Açıköğretim Ders Notları

Afet Tıbbı ve Yönetim İlkeleri Dersi 7. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Afet Tıbbı ve Yönetim İlkeleri Dersi 7. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Afet Psikolojisi

Giriş

Afetler ister doğa veya insan, ister teknoloji kaynaklı olsun, insanların günlük yaşamlarında karşılaştıkları olağan stresli olaylardan oldukça farklıdır ve çoğunlukla insanların baş etmekte zorlandıkları yaşam olaylarıdır. Bütünleşik afet yönetiminin bileşenleri içinde afet psikolojisini ve insanların yaşamlarının afetlerden nasıl ve ne düzeyde etkilendiğini anlamak, çalışmaların yapılandırılmasına katkı sunması açısından son derece önemlidir.

Afetlerin Psikolojik Etkileri

Afetlerin ardından insanların büyük bir kısmı strese bağlı psikolojik sıkıntılar yaşamaktadır. Birçok araştırma psikolojik sıkıntı düzeyinin acil durum ve afetin türüne, şiddetine, maruz kalınan süre, kayıplar, yaş, cinsiyet, önceki deneyimler, eğitim düzeyi, özel gereksinimi olup olmaması, zorluklarla başa çıkma becerileri, yardım faaliyetlerine katılma vb. gibi birçok faktörle ilişkili olduğunu göstermektedir. Toplumda farkedilir düzeyde ortaya çıkan bu belirtiler duygusal, fiziksel, davranışsalsosyal ve bilişsel belirtilerdir.

Afet gibi ruhsal travmatik yaşantılar sonrası en sık ortaya çıkan psikiyatrik bozukluklardan biri Travma Sonrası Stres Bozukluğudur (TSSB). Travma Sonrası Stres Bozukluğu en yalın ifadeyle, ruhsal travmatik bir olayın ardından gelişen bir tablo olmakla birlikte, her ruhsal travmatik olayın ardından TSSB gelişmeyebileceğini vurgulamak gerekir. TSSB belirtileri 4 grupta toplanabilir. Bunlar Yeniden yaşantılama, kaçınma, uyarılmışlık ile genel tepkisizlik (küntleşme) belirtileridir. bahsedilen bubelirtilerin TSSB olarak değerlendirilebilmesi için acil durum veya afetin ardından en az 30 gün geçmiş olması gerekmektedir. Afetin ardından ilk 30 gün içinde bu belirtiler ortaya çıkmışsa ve dissosiyatif belirtiler (afallama, kopup gitme vb.) eşlik ediyorsa akut stres bozukluğu belirtileri akla getirilmelidir. TSSB’nin ortaya çıkmasını, kronikleşmesini veya iyileşmesini etkileyen faktörler ise 3 grup altında değerlendirilmektedir:

  1. Kişilik özellikleri, geçmiş travmatik yaşantılar, cinsiyet, yaş vb. gibi travma öncesi etkenler,
  2. Acil durum ve afetin türü, şiddeti, maruz kalma süresi, kayıplar vb. gibi olaya bağlı etkenler,
  3. Travmatik yaşantı sonrasında kişinin başa çıkma stratejileri, çevresel faktörler ve sosyal destek vb. gibi travma sonrası etkenler.

Afetlerde Psikososyal Müdahale

Psikososyal destek acil durum ve afete maruz kalan kişilerin olayın ardından hızla toparlanma becerilerini artırmaya, yaşadıkları stres tepkilerini azaltmaya yönelik bir dizi faaliyeti ve bu faaliyetlerin yanı sıra afete müdahalenin her aşamasında edinilmesi gereken bir bakış açısını da ifade etmektedir.

Psikososyal Müdahalenin Temel Prensipleri

Dünyanın hangi bölgesinde olursa olsun, afetler insanların yaşamını beklenmedik şekilde sekteye uğratır. Olayın ardından arama-kurtarmadan, su sanitasyona, sağlık hizmetlerinden haberleşme hizmetlerine kadar birçok profesyonel ve gönüllü yardım çalışanı bölgeye gitmek ve yardım faaliyetlerine katılmak eğilimindedir. Aynı durum psikososyal müdahale için de geçerlidir. İnsani yardımın amacı her ne kadar insanların acısını dindirme çabasını içerse de, bu yardımlar zaman zaman görünen veya görünmeyen zararlara neden olabilir.

Afetle birlikte yaşamları değişen kişiler “afet mağduru / ya da afet kurbanı” değil, hayatta kalan, aktif ve güçlü kişiler olarak görülmelidir. Psikososyal müdahaleler bu güçlendirme prensibine uygun şekilde yürütülmelidir.

Toplumun yerel liderlerinin (bölgede söz sahibi olanlar, yerel uzmanlar, gönüllüler, öğretmenler, muhtarlar, din görevlileri vb. gibi), toplumun insani yardım faaliyetlerinde aktif şekilde yer almalarında, gönüllü olmalarında, karar alma mekanizmalarına aktif katılmaları gibi süreçlerde önemli rolleri vardır. Toplumun katılımını sağlamak için psikososyal uygulayıcıların toplumun rutini ve afet öncesi yaşantısıyla ilgili detaylı bilgiye sahip olması gerekir.

Acil durum ve afetlerde yürütülecek psikososyal destek hizmetleriyle ilgili yapılacak çalışmaların önemli bir kısmı hazırlık aşamasında yer alır. Ülkemizde acil ve afet hallerinde psikososyal destek faaliyetlerinin koordine edilmesinden sorumlu kurum Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’dır, ancak psikososyal destek faaliyetlerini işbirliği ve koordinasyon içinde yürütmesi beklenen birçok destek kurum yer almaktadır. Bu kurumlar arasında Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk Kızılay’ı yerel sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler yer almaktadır.

Önceki yaşam biçimi veya ekonomik durumu ne olursa olsun her insanın afet sonrasında birçok acil ve öncelikli ihtiyacı olacağı unutulmamalıdır. Bu ihtiyaçların neler olacağı afetin evresi, bölge, kültür, dini değerler, gelenek ve görenek gibi birçok faktörle ilişkili olabilir. Burada ihtiyaçların ve kaynakların sürekli değişebilen bir döngü içinde olduğu unutulmamalıdır.

Psikolojik ilkyardım afetin hemen ardındaki süreçte başlayan ihtiyaç ve kaynak analizini de içeren, afetzedelerin duygularını ve düşüncelerini ifade etmelerini kolaylaştırmayı amaçlayan bir psikososyal müdahale yöntemidir. PİY profesyonel bir terapi veya danışmanlık yaklaşımı olmadığı gibi, profesyonel olmayan kişiler tarafından da öncesinde eğitim almaları halinde uygulanabilir olması bakımından son derece pratik bir yöntemdir. PİY afetten etkilenen kişilerin ihtiyaçlarını karşılamada basit ve pratik şekilde destek olmak, bilgi ve diğer hizmetlere erişmelerine katkı sunmak, duygularını ifade etmelerine fırsat ve olanak tanımak, konuşmaya zorlamamak ancak dinlemeye de hazır olmak, pratik ve doğru kaynaklar göstermek gibi bir dizi faaliyeti kapsar. PİY uygulamalarının bir diğer boyutu da kişilerin yalnız olmadıkları ve benzer duygu ve düşüncelerin bu tür olayları yaşayanlarda da karşılaşıldığı, yaşadıklarının normal olduğu ve zaman ve sosyal destekle azalacağı bilgisinin ulaştırılmasıdır. Afet ortamında bu psikolojik bilgilendirme çalışmaları çoğunlukla grup toplantıları, seminerler, broşürler yoluyla geleneksel/kültürel faaliyetlerin devam ettiği cami, okuma grupları, günler, meslek edindirme kursları, okul, kahvehane gibi toplumun afet öncesinde günlük yaşamlarının bir parçası olan yerlerde yürütülebilir.

Toplumsal olayların ardından psikolojik ihtiyaçların ve risklerin hızla değerlendirilmesi ve psikolojik desteğe acil ihtiyacı olanların hızla uzman desteğine yönlendirilmesi amacıyla psikolojik triyaj yöntemleri geliştirilmektedir. Psikolojik triyaj kişilerin 3 açıdan hızlıca ön değerlendirilmesiyle başlar:

  • Dış görünüm,
  • Davranış,
  • Konuşma.

Birçok çalışma, afet gibi travmatik olaylardan sonra psikolojik olarak etkilenme düzeyinin çeşitli risk faktörlerinden etkilendiğini göstermektedir. Bunlar içinde cinsiyet, çocuk ya da ergen olmak, psikiyatrik ya da fiziksel hastalık öyküsüne sahip olmak, önceki travmatik yaşantılar, yardım-kurtarma çalışmalarına katılmak, sosyal desteğin olmaması, bir azınlık grubunda yer almak, şiddet ögesi içeren yaşantılara maruz kalmak gibi birçok faktör yer almaktadır. Bu grupların özel ihtiyaçları olması dolayısıyla psikososyal destek açısından önceliklendirilmeleri önemlidir.

Afetlerde Yardım Çalışanları

Acil durum ve afetlerden sadece olayı doğrudan yaşayan kişiler etkilenmez. Başka birinin ağır biçimde yaralanmasına ya da ölmesine tanıklık eden, yaptığı iş dolayısıyla olayın sevimsiz ayrıntılarına uzun süre maruz kalan arama kurtarmacılar, itfaiye görevlileri, sağlık çalışanları, medikal kurtarmacılar, travma terapistleri, gazeteciler, gönüllüler gibi afet ortamında her türlü insani yardım faaliyetine katılanlarda da benzeri psikolojik belirtiler görülebilir.

Yardım Çalışanlarının Stres Kaynakları ve Stres Tepkileri Yardım çalışanlarının afet gibi zorlayıcı ortamlarda karşılaştıkları birçok farklı stres kaynağı olabilir:

  • Afet ortamında uzun süre çalışmak,
  • Ölüm ve yaralanma riski olan bir iş yapmak,
  • Duygusal yükün ağır olması,
  • Çok rahatsız edici manzaralara şahit olmak,
  • Zaman baskısı,
  • Aşırı sorumluluk yüklenmek,
  • Görevle baş edemediğini hissetmek,
  • Fiziksel olarak oldukça zorlu ve yetersiz bir ortamda çalışmak,
  • Deneyim eksikliği,
  • Yetersiz ödüllendirme,
  • Temel ihtiyaçlardan ve sosyal destek sisteminden (aile, eş, çocuklar gibi) uzakta olmak,
  • Haksızlığa uğrama,
  • Oluşabilecek diğer tehlike ve risklerle karşı karşıya kalmak (kimyasal tehlikeler gibi) gibi birçok faktör yardım çalışanlarında stres oluşturabilecek kaynaklar arasındadır.

Yardım çalışanlarında görülen psikolojik belirtiler İkincil travmatik stres, şefkat (eşduyum) yorgunluğu, dolaylı (vekaleten) travmatizasyon gibi farklı terimlerle ifade edilmektedir. Yardım çalışanlarında bu bölümün ilk kısımda aktarılan fiziksel, duygusal, bilişsel, davranışsal ve sosyal travmatik stres belirtilerine ek olarak aşağıdaki stres tepkileri görülebilir:

  • Kendini adama,
  • Kendi sağlığı pahasına zor durumdakilere destek sağlama,
  • Kronik yorgunluk,
  • Yetersizlik, suçluluk ve üzüntü duyma,
  • Aşırı duyarlılık veya aşırı duyarsızlık,
  • Afetten etkilenenlerle özdeşim kurma,
  • Afetten etkilenenlerle kendini kıyaslama,
  • Tükenmişlik,
  • İçe kapanma, kendini soyutlama gibi.

Giriş

Afetler ister doğa veya insan, ister teknoloji kaynaklı olsun, insanların günlük yaşamlarında karşılaştıkları olağan stresli olaylardan oldukça farklıdır ve çoğunlukla insanların baş etmekte zorlandıkları yaşam olaylarıdır. Bütünleşik afet yönetiminin bileşenleri içinde afet psikolojisini ve insanların yaşamlarının afetlerden nasıl ve ne düzeyde etkilendiğini anlamak, çalışmaların yapılandırılmasına katkı sunması açısından son derece önemlidir.

Afetlerin Psikolojik Etkileri

Afetlerin ardından insanların büyük bir kısmı strese bağlı psikolojik sıkıntılar yaşamaktadır. Birçok araştırma psikolojik sıkıntı düzeyinin acil durum ve afetin türüne, şiddetine, maruz kalınan süre, kayıplar, yaş, cinsiyet, önceki deneyimler, eğitim düzeyi, özel gereksinimi olup olmaması, zorluklarla başa çıkma becerileri, yardım faaliyetlerine katılma vb. gibi birçok faktörle ilişkili olduğunu göstermektedir. Toplumda farkedilir düzeyde ortaya çıkan bu belirtiler duygusal, fiziksel, davranışsalsosyal ve bilişsel belirtilerdir.

Afet gibi ruhsal travmatik yaşantılar sonrası en sık ortaya çıkan psikiyatrik bozukluklardan biri Travma Sonrası Stres Bozukluğudur (TSSB). Travma Sonrası Stres Bozukluğu en yalın ifadeyle, ruhsal travmatik bir olayın ardından gelişen bir tablo olmakla birlikte, her ruhsal travmatik olayın ardından TSSB gelişmeyebileceğini vurgulamak gerekir. TSSB belirtileri 4 grupta toplanabilir. Bunlar Yeniden yaşantılama, kaçınma, uyarılmışlık ile genel tepkisizlik (küntleşme) belirtileridir. bahsedilen bubelirtilerin TSSB olarak değerlendirilebilmesi için acil durum veya afetin ardından en az 30 gün geçmiş olması gerekmektedir. Afetin ardından ilk 30 gün içinde bu belirtiler ortaya çıkmışsa ve dissosiyatif belirtiler (afallama, kopup gitme vb.) eşlik ediyorsa akut stres bozukluğu belirtileri akla getirilmelidir. TSSB’nin ortaya çıkmasını, kronikleşmesini veya iyileşmesini etkileyen faktörler ise 3 grup altında değerlendirilmektedir:

  1. Kişilik özellikleri, geçmiş travmatik yaşantılar, cinsiyet, yaş vb. gibi travma öncesi etkenler,
  2. Acil durum ve afetin türü, şiddeti, maruz kalma süresi, kayıplar vb. gibi olaya bağlı etkenler,
  3. Travmatik yaşantı sonrasında kişinin başa çıkma stratejileri, çevresel faktörler ve sosyal destek vb. gibi travma sonrası etkenler.

Afetlerde Psikososyal Müdahale

Psikososyal destek acil durum ve afete maruz kalan kişilerin olayın ardından hızla toparlanma becerilerini artırmaya, yaşadıkları stres tepkilerini azaltmaya yönelik bir dizi faaliyeti ve bu faaliyetlerin yanı sıra afete müdahalenin her aşamasında edinilmesi gereken bir bakış açısını da ifade etmektedir.

Psikososyal Müdahalenin Temel Prensipleri

Dünyanın hangi bölgesinde olursa olsun, afetler insanların yaşamını beklenmedik şekilde sekteye uğratır. Olayın ardından arama-kurtarmadan, su sanitasyona, sağlık hizmetlerinden haberleşme hizmetlerine kadar birçok profesyonel ve gönüllü yardım çalışanı bölgeye gitmek ve yardım faaliyetlerine katılmak eğilimindedir. Aynı durum psikososyal müdahale için de geçerlidir. İnsani yardımın amacı her ne kadar insanların acısını dindirme çabasını içerse de, bu yardımlar zaman zaman görünen veya görünmeyen zararlara neden olabilir.

Afetle birlikte yaşamları değişen kişiler “afet mağduru / ya da afet kurbanı” değil, hayatta kalan, aktif ve güçlü kişiler olarak görülmelidir. Psikososyal müdahaleler bu güçlendirme prensibine uygun şekilde yürütülmelidir.

Toplumun yerel liderlerinin (bölgede söz sahibi olanlar, yerel uzmanlar, gönüllüler, öğretmenler, muhtarlar, din görevlileri vb. gibi), toplumun insani yardım faaliyetlerinde aktif şekilde yer almalarında, gönüllü olmalarında, karar alma mekanizmalarına aktif katılmaları gibi süreçlerde önemli rolleri vardır. Toplumun katılımını sağlamak için psikososyal uygulayıcıların toplumun rutini ve afet öncesi yaşantısıyla ilgili detaylı bilgiye sahip olması gerekir.

Acil durum ve afetlerde yürütülecek psikososyal destek hizmetleriyle ilgili yapılacak çalışmaların önemli bir kısmı hazırlık aşamasında yer alır. Ülkemizde acil ve afet hallerinde psikososyal destek faaliyetlerinin koordine edilmesinden sorumlu kurum Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’dır, ancak psikososyal destek faaliyetlerini işbirliği ve koordinasyon içinde yürütmesi beklenen birçok destek kurum yer almaktadır. Bu kurumlar arasında Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk Kızılay’ı yerel sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler yer almaktadır.

Önceki yaşam biçimi veya ekonomik durumu ne olursa olsun her insanın afet sonrasında birçok acil ve öncelikli ihtiyacı olacağı unutulmamalıdır. Bu ihtiyaçların neler olacağı afetin evresi, bölge, kültür, dini değerler, gelenek ve görenek gibi birçok faktörle ilişkili olabilir. Burada ihtiyaçların ve kaynakların sürekli değişebilen bir döngü içinde olduğu unutulmamalıdır.

Psikolojik ilkyardım afetin hemen ardındaki süreçte başlayan ihtiyaç ve kaynak analizini de içeren, afetzedelerin duygularını ve düşüncelerini ifade etmelerini kolaylaştırmayı amaçlayan bir psikososyal müdahale yöntemidir. PİY profesyonel bir terapi veya danışmanlık yaklaşımı olmadığı gibi, profesyonel olmayan kişiler tarafından da öncesinde eğitim almaları halinde uygulanabilir olması bakımından son derece pratik bir yöntemdir. PİY afetten etkilenen kişilerin ihtiyaçlarını karşılamada basit ve pratik şekilde destek olmak, bilgi ve diğer hizmetlere erişmelerine katkı sunmak, duygularını ifade etmelerine fırsat ve olanak tanımak, konuşmaya zorlamamak ancak dinlemeye de hazır olmak, pratik ve doğru kaynaklar göstermek gibi bir dizi faaliyeti kapsar. PİY uygulamalarının bir diğer boyutu da kişilerin yalnız olmadıkları ve benzer duygu ve düşüncelerin bu tür olayları yaşayanlarda da karşılaşıldığı, yaşadıklarının normal olduğu ve zaman ve sosyal destekle azalacağı bilgisinin ulaştırılmasıdır. Afet ortamında bu psikolojik bilgilendirme çalışmaları çoğunlukla grup toplantıları, seminerler, broşürler yoluyla geleneksel/kültürel faaliyetlerin devam ettiği cami, okuma grupları, günler, meslek edindirme kursları, okul, kahvehane gibi toplumun afet öncesinde günlük yaşamlarının bir parçası olan yerlerde yürütülebilir.

Toplumsal olayların ardından psikolojik ihtiyaçların ve risklerin hızla değerlendirilmesi ve psikolojik desteğe acil ihtiyacı olanların hızla uzman desteğine yönlendirilmesi amacıyla psikolojik triyaj yöntemleri geliştirilmektedir. Psikolojik triyaj kişilerin 3 açıdan hızlıca ön değerlendirilmesiyle başlar:

  • Dış görünüm,
  • Davranış,
  • Konuşma.

Birçok çalışma, afet gibi travmatik olaylardan sonra psikolojik olarak etkilenme düzeyinin çeşitli risk faktörlerinden etkilendiğini göstermektedir. Bunlar içinde cinsiyet, çocuk ya da ergen olmak, psikiyatrik ya da fiziksel hastalık öyküsüne sahip olmak, önceki travmatik yaşantılar, yardım-kurtarma çalışmalarına katılmak, sosyal desteğin olmaması, bir azınlık grubunda yer almak, şiddet ögesi içeren yaşantılara maruz kalmak gibi birçok faktör yer almaktadır. Bu grupların özel ihtiyaçları olması dolayısıyla psikososyal destek açısından önceliklendirilmeleri önemlidir.

Afetlerde Yardım Çalışanları

Acil durum ve afetlerden sadece olayı doğrudan yaşayan kişiler etkilenmez. Başka birinin ağır biçimde yaralanmasına ya da ölmesine tanıklık eden, yaptığı iş dolayısıyla olayın sevimsiz ayrıntılarına uzun süre maruz kalan arama kurtarmacılar, itfaiye görevlileri, sağlık çalışanları, medikal kurtarmacılar, travma terapistleri, gazeteciler, gönüllüler gibi afet ortamında her türlü insani yardım faaliyetine katılanlarda da benzeri psikolojik belirtiler görülebilir.

Yardım Çalışanlarının Stres Kaynakları ve Stres Tepkileri Yardım çalışanlarının afet gibi zorlayıcı ortamlarda karşılaştıkları birçok farklı stres kaynağı olabilir:

  • Afet ortamında uzun süre çalışmak,
  • Ölüm ve yaralanma riski olan bir iş yapmak,
  • Duygusal yükün ağır olması,
  • Çok rahatsız edici manzaralara şahit olmak,
  • Zaman baskısı,
  • Aşırı sorumluluk yüklenmek,
  • Görevle baş edemediğini hissetmek,
  • Fiziksel olarak oldukça zorlu ve yetersiz bir ortamda çalışmak,
  • Deneyim eksikliği,
  • Yetersiz ödüllendirme,
  • Temel ihtiyaçlardan ve sosyal destek sisteminden (aile, eş, çocuklar gibi) uzakta olmak,
  • Haksızlığa uğrama,
  • Oluşabilecek diğer tehlike ve risklerle karşı karşıya kalmak (kimyasal tehlikeler gibi) gibi birçok faktör yardım çalışanlarında stres oluşturabilecek kaynaklar arasındadır.

Yardım çalışanlarında görülen psikolojik belirtiler İkincil travmatik stres, şefkat (eşduyum) yorgunluğu, dolaylı (vekaleten) travmatizasyon gibi farklı terimlerle ifade edilmektedir. Yardım çalışanlarında bu bölümün ilk kısımda aktarılan fiziksel, duygusal, bilişsel, davranışsal ve sosyal travmatik stres belirtilerine ek olarak aşağıdaki stres tepkileri görülebilir:

  • Kendini adama,
  • Kendi sağlığı pahasına zor durumdakilere destek sağlama,
  • Kronik yorgunluk,
  • Yetersizlik, suçluluk ve üzüntü duyma,
  • Aşırı duyarlılık veya aşırı duyarsızlık,
  • Afetten etkilenenlerle özdeşim kurma,
  • Afetten etkilenenlerle kendini kıyaslama,
  • Tükenmişlik,
  • İçe kapanma, kendini soyutlama gibi.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.