Açıköğretim Ders Notları

Arapça 1 Dersi 3. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Arapça 1 Dersi 3. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Arapçada İsimler (Merfü, Mansüb, Mecrür)

Herhangi bir varlığı ya da kavramı gösteren sözcüklere isim diyoruz. Arapçada isimleri kimi zaman bir cümlenin öznesi, kimi zaman nesnesi olarak, kimi zaman da bir tamlama içinde görürüz. Bir ismin hangi öge konumunda olduğunu, ismin son harfinin harekesinden veya son ekinden anlarız. Son harfin harekesi veya son ek, kelimenin cümle içindeki yerinin değişmesine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Örneğin özne konumunda olan bir isim merfû (ref alâmetli), nesne konumunda olan bir sözcük mansûb (nasb alâmetli), harf-i cerden sonra gelen veya tmlayan durumunda olan bir sözcük mecrûr (cer alâmetli) olmak zorundadır. Bir başka ifadeyle, cümle içinde bir ismi merfû kullanmak suretiyle, o ismi özne olarak kullandığımızı; mansûb kullanmak suretiyle de nesne yerinde kullandığımızı göstermiş oluruz.

Kelimelerin sonlarının almış olduğu hareke veya eklerin gerekçesinin açıklanmasına i‘râb ((الإعراب diyoruz. “Şu cümleyi i‘râb ediniz” sorusundan anlamamız gereken “Cümleyi ögelerine ayırınız ve cümle içindeki her bir kelimenin son harfinin alması gereken harekeyi gerekçeleriyle açıklayınız” biçimindedir.

Bu kısa girişten sonra şunu söyleyelim ki, Arapçada isimler cümle içinde üç durumda bulunabilirler: Merfû (ref alâmetli), mansûb (nasb alâmetli), mecrûr (cer alâmetli)

Konuyu anlayabilmek için merfûluk (ref) alâmeti, mansûbluk (nasb) alâmeti, mecrûrluk (cer) alâmeti nedir, bunu bilmemiz gerekiyor. Önce tekil kelimelerden başlayalım.

Tekil kelimelerin i‘râbı (yani merfûluk, mansûbluk ve mecrûrluk durumları) hareke ile belirlenir. Tekil bir kelimenin son harfi:

a) Merfû durumda, damme (ــُـ) المعلّمُ

b) Mansûb durumda, fetha (ــَـ) المعلّمَ

c) Mecrûr durumda, kesra (ــِـ) المعلّمِ

ile harekelenir. Bir başka deyişle ref (merfûluk) alâmeti damme, nasb (mansûbluk) alâmeti fetha, cer (mecrûrluk) alâmeti kesra’dır.

İsmin sonu, belirli veya belirsiz oluşuna göre ya tek harekeli ya da tenvînli olur. Tenvîn i‘râba ilişkin bir husus olmayıp, daha önce de anlatıldığı üzere ismin belirsiz oluşunun, “her hangi bir” anlamında oluşunun bir göstergesidir. Önemli olan, harekenin (tek veya çift) ne olduğudur; yani damme mi, fetha mı, ya da kesra mı olduğudur. Dolayısıyla kelime tenvînli olduğunda, i‘râb yapılırken tenvîn zikredilmez; ana hareke, alâmet (gösterge) olarak zikredilir.

Örneğin:

المعلّمُ : öğretmen (merfû, ref alâmeti damme)

معلّمٌ : her hangi bir öğretmen (merfû, ref alâmeti damme)

Bu konu, Arapça dilbilgisinin temelini oluşturduğu için örnek cümleler kurarak daha iyi kavramaya çalışalım. Konuya girerken de belirttiğimiz gibi, Arapçada özne olan sözcük daima merfû kullanılır. Yani bir kelimeyi cümlede özne olarak kullandığınızı, o kelimeyi merfû yaparak gösterirsiniz. Nesne olan kelime de, daima mansûb kullanılır. Harf-i cerden sonra kullanılan kelime de daima mecrûr olur.

Harf-i cerler Türkçedeki bulunma (-de, -da), ayrılma (-den, -dan), yönelme (-e, -a) durum ekleri yerinde veya “ile”, “üzerinde” gibi anlamlarda kullanılan harf veya harf öbekleridir.

Örnek: مِنْ : -den; إلى : -e; في , بِ: de, مَعَ: ile; على : üzerinde gibi. Şimdi cümle örneğine geçelim ve bu cümleyi ögelerine ayıralım:

كَتبَ الطّالِبُ رِسالَةً.

Meful Fail Fiil

Öğrenci bir mektup yazdı.

Bu cümlenin i‘râbını şöyle yapıyoruz:

كَتَبَ : Mâzî fiil, 3. tekil şahıs, eril

الطّالِبُ : Özne (fâ‘il), merfû, ref alâmeti sondaki damme.

رِسالَةً : Nesne (mef‘ûl), mansûb, nasb alâmeti sondaki fetha.

Bu cümlede nesneyi belirli yaparsak, anlam nasıl değişiyor, onu görelim:

كَتبَ الطّالِبُ الرِسالَةَ. (Öğrenci mektubu yazdı.)

Bu cümlede hem özneyi hem de nesneyi belirsiz kullanırsak anlam nasıl olur, ona bakalım:

كَتبَ طالِبٌ رِسالَةً. (Bir öğrenci bir mektup yazdı.)

Cümleyi yönelme durumunda bir dolaylı tümleç ekleyerek “Öğrenci, bir doktora bir mektup yazdı.” anlamında Arapça kullanacak olursak nasıl deriz, ona bakalım:

كَتبَ الطّالِبُ رِسالَةً إلى طَبيبٍ.

Burada yeni söz öbeği olan (إلى طَبيبٍ)’i i‘râb edelim:

إلى : Harf-i cer

طَبيبٍ : Mecrûr, cer alâmeti sondaki kesra.

ARAPÇADA İKİLLER ال**مُثَنّى**

Arapçada bir sözcük sonuna (ــــانِ) âni veya (ــــَيْنِ) eyni eki alarak ikile dönüştürülür. Eğer kelime kapalı te (dişil te’si) ile bitiyorsa kapalı te açılır, sonra bu ekler kullanılır. Kelime cümle içerisinde merfûluğu gerektiren bir konumdaysa (ـــانِ) âni eki, mansûb veya mecrûr konumdaysa (ــــَيْنِ) eyni eki alır. İkillerde ref alâmeti elif ( ا ), nasb ve cer alâmeti ye ( ي )’dir. Nûn ( ن ) her üç durumun ortak harfi olduğundan belirleyici etkisi yoktur, alâmette zikredilmez.

ARA1001-u01-Tablo-2-1-1

ARA1001-u01-Tablo-2-1-2

  • Merfû

طالِبٌ Ref alâmeti sondaki damme

طالِبانِ Ref alâmeti elif (ا), çünkü ikil

  • Mansûb

طالِباً

Nasb alâmeti sondaki fetha

طالِبَيْنِ

Nasb alâmeti ye (ي), çünkü ikil

Mecrûr

طالِبٍ Cer alâmeti sondaki kesra

طالِبَيْنِ Cer alâmeti ye (ي), çünkü ikil

Örnek Dişil:

ARA1001-u01-Tablo-2-3

ARAPÇADA ÇOĞULLAR الجَمع

Arapçada çoğullar üçe ayrılırlar.

1- Düzenli Eril Çoğul

2- Düzenli Dişil Çoğul

3- Düzensiz Çoğul (Cem‘u’t-Teksîr)

Şimdi sırasıyla bu çoğul çeşitlerini inceleyelim:

1- Düzenli Eril Çoğul

Düzenli eril çoğul, tekil ismin sonuna (ـــُـونَ) ûne veyaــِينَ) ) îne ekleri getirilerek yapılır. Merfû durumda (ــــُـونَ), mansûb ve mecrûr durumda (ــِينَ) getirilir. Düzenli eril çoğulun mansûb ve mecrûr hâlinin eki olan (ــِينَ)’nin ikil kelimenin mansûb ve mecrûr hâlinin eki olan (ــــَيْنِ)’den okunuş bakımından farklı olduğuna dikkat ediniz. Biri …eyni iken, diğeri …îne’dir.

ARA1001-u01-Tablo-2-4

Örnek:

  • Merfû

ARA1001-u01-Tablo-2-5

  • Mansûb

    ARA1001-u01-Tablo-2-6

Mecrûr

ARA1001-u01-Tablo-2-7

Sonuç olarak düzenli eril çoğulların merfû durumda ref alâmeti vâv*; mansûb ve mecrûr durumda nasb veya cer alâmeti *ye
harfidir.

Dikkat: Tekil kelimelerde i‘râbın (merfûluk, mansûbluk veya mecrûrluk alâmetlerinin) hareke ile; ikil ve düzenli eril çoğulda ise harf ile olduğunu fark ediniz.

2- Düzenli Dişil Çoğul

Dişil sözcüğün sonuna ( …ات ) …ât eki getirilerek yapılan çoğuldur. Eğer sözcük dişil te’si ile bitiyorsa, önce kelimenin sonundaki dişil te’si atılır, sonra ( ات ) eki getirilir.

ARA1001-u01-Tablo-2-8

Örnek

  • Merfû

ARA1001-u01-Tablo-2-9

  • Mansûb – Mecrûr

Düzenli dişil çoğulların i‘râbının, tıpkı tekil kelimelerde olduğu gibi hareke ile olduğunu fark etmiş olmalısınız. Ancak, tekil kelimelerden farklı olarak, düzenli dişil çoğullar hiçbir zaman fetha ile harekelenmezler. Fetha yerine kesra ile harekelenirler. Kısaca söyleyecek olursak: Düzenli dişil çoğulların ref alâmeti damme, nasb ve cer alâmeti kesradır.

Örneğin kelimenin tekil biçimi mansûb durumda مُعَلِّمَةً (fetha ile mansûb) ve mecrûr durumda مُعَلِّمَةٍ (kesra ile mecrûr) iken; çoğul biçimi hem mansûb durumda, hem de mecrûr durumda مُعَلِّماتٍ şeklinde gelmektedir.

ARA1001-u01-Tablo-2-10

Yukarıdaki örnekte مُعَلّمَات kelimesinin hem mansûb, hem de mecrûr durumda aynı olduğunu gördük. Peki bu kelimenin mansûb veya mecrûr olduğuna nasıl karar vereceğiz? Elbette cümle içindeki konumuna göre. Birkaç örnekte bunu görelim:

وَجَدَ الطّبيبُ المعلّماتِ في الموقف. (Doktor, kadın öğretmenleri durakta buldu.)

وَجَدَ :Mâzî fiil, 3. tekil şahıs, eril

الطّبيبُ :Özne (fâ‘il), merfû, ref alâmeti sondaki damme.

المعلماتِ :Nesne (mef‘ûl), mansûb, nasb alâmeti sondaki kesra, çünkü düzenli dişil çoğul.

في :Harf-i cer

الموقفِ :Mecrûr, cer alâmeti sondaki kesra.

أخَذَ الطالبُ الكتابَ من المعلماتِ. (Öğrenci, kitabı kadın öğretmenlerden aldı.)

أخَذَ :Mâzî fiil, 3. tekil şahıs, eril

الطالبُ :Özne (fâ‘il), merfû, ref alâmeti sondaki damme.

الكتابَ :Nesne (mef‘ûl), mansûb, nasb alâmeti sondaki fetha.

من :Harf-i cer

المعلّماتِ :Mecrûr, cer alâmeti sondaki kesra, çünkü düzenli dişil çoğul.

1- Düzensiz Çoğul (Cem‘u’t-Teksîr)

Düzensiz çoğullar, adından da anlaşılacağı üzere, belli bir kuralı olmayan çoğullardır. Bu çoğulların i‘râbı tıpkı tekil kelimelerin i‘râbı gibidir; yani hareke ile olup merfû durumda damme ile, mansûb durumda fetha ile, mecrûr durumda kesra ile harekelenirler.

Düzensiz çoğullar âkil (akıl sahibi olanlara ilişkin) ve gayrı âkil (akıl sahibi olmayanlara ilişkin) çoğullar olmak üzere ikiye ayrılır. Âkil olan çoğullar insanlara özgü isimlerin düzensiz çoğullarıdır (kadın, erkek, çocuk gibi). Gayrı âkil çoğullar ise insan dışındaki, akıl sahibi olmayan varlıklara ait çoğullardır (bitki, hayvan, eşya isimleri gibi).

Aşağıdaki tablolarda bu türlere giren çoğullara örnekler verilmektedir.

Arapçada çoğul formu düzensiz olan gayrı âkil eril isimlerden bazıları aşağıda verilmiştir.

ARA1001-u01-Tablo-2-11

Herhangi bir varlığı ya da kavramı gösteren sözcüklere isim diyoruz. Arapçada isimleri kimi zaman bir cümlenin öznesi, kimi zaman nesnesi olarak, kimi zaman da bir tamlama içinde görürüz. Bir ismin hangi öge konumunda olduğunu, ismin son harfinin harekesinden veya son ekinden anlarız. Son harfin harekesi veya son ek, kelimenin cümle içindeki yerinin değişmesine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Örneğin özne konumunda olan bir isim merfû (ref alâmetli), nesne konumunda olan bir sözcük mansûb (nasb alâmetli), harf-i cerden sonra gelen veya tmlayan durumunda olan bir sözcük mecrûr (cer alâmetli) olmak zorundadır. Bir başka ifadeyle, cümle içinde bir ismi merfû kullanmak suretiyle, o ismi özne olarak kullandığımızı; mansûb kullanmak suretiyle de nesne yerinde kullandığımızı göstermiş oluruz.

Kelimelerin sonlarının almış olduğu hareke veya eklerin gerekçesinin açıklanmasına i‘râb ((الإعراب diyoruz. “Şu cümleyi i‘râb ediniz” sorusundan anlamamız gereken “Cümleyi ögelerine ayırınız ve cümle içindeki her bir kelimenin son harfinin alması gereken harekeyi gerekçeleriyle açıklayınız” biçimindedir.

Bu kısa girişten sonra şunu söyleyelim ki, Arapçada isimler cümle içinde üç durumda bulunabilirler: Merfû (ref alâmetli), mansûb (nasb alâmetli), mecrûr (cer alâmetli)

Konuyu anlayabilmek için merfûluk (ref) alâmeti, mansûbluk (nasb) alâmeti, mecrûrluk (cer) alâmeti nedir, bunu bilmemiz gerekiyor. Önce tekil kelimelerden başlayalım.

Tekil kelimelerin i‘râbı (yani merfûluk, mansûbluk ve mecrûrluk durumları) hareke ile belirlenir. Tekil bir kelimenin son harfi:

a) Merfû durumda, damme (ــُـ) المعلّمُ

b) Mansûb durumda, fetha (ــَـ) المعلّمَ

c) Mecrûr durumda, kesra (ــِـ) المعلّمِ

ile harekelenir. Bir başka deyişle ref (merfûluk) alâmeti damme, nasb (mansûbluk) alâmeti fetha, cer (mecrûrluk) alâmeti kesra’dır.

İsmin sonu, belirli veya belirsiz oluşuna göre ya tek harekeli ya da tenvînli olur. Tenvîn i‘râba ilişkin bir husus olmayıp, daha önce de anlatıldığı üzere ismin belirsiz oluşunun, “her hangi bir” anlamında oluşunun bir göstergesidir. Önemli olan, harekenin (tek veya çift) ne olduğudur; yani damme mi, fetha mı, ya da kesra mı olduğudur. Dolayısıyla kelime tenvînli olduğunda, i‘râb yapılırken tenvîn zikredilmez; ana hareke, alâmet (gösterge) olarak zikredilir.

Örneğin:

المعلّمُ : öğretmen (merfû, ref alâmeti damme)

معلّمٌ : her hangi bir öğretmen (merfû, ref alâmeti damme)

Bu konu, Arapça dilbilgisinin temelini oluşturduğu için örnek cümleler kurarak daha iyi kavramaya çalışalım. Konuya girerken de belirttiğimiz gibi, Arapçada özne olan sözcük daima merfû kullanılır. Yani bir kelimeyi cümlede özne olarak kullandığınızı, o kelimeyi merfû yaparak gösterirsiniz. Nesne olan kelime de, daima mansûb kullanılır. Harf-i cerden sonra kullanılan kelime de daima mecrûr olur.

Harf-i cerler Türkçedeki bulunma (-de, -da), ayrılma (-den, -dan), yönelme (-e, -a) durum ekleri yerinde veya “ile”, “üzerinde” gibi anlamlarda kullanılan harf veya harf öbekleridir.

Örnek: مِنْ : -den; إلى : -e; في , بِ: de, مَعَ: ile; على : üzerinde gibi. Şimdi cümle örneğine geçelim ve bu cümleyi ögelerine ayıralım:

كَتبَ الطّالِبُ رِسالَةً.

Meful Fail Fiil

Öğrenci bir mektup yazdı.

Bu cümlenin i‘râbını şöyle yapıyoruz:

كَتَبَ : Mâzî fiil, 3. tekil şahıs, eril

الطّالِبُ : Özne (fâ‘il), merfû, ref alâmeti sondaki damme.

رِسالَةً : Nesne (mef‘ûl), mansûb, nasb alâmeti sondaki fetha.

Bu cümlede nesneyi belirli yaparsak, anlam nasıl değişiyor, onu görelim:

كَتبَ الطّالِبُ الرِسالَةَ. (Öğrenci mektubu yazdı.)

Bu cümlede hem özneyi hem de nesneyi belirsiz kullanırsak anlam nasıl olur, ona bakalım:

كَتبَ طالِبٌ رِسالَةً. (Bir öğrenci bir mektup yazdı.)

Cümleyi yönelme durumunda bir dolaylı tümleç ekleyerek “Öğrenci, bir doktora bir mektup yazdı.” anlamında Arapça kullanacak olursak nasıl deriz, ona bakalım:

كَتبَ الطّالِبُ رِسالَةً إلى طَبيبٍ.

Burada yeni söz öbeği olan (إلى طَبيبٍ)’i i‘râb edelim:

إلى : Harf-i cer

طَبيبٍ : Mecrûr, cer alâmeti sondaki kesra.

ARAPÇADA İKİLLER ال**مُثَنّى**

Arapçada bir sözcük sonuna (ــــانِ) âni veya (ــــَيْنِ) eyni eki alarak ikile dönüştürülür. Eğer kelime kapalı te (dişil te’si) ile bitiyorsa kapalı te açılır, sonra bu ekler kullanılır. Kelime cümle içerisinde merfûluğu gerektiren bir konumdaysa (ـــانِ) âni eki, mansûb veya mecrûr konumdaysa (ــــَيْنِ) eyni eki alır. İkillerde ref alâmeti elif ( ا ), nasb ve cer alâmeti ye ( ي )’dir. Nûn ( ن ) her üç durumun ortak harfi olduğundan belirleyici etkisi yoktur, alâmette zikredilmez.

ARA1001-u01-Tablo-2-1-1

ARA1001-u01-Tablo-2-1-2

  • Merfû

طالِبٌ Ref alâmeti sondaki damme

طالِبانِ Ref alâmeti elif (ا), çünkü ikil

  • Mansûb

طالِباً

Nasb alâmeti sondaki fetha

طالِبَيْنِ

Nasb alâmeti ye (ي), çünkü ikil

Mecrûr

طالِبٍ Cer alâmeti sondaki kesra

طالِبَيْنِ Cer alâmeti ye (ي), çünkü ikil

Örnek Dişil:

ARA1001-u01-Tablo-2-3

ARAPÇADA ÇOĞULLAR الجَمع

Arapçada çoğullar üçe ayrılırlar.

1- Düzenli Eril Çoğul

2- Düzenli Dişil Çoğul

3- Düzensiz Çoğul (Cem‘u’t-Teksîr)

Şimdi sırasıyla bu çoğul çeşitlerini inceleyelim:

1- Düzenli Eril Çoğul

Düzenli eril çoğul, tekil ismin sonuna (ـــُـونَ) ûne veyaــِينَ) ) îne ekleri getirilerek yapılır. Merfû durumda (ــــُـونَ), mansûb ve mecrûr durumda (ــِينَ) getirilir. Düzenli eril çoğulun mansûb ve mecrûr hâlinin eki olan (ــِينَ)’nin ikil kelimenin mansûb ve mecrûr hâlinin eki olan (ــــَيْنِ)’den okunuş bakımından farklı olduğuna dikkat ediniz. Biri …eyni iken, diğeri …îne’dir.

ARA1001-u01-Tablo-2-4

Örnek:

  • Merfû

ARA1001-u01-Tablo-2-5

  • Mansûb

    ARA1001-u01-Tablo-2-6

Mecrûr

ARA1001-u01-Tablo-2-7

Sonuç olarak düzenli eril çoğulların merfû durumda ref alâmeti vâv*; mansûb ve mecrûr durumda nasb veya cer alâmeti *ye
harfidir.

Dikkat: Tekil kelimelerde i‘râbın (merfûluk, mansûbluk veya mecrûrluk alâmetlerinin) hareke ile; ikil ve düzenli eril çoğulda ise harf ile olduğunu fark ediniz.

2- Düzenli Dişil Çoğul

Dişil sözcüğün sonuna ( …ات ) …ât eki getirilerek yapılan çoğuldur. Eğer sözcük dişil te’si ile bitiyorsa, önce kelimenin sonundaki dişil te’si atılır, sonra ( ات ) eki getirilir.

ARA1001-u01-Tablo-2-8

Örnek

  • Merfû

ARA1001-u01-Tablo-2-9

  • Mansûb – Mecrûr

Düzenli dişil çoğulların i‘râbının, tıpkı tekil kelimelerde olduğu gibi hareke ile olduğunu fark etmiş olmalısınız. Ancak, tekil kelimelerden farklı olarak, düzenli dişil çoğullar hiçbir zaman fetha ile harekelenmezler. Fetha yerine kesra ile harekelenirler. Kısaca söyleyecek olursak: Düzenli dişil çoğulların ref alâmeti damme, nasb ve cer alâmeti kesradır.

Örneğin kelimenin tekil biçimi mansûb durumda مُعَلِّمَةً (fetha ile mansûb) ve mecrûr durumda مُعَلِّمَةٍ (kesra ile mecrûr) iken; çoğul biçimi hem mansûb durumda, hem de mecrûr durumda مُعَلِّماتٍ şeklinde gelmektedir.

ARA1001-u01-Tablo-2-10

Yukarıdaki örnekte مُعَلّمَات kelimesinin hem mansûb, hem de mecrûr durumda aynı olduğunu gördük. Peki bu kelimenin mansûb veya mecrûr olduğuna nasıl karar vereceğiz? Elbette cümle içindeki konumuna göre. Birkaç örnekte bunu görelim:

وَجَدَ الطّبيبُ المعلّماتِ في الموقف. (Doktor, kadın öğretmenleri durakta buldu.)

وَجَدَ :Mâzî fiil, 3. tekil şahıs, eril

الطّبيبُ :Özne (fâ‘il), merfû, ref alâmeti sondaki damme.

المعلماتِ :Nesne (mef‘ûl), mansûb, nasb alâmeti sondaki kesra, çünkü düzenli dişil çoğul.

في :Harf-i cer

الموقفِ :Mecrûr, cer alâmeti sondaki kesra.

أخَذَ الطالبُ الكتابَ من المعلماتِ. (Öğrenci, kitabı kadın öğretmenlerden aldı.)

أخَذَ :Mâzî fiil, 3. tekil şahıs, eril

الطالبُ :Özne (fâ‘il), merfû, ref alâmeti sondaki damme.

الكتابَ :Nesne (mef‘ûl), mansûb, nasb alâmeti sondaki fetha.

من :Harf-i cer

المعلّماتِ :Mecrûr, cer alâmeti sondaki kesra, çünkü düzenli dişil çoğul.

1- Düzensiz Çoğul (Cem‘u’t-Teksîr)

Düzensiz çoğullar, adından da anlaşılacağı üzere, belli bir kuralı olmayan çoğullardır. Bu çoğulların i‘râbı tıpkı tekil kelimelerin i‘râbı gibidir; yani hareke ile olup merfû durumda damme ile, mansûb durumda fetha ile, mecrûr durumda kesra ile harekelenirler.

Düzensiz çoğullar âkil (akıl sahibi olanlara ilişkin) ve gayrı âkil (akıl sahibi olmayanlara ilişkin) çoğullar olmak üzere ikiye ayrılır. Âkil olan çoğullar insanlara özgü isimlerin düzensiz çoğullarıdır (kadın, erkek, çocuk gibi). Gayrı âkil çoğullar ise insan dışındaki, akıl sahibi olmayan varlıklara ait çoğullardır (bitki, hayvan, eşya isimleri gibi).

Aşağıdaki tablolarda bu türlere giren çoğullara örnekler verilmektedir.

Arapçada çoğul formu düzensiz olan gayrı âkil eril isimlerden bazıları aşağıda verilmiştir.

ARA1001-u01-Tablo-2-11

Herhangi bir varlığı ya da kavramı gösteren sözcüklere isim diyoruz. Arapçada isimleri kimi zaman bir cümlenin öznesi, kimi zaman nesnesi olarak, kimi zaman da bir tamlama içinde görürüz. Bir ismin hangi öge konumunda olduğunu, ismin son harfinin harekesinden veya son ekinden anlarız. Son harfin harekesi veya son ek, kelimenin cümle içindeki yerinin değişmesine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Örneğin özne konumunda olan bir isim merfû (ref alâmetli), nesne konumunda olan bir sözcük mansûb (nasb alâmetli), harf-i cerden sonra gelen veya tmlayan durumunda olan bir sözcük mecrûr (cer alâmetli) olmak zorundadır. Bir başka ifadeyle, cümle içinde bir ismi merfû kullanmak suretiyle, o ismi özne olarak kullandığımızı; mansûb kullanmak suretiyle de nesne yerinde kullandığımızı göstermiş oluruz.

Kelimelerin sonlarının almış olduğu hareke veya eklerin gerekçesinin açıklanmasına i‘râb ((الإعراب diyoruz. “Şu cümleyi i‘râb ediniz” sorusundan anlamamız gereken “Cümleyi ögelerine ayırınız ve cümle içindeki her bir kelimenin son harfinin alması gereken harekeyi gerekçeleriyle açıklayınız” biçimindedir.

Bu kısa girişten sonra şunu söyleyelim ki, Arapçada isimler cümle içinde üç durumda bulunabilirler: Merfû (ref alâmetli), mansûb (nasb alâmetli), mecrûr (cer alâmetli)

Konuyu anlayabilmek için merfûluk (ref) alâmeti, mansûbluk (nasb) alâmeti, mecrûrluk (cer) alâmeti nedir, bunu bilmemiz gerekiyor. Önce tekil kelimelerden başlayalım.

Tekil kelimelerin i‘râbı (yani merfûluk, mansûbluk ve mecrûrluk durumları) hareke ile belirlenir. Tekil bir kelimenin son harfi:

a) Merfû durumda, damme (ــُـ) المعلّمُ

b) Mansûb durumda, fetha (ــَـ) المعلّمَ

c) Mecrûr durumda, kesra (ــِـ) المعلّمِ

ile harekelenir. Bir başka deyişle ref (merfûluk) alâmeti damme, nasb (mansûbluk) alâmeti fetha, cer (mecrûrluk) alâmeti kesra’dır.

İsmin sonu, belirli veya belirsiz oluşuna göre ya tek harekeli ya da tenvînli olur. Tenvîn i‘râba ilişkin bir husus olmayıp, daha önce de anlatıldığı üzere ismin belirsiz oluşunun, “her hangi bir” anlamında oluşunun bir göstergesidir. Önemli olan, harekenin (tek veya çift) ne olduğudur; yani damme mi, fetha mı, ya da kesra mı olduğudur. Dolayısıyla kelime tenvînli olduğunda, i‘râb yapılırken tenvîn zikredilmez; ana hareke, alâmet (gösterge) olarak zikredilir.

Örneğin:

المعلّمُ : öğretmen (merfû, ref alâmeti damme)

معلّمٌ : her hangi bir öğretmen (merfû, ref alâmeti damme)

Bu konu, Arapça dilbilgisinin temelini oluşturduğu için örnek cümleler kurarak daha iyi kavramaya çalışalım. Konuya girerken de belirttiğimiz gibi, Arapçada özne olan sözcük daima merfû kullanılır. Yani bir kelimeyi cümlede özne olarak kullandığınızı, o kelimeyi merfû yaparak gösterirsiniz. Nesne olan kelime de, daima mansûb kullanılır. Harf-i cerden sonra kullanılan kelime de daima mecrûr olur.

Harf-i cerler Türkçedeki bulunma (-de, -da), ayrılma (-den, -dan), yönelme (-e, -a) durum ekleri yerinde veya “ile”, “üzerinde” gibi anlamlarda kullanılan harf veya harf öbekleridir.

Örnek: مِنْ : -den; إلى : -e; في , بِ: de, مَعَ: ile; على : üzerinde gibi. Şimdi cümle örneğine geçelim ve bu cümleyi ögelerine ayıralım:

كَتبَ الطّالِبُ رِسالَةً.

Meful Fail Fiil

Öğrenci bir mektup yazdı.

Bu cümlenin i‘râbını şöyle yapıyoruz:

كَتَبَ : Mâzî fiil, 3. tekil şahıs, eril

الطّالِبُ : Özne (fâ‘il), merfû, ref alâmeti sondaki damme.

رِسالَةً : Nesne (mef‘ûl), mansûb, nasb alâmeti sondaki fetha.

Bu cümlede nesneyi belirli yaparsak, anlam nasıl değişiyor, onu görelim:

كَتبَ الطّالِبُ الرِسالَةَ. (Öğrenci mektubu yazdı.)

Bu cümlede hem özneyi hem de nesneyi belirsiz kullanırsak anlam nasıl olur, ona bakalım:

كَتبَ طالِبٌ رِسالَةً. (Bir öğrenci bir mektup yazdı.)

Cümleyi yönelme durumunda bir dolaylı tümleç ekleyerek “Öğrenci, bir doktora bir mektup yazdı.” anlamında Arapça kullanacak olursak nasıl deriz, ona bakalım:

كَتبَ الطّالِبُ رِسالَةً إلى طَبيبٍ.

Burada yeni söz öbeği olan (إلى طَبيبٍ)’i i‘râb edelim:

إلى : Harf-i cer

طَبيبٍ : Mecrûr, cer alâmeti sondaki kesra.

ARAPÇADA İKİLLER ال**مُثَنّى**

Arapçada bir sözcük sonuna (ــــانِ) âni veya (ــــَيْنِ) eyni eki alarak ikile dönüştürülür. Eğer kelime kapalı te (dişil te’si) ile bitiyorsa kapalı te açılır, sonra bu ekler kullanılır. Kelime cümle içerisinde merfûluğu gerektiren bir konumdaysa (ـــانِ) âni eki, mansûb veya mecrûr konumdaysa (ــــَيْنِ) eyni eki alır. İkillerde ref alâmeti elif ( ا ), nasb ve cer alâmeti ye ( ي )’dir. Nûn ( ن ) her üç durumun ortak harfi olduğundan belirleyici etkisi yoktur, alâmette zikredilmez.

ARA1001-u01-Tablo-2-1-1

ARA1001-u01-Tablo-2-1-2

  • Merfû

طالِبٌ Ref alâmeti sondaki damme

طالِبانِ Ref alâmeti elif (ا), çünkü ikil

  • Mansûb

طالِباً

Nasb alâmeti sondaki fetha

طالِبَيْنِ

Nasb alâmeti ye (ي), çünkü ikil

Mecrûr

طالِبٍ Cer alâmeti sondaki kesra

طالِبَيْنِ Cer alâmeti ye (ي), çünkü ikil

Örnek Dişil:

ARA1001-u01-Tablo-2-3

ARAPÇADA ÇOĞULLAR الجَمع

Arapçada çoğullar üçe ayrılırlar.

1- Düzenli Eril Çoğul

2- Düzenli Dişil Çoğul

3- Düzensiz Çoğul (Cem‘u’t-Teksîr)

Şimdi sırasıyla bu çoğul çeşitlerini inceleyelim:

1- Düzenli Eril Çoğul

Düzenli eril çoğul, tekil ismin sonuna (ـــُـونَ) ûne veyaــِينَ) ) îne ekleri getirilerek yapılır. Merfû durumda (ــــُـونَ), mansûb ve mecrûr durumda (ــِينَ) getirilir. Düzenli eril çoğulun mansûb ve mecrûr hâlinin eki olan (ــِينَ)’nin ikil kelimenin mansûb ve mecrûr hâlinin eki olan (ــــَيْنِ)’den okunuş bakımından farklı olduğuna dikkat ediniz. Biri …eyni iken, diğeri …îne’dir.

ARA1001-u01-Tablo-2-4

Örnek:

  • Merfû

ARA1001-u01-Tablo-2-5

  • Mansûb

    ARA1001-u01-Tablo-2-6

Mecrûr

ARA1001-u01-Tablo-2-7

Sonuç olarak düzenli eril çoğulların merfû durumda ref alâmeti vâv*; mansûb ve mecrûr durumda nasb veya cer alâmeti *ye
harfidir.

Dikkat: Tekil kelimelerde i‘râbın (merfûluk, mansûbluk veya mecrûrluk alâmetlerinin) hareke ile; ikil ve düzenli eril çoğulda ise harf ile olduğunu fark ediniz.

2- Düzenli Dişil Çoğul

Dişil sözcüğün sonuna ( …ات ) …ât eki getirilerek yapılan çoğuldur. Eğer sözcük dişil te’si ile bitiyorsa, önce kelimenin sonundaki dişil te’si atılır, sonra ( ات ) eki getirilir.

ARA1001-u01-Tablo-2-8

Örnek

  • Merfû

ARA1001-u01-Tablo-2-9

  • Mansûb – Mecrûr

Düzenli dişil çoğulların i‘râbının, tıpkı tekil kelimelerde olduğu gibi hareke ile olduğunu fark etmiş olmalısınız. Ancak, tekil kelimelerden farklı olarak, düzenli dişil çoğullar hiçbir zaman fetha ile harekelenmezler. Fetha yerine kesra ile harekelenirler. Kısaca söyleyecek olursak: Düzenli dişil çoğulların ref alâmeti damme, nasb ve cer alâmeti kesradır.

Örneğin kelimenin tekil biçimi mansûb durumda مُعَلِّمَةً (fetha ile mansûb) ve mecrûr durumda مُعَلِّمَةٍ (kesra ile mecrûr) iken; çoğul biçimi hem mansûb durumda, hem de mecrûr durumda مُعَلِّماتٍ şeklinde gelmektedir.

ARA1001-u01-Tablo-2-10

Yukarıdaki örnekte مُعَلّمَات kelimesinin hem mansûb, hem de mecrûr durumda aynı olduğunu gördük. Peki bu kelimenin mansûb veya mecrûr olduğuna nasıl karar vereceğiz? Elbette cümle içindeki konumuna göre. Birkaç örnekte bunu görelim:

وَجَدَ الطّبيبُ المعلّماتِ في الموقف. (Doktor, kadın öğretmenleri durakta buldu.)

وَجَدَ :Mâzî fiil, 3. tekil şahıs, eril

الطّبيبُ :Özne (fâ‘il), merfû, ref alâmeti sondaki damme.

المعلماتِ :Nesne (mef‘ûl), mansûb, nasb alâmeti sondaki kesra, çünkü düzenli dişil çoğul.

في :Harf-i cer

الموقفِ :Mecrûr, cer alâmeti sondaki kesra.

أخَذَ الطالبُ الكتابَ من المعلماتِ. (Öğrenci, kitabı kadın öğretmenlerden aldı.)

أخَذَ :Mâzî fiil, 3. tekil şahıs, eril

الطالبُ :Özne (fâ‘il), merfû, ref alâmeti sondaki damme.

الكتابَ :Nesne (mef‘ûl), mansûb, nasb alâmeti sondaki fetha.

من :Harf-i cer

المعلّماتِ :Mecrûr, cer alâmeti sondaki kesra, çünkü düzenli dişil çoğul.

1- Düzensiz Çoğul (Cem‘u’t-Teksîr)

Düzensiz çoğullar, adından da anlaşılacağı üzere, belli bir kuralı olmayan çoğullardır. Bu çoğulların i‘râbı tıpkı tekil kelimelerin i‘râbı gibidir; yani hareke ile olup merfû durumda damme ile, mansûb durumda fetha ile, mecrûr durumda kesra ile harekelenirler.

Düzensiz çoğullar âkil (akıl sahibi olanlara ilişkin) ve gayrı âkil (akıl sahibi olmayanlara ilişkin) çoğullar olmak üzere ikiye ayrılır. Âkil olan çoğullar insanlara özgü isimlerin düzensiz çoğullarıdır (kadın, erkek, çocuk gibi). Gayrı âkil çoğullar ise insan dışındaki, akıl sahibi olmayan varlıklara ait çoğullardır (bitki, hayvan, eşya isimleri gibi).

Aşağıdaki tablolarda bu türlere giren çoğullara örnekler verilmektedir.

Arapçada çoğul formu düzensiz olan gayrı âkil eril isimlerden bazıları aşağıda verilmiştir.

ARA1001-u01-Tablo-2-11

Herhangi bir varlığı ya da kavramı gösteren sözcüklere isim diyoruz. Arapçada isimleri kimi zaman bir cümlenin öznesi, kimi zaman nesnesi olarak, kimi zaman da bir tamlama içinde görürüz. Bir ismin hangi öge konumunda olduğunu, ismin son harfinin harekesinden veya son ekinden anlarız. Son harfin harekesi veya son ek, kelimenin cümle içindeki yerinin değişmesine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Örneğin özne konumunda olan bir isim merfû (ref alâmetli), nesne konumunda olan bir sözcük mansûb (nasb alâmetli), harf-i cerden sonra gelen veya tmlayan durumunda olan bir sözcük mecrûr (cer alâmetli) olmak zorundadır. Bir başka ifadeyle, cümle içinde bir ismi merfû kullanmak suretiyle, o ismi özne olarak kullandığımızı; mansûb kullanmak suretiyle de nesne yerinde kullandığımızı göstermiş oluruz.

Kelimelerin sonlarının almış olduğu hareke veya eklerin gerekçesinin açıklanmasına i‘râb ((الإعراب diyoruz. “Şu cümleyi i‘râb ediniz” sorusundan anlamamız gereken “Cümleyi ögelerine ayırınız ve cümle içindeki her bir kelimenin son harfinin alması gereken harekeyi gerekçeleriyle açıklayınız” biçimindedir.

Bu kısa girişten sonra şunu söyleyelim ki, Arapçada isimler cümle içinde üç durumda bulunabilirler: Merfû (ref alâmetli), mansûb (nasb alâmetli), mecrûr (cer alâmetli)

Konuyu anlayabilmek için merfûluk (ref) alâmeti, mansûbluk (nasb) alâmeti, mecrûrluk (cer) alâmeti nedir, bunu bilmemiz gerekiyor. Önce tekil kelimelerden başlayalım.

Tekil kelimelerin i‘râbı (yani merfûluk, mansûbluk ve mecrûrluk durumları) hareke ile belirlenir. Tekil bir kelimenin son harfi:

a) Merfû durumda, damme (ــُـ) المعلّمُ

b) Mansûb durumda, fetha (ــَـ) المعلّمَ

c) Mecrûr durumda, kesra (ــِـ) المعلّمِ

ile harekelenir. Bir başka deyişle ref (merfûluk) alâmeti damme, nasb (mansûbluk) alâmeti fetha, cer (mecrûrluk) alâmeti kesra’dır.

İsmin sonu, belirli veya belirsiz oluşuna göre ya tek harekeli ya da tenvînli olur. Tenvîn i‘râba ilişkin bir husus olmayıp, daha önce de anlatıldığı üzere ismin belirsiz oluşunun, “her hangi bir” anlamında oluşunun bir göstergesidir. Önemli olan, harekenin (tek veya çift) ne olduğudur; yani damme mi, fetha mı, ya da kesra mı olduğudur. Dolayısıyla kelime tenvînli olduğunda, i‘râb yapılırken tenvîn zikredilmez; ana hareke, alâmet (gösterge) olarak zikredilir.

Örneğin:

المعلّمُ : öğretmen (merfû, ref alâmeti damme)

معلّمٌ : her hangi bir öğretmen (merfû, ref alâmeti damme)

Bu konu, Arapça dilbilgisinin temelini oluşturduğu için örnek cümleler kurarak daha iyi kavramaya çalışalım. Konuya girerken de belirttiğimiz gibi, Arapçada özne olan sözcük daima merfû kullanılır. Yani bir kelimeyi cümlede özne olarak kullandığınızı, o kelimeyi merfû yaparak gösterirsiniz. Nesne olan kelime de, daima mansûb kullanılır. Harf-i cerden sonra kullanılan kelime de daima mecrûr olur.

Harf-i cerler Türkçedeki bulunma (-de, -da), ayrılma (-den, -dan), yönelme (-e, -a) durum ekleri yerinde veya “ile”, “üzerinde” gibi anlamlarda kullanılan harf veya harf öbekleridir.

Örnek: مِنْ : -den; إلى : -e; في , بِ: de, مَعَ: ile; على : üzerinde gibi. Şimdi cümle örneğine geçelim ve bu cümleyi ögelerine ayıralım:

كَتبَ الطّالِبُ رِسالَةً.

Meful Fail Fiil

Öğrenci bir mektup yazdı.

Bu cümlenin i‘râbını şöyle yapıyoruz:

كَتَبَ : Mâzî fiil, 3. tekil şahıs, eril

الطّالِبُ : Özne (fâ‘il), merfû, ref alâmeti sondaki damme.

رِسالَةً : Nesne (mef‘ûl), mansûb, nasb alâmeti sondaki fetha.

Bu cümlede nesneyi belirli yaparsak, anlam nasıl değişiyor, onu görelim:

كَتبَ الطّالِبُ الرِسالَةَ. (Öğrenci mektubu yazdı.)

Bu cümlede hem özneyi hem de nesneyi belirsiz kullanırsak anlam nasıl olur, ona bakalım:

كَتبَ طالِبٌ رِسالَةً. (Bir öğrenci bir mektup yazdı.)

Cümleyi yönelme durumunda bir dolaylı tümleç ekleyerek “Öğrenci, bir doktora bir mektup yazdı.” anlamında Arapça kullanacak olursak nasıl deriz, ona bakalım:

كَتبَ الطّالِبُ رِسالَةً إلى طَبيبٍ.

Burada yeni söz öbeği olan (إلى طَبيبٍ)’i i‘râb edelim:

إلى : Harf-i cer

طَبيبٍ : Mecrûr, cer alâmeti sondaki kesra.

ARAPÇADA İKİLLER ال**مُثَنّى**

Arapçada bir sözcük sonuna (ــــانِ) âni veya (ــــَيْنِ) eyni eki alarak ikile dönüştürülür. Eğer kelime kapalı te (dişil te’si) ile bitiyorsa kapalı te açılır, sonra bu ekler kullanılır. Kelime cümle içerisinde merfûluğu gerektiren bir konumdaysa (ـــانِ) âni eki, mansûb veya mecrûr konumdaysa (ــــَيْنِ) eyni eki alır. İkillerde ref alâmeti elif ( ا ), nasb ve cer alâmeti ye ( ي )’dir. Nûn ( ن ) her üç durumun ortak harfi olduğundan belirleyici etkisi yoktur, alâmette zikredilmez.

ARA1001-u01-Tablo-2-1-1

ARA1001-u01-Tablo-2-1-2

  • Merfû

طالِبٌ Ref alâmeti sondaki damme

طالِبانِ Ref alâmeti elif (ا), çünkü ikil

  • Mansûb

طالِباً

Nasb alâmeti sondaki fetha

طالِبَيْنِ

Nasb alâmeti ye (ي), çünkü ikil

Mecrûr

طالِبٍ Cer alâmeti sondaki kesra

طالِبَيْنِ Cer alâmeti ye (ي), çünkü ikil

Örnek Dişil:

ARA1001-u01-Tablo-2-3

ARAPÇADA ÇOĞULLAR الجَمع

Arapçada çoğullar üçe ayrılırlar.

1- Düzenli Eril Çoğul

2- Düzenli Dişil Çoğul

3- Düzensiz Çoğul (Cem‘u’t-Teksîr)

Şimdi sırasıyla bu çoğul çeşitlerini inceleyelim:

1- Düzenli Eril Çoğul

Düzenli eril çoğul, tekil ismin sonuna (ـــُـونَ) ûne veyaــِينَ) ) îne ekleri getirilerek yapılır. Merfû durumda (ــــُـونَ), mansûb ve mecrûr durumda (ــِينَ) getirilir. Düzenli eril çoğulun mansûb ve mecrûr hâlinin eki olan (ــِينَ)’nin ikil kelimenin mansûb ve mecrûr hâlinin eki olan (ــــَيْنِ)’den okunuş bakımından farklı olduğuna dikkat ediniz. Biri …eyni iken, diğeri …îne’dir.

ARA1001-u01-Tablo-2-4

Örnek:

  • Merfû

ARA1001-u01-Tablo-2-5

  • Mansûb

    ARA1001-u01-Tablo-2-6

Mecrûr

ARA1001-u01-Tablo-2-7

Sonuç olarak düzenli eril çoğulların merfû durumda ref alâmeti vâv*; mansûb ve mecrûr durumda nasb veya cer alâmeti *ye
harfidir.

Dikkat: Tekil kelimelerde i‘râbın (merfûluk, mansûbluk veya mecrûrluk alâmetlerinin) hareke ile; ikil ve düzenli eril çoğulda ise harf ile olduğunu fark ediniz.

2- Düzenli Dişil Çoğul

Dişil sözcüğün sonuna ( …ات ) …ât eki getirilerek yapılan çoğuldur. Eğer sözcük dişil te’si ile bitiyorsa, önce kelimenin sonundaki dişil te’si atılır, sonra ( ات ) eki getirilir.

ARA1001-u01-Tablo-2-8

Örnek

  • Merfû

ARA1001-u01-Tablo-2-9

  • Mansûb – Mecrûr

Düzenli dişil çoğulların i‘râbının, tıpkı tekil kelimelerde olduğu gibi hareke ile olduğunu fark etmiş olmalısınız. Ancak, tekil kelimelerden farklı olarak, düzenli dişil çoğullar hiçbir zaman fetha ile harekelenmezler. Fetha yerine kesra ile harekelenirler. Kısaca söyleyecek olursak: Düzenli dişil çoğulların ref alâmeti damme, nasb ve cer alâmeti kesradır.

Örneğin kelimenin tekil biçimi mansûb durumda مُعَلِّمَةً (fetha ile mansûb) ve mecrûr durumda مُعَلِّمَةٍ (kesra ile mecrûr) iken; çoğul biçimi hem mansûb durumda, hem de mecrûr durumda مُعَلِّماتٍ şeklinde gelmektedir.

ARA1001-u01-Tablo-2-10

Yukarıdaki örnekte مُعَلّمَات kelimesinin hem mansûb, hem de mecrûr durumda aynı olduğunu gördük. Peki bu kelimenin mansûb veya mecrûr olduğuna nasıl karar vereceğiz? Elbette cümle içindeki konumuna göre. Birkaç örnekte bunu görelim:

وَجَدَ الطّبيبُ المعلّماتِ في الموقف. (Doktor, kadın öğretmenleri durakta buldu.)

وَجَدَ :Mâzî fiil, 3. tekil şahıs, eril

الطّبيبُ :Özne (fâ‘il), merfû, ref alâmeti sondaki damme.

المعلماتِ :Nesne (mef‘ûl), mansûb, nasb alâmeti sondaki kesra, çünkü düzenli dişil çoğul.

في :Harf-i cer

الموقفِ :Mecrûr, cer alâmeti sondaki kesra.

أخَذَ الطالبُ الكتابَ من المعلماتِ. (Öğrenci, kitabı kadın öğretmenlerden aldı.)

أخَذَ :Mâzî fiil, 3. tekil şahıs, eril

الطالبُ :Özne (fâ‘il), merfû, ref alâmeti sondaki damme.

الكتابَ :Nesne (mef‘ûl), mansûb, nasb alâmeti sondaki fetha.

من :Harf-i cer

المعلّماتِ :Mecrûr, cer alâmeti sondaki kesra, çünkü düzenli dişil çoğul.

1- Düzensiz Çoğul (Cem‘u’t-Teksîr)

Düzensiz çoğullar, adından da anlaşılacağı üzere, belli bir kuralı olmayan çoğullardır. Bu çoğulların i‘râbı tıpkı tekil kelimelerin i‘râbı gibidir; yani hareke ile olup merfû durumda damme ile, mansûb durumda fetha ile, mecrûr durumda kesra ile harekelenirler.

Düzensiz çoğullar âkil (akıl sahibi olanlara ilişkin) ve gayrı âkil (akıl sahibi olmayanlara ilişkin) çoğullar olmak üzere ikiye ayrılır. Âkil olan çoğullar insanlara özgü isimlerin düzensiz çoğullarıdır (kadın, erkek, çocuk gibi). Gayrı âkil çoğullar ise insan dışındaki, akıl sahibi olmayan varlıklara ait çoğullardır (bitki, hayvan, eşya isimleri gibi).

Aşağıdaki tablolarda bu türlere giren çoğullara örnekler verilmektedir.

Arapçada çoğul formu düzensiz olan gayrı âkil eril isimlerden bazıları aşağıda verilmiştir.

ARA1001-u01-Tablo-2-11

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.