Açıköğretim Ders Notları

Arapça 3 Dersi 2. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Arapça 3 Dersi 2. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Dil Bilgisi: Sulasi Fiillerde Edilgen (Mechül) Yapı

القواعد: الفعل المبني للمجهول (الفعل الثلاثي المجرد)

Edilgen yapı, gerçek öznesi açık bir isim veya zamir olarak cümlede yer almayan fiilin aldığı biçimdir. Fiiller gerçek özne veya sözde özne ile kullanılma durumlarına göre ikiye ayrılırlar:

  1. Ma‘lûm Fiiller

2. Mechûl Fiiller

Gerçek özne ile kullanılan fiillere mâ‘lum (etken) fiiller adı verilir. Şimdiye kadar çekimini öğrendiğiniz tüm fiiller ma‘lûm formda idi. Sözde özne ile kullanılan fiillere mechûl (edilgen) fiiller adı verilir. Fiillerin edilgen yapıda geldiği durumlar şöyle sıralanabilir:

1. Gerçek öznenin bilinmemesi,

2. Bilindiği halde belirtilmesinden çekinilmesi,

2. Gerçek öznenin belirtilmesinin önemli olmaması. Bu durumlarda fiil edilgen forma çevrilerek sözde özne ile kullanılır. Sulâsî fiillerin edilgen formları ile sulâsî mezîd fiillerin edilgen formları birbirlerinden ana kural itibariyle ayrılmasalar da, şekilsel olarak farklıymış gibi görünürler. Bu bölümde sadece sulâsî mucerred fiillerin mâzî ve muzâri yapılarının edilgen kullanımları konu edilecek, sulâsî mezîd fiillerin edilgen yapıları daha sonraki bölümde işlenecektir.

Sulâsî Fiillerde Edilgen Yapı

Türkçede fiil köküne ses uyumuna göre “-ıl, -il, -ul, -ül” eklerinden birinin getirilmesiyle elde edilen edilgen yapı, Arapçada fiillerin harekelerinde değişiklik yapılmak suretiyle elde edilir. Sulâsî fiillerin mâzî ma‘lûm formları daima (فُعِلَfu‘ile) kalıbında; muzâri formları ise daima (يُفْعَلُ – yuf ‘alu) kalıbında edilgene dönüştürülür.

Sulâsî Fiillerde Mâzî Mechûl

a. Sahîh Fiillerde Mâzî Mechûl

Önce sahîh fiillerin mâzî mechûl formlarını inceleyelim:

img3131

Mechûl fiil, çekimi bakımından ma‘lûm yapıdan farklı değildir. (سُئِلَ) fiili örneğinde bu durumu görelim:

img3131

Sahîh fiillerden sâlim ve mehmûz fiillere dâir mechûl çekim örneklerini yukarıda gördünüz. Şimdi muda‘‘af bir fiilin mechûl formunu inceleyelim:

مَدَّ (uzattı) fiili mechûl formda مُدَّ (uzatıldı)

b. Mu‘tell Fiillerde Mâzî Mechûl Şimdi mu‘tell fiillerin mâzî mechûl formlarını inceleyelim: Misal fiillerin mechûl formları tıpkı sâlim fiilinki gibidir. Örnek:

وَعَدَ (söz verdi) وُعِدَ (söz verildi)

Örneğin, قال fiilinin aslı bildiğiniz üzere قَوَلَ dir. Bunu edilgen forma dönüştürdüğümüzde قُوِلَ biçimi bulunur. İ‘lâl kurallarımızdan hatırlayacağımız üzere, illetli harf harekeli, kendinden önceki harf de harekeli olduğunda illetli harfin harekesi kendinden önceki sağlam harfe aktarılır ve illetli harfin kendisi bu harekeye uygun bir illetli harfe dönüşür. Buradan hareketle قِيلَformu bulunur. Diğer bütün ecvef fiiller aynı şekilde edilgen yapıya dönüştürülür. Örneğin;

باعَ (sattı) fiili meçhul formda بِيعَ (satıldı)

Nâkıs ve lefîf fiiller mâzî mechûl forma uyarlandığında, sondaki illetli harf -aslen ister vâv, isterse ye olsun- daima ye olarak görünür. Örneğin:

دَعا fiili meçhul formda دُعِيَ

رَمَى fiili meçhul formda رُمِيَ

Sulâsi Fiillerde Muzari Mechul

Sulâsî fiillerin Geniş/Şimdiki Zaman formları, yukarıda değinildiği gibi, daima (يُفْعَلُ- yuf ‘alu) kalıbında edilgene dönüştürülür. Örnek:

img3131

Muzâri mechûl fiil çekimi, muzâri ma‘lûm fiil çekiminden farklı değildir. Bu durumu يُسْأَلُ muzari mechul fiilinin çekimini yaparak birlikte görelim:

img3131

Muda‘‘af fiillerin muzârisi aşağıdaki şekilde mechûle çevrilir:

مَدَّ- يَمُدُّ- يُمَدُّ

Ecvef fiillerin muzârisi mechûle çevrilirken de i‘lâl kuralları karşımıza çıkar. Örneğin قال fiilinin aslınınقَوَلَ , muzarisinin ise يَقْوُلُ olduğunu biliyorsunuz. Bu fiili meçhule çevirirken öncelikle aslını meçhul kalıbına uyarlayarak يُقْوَلُ şeklinde harekeler, sonra da i‘lâl kuralımızı uygularız. Şimdi kuralımızı hatırlayalım:

1. İlletli harf harekeli kendisinden önceki sağlam harf harekesiz ise illetli harfin harekesi kendisinden önceki sağlam harfe verilir.

2. İlletli harf harekesiz kendisinden önceki harf harekeli olduğunda illetli harf, kendisinden önceki harfin harekesine uygun bir illetli harfe dönüşür.

Bu iki kuralı uygulayınca sonuçta قال fiilinin muzâri mechûlü olarak يُقالُ biçimini elde ederiz.

Nâkıs fiillerin muzârileri edilgen yapıya çevrilirken ‘aynu’l-fi‘l ’in harekesi fetha olmak zorunda olduğundan sondaki illetli harf daima bu fetha harekesine uygun illetli harf olan elif biçiminde görünür. Bu arada şu hususu da ihmal etmemek gerekir: Buradaki illetli harf daima elif-i maksûre biçiminde yazılır. Örnek:

دَعَى – يَدْعُو – يُدْعَى

Lefîf fiillerin muzâri mechûlleri de tıpkı nâkıs fiillerin muzâri mechûlü gibidir. Örneğin hadis ilminde sıklıkla karşımıza çıkan رَوَى nın mechûl formu şöyledir:

رَوَى – يَرْوِي – يُرْوَى

NÂİBU’L-FÂİL (SÖZDE ÖZNE)

نائب الفاعل

Nâibu’l-fâil, sözde özne demektir. Edilgen fiilin öznesine “nâibu’l-fâil” adı verilir. Etken cümlenin fiili mechûle (edilgene) dönüştürüldüğünde etken cümlenin nesnesi sözde özne, yani nâibu’l-fâil konumuna gelir. Cümlenin gerçek fâili olmadığı için bu adı almıştır ancak fâilin bütün özelliklerini taşır. Bu sebeple nâibu’l-fâil de daima merfûdur. Cümlede fiil ile fâil arasındaki ilişki, edilgen fiil ve nâibu’l-fâil arasında da aynen geçerlidir. Yani nâibu’l-fâil ister tekil, ister ikil, isterse çoğul olsun açık bir isim olarak kullanıldığında fiil daima üçüncü tekil şahıs kipinde kullanılır; üçüncü tekil eril mi, yoksa üçüncü tekil dişil mi kullanılacağı nâibu’l-fâilin cinsiyetine bağlıdır. Şimdi cümlenin etken formda olan fiilini edilgen yapıya dönüştürmek suretiyle hem fiilde, hem de cümlede meydana gelen değişimi birlikte görelim:

فَتَحَ عَليٌّ الْبابَ

فُتِحَ الْبابُ

Yukarıda “Ali kapıyı açtı” cümlesinin fiili etkendir, dolayısıyla açma eylemini gerçekleştiren علي sözcüğü fâil ve dolayısıyla merfû; açma eyleminden etkilenen الباب sözcüğü de mefûl ve dolayısıyla mansûbdur.

Bu cümlenin fiilini فُتِحَ biçiminde edilgen yapıya dönüştürünce, fâil olan sözcük cümleden düşürülmüş, ilk cümlede mefûl konumunda olan الباب sözcüğü fâilin yerine geçerek mansûb durumdan merfû duruma dönüşmüştür. Çünkü nâibu’l-fâil de daima merfûdur. Aşağıdaki benzer cümleleri inceleyelim:

شَرِبَ الطالِبُ الماءَ

شُرِبَ الماءُ

سَألَ المُديرُ الطالِبَ

سُئِلَ الطالبُ

Edilgen fiilin sözde öznesi yanı sıra gerçek öznesi de belirtilmek istenirse, gerçek özne cümlenin sonunda مِنْ قِبَلِ (tarafından) ifadesi ardından belirtilebilir. Örnek:

كَتَبَ عَليٌّ رسالةً

كُتِبَتْ رِسالَةٌ مِنْ قِبَلِ عَليٍّ

القواعد: الفعل المبني للمجهول (الفعل الثلاثي المجرد)

Edilgen yapı, gerçek öznesi açık bir isim veya zamir olarak cümlede yer almayan fiilin aldığı biçimdir. Fiiller gerçek özne veya sözde özne ile kullanılma durumlarına göre ikiye ayrılırlar:

  1. Ma‘lûm Fiiller

2. Mechûl Fiiller

Gerçek özne ile kullanılan fiillere mâ‘lum (etken) fiiller adı verilir. Şimdiye kadar çekimini öğrendiğiniz tüm fiiller ma‘lûm formda idi. Sözde özne ile kullanılan fiillere mechûl (edilgen) fiiller adı verilir. Fiillerin edilgen yapıda geldiği durumlar şöyle sıralanabilir:

1. Gerçek öznenin bilinmemesi,

2. Bilindiği halde belirtilmesinden çekinilmesi,

2. Gerçek öznenin belirtilmesinin önemli olmaması. Bu durumlarda fiil edilgen forma çevrilerek sözde özne ile kullanılır. Sulâsî fiillerin edilgen formları ile sulâsî mezîd fiillerin edilgen formları birbirlerinden ana kural itibariyle ayrılmasalar da, şekilsel olarak farklıymış gibi görünürler. Bu bölümde sadece sulâsî mucerred fiillerin mâzî ve muzâri yapılarının edilgen kullanımları konu edilecek, sulâsî mezîd fiillerin edilgen yapıları daha sonraki bölümde işlenecektir.

Sulâsî Fiillerde Edilgen Yapı

Türkçede fiil köküne ses uyumuna göre “-ıl, -il, -ul, -ül” eklerinden birinin getirilmesiyle elde edilen edilgen yapı, Arapçada fiillerin harekelerinde değişiklik yapılmak suretiyle elde edilir. Sulâsî fiillerin mâzî ma‘lûm formları daima (فُعِلَfu‘ile) kalıbında; muzâri formları ise daima (يُفْعَلُ – yuf ‘alu) kalıbında edilgene dönüştürülür.

Sulâsî Fiillerde Mâzî Mechûl

a. Sahîh Fiillerde Mâzî Mechûl

Önce sahîh fiillerin mâzî mechûl formlarını inceleyelim:

img3131

Mechûl fiil, çekimi bakımından ma‘lûm yapıdan farklı değildir. (سُئِلَ) fiili örneğinde bu durumu görelim:

img3131

Sahîh fiillerden sâlim ve mehmûz fiillere dâir mechûl çekim örneklerini yukarıda gördünüz. Şimdi muda‘‘af bir fiilin mechûl formunu inceleyelim:

مَدَّ (uzattı) fiili mechûl formda مُدَّ (uzatıldı)

b. Mu‘tell Fiillerde Mâzî Mechûl Şimdi mu‘tell fiillerin mâzî mechûl formlarını inceleyelim: Misal fiillerin mechûl formları tıpkı sâlim fiilinki gibidir. Örnek:

وَعَدَ (söz verdi) وُعِدَ (söz verildi)

Örneğin, قال fiilinin aslı bildiğiniz üzere قَوَلَ dir. Bunu edilgen forma dönüştürdüğümüzde قُوِلَ biçimi bulunur. İ‘lâl kurallarımızdan hatırlayacağımız üzere, illetli harf harekeli, kendinden önceki harf de harekeli olduğunda illetli harfin harekesi kendinden önceki sağlam harfe aktarılır ve illetli harfin kendisi bu harekeye uygun bir illetli harfe dönüşür. Buradan hareketle قِيلَformu bulunur. Diğer bütün ecvef fiiller aynı şekilde edilgen yapıya dönüştürülür. Örneğin;

باعَ (sattı) fiili meçhul formda بِيعَ (satıldı)

Nâkıs ve lefîf fiiller mâzî mechûl forma uyarlandığında, sondaki illetli harf -aslen ister vâv, isterse ye olsun- daima ye olarak görünür. Örneğin:

دَعا fiili meçhul formda دُعِيَ

رَمَى fiili meçhul formda رُمِيَ

Sulâsi Fiillerde Muzari Mechul

Sulâsî fiillerin Geniş/Şimdiki Zaman formları, yukarıda değinildiği gibi, daima (يُفْعَلُ- yuf ‘alu) kalıbında edilgene dönüştürülür. Örnek:

img3131

Muzâri mechûl fiil çekimi, muzâri ma‘lûm fiil çekiminden farklı değildir. Bu durumu يُسْأَلُ muzari mechul fiilinin çekimini yaparak birlikte görelim:

img3131

Muda‘‘af fiillerin muzârisi aşağıdaki şekilde mechûle çevrilir:

مَدَّ- يَمُدُّ- يُمَدُّ

Ecvef fiillerin muzârisi mechûle çevrilirken de i‘lâl kuralları karşımıza çıkar. Örneğin قال fiilinin aslınınقَوَلَ , muzarisinin ise يَقْوُلُ olduğunu biliyorsunuz. Bu fiili meçhule çevirirken öncelikle aslını meçhul kalıbına uyarlayarak يُقْوَلُ şeklinde harekeler, sonra da i‘lâl kuralımızı uygularız. Şimdi kuralımızı hatırlayalım:

1. İlletli harf harekeli kendisinden önceki sağlam harf harekesiz ise illetli harfin harekesi kendisinden önceki sağlam harfe verilir.

2. İlletli harf harekesiz kendisinden önceki harf harekeli olduğunda illetli harf, kendisinden önceki harfin harekesine uygun bir illetli harfe dönüşür.

Bu iki kuralı uygulayınca sonuçta قال fiilinin muzâri mechûlü olarak يُقالُ biçimini elde ederiz.

Nâkıs fiillerin muzârileri edilgen yapıya çevrilirken ‘aynu’l-fi‘l ’in harekesi fetha olmak zorunda olduğundan sondaki illetli harf daima bu fetha harekesine uygun illetli harf olan elif biçiminde görünür. Bu arada şu hususu da ihmal etmemek gerekir: Buradaki illetli harf daima elif-i maksûre biçiminde yazılır. Örnek:

دَعَى – يَدْعُو – يُدْعَى

Lefîf fiillerin muzâri mechûlleri de tıpkı nâkıs fiillerin muzâri mechûlü gibidir. Örneğin hadis ilminde sıklıkla karşımıza çıkan رَوَى nın mechûl formu şöyledir:

رَوَى – يَرْوِي – يُرْوَى

NÂİBU’L-FÂİL (SÖZDE ÖZNE)

نائب الفاعل

Nâibu’l-fâil, sözde özne demektir. Edilgen fiilin öznesine “nâibu’l-fâil” adı verilir. Etken cümlenin fiili mechûle (edilgene) dönüştürüldüğünde etken cümlenin nesnesi sözde özne, yani nâibu’l-fâil konumuna gelir. Cümlenin gerçek fâili olmadığı için bu adı almıştır ancak fâilin bütün özelliklerini taşır. Bu sebeple nâibu’l-fâil de daima merfûdur. Cümlede fiil ile fâil arasındaki ilişki, edilgen fiil ve nâibu’l-fâil arasında da aynen geçerlidir. Yani nâibu’l-fâil ister tekil, ister ikil, isterse çoğul olsun açık bir isim olarak kullanıldığında fiil daima üçüncü tekil şahıs kipinde kullanılır; üçüncü tekil eril mi, yoksa üçüncü tekil dişil mi kullanılacağı nâibu’l-fâilin cinsiyetine bağlıdır. Şimdi cümlenin etken formda olan fiilini edilgen yapıya dönüştürmek suretiyle hem fiilde, hem de cümlede meydana gelen değişimi birlikte görelim:

فَتَحَ عَليٌّ الْبابَ

فُتِحَ الْبابُ

Yukarıda “Ali kapıyı açtı” cümlesinin fiili etkendir, dolayısıyla açma eylemini gerçekleştiren علي sözcüğü fâil ve dolayısıyla merfû; açma eyleminden etkilenen الباب sözcüğü de mefûl ve dolayısıyla mansûbdur.

Bu cümlenin fiilini فُتِحَ biçiminde edilgen yapıya dönüştürünce, fâil olan sözcük cümleden düşürülmüş, ilk cümlede mefûl konumunda olan الباب sözcüğü fâilin yerine geçerek mansûb durumdan merfû duruma dönüşmüştür. Çünkü nâibu’l-fâil de daima merfûdur. Aşağıdaki benzer cümleleri inceleyelim:

شَرِبَ الطالِبُ الماءَ

شُرِبَ الماءُ

سَألَ المُديرُ الطالِبَ

سُئِلَ الطالبُ

Edilgen fiilin sözde öznesi yanı sıra gerçek öznesi de belirtilmek istenirse, gerçek özne cümlenin sonunda مِنْ قِبَلِ (tarafından) ifadesi ardından belirtilebilir. Örnek:

كَتَبَ عَليٌّ رسالةً

كُتِبَتْ رِسالَةٌ مِنْ قِبَلِ عَليٍّ

القواعد: الفعل المبني للمجهول (الفعل الثلاثي المجرد)

Edilgen yapı, gerçek öznesi açık bir isim veya zamir olarak cümlede yer almayan fiilin aldığı biçimdir. Fiiller gerçek özne veya sözde özne ile kullanılma durumlarına göre ikiye ayrılırlar:

  1. Ma‘lûm Fiiller

2. Mechûl Fiiller

Gerçek özne ile kullanılan fiillere mâ‘lum (etken) fiiller adı verilir. Şimdiye kadar çekimini öğrendiğiniz tüm fiiller ma‘lûm formda idi. Sözde özne ile kullanılan fiillere mechûl (edilgen) fiiller adı verilir. Fiillerin edilgen yapıda geldiği durumlar şöyle sıralanabilir:

1. Gerçek öznenin bilinmemesi,

2. Bilindiği halde belirtilmesinden çekinilmesi,

2. Gerçek öznenin belirtilmesinin önemli olmaması. Bu durumlarda fiil edilgen forma çevrilerek sözde özne ile kullanılır. Sulâsî fiillerin edilgen formları ile sulâsî mezîd fiillerin edilgen formları birbirlerinden ana kural itibariyle ayrılmasalar da, şekilsel olarak farklıymış gibi görünürler. Bu bölümde sadece sulâsî mucerred fiillerin mâzî ve muzâri yapılarının edilgen kullanımları konu edilecek, sulâsî mezîd fiillerin edilgen yapıları daha sonraki bölümde işlenecektir.

Sulâsî Fiillerde Edilgen Yapı

Türkçede fiil köküne ses uyumuna göre “-ıl, -il, -ul, -ül” eklerinden birinin getirilmesiyle elde edilen edilgen yapı, Arapçada fiillerin harekelerinde değişiklik yapılmak suretiyle elde edilir. Sulâsî fiillerin mâzî ma‘lûm formları daima (فُعِلَfu‘ile) kalıbında; muzâri formları ise daima (يُفْعَلُ – yuf ‘alu) kalıbında edilgene dönüştürülür.

Sulâsî Fiillerde Mâzî Mechûl

a. Sahîh Fiillerde Mâzî Mechûl

Önce sahîh fiillerin mâzî mechûl formlarını inceleyelim:

img3131

Mechûl fiil, çekimi bakımından ma‘lûm yapıdan farklı değildir. (سُئِلَ) fiili örneğinde bu durumu görelim:

img3131

Sahîh fiillerden sâlim ve mehmûz fiillere dâir mechûl çekim örneklerini yukarıda gördünüz. Şimdi muda‘‘af bir fiilin mechûl formunu inceleyelim:

مَدَّ (uzattı) fiili mechûl formda مُدَّ (uzatıldı)

b. Mu‘tell Fiillerde Mâzî Mechûl Şimdi mu‘tell fiillerin mâzî mechûl formlarını inceleyelim: Misal fiillerin mechûl formları tıpkı sâlim fiilinki gibidir. Örnek:

وَعَدَ (söz verdi) وُعِدَ (söz verildi)

Örneğin, قال fiilinin aslı bildiğiniz üzere قَوَلَ dir. Bunu edilgen forma dönüştürdüğümüzde قُوِلَ biçimi bulunur. İ‘lâl kurallarımızdan hatırlayacağımız üzere, illetli harf harekeli, kendinden önceki harf de harekeli olduğunda illetli harfin harekesi kendinden önceki sağlam harfe aktarılır ve illetli harfin kendisi bu harekeye uygun bir illetli harfe dönüşür. Buradan hareketle قِيلَformu bulunur. Diğer bütün ecvef fiiller aynı şekilde edilgen yapıya dönüştürülür. Örneğin;

باعَ (sattı) fiili meçhul formda بِيعَ (satıldı)

Nâkıs ve lefîf fiiller mâzî mechûl forma uyarlandığında, sondaki illetli harf -aslen ister vâv, isterse ye olsun- daima ye olarak görünür. Örneğin:

دَعا fiili meçhul formda دُعِيَ

رَمَى fiili meçhul formda رُمِيَ

Sulâsi Fiillerde Muzari Mechul

Sulâsî fiillerin Geniş/Şimdiki Zaman formları, yukarıda değinildiği gibi, daima (يُفْعَلُ- yuf ‘alu) kalıbında edilgene dönüştürülür. Örnek:

img3131

Muzâri mechûl fiil çekimi, muzâri ma‘lûm fiil çekiminden farklı değildir. Bu durumu يُسْأَلُ muzari mechul fiilinin çekimini yaparak birlikte görelim:

img3131

Muda‘‘af fiillerin muzârisi aşağıdaki şekilde mechûle çevrilir:

مَدَّ- يَمُدُّ- يُمَدُّ

Ecvef fiillerin muzârisi mechûle çevrilirken de i‘lâl kuralları karşımıza çıkar. Örneğin قال fiilinin aslınınقَوَلَ , muzarisinin ise يَقْوُلُ olduğunu biliyorsunuz. Bu fiili meçhule çevirirken öncelikle aslını meçhul kalıbına uyarlayarak يُقْوَلُ şeklinde harekeler, sonra da i‘lâl kuralımızı uygularız. Şimdi kuralımızı hatırlayalım:

1. İlletli harf harekeli kendisinden önceki sağlam harf harekesiz ise illetli harfin harekesi kendisinden önceki sağlam harfe verilir.

2. İlletli harf harekesiz kendisinden önceki harf harekeli olduğunda illetli harf, kendisinden önceki harfin harekesine uygun bir illetli harfe dönüşür.

Bu iki kuralı uygulayınca sonuçta قال fiilinin muzâri mechûlü olarak يُقالُ biçimini elde ederiz.

Nâkıs fiillerin muzârileri edilgen yapıya çevrilirken ‘aynu’l-fi‘l ’in harekesi fetha olmak zorunda olduğundan sondaki illetli harf daima bu fetha harekesine uygun illetli harf olan elif biçiminde görünür. Bu arada şu hususu da ihmal etmemek gerekir: Buradaki illetli harf daima elif-i maksûre biçiminde yazılır. Örnek:

دَعَى – يَدْعُو – يُدْعَى

Lefîf fiillerin muzâri mechûlleri de tıpkı nâkıs fiillerin muzâri mechûlü gibidir. Örneğin hadis ilminde sıklıkla karşımıza çıkan رَوَى nın mechûl formu şöyledir:

رَوَى – يَرْوِي – يُرْوَى

NÂİBU’L-FÂİL (SÖZDE ÖZNE)

نائب الفاعل

Nâibu’l-fâil, sözde özne demektir. Edilgen fiilin öznesine “nâibu’l-fâil” adı verilir. Etken cümlenin fiili mechûle (edilgene) dönüştürüldüğünde etken cümlenin nesnesi sözde özne, yani nâibu’l-fâil konumuna gelir. Cümlenin gerçek fâili olmadığı için bu adı almıştır ancak fâilin bütün özelliklerini taşır. Bu sebeple nâibu’l-fâil de daima merfûdur. Cümlede fiil ile fâil arasındaki ilişki, edilgen fiil ve nâibu’l-fâil arasında da aynen geçerlidir. Yani nâibu’l-fâil ister tekil, ister ikil, isterse çoğul olsun açık bir isim olarak kullanıldığında fiil daima üçüncü tekil şahıs kipinde kullanılır; üçüncü tekil eril mi, yoksa üçüncü tekil dişil mi kullanılacağı nâibu’l-fâilin cinsiyetine bağlıdır. Şimdi cümlenin etken formda olan fiilini edilgen yapıya dönüştürmek suretiyle hem fiilde, hem de cümlede meydana gelen değişimi birlikte görelim:

فَتَحَ عَليٌّ الْبابَ

فُتِحَ الْبابُ

Yukarıda “Ali kapıyı açtı” cümlesinin fiili etkendir, dolayısıyla açma eylemini gerçekleştiren علي sözcüğü fâil ve dolayısıyla merfû; açma eyleminden etkilenen الباب sözcüğü de mefûl ve dolayısıyla mansûbdur.

Bu cümlenin fiilini فُتِحَ biçiminde edilgen yapıya dönüştürünce, fâil olan sözcük cümleden düşürülmüş, ilk cümlede mefûl konumunda olan الباب sözcüğü fâilin yerine geçerek mansûb durumdan merfû duruma dönüşmüştür. Çünkü nâibu’l-fâil de daima merfûdur. Aşağıdaki benzer cümleleri inceleyelim:

شَرِبَ الطالِبُ الماءَ

شُرِبَ الماءُ

سَألَ المُديرُ الطالِبَ

سُئِلَ الطالبُ

Edilgen fiilin sözde öznesi yanı sıra gerçek öznesi de belirtilmek istenirse, gerçek özne cümlenin sonunda مِنْ قِبَلِ (tarafından) ifadesi ardından belirtilebilir. Örnek:

كَتَبَ عَليٌّ رسالةً

كُتِبَتْ رِسالَةٌ مِنْ قِبَلِ عَليٍّ

القواعد: الفعل المبني للمجهول (الفعل الثلاثي المجرد)

Edilgen yapı, gerçek öznesi açık bir isim veya zamir olarak cümlede yer almayan fiilin aldığı biçimdir. Fiiller gerçek özne veya sözde özne ile kullanılma durumlarına göre ikiye ayrılırlar:

  1. Ma‘lûm Fiiller

2. Mechûl Fiiller

Gerçek özne ile kullanılan fiillere mâ‘lum (etken) fiiller adı verilir. Şimdiye kadar çekimini öğrendiğiniz tüm fiiller ma‘lûm formda idi. Sözde özne ile kullanılan fiillere mechûl (edilgen) fiiller adı verilir. Fiillerin edilgen yapıda geldiği durumlar şöyle sıralanabilir:

1. Gerçek öznenin bilinmemesi,

2. Bilindiği halde belirtilmesinden çekinilmesi,

2. Gerçek öznenin belirtilmesinin önemli olmaması. Bu durumlarda fiil edilgen forma çevrilerek sözde özne ile kullanılır. Sulâsî fiillerin edilgen formları ile sulâsî mezîd fiillerin edilgen formları birbirlerinden ana kural itibariyle ayrılmasalar da, şekilsel olarak farklıymış gibi görünürler. Bu bölümde sadece sulâsî mucerred fiillerin mâzî ve muzâri yapılarının edilgen kullanımları konu edilecek, sulâsî mezîd fiillerin edilgen yapıları daha sonraki bölümde işlenecektir.

Sulâsî Fiillerde Edilgen Yapı

Türkçede fiil köküne ses uyumuna göre “-ıl, -il, -ul, -ül” eklerinden birinin getirilmesiyle elde edilen edilgen yapı, Arapçada fiillerin harekelerinde değişiklik yapılmak suretiyle elde edilir. Sulâsî fiillerin mâzî ma‘lûm formları daima (فُعِلَfu‘ile) kalıbında; muzâri formları ise daima (يُفْعَلُ – yuf ‘alu) kalıbında edilgene dönüştürülür.

Sulâsî Fiillerde Mâzî Mechûl

a. Sahîh Fiillerde Mâzî Mechûl

Önce sahîh fiillerin mâzî mechûl formlarını inceleyelim:

img3131

Mechûl fiil, çekimi bakımından ma‘lûm yapıdan farklı değildir. (سُئِلَ) fiili örneğinde bu durumu görelim:

img3131

Sahîh fiillerden sâlim ve mehmûz fiillere dâir mechûl çekim örneklerini yukarıda gördünüz. Şimdi muda‘‘af bir fiilin mechûl formunu inceleyelim:

مَدَّ (uzattı) fiili mechûl formda مُدَّ (uzatıldı)

b. Mu‘tell Fiillerde Mâzî Mechûl Şimdi mu‘tell fiillerin mâzî mechûl formlarını inceleyelim: Misal fiillerin mechûl formları tıpkı sâlim fiilinki gibidir. Örnek:

وَعَدَ (söz verdi) وُعِدَ (söz verildi)

Örneğin, قال fiilinin aslı bildiğiniz üzere قَوَلَ dir. Bunu edilgen forma dönüştürdüğümüzde قُوِلَ biçimi bulunur. İ‘lâl kurallarımızdan hatırlayacağımız üzere, illetli harf harekeli, kendinden önceki harf de harekeli olduğunda illetli harfin harekesi kendinden önceki sağlam harfe aktarılır ve illetli harfin kendisi bu harekeye uygun bir illetli harfe dönüşür. Buradan hareketle قِيلَformu bulunur. Diğer bütün ecvef fiiller aynı şekilde edilgen yapıya dönüştürülür. Örneğin;

باعَ (sattı) fiili meçhul formda بِيعَ (satıldı)

Nâkıs ve lefîf fiiller mâzî mechûl forma uyarlandığında, sondaki illetli harf -aslen ister vâv, isterse ye olsun- daima ye olarak görünür. Örneğin:

دَعا fiili meçhul formda دُعِيَ

رَمَى fiili meçhul formda رُمِيَ

Sulâsi Fiillerde Muzari Mechul

Sulâsî fiillerin Geniş/Şimdiki Zaman formları, yukarıda değinildiği gibi, daima (يُفْعَلُ- yuf ‘alu) kalıbında edilgene dönüştürülür. Örnek:

img3131

Muzâri mechûl fiil çekimi, muzâri ma‘lûm fiil çekiminden farklı değildir. Bu durumu يُسْأَلُ muzari mechul fiilinin çekimini yaparak birlikte görelim:

img3131

Muda‘‘af fiillerin muzârisi aşağıdaki şekilde mechûle çevrilir:

مَدَّ- يَمُدُّ- يُمَدُّ

Ecvef fiillerin muzârisi mechûle çevrilirken de i‘lâl kuralları karşımıza çıkar. Örneğin قال fiilinin aslınınقَوَلَ , muzarisinin ise يَقْوُلُ olduğunu biliyorsunuz. Bu fiili meçhule çevirirken öncelikle aslını meçhul kalıbına uyarlayarak يُقْوَلُ şeklinde harekeler, sonra da i‘lâl kuralımızı uygularız. Şimdi kuralımızı hatırlayalım:

1. İlletli harf harekeli kendisinden önceki sağlam harf harekesiz ise illetli harfin harekesi kendisinden önceki sağlam harfe verilir.

2. İlletli harf harekesiz kendisinden önceki harf harekeli olduğunda illetli harf, kendisinden önceki harfin harekesine uygun bir illetli harfe dönüşür.

Bu iki kuralı uygulayınca sonuçta قال fiilinin muzâri mechûlü olarak يُقالُ biçimini elde ederiz.

Nâkıs fiillerin muzârileri edilgen yapıya çevrilirken ‘aynu’l-fi‘l ’in harekesi fetha olmak zorunda olduğundan sondaki illetli harf daima bu fetha harekesine uygun illetli harf olan elif biçiminde görünür. Bu arada şu hususu da ihmal etmemek gerekir: Buradaki illetli harf daima elif-i maksûre biçiminde yazılır. Örnek:

دَعَى – يَدْعُو – يُدْعَى

Lefîf fiillerin muzâri mechûlleri de tıpkı nâkıs fiillerin muzâri mechûlü gibidir. Örneğin hadis ilminde sıklıkla karşımıza çıkan رَوَى nın mechûl formu şöyledir:

رَوَى – يَرْوِي – يُرْوَى

NÂİBU’L-FÂİL (SÖZDE ÖZNE)

نائب الفاعل

Nâibu’l-fâil, sözde özne demektir. Edilgen fiilin öznesine “nâibu’l-fâil” adı verilir. Etken cümlenin fiili mechûle (edilgene) dönüştürüldüğünde etken cümlenin nesnesi sözde özne, yani nâibu’l-fâil konumuna gelir. Cümlenin gerçek fâili olmadığı için bu adı almıştır ancak fâilin bütün özelliklerini taşır. Bu sebeple nâibu’l-fâil de daima merfûdur. Cümlede fiil ile fâil arasındaki ilişki, edilgen fiil ve nâibu’l-fâil arasında da aynen geçerlidir. Yani nâibu’l-fâil ister tekil, ister ikil, isterse çoğul olsun açık bir isim olarak kullanıldığında fiil daima üçüncü tekil şahıs kipinde kullanılır; üçüncü tekil eril mi, yoksa üçüncü tekil dişil mi kullanılacağı nâibu’l-fâilin cinsiyetine bağlıdır. Şimdi cümlenin etken formda olan fiilini edilgen yapıya dönüştürmek suretiyle hem fiilde, hem de cümlede meydana gelen değişimi birlikte görelim:

فَتَحَ عَليٌّ الْبابَ

فُتِحَ الْبابُ

Yukarıda “Ali kapıyı açtı” cümlesinin fiili etkendir, dolayısıyla açma eylemini gerçekleştiren علي sözcüğü fâil ve dolayısıyla merfû; açma eyleminden etkilenen الباب sözcüğü de mefûl ve dolayısıyla mansûbdur.

Bu cümlenin fiilini فُتِحَ biçiminde edilgen yapıya dönüştürünce, fâil olan sözcük cümleden düşürülmüş, ilk cümlede mefûl konumunda olan الباب sözcüğü fâilin yerine geçerek mansûb durumdan merfû duruma dönüşmüştür. Çünkü nâibu’l-fâil de daima merfûdur. Aşağıdaki benzer cümleleri inceleyelim:

شَرِبَ الطالِبُ الماءَ

شُرِبَ الماءُ

سَألَ المُديرُ الطالِبَ

سُئِلَ الطالبُ

Edilgen fiilin sözde öznesi yanı sıra gerçek öznesi de belirtilmek istenirse, gerçek özne cümlenin sonunda مِنْ قِبَلِ (tarafından) ifadesi ardından belirtilebilir. Örnek:

كَتَبَ عَليٌّ رسالةً

كُتِبَتْ رِسالَةٌ مِنْ قِبَلِ عَليٍّ

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.