilik ile ergenlik dönemindeki benmerkezcilik farklıdır.

Bruner’in Bilişsel Gelişim Kuramı: Jerome Bruner’e göre bilişsel gelişim, yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Bu süreçte sembollerin ve dilin önemini vurgulamıştır. Bruner’a göre dil, bilişsel gelişimin anahtarıdır.

Bruner, insan gelişimini, eylemsel, imgesel ve sembolik dönem olmak üzere üç döneme ayırarak incelemiştir. Eylemsel Dönem; Bu dönem doğum ile on sekiz aylık dönemi kapsar. Çocuk bu dönemde çevreyi eylemlerle anlar, çevredeki nesneleri onlara dokunarak, vurarak, ısırarak, hareket ettirerek tanır. Çocuk motor eylemler aracılığıyla, yaparak yaşayarak öğrenir, bilgi eylemlerle temsil edilir. İmgesel Dönem; on sekiz ay ile altı yaş civarını kapsayan bu dönemde çocuk, dünyayı somut imajlarla görür.. Bu dönemde çocuğun belleğindeki modeller, daha çok görsel imgelerle oluşur. Bu nedenle öğretimde resim ve fotoğraflar etkilidir. Bu dönem Piaget’nin işlem öncesi dönemine karşılık gelir. Sembolik Dönem; altı yaş ve sonrasını kapsayan bu dönemde çocuk, hareketler ve imajlar aracılığıyla toplanan bilgisini kullanır. Soyut düşünce ve kavramları anlayabilir. Düşüncenin daha yüksek düzeyine ilerleyebilir.

Gagne’nin Bilişsel Gelişim Kuramı: Amerikalı eğitim psikoloğu olan Robert Mills Gagne, bilişsel yaklaşım bağlamında “bilgiyi işleme kuramcılarının” öncüleriden biri olmuştur. Gagne’ye göre çocuk dünyaya bir donanımla gelir ve her şeyi yaratılıştan öğrenmeye hazırdır. Çocuğun bilişsel gelişimi; doğuştan elde ettiği deneyimlerin birikimine bağlı olarak ortaya çıkar. Gagne’ye göre çocuk için tüm bilgilerin kaynağını deneyim oluşturur.

Gagne; gelişimin “basitten karmaşığa doğru” olan temel ilkesi doğrultusunda bilişsel gelişimi sekiz düzeye ayırarak incelemiştir. Bunlar:

  • İşaretle öğrenme düzeyi
  • Uyarım-tepki ile öğrenme düzeyi
  • Zincirleme öğrenme düzeyi
  • Sözel bağˆ kurma düzeyi
  • Ayırt ederek öğrenme düzeyi
  • Kavram öğrenme düzeyi
  • Kurallı öğrenme düzeyi
  • Problem çözme düzeyi

Vygotsky’nin Sosyokültürel Bilişsel Gelişim Kuramı: Rus psikolog Lev Semonovich Vygotsky’nin kuramı, kültür ve toplumun çocuğun bilişsel gelişimini sağlamada önemli bir rolü olduğunu ileri sürmüştür. Vygotsky’ye göre, bilişsel gelişimin kaynağı, kişisel psikolojik surecilerden önce, insanlar ve kültür arasındaki etkileşimdir. Vygotsky’nin gelişim ve eğitime getirdiği en önemli kavram gelişmeye açık alandır. Bu kurama göre, çocuğun bilgiyi içselleştirmesine ve kazanmasına yardım edebilmesi için yetişkinin iki odak noktası belirlemesi gerekir. Bunlar; 1. Yetişkin yardımı olmadan, çocuğun bağımsız olarak kendi kendine sağlayabileceği gelişim düzeyini belirlemek. 2. Yetişkin rehberliğinde çalışan çocuğun, gösterebileceği potansiyel gelişim düzeyini belirlemek. Bu iki nokta arasındaki fark, çocuğun “gelişmeye açık alanı”nı oluşturur. Vygotsky kavramları, kendiliğinden edinilen ve öğretilen kavramlar olmak üzere ikiye ayırarak incelemiştir. Kendiliğinden edinilen kavramlar , gündelik hayatta kullanılan kavramlar olup bu tür kavramlar tümdengelim yoluyla edinilir. Öğretilen kavramlar ise gündelik hayatta değil okulda karşılaşılan kavramlar olup bu tür öğrenilen kavramlar tümevarım yoluyla edinilir.

Dil Gelişimi ile İlgili Kuramlar

Psikolinguistik Kuram: Psikolinguistik kuramcılardan Noam Chomsky ve Lenneberg; dil gelişiminin biyolojik temellere dayandığını ve çevrenin dil gelişiminde etkili olduğunu belirtir. Tüm çocuklar aynı aşamalardan geçer, biyolojik olarak belli olgunluğa eristiklerinde konuşmayı öğrenir.

Davranışçı Kuram: Davranışçı kuramcı Skinner’a göre, konuşma tıpkı diğer davranışlarda olduğu gibi işlevsel şartlanma yoluyla kazanılır. Bebekler çeşitli sesler çıkarıp tekrar ederken, doğru sözcüklere benzer sesler çıkardıklarında, anne babası ve çevresindekiler tarafından pekiştirilmesi ve pekiştirilen seslerin daha çok kullanılması ile çocuğun dil alanı gelişir.

Sosyal Öğrenme Kuramı: Sosyal öğrenme kuramcılarına göre dil, ebeveynin model olması, çocuğun taklit etmesi, anne babanın pekiştirmesi ve düzelterek geribildirim vermesi ile kazanılır. Bu kurama göre çocuk duyduğunu taklit eder, destek ve genelleştirme ile öğrendiğini yeni duruma uygular.

Etkileşimci Kuram: Etkileşimce kurama göre dil, kalıtım ve çevre etkileşimiyle gerçekleşir. Çocuklar dil öğrenme yeteneğiyle dünyaya gelir ve dili kazanmaya gereksinim duyar. Piaget’e göre çocuklar iki yaşta kendilerini duyusal-motor yoluyla ifade eder. İki yaşına gelen çocuk olaylar, insanlar ve durumlarla ses bağlantısı kurar. İnsan ve nesneleri temsil eden semboller sis- temi geliştirir.

Dil Gelişimi Dönemleri

Dil gelişim süreci, iç dil (8-9 ay), alıcı dil (9-13 ay) ve ifade edici dil (18-24 ay) olmak üzere üç dönemden oluşur.

  1. İç¸ dil; evrenseldir ve tüm dünya çocuklarında görülür.
  2. Alıcı dil; konuşma öncesi sözcükleri anlama becerisi olarak tanımlanır.
  3. İfade edici dil; iletişim kurarken kullanılan dildir. Çeşitli sesleri üretebilme, kelime ve cümleleri oluşturabilme, doğru ve gramatik dil örüntülerini kullanabilme yeteneğidir.

Dil gelişimi dönemleri konuşma öncesi ve konuşma sonrası olmak üzere iki dönemde incelenir.

Konuşma Öncesi Dönem:

Yeni doğan dönemi (0 – 3 hafta): Dil öğrenimi için ön koşul, bebeğin belli bir nesne üzerinde dikkatini yoğunlaştırabilmesidir. Bu ilk dönemde, refleksif yani istem dışı ses çıkarma görülür. Bu sesler, ses tellerinden geçen ve ciğerlerden atılan hava ile oluşan seslerdir. Yaşamının ilk günlerinde ağlama seklinde olan seslendirme, bebek için iletişim kurma şeklidir.

Agulama Dönemi (3 – 6 Hafta): Altıncı ha anın sonunda çıkarılan sesler anlam yönünden incelenirse, ham sözcüklerin başladığı, bebeğin başkalarının seslerine tepki gösterdiği ve başka bebekler ağladığında ağlayarak cevap verdiği görülür.

Gığıldama Dönemi (6 Hafta – 3 Ay): Bu dönemde, sesi ses olarak çıkardığının farkında olan çocuk, ses oyunları yapar, ses üretimi başlar. “A-U-O” gibi ünlülerin uzatılması ile s-k-g gibi yumuşak damak ve gırtlak seslerinin çıkarılması bu dönemin en belirgin özelliği sayılır.

Mırıldanma Dönemi (3 – 6 Ay): Bebeğin ses mekanizmasındaki kontrolü¨ artar. ‘B-m-p’ gibi dudak seslerini çıkarmaya başlar. Yaklaşık bu zamanlarda, ilk sözcükleri çıkarmadan çok önce ana dillerinin temel seslerini öğrenirler.

Mırıldanmanın Tekrarı Dönemi (6 – 9 Ay): Bu dönemde bebek, ses üretimi ile işitmeyi birleştirir. Seçilmiş¸ işitilen sesleri tekrar eder ve tekrarlama için uyarım olarak taklit yapar. Bu dönemde ce-ee oyununu taklit eder. Yetişkini taklit ederek el çırpar, baş baş yapar. Müziğe tepki olarak sesler çıkarır. Konuşanlara bakarak konuşanı takip eder. “Hayır” denildiğinde yapmakta olduğu işi yapmayı durdurur.

Konuşma Dönemi:

Ses-Sözcük Dönemi (9 – 12 Ay): Tekrarlama ve çeşitlenmiş¸ mırıldanma görülür. Bu dönemde çıkarılan sesler, ana dile ait seslerdir.

Tek Sözcüklü Cümlecikler Dönemi (12 – 18 Ay): Bu dönemin özelliği çocuğun gerçek konuşmaya geçmesidir. Ses-sözcükler dönemi, bebeğin anlaşılmayan ses dizileri arasına tek heceli kelimeler yerleştirmesiyle ilerler.

İki Sözcüklü¨ Birleşimler Dönemi (Telgrafik Konuşma) (18 – 24 Ay): Çocuk on sekiz ay civarında iki kelimeden oluşan cümlecikler kurmaya başlar, dilin gramatik yapısıyla ilgili ilk çabalarını gösterir. Bu dönem, iki sözcüklü¨ cümleciklerden önce, birbirini izleyen iki tek sözcüklü¨ cümleciklerin üretildiği bir dönemdir.

Üç veya Daha Fazla Sözcüklü Cümleler Dönemi (2 – 3 Yaş): Bu dönem çocuğun dil-bilgisi yeteneğinde ve kelime dağarcığında en hızlı gelişimin olduğu dönemdir. Kendini ismi ile ifade eder. Kelime dağarcığındaki kelime sayısı artmıştır. İki-üç kelimelik ifadeler kullanır. Çocuk otuz ile otuz altı aylar arasında kendi hakkında konuşur.

Gramer Kurallarına Uygun Konuşma Dönemi (3 – 6 Yaş): Bu dönemde çocuk gramer kurallarına uygun konuşmaya başlar. Pek çok çocuk üç-dört yaşlarında ana dilinin temel yapılarını öğrenir ve kendisini iyi bir biçimde ifade edebilir..

Bilişsel ve Dil Gelişiminin Desteklenmesi

Çocuklara verilecek görevlerde yönergelerin açık ve sade bir dille verilmesine dikkat edilmelidir. Yaratıcı keşifler için çocuklara fırsatlar yaratılmalıdır.

Çocuklarda bilişsel gelişimi desteklemek amacıyla doğumdan yetişkinliğe kadar onlarla göz kontağı kurulmalı, sık sık konuşulmalıdır. Çocuğun ilk çıkardığı sesler dinlenmeli, çocuklara zengin uyarıcılı bir çevre sunulmalıdır.. Çocuklara karmaşık konular açıklanırken bol örnekler verilmeli ve sunulan konuların daha iyi anlaşılması için grafikler, şekiller ve tablolar kullanılmalıdır.

Kültürel bir araç¸ olan dil, çocuğun fiziksel ve sosyal çevresini yansıtır. Çocuklarda dil gelişimlerini desteklemek ve iletişim becerilerine katkı sağlamak amacıyla yaşlara göre yapılabilecekler şu şekildedir:

0-1 yaş: İsmi ile seslenildiği zaman bebeğin bakması teşvik edilmelidir. Onunla konuşurken değişik ses tonları kullanılmalıdır. Parmak oyunları, ceee-eee gibi oyunlar oynanmalıdır. Kitaplarla tanıştırılmalıdır.

1-2 yaş: Yavaş¸, anlaşılır ve açık konuşulmalıdır. Çocukların kullandığı tek kelimelerden yola çıkılarak cümleler kurulmalı, çocuğun iletişime geçme çabaları desteklenmelidir. Resimli olay veya nesne kartlarıyla grup oyunları oynanmalı, geçmişten, günümüzden ve gelecekten söz edilmelidir.

2-3 yaş: Çocuğun model alması için basit ve anlaşılır cümleler kullanılmalı ve yaptığı resimler hakkında konuşulmalıdır. Çocuğun diğer çocuklarla oynaması için fırsatlar yaratılmalıdır. Çocuğun sorulara verdiği cevaplar dinlenmeli ve sorunun cevabı yetişkin tarafından da tekrarlanarak çocuğa olumlu model olunmalıdır. Kitap içindeki eylemler tanımlanmalıdır.

3-5 yaş: Çocuklarla kelime ve sayı sayma oyunları oynanmalıdır. Konuşmalar sırasında zamana ilişkin kavramlar kullanılmalıdır. Çocuğa olaylara ilişkin duygu ve düşünceleri hakkında konuşma fırsatı verilmelidir.

5-6 yaş: Çocuğun iletişime geçme çabaları iyi değerlendirilmeli ve desteklenmelidir. Çocukla zıtlıklar ve eşanlamlılar hakkında konuşulmalıdır. Alışveriş¸ yaparken çocukla konuşulmalıdır. Sınıflandırmalar üzerinde konuşulmalıdır. Oyun oynarken çocuğun yönerge vermesi için çocuk cesaretlendirilmelidir.

Bilişsel ve Dil Gelişiminin Değerlendirilmesi

Bilişsel ve dil gelişimini değerlendiren bazı testler vardır:

Stanford-Binet Testi , çocukların okul başarılarını yordama amacı ile hazırlandığından, geçerliği notlara ve öğretmenlerin zekâ derecelendirmelerine göre saptanmıştır. Stanford-Binet Testi sözel yeteneklerin ölçülmesine öncelik verir. Zekâ ölçümüyle ilgili standart testler içinde en çok kullanılan testlerin başında StandfordBinet gelir.

Zekâ testlerinden bir diğeri Wechsler Çocuklar İçin Zekâ Ölçeği-V (WISC-V) çok fazla kullanılan bir zekâ testidir. Raven Standart Progresif Matrisler Testi , zekânın akıl yürütme ve soyutlama özelliklerini sözel olmayan bir biçimde değerlendiren çoktan seçmeli bir testtir. Bilişsel Değerlendirme Sistemi (CAS) , öğrenmede güçlü¨ ve zayıf olunan alanların tespit edilmesinde, öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliğinin değerlendirilmesinde kullanılabilir. Denver Gelişimsel Tarama Testi (DGTT) , çocuklarda bulunabilecek gelişimsel sorunları yakalamada sağlık personeline yardımcı olması amacıyla ilk kez 1967’de, Frankenburg ve Dodds tarafından geliştirilmiştir. Denver Gelişimsel Tarama Testi sıfır-altı yaş arasındaki sağlıklı çocuklara uygulanmak üzere düzenlenmiştir. Gazi Erken Çocukluk Gelişimi Değerlendirme Aracı (GEÇDA) , sıfıryetmiş¸ iki ay arası çocukların gelişimini değerlendirir. Ankara Gelişim Tarama Envanteri (AGTE) , anne-baba ile görüşme yoluyla sıfır-yetmiş¸ iki ay arası çocukların gelişimini değerlendiren bir gelişimsel tarama aracıdır. Gelişimi İzleme ve Destekleme Rehberi (GİDR) , 1996 yılında, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Gelişimsel Pediatri Ünitesi ta- rafından geliştirilmiştir. Yöntemi ve uygulama kolaylığı nedeni ile Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü’nün “Erken Çocukluk Döneminde Gelişimin Desteklenmesi” programında da yer alır. Peabody Resim Kelime Testi (PRKT) , alıcı dil gelişimini ölçmek amacıyla iki buçuk- on sekiz yaş arası çocuklara uygulanan bir testtir. Testte, resimlerle kavram gelişimini saptamayı amaçlayan sorular bulunur.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.