Açıköğretim Ders Notları

Bakıma Gereksinimi Olan Engelli Bireyler 2 Dersi 1. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Bakıma Gereksinimi Olan Engelli Bireyler 2 Dersi 1. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Duygu Ve Davranış Bozukluğu Olan Bireyler

Duygu ve Davranış Bozukluğunun Tanımı

Ülkemizde Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre duygu ve davranış bozukluğu olan çocuklar, “Yaşına uygun olmayan sosyal ve kültürel normlardan farklı duygusal tepki ve davranışlar göstermesi nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan çocuk” olarak tanımlanmaktadır.
Duygu ve davranış bozuklukları, ABD’de 2004 yılında kabul edilen Yetersizliği Olan Bireyler Eğitim Yasası’na (IDEA-Individuals with Disabilities Act) göre şu şekilde tanımlanmaktadır:

  • Bozukluk aşağıdaki özelliklerden bir ya da birkaçının uzun süre boyunca görülmesini ve çocuğun eğitim performansını belirli bir dereceye kadar olumsuz etkilemesini ifade eder:
    • Zihinsel, duygusal ve sağlıkla ilgili nedenlerle açıklanamayan öğrenme yetersizliği
    • Öğretmenleri ve akranları ile uygun ilişkiler kuramama ve sürdürememe
    • Normal şartlar altındaki uygun olmayan davranış ve duygular – Genel bir mutsuzluk ve depresyon hali
    • Okul ve kişisel sorunlarla ilgili fiziksel belirtiler ya da korkular geliştirme eğilimi
  • Bozukluk, şizofreniyi içermektedir. Duygusal bir bozukluk tespit edilmediği sürece, bu terim sosyal açıdan uyumsuz olan çocuklar için geçerli değildir.

IDEA tarafından duygu ve davranış bozukluğuna ilişkin tanımdaki, “uzun süre boyunca”, “belirli bir dereceye kadar” ve “eğitim performansının olumsuz yönde etkilenmesi” ifadeleri eleştirilmektedir.
ABD’de Davranış Bozukluğu Olan Çocuklar Kurulu tarafından duygu ve davranış bozukluğuna ilişkin farklı bir tanım daha yapılmaktadır:

  • Duygu ve davranış bozukluğu; okul programlarındaki duygusal ya da davranışsal tepkilerle karakterize edilen yaşa uygun, kültürel ya da etik normlardan oldukça farklı olan ve eğitim performansını olumsuz etkileyen, akademik, sosyal, mesleki ya da kişisel becerileri de içeren; çevredeki stresli olaylara beklenen geçici tepkilerden daha fazlasını veren; en az biri okulla ilgili olmak üzere iki farklı ortamda ortaya çıkan tepkiler ve bu tepkilerin genel eğitim ortamlarındaki doğrudan müdahalelere yanıt vermemesi ya da çocuğun genel eğitim müdahalelerinden yararlanamaması durumunda tanımlanan bir yetersizliktir.
  • Bu yetersizlik başka yetersizliklerin eşlik edebildiği bir durumdur.
  • Bu tanım, şizofreniyi, duygu-durum bozukluğunu, kaygı bozukluğunu ya da devam eden davranış bozukluğunu ya da uyum bozukluğunu içerir.

Bu tanımda; duygu ve davranış bozukluklarının “öncelikle genel eğitim ortamları dikkate alınarak değerlendirildiği”, “çocukların yapılan öğretim düzenlemelerinden yararlanamadıkları” ve “duygusal ya da davranışsal tepkilerin süreğen olması gerektiği” vurgulanmaktadır.

Duygu ve Davranış Bozukluğunun Yaygınlığı, Tanılanması ve Değerlendirilmesi

ABD’de duygu ve davranış bozukluğu tanısı olan çocukların yaygınlık oranının %3 ile %6 arasında değiştiği belirtilirken ülkemizde duygu ve davranış bozukluklarını sayısal olarak belirlenmesine yönelik veri yoktur. Amerika Birleşik Devletleri’nde duygu ve davranış bozukluğu olan çocuk ve gençlerin dörtte üçü erkektir. Duygu ve davranış bozukluğunun tanılanmasında bazı nedenlerden dolayı bir görüş birliği yoktur. Bu nedenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Alanyazındaki kavramsal farklılıklar
  • Duygu ve davranışların çeşitliliği ve farklılığı
  • Duygu ve davranışların ölçülmesine ilişkin zorluklar
  • Kültürel farklılıklardan kaynaklanan normlara uygun olan veya olmayan davranışlara ilişkin nesnel değerlendirme güçlüğü Problem davranışlara ilişkin hangi sıklıkta sergilendiğinde normal kabul edilebileceğine ilişkin nesnel bir görüş olmaması

Tanılamaya ilişkin görüş farklılıkları olmasına rağmen hem dünyada hem de ülkemizde duygu ve davranış bozukluğunun tanılanması için farklı değerlendirme araçları kullanılmaktadır. Dünyada duygu ve davranış bozukluğunu tanılama amacıyla kullanılan araçlar arasında; Çocuk Davranış Kontrol Listesi, Davranış ve Duygu Ölçü Aracı, Davranışsal Bozukluklar Sistematik Tarama Aracı gibi tarama araçları yer almaktadır. Ülkemizde ise geçerlik ve güvenirlik çalışması olan Akran Sapması Ölçeği, Antisosyal Davranış Eğilimi Envanteri, Antisosyal Süreçleri Tarama Aracı Ebeveyn ve Öğretmen Formu, CDC Saldırganlık Anketi, Çocuk Davranışlarını Değerlendirme Ölçeği gibi ölçü araçları kullanılmaktadır. Çocuk Davranış Kontrol Listesi , 6-18 yaş aralığındaki okul çağı çocuklarının problem davranışlarını değerlendirmek için kullanılmaktadır. Ailelerden, öğretmenlerden ve çocukların kendilerinden alınan bilgilere göre kontrol listesi doldurulmaktadır. Öğretmenlerden alınan bilgiler çocuklardaki problem davranışların güçlü göstergeleri olarak kabul edilmektedir. Ek olarak bu listede, sosyal yeterlikleri ve başkaları ile geçinebilme ve mutlu olabilme gibi uyumsal davranışlar da bulunmaktadır.
Davranış ve Duygu Ölçü Aracı; çocukların kişilerarası güçlü yönleri (hayal kırıklığına karşı sakin tepkiler vermesi vb.), aileye katılımı (ailenin yaptığı etkinliklere katılması vb.), kendi güçlü yanları (mizah duygusunun olması vb.), okuldaki işlevleri (dikkatini odaklama) ve duygusal güçler (diğerlerinin acı duygusunu bilmesi) alanlarındaki işlevde bulunma düzeyini değerlendirmektedir.
Davranışsal Bozukluklar Sistematik Tarama Aracı, ilkokul dönemindeki duygu ve davranış bozukluğu olan çocukları belirlemek için üç aşamalı bir tarama sürecini kapsamaktadır. Tarama sürecinin sonunda, duygu ve davranış bozukluğu olan çocukların sayısının azaltılması hedeflenmektedir. Bu tarama aracında birinci aşamada sınıf öğretmenleri çocukları içe yönelim davranışları ve dışa yönelim davranışlarına göre sıralamaktadır. Birinci aşamadaki sıralamaya göre her bir öğretmenin ilk üç sıradaki öğrencisi, ikinci aşamadaki Kritik Olay İndeksi’ne geçmektedir. Kritik olaylar, düşük sıklıkta ortaya çıksalar da göze çarpan ve endişe verici davranışları içermektedir. Bu davranışların herhangi bir şekilde ortaya çıkması, okuldaki sosyal davranışsal uyum süreçlerinin büyük ölçüde aksatılmasına yol açmaktadır. Kritik Olay İndeksi’nde normal ölçütleri aşan çocuklar üçüncü aşamaya geçmektedirler. Bu aşamada, çocuklar, sınıfta bağımsız olarak ödev yaptıkları sürelerde ve oyun alanında, doğrudan ve tekrarlanan gözlemlerle izlenmektedirler. Üçüncü aşamadaki gözlemlerde davranış problemi ölçütlerini aşan çocuklar, özel eğitim birimine gönderilmektedirler.
Akran Sapması Ölçeği ile çocuklar kendilerini değerlendirir. Bu ölçü aracı ile ergenlerin, davranış bozukluğu gösteren yakın arkadaşlarının sayısı belirlenmektedir. Bu ölçü aracında, yüksek puan alan bir ergenin davranış bozukluğu gösteren arkadaşlarının sayısının fazla olduğu ortaya çıkmaktadır.
Antisosyal Davranış Eğilimi Envanteri ile çocuğun kendisini değerlendirmesi istenmektedir. Ergenlerin antisosyal davranışlarını değerlendirmek üzere kullanılmaktadır. Ergen envanter içerisindeki sorulara doğru-yanlış seçeneklerinden birini kullanarak yanıtlamaktadır. Yüksek puan alan bir ergenin, antisosyal davranışlara eğilimi yüksek olarak belirlenmektedir.
Antisosyal Süreçleri Tarama Aracı Ebeveyn ve Öğretmen Formu anneler ve babalar tarafından doldurulur. 8-11 yaş aralığında olan çocuklardaki psikopatik özellikleri ve antisosyal davranışları değerlendirmek için kullanılan bir araçtır. Bu formdan alınan puan yükseldikçe, çocuktaki antisosyal davranış eğilimleri artmaktadır.
CDC Saldırganlık Anketi ile 11-13 yaş aralığındaki çocukların saldırgan davranışlarının sıklığı değerlendirilmektedir. Çocuklardan son 30 gün içerisindeki davranışlarını değerlendirmeleri beklenmektedir. Ölçekten elde edilen puanların yüksek olması, çocuklardaki saldırgan davranışların yüksek olması anlamına gelmektedir.
Çocuk Davranışlarını Değerlendirme Ölçeği ile beş-altı yaşındaki çocukların duygu ve davranış problemleri değerlendirilmektedir. Ölçek, çocuklarla çalışan öğretmenler tarafından cevaplanmaktadır. Ölçekten alınan yüksek puanlar çocuklardaki uygun olmayan davranışların yüksek olduğunu göstermektedir.

Duygu ve Davranış Bozukluğunun Nedenleri

Duygu veya davranış bozukluğunun biyolojik ve çevresel olmak üzere olası iki ana nedeni bulunmaktadır.

Duygu ve davranış bozukluğunun biyolojik nedenlerini beyin hasarı, genetik faktörler ve mizaç oluşturmaktadır. Duygu ve davranış bozukluğunu etkileyen çevresel nedenler arasında olumsuz yetişme ortamı, okuldaki problem davranış kalıpları ve akranlar tarafından reddedilme yer almaktadır. Çevresel nedenler ev-aile, okul ve toplum ortamlarından oluşmaktadır.

Duygu ve Davranış Bozukluğu olan Çocukların Özellikleri

Duygu ve davranış bozukluğu olan çocuklar kültürel normların dışında yaşıtlarından farklı davranış örüntüleri sergilemektedirler. Uzmanlar tarafından duygu ve davranış problemlerinin davranış özellikleri, dışa yönelim davranışları (dışsallaştırılmış davranışlar) ve içe yönelim davranışları (içselleştirilmiş davranışlar) olmak üzere iki alt başlıkta ele alındığı görülmektedir

İçe yönelim davranışları; içine kapanma, belli düşüncelere takıntılı olma, depresyon, kaygı, sınırlı düzeyde sosyal etkinliklere katılma ve akranları ile nadiren oynama gibi davranışları içermektedir. En sık görülen içe yönelim davranışlarından bazıları fobiler, anksiyete, depresyon, sosyal ayrılma (izolasyon) ve obsesif/kompulsif bozukluklar (Saplantı/zorlantı bozukluğu) olarak sıralanabilir.

Dışa yönelim davranışları, yoğun olan, şiddetli biçimde görülen ve çevreden tepki çeken davranışlardır. Sınıf ortamında en sık görülen dışa yönelim davranışları yerinden kalkma, bağırma, laf atma, küfretme, arkadaşlarını rahatsız etme, vurma ya da dövüşme, öğretmeni dinlememe, yakınma, aşırı bir şekilde tartışma, çalma, yalan söyleme, başkasının malına zarar verme, öfke nöbetleri geçirme, yönergelere uymama olarak sıralanabilir.

Duygu ve davranış bozukluğu olan bireyler farklı bir yetersizlik türü eşlik etmediği sürece fiziksel özellikleri normal gelişim gösteren akranları ile aynıdır. Bilişsel özellikleri incelendiğinde zekâ testlerinde çoğunlukla ortalama ya da ortalamanın altında puan alırlar. Ancak daha az zekâya sahip olduklarını ifade etmek zordur.

Sosyal açıdan, duygu ve davranış bozukluğu olan çocuklar genellikle akranlarını anlamada, sağlıklı arkadaşlık ilişkileri kurmada ve sürdürmede sorunlar yaşamaktadırlar. Ayrıca empati, arkadaşlarıyla iletişim kurma ve etkinliklerle ilgili olma becerilerinde arkadaşlarına oranla yetersiz oldukları görülmektedir. Yapılan çalışmalarda bu çocukların dil düzeylerinin akranlarından önemli derecede düşük olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte duygu ve davranış bozukluğu olan çocukların özellikle problem çözme, özdenetim, olumsuz davranışlarının sonuçlarını üstlenme, başarısız olduklarında uygun tepkiler verme gibi sorunları olduğu görülmektedir.

Akademik açıdan, duygu ve davranış bozukluğu olan çocukların çoğunluğunun, bulundukları sınıftan en az bir yıl geride oldukları belirtilmektedir. Bu çocuklar en çok okuma ve matematik alanında sorun yaşamaktadırlar.

Bunun yanında alanyazında duygu ve davranış bozukluğu olan çocukların akademik başarılarının düşük olduğu belirtilmesine rağmen, bütün duygu ve davranış bozukluğu olan çocuklar akademik başarısızlık yaşamamaktadırlar.

Duygu ve Davranış Bozukluğu Olan Çocuklara Yönelik Müdahale Yöntemleri

Özel eğitim kapsamında duygusal ve davranışsal bozukluğu olan çocuklara sunulacak müdahalelerin ilk basamağını sınıf içi uygulamalar oluşturmaktadır. Etkili bir sınıf yönetimi için öğretmenler, amaçları öğrencilerin düzeylerine göre belirlemeli, belirlediği amaçlar doğrultusunda derslerini planlamalı, uygun araç gereçlerle birden fazla duyuya uyaran verebilecek araçlar hazırlamalı, derslerin işleyişinde öğrenci merkezli yaklaşımlardan yararlanmalı ve öğrencilerin sergiledikleri uygun davranışlara odaklanmalıdır. Öğrencilerin öğrenmelerini ve sergiledikleri uygun sosyal davranışları pekiştirmelidir. Sınıf içerisinde öğrencilere belli sorumluluklar verilmeli, etkinliklerde her öğrenci görev almalı, sınıfta yeterli sayıda araç bulundurulmalı ve dersler sırasında öğrenciler bu araçları kullanmalıdırlar. Duygu ve davranış bozukluğu olan çocuklar için sınıf düzeninde şunlara dikkat edilebilir:

  • Öğrenciler için düzen, çoklu öğrenme fırsatları yaratacak biçimde oluşturulmalıdır.
  • Öğrencilerin başarılı olmalarını ve pekiştireç elde etmelerini sağlayacak bir düzen sağlanmalıdır.
  • Sınıf düzeni, öğrencilerin dikkatlerini dağıtmamalı ve daha kolay odaklanmalarını sağlamalıdır.
  • Sınıfta farklı etkinliklerde kullanılacak araç gereçler için uygun yerler belirlenmeli ve kullanılan her bir aracın yerine konulması sağlanmalıdır.
  • Sınıftaki gürültü azaltılmalıdır. Sınıf mevcudunun çok kalabalık olmamasına dikkat edilmelidir.

Öğretmenler sınıflarını etkili bir şekilde yönetebilmek için kurallar belirlemelidirler.
Çocukların gereksinimlerine göre sınıf içi etkinliklere, oyunlara, diğer çalışma ortamlarındaki etkinliklere ilişkin rutinler oluşturulabilir.
Müdahalelerin diğer bir basamağı ise ailelere sağlanacak hizmetlerden oluşmaktadır. Öğretmen aile işbirliği gerçekleştirilmesi planlanan müdahalelerde önemli bir yere sahiptir
Duygu ve davranış bozukluğu olan çocuklara yönelik müdahaleler olarak araştırma temelli öğretim uygulamalarından yararlanılmaktadır. Araştırma temelli öğretim uygulamalar için dört aşamalı bir süreç izlenmektedir. Bunlardan birincisi Öğretmen Övgüleridir. Araştırmalar, öğretmen pekiştirmelerinin çocuk davranışları üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu ortaya çıkarmıştır. İkincisi Aktif Çocuk Tepkileridir. Çocuklar aktif olarak katıldıkları derslerden daha çok öğrenmekte ve daha az uygun olmayan davranış sergilemektedirler. Üçüncüsü Doğrudan Öğretim Uygulamalarıdır. Doğrudan Öğretim programları öğrencilerin aktif tepkilerini sistematik hata düzeltmeleri ile birleştirmekte ve bu tepkileri izleme stratejileri içermektedir. DÖ uygulaması içerisinde tepki kartlarını kullanma, uygun bir hızda öğretmek ve kendini izleme becerilerini öğretmek basamaklarından oluşmaktadır. Dördüncüsü Okul Çaplı Olumlu Davranış Desteğidir. Okul çaplı olumlu davranış desteği(OÇODD) ile problem davranışın yoğunluğuna ve karmaşıklığına göre yoğunluğunun artan ya da azalan destek uygulamalar yürütülmektedir. Olumlu davranış desteği, problem davranışları olan öğrencilerin bu davranışlarını önlemek ve olumlu sosyal davranışlarını arttırmak için deneysel olarak geçerliği kabul edilmiş değerlendirme tabanlı bir yaklaşımdır. OÇODD, okul çapında müdahale, küçük grup müdahaleleri ve bireysel müdahaleler olmak üzere üç basamaktan oluşmaktadır.
Birinci Basamak olan evrensel müdahaleye bütün okul personeli okuldaki çocuklara uygun davranışları kazandırmak üzere katılır. Birinci basamakta izleyen uygulamalara yer verilmektedir:

  • Tüm okulda çocuklardan beklenen davranışlar belirlenir ve tanımlanır.
  • Öğrencilerin uygun davranışlarının dikkate alındığını belirten bilgilendirme sistemleri kullanılır.
  • Okuldaki bütün öğrencilerin eşit eğitim fırsatlarından yararlanması sağlanır.
  • Uygun olmayan davranışlar için belirlenen sonuçlar tutarlı bir şekilde uygulanır.
  • Çocuklardan beklenen davranışlar açıkça öğretilir.
  • Çocukların sergilediği uygun davranışlar ödüllendirilir.
  • Çocukların davranışsal hataları düzeltilir.

İkinci Basamak olan küçük grup müdahaleleri evrensel düzeyde yapılan müdahalelere rağmen akademik başarısızlık ya da davranış problemi sergileyen öğrencilere yönelik müdahaleleri kapsamaktadır. Küçük grup uygulamaları a), kendini yönetme, b) sosyal beceri, c) davranış destek planları ve d) akademik destekleri içermektedir. Bu uygulamalar sırasında çocuklarla çalışılırken izleyen uygulamalara yer verilmektedir:

  • Rehber öğretmenler, tanılanan öğrencilerle düzenli olarak görüşür.
  • Öğrenciden beklenen davranışlar hakkında öğrenciler bilgilendirilir ve geri bildirim verilir.
  • Amaçları belirlemek için günün başında kısa bir toplantı yapılır.
  • Toplantıda, belirlenen davranışsal amaçların yazılı olduğu bir kart verilir.
  • Günün sonunda günün nasıl geçtiğine dair kısa bir toplantı yapılır.
  • Çocuk uygun olan davranışlar için ödüllendirilir.

Üçüncü Basamak olan bireysel müdahaleler yüksek risk altındaki çocuklar için bireyselleştirilmiş müdahaleleri içermektedir.

Öğretmenler OÇODD uygulamalarında sırasında kendini yönetme, aktif ve olumlu sınıf yönetimi ve akran aracılı destekler kullanabilmektedirler. Akran aracılı destekler ise akran izlemesi, olumlu akan raporu, akran eğitimi ve akran desteği ve karşılaştırılması gibi stratejilerden oluşmaktadır.

Duygu ve Davranış Bozukluğunun Tanımı

Ülkemizde Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre duygu ve davranış bozukluğu olan çocuklar, “Yaşına uygun olmayan sosyal ve kültürel normlardan farklı duygusal tepki ve davranışlar göstermesi nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan çocuk” olarak tanımlanmaktadır.
Duygu ve davranış bozuklukları, ABD’de 2004 yılında kabul edilen Yetersizliği Olan Bireyler Eğitim Yasası’na (IDEA-Individuals with Disabilities Act) göre şu şekilde tanımlanmaktadır:

  • Bozukluk aşağıdaki özelliklerden bir ya da birkaçının uzun süre boyunca görülmesini ve çocuğun eğitim performansını belirli bir dereceye kadar olumsuz etkilemesini ifade eder:
    • Zihinsel, duygusal ve sağlıkla ilgili nedenlerle açıklanamayan öğrenme yetersizliği
    • Öğretmenleri ve akranları ile uygun ilişkiler kuramama ve sürdürememe
    • Normal şartlar altındaki uygun olmayan davranış ve duygular – Genel bir mutsuzluk ve depresyon hali
    • Okul ve kişisel sorunlarla ilgili fiziksel belirtiler ya da korkular geliştirme eğilimi
  • Bozukluk, şizofreniyi içermektedir. Duygusal bir bozukluk tespit edilmediği sürece, bu terim sosyal açıdan uyumsuz olan çocuklar için geçerli değildir.

IDEA tarafından duygu ve davranış bozukluğuna ilişkin tanımdaki, “uzun süre boyunca”, “belirli bir dereceye kadar” ve “eğitim performansının olumsuz yönde etkilenmesi” ifadeleri eleştirilmektedir.
ABD’de Davranış Bozukluğu Olan Çocuklar Kurulu tarafından duygu ve davranış bozukluğuna ilişkin farklı bir tanım daha yapılmaktadır:

  • Duygu ve davranış bozukluğu; okul programlarındaki duygusal ya da davranışsal tepkilerle karakterize edilen yaşa uygun, kültürel ya da etik normlardan oldukça farklı olan ve eğitim performansını olumsuz etkileyen, akademik, sosyal, mesleki ya da kişisel becerileri de içeren; çevredeki stresli olaylara beklenen geçici tepkilerden daha fazlasını veren; en az biri okulla ilgili olmak üzere iki farklı ortamda ortaya çıkan tepkiler ve bu tepkilerin genel eğitim ortamlarındaki doğrudan müdahalelere yanıt vermemesi ya da çocuğun genel eğitim müdahalelerinden yararlanamaması durumunda tanımlanan bir yetersizliktir.
  • Bu yetersizlik başka yetersizliklerin eşlik edebildiği bir durumdur.
  • Bu tanım, şizofreniyi, duygu-durum bozukluğunu, kaygı bozukluğunu ya da devam eden davranış bozukluğunu ya da uyum bozukluğunu içerir.

Bu tanımda; duygu ve davranış bozukluklarının “öncelikle genel eğitim ortamları dikkate alınarak değerlendirildiği”, “çocukların yapılan öğretim düzenlemelerinden yararlanamadıkları” ve “duygusal ya da davranışsal tepkilerin süreğen olması gerektiği” vurgulanmaktadır.

Duygu ve Davranış Bozukluğunun Yaygınlığı, Tanılanması ve Değerlendirilmesi

ABD’de duygu ve davranış bozukluğu tanısı olan çocukların yaygınlık oranının %3 ile %6 arasında değiştiği belirtilirken ülkemizde duygu ve davranış bozukluklarını sayısal olarak belirlenmesine yönelik veri yoktur. Amerika Birleşik Devletleri’nde duygu ve davranış bozukluğu olan çocuk ve gençlerin dörtte üçü erkektir. Duygu ve davranış bozukluğunun tanılanmasında bazı nedenlerden dolayı bir görüş birliği yoktur. Bu nedenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Alanyazındaki kavramsal farklılıklar
  • Duygu ve davranışların çeşitliliği ve farklılığı
  • Duygu ve davranışların ölçülmesine ilişkin zorluklar
  • Kültürel farklılıklardan kaynaklanan normlara uygun olan veya olmayan davranışlara ilişkin nesnel değerlendirme güçlüğü Problem davranışlara ilişkin hangi sıklıkta sergilendiğinde normal kabul edilebileceğine ilişkin nesnel bir görüş olmaması

Tanılamaya ilişkin görüş farklılıkları olmasına rağmen hem dünyada hem de ülkemizde duygu ve davranış bozukluğunun tanılanması için farklı değerlendirme araçları kullanılmaktadır. Dünyada duygu ve davranış bozukluğunu tanılama amacıyla kullanılan araçlar arasında; Çocuk Davranış Kontrol Listesi, Davranış ve Duygu Ölçü Aracı, Davranışsal Bozukluklar Sistematik Tarama Aracı gibi tarama araçları yer almaktadır. Ülkemizde ise geçerlik ve güvenirlik çalışması olan Akran Sapması Ölçeği, Antisosyal Davranış Eğilimi Envanteri, Antisosyal Süreçleri Tarama Aracı Ebeveyn ve Öğretmen Formu, CDC Saldırganlık Anketi, Çocuk Davranışlarını Değerlendirme Ölçeği gibi ölçü araçları kullanılmaktadır. Çocuk Davranış Kontrol Listesi , 6-18 yaş aralığındaki okul çağı çocuklarının problem davranışlarını değerlendirmek için kullanılmaktadır. Ailelerden, öğretmenlerden ve çocukların kendilerinden alınan bilgilere göre kontrol listesi doldurulmaktadır. Öğretmenlerden alınan bilgiler çocuklardaki problem davranışların güçlü göstergeleri olarak kabul edilmektedir. Ek olarak bu listede, sosyal yeterlikleri ve başkaları ile geçinebilme ve mutlu olabilme gibi uyumsal davranışlar da bulunmaktadır.
Davranış ve Duygu Ölçü Aracı; çocukların kişilerarası güçlü yönleri (hayal kırıklığına karşı sakin tepkiler vermesi vb.), aileye katılımı (ailenin yaptığı etkinliklere katılması vb.), kendi güçlü yanları (mizah duygusunun olması vb.), okuldaki işlevleri (dikkatini odaklama) ve duygusal güçler (diğerlerinin acı duygusunu bilmesi) alanlarındaki işlevde bulunma düzeyini değerlendirmektedir.
Davranışsal Bozukluklar Sistematik Tarama Aracı, ilkokul dönemindeki duygu ve davranış bozukluğu olan çocukları belirlemek için üç aşamalı bir tarama sürecini kapsamaktadır. Tarama sürecinin sonunda, duygu ve davranış bozukluğu olan çocukların sayısının azaltılması hedeflenmektedir. Bu tarama aracında birinci aşamada sınıf öğretmenleri çocukları içe yönelim davranışları ve dışa yönelim davranışlarına göre sıralamaktadır. Birinci aşamadaki sıralamaya göre her bir öğretmenin ilk üç sıradaki öğrencisi, ikinci aşamadaki Kritik Olay İndeksi’ne geçmektedir. Kritik olaylar, düşük sıklıkta ortaya çıksalar da göze çarpan ve endişe verici davranışları içermektedir. Bu davranışların herhangi bir şekilde ortaya çıkması, okuldaki sosyal davranışsal uyum süreçlerinin büyük ölçüde aksatılmasına yol açmaktadır. Kritik Olay İndeksi’nde normal ölçütleri aşan çocuklar üçüncü aşamaya geçmektedirler. Bu aşamada, çocuklar, sınıfta bağımsız olarak ödev yaptıkları sürelerde ve oyun alanında, doğrudan ve tekrarlanan gözlemlerle izlenmektedirler. Üçüncü aşamadaki gözlemlerde davranış problemi ölçütlerini aşan çocuklar, özel eğitim birimine gönderilmektedirler.
Akran Sapması Ölçeği ile çocuklar kendilerini değerlendirir. Bu ölçü aracı ile ergenlerin, davranış bozukluğu gösteren yakın arkadaşlarının sayısı belirlenmektedir. Bu ölçü aracında, yüksek puan alan bir ergenin davranış bozukluğu gösteren arkadaşlarının sayısının fazla olduğu ortaya çıkmaktadır.
Antisosyal Davranış Eğilimi Envanteri ile çocuğun kendisini değerlendirmesi istenmektedir. Ergenlerin antisosyal davranışlarını değerlendirmek üzere kullanılmaktadır. Ergen envanter içerisindeki sorulara doğru-yanlış seçeneklerinden birini kullanarak yanıtlamaktadır. Yüksek puan alan bir ergenin, antisosyal davranışlara eğilimi yüksek olarak belirlenmektedir.
Antisosyal Süreçleri Tarama Aracı Ebeveyn ve Öğretmen Formu anneler ve babalar tarafından doldurulur. 8-11 yaş aralığında olan çocuklardaki psikopatik özellikleri ve antisosyal davranışları değerlendirmek için kullanılan bir araçtır. Bu formdan alınan puan yükseldikçe, çocuktaki antisosyal davranış eğilimleri artmaktadır.
CDC Saldırganlık Anketi ile 11-13 yaş aralığındaki çocukların saldırgan davranışlarının sıklığı değerlendirilmektedir. Çocuklardan son 30 gün içerisindeki davranışlarını değerlendirmeleri beklenmektedir. Ölçekten elde edilen puanların yüksek olması, çocuklardaki saldırgan davranışların yüksek olması anlamına gelmektedir.
Çocuk Davranışlarını Değerlendirme Ölçeği ile beş-altı yaşındaki çocukların duygu ve davranış problemleri değerlendirilmektedir. Ölçek, çocuklarla çalışan öğretmenler tarafından cevaplanmaktadır. Ölçekten alınan yüksek puanlar çocuklardaki uygun olmayan davranışların yüksek olduğunu göstermektedir.

Duygu ve Davranış Bozukluğunun Nedenleri

Duygu veya davranış bozukluğunun biyolojik ve çevresel olmak üzere olası iki ana nedeni bulunmaktadır.

Duygu ve davranış bozukluğunun biyolojik nedenlerini beyin hasarı, genetik faktörler ve mizaç oluşturmaktadır. Duygu ve davranış bozukluğunu etkileyen çevresel nedenler arasında olumsuz yetişme ortamı, okuldaki problem davranış kalıpları ve akranlar tarafından reddedilme yer almaktadır. Çevresel nedenler ev-aile, okul ve toplum ortamlarından oluşmaktadır.

Duygu ve Davranış Bozukluğu olan Çocukların Özellikleri

Duygu ve davranış bozukluğu olan çocuklar kültürel normların dışında yaşıtlarından farklı davranış örüntüleri sergilemektedirler. Uzmanlar tarafından duygu ve davranış problemlerinin davranış özellikleri, dışa yönelim davranışları (dışsallaştırılmış davranışlar) ve içe yönelim davranışları (içselleştirilmiş davranışlar) olmak üzere iki alt başlıkta ele alındığı görülmektedir

İçe yönelim davranışları; içine kapanma, belli düşüncelere takıntılı olma, depresyon, kaygı, sınırlı düzeyde sosyal etkinliklere katılma ve akranları ile nadiren oynama gibi davranışları içermektedir. En sık görülen içe yönelim davranışlarından bazıları fobiler, anksiyete, depresyon, sosyal ayrılma (izolasyon) ve obsesif/kompulsif bozukluklar (Saplantı/zorlantı bozukluğu) olarak sıralanabilir.

Dışa yönelim davranışları, yoğun olan, şiddetli biçimde görülen ve çevreden tepki çeken davranışlardır. Sınıf ortamında en sık görülen dışa yönelim davranışları yerinden kalkma, bağırma, laf atma, küfretme, arkadaşlarını rahatsız etme, vurma ya da dövüşme, öğretmeni dinlememe, yakınma, aşırı bir şekilde tartışma, çalma, yalan söyleme, başkasının malına zarar verme, öfke nöbetleri geçirme, yönergelere uymama olarak sıralanabilir.

Duygu ve davranış bozukluğu olan bireyler farklı bir yetersizlik türü eşlik etmediği sürece fiziksel özellikleri normal gelişim gösteren akranları ile aynıdır. Bilişsel özellikleri incelendiğinde zekâ testlerinde çoğunlukla ortalama ya da ortalamanın altında puan alırlar. Ancak daha az zekâya sahip olduklarını ifade etmek zordur.

Sosyal açıdan, duygu ve davranış bozukluğu olan çocuklar genellikle akranlarını anlamada, sağlıklı arkadaşlık ilişkileri kurmada ve sürdürmede sorunlar yaşamaktadırlar. Ayrıca empati, arkadaşlarıyla iletişim kurma ve etkinliklerle ilgili olma becerilerinde arkadaşlarına oranla yetersiz oldukları görülmektedir. Yapılan çalışmalarda bu çocukların dil düzeylerinin akranlarından önemli derecede düşük olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte duygu ve davranış bozukluğu olan çocukların özellikle problem çözme, özdenetim, olumsuz davranışlarının sonuçlarını üstlenme, başarısız olduklarında uygun tepkiler verme gibi sorunları olduğu görülmektedir.

Akademik açıdan, duygu ve davranış bozukluğu olan çocukların çoğunluğunun, bulundukları sınıftan en az bir yıl geride oldukları belirtilmektedir. Bu çocuklar en çok okuma ve matematik alanında sorun yaşamaktadırlar.

Bunun yanında alanyazında duygu ve davranış bozukluğu olan çocukların akademik başarılarının düşük olduğu belirtilmesine rağmen, bütün duygu ve davranış bozukluğu olan çocuklar akademik başarısızlık yaşamamaktadırlar.

Duygu ve Davranış Bozukluğu Olan Çocuklara Yönelik Müdahale Yöntemleri

Özel eğitim kapsamında duygusal ve davranışsal bozukluğu olan çocuklara sunulacak müdahalelerin ilk basamağını sınıf içi uygulamalar oluşturmaktadır. Etkili bir sınıf yönetimi için öğretmenler, amaçları öğrencilerin düzeylerine göre belirlemeli, belirlediği amaçlar doğrultusunda derslerini planlamalı, uygun araç gereçlerle birden fazla duyuya uyaran verebilecek araçlar hazırlamalı, derslerin işleyişinde öğrenci merkezli yaklaşımlardan yararlanmalı ve öğrencilerin sergiledikleri uygun davranışlara odaklanmalıdır. Öğrencilerin öğrenmelerini ve sergiledikleri uygun sosyal davranışları pekiştirmelidir. Sınıf içerisinde öğrencilere belli sorumluluklar verilmeli, etkinliklerde her öğrenci görev almalı, sınıfta yeterli sayıda araç bulundurulmalı ve dersler sırasında öğrenciler bu araçları kullanmalıdırlar. Duygu ve davranış bozukluğu olan çocuklar için sınıf düzeninde şunlara dikkat edilebilir:

  • Öğrenciler için düzen, çoklu öğrenme fırsatları yaratacak biçimde oluşturulmalıdır.
  • Öğrencilerin başarılı olmalarını ve pekiştireç elde etmelerini sağlayacak bir düzen sağlanmalıdır.
  • Sınıf düzeni, öğrencilerin dikkatlerini dağıtmamalı ve daha kolay odaklanmalarını sağlamalıdır.
  • Sınıfta farklı etkinliklerde kullanılacak araç gereçler için uygun yerler belirlenmeli ve kullanılan her bir aracın yerine konulması sağlanmalıdır.
  • Sınıftaki gürültü azaltılmalıdır. Sınıf mevcudunun çok kalabalık olmamasına dikkat edilmelidir.

Öğretmenler sınıflarını etkili bir şekilde yönetebilmek için kurallar belirlemelidirler.
Çocukların gereksinimlerine göre sınıf içi etkinliklere, oyunlara, diğer çalışma ortamlarındaki etkinliklere ilişkin rutinler oluşturulabilir.
Müdahalelerin diğer bir basamağı ise ailelere sağlanacak hizmetlerden oluşmaktadır. Öğretmen aile işbirliği gerçekleştirilmesi planlanan müdahalelerde önemli bir yere sahiptir
Duygu ve davranış bozukluğu olan çocuklara yönelik müdahaleler olarak araştırma temelli öğretim uygulamalarından yararlanılmaktadır. Araştırma temelli öğretim uygulamalar için dört aşamalı bir süreç izlenmektedir. Bunlardan birincisi Öğretmen Övgüleridir. Araştırmalar, öğretmen pekiştirmelerinin çocuk davranışları üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu ortaya çıkarmıştır. İkincisi Aktif Çocuk Tepkileridir. Çocuklar aktif olarak katıldıkları derslerden daha çok öğrenmekte ve daha az uygun olmayan davranış sergilemektedirler. Üçüncüsü Doğrudan Öğretim Uygulamalarıdır. Doğrudan Öğretim programları öğrencilerin aktif tepkilerini sistematik hata düzeltmeleri ile birleştirmekte ve bu tepkileri izleme stratejileri içermektedir. DÖ uygulaması içerisinde tepki kartlarını kullanma, uygun bir hızda öğretmek ve kendini izleme becerilerini öğretmek basamaklarından oluşmaktadır. Dördüncüsü Okul Çaplı Olumlu Davranış Desteğidir. Okul çaplı olumlu davranış desteği(OÇODD) ile problem davranışın yoğunluğuna ve karmaşıklığına göre yoğunluğunun artan ya da azalan destek uygulamalar yürütülmektedir. Olumlu davranış desteği, problem davranışları olan öğrencilerin bu davranışlarını önlemek ve olumlu sosyal davranışlarını arttırmak için deneysel olarak geçerliği kabul edilmiş değerlendirme tabanlı bir yaklaşımdır. OÇODD, okul çapında müdahale, küçük grup müdahaleleri ve bireysel müdahaleler olmak üzere üç basamaktan oluşmaktadır.
Birinci Basamak olan evrensel müdahaleye bütün okul personeli okuldaki çocuklara uygun davranışları kazandırmak üzere katılır. Birinci basamakta izleyen uygulamalara yer verilmektedir:

  • Tüm okulda çocuklardan beklenen davranışlar belirlenir ve tanımlanır.
  • Öğrencilerin uygun davranışlarının dikkate alındığını belirten bilgilendirme sistemleri kullanılır.
  • Okuldaki bütün öğrencilerin eşit eğitim fırsatlarından yararlanması sağlanır.
  • Uygun olmayan davranışlar için belirlenen sonuçlar tutarlı bir şekilde uygulanır.
  • Çocuklardan beklenen davranışlar açıkça öğretilir.
  • Çocukların sergilediği uygun davranışlar ödüllendirilir.
  • Çocukların davranışsal hataları düzeltilir.

İkinci Basamak olan küçük grup müdahaleleri evrensel düzeyde yapılan müdahalelere rağmen akademik başarısızlık ya da davranış problemi sergileyen öğrencilere yönelik müdahaleleri kapsamaktadır. Küçük grup uygulamaları a), kendini yönetme, b) sosyal beceri, c) davranış destek planları ve d) akademik destekleri içermektedir. Bu uygulamalar sırasında çocuklarla çalışılırken izleyen uygulamalara yer verilmektedir:

  • Rehber öğretmenler, tanılanan öğrencilerle düzenli olarak görüşür.
  • Öğrenciden beklenen davranışlar hakkında öğrenciler bilgilendirilir ve geri bildirim verilir.
  • Amaçları belirlemek için günün başında kısa bir toplantı yapılır.
  • Toplantıda, belirlenen davranışsal amaçların yazılı olduğu bir kart verilir.
  • Günün sonunda günün nasıl geçtiğine dair kısa bir toplantı yapılır.
  • Çocuk uygun olan davranışlar için ödüllendirilir.

Üçüncü Basamak olan bireysel müdahaleler yüksek risk altındaki çocuklar için bireyselleştirilmiş müdahaleleri içermektedir.

Öğretmenler OÇODD uygulamalarında sırasında kendini yönetme, aktif ve olumlu sınıf yönetimi ve akran aracılı destekler kullanabilmektedirler. Akran aracılı destekler ise akran izlemesi, olumlu akan raporu, akran eğitimi ve akran desteği ve karşılaştırılması gibi stratejilerden oluşmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.