Açıköğretim Ders Notları

Bakıma Gereksinimi Olan Engelli Bireyler 2 Dersi 5. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Bakıma Gereksinimi Olan Engelli Bireyler 2 Dersi 5. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Zihin Yetersizliği Olan Bireyler

Zihin Yetersizliği

Zihin yetersizliği, yaşamın ilk 18 yılında ortaya çıkan, hem zihinsel işlevlerde hem de kavramsal beceriler, sosyal beceriler ve pratik uyum becerileri olarak ifade edilen uyumsal davranışlarda önemli sınırlılıklar olarak betimlenmektedir.

Zihinsel işlevlerin belirlenmesinde zekâ testlerinden faydalanılmaktadır. Bu testler sonucu elde edilen puan bize bireylerin zekâ bölümünü vermektedir. Günümüzde zekâ bölümünün belirlenmesinde yaygın olarak kullanılmakta olan testler Stanford Binet ve Weschler Çocuklar İçin Zeka Testi’dir (WISC-R). Bu testlere göre normal olarak adlandırılan zekâ bölümü 100’dür; bunun iki standart sapma altı ise Stanford Binet (bir standart sapma 16 puan) için 68 puan, WISC-R (bir standart sapma) için 70 puana denk gelmektedir. Şu halde bir bireyin zihin yetersizliği tanısı almasındaki ilk koşul; zekâ bölümünün Stanford Binet için 68 ve WISC-R için 70’in altında olmasıdır.

Uyumsal davranışlar ise bireyler tarafından öğrenilen ve günlük yaşamda kullanılan kavramsal, sosyal ve pratik beceriler olarak üç grupta toplanmıştır. Sosyal beceriler, kişiler arası beceriler, sosyal sorumluluk, özsaygı, boş zaman becerileri, uyanık olma (aldatılabilir olmama), kuralları takip etme, yasalara uyma, kurban olmaktan kaçınma ve sosyal problemleri çözme becerilerini içermektedir. Pratik beceriler, günlük yaşam becerilerini (özbakım), mesleki beceriler, para kullanımı, güvenlik, sağlık bakımı, seyahat, rutinler/ zamanı yönetme ve telefon kullanımını kapsamaktadır. Kavramsal beceriler ise, dil, okuma ve yazma, para, zaman ve sayı kavramlarını içermektedir. Uyumsal davranışlar, uyumsal davranış ölçekleriyle değerlendirilmektedir. Yaygın olarak kullanılmakta olan uyumsal davranış ölçekleri, AAMD Uyumsal Davranış Ölçekleri (The American Association for Mental Deficiency Adaptive Behavior Scales- AAMD ABS), Bağımsız Davranışlar Ölçekleri- Gözden Geçirilmişi (Scales of Independent Behavior-RevisedSIB-R) ve Vineland Uyumsal Davranış Ölçeği’dir. Bir bireyin zihin yetersizliği tanısı alması için uyumsal davranışlar başlığı altında sıralanan becerilerden en az ikisinde önemli derecede sınırlılıkları olması gerekmektedir.

Zihin yetersizliğinin tanı ölçütleri zeka bölümü, uyumsal davranışlar ve yaştır.

Bir bireyin zihin yetersizliği alması için yetersizliğin 18 yaşından önce ortaya çıkmış olması gerekmektedir.
Zihin yetersizliğine yol açan etmenler farklı şekillerde sınıflandırılabilmektedir. Zihin yetersizliği oluşum zamanına göre doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası nedenler olarak sınıflandırılmakta ve yetersizliğin türüne göre tıbbi, sosyal, davranışsal ve eğitsel özellikler olarak incelenebilmektedir. Bu kitapta ise zihin yetersizliğine yol açan etmenler genetik bozukluklar, kromozom bozukları, metabolizma bozuklukları olarak sınıflandırılmıştır.

Genetik bozukluklar ise baskın genlerin neden olduğu genetik bozukluklar ve çekinik genlerin neden olduğu genetik bozukluklar şeklinde ikiye ayrılmıştır.

Zihin yetersizliği olan bireylerle çok farklı disiplinlerden uzmanların çalışıyor olması sınıflama konusunda farklı yaklaşımların doğmasına neden olmuştur. Zihin yetersizliğinin sınıflaması, bu kitapta üç temel yaklaşım başlığı altında incelenmiştir. Bu yaklaşımlar; (a) zihin yetersizliğinin nedenleri temel alınarak yapılan sınıflama, (b) zekâ bölümü temel alınarak yapılan sınıflama, (c) zihin yetersizliği olan bireylerin gereksinimleri temel alınarak yapılan sınıflama ve (d) eğitsel sınıflamadır.

Dünya Sağlık Örgütü 2011 yılında yayımladığı raporda dünya nüfusunun yaklaşık %15’nin engelli olduğunu ve bu kişiler arasındaki %2.2 arasındaki nüfusun ise işlevlerini yerine getirme konusunda çok ciddi zorluklar yaşadığının tahmin edildiğini ifade etmektedir.

Ülkemiz ise Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından 2002 yılı yapılan Türkiye Engelliler Araştırması’nın sonuçlarına göre nüfusun %12,8’ini engelli bireyler oluşturmaktadır. Ortopedik engelliler %1,25, görme engelliler %0,6, işitme engelliler %0,4, zihin yetersizliği olanlar %0,5 dil ve konuşma engeli olanlar %0,4 ve ruhsal ve kronik hastalığı olanlar da %9,7 oranındadır.

Zihin Yetersizliği Olan Bireylerin Özellikleri

Zihin yetersizliği olan bireylerin öğrenme ve bilişsel özellikleri bakımından normal gelişim gösteren akranlarından anlamlı ölçüde geri oldukları belirtilmektedir. Bu beceriler dikkat, güdülenme, ayırt etme, bellek, organize etme, transfer etme/genelleme ve prova etmedir.

Öğrenme, bireyin davranışlarında olgunlaşma, büyüme ve yaşlanmaya bağlı olmaksızın gerçekleşen alıştırma yapma ve deneyim kazanma süreci olarak tanımlanmaktadır. Biliş ise, öğrenmeyi gerçekleştirmede etkili olan becerileri kapsayan zihne ilişkin geniş bir kavrama karşılık gelmektedir.
Dikkat, algıyı çevredeki uyaranlara odaklama, işlenecek ve depolanacak bilginin seçimi, bilgi işlemleme sürecindeki kapasite ve bilgiyi işleme ve depolama sürecindeki zihinsel çaba olarak tanımlanmaktadır. İki tür dikkat söz konusudur. Bunlar seçici dikkat ve sürekli dikkattir.

Güdülenme, uyarılma, algı, dikkat, kaygı, pekiştirme ve geri bildirim gibi süreçlerle bireyin öğrenmeye istekli olma durumudur.

Ayırt etme ise pek çok uyaran arasından bir uyaranı belirleme yetisi olarak tanımlanmaktadır. Bellek/hafıza, bilgiyi saklama ve gerektiğinde hatırlama becerisi olarak tanımlanmaktadır ve öğrenme sürecinde etkin olarak rol almaktadır. Bellek, kısa bellek ve uzun süreli bellek olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kısa süreli bellek, birkaç dakikayı geçmeyen hatırlama durumlarında rol almaktadır. Uzun süreli bellek ise üzerinden uzun zaman geçmiş olan durumlarda geçerlidir.

Organize etme yetisi, bilgiyi depolama amacıyla bilgilerin istiflenmesi ve kategori halinde saklanmasına karşılık gelmektedir ve bilgilerin geri çağrılmasında oldukça önemlidir.

Transfer etme ya da genelleme, daha önce öğrenilmiş olan bir bilginin benzer ama farklı problemlere ya da benzer ama farklı durumlarda uygulanmasıdır. Prova etme, bilgilerin edinilmesi amacıyla tekrar etme sürecidir ve sözel içerikli bilgilerin öğrenilmesi ve tekrar edilmesi için dil becerileri devreye girmektedir. İletişim, sosyal bir varlık olan insanın toplu yaşama amacıyla kendi aralarında duygu, düşünce ya da haber değiş tokuşunu içeren, dili ve konuşmayı da kapsayan şemsiye bir terim olarak tanımlanmaktadır.

İletişimin üç temel işlevi bulunmaktadır: a) davranış düzenleme, b) dikkat yönetme ve c) sosyal etkileşimde bulunma. İletişim işlevleri göz önünde bulundurulduğunda, mesajlarımızı alıcılara aktarmak üzere en sık kullandığımız araç ise dildir. Dil, iletişim amacıyla kullanılan, evren hakkındaki düşünceleri simgeleyen, uzlaşmaya dayalı biçimlerden (kodlardan) oluşan bir dizgedir/sistemdir. Dil çok karmaşık bir yapıya sahip olup, genellikle ayrıntılı incelenirken bileşenlerine ayrılmakta ve farklı kaynaklarda farklı biçimlerde sınıflandırılmaktadır. Dilin bileşenleri bazı kaynaklarda, sesbilgisi (fonoloji), biçimbilgisi (morfoloji), sözdizimi (sentaks), içerik (anlam bilgisi/semantik) ve kullanım bilgisi (pragmatik) olarak sınıflandırılabilmektedir. Dil ayrıca bazı kaynaklarda biçim, içerik ve kullanım olarak da incelenmekte biçim bileşeni, sesbilgisi (fonoloji), biçimbilgisi (morfoloji) ve sözdizimi (sentaks) olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Konuşma ise sözel dildeki seslerin çıkarabilmek amacıyla konuşmada görev alan organların harekete geçirilmesi süreci olarak tanımlanmaktadır.

Zihin Yetersizliği Olan Bireylerin Sosyal, Duygusal ve Psikolojik Özellikleri: Bir bireyin sosyalliğini açıklayan kavramların başında sosyal yeterlik gelmektedir. Sosyal yeterlik, uzlaşılmış bir tanıma sahip olmamakla birlikte pek çok bileşeni olan ve yaşam kalitesi için gerekli görülen bir kavramı ifade etmektedir. Sosyal yeterlik, uyumsal davranışlar ve sosyal beceriler olmak üzere iki bileşenden oluşmaktadır.

Uyumsal davranışlar, bireyin yaşına, içindeki yaşadığı toplumun gerektirdiği biçimde sosyal sorumluluk ve bireysel bağımsızlık ölçütlerini karşılamadaki etkinliği ve bu etkinliğin derecesi olarak tanımlanmaktadır. Uyumsal davranışlar, günlük yaşamda içinde öğrenilmektedir. Kavramsal, pratik beceriler başlıkları altında incelenen beceriler uyumsal davranışları oluşturmaktadır. Kavramsal beceriler, para, zaman ve sayı kavramlarından, okuma ve yazma becerilerinden ve dil becerilerinden oluşmaktadır. Pratik beceriler, günlük yaşam becerilerini, mesleki becerileri, para kullanımını, güvenlik becerilerini, kişisel sağlık bakımını, seyahat becerilerini ve telefon kullanmayı kapsamaktadır.

Sosyal yeterliği oluşturan bir diğer unsur ise sosyal becerilerdir. Sosyal yeterlik şemsiye terimi altında yer almakta olan sosyal beceriler zekâ, dil, algı, tutum ve içinde bulunulan ortam gibi pek çok etmenle doğrudan ilişkilidir. Sosyal beceriler pek çok özellikten oluşmaktadır. Bu özellikler izleyen biçimde sıralanmıştır:

  • Sosyal beceriler öğrenilmiştir.
  • Sosyal beceriler, bireyin o an içinde bulunduğu duruma özgüdür.
  • Sosyal beceriler, bireyin içinde yaşadığı toplumun kurallarıyla ilişkilidir.
  • Sosyal beceriler, sosyal ortamlarda olumlu sonuçlar alma ya da olumsuz sonuçlar almayı önlemek amacıyla sergilenmektedir.
  • Sosyal beceriler bir amaç doğrultusunda sergilenmektedir.
  • Sosyal beceriler gözlenebilen davranışlardan ve gözlenemeyen duygusal ve bilişsel süreçlerden oluşmaktadır.

Genel itibariyle, sosyal beceriler; sosyal ilişkileri başlatma bu ilişkileri sürdürmeye yönelik beceriler, grup içinde bir işe ilişkin sorumluluk alma becerileri, saldırgan davranışlarla başa çıkma becerileri, stresle baş etme becerileri ve plan yapma ve problem çözme becerileri olarak sınıflandırılmaktadır.

Zihin yetersizliği olan bireylerin bir diğer özelliği ise duygusal/psikolojik özellikleridir. Zihin yetersizliği olan bireylerin duygusal, sosyal ve psikolojik gereksinimleri, yetersizliği olmayan tüm bireylerle aynıdır ancak zihin yetersizliği olan bireylerin öğrenme özellikleri, uyumsal davranışları gibi pek çok özelliği akranlarından farklı davranışlar sergilemelerine neden olmaktadır. Zihin yetersizliği olan bireylerde öğrenilmiş çaresizlik görüldüğü ifade edilmektedir. Öğrenilmiş çaresizlik, bireylerin olayların kendileri tarafından kontrol edilemediği inancıdır ve bu inanç bireylerin tekrarlanan başarısızlıkları durumları ile karşı karşıya kalınmaktadır. Bu durumun üstesinden gelinebilmesi için zihin yetersizliği olan bireylerin başarılı olduğu deneyimleri yaşaması ve bunlara ilişkin olumlu geri bildirim almaları gerekmektedir. Zihin yetersizliği olan bireyleri normal gelişim gösteren akranlarından ayıran bir diğer psikolojik özellik ise benlik kavramlarıdır. Benlik kavramı, kişilerin kendilerinin farkında olması, kendilerini diğerlerinden ayıran özellikleri ayırt etmesi, kendine bu özellikler temelinde ayırdığı özel alanı koruması ve genişletmesi olarak tanımlanabilmektedir.

Eğitimin bireylere kazandırmayı hedeflediği bir diğer psikolojik özellik ise kendini düzenlemedir. Kendini düzenleme, bireylerin zamanı planlama ve yönetme, bir işe dikkatini yoğunlaştırma ve dikkati sürdürme, kaynakları uygun kullanabilme ve üretken olma olarak tanımlanabilir.

Zihin yetersizliği olan bireylerin psikolojik özelliklerine ilişkin bir diğer unsurun ise yaşam sorumluluğunu alma yeterliliklerinin de bilişsel özellikleri nedeniyle sınırlı olduğunu vurgulanmaktadır. Yaşam sorumluluğunu alma çok geniş bir kavram olup, bireylerin yaşam içinde kendine hedef koyma, bu hedefe ilişkin planlar yapma ve bu planlara uyma, gerektiğinde planlarda değişiklikler meydana getirme olarak tanımlanmakta ve sonuç olarak bireylerin bağımsız yaşam için gerekli olan becerilerini sergileyebilmesini ifade etmektedir.

Zihin yetersizliği olan bireylerde görülebilen bir diğer psikolojik özellik ise dışa yönelimdir. Dışa yönelim bireyin problem çözme süreçlerinde kendi potansiyellerden ziyade dışsal ipuçlarına güvenmesi olarak açıklanabilir. Zihin yetersizliği olan davranış özellikleri incelendiğinde bireylerin uyumsal davranışlardaki sınırlılıkları günlük yaşamlarında birçok problem yaşamalarına neden olmaktadır. Bununla birlikte, zihin yetersizliği olan bireylerin akranlarına kıyasla daha fazla uygun olmayan (problem/istenmeyen) davranışlar, saldırgan davranışlar ve kendini yaralama davranışları sergiledikleri ifade edilmektedir. Uygun olmayan davranışların, elde etme ve kaçma olmak üzere iki temel işlevi bulunmaktadır. Elde etme işlevi, duyusal uyaran elde etme, ilgi/dikkat elde etme ve nesne/etkinlik elde etme iken, kaçma işlevi, duyusal uyarandan kaçma, ilgi/dikkatten kaçma ve nesne/etkinlikten kaçmadır.

Zihin yetersizliği olan bireylerin motor/kas ve sağlık özellikleri: Motor/kas gelişimi, insan vücudunun hareket etme yetisidir. Merkezi sinir sisteminin gelişimiyle bireyin isteği doğrultusunda vücudunu kullanması olarak da açıklanabilir. Motor/kas gelişimine bağlı olarak gelişen beceriler büyük kas (kaba motor) ve ince kas (ince motor) becerileri olmak üzere iki başlık altında incelenmektedir. Büyük kas becerileri, yürüme, koşma, topu yakalama gibi becerileri ifade ederken; ince kas becerileri, tutma, kavrama gibi becerilere karşılık gelmektedir. Zihin yetersizliği olan bireylerin genetik ve metabolik nedenlerden ötürü fiziksel olarak akranlarından geç büyümektedir. Bu durum zihin yetersizliği olan bireylerin kaslarının geç gelişimine, kasların geç gelişimi ise hem yürüme, dengede durma zıplama gibi büyük kas, hem de oyuncağın düğmesine basma, kaşık tutma, kalem tutma, ipe boncuk dizme gibi ince kas becerilerini de olumsuz etmektedirler. Zihin yetersizliği olan bireylerin yetersizlikleri nedeniyle yaşayabilecekleri motor/kas problemlerinin yanı sıra önemli bir kısmının alt sosyoekonomik düzeyden geldikleri ve yeterli beslenemedikleri de vurgulanmaktadır.

Zihin yetersizliği olan bireylerde sıklıkla karşılaşılan bir diğer problem ise halk arasında sara olarak da adlandırılan epilepsidir. Epilepsi nöbeti, beynin normal aktivitesinin, sinir hücrelerinde geçici olarak meydana gelen anormal elektriksel aktivite sonucu bozulması ile oluşan klinik bir durum olarak tanımlanmaktadır

Zihin yetersizliği olan bireylerde psikiyatrik problemler de görülebilmektedir. Akıl hastalıkları ile zihin yetersizliği birbirinden tamamen farklı durumları ifade etmektedir ancak kimi zaman zihin yetersizliği olan bireylerin bazı davranışlarının akıl hastalığından mı yoksa zihin yetersizliğinden mi kaynaklandığı belirlemek güç olabilmektedir.

Zihin yetersizliği olan bireylerle yaşayan kişilerin ve çalışan uzmanların dikkat etmesi gereken önemli noktalardan biri de güvenlik becerileridir. Sistematik öğretimle öğretilebilen güvenlik becerilerini, zihin yetersizliği olan bireyler bilişsel performanslarındaki yetersizlikler ve uyumsal davranışlarındaki sınırlılıklarından ötürü kendi başlarına öğrenememektedirler.

Zihin Yetersizliği Olan Bireyler ve Bakım

Tarihte ilk bakım hareketlerinin Orta Çağ’da kilisenin toplum üzerindeki baskısıyla zihin yetersizliği olan bireylere manastırlarda bakım sağlanmasıyla başladığından söz edilebilir. Günümüzde zihin yetersizliği olan bireylere bakım hizmetleri, bakımevlerinde, bağımsız yaşam evlerinde, destekli yaşam düzenlenmelerinde, aileleriyle birlikte yaşadıkları evlerde ve kendi evlerinde sunulabilmektedir. Zihin yetersizliği olan bireylere sunulan bakım hizmetlerinin içeriğinde, (a) bakım planlaması, (b) birey-merkezli bakım planı, (c) bakım yönetimi, (d) sağlık eylem planı, (e) bakım programı yaklaşımı ve (f ) yaşam planlaması yer almaktadır.

Bakım Planı: Bakım planı, zihin yetersizliği olan bir bireye sunulacak bakıma ilişkin planı açıkça gösteren yazılı belgedir. Bu plan, bireyin günlük yaşam içinde ne yapabildiğini ve ne yapacağını ve neye gereksinim duyduğunu göstermektedir.

Birey merkezli bakım planı: Bakım planlama sürecinin önemli bir parçasıdır. Tüm bakım planlaması zihin yetersizliği olan bireyi karar verme süreçlerinin tam merkezine koymalıdır ve bu yetersizlik derecesi ne olursa olsun her birey için bu şekilde gerçekleştirilmelidir. Birey merkezli bakım planlarında dikkat edilmesi gereken unsurlar, birey için neyin önemli olduğunun keşfedilmesi, gereksinim duydukları desteğin belirlenmesi, bireylerin gereksinimlerini karşılayan ve hayatını kolaylaştıran bir eylem planının geliştirilmesi ve bu eylem planına sadık kalınması ve gerektiğinde sonuçlara dayalı olarak değişikler yapılmasıdır. Birey merkezli bakım planlarında düşünülmesi gereken en önemli unsur, bağımsızlıktır. Bakım sürecinde zihin yetersizliği olan bireyin kendi bakım sürecine ilişkin kararlar alması ve bakım sürecinin bireyi bağımsızlığa taşımasının önemi vurgulanmaktadır. Birey merkezli bakım planlarında dikkat edilen bir diğer unsur ise insan haklarıdır.

Bakım yönetimi: Bakım yönetimi, Bireylerin gereksinimlerini değerlendiren ve bundan yola çıkarak bu gereksinimleri karşılayacak bir bakım paketi oluşturmaya yarayan sistemdir.

Sağlık eylem planı: Sağlık eylem planı, Bireylerin sağlıklarını korumayı ve geliştirmek üzere detaylı eylemleri içeren kişisel eylem planlarıdır.

Bakım programı yaklaşımı: Bakımı en iyi sunabilecek kişiler ve servislerle bakım sürecini değerlendirme, planlama ve eşgüdümlü olarak destekleme yöntemidir. Bu yöntem, bireylerin korunması ve/veya risk altında oldukları durumlarda uygulanmaktadır. Bakım programı, kapsamlı risk değerlendirmesini içeren, çok disiplinli ve birey merkezli olan sosyal ve sağlık bakımlarının değerlendirme süreci temelinde bir kuramsal çerçevedir. Standart modelde, bir yıllık gözden geçirmeler ve altıaylık program yaklaşımını değerlendirme süreçleri bulunmaktadır.

Yaşam planlaması: Yaşam planlaması, daha uzun ya da daha kısa vadeli olmak üzere her bireyin kendi hayatları içinde farklı biçimlerde düşünmüş olduğu şeyleri içermektedir. Kimilerinin daha net planları bulunurken, kimileri daha az plan yaparak yaşayabilirler. Okumak, evlenmek, kariyer planlaması, çocuk yapmak, ev almak, para biriktirmek ve daha bir sürü konu yaşam planlamasının içinde yer almaktadır.

Zihin yetersizliği olan bireylere bakım hizmeti sunan uzmanların, zihin yetersizliğin bakım süreci rolü göz önünde bulundurulduğunda sorumlulukları şu şekilde sıralanmıştır:

  • Zihin yetersizliği olan bireylere, birey olduklarını unutmadan yaklaşmak ve saygı duymak,
  • Herhangi bir tedaviden ya da bakımdan önce zihin yetersizliği olan bireyden onay almak,
  • Zihin yetersizliği olan bireye ilişkin özel bilgileri gizli tutmak,
  • Zihin yetersizliği olan bireye bakım hizmeti sürecinde yer alan diğer uzmanlara eşgüdümlü çalışmak,
  • Profesyonel bilgiyi ve yeterlilikleri kullanmak,
  • Dürüst olmak,
  • Olası riskleri belirlemek ve en aza indirmektir.

Zihin yetersizliği olan bireylere bakım hizmeti sunan kişilerin bu alana ilişkin bilgilerinin olması ve devlet bünyesinde bakım personeli olarak kayıtlı olmaları gerekmektedir.

Zihin yetersizliği olan bireylere sunulan bakım süreci, bu bireyler için geliştirilecek bireyselleştirilmiş bakım planı çerçevesinde gerçekleştirilmelidir. Bakım süreci kendi içinde belirli dönemlere ayrılmaktadır. Bu dönemler sırasıyla: (a) tanılama, (b) bireyin performansını ve gereksinimlerini değerlendirme, (c) yerleştirme, (d) birey merkezli bakım planı hazırlama, (e) bakım planını uygulama ve (f ) süreci değerlendirmedir.

Zihin Yetersizliği

Zihin yetersizliği, yaşamın ilk 18 yılında ortaya çıkan, hem zihinsel işlevlerde hem de kavramsal beceriler, sosyal beceriler ve pratik uyum becerileri olarak ifade edilen uyumsal davranışlarda önemli sınırlılıklar olarak betimlenmektedir.

Zihinsel işlevlerin belirlenmesinde zekâ testlerinden faydalanılmaktadır. Bu testler sonucu elde edilen puan bize bireylerin zekâ bölümünü vermektedir. Günümüzde zekâ bölümünün belirlenmesinde yaygın olarak kullanılmakta olan testler Stanford Binet ve Weschler Çocuklar İçin Zeka Testi’dir (WISC-R). Bu testlere göre normal olarak adlandırılan zekâ bölümü 100’dür; bunun iki standart sapma altı ise Stanford Binet (bir standart sapma 16 puan) için 68 puan, WISC-R (bir standart sapma) için 70 puana denk gelmektedir. Şu halde bir bireyin zihin yetersizliği tanısı almasındaki ilk koşul; zekâ bölümünün Stanford Binet için 68 ve WISC-R için 70’in altında olmasıdır.

Uyumsal davranışlar ise bireyler tarafından öğrenilen ve günlük yaşamda kullanılan kavramsal, sosyal ve pratik beceriler olarak üç grupta toplanmıştır. Sosyal beceriler, kişiler arası beceriler, sosyal sorumluluk, özsaygı, boş zaman becerileri, uyanık olma (aldatılabilir olmama), kuralları takip etme, yasalara uyma, kurban olmaktan kaçınma ve sosyal problemleri çözme becerilerini içermektedir. Pratik beceriler, günlük yaşam becerilerini (özbakım), mesleki beceriler, para kullanımı, güvenlik, sağlık bakımı, seyahat, rutinler/ zamanı yönetme ve telefon kullanımını kapsamaktadır. Kavramsal beceriler ise, dil, okuma ve yazma, para, zaman ve sayı kavramlarını içermektedir. Uyumsal davranışlar, uyumsal davranış ölçekleriyle değerlendirilmektedir. Yaygın olarak kullanılmakta olan uyumsal davranış ölçekleri, AAMD Uyumsal Davranış Ölçekleri (The American Association for Mental Deficiency Adaptive Behavior Scales- AAMD ABS), Bağımsız Davranışlar Ölçekleri- Gözden Geçirilmişi (Scales of Independent Behavior-RevisedSIB-R) ve Vineland Uyumsal Davranış Ölçeği’dir. Bir bireyin zihin yetersizliği tanısı alması için uyumsal davranışlar başlığı altında sıralanan becerilerden en az ikisinde önemli derecede sınırlılıkları olması gerekmektedir.

Zihin yetersizliğinin tanı ölçütleri zeka bölümü, uyumsal davranışlar ve yaştır.

Bir bireyin zihin yetersizliği alması için yetersizliğin 18 yaşından önce ortaya çıkmış olması gerekmektedir.
Zihin yetersizliğine yol açan etmenler farklı şekillerde sınıflandırılabilmektedir. Zihin yetersizliği oluşum zamanına göre doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası nedenler olarak sınıflandırılmakta ve yetersizliğin türüne göre tıbbi, sosyal, davranışsal ve eğitsel özellikler olarak incelenebilmektedir. Bu kitapta ise zihin yetersizliğine yol açan etmenler genetik bozukluklar, kromozom bozukları, metabolizma bozuklukları olarak sınıflandırılmıştır.

Genetik bozukluklar ise baskın genlerin neden olduğu genetik bozukluklar ve çekinik genlerin neden olduğu genetik bozukluklar şeklinde ikiye ayrılmıştır.

Zihin yetersizliği olan bireylerle çok farklı disiplinlerden uzmanların çalışıyor olması sınıflama konusunda farklı yaklaşımların doğmasına neden olmuştur. Zihin yetersizliğinin sınıflaması, bu kitapta üç temel yaklaşım başlığı altında incelenmiştir. Bu yaklaşımlar; (a) zihin yetersizliğinin nedenleri temel alınarak yapılan sınıflama, (b) zekâ bölümü temel alınarak yapılan sınıflama, (c) zihin yetersizliği olan bireylerin gereksinimleri temel alınarak yapılan sınıflama ve (d) eğitsel sınıflamadır.

Dünya Sağlık Örgütü 2011 yılında yayımladığı raporda dünya nüfusunun yaklaşık %15’nin engelli olduğunu ve bu kişiler arasındaki %2.2 arasındaki nüfusun ise işlevlerini yerine getirme konusunda çok ciddi zorluklar yaşadığının tahmin edildiğini ifade etmektedir.

Ülkemiz ise Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından 2002 yılı yapılan Türkiye Engelliler Araştırması’nın sonuçlarına göre nüfusun %12,8’ini engelli bireyler oluşturmaktadır. Ortopedik engelliler %1,25, görme engelliler %0,6, işitme engelliler %0,4, zihin yetersizliği olanlar %0,5 dil ve konuşma engeli olanlar %0,4 ve ruhsal ve kronik hastalığı olanlar da %9,7 oranındadır.

Zihin Yetersizliği Olan Bireylerin Özellikleri

Zihin yetersizliği olan bireylerin öğrenme ve bilişsel özellikleri bakımından normal gelişim gösteren akranlarından anlamlı ölçüde geri oldukları belirtilmektedir. Bu beceriler dikkat, güdülenme, ayırt etme, bellek, organize etme, transfer etme/genelleme ve prova etmedir.

Öğrenme, bireyin davranışlarında olgunlaşma, büyüme ve yaşlanmaya bağlı olmaksızın gerçekleşen alıştırma yapma ve deneyim kazanma süreci olarak tanımlanmaktadır. Biliş ise, öğrenmeyi gerçekleştirmede etkili olan becerileri kapsayan zihne ilişkin geniş bir kavrama karşılık gelmektedir.
Dikkat, algıyı çevredeki uyaranlara odaklama, işlenecek ve depolanacak bilginin seçimi, bilgi işlemleme sürecindeki kapasite ve bilgiyi işleme ve depolama sürecindeki zihinsel çaba olarak tanımlanmaktadır. İki tür dikkat söz konusudur. Bunlar seçici dikkat ve sürekli dikkattir.

Güdülenme, uyarılma, algı, dikkat, kaygı, pekiştirme ve geri bildirim gibi süreçlerle bireyin öğrenmeye istekli olma durumudur.

Ayırt etme ise pek çok uyaran arasından bir uyaranı belirleme yetisi olarak tanımlanmaktadır. Bellek/hafıza, bilgiyi saklama ve gerektiğinde hatırlama becerisi olarak tanımlanmaktadır ve öğrenme sürecinde etkin olarak rol almaktadır. Bellek, kısa bellek ve uzun süreli bellek olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kısa süreli bellek, birkaç dakikayı geçmeyen hatırlama durumlarında rol almaktadır. Uzun süreli bellek ise üzerinden uzun zaman geçmiş olan durumlarda geçerlidir.

Organize etme yetisi, bilgiyi depolama amacıyla bilgilerin istiflenmesi ve kategori halinde saklanmasına karşılık gelmektedir ve bilgilerin geri çağrılmasında oldukça önemlidir.

Transfer etme ya da genelleme, daha önce öğrenilmiş olan bir bilginin benzer ama farklı problemlere ya da benzer ama farklı durumlarda uygulanmasıdır. Prova etme, bilgilerin edinilmesi amacıyla tekrar etme sürecidir ve sözel içerikli bilgilerin öğrenilmesi ve tekrar edilmesi için dil becerileri devreye girmektedir. İletişim, sosyal bir varlık olan insanın toplu yaşama amacıyla kendi aralarında duygu, düşünce ya da haber değiş tokuşunu içeren, dili ve konuşmayı da kapsayan şemsiye bir terim olarak tanımlanmaktadır.

İletişimin üç temel işlevi bulunmaktadır: a) davranış düzenleme, b) dikkat yönetme ve c) sosyal etkileşimde bulunma. İletişim işlevleri göz önünde bulundurulduğunda, mesajlarımızı alıcılara aktarmak üzere en sık kullandığımız araç ise dildir. Dil, iletişim amacıyla kullanılan, evren hakkındaki düşünceleri simgeleyen, uzlaşmaya dayalı biçimlerden (kodlardan) oluşan bir dizgedir/sistemdir. Dil çok karmaşık bir yapıya sahip olup, genellikle ayrıntılı incelenirken bileşenlerine ayrılmakta ve farklı kaynaklarda farklı biçimlerde sınıflandırılmaktadır. Dilin bileşenleri bazı kaynaklarda, sesbilgisi (fonoloji), biçimbilgisi (morfoloji), sözdizimi (sentaks), içerik (anlam bilgisi/semantik) ve kullanım bilgisi (pragmatik) olarak sınıflandırılabilmektedir. Dil ayrıca bazı kaynaklarda biçim, içerik ve kullanım olarak da incelenmekte biçim bileşeni, sesbilgisi (fonoloji), biçimbilgisi (morfoloji) ve sözdizimi (sentaks) olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Konuşma ise sözel dildeki seslerin çıkarabilmek amacıyla konuşmada görev alan organların harekete geçirilmesi süreci olarak tanımlanmaktadır.

Zihin Yetersizliği Olan Bireylerin Sosyal, Duygusal ve Psikolojik Özellikleri: Bir bireyin sosyalliğini açıklayan kavramların başında sosyal yeterlik gelmektedir. Sosyal yeterlik, uzlaşılmış bir tanıma sahip olmamakla birlikte pek çok bileşeni olan ve yaşam kalitesi için gerekli görülen bir kavramı ifade etmektedir. Sosyal yeterlik, uyumsal davranışlar ve sosyal beceriler olmak üzere iki bileşenden oluşmaktadır.

Uyumsal davranışlar, bireyin yaşına, içindeki yaşadığı toplumun gerektirdiği biçimde sosyal sorumluluk ve bireysel bağımsızlık ölçütlerini karşılamadaki etkinliği ve bu etkinliğin derecesi olarak tanımlanmaktadır. Uyumsal davranışlar, günlük yaşamda içinde öğrenilmektedir. Kavramsal, pratik beceriler başlıkları altında incelenen beceriler uyumsal davranışları oluşturmaktadır. Kavramsal beceriler, para, zaman ve sayı kavramlarından, okuma ve yazma becerilerinden ve dil becerilerinden oluşmaktadır. Pratik beceriler, günlük yaşam becerilerini, mesleki becerileri, para kullanımını, güvenlik becerilerini, kişisel sağlık bakımını, seyahat becerilerini ve telefon kullanmayı kapsamaktadır.

Sosyal yeterliği oluşturan bir diğer unsur ise sosyal becerilerdir. Sosyal yeterlik şemsiye terimi altında yer almakta olan sosyal beceriler zekâ, dil, algı, tutum ve içinde bulunulan ortam gibi pek çok etmenle doğrudan ilişkilidir. Sosyal beceriler pek çok özellikten oluşmaktadır. Bu özellikler izleyen biçimde sıralanmıştır:

  • Sosyal beceriler öğrenilmiştir.
  • Sosyal beceriler, bireyin o an içinde bulunduğu duruma özgüdür.
  • Sosyal beceriler, bireyin içinde yaşadığı toplumun kurallarıyla ilişkilidir.
  • Sosyal beceriler, sosyal ortamlarda olumlu sonuçlar alma ya da olumsuz sonuçlar almayı önlemek amacıyla sergilenmektedir.
  • Sosyal beceriler bir amaç doğrultusunda sergilenmektedir.
  • Sosyal beceriler gözlenebilen davranışlardan ve gözlenemeyen duygusal ve bilişsel süreçlerden oluşmaktadır.

Genel itibariyle, sosyal beceriler; sosyal ilişkileri başlatma bu ilişkileri sürdürmeye yönelik beceriler, grup içinde bir işe ilişkin sorumluluk alma becerileri, saldırgan davranışlarla başa çıkma becerileri, stresle baş etme becerileri ve plan yapma ve problem çözme becerileri olarak sınıflandırılmaktadır.

Zihin yetersizliği olan bireylerin bir diğer özelliği ise duygusal/psikolojik özellikleridir. Zihin yetersizliği olan bireylerin duygusal, sosyal ve psikolojik gereksinimleri, yetersizliği olmayan tüm bireylerle aynıdır ancak zihin yetersizliği olan bireylerin öğrenme özellikleri, uyumsal davranışları gibi pek çok özelliği akranlarından farklı davranışlar sergilemelerine neden olmaktadır. Zihin yetersizliği olan bireylerde öğrenilmiş çaresizlik görüldüğü ifade edilmektedir. Öğrenilmiş çaresizlik, bireylerin olayların kendileri tarafından kontrol edilemediği inancıdır ve bu inanç bireylerin tekrarlanan başarısızlıkları durumları ile karşı karşıya kalınmaktadır. Bu durumun üstesinden gelinebilmesi için zihin yetersizliği olan bireylerin başarılı olduğu deneyimleri yaşaması ve bunlara ilişkin olumlu geri bildirim almaları gerekmektedir. Zihin yetersizliği olan bireyleri normal gelişim gösteren akranlarından ayıran bir diğer psikolojik özellik ise benlik kavramlarıdır. Benlik kavramı, kişilerin kendilerinin farkında olması, kendilerini diğerlerinden ayıran özellikleri ayırt etmesi, kendine bu özellikler temelinde ayırdığı özel alanı koruması ve genişletmesi olarak tanımlanabilmektedir.

Eğitimin bireylere kazandırmayı hedeflediği bir diğer psikolojik özellik ise kendini düzenlemedir. Kendini düzenleme, bireylerin zamanı planlama ve yönetme, bir işe dikkatini yoğunlaştırma ve dikkati sürdürme, kaynakları uygun kullanabilme ve üretken olma olarak tanımlanabilir.

Zihin yetersizliği olan bireylerin psikolojik özelliklerine ilişkin bir diğer unsurun ise yaşam sorumluluğunu alma yeterliliklerinin de bilişsel özellikleri nedeniyle sınırlı olduğunu vurgulanmaktadır. Yaşam sorumluluğunu alma çok geniş bir kavram olup, bireylerin yaşam içinde kendine hedef koyma, bu hedefe ilişkin planlar yapma ve bu planlara uyma, gerektiğinde planlarda değişiklikler meydana getirme olarak tanımlanmakta ve sonuç olarak bireylerin bağımsız yaşam için gerekli olan becerilerini sergileyebilmesini ifade etmektedir.

Zihin yetersizliği olan bireylerde görülebilen bir diğer psikolojik özellik ise dışa yönelimdir. Dışa yönelim bireyin problem çözme süreçlerinde kendi potansiyellerden ziyade dışsal ipuçlarına güvenmesi olarak açıklanabilir. Zihin yetersizliği olan davranış özellikleri incelendiğinde bireylerin uyumsal davranışlardaki sınırlılıkları günlük yaşamlarında birçok problem yaşamalarına neden olmaktadır. Bununla birlikte, zihin yetersizliği olan bireylerin akranlarına kıyasla daha fazla uygun olmayan (problem/istenmeyen) davranışlar, saldırgan davranışlar ve kendini yaralama davranışları sergiledikleri ifade edilmektedir. Uygun olmayan davranışların, elde etme ve kaçma olmak üzere iki temel işlevi bulunmaktadır. Elde etme işlevi, duyusal uyaran elde etme, ilgi/dikkat elde etme ve nesne/etkinlik elde etme iken, kaçma işlevi, duyusal uyarandan kaçma, ilgi/dikkatten kaçma ve nesne/etkinlikten kaçmadır.

Zihin yetersizliği olan bireylerin motor/kas ve sağlık özellikleri: Motor/kas gelişimi, insan vücudunun hareket etme yetisidir. Merkezi sinir sisteminin gelişimiyle bireyin isteği doğrultusunda vücudunu kullanması olarak da açıklanabilir. Motor/kas gelişimine bağlı olarak gelişen beceriler büyük kas (kaba motor) ve ince kas (ince motor) becerileri olmak üzere iki başlık altında incelenmektedir. Büyük kas becerileri, yürüme, koşma, topu yakalama gibi becerileri ifade ederken; ince kas becerileri, tutma, kavrama gibi becerilere karşılık gelmektedir. Zihin yetersizliği olan bireylerin genetik ve metabolik nedenlerden ötürü fiziksel olarak akranlarından geç büyümektedir. Bu durum zihin yetersizliği olan bireylerin kaslarının geç gelişimine, kasların geç gelişimi ise hem yürüme, dengede durma zıplama gibi büyük kas, hem de oyuncağın düğmesine basma, kaşık tutma, kalem tutma, ipe boncuk dizme gibi ince kas becerilerini de olumsuz etmektedirler. Zihin yetersizliği olan bireylerin yetersizlikleri nedeniyle yaşayabilecekleri motor/kas problemlerinin yanı sıra önemli bir kısmının alt sosyoekonomik düzeyden geldikleri ve yeterli beslenemedikleri de vurgulanmaktadır.

Zihin yetersizliği olan bireylerde sıklıkla karşılaşılan bir diğer problem ise halk arasında sara olarak da adlandırılan epilepsidir. Epilepsi nöbeti, beynin normal aktivitesinin, sinir hücrelerinde geçici olarak meydana gelen anormal elektriksel aktivite sonucu bozulması ile oluşan klinik bir durum olarak tanımlanmaktadır

Zihin yetersizliği olan bireylerde psikiyatrik problemler de görülebilmektedir. Akıl hastalıkları ile zihin yetersizliği birbirinden tamamen farklı durumları ifade etmektedir ancak kimi zaman zihin yetersizliği olan bireylerin bazı davranışlarının akıl hastalığından mı yoksa zihin yetersizliğinden mi kaynaklandığı belirlemek güç olabilmektedir.

Zihin yetersizliği olan bireylerle yaşayan kişilerin ve çalışan uzmanların dikkat etmesi gereken önemli noktalardan biri de güvenlik becerileridir. Sistematik öğretimle öğretilebilen güvenlik becerilerini, zihin yetersizliği olan bireyler bilişsel performanslarındaki yetersizlikler ve uyumsal davranışlarındaki sınırlılıklarından ötürü kendi başlarına öğrenememektedirler.

Zihin Yetersizliği Olan Bireyler ve Bakım

Tarihte ilk bakım hareketlerinin Orta Çağ’da kilisenin toplum üzerindeki baskısıyla zihin yetersizliği olan bireylere manastırlarda bakım sağlanmasıyla başladığından söz edilebilir. Günümüzde zihin yetersizliği olan bireylere bakım hizmetleri, bakımevlerinde, bağımsız yaşam evlerinde, destekli yaşam düzenlenmelerinde, aileleriyle birlikte yaşadıkları evlerde ve kendi evlerinde sunulabilmektedir. Zihin yetersizliği olan bireylere sunulan bakım hizmetlerinin içeriğinde, (a) bakım planlaması, (b) birey-merkezli bakım planı, (c) bakım yönetimi, (d) sağlık eylem planı, (e) bakım programı yaklaşımı ve (f ) yaşam planlaması yer almaktadır.

Bakım Planı: Bakım planı, zihin yetersizliği olan bir bireye sunulacak bakıma ilişkin planı açıkça gösteren yazılı belgedir. Bu plan, bireyin günlük yaşam içinde ne yapabildiğini ve ne yapacağını ve neye gereksinim duyduğunu göstermektedir.

Birey merkezli bakım planı: Bakım planlama sürecinin önemli bir parçasıdır. Tüm bakım planlaması zihin yetersizliği olan bireyi karar verme süreçlerinin tam merkezine koymalıdır ve bu yetersizlik derecesi ne olursa olsun her birey için bu şekilde gerçekleştirilmelidir. Birey merkezli bakım planlarında dikkat edilmesi gereken unsurlar, birey için neyin önemli olduğunun keşfedilmesi, gereksinim duydukları desteğin belirlenmesi, bireylerin gereksinimlerini karşılayan ve hayatını kolaylaştıran bir eylem planının geliştirilmesi ve bu eylem planına sadık kalınması ve gerektiğinde sonuçlara dayalı olarak değişikler yapılmasıdır. Birey merkezli bakım planlarında düşünülmesi gereken en önemli unsur, bağımsızlıktır. Bakım sürecinde zihin yetersizliği olan bireyin kendi bakım sürecine ilişkin kararlar alması ve bakım sürecinin bireyi bağımsızlığa taşımasının önemi vurgulanmaktadır. Birey merkezli bakım planlarında dikkat edilen bir diğer unsur ise insan haklarıdır.

Bakım yönetimi: Bakım yönetimi, Bireylerin gereksinimlerini değerlendiren ve bundan yola çıkarak bu gereksinimleri karşılayacak bir bakım paketi oluşturmaya yarayan sistemdir.

Sağlık eylem planı: Sağlık eylem planı, Bireylerin sağlıklarını korumayı ve geliştirmek üzere detaylı eylemleri içeren kişisel eylem planlarıdır.

Bakım programı yaklaşımı: Bakımı en iyi sunabilecek kişiler ve servislerle bakım sürecini değerlendirme, planlama ve eşgüdümlü olarak destekleme yöntemidir. Bu yöntem, bireylerin korunması ve/veya risk altında oldukları durumlarda uygulanmaktadır. Bakım programı, kapsamlı risk değerlendirmesini içeren, çok disiplinli ve birey merkezli olan sosyal ve sağlık bakımlarının değerlendirme süreci temelinde bir kuramsal çerçevedir. Standart modelde, bir yıllık gözden geçirmeler ve altıaylık program yaklaşımını değerlendirme süreçleri bulunmaktadır.

Yaşam planlaması: Yaşam planlaması, daha uzun ya da daha kısa vadeli olmak üzere her bireyin kendi hayatları içinde farklı biçimlerde düşünmüş olduğu şeyleri içermektedir. Kimilerinin daha net planları bulunurken, kimileri daha az plan yaparak yaşayabilirler. Okumak, evlenmek, kariyer planlaması, çocuk yapmak, ev almak, para biriktirmek ve daha bir sürü konu yaşam planlamasının içinde yer almaktadır.

Zihin yetersizliği olan bireylere bakım hizmeti sunan uzmanların, zihin yetersizliğin bakım süreci rolü göz önünde bulundurulduğunda sorumlulukları şu şekilde sıralanmıştır:

  • Zihin yetersizliği olan bireylere, birey olduklarını unutmadan yaklaşmak ve saygı duymak,
  • Herhangi bir tedaviden ya da bakımdan önce zihin yetersizliği olan bireyden onay almak,
  • Zihin yetersizliği olan bireye ilişkin özel bilgileri gizli tutmak,
  • Zihin yetersizliği olan bireye bakım hizmeti sürecinde yer alan diğer uzmanlara eşgüdümlü çalışmak,
  • Profesyonel bilgiyi ve yeterlilikleri kullanmak,
  • Dürüst olmak,
  • Olası riskleri belirlemek ve en aza indirmektir.

Zihin yetersizliği olan bireylere bakım hizmeti sunan kişilerin bu alana ilişkin bilgilerinin olması ve devlet bünyesinde bakım personeli olarak kayıtlı olmaları gerekmektedir.

Zihin yetersizliği olan bireylere sunulan bakım süreci, bu bireyler için geliştirilecek bireyselleştirilmiş bakım planı çerçevesinde gerçekleştirilmelidir. Bakım süreci kendi içinde belirli dönemlere ayrılmaktadır. Bu dönemler sırasıyla: (a) tanılama, (b) bireyin performansını ve gereksinimlerini değerlendirme, (c) yerleştirme, (d) birey merkezli bakım planı hazırlama, (e) bakım planını uygulama ve (f ) süreci değerlendirmedir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.