Açıköğretim Ders Notları

Bankalarda Kredi Yönetimi Dersi 5. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Bankalarda Kredi Yönetimi Dersi 5. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Nakdi Krediler: Bireysel Krediler

Bireysel Kredi Kavramı

Bireysel krediler, birey tarafından bir mal ya da hizmetin satın alınmasına bağlı olarak ya da herhangi bir satın alım işlemi olmaksızın, belirli şartlar dâhilinde geri ödemek üzere tüketicilere verilen kredi şeklinde tanımlanmaktadır.

Birinci Dünya savaşı sonrası büyüyen orta sınıf, konut ihtiyacını karşılamak amacı ile bireysel kredilere yönelmiş, İkinci Dünya savaşını takip eden yıllarda ise bu tip kredilerin %60 ila %70’lik kısmını otomobil satışları için kullanılan krediler oluşturmuştur. 20. yüzyılın sonlarında yeni gelişen teknolojik araç ve gereçlere sahip olmak gereksinimi bireysel kredilerin kullanımının hızla artmasına neden olmuştur. Bu kapsamda buzdolabı, çamaşır makinesi gibi beyaz eşya ve mobilya gibi dayanıklı tüketim mallarının alımı için de bireysel krediler kullanılmaya başlanmıştır (Arpalı, 2006). Günümüze gelindiğinde bireysel krediler, konut, taşıt ve beyaz eşya gibi dayanıklı tüketim mallarının tüketimine yönelik olarak kullanılmaktadır. Bunun yanında eğitim, gıda, giyim ve tatil gibi ihtiyaçların karşılanmasına yönelik yapılan harcamalar da kredilendirilmektedir. Günümüzde bireysel kredilerin kullanım amaçları şu şekilde sıralanmaktadır: 1. Carî tüketim harcamaları, 2. Dayanıklı tüketim malı alımları, 3. Otomobil alımları, 4. Konut alımlar.

Bireylerin mal ve hizmet ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik olarak kullandırılan bireysel krediler önceleri diğer finansal kuruluşlar tarafından verilirken 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ticari bankaların bireysel kredilere yönelmeleri, bu kuruluşların bireysel kredilerde önemli bir pay elde etmesine neden olmuştur. Ticari bankaların yanısıra, bireysel kredi verme yetkisi olan diğer finansal kuruluşlar ise sırasıyla taksitli satış finansman şirketleri, kredi birlikleri, tasarruf ve kredi kurumları, tüketici finansman şirketleri ve tasarruf bankaları ve sigorta şirketleridir.

Kredi kuruluşlarının arz ettikleri bireysel kredilerin miktarını etkileyen unsurların başında kredi maliyetleri gelmektedir. Kredi kuruluşları için kredi vermenin bir fırsat maliyeti vardır ve bu bankalar arası faiz oranı tarafından belirlenmektedir. Bankalar arası faiz oranı büyük ölçüde para otoriteleri tarafından belirlendiğinden kredi faiz oranları maliyet yönü ile uygulanan para politikalarından etkilenmektedir. Para politikaları bireysel kredi talebi üzerinde de etkilidir. Para otoriteleri tarafından uygulanacak politika faiz oranı artırımı gibi bir daraltıcı para politikası uygulaması ilk dönemde kredi talebini etkilemeksizin kredi kuruluşları tarafından arz edilen bireysel kredi miktarını düşürecektir. Sonraki dönemde ise kredi talep eden bireyler politika faiz oranlarında meydana gelen artırımlara tepki vererek kredi taleplerini azaltacaktır. Bireysel kredi talebini etkileyen bir diğer faktör ise tüketici güven endeksidir. Bireylerin ekonominin gidişatına duydukları güveni gösteren endeks, bireylerin iş, istihdam ve gelir olanakları ile ilgili şu anki ve ileriye yönelik beklentileri hesaba katılarak oluşturulmakta ve endeks değeri yükseldikçe bireylerin kredi talebinde artış görülmektedir. Harcanabilir kişisel gelir de bireysel kredi talebi üzerinde etkilidir. Bireylerin harcanabilir kişisel gelirleri arttıkça bireysel kredilere ihtiyacı kalmayacaktır. Bundan dolayı harcanabilir kişisel gelirdeki artış kredi talebini azaltacaktır.

Yasal düzenlemeler, kredi kuruluşlarının arz ettiği bireysel kredi miktarını doğrudan etkilemektedir. Bu düzenlemelerin bireysel kredi piyasaları üzerindeki etkisi ise farklı yollardan olmaktadır. Kredi kuruluşlarının arz ettikleri kredi miktarını etkileyen bir diğer faktör ters seçim riskidir. Kredi kuruluşları tarafından verilen kredilere yapılan başvuruların incelenmesinin ve bireylerin geri ödeme potansiyellerinin belirlenmesine yönelik ön değerlendirmenin yapılmasının belirli bir maliyeti vardır. Kuruluşların başvuru sahiplerinin bilgilerini tek tek incelemeleri maliyet etkinliğini azaltmaktadır. Ayrıca risk analizlerinde, karşı taraftan aldıkları bilgilere bağımlı olmaları, bazen yeterli ya da doğru olmayan bilgiye göre karar vermek zorunda kalmalarına neden olabilmektedir. Bu durum kuruluşların ters seçim ve ahlaki tehlike ile karşı karşıya kalmalarına sebebiyet vermektedir.

Kredi kuruluşlarının maruz kaldığı ahlaki tehlike ise borçlanan bireyin temerrüde düşmesi durumunda ortaya çıkmaktadır. Zira birey temerrüde düştüğünde yasal yaptırımların caydırıcılığına bağlı olarak yanıltıcı ya da eksik bilgi vermekten kaçınmayacaktır. Fakat, kredi piyasalarının gelişmişliğine bağlı olarak tutulan kayıtlar ve bu tip borçluların kaydedildiği bir kara listenin olması, yeterli yasal yaptırımların mevcudiyeti kredi kuruluşlarının ahlaki riskten korunmalarına neden olacaktır.

Bireysel Kredilerin Ekonomiye Etkileri

Bireysel krediler ekonominin değişik kesimlerine farklı yollardan fayda sağlamaktadır. Zira kredi miktarındaki değişimin bankacılık sektörüne, imalat sanayine ya da hane halkına etkisi farklı şekillerde olmaktadır. Bankacılık sektöründe gözlemlenecek ilk etki sektörün risk dağılımı üzerinde olacaktır. Bireysel kredilerin ticarî kredilere göre daha düşük miktarda ve daha fazla kişiye veriliyor olması kredinin geri ödenmeme riskini azaltmaktadır. Ayrıca kredi kuruluşlarının kredi hacimlerini genişletmektedir. Kredi kuruluşları bireysel kredi vererek ellerinde bulundurdukları fonları daha yüksek bir faiz getirisi ile dağıtmaktadırlar. Sektörel krizler dikkate alındığında bireyler ticarî firmalara göre muhtemel krizlerden daha az etkilenecekleri için bireysel kredilerin kredi kuruluşlarının risk yönetimine katkısı bulunmaktadır. Kredi kuruluşları bireysel kredi kullandırarak ek çapraz satış imkânı elde etmektedirler.

Bireysel Kredi Çeşitleri

Yaşanan finansal gelişmelere bağlı olarak bireysel krediler de çeşitlenmiştir. Bireysel krediler vade yapılarına göre sınıflandırılabileceği gibi veriliş şekillerine göre de sınıflandırmaya tabi tutulabilir.

Bireysel krediler vade yapılarına göre üçe ayrılmaktadır. İlk grupta kısa vadeli tüketici kredileri bulunmaktadır ve bu krediler üç ay ve daha kısa süreler için kullandırılmaktadır. İkinci grubu ise orta vadeli krediler oluşturmaktadır. Bu tip kredilerin vadesi üç ay ila beş yıl arasında değişmektedir. Uzun vadeli bireysel krediler ise üçüncü gruptadır. Beş yıl ve daha uzun vadede geri ödemesi yapılan bu krediler ekonominin daha istikrarlı olduğu ülkelerde özellikle konut alımlarında kullandırılmaktadır (Arpalı, 2006).

Bireysel krediler verilme şekillerine göre ise ikiye ayrılmaktadır. İlk gruptaki krediler doğrudan nakit olarak verilen tüketici kredileridir. Bir mal veya hizmet alımına bağlı kalmaksızın verilen bu kredi tipine en iyi örnek taksitli ihtiyaç kredileridir. İkinci grupta ise tüketicinin bir mal veya hizmet alımını finanse etmek amacı ile verilen krediler bulunmaktadır ki, otomobil kredileri ya da konut kredileri bu kredi sınıflandırmasında bulunmaktadır.

Bireysel krediler kullanım amaçlarına göre de sınıflandırmaya tabi tutulabilir. Bireyin kısa vadede ihtiyaçlarını gidermek amacı ile taksitli ihtiyaç kredileri kullanılmakta iken daha uzun vadede konut ve taşıt ihtiyacını karşılamak amacı ile konut ve taşıt kredileri kullanılmaktadır. Bu bölümde krediler kullanım amaçlarına göre sınıflandırılarak incelenecektir.

Türkiye’de Bireysel Kredilerin Gelişimi

Türkiye’de finansal piyasalar genel olarak incelendiğinde piyasanın gelişiminin 2000’li yıllar ile başladığı görülmektedir. Nitekim 90’lı yıllarda yaşanan ekonomik olumsuzluklar kredi arz ve talebini aşağı yönde etkilemiştir. 2000’li yılların başından itibaren ekonomide yaşanan iyileşme ve nominal faiz oranlarındaki düşüş kullanılan kredi miktarında genel bir artış yaşanmasına neden olmuştur. Bununla birlikte enflasyonun düşmesi ve Türk Lirasının güçlenmesi bireylerin kredi talebini artırmıştır. Bankacılık sektöründe artan rekabet ve uluslararası finansal piyasalardaki genişleme bireysel kredi miktarındaki artışa sebep olan diğer faktörlerdir.

Bireysel kredilerdeki gelişimde dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da bireysel kredi çeşitlerinin tutarlarında yaşanan değişimdir. Zira dönemin başında bireysel krediler içerisinde en büyük pay taşıt kredilerine ait iken, bu dönemde istikrarlı bir sürecin yaşanması bireylerin daha uzun vadeli yatırımlar yapmasına imkân tanıyarak vadesi diğer kredi tiplerine göre daha uzun olan konut kredi miktarının artmasına neden olmuştur.

2004 yılı Ocak ayı itibariyle Türkiye’de konut alımına yönelik çekilen kredi miktarının 1,5 milyar Türk Lirası tutarında iken aynı dönemde taşıt alımı için kullanılan kredilerin 3,3 milyar olduğu görülmektedir. 2011 yılı Kasım ayı verilerine göre ise kullanılan konut kredisi miktarı 72 milyar olarak gerçekleşmiştir. Mortgage sisteminden alınan kredilerin de dâhil edildiği konut kredilerindeki bu artışa karşılık taşıt kredilerindeki artış oldukça düşük kalmış, kullanılan taşıt kredisi miktarı 6,9 milyar olarak gerçekleşmiştir.

Kredi türleri içerisinde dikkate değer bir gelişme de taksitli ihtiyaç kredilerinde yaşanmıştır. 2004 yılı başında sadece 1,2 milyar tutarında ihtiyaç kredisi kullandıran finansal kuruluşlar, 2011 yılı sonu itibariyle 61,2 milyar kadar taksitli ihtiyaç kredisi kullanımına aracılık etmişlerdir. Böylece ihtiyaç kredilerinin tüm krediler içerisindeki payı % 1 seviyesinden, % 10 seviyelerine ilerlemiştir. Bireylerin dayanıklı tüketim malı, tatil ve eğitim gibi ihtiyaçlarını kredi ile finanse etmeye başladığını gösteren bu durum bireylerin ekonominin gidişatına dair beklentilerinde iyileşme olduğu ve böylece uzun vadeli kararlar ile gelecekteki gelirlerini şimdiden kullandıklarını göstermektedir.

Türkiye’de bireysel kredilerin gelişimi incelenirken ele alınması gereken son konu ise kredi kartlarıdır. Türkiye’de 2011 yılı sonu itibariyle 25 milyar olan taksitli kredi kartı işlem tutarı 2004 yılı başında sadece 1,3 milyar idi. Taksitsiz olarak kullanılan kredi kartı işlem miktarı da dâhil edildiğinde tutar 50 milyar ulaşmaktadır. Kullanılan kart sayısındaki değişim ise işlem tutarı ile paralellik göstermektedir. 2001 yılında kredi kartı vermeye yetkili kurum ve kuruluşların dağıtmış olduğu toplam kart sayısı 13 milyon civarında iken 2004 yılında 26 milyona, 2011 yılında ise 50 milyonun üzerine çıkmıştır. Kredi kartı sayısı artışının arkasındaki önemli faktörlerden biri olan bankalar arası rekabet sonucunda, kredi kartı önemli bir pazar haline gelmiştir.

Bireysel Kredi Kavramı

Bireysel krediler, birey tarafından bir mal ya da hizmetin satın alınmasına bağlı olarak ya da herhangi bir satın alım işlemi olmaksızın, belirli şartlar dâhilinde geri ödemek üzere tüketicilere verilen kredi şeklinde tanımlanmaktadır.

Birinci Dünya savaşı sonrası büyüyen orta sınıf, konut ihtiyacını karşılamak amacı ile bireysel kredilere yönelmiş, İkinci Dünya savaşını takip eden yıllarda ise bu tip kredilerin %60 ila %70’lik kısmını otomobil satışları için kullanılan krediler oluşturmuştur. 20. yüzyılın sonlarında yeni gelişen teknolojik araç ve gereçlere sahip olmak gereksinimi bireysel kredilerin kullanımının hızla artmasına neden olmuştur. Bu kapsamda buzdolabı, çamaşır makinesi gibi beyaz eşya ve mobilya gibi dayanıklı tüketim mallarının alımı için de bireysel krediler kullanılmaya başlanmıştır (Arpalı, 2006). Günümüze gelindiğinde bireysel krediler, konut, taşıt ve beyaz eşya gibi dayanıklı tüketim mallarının tüketimine yönelik olarak kullanılmaktadır. Bunun yanında eğitim, gıda, giyim ve tatil gibi ihtiyaçların karşılanmasına yönelik yapılan harcamalar da kredilendirilmektedir. Günümüzde bireysel kredilerin kullanım amaçları şu şekilde sıralanmaktadır: 1. Carî tüketim harcamaları, 2. Dayanıklı tüketim malı alımları, 3. Otomobil alımları, 4. Konut alımlar.

Bireylerin mal ve hizmet ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik olarak kullandırılan bireysel krediler önceleri diğer finansal kuruluşlar tarafından verilirken 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ticari bankaların bireysel kredilere yönelmeleri, bu kuruluşların bireysel kredilerde önemli bir pay elde etmesine neden olmuştur. Ticari bankaların yanısıra, bireysel kredi verme yetkisi olan diğer finansal kuruluşlar ise sırasıyla taksitli satış finansman şirketleri, kredi birlikleri, tasarruf ve kredi kurumları, tüketici finansman şirketleri ve tasarruf bankaları ve sigorta şirketleridir.

Kredi kuruluşlarının arz ettikleri bireysel kredilerin miktarını etkileyen unsurların başında kredi maliyetleri gelmektedir. Kredi kuruluşları için kredi vermenin bir fırsat maliyeti vardır ve bu bankalar arası faiz oranı tarafından belirlenmektedir. Bankalar arası faiz oranı büyük ölçüde para otoriteleri tarafından belirlendiğinden kredi faiz oranları maliyet yönü ile uygulanan para politikalarından etkilenmektedir. Para politikaları bireysel kredi talebi üzerinde de etkilidir. Para otoriteleri tarafından uygulanacak politika faiz oranı artırımı gibi bir daraltıcı para politikası uygulaması ilk dönemde kredi talebini etkilemeksizin kredi kuruluşları tarafından arz edilen bireysel kredi miktarını düşürecektir. Sonraki dönemde ise kredi talep eden bireyler politika faiz oranlarında meydana gelen artırımlara tepki vererek kredi taleplerini azaltacaktır. Bireysel kredi talebini etkileyen bir diğer faktör ise tüketici güven endeksidir. Bireylerin ekonominin gidişatına duydukları güveni gösteren endeks, bireylerin iş, istihdam ve gelir olanakları ile ilgili şu anki ve ileriye yönelik beklentileri hesaba katılarak oluşturulmakta ve endeks değeri yükseldikçe bireylerin kredi talebinde artış görülmektedir. Harcanabilir kişisel gelir de bireysel kredi talebi üzerinde etkilidir. Bireylerin harcanabilir kişisel gelirleri arttıkça bireysel kredilere ihtiyacı kalmayacaktır. Bundan dolayı harcanabilir kişisel gelirdeki artış kredi talebini azaltacaktır.

Yasal düzenlemeler, kredi kuruluşlarının arz ettiği bireysel kredi miktarını doğrudan etkilemektedir. Bu düzenlemelerin bireysel kredi piyasaları üzerindeki etkisi ise farklı yollardan olmaktadır. Kredi kuruluşlarının arz ettikleri kredi miktarını etkileyen bir diğer faktör ters seçim riskidir. Kredi kuruluşları tarafından verilen kredilere yapılan başvuruların incelenmesinin ve bireylerin geri ödeme potansiyellerinin belirlenmesine yönelik ön değerlendirmenin yapılmasının belirli bir maliyeti vardır. Kuruluşların başvuru sahiplerinin bilgilerini tek tek incelemeleri maliyet etkinliğini azaltmaktadır. Ayrıca risk analizlerinde, karşı taraftan aldıkları bilgilere bağımlı olmaları, bazen yeterli ya da doğru olmayan bilgiye göre karar vermek zorunda kalmalarına neden olabilmektedir. Bu durum kuruluşların ters seçim ve ahlaki tehlike ile karşı karşıya kalmalarına sebebiyet vermektedir.

Kredi kuruluşlarının maruz kaldığı ahlaki tehlike ise borçlanan bireyin temerrüde düşmesi durumunda ortaya çıkmaktadır. Zira birey temerrüde düştüğünde yasal yaptırımların caydırıcılığına bağlı olarak yanıltıcı ya da eksik bilgi vermekten kaçınmayacaktır. Fakat, kredi piyasalarının gelişmişliğine bağlı olarak tutulan kayıtlar ve bu tip borçluların kaydedildiği bir kara listenin olması, yeterli yasal yaptırımların mevcudiyeti kredi kuruluşlarının ahlaki riskten korunmalarına neden olacaktır.

Bireysel Kredilerin Ekonomiye Etkileri

Bireysel krediler ekonominin değişik kesimlerine farklı yollardan fayda sağlamaktadır. Zira kredi miktarındaki değişimin bankacılık sektörüne, imalat sanayine ya da hane halkına etkisi farklı şekillerde olmaktadır. Bankacılık sektöründe gözlemlenecek ilk etki sektörün risk dağılımı üzerinde olacaktır. Bireysel kredilerin ticarî kredilere göre daha düşük miktarda ve daha fazla kişiye veriliyor olması kredinin geri ödenmeme riskini azaltmaktadır. Ayrıca kredi kuruluşlarının kredi hacimlerini genişletmektedir. Kredi kuruluşları bireysel kredi vererek ellerinde bulundurdukları fonları daha yüksek bir faiz getirisi ile dağıtmaktadırlar. Sektörel krizler dikkate alındığında bireyler ticarî firmalara göre muhtemel krizlerden daha az etkilenecekleri için bireysel kredilerin kredi kuruluşlarının risk yönetimine katkısı bulunmaktadır. Kredi kuruluşları bireysel kredi kullandırarak ek çapraz satış imkânı elde etmektedirler.

Bireysel Kredi Çeşitleri

Yaşanan finansal gelişmelere bağlı olarak bireysel krediler de çeşitlenmiştir. Bireysel krediler vade yapılarına göre sınıflandırılabileceği gibi veriliş şekillerine göre de sınıflandırmaya tabi tutulabilir.

Bireysel krediler vade yapılarına göre üçe ayrılmaktadır. İlk grupta kısa vadeli tüketici kredileri bulunmaktadır ve bu krediler üç ay ve daha kısa süreler için kullandırılmaktadır. İkinci grubu ise orta vadeli krediler oluşturmaktadır. Bu tip kredilerin vadesi üç ay ila beş yıl arasında değişmektedir. Uzun vadeli bireysel krediler ise üçüncü gruptadır. Beş yıl ve daha uzun vadede geri ödemesi yapılan bu krediler ekonominin daha istikrarlı olduğu ülkelerde özellikle konut alımlarında kullandırılmaktadır (Arpalı, 2006).

Bireysel krediler verilme şekillerine göre ise ikiye ayrılmaktadır. İlk gruptaki krediler doğrudan nakit olarak verilen tüketici kredileridir. Bir mal veya hizmet alımına bağlı kalmaksızın verilen bu kredi tipine en iyi örnek taksitli ihtiyaç kredileridir. İkinci grupta ise tüketicinin bir mal veya hizmet alımını finanse etmek amacı ile verilen krediler bulunmaktadır ki, otomobil kredileri ya da konut kredileri bu kredi sınıflandırmasında bulunmaktadır.

Bireysel krediler kullanım amaçlarına göre de sınıflandırmaya tabi tutulabilir. Bireyin kısa vadede ihtiyaçlarını gidermek amacı ile taksitli ihtiyaç kredileri kullanılmakta iken daha uzun vadede konut ve taşıt ihtiyacını karşılamak amacı ile konut ve taşıt kredileri kullanılmaktadır. Bu bölümde krediler kullanım amaçlarına göre sınıflandırılarak incelenecektir.

Türkiye’de Bireysel Kredilerin Gelişimi

Türkiye’de finansal piyasalar genel olarak incelendiğinde piyasanın gelişiminin 2000’li yıllar ile başladığı görülmektedir. Nitekim 90’lı yıllarda yaşanan ekonomik olumsuzluklar kredi arz ve talebini aşağı yönde etkilemiştir. 2000’li yılların başından itibaren ekonomide yaşanan iyileşme ve nominal faiz oranlarındaki düşüş kullanılan kredi miktarında genel bir artış yaşanmasına neden olmuştur. Bununla birlikte enflasyonun düşmesi ve Türk Lirasının güçlenmesi bireylerin kredi talebini artırmıştır. Bankacılık sektöründe artan rekabet ve uluslararası finansal piyasalardaki genişleme bireysel kredi miktarındaki artışa sebep olan diğer faktörlerdir.

Bireysel kredilerdeki gelişimde dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da bireysel kredi çeşitlerinin tutarlarında yaşanan değişimdir. Zira dönemin başında bireysel krediler içerisinde en büyük pay taşıt kredilerine ait iken, bu dönemde istikrarlı bir sürecin yaşanması bireylerin daha uzun vadeli yatırımlar yapmasına imkân tanıyarak vadesi diğer kredi tiplerine göre daha uzun olan konut kredi miktarının artmasına neden olmuştur.

2004 yılı Ocak ayı itibariyle Türkiye’de konut alımına yönelik çekilen kredi miktarının 1,5 milyar Türk Lirası tutarında iken aynı dönemde taşıt alımı için kullanılan kredilerin 3,3 milyar olduğu görülmektedir. 2011 yılı Kasım ayı verilerine göre ise kullanılan konut kredisi miktarı 72 milyar olarak gerçekleşmiştir. Mortgage sisteminden alınan kredilerin de dâhil edildiği konut kredilerindeki bu artışa karşılık taşıt kredilerindeki artış oldukça düşük kalmış, kullanılan taşıt kredisi miktarı 6,9 milyar olarak gerçekleşmiştir.

Kredi türleri içerisinde dikkate değer bir gelişme de taksitli ihtiyaç kredilerinde yaşanmıştır. 2004 yılı başında sadece 1,2 milyar tutarında ihtiyaç kredisi kullandıran finansal kuruluşlar, 2011 yılı sonu itibariyle 61,2 milyar kadar taksitli ihtiyaç kredisi kullanımına aracılık etmişlerdir. Böylece ihtiyaç kredilerinin tüm krediler içerisindeki payı % 1 seviyesinden, % 10 seviyelerine ilerlemiştir. Bireylerin dayanıklı tüketim malı, tatil ve eğitim gibi ihtiyaçlarını kredi ile finanse etmeye başladığını gösteren bu durum bireylerin ekonominin gidişatına dair beklentilerinde iyileşme olduğu ve böylece uzun vadeli kararlar ile gelecekteki gelirlerini şimdiden kullandıklarını göstermektedir.

Türkiye’de bireysel kredilerin gelişimi incelenirken ele alınması gereken son konu ise kredi kartlarıdır. Türkiye’de 2011 yılı sonu itibariyle 25 milyar olan taksitli kredi kartı işlem tutarı 2004 yılı başında sadece 1,3 milyar idi. Taksitsiz olarak kullanılan kredi kartı işlem miktarı da dâhil edildiğinde tutar 50 milyar ulaşmaktadır. Kullanılan kart sayısındaki değişim ise işlem tutarı ile paralellik göstermektedir. 2001 yılında kredi kartı vermeye yetkili kurum ve kuruluşların dağıtmış olduğu toplam kart sayısı 13 milyon civarında iken 2004 yılında 26 milyona, 2011 yılında ise 50 milyonun üzerine çıkmıştır. Kredi kartı sayısı artışının arkasındaki önemli faktörlerden biri olan bankalar arası rekabet sonucunda, kredi kartı önemli bir pazar haline gelmiştir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.