Açıköğretim Ders Notları

Basın Fotoğrafçılığı Dersi 8. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Basın Fotoğrafçılığı Dersi 8. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Basın Fotoğrafçılığında Yeni Yönelimler

Basın Fotoğrafçılığında Yeni Yönelimler

Geçmişe bakıldığında haber aktarım aracı olarak fotoğraf kullanımının işlevselliğini ve anlamını yitirdiğinin ilk kez bugün savunulmadığı görülecektir. Sinemanın ve özellikle televizyonun yaygınlaşmasından sonra da benzer öngörülerde bulunulmuştur. Ancak zaman içerisinde sinemanın da televizyonun da ne birbirine ne de haber aktarım aracı olarak fotoğrafa alternatif olmadığı anlaşılmıştır. Yeni tartışmalar, sayısal teknoloji ve internet başlıkları altında gerçekleşmektedir. Akılcı bir değerlendirmeyle sayısal teknoloji ve internetin haber fotoğrafının hem üretim hem de tüketim sürecini nasıl etkilediğini sorgularken olumlu ve olumsuz etkileri doğru belirleyip birlikte anlamlandırmak gerekir. Olumsuz olduğu düşünülen etkiler sıkça gündeme getirilirken, haber fotoğrafı üretim maliyetlerinin düşmesi, üretim araçlarının çeşitlenmesi ve bu araçların özelliklerinin güçlenmesi, aktarım olanaklarının kolaylaşması, artık bilgiye ulaşımın neredeyse sınırsız olması, yeni kitle iletişim ortamlarının ortaya çıkması vs. gibi ilk anda akla gelen gelişmelerdir. Film, banyo, fotoğraf kâğıdı vs. gibi yüksek maliyetli kalemlere sayısal teknoloji ile fotoğraf üreten makineler sayesinde gereksinim kalmaması, basın kuruluşlarında ekonomik anlamda önemli bir rahatlamaya neden olmuştur. Foto muhabirleri de sayısal teknoloji sayesinde sayısız avantaj elde etmiştir. Çekim sonucunu anında görebilmeleri, değişken ışık koşullarında çalışan foto muhabirlerinin pozlama kontrollerini kolaylaştırmıştır. Sayısal fotoğraf makinelerine, aynı bellek kartına farklı ISO aralıklarında çekim yapabilme özelliğinin eklenmesi, onları farklı ISO değerlerinde çeşit çeşit film taşımaktan kurtarmıştır. Yine ortam ışığına ve renk sıcaklıklarına fotoğraf makinelerini adapte edebildikleri beyaz dengesi (white balance) ayarlarının bu makinelerde yer alması, çekimlerdeki teknik kaliteyi arttırdığı gibi daha yaratıcı fotoğraflar üretmelerini sağlamıştır. Böylece renk düzeltme filtrelerine de gerek kalmamıştır. Tüm bunların yanı sıra, günümüz teknolojilerinin, haber fotoğrafının üretim sürecinde olduğu gibi tüketim sürecinin de neredeyse tamamında köklü değişimlere neden olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

İnternet ve Sayısal Teknoloji Çağı

İnternet ve bilginin sayısallaşması birbirini doğuran, birbirini güçlendiren ve büyüten, birbirlerini etkiledikleri gibi diğer her alanı dolaylı ya da dolaysız etkileyen böylece kendi çağlarını belirleyen en başat teknolojiler olmuştur. Bu durumdan haber fotoğrafçılığı da payına düşeni doğal olarak almıştır.

Haber Fotoğrafı Üretim Sürecine İnternetin Etkileri

Haber fotoğrafçılığını diğer fotoğraf türlerinden ayıran özelliklerin başında, fotoğrafların bir kitle ile paylaşılması zorunluluğu gelir. Haber fotoğrafçısı kamuoyunun “gözüdür” ve kamuoyu adına gördüklerini en kısa süre içinde onlarla paylaşması gerekmektedir. Yayım organları, bu nedenle tarih boyunca, günün koşullarından en etkili şekilde yararlanmaya çaba göstermişlerdir. Atlı arabalar, trenler, otomobiller, gemiler, uçaklar vs. fotoğrafçıların farklı coğrafyalardan çektikleri fotoğrafları gazete ve dergilere ulaştırabilmek amacıyla kullanılmıştır. Bu yönde öncü diğer çalışmalar olmakla birlikte fotografik veri aktarımı için 1935 yılı milat olarak kabul edilebilir. Bu tarihte, New York yakınlarındaki bir dağa düşen uçağın fotoğrafı, Associated Press haber ajansı tarafından “telefoto”adı verilen bir cihazla abonelere iletilmiştir. Telefoto cihazı ile fotoğraf aktarımı için şu aşamalardan geçilmesi gerekiyordu: Öncelikle çekilen filmin banyo edildikten sonra fotoğraf kartına basılması gerekiyordu. Ardından, telefoto verici cihazı üzerine sabit bir şekilde tutturulan fotoğraf, bu cihazda bulunan analog telefon bağlantı yuvalarına telefon hattı takılarak iletime hazır hale getiriliyordu. Telefoto verici cihazıyla gönderilen fotoğraf, gazete merkezlerindeki “telefoto alıcı cihazları” tarafından alınıyordu. Bu sistemle, bir kare renkli fotoğraf -telefon ve elektrik hatlarında sorun yaşanmazsa- yarım saat civarı bir sürede karşı tarafa iletilebiliyordu. Bu süre, yaşanabilen olumsuzluklar nedeniyle kimi zaman saatlerce sürüyordu. Foto muhabirleri, bu uzun fotoğraf aktarma süresi için de sabit bir telefon hattının bulunduğu noktadan ayrılamadıklarından, devam eden haber konularından da uzak kalıyorlardı. Hızlı bir şekilde fotoğraflarını haber merkezlerine iletmeye çabalayan foto muhabirleri, olayların başlangıç anlarında kısa bir süre çalışıp, habere konu olan süreç devam ederken olay yerinden ayrılıp sabit telefon noktalarında saatler geçiriyorlardı. Bu da, bir gazetecinin en büyük kâbusu olan “haber atlama”yı sıklıkla yaşamalarına neden oluyordu.

İnternetin Haber Fotoğrafı Üretimine Etkileri

İlk elektronik postanın 1971 yılında yan yana duran bir bilgisayardan diğerine gönderilmesi, iletişim teknolojisi açısından foto muhabirlerine büyük bir müjde oldu. Bu alanda yapılan çalışmalar sonucunda uzak bilgisayara veri aktarımı da ilk kez 1978 yılında bir telefon hattı aracılığı ile yapıldı. Günümüzde, internet bağlantısı sayesinde foto muhabirleri bulundukları noktadan kolaylıkla fotoğraflarını editör masalarına gönderebilmektedir. Veri aktarımında kullanılan dizüstü bilgisayarlar ve akıllı telefonlar foto muhabirlerinin çantalarında taşıdıkları standart aksesuarlar arasına girmiş durumdadır. Sürekli gelişen veri aktarma teknolojisi sayesinde, profesyonel fotoğraf makinelerinden, herhangi bir aracı cihaza gereksinim kalmadan da fotoğrafların editöre aktarılması kısa bir süre içinde gerçekleşecektir. Haber fotoğrafçılığı, yazıyla da desteklenen bir fotoğraf türüdür. Diğer gazetecilik kollarında olduğu gibi foto muhabirliğinde de gündeme ilişkin bilgilere ulaşmak yaşamsal önemdedir. Cep telefonları, gazeteciliğin diğer alanlarında çalışan meslektaşları gibi foto muhabirleri için de hem birbirleriyle hem de haber kaynaklarıyla iletişimlerini sağlayan en önemli yardımcıdır. Foto muhabirleri haber konuları ile ilgili internette araştırma yapmanın yanı sıra, haber kaynaklarıyla, meslektaş ve editörleriyle kurabildikleri anlık iletişimler sayesinde, editörleri tarafından yönlendirilebilmekte, olay yerine daha kısa sürede ulaşabilmekte, bilgileri paylaşabilmekte, veri aktarabilmektedir. Geçmiş ile “internet destekli” günümüz foto muhabirliği karşılaştırıldığında, iş akışının rahatlaması ve daha sağlıklı sonuçlar elde edilmesi açısından aralarında belirgin bir farklılık göze çarpmaktadır. İnternet, ele alınacak konulara ilişkin farklı görüşler hakkında detaylı bilgi sahibi olmak, iletişime geçilecek kişi, kurum, kuruluşlara vb. en kısa sürede ulaşabilmek, ele alınacak konuların daha önce işlenip işlenmediğini, işlendiyse daha farklı neler yapılabileceği konusunda bir yargı oluşturmak gibi akla ilk gelebilecek konularda foto muhabirlerine erişim kolaylığı ve zaman kazandırmıştır. Birçok açıdan mesleki gelişime ve mesleki örgütlenmeye de önemli fırsatlar tanımaktadır. Fotoğrafın, basılı medyada yıllardır süregelen “daha fazla yer bulabilme” arzusu, aynı yayınların web sitesi versiyonları sayesinde neredeyse sınırsız fotoğraf kullanabilme serbestliğine dönüşmüştür. Ziyaretçilerinin görüntülediği sayfa sayısı ve sitede kalma süreleri üzerinden “tirajı” ölçümlendirilen web sitelerinde, görsel malzemelerin (fotoğraf, video, infografikler vb.) bu amaca önemli katkı sağladığı görülmektedir.

Sayısal Teknolojinin Haber Fotoğrafı Üretim Sürecine Etkileri

Nesnelerin görüntülerini içeren veriler sayısal teknolojiden önce film, fotoğraf kartı gibi yüzeylere kaydediliyordu. Bugün gelinen noktada görüntü içeren verinin sayısal veriye dönüştürülebilmesi, bundan da öte görüntünün sayısal veri olarak üretilebilmesi mümkündür. Bu sayede haber fotoğrafının; aktarımı hızlanmış ve kolaylaşmış, üretim maliyeti düşmüş, görüntü kalitesi artmış, üretimi ve tüketimi kolaylaymış, arşivlenmesi ucuzlamış ve arşiv kullanımı kolaylaşmış, yeni sunum biçim ve ortamları artmıştır. Ancak sayısal fotoğrafa üretildikten sonra uygulanabilecek değişikliklerin filmli fotoğraf teknolojisi ile karşılaştırılamayacak boyutta olması ve bu uygulamaların son derece kolaylaşmış olması başka tartışmalara neden olmaktadır. Kötü niyetli ya da bilinçsiz değişikliklerin haber fotoğrafının aktardığı gerçekliğe bağlılığından ne kadar uzaklaştırdığı konusundaki belirsizlik ve denetleme zorluğu bu tartışmaların temelini oluşturmaktadır. Bir diğer sorun da, sayısal fotoğrafların kolay ulaşılabilirliğine bağlı olarak her geçen gün daha sık karşılaşılan telif hakkı ihlalleridir.

Foto Muhabirliğinden Görsel Gazeteciliğe

Sayısal teknolojinin fotoğraf makinelerine eklemlenmesiyle birlikte, “geleneksel foto muhabirliği” kavramı da tekrar ele alınmaktadır. Fotoğraf çekim sürecini kolaylaştıran, sağladığı olanaklarla foto muhabirine içeriği estetize etmek için daha fazla zaman kullanımı sağlayan sayısal fotoğraf makineleri artık video kaydı da yapabilmektedir. Günümüzde piyasaya sürülen DSLR fotoğraf makinelerinin tamamı video kayıt özelliği ile alıcısının karşısına çıkmaktadır. Basın kuruluşları, “henüz” foto muhabirlerinden gittikleri olaylardan video görüntüsü getirmelerini istememekle birlikte, onları geleceğe hazırlamak için bazı hizmet içi eğitim programlarından geçirmektedir. Associated Press, Reuters ve AFP gibi uluslararası haber ajanslarının da içinde yer aldığı medya kurumları, foto muhabirlerine “Fotoğraf makineleri ile nasıl video çekilir?”, “Ses kaydı nasıl alınır?”, “Video montajı nasıl yapılır?” gibi eğitimler vermektedir. Profesyonel fotoğraf makinelerinin birçoğunda ses kayıt alma özelliği olmakla birlikte, foto muhabirleri ortam seslerini daha sağlıklı almak için günümüzde gelişmiş sayısal ses kayıt cihazları kullanmaktadır. Bu durumda, foto muhabirlerinin gittikleri haberlerde fotoğraf mı yoksa video mu çekeceği sorusu daha sık gündeme gelmektedir. Ancak bu soru henüz net bir yanıta sahip değildir. Bazı kurumlar birden fazla foto muhabirini olay yerine gönderip içlerinden birine video çektirirken, diğerleri video çekimlerini genellikle “foto röportaj” çalışmalarında kullanmaktadır.

Foto Muhabirliğinde Yeni Arayışlar

Yeni deneyimlerle çağımızın haber fotoğraf dili de daha önceki dönemlerde olduğu gibi kendi yolunu bulacak ve üslubunu inşa edecektir. Doğru elemeyi gerçekleştirecek olan yine zaman olacaktır. Bu eleme sürecinin yol haritasını ise çağımızın özgün dinamikleri belirleyecektir. “iPhoneography” bu tür arayışların anlaşılabilmesi için güçlü bir örnek olarak gösterilebilir. Apple firmasının ürettiği akıllı cep telefonları ticari bir ürün olmaktan öte çağımızın fenomenleri arasında görülebilir mi? Foto muhabirleri yalnızca kullanım kolaylığı ya da zorunlu oldukları koşullarda mı bu ve benzeri cihazları tercih etmektedirler?

iPhoneography

Dünyanın en kapsamlı fotoğraf paylaşım sitesi Flickr’a yüklenen toplam fotoğraf sayısı, Eylül 2010 rakamlarına göre 5 milyar adet idi. Site yetkililerinin açıklamalarına göre, son yıllarda yüklenen fotoğraf pastasında azımsanmayacak bir dilim iPhone marka yeni nesil cep telefonları ile çekilen fotoğraflardan oluşuyor. Günümüzde çok sayıda foto muhabiri, fotoğraf makinesinin yanı sıra yüksek çözünürlüklü fotoğraf çekme, çekilen görüntüyü paylaşabilme gibi gazeteciliğin gereksinimlerini karşılama özelliği olan bu tür akıllı cep telefonlarını yanlarından ayırmamaktadır. Foto muhabirlerinin, görece büyük boyutlardaki profesyonel fotoğraf makineleri ile girmelerine izin verilmeyen, ya da o makinelerini ortaya çıkardıklarında tepki çekeceklerini düşündükleri ortamlarda başvurdukları “can simitleri”, ceplerinde taşıdıkları telefonlarının olduğu görülmektedir. Foto muhabirleri arasında, çalışmalarına “farklı bir anlatım tarzı” kattığı için cep telefonu ile fotoğraf çekenlerin sayısı da azımsanmayacak ölçüdedir. Artık iPhone ve benzeri akıllı telefonları neredeyse her önemli haber konusunun foto röportajında kullanılırken görmek mümkündür. Film mi sayısal mı tartışmalarının çoktan geride kaldığı bir dönemde, Kodakchrome filmin üretimi durduruldu ve “son rulo” National Geographic fotoğrafçısı Steve Mccury’ye verildi. Mccury o 36’lık rulosu ile dünyayı dolaştı ve oldukça idareli kullanmaya özen göstererek fotoğraflar çekti. Mccury’nin, son rulo için karar verdiği çekimler öncesi, dijital fotoğraf makinesi ile prova çekimleri yaptığını söylemesi bir anlamda sayısal teknolojinin filme karşı üstünlüğünün göstergesi gibidir.

Haber Fotoğrafının Yeni sunum Biçimleri

Foto muhabirliği, hikâyelerin fotoğraflarla anlatılmasıdır. Bu öykülerin anlatım dili, teknolojideki gelişmelere paralel olarak değişim göstermiştir. Önceleri sadece gazete sayfalarına basılan sınırlı sayıdaki -hatta çoğu zaman tekfotoğrafla anlatılmaya çalışılan öyküler, fotoğraf ağırlıklı haber dergilerinin ortaya çıkmasıyla daha fazla sayıda fotoğrafla anlatılmaya çalışılmıştır. Altyazı bilgileriyle desteklenen bu fotoğraflarla hazırlanan foto röportajlar günümüzde hala bir sunum şekli olarak kabul edilmektedir. Günümüz foto muhabirleri, görsel öykülerini fotoğraf, ses, video, animasyon gibi unsurların bir arada kullanılması olarak tanımlanan multimedya yöntemiyle görücüye çıkarmaktadır.

Çoklu Ortam (Multimedya) Uygulamaları

World Press Photo, 2011 yılında, basın fotoğrafçılığının dalları arasında düzenlediği yarışmasına “multimedya” kategorisini de ekleyerek, basın fotoğrafçılığının bu yeni sunum biçimi ile üretilmiş çalışmaları dillendirmeye başlamıştır. Ajanslar ve gazetelerin artık bünyelerinde multimedya editörleri istihdam etmeye başladıkları günümüzde, foto muhabirlerinden, foto röportajlarını “multimedya” sunumuna uygun üretmesi istenmektedir. Bu isteği karşılayabilmeleri için, foto muhabirlerinin fotoğraf çekmenin dışında yeni beceriler edinmeleri de gerekmektedir. Sadece iyi bir ses kayıt cihazı almak değil, sesleri düzenleyebilecekleri (editing) yazılımları da öğrenmelidirler. Başarılı bir multimedya uygulaması hazırlamak öncelikle iyi bir “içerik” yapısı oluşturmakla mümkündür. Konunun evrensel olması, ilgi çekiciliği, konu ve karakterin sürükleyici özellikleri, seçilen konunun benzersizliği ya da az rastlanır olması, duygusal öğeler içermesi, bir sorunu ortaya koyup çözümüne de yer vermesi ve öykünün kısa bir zaman diliminde anlatılması gibi özellikler, izleyicilerin multimedyaya ilgisini arttırır. İlgi çekici bir konu bulmak, multimedyaya iyi bir içerik sağlamak için yeterli değildir. Foto röportaj yapmak için olağanüstü bir fotoğrafçı olmanın dışında olağanüstü bir gazetecilik yeteneği de gereklidir. Fotoğrafların multimedya formatında hazırlanıp sunulması, foto muhabirlerine çok sayıda avantaj sağlar: 1) Bu tür sunumlarda fotoğraf baskısına gereksinim duyulmadığı için sunum maliyetini azalır. 2)Masaüstü yayıncılığa uygun bir sunum tarzı olduğu için, çalışmasını geniş kitlelere internet üzerinden kolayca ulaştırabilir. Hele çoklu dil seçeneği ile hazırlanırlarsa, dünyanın her köşesindeki ilgililerine kolayca hitap edebilir. İnternet üzerinde bir adrese yüklenildiğinde, izleyicinin elinin altında olur, dilediği zaman tekrar tekrar izleyebilir. Ayrıca, sunumunda güncellemeler yapılabildiğinden, öykü geliştirilmiş haliyle izleyicisine tekrar ulaştırılabilir. 3) Multimedya sunumlarını hazırlarken ses, video, grafik, animasyon gibi unsurlardan da yararlanılabildiğinden anlatım kolaylığı sağlanır, öyküler daha kısa sürede ve kolay anlaşılabilir. Basılı ortamda kullanılması mümkün olamayan ilgi uyandırmaya yönelik çok sayıda yaratıcı teknik, multimedya uygulamalarında kolaylıkla kullanılabilir. İnteraktif multimedyalar sayesinde okur da sürecin bir parçası haline sokulabilir. 4) Sunuma yerleştirilecek linkler aracılığı ile okur/izleyiciye, “sunumu yönlendirme” zevki yaşatılabilir.5) Ziyaret edilen sayfadaki kalış süresini arttırdığı için yayınlandığı ortama ekonomik getiriye de dönüşebilecek saygınlık kazandırır.

Yeni Sunum Ortamları

21. yüzyıl kuşağı, dokunmatik ekran yüzeyinde parmak uçlarını gezdirerek yetişmektedir. Bu yeni durum, insanoğlunun bundan önce deneyimlediği diğer tüm görsel veri aktarım ortamlarından oldukça farklıdır. Haber fotoğrafçılığı üzerinde çok önemle durulması gereken bir teknolojik olanakla yüz yüzedir.

Akıllı Telefon Uygulamaları ve Tablet Dergiler

Sayısal teknoloji, yıllardır çalışmalarını gazete ve dergilerde kamuoyuna sunan, kitap ya da sergi gibi mecraları ekonomik nedenlerle nadir kullanabilen foto muhabirlerine her gün yeni alanlar açmaktadır. Akıllı cep telefonlarına yüklenebilen uygulamalar, oto muhabirlerine “kendi yayın organlarının sahibi” olma olanağı sunmaktadır. Küçük bir ücret karşılığı cep telefonlarına indirilebilen kendi uygulamalarını yaptıran foto muhabirleri küresel pazara açılabilmektedir. Bu, matbaa masrafları, dağıtım giderleri vb. gibi yüksek maliyetler altında zorlanan fotoğraf ve haber dergileri için de iyi bir çıkış yolu olmaktadır. Hatta basılı yayını olmayan ve sadece “tablet” ortamında okurlarıyla buluşan elektronik dergiler ortaya çıkmıştır.

Yurttaş Foto Muhabirliği Kavramı

Cep telefonlarına fotoğraf çekebilme yeteneğinin eklenmesi ile dünya nüfusunun önemli bir bölümü ceplerinde “fotoğraf makineleri” ile dolaşmaya başlamıştır. Sıra dışı olduğuna inandıkları her şeyi kayda geçiren insanlar, ürettikleri görüntüleri diledikleri yere de internet teknolojisi sayesinde kolayca transfer edebilmektedir. En etkileyici sıcak görüntüler onların vizörlerinden gazete ve internet sayfalarına, televizyon ekranlarına taşınmaktadır. Kısa sürede kurumsallaştılar ve mesleki tanımları bile yapıldı, artık onlara “Yurttaş foto muhabiri” denilmektedir. Günümüzde cep telefonlarının yanı sıra sayısal fotoğraf makinelerinin de fiyatları oldukça uygun hale gelmiştir. Görüntü üreten bu tür aletlere sahip olmak ekonomik açıdan kolaylaşmıştır. Böylece dünyanın hangi köşesinde “haber” niteliği taşıyan bir olay yaşanıyorsa, o olayın çok yakınlarında bir fotoğraf makinesinin bulunma olasılığı da son derece artmıştır. Herkesin cebinde fotoğraf makinesi olunca, haber takibi yapmakla görevli “gazeteci yurttaşa” yüzlerce milyon “yurttaş gazeteci” eklenivermiştir. “Yurttaş gazeteci”ler bilinen anlamda gazeteci değildir. Haber üretimine değişik şekillerde katkı sağlarlar ama bu katkıları süreklilik arz etmez. Bu güne dek, iki tür yurttaş gazeteciliği ön plana çıkmıştır. Bunlardan ilki; “blogger” da denilen, kendi ürettiklerini internette kendileri yayınlayanlar, diğerleri ise çektikleri görüntüleri büyük medya kuruluşları ile paylaşanlardır. Bunları da kendi aralarında ikiye ayrılabiliriz: Ürettiklerini ücretsiz paylaşmaya çalışanlar ve satarak gelir elde etmeyi amaçlayanlar. Yurttaş gazetecilik ürünlerini kullanacak editörlerin en çok dikkat etmesi gereken unsur güvenilirliktir. Bu kişiler, bir haber kurumu ile yasal bir sözleşme altında sürekliliği olan bir şekilde çalışmadıklarından, haber üretimi konusunda bilgisiz ve deneyimsizdirler. İşten atılma ya da cezalandırılma gibi yaptırımlar onlar için söz konusu olmadığından bildikleri ya da sezdikleri doğruları kolaylıkla göz ardı edebilirler. Fotoğraf işleme programlarını kullanarak fotoğrafların orijinalini manipüle edebilir, kendilerinin üretmedikleri yazı, fotoğraf ve videoları kendilerininmiş gibi haber kuruluşlarına göndererek ciddi telif sorunlarına yol açabilirler. O nedenle “yurttaş gazetecilerden” gelen haber materyallerine azami dikkat edilmesi, kendileriyle bire bir iletişime geçilmesi hatta yazılı ve imzalı taahhüt alınması gerekmektedir. Bu durumda yurttaş gazetecileri sürdürülebilir haber kaynağı olarak görmek olanaksızdır. Medya kuruluşları tarafından, tüm risklerine rağmen bu tür gazetecilik örnekleri gitgide daha sıklıkla kullanılmaktadır.

Fotoğraf Projelerine Yeni Mali Destek Fırsatları

Günümüzde, medya kuruluşları fotoğraf projeleri için ciddi bütçe kesintisine gitmektedir. Kendi kadrosunda bulunan foto muhabirleri tarafından önerilen projeleri “pahalı” buldukları için geri çeviren medya organları, serbest fotoğrafçıların projelerini de proje öncesi desteklememekte, ortaya çıkardıkları işi satın alma eğiliminde olmaktadırlar. Bu yeni olumsuz koşullar foto muhabirliğine tutku ile bağlı insanların önündeki aşılması en zor engellerdendir. Başarılı projeler haber fotoğrafçıları için hem “kendilerini gerçekleştirmek” hem de meslekte kalıcı ve sağlam bir yer edinmek anlamına gelmektedir. Projelerini üretebilmek için ciddi bütçe sıkıntısı yaşayan foto muhabirleri de, bu kaynağı yaratmak için farklı arayışlar içine girmektedir. Portre, reklam, tanıtım fotoğrafçılığı gibi işlerden elde ettikleri gelirlerle belgesel projeler üreten foto muhabirlerinin sayısı gittikçe artmaktadır. Foto muhabirlerinin projelerini yapmak için başvurduğu yollardan biri de sivil toplum örgütleri ile ortak çalışmalardır. Fotoğraflamak istedikleri konuyla ilgili sivil toplum örgütleriyle ortak hareket eden bazı foto muhabirleri, seyahat, konaklama gibi giderleri bu örgütlerin bütçesinden karşılatmaktadır. Bu yolla üretilen projelerin sunumlarında, katkıda bulunan STÖ’lerin isim ya da logolarına yer veren foto muhabirleri, proje fotoğraflarının bazılarını da STÖ’lerin kullanımına sunmaktadırlar. Gazetecilik ilkeleri bakımından tartışmaya açık bir konu olmakla birlikte bu yöntemi kullanan foto muhabirlerinin sayısı artmaktadır. Projeleri finanse etmek için internet üzerinden bağış toplamak da kullanılan yöntemlerden biridir. Proje destekçileri, yaptıkları bağış oranında projenin destekçisi konumundaki görünürlüklerini daha da belirgin hale getirmektedirler. Diğer bir yöntem de “stok fotoğraf ajansları” için fotoğraf çekmektir. Birer fotoğraf bankası gibi faaliyet gösteren bu ajansların veri tabanına çektikleri fotoğrafları yükleyen fotoğrafçılar, işleri satıldıkça hesaplarında biriken telif paylarını projelerine kaynak olarak kullanmaktadır. Gelecekte bir gün beynimizle görüntüleri kaydedip beyin gücüyle paylaşabilecek olsak bile, insanların hiç eksiksiz tamamının sınırsız bir şekilde zamandan ve mekândan bağımsız olacağı gün gelmeden foto muhabirliğine duyulan gereksinim bitmeyecektir. Bir başka deyişle, insanların salt insan olmalarından kaynaklanan kendilerini olumlu ya da olumsuz, dolaylı ya da dolaysız etkileyebilecek her şeyi bilme, öğrenme haklarını onlar adına kullanacak profesyonellere her zaman gerek olacaktır. Yakın geleceğin foto muhabirlerinin ise yabancı dil bilmeleri, ilgili yazılımlara yeterince hâkim olmaları, yeni teknolojileri üst düzeyde kullanabilmeleri ve kendilerini sürekli yenilemeleri gerektiği açıktır. Görünen o ki, bir medya kuruluşunda tam zamanlı foto muhabiri olarak çalışanların dahi kişisel web siteleri, blogları vs. üzerinden elde edebilecekleri avantajlardan vazgeçmemeleri akıllıca olacaktır. Tüm bunlardan yaralanarak değerli işler ortaya koyabilmelerini mümkün kılacak entelektüel birikim ise, artık geçmişte olduğundan çok daha fazla önem taşımaktadır. İnsanlar değerli olduğu için insanları doğru ve zamanında haberdar etmek de değerlidir. Unutulmamalıdır ki, haber fotoğrafçılığı bu haberdar etme sürecinin doğal ve dolaysız bir parçasıdır.

Basın Fotoğrafçılığında Yeni Yönelimler

Geçmişe bakıldığında haber aktarım aracı olarak fotoğraf kullanımının işlevselliğini ve anlamını yitirdiğinin ilk kez bugün savunulmadığı görülecektir. Sinemanın ve özellikle televizyonun yaygınlaşmasından sonra da benzer öngörülerde bulunulmuştur. Ancak zaman içerisinde sinemanın da televizyonun da ne birbirine ne de haber aktarım aracı olarak fotoğrafa alternatif olmadığı anlaşılmıştır. Yeni tartışmalar, sayısal teknoloji ve internet başlıkları altında gerçekleşmektedir. Akılcı bir değerlendirmeyle sayısal teknoloji ve internetin haber fotoğrafının hem üretim hem de tüketim sürecini nasıl etkilediğini sorgularken olumlu ve olumsuz etkileri doğru belirleyip birlikte anlamlandırmak gerekir. Olumsuz olduğu düşünülen etkiler sıkça gündeme getirilirken, haber fotoğrafı üretim maliyetlerinin düşmesi, üretim araçlarının çeşitlenmesi ve bu araçların özelliklerinin güçlenmesi, aktarım olanaklarının kolaylaşması, artık bilgiye ulaşımın neredeyse sınırsız olması, yeni kitle iletişim ortamlarının ortaya çıkması vs. gibi ilk anda akla gelen gelişmelerdir. Film, banyo, fotoğraf kâğıdı vs. gibi yüksek maliyetli kalemlere sayısal teknoloji ile fotoğraf üreten makineler sayesinde gereksinim kalmaması, basın kuruluşlarında ekonomik anlamda önemli bir rahatlamaya neden olmuştur. Foto muhabirleri de sayısal teknoloji sayesinde sayısız avantaj elde etmiştir. Çekim sonucunu anında görebilmeleri, değişken ışık koşullarında çalışan foto muhabirlerinin pozlama kontrollerini kolaylaştırmıştır. Sayısal fotoğraf makinelerine, aynı bellek kartına farklı ISO aralıklarında çekim yapabilme özelliğinin eklenmesi, onları farklı ISO değerlerinde çeşit çeşit film taşımaktan kurtarmıştır. Yine ortam ışığına ve renk sıcaklıklarına fotoğraf makinelerini adapte edebildikleri beyaz dengesi (white balance) ayarlarının bu makinelerde yer alması, çekimlerdeki teknik kaliteyi arttırdığı gibi daha yaratıcı fotoğraflar üretmelerini sağlamıştır. Böylece renk düzeltme filtrelerine de gerek kalmamıştır. Tüm bunların yanı sıra, günümüz teknolojilerinin, haber fotoğrafının üretim sürecinde olduğu gibi tüketim sürecinin de neredeyse tamamında köklü değişimlere neden olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

İnternet ve Sayısal Teknoloji Çağı

İnternet ve bilginin sayısallaşması birbirini doğuran, birbirini güçlendiren ve büyüten, birbirlerini etkiledikleri gibi diğer her alanı dolaylı ya da dolaysız etkileyen böylece kendi çağlarını belirleyen en başat teknolojiler olmuştur. Bu durumdan haber fotoğrafçılığı da payına düşeni doğal olarak almıştır.

Haber Fotoğrafı Üretim Sürecine İnternetin Etkileri

Haber fotoğrafçılığını diğer fotoğraf türlerinden ayıran özelliklerin başında, fotoğrafların bir kitle ile paylaşılması zorunluluğu gelir. Haber fotoğrafçısı kamuoyunun “gözüdür” ve kamuoyu adına gördüklerini en kısa süre içinde onlarla paylaşması gerekmektedir. Yayım organları, bu nedenle tarih boyunca, günün koşullarından en etkili şekilde yararlanmaya çaba göstermişlerdir. Atlı arabalar, trenler, otomobiller, gemiler, uçaklar vs. fotoğrafçıların farklı coğrafyalardan çektikleri fotoğrafları gazete ve dergilere ulaştırabilmek amacıyla kullanılmıştır. Bu yönde öncü diğer çalışmalar olmakla birlikte fotografik veri aktarımı için 1935 yılı milat olarak kabul edilebilir. Bu tarihte, New York yakınlarındaki bir dağa düşen uçağın fotoğrafı, Associated Press haber ajansı tarafından “telefoto”adı verilen bir cihazla abonelere iletilmiştir. Telefoto cihazı ile fotoğraf aktarımı için şu aşamalardan geçilmesi gerekiyordu: Öncelikle çekilen filmin banyo edildikten sonra fotoğraf kartına basılması gerekiyordu. Ardından, telefoto verici cihazı üzerine sabit bir şekilde tutturulan fotoğraf, bu cihazda bulunan analog telefon bağlantı yuvalarına telefon hattı takılarak iletime hazır hale getiriliyordu. Telefoto verici cihazıyla gönderilen fotoğraf, gazete merkezlerindeki “telefoto alıcı cihazları” tarafından alınıyordu. Bu sistemle, bir kare renkli fotoğraf -telefon ve elektrik hatlarında sorun yaşanmazsa- yarım saat civarı bir sürede karşı tarafa iletilebiliyordu. Bu süre, yaşanabilen olumsuzluklar nedeniyle kimi zaman saatlerce sürüyordu. Foto muhabirleri, bu uzun fotoğraf aktarma süresi için de sabit bir telefon hattının bulunduğu noktadan ayrılamadıklarından, devam eden haber konularından da uzak kalıyorlardı. Hızlı bir şekilde fotoğraflarını haber merkezlerine iletmeye çabalayan foto muhabirleri, olayların başlangıç anlarında kısa bir süre çalışıp, habere konu olan süreç devam ederken olay yerinden ayrılıp sabit telefon noktalarında saatler geçiriyorlardı. Bu da, bir gazetecinin en büyük kâbusu olan “haber atlama”yı sıklıkla yaşamalarına neden oluyordu.

İnternetin Haber Fotoğrafı Üretimine Etkileri

İlk elektronik postanın 1971 yılında yan yana duran bir bilgisayardan diğerine gönderilmesi, iletişim teknolojisi açısından foto muhabirlerine büyük bir müjde oldu. Bu alanda yapılan çalışmalar sonucunda uzak bilgisayara veri aktarımı da ilk kez 1978 yılında bir telefon hattı aracılığı ile yapıldı. Günümüzde, internet bağlantısı sayesinde foto muhabirleri bulundukları noktadan kolaylıkla fotoğraflarını editör masalarına gönderebilmektedir. Veri aktarımında kullanılan dizüstü bilgisayarlar ve akıllı telefonlar foto muhabirlerinin çantalarında taşıdıkları standart aksesuarlar arasına girmiş durumdadır. Sürekli gelişen veri aktarma teknolojisi sayesinde, profesyonel fotoğraf makinelerinden, herhangi bir aracı cihaza gereksinim kalmadan da fotoğrafların editöre aktarılması kısa bir süre içinde gerçekleşecektir. Haber fotoğrafçılığı, yazıyla da desteklenen bir fotoğraf türüdür. Diğer gazetecilik kollarında olduğu gibi foto muhabirliğinde de gündeme ilişkin bilgilere ulaşmak yaşamsal önemdedir. Cep telefonları, gazeteciliğin diğer alanlarında çalışan meslektaşları gibi foto muhabirleri için de hem birbirleriyle hem de haber kaynaklarıyla iletişimlerini sağlayan en önemli yardımcıdır. Foto muhabirleri haber konuları ile ilgili internette araştırma yapmanın yanı sıra, haber kaynaklarıyla, meslektaş ve editörleriyle kurabildikleri anlık iletişimler sayesinde, editörleri tarafından yönlendirilebilmekte, olay yerine daha kısa sürede ulaşabilmekte, bilgileri paylaşabilmekte, veri aktarabilmektedir. Geçmiş ile “internet destekli” günümüz foto muhabirliği karşılaştırıldığında, iş akışının rahatlaması ve daha sağlıklı sonuçlar elde edilmesi açısından aralarında belirgin bir farklılık göze çarpmaktadır. İnternet, ele alınacak konulara ilişkin farklı görüşler hakkında detaylı bilgi sahibi olmak, iletişime geçilecek kişi, kurum, kuruluşlara vb. en kısa sürede ulaşabilmek, ele alınacak konuların daha önce işlenip işlenmediğini, işlendiyse daha farklı neler yapılabileceği konusunda bir yargı oluşturmak gibi akla ilk gelebilecek konularda foto muhabirlerine erişim kolaylığı ve zaman kazandırmıştır. Birçok açıdan mesleki gelişime ve mesleki örgütlenmeye de önemli fırsatlar tanımaktadır. Fotoğrafın, basılı medyada yıllardır süregelen “daha fazla yer bulabilme” arzusu, aynı yayınların web sitesi versiyonları sayesinde neredeyse sınırsız fotoğraf kullanabilme serbestliğine dönüşmüştür. Ziyaretçilerinin görüntülediği sayfa sayısı ve sitede kalma süreleri üzerinden “tirajı” ölçümlendirilen web sitelerinde, görsel malzemelerin (fotoğraf, video, infografikler vb.) bu amaca önemli katkı sağladığı görülmektedir.

Sayısal Teknolojinin Haber Fotoğrafı Üretim Sürecine Etkileri

Nesnelerin görüntülerini içeren veriler sayısal teknolojiden önce film, fotoğraf kartı gibi yüzeylere kaydediliyordu. Bugün gelinen noktada görüntü içeren verinin sayısal veriye dönüştürülebilmesi, bundan da öte görüntünün sayısal veri olarak üretilebilmesi mümkündür. Bu sayede haber fotoğrafının; aktarımı hızlanmış ve kolaylaşmış, üretim maliyeti düşmüş, görüntü kalitesi artmış, üretimi ve tüketimi kolaylaymış, arşivlenmesi ucuzlamış ve arşiv kullanımı kolaylaşmış, yeni sunum biçim ve ortamları artmıştır. Ancak sayısal fotoğrafa üretildikten sonra uygulanabilecek değişikliklerin filmli fotoğraf teknolojisi ile karşılaştırılamayacak boyutta olması ve bu uygulamaların son derece kolaylaşmış olması başka tartışmalara neden olmaktadır. Kötü niyetli ya da bilinçsiz değişikliklerin haber fotoğrafının aktardığı gerçekliğe bağlılığından ne kadar uzaklaştırdığı konusundaki belirsizlik ve denetleme zorluğu bu tartışmaların temelini oluşturmaktadır. Bir diğer sorun da, sayısal fotoğrafların kolay ulaşılabilirliğine bağlı olarak her geçen gün daha sık karşılaşılan telif hakkı ihlalleridir.

Foto Muhabirliğinden Görsel Gazeteciliğe

Sayısal teknolojinin fotoğraf makinelerine eklemlenmesiyle birlikte, “geleneksel foto muhabirliği” kavramı da tekrar ele alınmaktadır. Fotoğraf çekim sürecini kolaylaştıran, sağladığı olanaklarla foto muhabirine içeriği estetize etmek için daha fazla zaman kullanımı sağlayan sayısal fotoğraf makineleri artık video kaydı da yapabilmektedir. Günümüzde piyasaya sürülen DSLR fotoğraf makinelerinin tamamı video kayıt özelliği ile alıcısının karşısına çıkmaktadır. Basın kuruluşları, “henüz” foto muhabirlerinden gittikleri olaylardan video görüntüsü getirmelerini istememekle birlikte, onları geleceğe hazırlamak için bazı hizmet içi eğitim programlarından geçirmektedir. Associated Press, Reuters ve AFP gibi uluslararası haber ajanslarının da içinde yer aldığı medya kurumları, foto muhabirlerine “Fotoğraf makineleri ile nasıl video çekilir?”, “Ses kaydı nasıl alınır?”, “Video montajı nasıl yapılır?” gibi eğitimler vermektedir. Profesyonel fotoğraf makinelerinin birçoğunda ses kayıt alma özelliği olmakla birlikte, foto muhabirleri ortam seslerini daha sağlıklı almak için günümüzde gelişmiş sayısal ses kayıt cihazları kullanmaktadır. Bu durumda, foto muhabirlerinin gittikleri haberlerde fotoğraf mı yoksa video mu çekeceği sorusu daha sık gündeme gelmektedir. Ancak bu soru henüz net bir yanıta sahip değildir. Bazı kurumlar birden fazla foto muhabirini olay yerine gönderip içlerinden birine video çektirirken, diğerleri video çekimlerini genellikle “foto röportaj” çalışmalarında kullanmaktadır.

Foto Muhabirliğinde Yeni Arayışlar

Yeni deneyimlerle çağımızın haber fotoğraf dili de daha önceki dönemlerde olduğu gibi kendi yolunu bulacak ve üslubunu inşa edecektir. Doğru elemeyi gerçekleştirecek olan yine zaman olacaktır. Bu eleme sürecinin yol haritasını ise çağımızın özgün dinamikleri belirleyecektir. “iPhoneography” bu tür arayışların anlaşılabilmesi için güçlü bir örnek olarak gösterilebilir. Apple firmasının ürettiği akıllı cep telefonları ticari bir ürün olmaktan öte çağımızın fenomenleri arasında görülebilir mi? Foto muhabirleri yalnızca kullanım kolaylığı ya da zorunlu oldukları koşullarda mı bu ve benzeri cihazları tercih etmektedirler?

iPhoneography

Dünyanın en kapsamlı fotoğraf paylaşım sitesi Flickr’a yüklenen toplam fotoğraf sayısı, Eylül 2010 rakamlarına göre 5 milyar adet idi. Site yetkililerinin açıklamalarına göre, son yıllarda yüklenen fotoğraf pastasında azımsanmayacak bir dilim iPhone marka yeni nesil cep telefonları ile çekilen fotoğraflardan oluşuyor. Günümüzde çok sayıda foto muhabiri, fotoğraf makinesinin yanı sıra yüksek çözünürlüklü fotoğraf çekme, çekilen görüntüyü paylaşabilme gibi gazeteciliğin gereksinimlerini karşılama özelliği olan bu tür akıllı cep telefonlarını yanlarından ayırmamaktadır. Foto muhabirlerinin, görece büyük boyutlardaki profesyonel fotoğraf makineleri ile girmelerine izin verilmeyen, ya da o makinelerini ortaya çıkardıklarında tepki çekeceklerini düşündükleri ortamlarda başvurdukları “can simitleri”, ceplerinde taşıdıkları telefonlarının olduğu görülmektedir. Foto muhabirleri arasında, çalışmalarına “farklı bir anlatım tarzı” kattığı için cep telefonu ile fotoğraf çekenlerin sayısı da azımsanmayacak ölçüdedir. Artık iPhone ve benzeri akıllı telefonları neredeyse her önemli haber konusunun foto röportajında kullanılırken görmek mümkündür. Film mi sayısal mı tartışmalarının çoktan geride kaldığı bir dönemde, Kodakchrome filmin üretimi durduruldu ve “son rulo” National Geographic fotoğrafçısı Steve Mccury’ye verildi. Mccury o 36’lık rulosu ile dünyayı dolaştı ve oldukça idareli kullanmaya özen göstererek fotoğraflar çekti. Mccury’nin, son rulo için karar verdiği çekimler öncesi, dijital fotoğraf makinesi ile prova çekimleri yaptığını söylemesi bir anlamda sayısal teknolojinin filme karşı üstünlüğünün göstergesi gibidir.

Haber Fotoğrafının Yeni sunum Biçimleri

Foto muhabirliği, hikâyelerin fotoğraflarla anlatılmasıdır. Bu öykülerin anlatım dili, teknolojideki gelişmelere paralel olarak değişim göstermiştir. Önceleri sadece gazete sayfalarına basılan sınırlı sayıdaki -hatta çoğu zaman tekfotoğrafla anlatılmaya çalışılan öyküler, fotoğraf ağırlıklı haber dergilerinin ortaya çıkmasıyla daha fazla sayıda fotoğrafla anlatılmaya çalışılmıştır. Altyazı bilgileriyle desteklenen bu fotoğraflarla hazırlanan foto röportajlar günümüzde hala bir sunum şekli olarak kabul edilmektedir. Günümüz foto muhabirleri, görsel öykülerini fotoğraf, ses, video, animasyon gibi unsurların bir arada kullanılması olarak tanımlanan multimedya yöntemiyle görücüye çıkarmaktadır.

Çoklu Ortam (Multimedya) Uygulamaları

World Press Photo, 2011 yılında, basın fotoğrafçılığının dalları arasında düzenlediği yarışmasına “multimedya” kategorisini de ekleyerek, basın fotoğrafçılığının bu yeni sunum biçimi ile üretilmiş çalışmaları dillendirmeye başlamıştır. Ajanslar ve gazetelerin artık bünyelerinde multimedya editörleri istihdam etmeye başladıkları günümüzde, foto muhabirlerinden, foto röportajlarını “multimedya” sunumuna uygun üretmesi istenmektedir. Bu isteği karşılayabilmeleri için, foto muhabirlerinin fotoğraf çekmenin dışında yeni beceriler edinmeleri de gerekmektedir. Sadece iyi bir ses kayıt cihazı almak değil, sesleri düzenleyebilecekleri (editing) yazılımları da öğrenmelidirler. Başarılı bir multimedya uygulaması hazırlamak öncelikle iyi bir “içerik” yapısı oluşturmakla mümkündür. Konunun evrensel olması, ilgi çekiciliği, konu ve karakterin sürükleyici özellikleri, seçilen konunun benzersizliği ya da az rastlanır olması, duygusal öğeler içermesi, bir sorunu ortaya koyup çözümüne de yer vermesi ve öykünün kısa bir zaman diliminde anlatılması gibi özellikler, izleyicilerin multimedyaya ilgisini arttırır. İlgi çekici bir konu bulmak, multimedyaya iyi bir içerik sağlamak için yeterli değildir. Foto röportaj yapmak için olağanüstü bir fotoğrafçı olmanın dışında olağanüstü bir gazetecilik yeteneği de gereklidir. Fotoğrafların multimedya formatında hazırlanıp sunulması, foto muhabirlerine çok sayıda avantaj sağlar: 1) Bu tür sunumlarda fotoğraf baskısına gereksinim duyulmadığı için sunum maliyetini azalır. 2)Masaüstü yayıncılığa uygun bir sunum tarzı olduğu için, çalışmasını geniş kitlelere internet üzerinden kolayca ulaştırabilir. Hele çoklu dil seçeneği ile hazırlanırlarsa, dünyanın her köşesindeki ilgililerine kolayca hitap edebilir. İnternet üzerinde bir adrese yüklenildiğinde, izleyicinin elinin altında olur, dilediği zaman tekrar tekrar izleyebilir. Ayrıca, sunumunda güncellemeler yapılabildiğinden, öykü geliştirilmiş haliyle izleyicisine tekrar ulaştırılabilir. 3) Multimedya sunumlarını hazırlarken ses, video, grafik, animasyon gibi unsurlardan da yararlanılabildiğinden anlatım kolaylığı sağlanır, öyküler daha kısa sürede ve kolay anlaşılabilir. Basılı ortamda kullanılması mümkün olamayan ilgi uyandırmaya yönelik çok sayıda yaratıcı teknik, multimedya uygulamalarında kolaylıkla kullanılabilir. İnteraktif multimedyalar sayesinde okur da sürecin bir parçası haline sokulabilir. 4) Sunuma yerleştirilecek linkler aracılığı ile okur/izleyiciye, “sunumu yönlendirme” zevki yaşatılabilir.5) Ziyaret edilen sayfadaki kalış süresini arttırdığı için yayınlandığı ortama ekonomik getiriye de dönüşebilecek saygınlık kazandırır.

Yeni Sunum Ortamları

21. yüzyıl kuşağı, dokunmatik ekran yüzeyinde parmak uçlarını gezdirerek yetişmektedir. Bu yeni durum, insanoğlunun bundan önce deneyimlediği diğer tüm görsel veri aktarım ortamlarından oldukça farklıdır. Haber fotoğrafçılığı üzerinde çok önemle durulması gereken bir teknolojik olanakla yüz yüzedir.

Akıllı Telefon Uygulamaları ve Tablet Dergiler

Sayısal teknoloji, yıllardır çalışmalarını gazete ve dergilerde kamuoyuna sunan, kitap ya da sergi gibi mecraları ekonomik nedenlerle nadir kullanabilen foto muhabirlerine her gün yeni alanlar açmaktadır. Akıllı cep telefonlarına yüklenebilen uygulamalar, oto muhabirlerine “kendi yayın organlarının sahibi” olma olanağı sunmaktadır. Küçük bir ücret karşılığı cep telefonlarına indirilebilen kendi uygulamalarını yaptıran foto muhabirleri küresel pazara açılabilmektedir. Bu, matbaa masrafları, dağıtım giderleri vb. gibi yüksek maliyetler altında zorlanan fotoğraf ve haber dergileri için de iyi bir çıkış yolu olmaktadır. Hatta basılı yayını olmayan ve sadece “tablet” ortamında okurlarıyla buluşan elektronik dergiler ortaya çıkmıştır.

Yurttaş Foto Muhabirliği Kavramı

Cep telefonlarına fotoğraf çekebilme yeteneğinin eklenmesi ile dünya nüfusunun önemli bir bölümü ceplerinde “fotoğraf makineleri” ile dolaşmaya başlamıştır. Sıra dışı olduğuna inandıkları her şeyi kayda geçiren insanlar, ürettikleri görüntüleri diledikleri yere de internet teknolojisi sayesinde kolayca transfer edebilmektedir. En etkileyici sıcak görüntüler onların vizörlerinden gazete ve internet sayfalarına, televizyon ekranlarına taşınmaktadır. Kısa sürede kurumsallaştılar ve mesleki tanımları bile yapıldı, artık onlara “Yurttaş foto muhabiri” denilmektedir. Günümüzde cep telefonlarının yanı sıra sayısal fotoğraf makinelerinin de fiyatları oldukça uygun hale gelmiştir. Görüntü üreten bu tür aletlere sahip olmak ekonomik açıdan kolaylaşmıştır. Böylece dünyanın hangi köşesinde “haber” niteliği taşıyan bir olay yaşanıyorsa, o olayın çok yakınlarında bir fotoğraf makinesinin bulunma olasılığı da son derece artmıştır. Herkesin cebinde fotoğraf makinesi olunca, haber takibi yapmakla görevli “gazeteci yurttaşa” yüzlerce milyon “yurttaş gazeteci” eklenivermiştir. “Yurttaş gazeteci”ler bilinen anlamda gazeteci değildir. Haber üretimine değişik şekillerde katkı sağlarlar ama bu katkıları süreklilik arz etmez. Bu güne dek, iki tür yurttaş gazeteciliği ön plana çıkmıştır. Bunlardan ilki; “blogger” da denilen, kendi ürettiklerini internette kendileri yayınlayanlar, diğerleri ise çektikleri görüntüleri büyük medya kuruluşları ile paylaşanlardır. Bunları da kendi aralarında ikiye ayrılabiliriz: Ürettiklerini ücretsiz paylaşmaya çalışanlar ve satarak gelir elde etmeyi amaçlayanlar. Yurttaş gazetecilik ürünlerini kullanacak editörlerin en çok dikkat etmesi gereken unsur güvenilirliktir. Bu kişiler, bir haber kurumu ile yasal bir sözleşme altında sürekliliği olan bir şekilde çalışmadıklarından, haber üretimi konusunda bilgisiz ve deneyimsizdirler. İşten atılma ya da cezalandırılma gibi yaptırımlar onlar için söz konusu olmadığından bildikleri ya da sezdikleri doğruları kolaylıkla göz ardı edebilirler. Fotoğraf işleme programlarını kullanarak fotoğrafların orijinalini manipüle edebilir, kendilerinin üretmedikleri yazı, fotoğraf ve videoları kendilerininmiş gibi haber kuruluşlarına göndererek ciddi telif sorunlarına yol açabilirler. O nedenle “yurttaş gazetecilerden” gelen haber materyallerine azami dikkat edilmesi, kendileriyle bire bir iletişime geçilmesi hatta yazılı ve imzalı taahhüt alınması gerekmektedir. Bu durumda yurttaş gazetecileri sürdürülebilir haber kaynağı olarak görmek olanaksızdır. Medya kuruluşları tarafından, tüm risklerine rağmen bu tür gazetecilik örnekleri gitgide daha sıklıkla kullanılmaktadır.

Fotoğraf Projelerine Yeni Mali Destek Fırsatları

Günümüzde, medya kuruluşları fotoğraf projeleri için ciddi bütçe kesintisine gitmektedir. Kendi kadrosunda bulunan foto muhabirleri tarafından önerilen projeleri “pahalı” buldukları için geri çeviren medya organları, serbest fotoğrafçıların projelerini de proje öncesi desteklememekte, ortaya çıkardıkları işi satın alma eğiliminde olmaktadırlar. Bu yeni olumsuz koşullar foto muhabirliğine tutku ile bağlı insanların önündeki aşılması en zor engellerdendir. Başarılı projeler haber fotoğrafçıları için hem “kendilerini gerçekleştirmek” hem de meslekte kalıcı ve sağlam bir yer edinmek anlamına gelmektedir. Projelerini üretebilmek için ciddi bütçe sıkıntısı yaşayan foto muhabirleri de, bu kaynağı yaratmak için farklı arayışlar içine girmektedir. Portre, reklam, tanıtım fotoğrafçılığı gibi işlerden elde ettikleri gelirlerle belgesel projeler üreten foto muhabirlerinin sayısı gittikçe artmaktadır. Foto muhabirlerinin projelerini yapmak için başvurduğu yollardan biri de sivil toplum örgütleri ile ortak çalışmalardır. Fotoğraflamak istedikleri konuyla ilgili sivil toplum örgütleriyle ortak hareket eden bazı foto muhabirleri, seyahat, konaklama gibi giderleri bu örgütlerin bütçesinden karşılatmaktadır. Bu yolla üretilen projelerin sunumlarında, katkıda bulunan STÖ’lerin isim ya da logolarına yer veren foto muhabirleri, proje fotoğraflarının bazılarını da STÖ’lerin kullanımına sunmaktadırlar. Gazetecilik ilkeleri bakımından tartışmaya açık bir konu olmakla birlikte bu yöntemi kullanan foto muhabirlerinin sayısı artmaktadır. Projeleri finanse etmek için internet üzerinden bağış toplamak da kullanılan yöntemlerden biridir. Proje destekçileri, yaptıkları bağış oranında projenin destekçisi konumundaki görünürlüklerini daha da belirgin hale getirmektedirler. Diğer bir yöntem de “stok fotoğraf ajansları” için fotoğraf çekmektir. Birer fotoğraf bankası gibi faaliyet gösteren bu ajansların veri tabanına çektikleri fotoğrafları yükleyen fotoğrafçılar, işleri satıldıkça hesaplarında biriken telif paylarını projelerine kaynak olarak kullanmaktadır. Gelecekte bir gün beynimizle görüntüleri kaydedip beyin gücüyle paylaşabilecek olsak bile, insanların hiç eksiksiz tamamının sınırsız bir şekilde zamandan ve mekândan bağımsız olacağı gün gelmeden foto muhabirliğine duyulan gereksinim bitmeyecektir. Bir başka deyişle, insanların salt insan olmalarından kaynaklanan kendilerini olumlu ya da olumsuz, dolaylı ya da dolaysız etkileyebilecek her şeyi bilme, öğrenme haklarını onlar adına kullanacak profesyonellere her zaman gerek olacaktır. Yakın geleceğin foto muhabirlerinin ise yabancı dil bilmeleri, ilgili yazılımlara yeterince hâkim olmaları, yeni teknolojileri üst düzeyde kullanabilmeleri ve kendilerini sürekli yenilemeleri gerektiği açıktır. Görünen o ki, bir medya kuruluşunda tam zamanlı foto muhabiri olarak çalışanların dahi kişisel web siteleri, blogları vs. üzerinden elde edebilecekleri avantajlardan vazgeçmemeleri akıllıca olacaktır. Tüm bunlardan yaralanarak değerli işler ortaya koyabilmelerini mümkün kılacak entelektüel birikim ise, artık geçmişte olduğundan çok daha fazla önem taşımaktadır. İnsanlar değerli olduğu için insanları doğru ve zamanında haberdar etmek de değerlidir. Unutulmamalıdır ki, haber fotoğrafçılığı bu haberdar etme sürecinin doğal ve dolaysız bir parçasıdır.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.