Açıköğretim Ders Notları

Çevre Sosyolojisi Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Çevre Sosyolojisi Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Türkiye’De Çevre Ve Toplum

1. Soru

Türkiye’de toplumsal düzeyde ve yönetsel düzeyde çevresel duyarlılık hangi düzeydedir?

Cevap

Türkiye’de toplumsal düzeyde ve yönetsel düzeyde çevresel duyarlılık çok yüksek düzeyde değildir. Bunun temel nedeni, toplumun ekonomik kalkınma ve refah talebi ile çevresel duyarlılık arasında bir ikilem ile karşı karşıya kalmasıdır. Ancak toplumun bu ikilem karşısında karar vermek durumunda kaldığında, ekonomik kalkınma ve refahtan yana bir eğilim içinde olduğu görülmektedir.


2. Soru

Türkiye’nin çevresel açıdan içinde bulunduğu ikilemi somut örneklerle nasıl açıklayabiliriz?

Cevap

Yatağan Termik Santrali, Muğla iline bağlı Yatağan ilçesinde kurulu ve düşük kalorili kömür ile çalışan bir enerji santralidir. Santralin yarattığı çevresel ve toplumsal sorunlar değerlendirildiğinde yukarıda söz konusu edilen ikilemi görmek mümkündür. Yatağan Termik Santralinin çevresel ve toplumsal etkilerini tespit etmek amacıyla bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, Yatağan Termik Santrali’nin yarattığı çevresel sorunlar farklı toplum kesimleri tarafından farklı biçimlerde yorumlanmıştır. Santralin yarattığı sorunlar Yatağan’›n köylerinde yaşayanlar açısından yaşamsal derecede önemli sorunlar olarak tanımlanmıştır. Ayrıca santralin yörenin tarımsal üretimi üzerinde yaptığı yıkıcı etkiler mahkeme kararlarıyla ortaya konmuştur. Buna karşın Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde, hatta Yatağan şehir merkezinde yaşayanlar için bile santralin etkileri dikkate değer ölçüde önemli olarak değerlendirilmemiştir. Yatağan Termik Santrali’nin çevresel ve toplumsal etkilerinin toplumsal olarak algılanışı değerlendirildiğinde, Yatağan’ın köylerinde yaşayanların, Yatağan Termik Santrali çalışanlarına göre daha fazla çevresel duyarlılığa sahip oldukları görülmüştür. Bunun nedeni santral çalışanlarının, santralin yarattığı ekonomik katma değeri, santralin yarattığı çevresel etkilerden daha önemli olarak değerlendirmeleridir. Başka bir deyimle, Yatağan Termik Santrali çalışanları, santralin yarattığı ekonomik katma değer ile yarattığı olumsuz çevresel etkileri değerlendirmek ikilemi ile karşı karşıya kalmışlar; bu ikilem karşısında, tercihlerini santralin yarattığı ekonomik katma değerden yana kullanmışlardır.


3. Soru

Türkiye’de çevre toplum ilişkilerini ulusal düzeyde inceleyen ilk araştırma nedir?

Cevap

Türkiye’de çevre toplum ilişkilerini ulusal düzeyde inceleyen belki de ilk araştırma Türkiye’de Çevrecilik: Türkiye’de Çevreye İlişkin Toplumsal Eğilimler (Tuna, 2006) başlıklı kitap ve bu kitap kapsamında yer alan araştırmadır.


4. Soru

Türkiye’de çevre toplum ilişkileri düşünüldüğünde toplumun çevre konusunda, çevre ile ekonomik kalkınma arasında yaşadığı ikilemi çözmenin yolu nedir?

Cevap

Türkiye’de çevre toplum ilişkileri genel olarak değerlendirildiğinde; toplumun çevre konusunda, çevre ile ekonomik kalkınma arasında bir ikilem ile karşı karşıya kaldığına daha önce değinilmişti. Söz konusu ikilemin olası çözüm yolu ise ekonomik kalkınma, büyüme ve toplumsal refah beklentilerini göz ardı etmeden çevresel faktörleri dikkate alarak, çevresel duyarlılıkları arttırmaktır.


5. Soru

Çevre konusundaki toplumsal eğilimler açısıdan çevreciliğin üç boyutu nedir?

Cevap

Çevre konusundaki toplumsal eğilimler açısından çevreciliğin üç boyutu olarak çevresel dünya görüşü, çevresel kaygı ve çevresel taahhüt tanımlanmıştır.


6. Soru

Türk toplumu açısından çevresel duyarlılık hangi düzeydedir?

Cevap

Araştırma verileri genel olarak değerlendirildiğinde, katılımcılar çevresel konularda bir duyarlığa sahip olduklarını ifade etmektedirler. Ancak, çevresel duyarlılığın gerektirdiği sorumluluk söz konusu olduğunda katılımcılar, çevresel konulara ilişkin sorumluğun kendilerinde değil başkalarında (örneğin devlet, işadamları gibi) olduğu durumlarda son derece duyarlı ve istekli iken; sorumluluğun doğrudan kendilerinde olması gerektiği durumlarda yeterince duyarlı ve istekli görünmemektedirler. Bu durum özellikle Çevre Bakanlığı çalışanları için daha fazla geçerlidir. Bu da göstermektedir ki, Türk toplumu açısından çevresel duyarlılık daha bilgilenme düzeyinde olup, henüz bilinçlenme ve eylem düzeyinde değildir.


7. Soru

Çevresel değerler ölçeğinin üç boyutundan biri olan çevresel dünya görüşü nedir?

Cevap

Çevresel dünya görüşü, çevreciliğin genel ve temel formu olarak tanımlanmıştır. Çevreciliğin bu boyutu yanıtlayıcıların çevre konusundaki genel zihinsel kavramsallaştırmaları ve çevre ile endüstrileşme, kalkınma, bilim ve teknoloji arasındaki ilişkilere ilişkin eğilimlerini ifade eder.


8. Soru

Türkiye’de endüstriyel sektörlerin çevresel açıdan duyarlılığı nasıldır?

Cevap

Türkiye’deki endüstriyel sektörlerin çevresel açıdan yapısal olarak değerlendirilmesi yapılacak olursa şöyle bir görünüm ortaya çıkar. Türkiye’de endüstriyel sektörler ağırlıklı olarak, demir-çelik, petro-kimya, tekstil, otomotiv ve çimento gibi görece daha düşük teknolojiye dayalı ve çevresel açıdan da kirletici nitelikleri ağırlıklı sektörlerdir. Dolayısıyla çevresel açıdan kirletici niteliği ağırlıklı olan bu sektörlerin çevresel konularda çok fazla duyarlı olmadıkları görülmektedir. Bunun en önemli nedeni toplumsal düzeyde ve yasal ve yönetsel düzeyde çevresel duyarlılığın oldukça düşük olmasıdır.


9. Soru

Endüstriyel sektörlerin çevresel konularda daha duyarlı olmaları nasıl sağlanabilir?

Cevap

Endüstriyel sektörlerin çevresel konularda daha duyarlı olmaları, dolayısıyla çevresel duyarlılığın gerektirdiği önlemleri almak ve yatırımları yapmak büyük ölçüde, bu sektörler üzerinde oluşturulacak kamuoyu baskısına ve yönetimsel düzeyde oluşturulacak yaptırım ve baskılara bağlıdır. Bunun yanında, artık üretim sürecinde çevreye daha duyarlı ürünlere karşı giderek artan ölçüde bir talebin oluşmakta olduğu görülmektedir.


10. Soru

Anayasa çevre korumasını nasıl düzenlemektedir?

Cevap

Anayasa çevre korumasını üç boyutuyla düzenlemektedir: Devletin ödevi, yurttaşların ödevi ve herkesin hakkı


11. Soru

Türkiye’de çevresel süreçlerin kontrolü, planlanması ve yönetiminden hangi bakanlık sorumludur?

Cevap

Türkiye’de çevresel süreçlerin kontrolü, planlanması ve yönetiminden Çevre ve Şehirleşme Bakanlığı sorumludur.


12. Soru

Çevre hareketinin yükselişe geçmesi ne zaman olmuştur?

Cevap

1980 sonrasında yeşil ya da çevreci hareketler toplumda seslerini duyurmaya ve bir çevresel duyarlılık oluşturmak için kamuoyu oluşturmaya başlamışlardır. Bu sayede çevre konusu aynı zamanda politik bir konu olabilmiştir. Çevre hareketinin de diğer politik hareketler gibi 1980 sonrasında yükselişe geçmesinin tesadüf olmadığı görülür. Çünkü serbest piyasa ekonomisine geçiş süreciyle birlikte endüstrileşmenin yaygınlaşması, çevreye verilen tahribatların artmasına yol açmıştır. Çevre üzerinde meydana gelen bu tahribatlar ise çevre konusunda bir farkındalık ve bilinçlenmenin ortaya çıkmasına ve çevre hareketlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.


13. Soru

Yeşiller Partisi nedir?

Cevap

Yeşiller Partisi tüm dünyada çevreci hareketin en önemli siyasi temsilcilerinden birisi olarak kabul edilir. Ağırlıklı olarak Avrupa’da olmak üzere tüm dünyada Yeşiller adıyla anılan bir çevreci hareketin varlığından söz edilebilir. Bu hareket bazı ülkelerde siyasi parti formunda örgütlendiği gibi, bazı ülkelerde ise sadece bir sivil toplum örgütü şeklinde örgütlenmiştir.


14. Soru

Yeşiller partisi Türkiye’de ilk kez ne zaman ve kim tarafından kurulmuştur?

Cevap

Yeşiller Partisi Türkiye’de ilkkez 1988 yılında Celal Ertuğ tarafından kurulmuştur.


15. Soru

Türkiye Çevre Vakfı’nın (TÇV) çalışma alanları nedir?

Cevap

Türkiye Çevre Vakfı’nın çalışma alanları; araştırma ve yayın yoluyla kamuoyunun aydınlatılmasıdır.


16. Soru

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) ne zaman kurulmuştur merkezleri nerededir?

Cevap

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı, (TÜRÇEV) 1993 yılında kurulmuştur. Vakfın merkezi Ankara’da olup Antalya’da ve Muğla’da sorumlu elemanları bulunmaktadır.


17. Soru

Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) ne zaman kurulmuştur?

Cevap

Türkiye’de ambalaj atıklarının ekonomik ve düzenli geri kazanımı için sanayi, yerel yönetim ve tüketicilerin katkı ve katılımları ile sürdürülebilir bir geri kazanım sisteminin kurulmasına katkıda bulunmak amacıyla, 1 Kasım 1991’de ülkemizin 14 önde gelen sanayi kuruluşunun girişimleri ile kurulmuş, kar amacı gütmeyen bir vakıftır. ÇEVKO Vakfı, bugüne kadar cam, metal, plastik, kompozit ve kağıt/karton türü ambalaj atıklarının sağlıklı, temiz bir şekilde geri kazanımlarının sağlanması amacıyla, gereken sistemin oluşturulması için çalışmalar gerçekleştirmektedir.


18. Soru

Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) ne zaman kurulmuştur, hedefi nedir?

Cevap

TEMA, 11 Eylül 1992 tarihinde, Hayrettin Karaca ve Tekfen Holding kurucu ortaklarından, Nihat Gökyiğit tarafından kurulmuştur. Vakfın hedefi öncelikle kamuoyuna, eğitim kurumlarına, basın yayın organlarına, toprak erozyonunun nedenleri, vahim sonuçları ve ülkemizin çöl olma tehlikesi konusunda bir farkındalık yaratmaktır.


19. Soru

Çevre Koruma ve Araştırma Vakfı (ÇEVKOR) ne zaman kurulmuştur amacı nedir?

Cevap

ÇEVKOR, 1991 yılında Ege ve Dokuz Eylül Üniversitelerindeki öğretim üyeleri tarafından kurulan bir vakıftır. Vakfın amacı, doğal, tarihi ve kültürel varlıkların korunması, geliştirilmesi, yaşatılması, çevre kirliliği meydana getirmeyecek sistemlerin teşvik ve geliştirilmesi, toplumun her kesiminde çevre bilincinin arttırılması ve bu konuda eğitim çalışmalarının yapılmasıdır.


20. Soru

Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) ne zaman kurulmuştur amacı nedir?

Cevap

Deniz Temiz Derneği/TURMEPA, ülkemiz kıyı ve denizlerinin korunmasını ulusal bir öncelik haline getirmek ve gelecek nesillere temiz denizlerin kucakladığı yaşanabilir bir Türkiye bırakmak amacıyla 8 Nisan 1994 yılında Rahmi M. Koç’un kurucu başkanlığında, Deniz Ticaret Odası ile birlikte başlatılmış bir sivil toplum hareketidir. Derneğin amacı, 8.333 km’lik kıyı şeridinde bölge koordinatörleriyle, denizleri yaşatmak olarak tanımlanmıştır.


1. Soru

Türkiye’de toplumsal düzeyde ve yönetsel düzeyde çevresel duyarlılık hangi düzeydedir?

Cevap

Türkiye’de toplumsal düzeyde ve yönetsel düzeyde çevresel duyarlılık çok yüksek düzeyde değildir. Bunun temel nedeni, toplumun ekonomik kalkınma ve refah talebi ile çevresel duyarlılık arasında bir ikilem ile karşı karşıya kalmasıdır. Ancak toplumun bu ikilem karşısında karar vermek durumunda kaldığında, ekonomik kalkınma ve refahtan yana bir eğilim içinde olduğu görülmektedir.

Türkiye’de toplumsal düzeyde ve yönetsel düzeyde çevresel duyarlılık çok yüksek düzeyde değildir. Bunun temel nedeni, toplumun ekonomik kalkınma ve refah talebi ile çevresel duyarlılık arasında bir ikilem ile karşı karşıya kalmasıdır. Ancak toplumun bu ikilem karşısında karar vermek durumunda kaldığında, ekonomik kalkınma ve refahtan yana bir eğilim içinde olduğu görülmektedir.

Türkiye’de toplumsal düzeyde ve yönetsel düzeyde çevresel duyarlılık çok yüksek düzeyde değildir. Bunun temel nedeni, toplumun ekonomik kalkınma ve refah talebi ile çevresel duyarlılık arasında bir ikilem ile karşı karşıya kalmasıdır. Ancak toplumun bu ikilem karşısında karar vermek durumunda kaldığında, ekonomik kalkınma ve refahtan yana bir eğilim içinde olduğu görülmektedir.

Türkiye’de toplumsal düzeyde ve yönetsel düzeyde çevresel duyarlılık çok yüksek düzeyde değildir. Bunun temel nedeni, toplumun ekonomik kalkınma ve refah talebi ile çevresel duyarlılık arasında bir ikilem ile karşı karşıya kalmasıdır. Ancak toplumun bu ikilem karşısında karar vermek durumunda kaldığında, ekonomik kalkınma ve refahtan yana bir eğilim içinde olduğu görülmektedir.

Türkiye’de toplumsal düzeyde ve yönetsel düzeyde çevresel duyarlılık çok yüksek düzeyde değildir. Bunun temel nedeni, toplumun ekonomik kalkınma ve refah talebi ile çevresel duyarlılık arasında bir ikilem ile karşı karşıya kalmasıdır. Ancak toplumun bu ikilem karşısında karar vermek durumunda kaldığında, ekonomik kalkınma ve refahtan yana bir eğilim içinde olduğu görülmektedir.

2. Soru

Türkiye’nin çevresel açıdan içinde bulunduğu ikilemi somut örneklerle nasıl açıklayabiliriz?

Türkiye’nin çevresel açıdan içinde bulunduğu ikilemi somut örneklerle nasıl açıklayabiliriz?

Türkiye’nin çevresel açıdan içinde bulunduğu ikilemi somut örneklerle nasıl açıklayabiliriz?

Türkiye’nin çevresel açıdan içinde bulunduğu ikilemi somut örneklerle nasıl açıklayabiliriz?

Türkiye’nin çevresel açıdan içinde bulunduğu ikilemi somut örneklerle nasıl açıklayabiliriz?

Cevap

Yatağan Termik Santrali, Muğla iline bağlı Yatağan ilçesinde kurulu ve düşük kalorili kömür ile çalışan bir enerji santralidir. Santralin yarattığı çevresel ve toplumsal sorunlar değerlendirildiğinde yukarıda söz konusu edilen ikilemi görmek mümkündür. Yatağan Termik Santralinin çevresel ve toplumsal etkilerini tespit etmek amacıyla bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, Yatağan Termik Santrali’nin yarattığı çevresel sorunlar farklı toplum kesimleri tarafından farklı biçimlerde yorumlanmıştır. Santralin yarattığı sorunlar Yatağan’›n köylerinde yaşayanlar açısından yaşamsal derecede önemli sorunlar olarak tanımlanmıştır. Ayrıca santralin yörenin tarımsal üretimi üzerinde yaptığı yıkıcı etkiler mahkeme kararlarıyla ortaya konmuştur. Buna karşın Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde, hatta Yatağan şehir merkezinde yaşayanlar için bile santralin etkileri dikkate değer ölçüde önemli olarak değerlendirilmemiştir. Yatağan Termik Santrali’nin çevresel ve toplumsal etkilerinin toplumsal olarak algılanışı değerlendirildiğinde, Yatağan’ın köylerinde yaşayanların, Yatağan Termik Santrali çalışanlarına göre daha fazla çevresel duyarlılığa sahip oldukları görülmüştür. Bunun nedeni santral çalışanlarının, santralin yarattığı ekonomik katma değeri, santralin yarattığı çevresel etkilerden daha önemli olarak değerlendirmeleridir. Başka bir deyimle, Yatağan Termik Santrali çalışanları, santralin yarattığı ekonomik katma değer ile yarattığı olumsuz çevresel etkileri değerlendirmek ikilemi ile karşı karşıya kalmışlar; bu ikilem karşısında, tercihlerini santralin yarattığı ekonomik katma değerden yana kullanmışlardır.

Yatağan Termik Santrali, Muğla iline bağlı Yatağan ilçesinde kurulu ve düşük kalorili kömür ile çalışan bir enerji santralidir. Santralin yarattığı çevresel ve toplumsal sorunlar değerlendirildiğinde yukarıda söz konusu edilen ikilemi görmek mümkündür. Yatağan Termik Santralinin çevresel ve toplumsal etkilerini tespit etmek amacıyla bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, Yatağan Termik Santrali’nin yarattığı çevresel sorunlar farklı toplum kesimleri tarafından farklı biçimlerde yorumlanmıştır. Santralin yarattığı sorunlar Yatağan’›n köylerinde yaşayanlar açısından yaşamsal derecede önemli sorunlar olarak tanımlanmıştır. Ayrıca santralin yörenin tarımsal üretimi üzerinde yaptığı yıkıcı etkiler mahkeme kararlarıyla ortaya konmuştur. Buna karşın Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde, hatta Yatağan şehir merkezinde yaşayanlar için bile santralin etkileri dikkate değer ölçüde önemli olarak değerlendirilmemiştir. Yatağan Termik Santrali’nin çevresel ve toplumsal etkilerinin toplumsal olarak algılanışı değerlendirildiğinde, Yatağan’ın köylerinde yaşayanların, Yatağan Termik Santrali çalışanlarına göre daha fazla çevresel duyarlılığa sahip oldukları görülmüştür. Bunun nedeni santral çalışanlarının, santralin yarattığı ekonomik katma değeri, santralin yarattığı çevresel etkilerden daha önemli olarak değerlendirmeleridir. Başka bir deyimle, Yatağan Termik Santrali çalışanları, santralin yarattığı ekonomik katma değer ile yarattığı olumsuz çevresel etkileri değerlendirmek ikilemi ile karşı karşıya kalmışlar; bu ikilem karşısında, tercihlerini santralin yarattığı ekonomik katma değerden yana kullanmışlardır.

Yatağan Termik Santrali, Muğla iline bağlı Yatağan ilçesinde kurulu ve düşük kalorili kömür ile çalışan bir enerji santralidir. Santralin yarattığı çevresel ve toplumsal sorunlar değerlendirildiğinde yukarıda söz konusu edilen ikilemi görmek mümkündür. Yatağan Termik Santralinin çevresel ve toplumsal etkilerini tespit etmek amacıyla bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, Yatağan Termik Santrali’nin yarattığı çevresel sorunlar farklı toplum kesimleri tarafından farklı biçimlerde yorumlanmıştır. Santralin yarattığı sorunlar Yatağan’›n köylerinde yaşayanlar açısından yaşamsal derecede önemli sorunlar olarak tanımlanmıştır. Ayrıca santralin yörenin tarımsal üretimi üzerinde yaptığı yıkıcı etkiler mahkeme kararlarıyla ortaya konmuştur. Buna karşın Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde, hatta Yatağan şehir merkezinde yaşayanlar için bile santralin etkileri dikkate değer ölçüde önemli olarak değerlendirilmemiştir. Yatağan Termik Santrali’nin çevresel ve toplumsal etkilerinin toplumsal olarak algılanışı değerlendirildiğinde, Yatağan’ın köylerinde yaşayanların, Yatağan Termik Santrali çalışanlarına göre daha fazla çevresel duyarlılığa sahip oldukları görülmüştür. Bunun nedeni santral çalışanlarının, santralin yarattığı ekonomik katma değeri, santralin yarattığı çevresel etkilerden daha önemli olarak değerlendirmeleridir. Başka bir deyimle, Yatağan Termik Santrali çalışanları, santralin yarattığı ekonomik katma değer ile yarattığı olumsuz çevresel etkileri değerlendirmek ikilemi ile karşı karşıya kalmışlar; bu ikilem karşısında, tercihlerini santralin yarattığı ekonomik katma değerden yana kullanmışlardır.

Yatağan Termik Santrali, Muğla iline bağlı Yatağan ilçesinde kurulu ve düşük kalorili kömür ile çalışan bir enerji santralidir. Santralin yarattığı çevresel ve toplumsal sorunlar değerlendirildiğinde yukarıda söz konusu edilen ikilemi görmek mümkündür. Yatağan Termik Santralinin çevresel ve toplumsal etkilerini tespit etmek amacıyla bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, Yatağan Termik Santrali’nin yarattığı çevresel sorunlar farklı toplum kesimleri tarafından farklı biçimlerde yorumlanmıştır. Santralin yarattığı sorunlar Yatağan’›n köylerinde yaşayanlar açısından yaşamsal derecede önemli sorunlar olarak tanımlanmıştır. Ayrıca santralin yörenin tarımsal üretimi üzerinde yaptığı yıkıcı etkiler mahkeme kararlarıyla ortaya konmuştur. Buna karşın Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde, hatta Yatağan şehir merkezinde yaşayanlar için bile santralin etkileri dikkate değer ölçüde önemli olarak değerlendirilmemiştir. Yatağan Termik Santrali’nin çevresel ve toplumsal etkilerinin toplumsal olarak algılanışı değerlendirildiğinde, Yatağan’ın köylerinde yaşayanların, Yatağan Termik Santrali çalışanlarına göre daha fazla çevresel duyarlılığa sahip oldukları görülmüştür. Bunun nedeni santral çalışanlarının, santralin yarattığı ekonomik katma değeri, santralin yarattığı çevresel etkilerden daha önemli olarak değerlendirmeleridir. Başka bir deyimle, Yatağan Termik Santrali çalışanları, santralin yarattığı ekonomik katma değer ile yarattığı olumsuz çevresel etkileri değerlendirmek ikilemi ile karşı karşıya kalmışlar; bu ikilem karşısında, tercihlerini santralin yarattığı ekonomik katma değerden yana kullanmışlardır.

Yatağan Termik Santrali, Muğla iline bağlı Yatağan ilçesinde kurulu ve düşük kalorili kömür ile çalışan bir enerji santralidir. Santralin yarattığı çevresel ve toplumsal sorunlar değerlendirildiğinde yukarıda söz konusu edilen ikilemi görmek mümkündür. Yatağan Termik Santralinin çevresel ve toplumsal etkilerini tespit etmek amacıyla bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, Yatağan Termik Santrali’nin yarattığı çevresel sorunlar farklı toplum kesimleri tarafından farklı biçimlerde yorumlanmıştır. Santralin yarattığı sorunlar Yatağan’›n köylerinde yaşayanlar açısından yaşamsal derecede önemli sorunlar olarak tanımlanmıştır. Ayrıca santralin yörenin tarımsal üretimi üzerinde yaptığı yıkıcı etkiler mahkeme kararlarıyla ortaya konmuştur. Buna karşın Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde, hatta Yatağan şehir merkezinde yaşayanlar için bile santralin etkileri dikkate değer ölçüde önemli olarak değerlendirilmemiştir. Yatağan Termik Santrali’nin çevresel ve toplumsal etkilerinin toplumsal olarak algılanışı değerlendirildiğinde, Yatağan’ın köylerinde yaşayanların, Yatağan Termik Santrali çalışanlarına göre daha fazla çevresel duyarlılığa sahip oldukları görülmüştür. Bunun nedeni santral çalışanlarının, santralin yarattığı ekonomik katma değeri, santralin yarattığı çevresel etkilerden daha önemli olarak değerlendirmeleridir. Başka bir deyimle, Yatağan Termik Santrali çalışanları, santralin yarattığı ekonomik katma değer ile yarattığı olumsuz çevresel etkileri değerlendirmek ikilemi ile karşı karşıya kalmışlar; bu ikilem karşısında, tercihlerini santralin yarattığı ekonomik katma değerden yana kullanmışlardır.

3. Soru

Türkiye’de çevre toplum ilişkilerini ulusal düzeyde inceleyen ilk araştırma nedir?

Türkiye’de çevre toplum ilişkilerini ulusal düzeyde inceleyen ilk araştırma nedir?

Türkiye’de çevre toplum ilişkilerini ulusal düzeyde inceleyen ilk araştırma nedir?

Türkiye’de çevre toplum ilişkilerini ulusal düzeyde inceleyen ilk araştırma nedir?

Türkiye’de çevre toplum ilişkilerini ulusal düzeyde inceleyen ilk araştırma nedir?

Cevap

Türkiye’de çevre toplum ilişkilerini ulusal düzeyde inceleyen belki de ilk araştırma Türkiye’de Çevrecilik: Türkiye’de Çevreye İlişkin Toplumsal Eğilimler (Tuna, 2006) başlıklı kitap ve bu kitap kapsamında yer alan araştırmadır.

Türkiye’de çevre toplum ilişkilerini ulusal düzeyde inceleyen belki de ilk araştırma Türkiye’de Çevrecilik: Türkiye’de Çevreye İlişkin Toplumsal Eğilimler (Tuna, 2006) başlıklı kitap ve bu kitap kapsamında yer alan araştırmadır.

Türkiye’de çevre toplum ilişkilerini ulusal düzeyde inceleyen belki de ilk araştırma Türkiye’de Çevrecilik: Türkiye’de Çevreye İlişkin Toplumsal Eğilimler (Tuna, 2006) başlıklı kitap ve bu kitap kapsamında yer alan araştırmadır.

Türkiye’de çevre toplum ilişkilerini ulusal düzeyde inceleyen belki de ilk araştırma Türkiye’de Çevrecilik: Türkiye’de Çevreye İlişkin Toplumsal Eğilimler (Tuna, 2006) başlıklı kitap ve bu kitap kapsamında yer alan araştırmadır.

Türkiye’de çevre toplum ilişkilerini ulusal düzeyde inceleyen belki de ilk araştırma Türkiye’de Çevrecilik: Türkiye’de Çevreye İlişkin Toplumsal Eğilimler (Tuna, 2006) başlıklı kitap ve bu kitap kapsamında yer alan araştırmadır.

4. Soru

Türkiye’de çevre toplum ilişkileri düşünüldüğünde toplumun çevre konusunda, çevre ile ekonomik kalkınma arasında yaşadığı ikilemi çözmenin yolu nedir?

Türkiye’de çevre toplum ilişkileri düşünüldüğünde toplumun çevre konusunda, çevre ile ekonomik kalkınma arasında yaşadığı ikilemi çözmenin yolu nedir?

Türkiye’de çevre toplum ilişkileri düşünüldüğünde toplumun çevre konusunda, çevre ile ekonomik kalkınma arasında yaşadığı ikilemi çözmenin yolu nedir?

Türkiye’de çevre toplum ilişkileri düşünüldüğünde toplumun çevre konusunda, çevre ile ekonomik kalkınma arasında yaşadığı ikilemi çözmenin yolu nedir?

Türkiye’de çevre toplum ilişkileri düşünüldüğünde toplumun çevre konusunda, çevre ile ekonomik kalkınma arasında yaşadığı ikilemi çözmenin yolu nedir?

Cevap

Türkiye’de çevre toplum ilişkileri genel olarak değerlendirildiğinde; toplumun çevre konusunda, çevre ile ekonomik kalkınma arasında bir ikilem ile karşı karşıya kaldığına daha önce değinilmişti. Söz konusu ikilemin olası çözüm yolu ise ekonomik kalkınma, büyüme ve toplumsal refah beklentilerini göz ardı etmeden çevresel faktörleri dikkate alarak, çevresel duyarlılıkları arttırmaktır.

Türkiye’de çevre toplum ilişkileri genel olarak değerlendirildiğinde; toplumun çevre konusunda, çevre ile ekonomik kalkınma arasında bir ikilem ile karşı karşıya kaldığına daha önce değinilmişti. Söz konusu ikilemin olası çözüm yolu ise ekonomik kalkınma, büyüme ve toplumsal refah beklentilerini göz ardı etmeden çevresel faktörleri dikkate alarak, çevresel duyarlılıkları arttırmaktır.

Türkiye’de çevre toplum ilişkileri genel olarak değerlendirildiğinde; toplumun çevre konusunda, çevre ile ekonomik kalkınma arasında bir ikilem ile karşı karşıya kaldığına daha önce değinilmişti. Söz konusu ikilemin olası çözüm yolu ise ekonomik kalkınma, büyüme ve toplumsal refah beklentilerini göz ardı etmeden çevresel faktörleri dikkate alarak, çevresel duyarlılıkları arttırmaktır.

Türkiye’de çevre toplum ilişkileri genel olarak değerlendirildiğinde; toplumun çevre konusunda, çevre ile ekonomik kalkınma arasında bir ikilem ile karşı karşıya kaldığına daha önce değinilmişti. Söz konusu ikilemin olası çözüm yolu ise ekonomik kalkınma, büyüme ve toplumsal refah beklentilerini göz ardı etmeden çevresel faktörleri dikkate alarak, çevresel duyarlılıkları arttırmaktır.

Türkiye’de çevre toplum ilişkileri genel olarak değerlendirildiğinde; toplumun çevre konusunda, çevre ile ekonomik kalkınma arasında bir ikilem ile karşı karşıya kaldığına daha önce değinilmişti. Söz konusu ikilemin olası çözüm yolu ise ekonomik kalkınma, büyüme ve toplumsal refah beklentilerini göz ardı etmeden çevresel faktörleri dikkate alarak, çevresel duyarlılıkları arttırmaktır.

5. Soru

Çevre konusundaki toplumsal eğilimler açısıdan çevreciliğin üç boyutu nedir?

Çevre konusundaki toplumsal eğilimler açısıdan çevreciliğin üç boyutu nedir?

Çevre konusundaki toplumsal eğilimler açısıdan çevreciliğin üç boyutu nedir?

Çevre konusundaki toplumsal eğilimler açısıdan çevreciliğin üç boyutu nedir?

Cevap

Çevre konusundaki toplumsal eğilimler açısından çevreciliğin üç boyutu olarak çevresel dünya görüşü, çevresel kaygı ve çevresel taahhüt tanımlanmıştır.

Çevre konusundaki toplumsal eğilimler açısından çevreciliğin üç boyutu olarak çevresel dünya görüşü, çevresel kaygı ve çevresel taahhüt tanımlanmıştır.

Çevre konusundaki toplumsal eğilimler açısından çevreciliğin üç boyutu olarak çevresel dünya görüşü, çevresel kaygı ve çevresel taahhüt tanımlanmıştır.

6. Soru

Türk toplumu açısından çevresel duyarlılık hangi düzeydedir?

Türk toplumu açısından çevresel duyarlılık hangi düzeydedir?

Türk toplumu açısından çevresel duyarlılık hangi düzeydedir?

Türk toplumu açısından çevresel duyarlılık hangi düzeydedir?

Türk toplumu açısından çevresel duyarlılık hangi düzeydedir?

Cevap

Araştırma verileri genel olarak değerlendirildiğinde, katılımcılar çevresel konularda bir duyarlığa sahip olduklarını ifade etmektedirler. Ancak, çevresel duyarlılığın gerektirdiği sorumluluk söz konusu olduğunda katılımcılar, çevresel konulara ilişkin sorumluğun kendilerinde değil başkalarında (örneğin devlet, işadamları gibi) olduğu durumlarda son derece duyarlı ve istekli iken; sorumluluğun doğrudan kendilerinde olması gerektiği durumlarda yeterince duyarlı ve istekli görünmemektedirler. Bu durum özellikle Çevre Bakanlığı çalışanları için daha fazla geçerlidir. Bu da göstermektedir ki, Türk toplumu açısından çevresel duyarlılık daha bilgilenme düzeyinde olup, henüz bilinçlenme ve eylem düzeyinde değildir.

Araştırma verileri genel olarak değerlendirildiğinde, katılımcılar çevresel konularda bir duyarlığa sahip olduklarını ifade etmektedirler. Ancak, çevresel duyarlılığın gerektirdiği sorumluluk söz konusu olduğunda katılımcılar, çevresel konulara ilişkin sorumluğun kendilerinde değil başkalarında (örneğin devlet, işadamları gibi) olduğu durumlarda son derece duyarlı ve istekli iken; sorumluluğun doğrudan kendilerinde olması gerektiği durumlarda yeterince duyarlı ve istekli görünmemektedirler. Bu durum özellikle Çevre Bakanlığı çalışanları için daha fazla geçerlidir. Bu da göstermektedir ki, Türk toplumu açısından çevresel duyarlılık daha bilgilenme düzeyinde olup, henüz bilinçlenme ve eylem düzeyinde değildir.

Araştırma verileri genel olarak değerlendirildiğinde, katılımcılar çevresel konularda bir duyarlığa sahip olduklarını ifade etmektedirler. Ancak, çevresel duyarlılığın gerektirdiği sorumluluk söz konusu olduğunda katılımcılar, çevresel konulara ilişkin sorumluğun kendilerinde değil başkalarında (örneğin devlet, işadamları gibi) olduğu durumlarda son derece duyarlı ve istekli iken; sorumluluğun doğrudan kendilerinde olması gerektiği durumlarda yeterince duyarlı ve istekli görünmemektedirler. Bu durum özellikle Çevre Bakanlığı çalışanları için daha fazla geçerlidir. Bu da göstermektedir ki, Türk toplumu açısından çevresel duyarlılık daha bilgilenme düzeyinde olup, henüz bilinçlenme ve eylem düzeyinde değildir.

Araştırma verileri genel olarak değerlendirildiğinde, katılımcılar çevresel konularda bir duyarlığa sahip olduklarını ifade etmektedirler. Ancak, çevresel duyarlılığın gerektirdiği sorumluluk söz konusu olduğunda katılımcılar, çevresel konulara ilişkin sorumluğun kendilerinde değil başkalarında (örneğin devlet, işadamları gibi) olduğu durumlarda son derece duyarlı ve istekli iken; sorumluluğun doğrudan kendilerinde olması gerektiği durumlarda yeterince duyarlı ve istekli görünmemektedirler. Bu durum özellikle Çevre Bakanlığı çalışanları için daha fazla geçerlidir. Bu da göstermektedir ki, Türk toplumu açısından çevresel duyarlılık daha bilgilenme düzeyinde olup, henüz bilinçlenme ve eylem düzeyinde değildir.

Araştırma verileri genel olarak değerlendirildiğinde, katılımcılar çevresel konularda bir duyarlığa sahip olduklarını ifade etmektedirler. Ancak, çevresel duyarlılığın gerektirdiği sorumluluk söz konusu olduğunda katılımcılar, çevresel konulara ilişkin sorumluğun kendilerinde değil başkalarında (örneğin devlet, işadamları gibi) olduğu durumlarda son derece duyarlı ve istekli iken; sorumluluğun doğrudan kendilerinde olması gerektiği durumlarda yeterince duyarlı ve istekli görünmemektedirler. Bu durum özellikle Çevre Bakanlığı çalışanları için daha fazla geçerlidir. Bu da göstermektedir ki, Türk toplumu açısından çevresel duyarlılık daha bilgilenme düzeyinde olup, henüz bilinçlenme ve eylem düzeyinde değildir.

7. Soru

Çevresel değerler ölçeğinin üç boyutundan biri olan çevresel dünya görüşü nedir?

Çevresel değerler ölçeğinin üç boyutundan biri olan çevresel dünya görüşü nedir?

Çevresel değerler ölçeğinin üç boyutundan biri olan çevresel dünya görüşü nedir?

Çevresel değerler ölçeğinin üç boyutundan biri olan çevresel dünya görüşü nedir?

Çevresel değerler ölçeğinin üç boyutundan biri olan çevresel dünya görüşü nedir?

Cevap

Çevresel dünya görüşü, çevreciliğin genel ve temel formu olarak tanımlanmıştır. Çevreciliğin bu boyutu yanıtlayıcıların çevre konusundaki genel zihinsel kavramsallaştırmaları ve çevre ile endüstrileşme, kalkınma, bilim ve teknoloji arasındaki ilişkilere ilişkin eğilimlerini ifade eder.

Çevresel dünya görüşü, çevreciliğin genel ve temel formu olarak tanımlanmıştır. Çevreciliğin bu boyutu yanıtlayıcıların çevre konusundaki genel zihinsel kavramsallaştırmaları ve çevre ile endüstrileşme, kalkınma, bilim ve teknoloji arasındaki ilişkilere ilişkin eğilimlerini ifade eder.

Çevresel dünya görüşü, çevreciliğin genel ve temel formu olarak tanımlanmıştır. Çevreciliğin bu boyutu yanıtlayıcıların çevre konusundaki genel zihinsel kavramsallaştırmaları ve çevre ile endüstrileşme, kalkınma, bilim ve teknoloji arasındaki ilişkilere ilişkin eğilimlerini ifade eder.

Çevresel dünya görüşü, çevreciliğin genel ve temel formu olarak tanımlanmıştır. Çevreciliğin bu boyutu yanıtlayıcıların çevre konusundaki genel zihinsel kavramsallaştırmaları ve çevre ile endüstrileşme, kalkınma, bilim ve teknoloji arasındaki ilişkilere ilişkin eğilimlerini ifade eder.

Çevresel dünya görüşü, çevreciliğin genel ve temel formu olarak tanımlanmıştır. Çevreciliğin bu boyutu yanıtlayıcıların çevre konusundaki genel zihinsel kavramsallaştırmaları ve çevre ile endüstrileşme, kalkınma, bilim ve teknoloji arasındaki ilişkilere ilişkin eğilimlerini ifade eder.

8. Soru

Türkiye’de endüstriyel sektörlerin çevresel açıdan duyarlılığı nasıldır?

Türkiye’de endüstriyel sektörlerin çevresel açıdan duyarlılığı nasıldır?

Türkiye’de endüstriyel sektörlerin çevresel açıdan duyarlılığı nasıldır?

Türkiye’de endüstriyel sektörlerin çevresel açıdan duyarlılığı nasıldır?

Türkiye’de endüstriyel sektörlerin çevresel açıdan duyarlılığı nasıldır?

Cevap

Türkiye’deki endüstriyel sektörlerin çevresel açıdan yapısal olarak değerlendirilmesi yapılacak olursa şöyle bir görünüm ortaya çıkar. Türkiye’de endüstriyel sektörler ağırlıklı olarak, demir-çelik, petro-kimya, tekstil, otomotiv ve çimento gibi görece daha düşük teknolojiye dayalı ve çevresel açıdan da kirletici nitelikleri ağırlıklı sektörlerdir. Dolayısıyla çevresel açıdan kirletici niteliği ağırlıklı olan bu sektörlerin çevresel konularda çok fazla duyarlı olmadıkları görülmektedir. Bunun en önemli nedeni toplumsal düzeyde ve yasal ve yönetsel düzeyde çevresel duyarlılığın oldukça düşük olmasıdır.

Türkiye’deki endüstriyel sektörlerin çevresel açıdan yapısal olarak değerlendirilmesi yapılacak olursa şöyle bir görünüm ortaya çıkar. Türkiye’de endüstriyel sektörler ağırlıklı olarak, demir-çelik, petro-kimya, tekstil, otomotiv ve çimento gibi görece daha düşük teknolojiye dayalı ve çevresel açıdan da kirletici nitelikleri ağırlıklı sektörlerdir. Dolayısıyla çevresel açıdan kirletici niteliği ağırlıklı olan bu sektörlerin çevresel konularda çok fazla duyarlı olmadıkları görülmektedir. Bunun en önemli nedeni toplumsal düzeyde ve yasal ve yönetsel düzeyde çevresel duyarlılığın oldukça düşük olmasıdır.

Türkiye’deki endüstriyel sektörlerin çevresel açıdan yapısal olarak değerlendirilmesi yapılacak olursa şöyle bir görünüm ortaya çıkar. Türkiye’de endüstriyel sektörler ağırlıklı olarak, demir-çelik, petro-kimya, tekstil, otomotiv ve çimento gibi görece daha düşük teknolojiye dayalı ve çevresel açıdan da kirletici nitelikleri ağırlıklı sektörlerdir. Dolayısıyla çevresel açıdan kirletici niteliği ağırlıklı olan bu sektörlerin çevresel konularda çok fazla duyarlı olmadıkları görülmektedir. Bunun en önemli nedeni toplumsal düzeyde ve yasal ve yönetsel düzeyde çevresel duyarlılığın oldukça düşük olmasıdır.

Türkiye’deki endüstriyel sektörlerin çevresel açıdan yapısal olarak değerlendirilmesi yapılacak olursa şöyle bir görünüm ortaya çıkar. Türkiye’de endüstriyel sektörler ağırlıklı olarak, demir-çelik, petro-kimya, tekstil, otomotiv ve çimento gibi görece daha düşük teknolojiye dayalı ve çevresel açıdan da kirletici nitelikleri ağırlıklı sektörlerdir. Dolayısıyla çevresel açıdan kirletici niteliği ağırlıklı olan bu sektörlerin çevresel konularda çok fazla duyarlı olmadıkları görülmektedir. Bunun en önemli nedeni toplumsal düzeyde ve yasal ve yönetsel düzeyde çevresel duyarlılığın oldukça düşük olmasıdır.

Türkiye’deki endüstriyel sektörlerin çevresel açıdan yapısal olarak değerlendirilmesi yapılacak olursa şöyle bir görünüm ortaya çıkar. Türkiye’de endüstriyel sektörler ağırlıklı olarak, demir-çelik, petro-kimya, tekstil, otomotiv ve çimento gibi görece daha düşük teknolojiye dayalı ve çevresel açıdan da kirletici nitelikleri ağırlıklı sektörlerdir. Dolayısıyla çevresel açıdan kirletici niteliği ağırlıklı olan bu sektörlerin çevresel konularda çok fazla duyarlı olmadıkları görülmektedir. Bunun en önemli nedeni toplumsal düzeyde ve yasal ve yönetsel düzeyde çevresel duyarlılığın oldukça düşük olmasıdır.

9. Soru

Endüstriyel sektörlerin çevresel konularda daha duyarlı olmaları nasıl sağlanabilir?

Endüstriyel sektörlerin çevresel konularda daha duyarlı olmaları nasıl sağlanabilir?

Endüstriyel sektörlerin çevresel konularda daha duyarlı olmaları nasıl sağlanabilir?

Endüstriyel sektörlerin çevresel konularda daha duyarlı olmaları nasıl sağlanabilir?

Endüstriyel sektörlerin çevresel konularda daha duyarlı olmaları nasıl sağlanabilir?

Cevap

Endüstriyel sektörlerin çevresel konularda daha duyarlı olmaları, dolayısıyla çevresel duyarlılığın gerektirdiği önlemleri almak ve yatırımları yapmak büyük ölçüde, bu sektörler üzerinde oluşturulacak kamuoyu baskısına ve yönetimsel düzeyde oluşturulacak yaptırım ve baskılara bağlıdır. Bunun yanında, artık üretim sürecinde çevreye daha duyarlı ürünlere karşı giderek artan ölçüde bir talebin oluşmakta olduğu görülmektedir.

Endüstriyel sektörlerin çevresel konularda daha duyarlı olmaları, dolayısıyla çevresel duyarlılığın gerektirdiği önlemleri almak ve yatırımları yapmak büyük ölçüde, bu sektörler üzerinde oluşturulacak kamuoyu baskısına ve yönetimsel düzeyde oluşturulacak yaptırım ve baskılara bağlıdır. Bunun yanında, artık üretim sürecinde çevreye daha duyarlı ürünlere karşı giderek artan ölçüde bir talebin oluşmakta olduğu görülmektedir.

Endüstriyel sektörlerin çevresel konularda daha duyarlı olmaları, dolayısıyla çevresel duyarlılığın gerektirdiği önlemleri almak ve yatırımları yapmak büyük ölçüde, bu sektörler üzerinde oluşturulacak kamuoyu baskısına ve yönetimsel düzeyde oluşturulacak yaptırım ve baskılara bağlıdır. Bunun yanında, artık üretim sürecinde çevreye daha duyarlı ürünlere karşı giderek artan ölçüde bir talebin oluşmakta olduğu görülmektedir.

Endüstriyel sektörlerin çevresel konularda daha duyarlı olmaları, dolayısıyla çevresel duyarlılığın gerektirdiği önlemleri almak ve yatırımları yapmak büyük ölçüde, bu sektörler üzerinde oluşturulacak kamuoyu baskısına ve yönetimsel düzeyde oluşturulacak yaptırım ve baskılara bağlıdır. Bunun yanında, artık üretim sürecinde çevreye daha duyarlı ürünlere karşı giderek artan ölçüde bir talebin oluşmakta olduğu görülmektedir.

Endüstriyel sektörlerin çevresel konularda daha duyarlı olmaları, dolayısıyla çevresel duyarlılığın gerektirdiği önlemleri almak ve yatırımları yapmak büyük ölçüde, bu sektörler üzerinde oluşturulacak kamuoyu baskısına ve yönetimsel düzeyde oluşturulacak yaptırım ve baskılara bağlıdır. Bunun yanında, artık üretim sürecinde çevreye daha duyarlı ürünlere karşı giderek artan ölçüde bir talebin oluşmakta olduğu görülmektedir.

10. Soru

Anayasa çevre korumasını nasıl düzenlemektedir?

Anayasa çevre korumasını nasıl düzenlemektedir?

Anayasa çevre korumasını nasıl düzenlemektedir?

Anayasa çevre korumasını nasıl düzenlemektedir?

Anayasa çevre korumasını nasıl düzenlemektedir?

Cevap

Anayasa çevre korumasını üç boyutuyla düzenlemektedir: Devletin ödevi, yurttaşların ödevi ve herkesin hakkı

Anayasa çevre korumasını üç boyutuyla düzenlemektedir: Devletin ödevi, yurttaşların ödevi ve herkesin hakkı

Anayasa çevre korumasını üç boyutuyla düzenlemektedir: Devletin ödevi, yurttaşların ödevi ve herkesin hakkı

Anayasa çevre korumasını üç boyutuyla düzenlemektedir: Devletin ödevi, yurttaşların ödevi ve herkesin hakkı

Anayasa çevre korumasını üç boyutuyla düzenlemektedir: Devletin ödevi, yurttaşların ödevi ve herkesin hakkı

11. Soru

Türkiye’de çevresel süreçlerin kontrolü, planlanması ve yönetiminden hangi bakanlık sorumludur?

Türkiye’de çevresel süreçlerin kontrolü, planlanması ve yönetiminden hangi bakanlık sorumludur?

Türkiye’de çevresel süreçlerin kontrolü, planlanması ve yönetiminden hangi bakanlık sorumludur?

Türkiye’de çevresel süreçlerin kontrolü, planlanması ve yönetiminden hangi bakanlık sorumludur?

Cevap

Türkiye’de çevresel süreçlerin kontrolü, planlanması ve yönetiminden Çevre ve Şehirleşme Bakanlığı sorumludur.

Türkiye’de çevresel süreçlerin kontrolü, planlanması ve yönetiminden Çevre ve Şehirleşme Bakanlığı sorumludur.

Türkiye’de çevresel süreçlerin kontrolü, planlanması ve yönetiminden Çevre ve Şehirleşme Bakanlığı sorumludur.

Türkiye’de çevresel süreçlerin kontrolü, planlanması ve yönetiminden Çevre ve Şehirleşme Bakanlığı sorumludur.

12. Soru

Çevre hareketinin yükselişe geçmesi ne zaman olmuştur?

Çevre hareketinin yükselişe geçmesi ne zaman olmuştur?

Çevre hareketinin yükselişe geçmesi ne zaman olmuştur?

Çevre hareketinin yükselişe geçmesi ne zaman olmuştur?

Çevre hareketinin yükselişe geçmesi ne zaman olmuştur?

Cevap

1980 sonrasında yeşil ya da çevreci hareketler toplumda seslerini duyurmaya ve bir çevresel duyarlılık oluşturmak için kamuoyu oluşturmaya başlamışlardır. Bu sayede çevre konusu aynı zamanda politik bir konu olabilmiştir. Çevre hareketinin de diğer politik hareketler gibi 1980 sonrasında yükselişe geçmesinin tesadüf olmadığı görülür. Çünkü serbest piyasa ekonomisine geçiş süreciyle birlikte endüstrileşmenin yaygınlaşması, çevreye verilen tahribatların artmasına yol açmıştır. Çevre üzerinde meydana gelen bu tahribatlar ise çevre konusunda bir farkındalık ve bilinçlenmenin ortaya çıkmasına ve çevre hareketlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

1980 sonrasında yeşil ya da çevreci hareketler toplumda seslerini duyurmaya ve bir çevresel duyarlılık oluşturmak için kamuoyu oluşturmaya başlamışlardır. Bu sayede çevre konusu aynı zamanda politik bir konu olabilmiştir. Çevre hareketinin de diğer politik hareketler gibi 1980 sonrasında yükselişe geçmesinin tesadüf olmadığı görülür. Çünkü serbest piyasa ekonomisine geçiş süreciyle birlikte endüstrileşmenin yaygınlaşması, çevreye verilen tahribatların artmasına yol açmıştır. Çevre üzerinde meydana gelen bu tahribatlar ise çevre konusunda bir farkındalık ve bilinçlenmenin ortaya çıkmasına ve çevre hareketlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

1980 sonrasında yeşil ya da çevreci hareketler toplumda seslerini duyurmaya ve bir çevresel duyarlılık oluşturmak için kamuoyu oluşturmaya başlamışlardır. Bu sayede çevre konusu aynı zamanda politik bir konu olabilmiştir. Çevre hareketinin de diğer politik hareketler gibi 1980 sonrasında yükselişe geçmesinin tesadüf olmadığı görülür. Çünkü serbest piyasa ekonomisine geçiş süreciyle birlikte endüstrileşmenin yaygınlaşması, çevreye verilen tahribatların artmasına yol açmıştır. Çevre üzerinde meydana gelen bu tahribatlar ise çevre konusunda bir farkındalık ve bilinçlenmenin ortaya çıkmasına ve çevre hareketlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

1980 sonrasında yeşil ya da çevreci hareketler toplumda seslerini duyurmaya ve bir çevresel duyarlılık oluşturmak için kamuoyu oluşturmaya başlamışlardır. Bu sayede çevre konusu aynı zamanda politik bir konu olabilmiştir. Çevre hareketinin de diğer politik hareketler gibi 1980 sonrasında yükselişe geçmesinin tesadüf olmadığı görülür. Çünkü serbest piyasa ekonomisine geçiş süreciyle birlikte endüstrileşmenin yaygınlaşması, çevreye verilen tahribatların artmasına yol açmıştır. Çevre üzerinde meydana gelen bu tahribatlar ise çevre konusunda bir farkındalık ve bilinçlenmenin ortaya çıkmasına ve çevre hareketlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

1980 sonrasında yeşil ya da çevreci hareketler toplumda seslerini duyurmaya ve bir çevresel duyarlılık oluşturmak için kamuoyu oluşturmaya başlamışlardır. Bu sayede çevre konusu aynı zamanda politik bir konu olabilmiştir. Çevre hareketinin de diğer politik hareketler gibi 1980 sonrasında yükselişe geçmesinin tesadüf olmadığı görülür. Çünkü serbest piyasa ekonomisine geçiş süreciyle birlikte endüstrileşmenin yaygınlaşması, çevreye verilen tahribatların artmasına yol açmıştır. Çevre üzerinde meydana gelen bu tahribatlar ise çevre konusunda bir farkındalık ve bilinçlenmenin ortaya çıkmasına ve çevre hareketlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

13. Soru

Yeşiller Partisi nedir?

Yeşiller Partisi nedir?

Yeşiller Partisi nedir?

Yeşiller Partisi nedir?

Yeşiller Partisi nedir?

Cevap

Yeşiller Partisi tüm dünyada çevreci hareketin en önemli siyasi temsilcilerinden birisi olarak kabul edilir. Ağırlıklı olarak Avrupa’da olmak üzere tüm dünyada Yeşiller adıyla anılan bir çevreci hareketin varlığından söz edilebilir. Bu hareket bazı ülkelerde siyasi parti formunda örgütlendiği gibi, bazı ülkelerde ise sadece bir sivil toplum örgütü şeklinde örgütlenmiştir.

Yeşiller Partisi tüm dünyada çevreci hareketin en önemli siyasi temsilcilerinden birisi olarak kabul edilir. Ağırlıklı olarak Avrupa’da olmak üzere tüm dünyada Yeşiller adıyla anılan bir çevreci hareketin varlığından söz edilebilir. Bu hareket bazı ülkelerde siyasi parti formunda örgütlendiği gibi, bazı ülkelerde ise sadece bir sivil toplum örgütü şeklinde örgütlenmiştir.

Yeşiller Partisi tüm dünyada çevreci hareketin en önemli siyasi temsilcilerinden birisi olarak kabul edilir. Ağırlıklı olarak Avrupa’da olmak üzere tüm dünyada Yeşiller adıyla anılan bir çevreci hareketin varlığından söz edilebilir. Bu hareket bazı ülkelerde siyasi parti formunda örgütlendiği gibi, bazı ülkelerde ise sadece bir sivil toplum örgütü şeklinde örgütlenmiştir.

Yeşiller Partisi tüm dünyada çevreci hareketin en önemli siyasi temsilcilerinden birisi olarak kabul edilir. Ağırlıklı olarak Avrupa’da olmak üzere tüm dünyada Yeşiller adıyla anılan bir çevreci hareketin varlığından söz edilebilir. Bu hareket bazı ülkelerde siyasi parti formunda örgütlendiği gibi, bazı ülkelerde ise sadece bir sivil toplum örgütü şeklinde örgütlenmiştir.

Yeşiller Partisi tüm dünyada çevreci hareketin en önemli siyasi temsilcilerinden birisi olarak kabul edilir. Ağırlıklı olarak Avrupa’da olmak üzere tüm dünyada Yeşiller adıyla anılan bir çevreci hareketin varlığından söz edilebilir. Bu hareket bazı ülkelerde siyasi parti formunda örgütlendiği gibi, bazı ülkelerde ise sadece bir sivil toplum örgütü şeklinde örgütlenmiştir.

14. Soru

Yeşiller partisi Türkiye’de ilk kez ne zaman ve kim tarafından kurulmuştur?

Cevap

Yeşiller Partisi Türkiye’de ilkkez 1988 yılında Celal Ertuğ tarafından kurulmuştur.

Yeşiller Partisi Türkiye’de ilkkez 1988 yılında Celal Ertuğ tarafından kurulmuştur.

Yeşiller Partisi Türkiye’de ilkkez 1988 yılında Celal Ertuğ tarafından kurulmuştur.

Yeşiller Partisi Türkiye’de ilkkez 1988 yılında Celal Ertuğ tarafından kurulmuştur.

15. Soru

Türkiye Çevre Vakfı’nın (TÇV) çalışma alanları nedir?

Türkiye Çevre Vakfı’nın (TÇV) çalışma alanları nedir?

Türkiye Çevre Vakfı’nın (TÇV) çalışma alanları nedir?

Türkiye Çevre Vakfı’nın (TÇV) çalışma alanları nedir?

Türkiye Çevre Vakfı’nın (TÇV) çalışma alanları nedir?

Cevap

Türkiye Çevre Vakfı’nın çalışma alanları; araştırma ve yayın yoluyla kamuoyunun aydınlatılmasıdır.

Türkiye Çevre Vakfı’nın çalışma alanları; araştırma ve yayın yoluyla kamuoyunun aydınlatılmasıdır.

Türkiye Çevre Vakfı’nın çalışma alanları; araştırma ve yayın yoluyla kamuoyunun aydınlatılmasıdır.

Türkiye Çevre Vakfı’nın çalışma alanları; araştırma ve yayın yoluyla kamuoyunun aydınlatılmasıdır.

Türkiye Çevre Vakfı’nın çalışma alanları; araştırma ve yayın yoluyla kamuoyunun aydınlatılmasıdır.

16. Soru

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) ne zaman kurulmuştur merkezleri nerededir?

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) ne zaman kurulmuştur merkezleri nerededir?

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) ne zaman kurulmuştur merkezleri nerededir?

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) ne zaman kurulmuştur merkezleri nerededir?

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) ne zaman kurulmuştur merkezleri nerededir?

Cevap

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı, (TÜRÇEV) 1993 yılında kurulmuştur. Vakfın merkezi Ankara’da olup Antalya’da ve Muğla’da sorumlu elemanları bulunmaktadır.

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı, (TÜRÇEV) 1993 yılında kurulmuştur. Vakfın merkezi Ankara’da olup Antalya’da ve Muğla’da sorumlu elemanları bulunmaktadır.

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı, (TÜRÇEV) 1993 yılında kurulmuştur. Vakfın merkezi Ankara’da olup Antalya’da ve Muğla’da sorumlu elemanları bulunmaktadır.

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı, (TÜRÇEV) 1993 yılında kurulmuştur. Vakfın merkezi Ankara’da olup Antalya’da ve Muğla’da sorumlu elemanları bulunmaktadır.

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı, (TÜRÇEV) 1993 yılında kurulmuştur. Vakfın merkezi Ankara’da olup Antalya’da ve Muğla’da sorumlu elemanları bulunmaktadır.

17. Soru

Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) ne zaman kurulmuştur?

Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) ne zaman kurulmuştur?

Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) ne zaman kurulmuştur?

Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) ne zaman kurulmuştur?

Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) ne zaman kurulmuştur?

Cevap

Türkiye’de ambalaj atıklarının ekonomik ve düzenli geri kazanımı için sanayi, yerel yönetim ve tüketicilerin katkı ve katılımları ile sürdürülebilir bir geri kazanım sisteminin kurulmasına katkıda bulunmak amacıyla, 1 Kasım 1991’de ülkemizin 14 önde gelen sanayi kuruluşunun girişimleri ile kurulmuş, kar amacı gütmeyen bir vakıftır. ÇEVKO Vakfı, bugüne kadar cam, metal, plastik, kompozit ve kağıt/karton türü ambalaj atıklarının sağlıklı, temiz bir şekilde geri kazanımlarının sağlanması amacıyla, gereken sistemin oluşturulması için çalışmalar gerçekleştirmektedir.

Türkiye’de ambalaj atıklarının ekonomik ve düzenli geri kazanımı için sanayi, yerel yönetim ve tüketicilerin katkı ve katılımları ile sürdürülebilir bir geri kazanım sisteminin kurulmasına katkıda bulunmak amacıyla, 1 Kasım 1991’de ülkemizin 14 önde gelen sanayi kuruluşunun girişimleri ile kurulmuş, kar amacı gütmeyen bir vakıftır. ÇEVKO Vakfı, bugüne kadar cam, metal, plastik, kompozit ve kağıt/karton türü ambalaj atıklarının sağlıklı, temiz bir şekilde geri kazanımlarının sağlanması amacıyla, gereken sistemin oluşturulması için çalışmalar gerçekleştirmektedir.

Türkiye’de ambalaj atıklarının ekonomik ve düzenli geri kazanımı için sanayi, yerel yönetim ve tüketicilerin katkı ve katılımları ile sürdürülebilir bir geri kazanım sisteminin kurulmasına katkıda bulunmak amacıyla, 1 Kasım 1991’de ülkemizin 14 önde gelen sanayi kuruluşunun girişimleri ile kurulmuş, kar amacı gütmeyen bir vakıftır. ÇEVKO Vakfı, bugüne kadar cam, metal, plastik, kompozit ve kağıt/karton türü ambalaj atıklarının sağlıklı, temiz bir şekilde geri kazanımlarının sağlanması amacıyla, gereken sistemin oluşturulması için çalışmalar gerçekleştirmektedir.

Türkiye’de ambalaj atıklarının ekonomik ve düzenli geri kazanımı için sanayi, yerel yönetim ve tüketicilerin katkı ve katılımları ile sürdürülebilir bir geri kazanım sisteminin kurulmasına katkıda bulunmak amacıyla, 1 Kasım 1991’de ülkemizin 14 önde gelen sanayi kuruluşunun girişimleri ile kurulmuş, kar amacı gütmeyen bir vakıftır. ÇEVKO Vakfı, bugüne kadar cam, metal, plastik, kompozit ve kağıt/karton türü ambalaj atıklarının sağlıklı, temiz bir şekilde geri kazanımlarının sağlanması amacıyla, gereken sistemin oluşturulması için çalışmalar gerçekleştirmektedir.

Türkiye’de ambalaj atıklarının ekonomik ve düzenli geri kazanımı için sanayi, yerel yönetim ve tüketicilerin katkı ve katılımları ile sürdürülebilir bir geri kazanım sisteminin kurulmasına katkıda bulunmak amacıyla, 1 Kasım 1991’de ülkemizin 14 önde gelen sanayi kuruluşunun girişimleri ile kurulmuş, kar amacı gütmeyen bir vakıftır. ÇEVKO Vakfı, bugüne kadar cam, metal, plastik, kompozit ve kağıt/karton türü ambalaj atıklarının sağlıklı, temiz bir şekilde geri kazanımlarının sağlanması amacıyla, gereken sistemin oluşturulması için çalışmalar gerçekleştirmektedir.

18. Soru

Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) ne zaman kurulmuştur, hedefi nedir?

Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) ne zaman kurulmuştur, hedefi nedir?

Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) ne zaman kurulmuştur, hedefi nedir?

Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) ne zaman kurulmuştur, hedefi nedir?

Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) ne zaman kurulmuştur, hedefi nedir?

Cevap

TEMA, 11 Eylül 1992 tarihinde, Hayrettin Karaca ve Tekfen Holding kurucu ortaklarından, Nihat Gökyiğit tarafından kurulmuştur. Vakfın hedefi öncelikle kamuoyuna, eğitim kurumlarına, basın yayın organlarına, toprak erozyonunun nedenleri, vahim sonuçları ve ülkemizin çöl olma tehlikesi konusunda bir farkındalık yaratmaktır.

TEMA, 11 Eylül 1992 tarihinde, Hayrettin Karaca ve Tekfen Holding kurucu ortaklarından, Nihat Gökyiğit tarafından kurulmuştur. Vakfın hedefi öncelikle kamuoyuna, eğitim kurumlarına, basın yayın organlarına, toprak erozyonunun nedenleri, vahim sonuçları ve ülkemizin çöl olma tehlikesi konusunda bir farkındalık yaratmaktır.

TEMA, 11 Eylül 1992 tarihinde, Hayrettin Karaca ve Tekfen Holding kurucu ortaklarından, Nihat Gökyiğit tarafından kurulmuştur. Vakfın hedefi öncelikle kamuoyuna, eğitim kurumlarına, basın yayın organlarına, toprak erozyonunun nedenleri, vahim sonuçları ve ülkemizin çöl olma tehlikesi konusunda bir farkındalık yaratmaktır.

TEMA, 11 Eylül 1992 tarihinde, Hayrettin Karaca ve Tekfen Holding kurucu ortaklarından, Nihat Gökyiğit tarafından kurulmuştur. Vakfın hedefi öncelikle kamuoyuna, eğitim kurumlarına, basın yayın organlarına, toprak erozyonunun nedenleri, vahim sonuçları ve ülkemizin çöl olma tehlikesi konusunda bir farkındalık yaratmaktır.

TEMA, 11 Eylül 1992 tarihinde, Hayrettin Karaca ve Tekfen Holding kurucu ortaklarından, Nihat Gökyiğit tarafından kurulmuştur. Vakfın hedefi öncelikle kamuoyuna, eğitim kurumlarına, basın yayın organlarına, toprak erozyonunun nedenleri, vahim sonuçları ve ülkemizin çöl olma tehlikesi konusunda bir farkındalık yaratmaktır.

19. Soru

Çevre Koruma ve Araştırma Vakfı (ÇEVKOR) ne zaman kurulmuştur amacı nedir?

Çevre Koruma ve Araştırma Vakfı (ÇEVKOR) ne zaman kurulmuştur amacı nedir?

Çevre Koruma ve Araştırma Vakfı (ÇEVKOR) ne zaman kurulmuştur amacı nedir?

Çevre Koruma ve Araştırma Vakfı (ÇEVKOR) ne zaman kurulmuştur amacı nedir?

Çevre Koruma ve Araştırma Vakfı (ÇEVKOR) ne zaman kurulmuştur amacı nedir?

Cevap

ÇEVKOR, 1991 yılında Ege ve Dokuz Eylül Üniversitelerindeki öğretim üyeleri tarafından kurulan bir vakıftır. Vakfın amacı, doğal, tarihi ve kültürel varlıkların korunması, geliştirilmesi, yaşatılması, çevre kirliliği meydana getirmeyecek sistemlerin teşvik ve geliştirilmesi, toplumun her kesiminde çevre bilincinin arttırılması ve bu konuda eğitim çalışmalarının yapılmasıdır.

ÇEVKOR, 1991 yılında Ege ve Dokuz Eylül Üniversitelerindeki öğretim üyeleri tarafından kurulan bir vakıftır. Vakfın amacı, doğal, tarihi ve kültürel varlıkların korunması, geliştirilmesi, yaşatılması, çevre kirliliği meydana getirmeyecek sistemlerin teşvik ve geliştirilmesi, toplumun her kesiminde çevre bilincinin arttırılması ve bu konuda eğitim çalışmalarının yapılmasıdır.

ÇEVKOR, 1991 yılında Ege ve Dokuz Eylül Üniversitelerindeki öğretim üyeleri tarafından kurulan bir vakıftır. Vakfın amacı, doğal, tarihi ve kültürel varlıkların korunması, geliştirilmesi, yaşatılması, çevre kirliliği meydana getirmeyecek sistemlerin teşvik ve geliştirilmesi, toplumun her kesiminde çevre bilincinin arttırılması ve bu konuda eğitim çalışmalarının yapılmasıdır.

ÇEVKOR, 1991 yılında Ege ve Dokuz Eylül Üniversitelerindeki öğretim üyeleri tarafından kurulan bir vakıftır. Vakfın amacı, doğal, tarihi ve kültürel varlıkların korunması, geliştirilmesi, yaşatılması, çevre kirliliği meydana getirmeyecek sistemlerin teşvik ve geliştirilmesi, toplumun her kesiminde çevre bilincinin arttırılması ve bu konuda eğitim çalışmalarının yapılmasıdır.

ÇEVKOR, 1991 yılında Ege ve Dokuz Eylül Üniversitelerindeki öğretim üyeleri tarafından kurulan bir vakıftır. Vakfın amacı, doğal, tarihi ve kültürel varlıkların korunması, geliştirilmesi, yaşatılması, çevre kirliliği meydana getirmeyecek sistemlerin teşvik ve geliştirilmesi, toplumun her kesiminde çevre bilincinin arttırılması ve bu konuda eğitim çalışmalarının yapılmasıdır.

20. Soru

Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) ne zaman kurulmuştur amacı nedir?

Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) ne zaman kurulmuştur amacı nedir?

Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) ne zaman kurulmuştur amacı nedir?

Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) ne zaman kurulmuştur amacı nedir?

Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) ne zaman kurulmuştur amacı nedir?

Cevap

Deniz Temiz Derneği/TURMEPA, ülkemiz kıyı ve denizlerinin korunmasını ulusal bir öncelik haline getirmek ve gelecek nesillere temiz denizlerin kucakladığı yaşanabilir bir Türkiye bırakmak amacıyla 8 Nisan 1994 yılında Rahmi M. Koç’un kurucu başkanlığında, Deniz Ticaret Odası ile birlikte başlatılmış bir sivil toplum hareketidir. Derneğin amacı, 8.333 km’lik kıyı şeridinde bölge koordinatörleriyle, denizleri yaşatmak olarak tanımlanmıştır.

Deniz Temiz Derneği/TURMEPA, ülkemiz kıyı ve denizlerinin korunmasını ulusal bir öncelik haline getirmek ve gelecek nesillere temiz denizlerin kucakladığı yaşanabilir bir Türkiye bırakmak amacıyla 8 Nisan 1994 yılında Rahmi M. Koç’un kurucu başkanlığında, Deniz Ticaret Odası ile birlikte başlatılmış bir sivil toplum hareketidir. Derneğin amacı, 8.333 km’lik kıyı şeridinde bölge koordinatörleriyle, denizleri yaşatmak olarak tanımlanmıştır.

Deniz Temiz Derneği/TURMEPA, ülkemiz kıyı ve denizlerinin korunmasını ulusal bir öncelik haline getirmek ve gelecek nesillere temiz denizlerin kucakladığı yaşanabilir bir Türkiye bırakmak amacıyla 8 Nisan 1994 yılında Rahmi M. Koç’un kurucu başkanlığında, Deniz Ticaret Odası ile birlikte başlatılmış bir sivil toplum hareketidir. Derneğin amacı, 8.333 km’lik kıyı şeridinde bölge koordinatörleriyle, denizleri yaşatmak olarak tanımlanmıştır.

Deniz Temiz Derneği/TURMEPA, ülkemiz kıyı ve denizlerinin korunmasını ulusal bir öncelik haline getirmek ve gelecek nesillere temiz denizlerin kucakladığı yaşanabilir bir Türkiye bırakmak amacıyla 8 Nisan 1994 yılında Rahmi M. Koç’un kurucu başkanlığında, Deniz Ticaret Odası ile birlikte başlatılmış bir sivil toplum hareketidir. Derneğin amacı, 8.333 km’lik kıyı şeridinde bölge koordinatörleriyle, denizleri yaşatmak olarak tanımlanmıştır.

Deniz Temiz Derneği/TURMEPA, ülkemiz kıyı ve denizlerinin korunmasını ulusal bir öncelik haline getirmek ve gelecek nesillere temiz denizlerin kucakladığı yaşanabilir bir Türkiye bırakmak amacıyla 8 Nisan 1994 yılında Rahmi M. Koç’un kurucu başkanlığında, Deniz Ticaret Odası ile birlikte başlatılmış bir sivil toplum hareketidir. Derneğin amacı, 8.333 km’lik kıyı şeridinde bölge koordinatörleriyle, denizleri yaşatmak olarak tanımlanmıştır.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.