Açıköğretim Ders Notları

Adalet Meslek Etiği Dersi 2. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Adalet Meslek Etiği Dersi 2. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Meslek Ve Meslek Etiği

Meslek Kavramı

Çalışma – İş – Meslek Kavramları

Her ne kadar gündelik dilde insanların gerçekleştirdiği pek çok etkinliğe meslek ismi verilse de bir etkinliğin meslek kabul edilebilmesi birtakım şartları gerektirir. Dolayısıyla hangi etkinlik türlerinin meslek olduğunu tespit etmek önemlidir. Bu tespit, aynı zamanda dersimizin asıl konusunu oluşturan meslek etiği kavramının da daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Meslek ile en çok karıştırılan kavramların başında iş ve çalışma gelir. Bu sebeple öncelikle bu üçü arasındaki farkları görmekte fayda var. Diğer ikisine göre daha kapsamlı olan çalışma, kısaca “insanın fiziksel çevresini değiştirmek için gerçekleştirdiği amaçlı bir çaba” şeklinde tanımlanabilir.

Tarih boyunca çoğunlukla olumsuz bir çağrışımı olan, genelde köleler gibi toplumun alt sınıflarına özgü bir etkinlik kabul edilen çalışma, özellikle Sanayi Devrimi sonrasında tam tersine olumlu bir anlamda kullanılır olmuştur. Bu yeni anlamıyla çalışma, bireylerin olağan yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli mal ve eşyayı satın alma aracı olmanın yanı sıra, kişisel bir değer olarak da görülür. Çalışmak suretiyle insan, kişisel potansiyelini hayata geçirme imkânı bulur. Üstelik çalışma, insanın sadece kendisi için değil başkaları için de değerli olan mal ve hizmetleri üretme gayretinin bir dışavurumudur. Bireye toplumda itibar kazandıran, toplumsal işbölümündeki yerini gösteren çalışmanın, bu açıdan bakıldığında fiziksel ve zihinsel birtakım beceriler gerektirdiği açıktır. Biraz önce de belirttiğimiz üzere çalışmanın önemi ve insan yaşamındaki rolü modern toplumlarda daha da artmıştır. Bu süreçte aynı zamanda iş kavramı da öne çıkmıştır. İş, kısaca ücret karşılığı gerçekleştirilen çalışmadır. Örneğin Amerikan İngilizcesi’nde ancak XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kullanılmaya başlanan iş teriminin, “bir ücret için yapılan çalışma, ödemeli bir pozisyon ya da istihdam” şeklinde tanımlandığını görüyoruz. Daha çok ekonomik bir bakış açısının ürünü bu tanımın dışında işi, psikolojik ve sosyolojik yönleri itibariyle ele alan yaklaşımlar da vardır.

Meslek Kavramının Tarihsel Gelişimi ve Günümüzde Meslekler

Toplumsal yapının değişimine paralel şekilde meslek kavramı da değişir. Bu değişimde o toplumdaki işbölümünün niteliği belirleyicidir. Modern toplumlar için bu değişim, meslekler açısından çok büyük oranda bir çeşitlenme ve buna bağlı gerçekleşen uzmanlaşma (profesyonelleşme) yönünde olmuştur. Meslekler hem sayıca artmış hem de nitelikçe farklılaşmıştır. Bu nicel ve nitel değişimin temelinde sanayileşme ve teknolojik ilerleme yer alır. Uzmanlaşma, birbirinden çok farklı mesleklerin ortaya çıkması, hatta belirli bir meslek içerisinde alt dalların oluşması, mesleklerin yeni yöntemlerle icra edilmesi anlamına gelir. Bu da formel bir meslek eğitimine ihtiyaç doğurur. Diğer bir ifadeyle meslekler artık önemli ölçüde diplomalıdır. Diplomalılık, uzmanlaşmanın temelini oluşturan nesnel ve evrensel standartların göstergesidir.

Geç moderniteyi yaşayan günümüzün sanayi sonrası toplumlarında ise bu değişim zirveye ulaşmış, meslek yaşamında doğurduğu sonuçlar daha da perçinlenmiştir. Yaşamın hemen hemen her alanında hızlı bir dönüşüm yaşanmaktadır. “Hız”, içinde yaşadığımız toplumların belki en belirgin vasfıdır. Uzun vâdeli düşünmeye, kalıcılığa, sürekliliğe imkân yoktur. Bu durum, mesleklerin de mevcut dönüşüme uygun hâle getirilmesini şart koşmaktadır. Nitekim bugünün iş yaşamında esneklik genel kural kabul edilmektedir.

Meslek Ahlakı

Bir Ahlâki Kontrol Sistemi Olarak Meslek

Her ne kadar meslek etiği diye bir kavramın kullanılması yakın zamanlara kadar söz konusu değilse de meslek ile ahlâk arasındaki ilişkinin doğası üzerine düşünme çok daha eskilere uzanır. Modern düşünce tarihinde bu konu üzerinde belki de en fazla duran isimlerden biri ünlü Fransız sosyolog Émile Durkheim’dır. Özellikle Meslek Ahlâkı isimli kitabı, modern toplumlarda mesleklerin görmesi gereken işlevleri izah eden, meslek ile ahlâk arasında kopmaz bir bağ olduğunu gözler önüne seren en önemli eserlerden biridir. Durkheim’ın ahlâka yönelik ilgisi, kuşkusuz bir etikçininki gibi değildir. Durkheim’da ahlâk modern toplumların birliğini ve bütünlüğünü sağlamada gördüğü işlevler açısından önemlidir. Diğer bir ifadeyle Durkheim, büyük ölçüde dine dayalı geleneksel ahlâk anlayışının artık varlığını devam ettiremediği, daha doğrusu modern toplumlarda yaşayan insanlar arasındaki ilişkileri belirleme gücünden yoksun kaldığı düşüncesindedir.

Meslek Ahlâkından Meslek Etiğine

Çoğunlukla meslek etiği adı altında karşımıza çıksa da kısaca belirli bir mesleğin icrasında uyulması gereken ilke ve kuralların toplamı anlamına gelen meslek ahlâkı, çok farklı mesleklerin icrası sırasında karşılaşılan ve her geçen gün daha da artan ahlâki sorunlara yönelik eleştirilerin sonucunda önem kazanmıştır. Meslek ahlâkı, belirli bir meslek mensubunun uyması gereken birtakım davranış standartlarıdır. Fakat bu standartlar, meslekten mesleğe değiştiği gibi toplumdan topluma da değişmektedir. Diğer bir ifadeyle meslek ahlâkının aslında toplumun, o meslek mensuplarından uymasını beklediği ilke veya kuralları işaret ettiği söylenebilir. Bu bağlamda eğer bir meslek mensubu, mesleğini kendisinden beklendiği şekilde icra etmiyorsa yani o meslek için kabul edilen ilke veya kurallara uymuyorsa meslek ahlâkından yoksun addedilir. Fakat her meslek türü için etik ilkelerden bahsetmek mümkün değildir. Buna karşılık her mesleğin, bir ahlâkı vardır. Sonuç itibariyle meslek ahlâkı, yer ve zamana göreli, belirli bir meslekle sınırlı birtakım ahlâki davranış standartlarını ifade ederken meslek etiği, her toplumda ve hemen hemen bütün meslekler için geçerli evrensel ahlâki normlara işaret eder.

Felsefi İnceleme Alanı Olarak Meslek Etiği

Felsefi Etik-Pratik Etik Ayırımı ve Meslek Etiği

özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra insanlığın karşılaştığı ciddi birtakım sorunlar, bireylerin ve toplumların gündelik yaşamında daha fazla farkedildikçe bu sorunlara akla dayalı çözümler geliştirme ihtiyacı da daha yoğun hissedilir olmuştur. Akla uygun çözümler geliştirme ihtiyacı da doğal olarak felsefi düşüncenin tekrar işe koşulması konusunda genel bir uzlaşıyı ortaya çıkarmıştır. Felsefi düşüncenin yeniden önem kazanması, özellikle insanın değeri, insanca yaşamın koşulları, vicdan, onur, karşılıklı ilgi, saygı ve sevgi gibi ahlâki kavramların tekrar dolaşıma girmesini sağlamıştır. Bu tür kavramların felsefi düşünme, sorgulama ve tartışma konusu olmaya başlaması, felsefe tarihinde her zaman olduğu gibi yine etiğin devreye girmesiyle sonuçlanmıştır. Etiğin, bir kere daha felsefenin gündemine girmesi öncelikle meta-etik teorilerin eleştirilmesiyle olmuştur. Ahlâki sorunların salt kavramsal ve dilsel analiz yöntemiyle ele alınmasının yetersizliği görülmüş, klasik normatif etik teorilerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Böylece XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bir yandan normatif etik ile meta-etiğin sentezinden oluşan teoriler geliştirilmeye çalışılmış, diğer yandan ise klasik normatif teoriler çağdaş sorunlara uygun olacak şekilde yeni yorumlara tabi tutulmuştur. Etik alanında gerçekleşen bu hengâmede öte yandan da farklı bir yaklaşımın ortaya çıktığı görülmektedir.

Klasik normatif etik teorilerinin ve modern yorumlarının temel iddialarının, çağdaş insanın gündelik yaşamını doğrudan etkileyen birtakım ahlâki sorunları ele almada ve toplumsal ve bireysel düzeyde karşılaşılan somut ahlâki durumlarda sergilenecek tavrın ve bu tavra uygun gerçekleştirilecek eylem tarzının tespitinde kullanılması şeklinde karşımıza çıkan bu yeni etik yaklaşıma pratik etik denilmektedir. Tıbbi müdahalelerdeki sorunlardan çevre kirliliğine, bilimsel bilginin uygulamada doğurduğu olumsuz sonuçlardan dünya genelinde yaşanan ekonomik ve sosyal eşitsizliklere, din, dil, ırk ve cinsiyet konusunda görülen ayrımcılıktan nükleer tehlikeye, çağdaş toplumların ve bu toplumlarda yaşayan bireylerin hemen hemen her gün tecrübe etme imkân ve ihtimalinin son derece yüksek olduğu bu ve benzeri sorunlar, pratik etiğin temel konuları arasında yer almaktadır. Meslek etiği olarak isimlendirilen felsefi etkinlik de günümüz etiğinde görülen işte bu yeni eğilimin bir yansımasıdır. Çağdaş toplumlarda varolan işbölümünün bir sonucu olan birbirinden çok farklı meslek gruplarının ortaya çıkması ve yaygınlaşması, her bir meslek türünün kendine özgü birtakım sorunları da beraberinde getirmiştir. Bazısı, yukarıda zikredilen sorunların sebebi, bazısı ise sonucu olan bu sorunlara, yine etik alanında yürütülecek bir felsefi düşünme etkinliği ile çözüm bulunabilecektir. Nitekim bugün etik literatüründe pratik etik, diğer bir ifadeyle uygulamalı etik, zaman zaman meslek etiği ile aynı anlamda kullanılmakta veya en azından bu ikisi aynı bağlamda ele alınmaktadır. Tam bu noktada etiği, “teorik etik – pratik etik” şeklinde iki ayrı alanda yürütülen bir felsefi etkinlik kabul eden bu görüşe karşı çıkıldığını da belirtmekte fayda var. Etiğin, bir felsefe dalı olması sebebiyle doğası gereği teorik bir etkinlik olduğunu, ayrıca bir de pratik etikten bahsetmenin, ne gerekli ne de anlamlı olacağını savunan bu görüşe göre, pratik etik adı altında yürütülen tartışmalar da aslında tıpkı diğer felsefe alanlarındaki gibi teoriktir. Diğer bir ifadeyle etiğin klasik soru ve sorunları ile pratik etiğin üzerinde durduğu konular içerik itibariyle farklı olsa da akıl yürütme, temellendirme ve sorgulama bakımından teorik etik olarak isimlendirilen felsefi düşünmeden hiç de farklı değildir. Sonuçta temel sorun, yine de ahlâk sahibi bir varlık olarak insanın değeri ve diğer insanlarla ilişkisinde gerçekleştirdiği eylemlerin niteliğidir.

Bir pratik etik türü olarak meslek etiğinin önem kazanmasının en önemli sebebi, bilim ve teknoloji alanındaki gelişmelerdir. Özellikle genetik bilimindeki ilerlemeler, kök hücre çalışmaları, hayvan deneyleri bugün insanı ve doğayı tehdit edecek ölçüye ulaşmıştır. Nitekim UNESCO vb. uluslararası kuruluşlar bu alanlarla ilgili etik kodlar oluşturma ihtiyacı duymuş, kısa süre içerisinde bütün çağdaş dünyada etik komisyonları oluşturulmuş, birtakım etik ilkelerin tespiti yoluna gidilmiştir. İşte bu ve benzeri çalışmalar, zamanla çeşitli mesleklere de sirayet etmiş, böylece birbirinden farklı meslek etikleri ortaya çıkmıştır. Bugün neredeyse bütün meslek türlerinin kendine özgü etik kodları vardır. Örneğin tıp etiği, mühendislik etiği, hemşirelik etiği, muhasebecilik etiği, iş etiği, ticaret etiği, basın etiği veya gazetecilik etiği, siyaset etiği, hatta kütüphanecilik etiği bu farklı meslek etikleri arasında yer alır. Bütün bu gelişmelere ve günümüzün yaygın eğilimine karşın “belirli bir mesleğin etiği” olarak isimlendirilen bu alanlara daha yakından bakıldığında aslında hepsinde aşağı yukarı aynı etik sorunların dikkati çektiği görülmektedir. Bu tespitten hareketle meslek etiklerinden, hatta ayrı bir tür olarak meslek etiğinden bahsedilmesinin yerinde bir yaklaşım olmadığı dahi ileri sürülmektedir. Sonuçta her bir meslekte, o mesleğin icrası sırasında karşılaşılan sorunlar, kişiler arasındaki ilişkilerle ilgilidir. Söz konusu olan, kişinin, diğer kişilere nasıl davranacağı, herhangi somut bir durumda hangi eylemi gerçekleştireceği sorundur. Bu da sonuçta dönüp dolaşıp “Doğru eylem nedir?” sorusuna getirir bizi. Nitekim çeşitli meslek etiklerinin konularının, cevabını aradığı soruların birbirine çok benzer olmasının sebebi, işte bu yaklaşım ortaklığıdır. Sorunlar değişse bile bu sorunların nasıl ele alınacağı değişmemektedir. Dolayısıyla bilim etiğinden veya mühendislik etiğinden değil de bilimsel etkinlikte karşılaşılan etik sorunlardan, mühendisliğin icrasında yaşanan etik sorunlardan bahsetmek, daha doğru bir yaklaşımdır.

Günümüzde Belli Başlı Meslek Etikleri

Bu bölümde günümüzde öne çıkan belli başlı meslek etiklerini inceleyeceğiz. Daha önce de belirttiğimiz gibi belirli bir mesleğin icrası sırasında karşılaşılan etik sorunları konu alan meslek etikleri, her bir meslek için evrensel geçerliliği olan etik kodlar oluşturmayı amaçlar. Söz konusu bu kodlar, ilgili meslek mensuplarının uyması gereken doğru eylem ölçütünü verir. Burada kuşkusuz bütün meslek etiklerini ele almak mümkün değildir Üzerinde duracağımız meslek etiklerini iki açıdan örneklemek mümkündür: iş etiği, bilim etiği, tıp etiği gibi doğrudan belirli bir mesleği ilgilendirenler ve çevre etiği ve barış etiği gibi pek çok mesleki pratiği dolaylı bir ilgiyle etkilen etik alanları… Bunların kısaca kapsamlarını ve ardından eğildikleri temel sorunlar ile inceleme konularından en dikkat çekici olanlarını vurgulamakla yetindik.

Doğrudan Mesleki İlgiye Sahip Meslek Etiği Örnekleri

  • İş etiği
  • Tıp etiği
  • Bilim etiği

Dolaylı Mesleki İlgiye Sahip Meslek Etiği Örnekleri

  • Çevre etiği
  • Barış etiği

Meslek Kavramı

Çalışma – İş – Meslek Kavramları

Her ne kadar gündelik dilde insanların gerçekleştirdiği pek çok etkinliğe meslek ismi verilse de bir etkinliğin meslek kabul edilebilmesi birtakım şartları gerektirir. Dolayısıyla hangi etkinlik türlerinin meslek olduğunu tespit etmek önemlidir. Bu tespit, aynı zamanda dersimizin asıl konusunu oluşturan meslek etiği kavramının da daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Meslek ile en çok karıştırılan kavramların başında iş ve çalışma gelir. Bu sebeple öncelikle bu üçü arasındaki farkları görmekte fayda var. Diğer ikisine göre daha kapsamlı olan çalışma, kısaca “insanın fiziksel çevresini değiştirmek için gerçekleştirdiği amaçlı bir çaba” şeklinde tanımlanabilir.

Tarih boyunca çoğunlukla olumsuz bir çağrışımı olan, genelde köleler gibi toplumun alt sınıflarına özgü bir etkinlik kabul edilen çalışma, özellikle Sanayi Devrimi sonrasında tam tersine olumlu bir anlamda kullanılır olmuştur. Bu yeni anlamıyla çalışma, bireylerin olağan yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli mal ve eşyayı satın alma aracı olmanın yanı sıra, kişisel bir değer olarak da görülür. Çalışmak suretiyle insan, kişisel potansiyelini hayata geçirme imkânı bulur. Üstelik çalışma, insanın sadece kendisi için değil başkaları için de değerli olan mal ve hizmetleri üretme gayretinin bir dışavurumudur. Bireye toplumda itibar kazandıran, toplumsal işbölümündeki yerini gösteren çalışmanın, bu açıdan bakıldığında fiziksel ve zihinsel birtakım beceriler gerektirdiği açıktır. Biraz önce de belirttiğimiz üzere çalışmanın önemi ve insan yaşamındaki rolü modern toplumlarda daha da artmıştır. Bu süreçte aynı zamanda iş kavramı da öne çıkmıştır. İş, kısaca ücret karşılığı gerçekleştirilen çalışmadır. Örneğin Amerikan İngilizcesi’nde ancak XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kullanılmaya başlanan iş teriminin, “bir ücret için yapılan çalışma, ödemeli bir pozisyon ya da istihdam” şeklinde tanımlandığını görüyoruz. Daha çok ekonomik bir bakış açısının ürünü bu tanımın dışında işi, psikolojik ve sosyolojik yönleri itibariyle ele alan yaklaşımlar da vardır.

Meslek Kavramının Tarihsel Gelişimi ve Günümüzde Meslekler

Toplumsal yapının değişimine paralel şekilde meslek kavramı da değişir. Bu değişimde o toplumdaki işbölümünün niteliği belirleyicidir. Modern toplumlar için bu değişim, meslekler açısından çok büyük oranda bir çeşitlenme ve buna bağlı gerçekleşen uzmanlaşma (profesyonelleşme) yönünde olmuştur. Meslekler hem sayıca artmış hem de nitelikçe farklılaşmıştır. Bu nicel ve nitel değişimin temelinde sanayileşme ve teknolojik ilerleme yer alır. Uzmanlaşma, birbirinden çok farklı mesleklerin ortaya çıkması, hatta belirli bir meslek içerisinde alt dalların oluşması, mesleklerin yeni yöntemlerle icra edilmesi anlamına gelir. Bu da formel bir meslek eğitimine ihtiyaç doğurur. Diğer bir ifadeyle meslekler artık önemli ölçüde diplomalıdır. Diplomalılık, uzmanlaşmanın temelini oluşturan nesnel ve evrensel standartların göstergesidir.

Geç moderniteyi yaşayan günümüzün sanayi sonrası toplumlarında ise bu değişim zirveye ulaşmış, meslek yaşamında doğurduğu sonuçlar daha da perçinlenmiştir. Yaşamın hemen hemen her alanında hızlı bir dönüşüm yaşanmaktadır. “Hız”, içinde yaşadığımız toplumların belki en belirgin vasfıdır. Uzun vâdeli düşünmeye, kalıcılığa, sürekliliğe imkân yoktur. Bu durum, mesleklerin de mevcut dönüşüme uygun hâle getirilmesini şart koşmaktadır. Nitekim bugünün iş yaşamında esneklik genel kural kabul edilmektedir.

Meslek Ahlakı

Bir Ahlâki Kontrol Sistemi Olarak Meslek

Her ne kadar meslek etiği diye bir kavramın kullanılması yakın zamanlara kadar söz konusu değilse de meslek ile ahlâk arasındaki ilişkinin doğası üzerine düşünme çok daha eskilere uzanır. Modern düşünce tarihinde bu konu üzerinde belki de en fazla duran isimlerden biri ünlü Fransız sosyolog Émile Durkheim’dır. Özellikle Meslek Ahlâkı isimli kitabı, modern toplumlarda mesleklerin görmesi gereken işlevleri izah eden, meslek ile ahlâk arasında kopmaz bir bağ olduğunu gözler önüne seren en önemli eserlerden biridir. Durkheim’ın ahlâka yönelik ilgisi, kuşkusuz bir etikçininki gibi değildir. Durkheim’da ahlâk modern toplumların birliğini ve bütünlüğünü sağlamada gördüğü işlevler açısından önemlidir. Diğer bir ifadeyle Durkheim, büyük ölçüde dine dayalı geleneksel ahlâk anlayışının artık varlığını devam ettiremediği, daha doğrusu modern toplumlarda yaşayan insanlar arasındaki ilişkileri belirleme gücünden yoksun kaldığı düşüncesindedir.

Meslek Ahlâkından Meslek Etiğine

Çoğunlukla meslek etiği adı altında karşımıza çıksa da kısaca belirli bir mesleğin icrasında uyulması gereken ilke ve kuralların toplamı anlamına gelen meslek ahlâkı, çok farklı mesleklerin icrası sırasında karşılaşılan ve her geçen gün daha da artan ahlâki sorunlara yönelik eleştirilerin sonucunda önem kazanmıştır. Meslek ahlâkı, belirli bir meslek mensubunun uyması gereken birtakım davranış standartlarıdır. Fakat bu standartlar, meslekten mesleğe değiştiği gibi toplumdan topluma da değişmektedir. Diğer bir ifadeyle meslek ahlâkının aslında toplumun, o meslek mensuplarından uymasını beklediği ilke veya kuralları işaret ettiği söylenebilir. Bu bağlamda eğer bir meslek mensubu, mesleğini kendisinden beklendiği şekilde icra etmiyorsa yani o meslek için kabul edilen ilke veya kurallara uymuyorsa meslek ahlâkından yoksun addedilir. Fakat her meslek türü için etik ilkelerden bahsetmek mümkün değildir. Buna karşılık her mesleğin, bir ahlâkı vardır. Sonuç itibariyle meslek ahlâkı, yer ve zamana göreli, belirli bir meslekle sınırlı birtakım ahlâki davranış standartlarını ifade ederken meslek etiği, her toplumda ve hemen hemen bütün meslekler için geçerli evrensel ahlâki normlara işaret eder.

Felsefi İnceleme Alanı Olarak Meslek Etiği

Felsefi Etik-Pratik Etik Ayırımı ve Meslek Etiği

özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra insanlığın karşılaştığı ciddi birtakım sorunlar, bireylerin ve toplumların gündelik yaşamında daha fazla farkedildikçe bu sorunlara akla dayalı çözümler geliştirme ihtiyacı da daha yoğun hissedilir olmuştur. Akla uygun çözümler geliştirme ihtiyacı da doğal olarak felsefi düşüncenin tekrar işe koşulması konusunda genel bir uzlaşıyı ortaya çıkarmıştır. Felsefi düşüncenin yeniden önem kazanması, özellikle insanın değeri, insanca yaşamın koşulları, vicdan, onur, karşılıklı ilgi, saygı ve sevgi gibi ahlâki kavramların tekrar dolaşıma girmesini sağlamıştır. Bu tür kavramların felsefi düşünme, sorgulama ve tartışma konusu olmaya başlaması, felsefe tarihinde her zaman olduğu gibi yine etiğin devreye girmesiyle sonuçlanmıştır. Etiğin, bir kere daha felsefenin gündemine girmesi öncelikle meta-etik teorilerin eleştirilmesiyle olmuştur. Ahlâki sorunların salt kavramsal ve dilsel analiz yöntemiyle ele alınmasının yetersizliği görülmüş, klasik normatif etik teorilerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Böylece XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bir yandan normatif etik ile meta-etiğin sentezinden oluşan teoriler geliştirilmeye çalışılmış, diğer yandan ise klasik normatif teoriler çağdaş sorunlara uygun olacak şekilde yeni yorumlara tabi tutulmuştur. Etik alanında gerçekleşen bu hengâmede öte yandan da farklı bir yaklaşımın ortaya çıktığı görülmektedir.

Klasik normatif etik teorilerinin ve modern yorumlarının temel iddialarının, çağdaş insanın gündelik yaşamını doğrudan etkileyen birtakım ahlâki sorunları ele almada ve toplumsal ve bireysel düzeyde karşılaşılan somut ahlâki durumlarda sergilenecek tavrın ve bu tavra uygun gerçekleştirilecek eylem tarzının tespitinde kullanılması şeklinde karşımıza çıkan bu yeni etik yaklaşıma pratik etik denilmektedir. Tıbbi müdahalelerdeki sorunlardan çevre kirliliğine, bilimsel bilginin uygulamada doğurduğu olumsuz sonuçlardan dünya genelinde yaşanan ekonomik ve sosyal eşitsizliklere, din, dil, ırk ve cinsiyet konusunda görülen ayrımcılıktan nükleer tehlikeye, çağdaş toplumların ve bu toplumlarda yaşayan bireylerin hemen hemen her gün tecrübe etme imkân ve ihtimalinin son derece yüksek olduğu bu ve benzeri sorunlar, pratik etiğin temel konuları arasında yer almaktadır. Meslek etiği olarak isimlendirilen felsefi etkinlik de günümüz etiğinde görülen işte bu yeni eğilimin bir yansımasıdır. Çağdaş toplumlarda varolan işbölümünün bir sonucu olan birbirinden çok farklı meslek gruplarının ortaya çıkması ve yaygınlaşması, her bir meslek türünün kendine özgü birtakım sorunları da beraberinde getirmiştir. Bazısı, yukarıda zikredilen sorunların sebebi, bazısı ise sonucu olan bu sorunlara, yine etik alanında yürütülecek bir felsefi düşünme etkinliği ile çözüm bulunabilecektir. Nitekim bugün etik literatüründe pratik etik, diğer bir ifadeyle uygulamalı etik, zaman zaman meslek etiği ile aynı anlamda kullanılmakta veya en azından bu ikisi aynı bağlamda ele alınmaktadır. Tam bu noktada etiği, “teorik etik – pratik etik” şeklinde iki ayrı alanda yürütülen bir felsefi etkinlik kabul eden bu görüşe karşı çıkıldığını da belirtmekte fayda var. Etiğin, bir felsefe dalı olması sebebiyle doğası gereği teorik bir etkinlik olduğunu, ayrıca bir de pratik etikten bahsetmenin, ne gerekli ne de anlamlı olacağını savunan bu görüşe göre, pratik etik adı altında yürütülen tartışmalar da aslında tıpkı diğer felsefe alanlarındaki gibi teoriktir. Diğer bir ifadeyle etiğin klasik soru ve sorunları ile pratik etiğin üzerinde durduğu konular içerik itibariyle farklı olsa da akıl yürütme, temellendirme ve sorgulama bakımından teorik etik olarak isimlendirilen felsefi düşünmeden hiç de farklı değildir. Sonuçta temel sorun, yine de ahlâk sahibi bir varlık olarak insanın değeri ve diğer insanlarla ilişkisinde gerçekleştirdiği eylemlerin niteliğidir.

Bir pratik etik türü olarak meslek etiğinin önem kazanmasının en önemli sebebi, bilim ve teknoloji alanındaki gelişmelerdir. Özellikle genetik bilimindeki ilerlemeler, kök hücre çalışmaları, hayvan deneyleri bugün insanı ve doğayı tehdit edecek ölçüye ulaşmıştır. Nitekim UNESCO vb. uluslararası kuruluşlar bu alanlarla ilgili etik kodlar oluşturma ihtiyacı duymuş, kısa süre içerisinde bütün çağdaş dünyada etik komisyonları oluşturulmuş, birtakım etik ilkelerin tespiti yoluna gidilmiştir. İşte bu ve benzeri çalışmalar, zamanla çeşitli mesleklere de sirayet etmiş, böylece birbirinden farklı meslek etikleri ortaya çıkmıştır. Bugün neredeyse bütün meslek türlerinin kendine özgü etik kodları vardır. Örneğin tıp etiği, mühendislik etiği, hemşirelik etiği, muhasebecilik etiği, iş etiği, ticaret etiği, basın etiği veya gazetecilik etiği, siyaset etiği, hatta kütüphanecilik etiği bu farklı meslek etikleri arasında yer alır. Bütün bu gelişmelere ve günümüzün yaygın eğilimine karşın “belirli bir mesleğin etiği” olarak isimlendirilen bu alanlara daha yakından bakıldığında aslında hepsinde aşağı yukarı aynı etik sorunların dikkati çektiği görülmektedir. Bu tespitten hareketle meslek etiklerinden, hatta ayrı bir tür olarak meslek etiğinden bahsedilmesinin yerinde bir yaklaşım olmadığı dahi ileri sürülmektedir. Sonuçta her bir meslekte, o mesleğin icrası sırasında karşılaşılan sorunlar, kişiler arasındaki ilişkilerle ilgilidir. Söz konusu olan, kişinin, diğer kişilere nasıl davranacağı, herhangi somut bir durumda hangi eylemi gerçekleştireceği sorundur. Bu da sonuçta dönüp dolaşıp “Doğru eylem nedir?” sorusuna getirir bizi. Nitekim çeşitli meslek etiklerinin konularının, cevabını aradığı soruların birbirine çok benzer olmasının sebebi, işte bu yaklaşım ortaklığıdır. Sorunlar değişse bile bu sorunların nasıl ele alınacağı değişmemektedir. Dolayısıyla bilim etiğinden veya mühendislik etiğinden değil de bilimsel etkinlikte karşılaşılan etik sorunlardan, mühendisliğin icrasında yaşanan etik sorunlardan bahsetmek, daha doğru bir yaklaşımdır.

Günümüzde Belli Başlı Meslek Etikleri

Bu bölümde günümüzde öne çıkan belli başlı meslek etiklerini inceleyeceğiz. Daha önce de belirttiğimiz gibi belirli bir mesleğin icrası sırasında karşılaşılan etik sorunları konu alan meslek etikleri, her bir meslek için evrensel geçerliliği olan etik kodlar oluşturmayı amaçlar. Söz konusu bu kodlar, ilgili meslek mensuplarının uyması gereken doğru eylem ölçütünü verir. Burada kuşkusuz bütün meslek etiklerini ele almak mümkün değildir Üzerinde duracağımız meslek etiklerini iki açıdan örneklemek mümkündür: iş etiği, bilim etiği, tıp etiği gibi doğrudan belirli bir mesleği ilgilendirenler ve çevre etiği ve barış etiği gibi pek çok mesleki pratiği dolaylı bir ilgiyle etkilen etik alanları… Bunların kısaca kapsamlarını ve ardından eğildikleri temel sorunlar ile inceleme konularından en dikkat çekici olanlarını vurgulamakla yetindik.

Doğrudan Mesleki İlgiye Sahip Meslek Etiği Örnekleri

  • İş etiği
  • Tıp etiği
  • Bilim etiği

Dolaylı Mesleki İlgiye Sahip Meslek Etiği Örnekleri

  • Çevre etiği
  • Barış etiği

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.