Açıköğretim Ders Notları

Acil Durum ve Afetlerde Ulaştırma Yönetimi ve Uygulamaları Dersi 1. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Acil Durum ve Afetlerde Ulaştırma Yönetimi ve Uygulamaları Dersi 1. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Ulaştırma Ve Ulaştırmanın Önemi

Ulaştırmanın Tanımı

“Ulaştırma, sınırsız insan ihtiyaçlarının giderilmesi için sınırlı üretim kaynaklarının bölüştürülmesini gerçekleştirmek üzere, taşıma ve/veya dağıtım işlevini üstlenen ve değer yaratılmasını sağlayan bir süreç” olarak tanımlanmaktadır . Bir diğer tanıma göre ulaşım, “insan veya eşyanın, ihtiyaçları gidermek amacıyla zaman ve mekân faydası sağlayacak şekilde yer değiştirmesini mümkün kılan bir hizmettir”.

Ulaştırma Sektörünün Tanımı, Önemi ve Kavramlar

Üreticilerin ürettikleri ürünlerin, tüketicilerin istediği özelliklere uygun, istedikleri anda, istedikleri yerde, onların erişimine sunulması hâlinde değer bulduğu görülmektedir. Tüm bu sebepler ulaştırma – taşımacılık faaliyetlerinin önemini ortaya çıkarmaktadır. Üreticiler açısından, üretim sürecinde girdilerin üretim merkezlerine taşınması; üretilen ürünlerin tüketicilere taşınması için üretim maliyetleri içerisinde lojistik giderleri ve alt süreci olan taşımacılık giderleri; tüketiciler açısından ise ürünlerin ve hizmetlerin kalitesine verilen önem ön plana çıkmaktadır.

İnsan ihtiyaçlarının kısa süre içinde giderilmesi için teknolojik gelişmelere paralel ulaştırma faaliyetlerinin gerçekleştirilmeye çalışılması, çağdaş ulaştırma sektörünün doğmasına neden olmuştur. Ulaştırma hizmetleri kendi başına ortaya çıkan bir faaliyet değildir. Sanayi olmadan, tarım olmadan, ticaret olmadan, kısaca sayılan bu sektörlerde üretim ve buna bağlı olarak bir taşımacılık ihtiyacı ortaya çıkmadan ulaştırma da olmaz; bunlar olmadan tek başına ulaştırma hizmetleri ortaya çıkmaz. O halde, ulaştırma hizmetlerinin iktisadi yapıyla derin bir ilişki içerisinde bulunduğunun bilincinde olmak gerekir.

Ekonomik olarak ele alındığında, ulaştırma da diğer mal ve hizmetler gibi ihtiyaçları gidermek üzere talep edilir. Fayda yaratan ulaştırma hizmeti; insanların, malların ve eşyaların uygun bir biçimde ekonomik bir şekilde, bir yerden başka bir yere taşınması faaliyetidir. Böylece insanların, eşya ve malların yer değiştirmesiyle sağlanan fayda özellikle sanayileşmeyle birlikte büyük önem kazanmıştır.

Ulaştırma sektöründe, yük (eşya, mal) ve yolcu (insan) taşımacılığına ilişkin olarak ortaya konan tüm olanaklar ulaştırma arzı (kapasitesi) olarak adlandırılır.

Ulaştırma sektöründe uzun dönemde, ulaşım hizmetine olan talep artışı, ulaşım hizmet arzının da artmasına yol açar. Burada, ulaştırma sektöründe hizmet arzının ayrı sektörler -alt sektörler tarafından gerçekleştirilmesi ve her alt sektördeki işletme maliyet yapısının farklılık göstermesi sektördeki rekabetin artmasına neden olmaktadır. Uzun dönemde ulaşım hizmet arzını etkileyen en önemli faktör teknolojik gelişmedir. Teknolojik gelişme ile birlikte taşıma kapasitesi de artmaktadır. Genel anlamda ulaştırma kesiminde talep, ekonominin diğer kesimlerince, sosyo-ekonomik gelişmelere paralel olarak yaratılan bir taşıma hizmeti talebi niteliğinde olup “bağlı” bir özellik gösterir. Ulaştırma, türev taleptir; bu talep belli bir yerde üretilen mal ve hizmetin başka bir yerde tüketilme isteğinden ya da ihtiyacından doğar. İnsanların mal ve hizmetlere yönelik taleplerinin artmasına etki eden her faktör, ulaşım hizmeti talebinin de artmasına yol açar.

Ulaştırma sektöründe verilen hizmetin; ekonomik, toplumsal, politik olmak üzere farklı fonksiyonları bulunmaktadır.

Ulaştırma hizmetlerinin gerçekleştirilmesi sırasında insan ve çevre üzerindeki olumsuz etkiler yaratan durumlar ortaya çıkmaktadır. Bunlar, “ulaştırma hizmetlerinin niteliğinin yetersizliğinden doğan dışsallıklar” olarak nitelendirilmektedir. Son yıllarda çevre bilincinin artmasıyla beraber dışsallık da oldukça önemli bir sorun olarak algılanmaktadır. Ulaştırma alt sektörleri ile ilgili öncelikli ve alternatif alt sektörlerin hangisinin olacağına ilişkin tercihlerde dışsallık yaratan alt sektörlerin elenmesi gerekmektedir. Bir ülkenin ihtiyacı olan ulaştırma hizmetinin en düşük maliyetle giderilmesi hangisi ulaştırma sistemi tarafından gerçekleştirilecek ise tercih bu alt sektör yönünde kullanılmalıdır. Bunun yanında ulaştırma sisteminin yapım, bakım ve onarım giderleri ile işletme giderlerinin dışında sosyal ve çevresel giderlerini de göz önünde bulundurulması oldukça önem taşımaktadır.

Taşımacılık Sistemleri

Ulaştırma sektöründe faaliyet gösteren; eylem olarak yük ve yolcu taşıyan; ayrı altyapı, araç ve işletim sistemleri ve insan kaynağı olan; taşımacılık hizmetini gerçekleştiren alt sistemler alt sektör, ulaştırma modu, taşımacılık sistemi ya da taşımacılık sektörü olarak anılmaktadır.

Ulaştırma sektörünün taşımacılık sistemleri beş alt sektör adı altında taşımacılık faaliyeti gerçekleşmektedir. Bunlar;

  • Kara yolu taşımacılık sektörü,
  • Hava yolu taşımacılık sektörü,
  • Deniz yolu taşımacılık sektörü,
  • Demir yolu taşımacılık sektörü,
  • Boru hattı taşımacılık sektörüdür.

Ayrıca karma taşımacılık sistemi ya da entegre taşımacılık denilen taşımacılık sistemi de sektörde ağırlıklı olarak yerini almıştır.

Kara yolu taşımacılık sektörü, yük taşımacılığında yükü gönderenle yükü taşıyan arasında yapılan anlaşma sonucunda yükün ağırlığı ve mesafeye göre belirlenen bir bedel karşılığında kapıdan kapıya, aktarma yapılmadan yükün teslimini gerçekleştiren taşıma türüdür. Yolcu taşımacılığında da yük taşımacılığına benzer bir sözleşme ile yolcu ile yolcuyu taşıyacak araç sahibi arasında, yolcunun varacağı merkeze kadar mesafeye göre belirlenen bedel karşılığında yolcunun, varsa bagajının ulaşmasını sağlamaktadır. Kara yolu taşımacılık sistemleri esneklik avantajı yaratmakta ve yaygın ulaşım ağının sağladığı olanaklar ile süratli bir hizmet sunumu gerçekleştirebilmektedir. Diğer taşımacılık sistemleri önemli altyapı yatırımlarına (havaalanı, liman, gar ya da istasyon tesislerine) ve aktarma tesislerine gereksinim duymaktayken kara yolu taşımacılık sektörünün bu tür tesislere ihtiyacı bulunmamaktadır. Ancak hava yolu, deniz yolu ya da demir yolu taşımacılık sistemlerinden herhangi biri kullanıldığında, kara yolu taşımacılık sektörü bu süreçte de havaalanı, liman ya da garlara kadar söz konusu yükleri ulaştırabilmektedir. Türkiye’de kara yolu taşımacılık sektörünün taşımacılık pazarındaki payı oldukça yüksektir. Bu durumdan ülkemizin bir an önce kurtulması gerekmektedir. Diğer alt sektörlerin taşımacılık hizmetleri pazarında, yolcu ve yük taşımacılığında çok düşük düzeyde taşımacılık yaptıkları ve kara yolu taşımacılığı ağırlıklı bir taşımacılık sisteminin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Sonuç olarak taşımacılık hizmetlerinin bu şekilde gerçekleştirilmesi sürdürülebilir bir durum değildir.

Deniz yolu taşımacılığı, demir yolu kadar büyük altyapı harcaması gerektirmese de sermaye yoğun bir sektördür. Deniz yolu ulaşımı özellikle kitlesel ve sanayi hammaddesi özelliği bulunan büyük miktarlardaki yüklerin, sınır aşma sorunu olmadan taşınmasını sağlamaktadır. Hız düzeyinin düşük olması, hava koşullarından etkilenmesi ve pahalı limanlara ihtiyaç duyması deniz yolu taşımacılığının olumsuz yanıdır. Deniz ve su yollarıyla yapılacak ulaşım en ekonomik ulaştırma sistemi olduğu hâlde ülkemiz denizciliğine uluslararası rekabete uyum sağlayabilecek derecede kaynak ve olanak verilmediğinden bu alandan yararlanılamamaktadır. Ülkemizde deniz yolu ulaşımı, kıyılarımızda yeterli doğal ve suni liman bulunmaması nedeniyle yeterince gelişememiştir. Türkiye’de yük ve yolcu taşımacılığında deniz yolu taşımacılık sektöründen yararlanma oranı arttırıldığı takdirde trafik kazaları ve karayollarına yönelik olarak yapılan bakım-onarım giderlerinin azalması mümkün olacaktır.

Hava yolu ulaşımı, hızla değişen teknolojik gelişmelerin ulaştırma sektörüne uygulanabildiği bir alandır. Hava yolu sektörü, özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkeler ve kıtalar arasında hızlı ve emniyetli bir ulaşımın gerçekleştirilmesiyle yolcu ve yük taşımacılığında stratejik ve ekonomik olarak önem kazanmıştır.

Demir yolu ile büyük tonajlardaki yüklerin düşük maliyetle taşınması mümkün olduğundan önemli bir sektördür. Hava koşullarından etkilenmemesi, taşımacılık faaliyetlerinde kaza riskinin oldukça düşük olması nedeniyle tercih edilen bir taşımacılık sistemidir. Resim 1.4.’de görüldüğü gibi demir yolu taşımacılık sektörü tarım, inşaat, sanayi sektörünün girdilerini ve özellikle ürettiği kitlesel ürünleri güvenli, ucuz bir şekilde varacağı yere ulaştırır. Türkiye yeni ekonomik, politik oluşumlara ve küreselleşmeye uyum sağlamak için ulaştırma sektörünün içinde yer alan demir yolu alt sektörü ile ilgili yapısal, yönetsel ve teknolojik boyutlu bir değişimi gerçekleştirmek zorundadır. Nitekim bu amaçla başlatılan yeniden yapılanma sürecinde “demir yollarının serbestleşmesi”nin yolu açılmıştır. Yoğun bir şekilde, hem yük hem de yolcu taşımacılığı faaliyetlerine özel sektör dâhil olmaya çalışmaktadır.

Karma taşımacılık sisteminde aynı ürün ya da yük iki veya daha fazla taşımacılık modu kullanılarak taşınmaktadır. Başarılı bir karma taşımacılık sistemi kurabilmek için kullanılacak taşıma modları ürüne ve güzergâha (yol durumu, iklim koşulları vs.) uygun seçilmeli ve birbirlerine iyi bütünleştirilmelidir. Bunun için de planlama özenle yapılmalı ve farklı olaylar için çözüm senaryoları geliştirilmelidir. Karma taşımacılıkta sıklıkla kullanılan kombinasyonlar kara yolu-demir yolu, kara yolu-deniz yolu, kara yolu-hava yolu taşımacılığıdır.

Karma taşımacılık, “modlar arası taşımacılık, çok modlu taşımacılık, kombine taşımacılık” olmak üzere üç grupta incelenebilir .

İntermodal taşımacılık ya da modlar arası taşımacılık olarak adlandırılan bu taşımacılık sisteminde, taşıma modlarının avantajlı olduğu bölgelerde kullanılacakları bir güzergâh belirlenmektedir. Bunu yaparken de tek bir taşımacılık moduna bağlı kalınmamaktadır. Taşıma aracı ya da taşıma kabı değiştirilmeksizin iki ya da ikiden fazla taşımacılık sistemi ile gerçekleştirilen ve taşımacılık sistemlerinden diğerine değişim yapılırken aracın ya da kabın içinde yer alan ürün ya da yüklerin elleçlenmeden nakliyesinin yapıldığı yöntemdir.

Çok modlu taşımacılık sisteminde de iki ya da ikiden fazla taşımacılık modu devreye sokulmakta; taşımacılık sistemlerinin birinden diğerine geçildiğinde aracın ve kabın içinde yer alan ürün ya da yükler elleçlenerek taşımacılık gerçekleştirilmektedir.

Uzun mesafeli, büyük hacimli yüklerin yalnızca bir ulaştırma alt sistemi ile değil de sistemlerin birbirleriyle entegrasyonu sağlanarak, taşınması kombine taşımacılığı ön plana çıkarmıştır.

Sadece bir taşımacılık sistemi kullanılarak gerçekleştirilen ulaştırma hizmeti tek modlu taşımacılık olarak nitelendirilmektedir. Kara yolu taşımacılık sektörü kapıdan kapıya taşımacılık gerçekleştirdiği için en çok tercih edilen taşımacılık sistemidir. Tek modlu taşımacılık entegre taşımacılıkla kıyaslandığında; taşıma operasyonlarında basitlik, planlamada kolaylık ve daha düşük altyapı maliyeti gerektirmesi son yıllarda gerilemesine karşın yine de yüksek orandaki tercih edilirliğini korumasını sağlamıştır. Ancak değişen müşteri talepleri ve küreselleşen dünyada tek modlu taşımacılığın yetersiz kaldığı görülmektedir (Ecer, 2014: 15). Uluslararası alanda yük taşımacılığın kapsamının ve yönteminin değiştiği görülmekte, kombine taşımacılık sistemi önem kazanmaktadır.

Türkiye, mevcut veya planlanmış, çok modlu uluslararası taşıma yollarının kavşağında yer almaktadır. Avrupa, Kafkasya, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’yu birleştiren kara yolu, demir yolu, deniz ve nehir yolları ile hava yolu taşımacılığının merkezinde bulunmaktadır.

Ülkemizde yüksek enerji maliyetine dayalı, düşük verimli ulaşım modellerinin benimsenmesi ulaştırma giderlerini yükseltmektedir. Bu nedenle özellikle uzak mesafe yüklerinin kombine taşımacılık sisteminden yararlanılarak ulaştırılması ülke kaynaklarının israf edilmesini önleyecektir.

Ulaştırma Sektörü Faaliyetlerinin Lojistik Yönetimi Açısından Önemi

Lojistik, tedarik zinciri içinde bir aşamadır ve lojistik yönetimi bu aşamalardaki mal, hizmet ve bilgi akışının yönetimidir. Bu aşamalar şunlardır:

  • Tedarik Lojistiği (Inbound Logistics) : Genelde hammadde ve malzemelerin işletmeye tedarik edildiği aşamadır.
  • Üretim Lojistiği (Manufacturing Logistics, Intra Logistics) : Üretim aşamasındaki malzeme veya yarı mamullerin lojistik faaliyetlerinin oluşturulduğu aşamadır.
  • Sevkiyat Lojistiği (Outbound Logistics) : Bitmiş ürünlerin müşteriye sevk edildiği aşamadır.
  • Tersine Lojistik (Reverse Logistics) : İade ürünler ve kapların süreç içerisinde tersine doğru hareketlerinin olduğu aşamadır.

Bu dört lojistik aşamanın bütününe İşletme Lojistiği (Business Logistics) adı verilmektedir.

Genel olarak lojistik sektörünün temel üyeleri hava yolu, demir yolu, deniz yolu, kara yolu taşımacılık şirketleri, lojistik hizmet sağlayıcıları, depolama şirketleri ve taşıma organizatörleri (freight forwarders), liman işletmecileri, lojistik ve taşımacılık merkezi işletmecileridir.

Lojistik faaliyetler; satın alma, ulaştırma, kalite kontrol, gümrükleme ve sigortalama, elleçleme, depolama, stok yönetimi, sipariş işlemleri, talep tahmini, lojistik bilgi yönetimi, dağıtım, etiketleme, (sınıflandırma), ambalajlama, filo yönetimi ve taşıma planlamasından oluşmaktadır .

Ulaştırma altyapısının iyi bir şekilde kurulması lojistik sektörünün işlevini yerini getirmesini sağlayan en önemli etkendir. Taşımacılık maliyetlerinin lojistik faaliyetler içindeki oranı değerlendirildiğinde en önemli maliyet kalemi ulaştırma olarak görülmektedir.

Ulaştırma Sektörünün Afet ve Acil Durum Lojistik Yönetim Sürecindeki Rolü

Afet ve acil durumlarda yürütülmesi gereken afet yönetim modeli afete maruz kalanlara esnek olarak uygulanabilecek nitelikte olmalıdır.

“Afet lojistiği, zarar görmüş insanların ihtiyaçlarını giderebilmek amacıyla malların, eşyaların ve ilgili bilginin ilk üretim noktasından son tüketim noktasına kadar verimli ve maliyet etkin bir şekilde akışının ve depolanması, planlanma ve uygulanması ile kontrolü” olarak tarif edilmektedir .

Afet Lojistiğinin Aşamaları

Afet lojistiği, adım adım yerine getirilmesi gereken faaliyetlerden oluşmaktadır. Daha afet meydana gelmeden yapılması gerekenler; afet öncesi hazırlık olarak nitelendirilmektedir. Afetin meydana geldiği sürede yapılması gerekenler ise afet müdahale süreci; afet sonrası yapılması gerekenlerin adımlar ise müdahale sonrası lojistik faaliyetler olmak üzere nitelendirilmektedir. Bu aşamalar aşağıda yer almaktadır.

“Afet Öncesi Hazırlık” Lojistik Faaliyetleri; Afette ortaya çıkabilecek kayıpların azaltılması ve acil yardım ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla, arama-kurtarma faaliyetlerinin geliştirilmesi ile ilgilenmektedir. Afet öncesi çalışmalarla planlama, satın alma, taşımacılık, depo yönetimi, raporlama ve insan kaynaklarının geliştirilmesi faaliyetleri düzenlenmektedir. Aynı zamanda sağlık, barınma ve ihtiyaçlar için stok oluşturma, dağıtım ve malzemelerin depolanması ile lojistik merkezlerinin kurulmasını da kapsamaktadır.

Taşımacılık yönetiminin gerçekleştirilmesinde istenilen en önemli konu afet anında ihtiyaç olabileceği belirlenen ve satın alınan ürünlerin ihtiyaç bölgesine, tam zamanında düşük ulaştırma gideriyle güvenli şekilde varması için nakliye yönetim sisteminin devreye sokulmasıdır.

Afet anında ya da afetten sonra insan hayatının kurtarılması, yaralıların tedavisinin sağlanması, barınma ve beslenme ihtiyaçlarının giderilmesi, güvenliğin sağlanması, psikolojik yardım gibi yaşam gereksinimlerinin karşılanması ile ilgili tüm faaliyetlerin yer aldığı süreç “müdahale evresi”dir. Bu süreçte ön değerlendirme, ihtiyaç tespitleri yapılarak planların yapılması, uygulanması, sürecinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve raporlanması işlemleri gerçekleştirilmektedir.

“Afet Müdahalesinin Ardından” Lojistik Faaliyetler sürecinde, afetten etkilenen toplumun yaşamsal ihtiyaçlarının asgari düzeyde sağlanması amaçlanmaktadır.

Sonuç olarak, afet lojistiğinin düzgün bir şekilde yapılabilmesi için; doğru malzemeyi, doğru kişiye doğru miktarda, doğru nitelikte, doğru zamanda, doğru yerde ulaştırabilmek gerekir. Bunlar planlı ve programlı bir şekilde yapılabilecek faaliyetlerdir.

Afet ve Acil Durum Lojistiğinde Ulaştırma -Nakliye Faaliyetleri

Afet yönetim sürecinin bir fonksiyonu olarak her aşamada ön planda olan ve başarının sağlanabilmesi için vazgeçilmez olan lojistik faaliyetler afet yönetiminde hayati öneme sahiptir.

Bütünleşik afet yönetimi, afetlerle baş edebilen bir toplum oluşturmak için tüm tehlikeleri dikkate alan, afet yönetiminin zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve iyileştirme aşamalarında yapılması gereken çalışmalar ve alınması gereken önlemleri, toplumun tüm güç ve kaynaklarını kullanarak gerçekleştirebilen bir yönetim sürecidir.

Afet ve acil durumlarda ulaştırılması gereken erzak, çadır ve ilaçtan bölgede ihtiyaç duyulan arama kurtarma ekiplerine, bu ekiplerin kullanacağı malzemelere kadar geniş bir yelpazede nakil trafiğinin yaşanacağı gerçeği apaçık ortadadır. Bu nedenle de afet ve acil durum yönetiminin bütünü içerisinde diğer süreçlerle uyum içinde çalışan bir ulaştırma yönetiminin oluşturulması gereklidir.

Afet anında ulaştırma ve haberleşme sistemlerinin etkin kullanılması oldukça önemlidir.

Ulusal Düzey Müdahale Yönetiminde Ulaştırma Sektörünün Yeri

Afet ve acil durumlarda uygulanmak üzere “Afet Müdahale Planları” ile afete maruz kalan kişilere, yerlere nasıl ulaşılacağı ile ilgili saptamalar yapılarak faaliyet alanları ve sorumluları belirlenmektedir.

“Ulusal Afet Müdahale Organizasyonu”nu oluşturan hizmet gurupları;

  • Operasyon servisi,
  • Bilgi ve planlama servisi,
  • Lojistik ve bakım servisi,
  • Finans ve idari işler servisidir.

Türkiye için hazırlanan Afet Müdahale Planının (TAMP) amacı; afet ve acil durumlara ilişkin müdahale çalışmalarında görev alacak hizmet grupları ve koordinasyon birimlerine ait rolleri ve sorumlulukları tanımlamak, afet öncesi, sırası ve sonrasındaki müdahale planlamasının temel prensiplerini belirlemektir.

Afet müdahale planlarının uygulanmasını sağlayan temel birim operasyon servisidir. Meydana gelen afetin derecesine ve olay türüne bağlı olarak iki alt servis olarak ayrılmıştır.

Alt servislerden ilki, küçük çaptaki olaylar için minimum hizmetler göz önünde bulundurularak oluşturulan, “acil durum hizmetleri servisi” dir. Nakliye acil durum hizmet gruplarındandır.

Alt servislerden ikincisi ise büyük çaptaki afetler dikkate alınarak oluşturulan ön iyileştirme hizmetleri servisidir. Ön iyileştirme hizmetleri acil durum çalışmalarının bitmesinden sonra uzun dönem iyileştirme çalışmalarının zeminini oluşturmaktadır.

Afet ve acil durumlarda personel, afetzede ve kaynakların nakliye hizmetlerine yönelik koordinasyondan UlaşımNakliye Hizmet gurubu sorumludur. Ana çözüm ortağı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’dır. Destek çözüm ortağı ise Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, THY, KIZILAY, STK, Özel Sektör, Özel Hava Yollarıdır. Hizmet grubunun görev ve sorumlulukları ise aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:

  • Afet bölgesinde görev alacak öncelikli personelin, araç, gereç ve malzemelerin afet bölgesine naklini sağlamak
  • Görevli personelin konuşlanma alanı ile operasyon alanı arasındaki naklini sağlamak.
  • Afetzedelerin acil barınma yerlerine naklini sağlamak
  • Dışarıdan gelen yardım malzemelerinin toplandığı depolardan, yardım dağıtım merkezlerine nakliyesini sağlamak
  • İş makinalarının operasyon alanına naklini sağlamak
  • Afet bölgesine gidecek araçlara geçiş üstünlüğünü sağlamak için logo vb. işaretlemeleri yapmak
  • Araç takip sistemi kurmak
  • Kültür varlıklarının nakliyesini sağlamak
  • Tahliye edilenlerin nakliye işlemlerini yapmaktir.

Ulaştırmanın Tanımı

“Ulaştırma, sınırsız insan ihtiyaçlarının giderilmesi için sınırlı üretim kaynaklarının bölüştürülmesini gerçekleştirmek üzere, taşıma ve/veya dağıtım işlevini üstlenen ve değer yaratılmasını sağlayan bir süreç” olarak tanımlanmaktadır . Bir diğer tanıma göre ulaşım, “insan veya eşyanın, ihtiyaçları gidermek amacıyla zaman ve mekân faydası sağlayacak şekilde yer değiştirmesini mümkün kılan bir hizmettir”.

Ulaştırma Sektörünün Tanımı, Önemi ve Kavramlar

Üreticilerin ürettikleri ürünlerin, tüketicilerin istediği özelliklere uygun, istedikleri anda, istedikleri yerde, onların erişimine sunulması hâlinde değer bulduğu görülmektedir. Tüm bu sebepler ulaştırma – taşımacılık faaliyetlerinin önemini ortaya çıkarmaktadır. Üreticiler açısından, üretim sürecinde girdilerin üretim merkezlerine taşınması; üretilen ürünlerin tüketicilere taşınması için üretim maliyetleri içerisinde lojistik giderleri ve alt süreci olan taşımacılık giderleri; tüketiciler açısından ise ürünlerin ve hizmetlerin kalitesine verilen önem ön plana çıkmaktadır.

İnsan ihtiyaçlarının kısa süre içinde giderilmesi için teknolojik gelişmelere paralel ulaştırma faaliyetlerinin gerçekleştirilmeye çalışılması, çağdaş ulaştırma sektörünün doğmasına neden olmuştur. Ulaştırma hizmetleri kendi başına ortaya çıkan bir faaliyet değildir. Sanayi olmadan, tarım olmadan, ticaret olmadan, kısaca sayılan bu sektörlerde üretim ve buna bağlı olarak bir taşımacılık ihtiyacı ortaya çıkmadan ulaştırma da olmaz; bunlar olmadan tek başına ulaştırma hizmetleri ortaya çıkmaz. O halde, ulaştırma hizmetlerinin iktisadi yapıyla derin bir ilişki içerisinde bulunduğunun bilincinde olmak gerekir.

Ekonomik olarak ele alındığında, ulaştırma da diğer mal ve hizmetler gibi ihtiyaçları gidermek üzere talep edilir. Fayda yaratan ulaştırma hizmeti; insanların, malların ve eşyaların uygun bir biçimde ekonomik bir şekilde, bir yerden başka bir yere taşınması faaliyetidir. Böylece insanların, eşya ve malların yer değiştirmesiyle sağlanan fayda özellikle sanayileşmeyle birlikte büyük önem kazanmıştır.

Ulaştırma sektöründe, yük (eşya, mal) ve yolcu (insan) taşımacılığına ilişkin olarak ortaya konan tüm olanaklar ulaştırma arzı (kapasitesi) olarak adlandırılır.

Ulaştırma sektöründe uzun dönemde, ulaşım hizmetine olan talep artışı, ulaşım hizmet arzının da artmasına yol açar. Burada, ulaştırma sektöründe hizmet arzının ayrı sektörler -alt sektörler tarafından gerçekleştirilmesi ve her alt sektördeki işletme maliyet yapısının farklılık göstermesi sektördeki rekabetin artmasına neden olmaktadır. Uzun dönemde ulaşım hizmet arzını etkileyen en önemli faktör teknolojik gelişmedir. Teknolojik gelişme ile birlikte taşıma kapasitesi de artmaktadır. Genel anlamda ulaştırma kesiminde talep, ekonominin diğer kesimlerince, sosyo-ekonomik gelişmelere paralel olarak yaratılan bir taşıma hizmeti talebi niteliğinde olup “bağlı” bir özellik gösterir. Ulaştırma, türev taleptir; bu talep belli bir yerde üretilen mal ve hizmetin başka bir yerde tüketilme isteğinden ya da ihtiyacından doğar. İnsanların mal ve hizmetlere yönelik taleplerinin artmasına etki eden her faktör, ulaşım hizmeti talebinin de artmasına yol açar.

Ulaştırma sektöründe verilen hizmetin; ekonomik, toplumsal, politik olmak üzere farklı fonksiyonları bulunmaktadır.

Ulaştırma hizmetlerinin gerçekleştirilmesi sırasında insan ve çevre üzerindeki olumsuz etkiler yaratan durumlar ortaya çıkmaktadır. Bunlar, “ulaştırma hizmetlerinin niteliğinin yetersizliğinden doğan dışsallıklar” olarak nitelendirilmektedir. Son yıllarda çevre bilincinin artmasıyla beraber dışsallık da oldukça önemli bir sorun olarak algılanmaktadır. Ulaştırma alt sektörleri ile ilgili öncelikli ve alternatif alt sektörlerin hangisinin olacağına ilişkin tercihlerde dışsallık yaratan alt sektörlerin elenmesi gerekmektedir. Bir ülkenin ihtiyacı olan ulaştırma hizmetinin en düşük maliyetle giderilmesi hangisi ulaştırma sistemi tarafından gerçekleştirilecek ise tercih bu alt sektör yönünde kullanılmalıdır. Bunun yanında ulaştırma sisteminin yapım, bakım ve onarım giderleri ile işletme giderlerinin dışında sosyal ve çevresel giderlerini de göz önünde bulundurulması oldukça önem taşımaktadır.

Taşımacılık Sistemleri

Ulaştırma sektöründe faaliyet gösteren; eylem olarak yük ve yolcu taşıyan; ayrı altyapı, araç ve işletim sistemleri ve insan kaynağı olan; taşımacılık hizmetini gerçekleştiren alt sistemler alt sektör, ulaştırma modu, taşımacılık sistemi ya da taşımacılık sektörü olarak anılmaktadır.

Ulaştırma sektörünün taşımacılık sistemleri beş alt sektör adı altında taşımacılık faaliyeti gerçekleşmektedir. Bunlar;

  • Kara yolu taşımacılık sektörü,
  • Hava yolu taşımacılık sektörü,
  • Deniz yolu taşımacılık sektörü,
  • Demir yolu taşımacılık sektörü,
  • Boru hattı taşımacılık sektörüdür.

Ayrıca karma taşımacılık sistemi ya da entegre taşımacılık denilen taşımacılık sistemi de sektörde ağırlıklı olarak yerini almıştır.

Kara yolu taşımacılık sektörü, yük taşımacılığında yükü gönderenle yükü taşıyan arasında yapılan anlaşma sonucunda yükün ağırlığı ve mesafeye göre belirlenen bir bedel karşılığında kapıdan kapıya, aktarma yapılmadan yükün teslimini gerçekleştiren taşıma türüdür. Yolcu taşımacılığında da yük taşımacılığına benzer bir sözleşme ile yolcu ile yolcuyu taşıyacak araç sahibi arasında, yolcunun varacağı merkeze kadar mesafeye göre belirlenen bedel karşılığında yolcunun, varsa bagajının ulaşmasını sağlamaktadır. Kara yolu taşımacılık sistemleri esneklik avantajı yaratmakta ve yaygın ulaşım ağının sağladığı olanaklar ile süratli bir hizmet sunumu gerçekleştirebilmektedir. Diğer taşımacılık sistemleri önemli altyapı yatırımlarına (havaalanı, liman, gar ya da istasyon tesislerine) ve aktarma tesislerine gereksinim duymaktayken kara yolu taşımacılık sektörünün bu tür tesislere ihtiyacı bulunmamaktadır. Ancak hava yolu, deniz yolu ya da demir yolu taşımacılık sistemlerinden herhangi biri kullanıldığında, kara yolu taşımacılık sektörü bu süreçte de havaalanı, liman ya da garlara kadar söz konusu yükleri ulaştırabilmektedir. Türkiye’de kara yolu taşımacılık sektörünün taşımacılık pazarındaki payı oldukça yüksektir. Bu durumdan ülkemizin bir an önce kurtulması gerekmektedir. Diğer alt sektörlerin taşımacılık hizmetleri pazarında, yolcu ve yük taşımacılığında çok düşük düzeyde taşımacılık yaptıkları ve kara yolu taşımacılığı ağırlıklı bir taşımacılık sisteminin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Sonuç olarak taşımacılık hizmetlerinin bu şekilde gerçekleştirilmesi sürdürülebilir bir durum değildir.

Deniz yolu taşımacılığı, demir yolu kadar büyük altyapı harcaması gerektirmese de sermaye yoğun bir sektördür. Deniz yolu ulaşımı özellikle kitlesel ve sanayi hammaddesi özelliği bulunan büyük miktarlardaki yüklerin, sınır aşma sorunu olmadan taşınmasını sağlamaktadır. Hız düzeyinin düşük olması, hava koşullarından etkilenmesi ve pahalı limanlara ihtiyaç duyması deniz yolu taşımacılığının olumsuz yanıdır. Deniz ve su yollarıyla yapılacak ulaşım en ekonomik ulaştırma sistemi olduğu hâlde ülkemiz denizciliğine uluslararası rekabete uyum sağlayabilecek derecede kaynak ve olanak verilmediğinden bu alandan yararlanılamamaktadır. Ülkemizde deniz yolu ulaşımı, kıyılarımızda yeterli doğal ve suni liman bulunmaması nedeniyle yeterince gelişememiştir. Türkiye’de yük ve yolcu taşımacılığında deniz yolu taşımacılık sektöründen yararlanma oranı arttırıldığı takdirde trafik kazaları ve karayollarına yönelik olarak yapılan bakım-onarım giderlerinin azalması mümkün olacaktır.

Hava yolu ulaşımı, hızla değişen teknolojik gelişmelerin ulaştırma sektörüne uygulanabildiği bir alandır. Hava yolu sektörü, özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkeler ve kıtalar arasında hızlı ve emniyetli bir ulaşımın gerçekleştirilmesiyle yolcu ve yük taşımacılığında stratejik ve ekonomik olarak önem kazanmıştır.

Demir yolu ile büyük tonajlardaki yüklerin düşük maliyetle taşınması mümkün olduğundan önemli bir sektördür. Hava koşullarından etkilenmemesi, taşımacılık faaliyetlerinde kaza riskinin oldukça düşük olması nedeniyle tercih edilen bir taşımacılık sistemidir. Resim 1.4.’de görüldüğü gibi demir yolu taşımacılık sektörü tarım, inşaat, sanayi sektörünün girdilerini ve özellikle ürettiği kitlesel ürünleri güvenli, ucuz bir şekilde varacağı yere ulaştırır. Türkiye yeni ekonomik, politik oluşumlara ve küreselleşmeye uyum sağlamak için ulaştırma sektörünün içinde yer alan demir yolu alt sektörü ile ilgili yapısal, yönetsel ve teknolojik boyutlu bir değişimi gerçekleştirmek zorundadır. Nitekim bu amaçla başlatılan yeniden yapılanma sürecinde “demir yollarının serbestleşmesi”nin yolu açılmıştır. Yoğun bir şekilde, hem yük hem de yolcu taşımacılığı faaliyetlerine özel sektör dâhil olmaya çalışmaktadır.

Karma taşımacılık sisteminde aynı ürün ya da yük iki veya daha fazla taşımacılık modu kullanılarak taşınmaktadır. Başarılı bir karma taşımacılık sistemi kurabilmek için kullanılacak taşıma modları ürüne ve güzergâha (yol durumu, iklim koşulları vs.) uygun seçilmeli ve birbirlerine iyi bütünleştirilmelidir. Bunun için de planlama özenle yapılmalı ve farklı olaylar için çözüm senaryoları geliştirilmelidir. Karma taşımacılıkta sıklıkla kullanılan kombinasyonlar kara yolu-demir yolu, kara yolu-deniz yolu, kara yolu-hava yolu taşımacılığıdır.

Karma taşımacılık, “modlar arası taşımacılık, çok modlu taşımacılık, kombine taşımacılık” olmak üzere üç grupta incelenebilir .

İntermodal taşımacılık ya da modlar arası taşımacılık olarak adlandırılan bu taşımacılık sisteminde, taşıma modlarının avantajlı olduğu bölgelerde kullanılacakları bir güzergâh belirlenmektedir. Bunu yaparken de tek bir taşımacılık moduna bağlı kalınmamaktadır. Taşıma aracı ya da taşıma kabı değiştirilmeksizin iki ya da ikiden fazla taşımacılık sistemi ile gerçekleştirilen ve taşımacılık sistemlerinden diğerine değişim yapılırken aracın ya da kabın içinde yer alan ürün ya da yüklerin elleçlenmeden nakliyesinin yapıldığı yöntemdir.

Çok modlu taşımacılık sisteminde de iki ya da ikiden fazla taşımacılık modu devreye sokulmakta; taşımacılık sistemlerinin birinden diğerine geçildiğinde aracın ve kabın içinde yer alan ürün ya da yükler elleçlenerek taşımacılık gerçekleştirilmektedir.

Uzun mesafeli, büyük hacimli yüklerin yalnızca bir ulaştırma alt sistemi ile değil de sistemlerin birbirleriyle entegrasyonu sağlanarak, taşınması kombine taşımacılığı ön plana çıkarmıştır.

Sadece bir taşımacılık sistemi kullanılarak gerçekleştirilen ulaştırma hizmeti tek modlu taşımacılık olarak nitelendirilmektedir. Kara yolu taşımacılık sektörü kapıdan kapıya taşımacılık gerçekleştirdiği için en çok tercih edilen taşımacılık sistemidir. Tek modlu taşımacılık entegre taşımacılıkla kıyaslandığında; taşıma operasyonlarında basitlik, planlamada kolaylık ve daha düşük altyapı maliyeti gerektirmesi son yıllarda gerilemesine karşın yine de yüksek orandaki tercih edilirliğini korumasını sağlamıştır. Ancak değişen müşteri talepleri ve küreselleşen dünyada tek modlu taşımacılığın yetersiz kaldığı görülmektedir (Ecer, 2014: 15). Uluslararası alanda yük taşımacılığın kapsamının ve yönteminin değiştiği görülmekte, kombine taşımacılık sistemi önem kazanmaktadır.

Türkiye, mevcut veya planlanmış, çok modlu uluslararası taşıma yollarının kavşağında yer almaktadır. Avrupa, Kafkasya, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’yu birleştiren kara yolu, demir yolu, deniz ve nehir yolları ile hava yolu taşımacılığının merkezinde bulunmaktadır.

Ülkemizde yüksek enerji maliyetine dayalı, düşük verimli ulaşım modellerinin benimsenmesi ulaştırma giderlerini yükseltmektedir. Bu nedenle özellikle uzak mesafe yüklerinin kombine taşımacılık sisteminden yararlanılarak ulaştırılması ülke kaynaklarının israf edilmesini önleyecektir.

Ulaştırma Sektörü Faaliyetlerinin Lojistik Yönetimi Açısından Önemi

Lojistik, tedarik zinciri içinde bir aşamadır ve lojistik yönetimi bu aşamalardaki mal, hizmet ve bilgi akışının yönetimidir. Bu aşamalar şunlardır:

  • Tedarik Lojistiği (Inbound Logistics) : Genelde hammadde ve malzemelerin işletmeye tedarik edildiği aşamadır.
  • Üretim Lojistiği (Manufacturing Logistics, Intra Logistics) : Üretim aşamasındaki malzeme veya yarı mamullerin lojistik faaliyetlerinin oluşturulduğu aşamadır.
  • Sevkiyat Lojistiği (Outbound Logistics) : Bitmiş ürünlerin müşteriye sevk edildiği aşamadır.
  • Tersine Lojistik (Reverse Logistics) : İade ürünler ve kapların süreç içerisinde tersine doğru hareketlerinin olduğu aşamadır.

Bu dört lojistik aşamanın bütününe İşletme Lojistiği (Business Logistics) adı verilmektedir.

Genel olarak lojistik sektörünün temel üyeleri hava yolu, demir yolu, deniz yolu, kara yolu taşımacılık şirketleri, lojistik hizmet sağlayıcıları, depolama şirketleri ve taşıma organizatörleri (freight forwarders), liman işletmecileri, lojistik ve taşımacılık merkezi işletmecileridir.

Lojistik faaliyetler; satın alma, ulaştırma, kalite kontrol, gümrükleme ve sigortalama, elleçleme, depolama, stok yönetimi, sipariş işlemleri, talep tahmini, lojistik bilgi yönetimi, dağıtım, etiketleme, (sınıflandırma), ambalajlama, filo yönetimi ve taşıma planlamasından oluşmaktadır .

Ulaştırma altyapısının iyi bir şekilde kurulması lojistik sektörünün işlevini yerini getirmesini sağlayan en önemli etkendir. Taşımacılık maliyetlerinin lojistik faaliyetler içindeki oranı değerlendirildiğinde en önemli maliyet kalemi ulaştırma olarak görülmektedir.

Ulaştırma Sektörünün Afet ve Acil Durum Lojistik Yönetim Sürecindeki Rolü

Afet ve acil durumlarda yürütülmesi gereken afet yönetim modeli afete maruz kalanlara esnek olarak uygulanabilecek nitelikte olmalıdır.

“Afet lojistiği, zarar görmüş insanların ihtiyaçlarını giderebilmek amacıyla malların, eşyaların ve ilgili bilginin ilk üretim noktasından son tüketim noktasına kadar verimli ve maliyet etkin bir şekilde akışının ve depolanması, planlanma ve uygulanması ile kontrolü” olarak tarif edilmektedir .

Afet Lojistiğinin Aşamaları

Afet lojistiği, adım adım yerine getirilmesi gereken faaliyetlerden oluşmaktadır. Daha afet meydana gelmeden yapılması gerekenler; afet öncesi hazırlık olarak nitelendirilmektedir. Afetin meydana geldiği sürede yapılması gerekenler ise afet müdahale süreci; afet sonrası yapılması gerekenlerin adımlar ise müdahale sonrası lojistik faaliyetler olmak üzere nitelendirilmektedir. Bu aşamalar aşağıda yer almaktadır.

“Afet Öncesi Hazırlık” Lojistik Faaliyetleri; Afette ortaya çıkabilecek kayıpların azaltılması ve acil yardım ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla, arama-kurtarma faaliyetlerinin geliştirilmesi ile ilgilenmektedir. Afet öncesi çalışmalarla planlama, satın alma, taşımacılık, depo yönetimi, raporlama ve insan kaynaklarının geliştirilmesi faaliyetleri düzenlenmektedir. Aynı zamanda sağlık, barınma ve ihtiyaçlar için stok oluşturma, dağıtım ve malzemelerin depolanması ile lojistik merkezlerinin kurulmasını da kapsamaktadır.

Taşımacılık yönetiminin gerçekleştirilmesinde istenilen en önemli konu afet anında ihtiyaç olabileceği belirlenen ve satın alınan ürünlerin ihtiyaç bölgesine, tam zamanında düşük ulaştırma gideriyle güvenli şekilde varması için nakliye yönetim sisteminin devreye sokulmasıdır.

Afet anında ya da afetten sonra insan hayatının kurtarılması, yaralıların tedavisinin sağlanması, barınma ve beslenme ihtiyaçlarının giderilmesi, güvenliğin sağlanması, psikolojik yardım gibi yaşam gereksinimlerinin karşılanması ile ilgili tüm faaliyetlerin yer aldığı süreç “müdahale evresi”dir. Bu süreçte ön değerlendirme, ihtiyaç tespitleri yapılarak planların yapılması, uygulanması, sürecinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve raporlanması işlemleri gerçekleştirilmektedir.

“Afet Müdahalesinin Ardından” Lojistik Faaliyetler sürecinde, afetten etkilenen toplumun yaşamsal ihtiyaçlarının asgari düzeyde sağlanması amaçlanmaktadır.

Sonuç olarak, afet lojistiğinin düzgün bir şekilde yapılabilmesi için; doğru malzemeyi, doğru kişiye doğru miktarda, doğru nitelikte, doğru zamanda, doğru yerde ulaştırabilmek gerekir. Bunlar planlı ve programlı bir şekilde yapılabilecek faaliyetlerdir.

Afet ve Acil Durum Lojistiğinde Ulaştırma -Nakliye Faaliyetleri

Afet yönetim sürecinin bir fonksiyonu olarak her aşamada ön planda olan ve başarının sağlanabilmesi için vazgeçilmez olan lojistik faaliyetler afet yönetiminde hayati öneme sahiptir.

Bütünleşik afet yönetimi, afetlerle baş edebilen bir toplum oluşturmak için tüm tehlikeleri dikkate alan, afet yönetiminin zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve iyileştirme aşamalarında yapılması gereken çalışmalar ve alınması gereken önlemleri, toplumun tüm güç ve kaynaklarını kullanarak gerçekleştirebilen bir yönetim sürecidir.

Afet ve acil durumlarda ulaştırılması gereken erzak, çadır ve ilaçtan bölgede ihtiyaç duyulan arama kurtarma ekiplerine, bu ekiplerin kullanacağı malzemelere kadar geniş bir yelpazede nakil trafiğinin yaşanacağı gerçeği apaçık ortadadır. Bu nedenle de afet ve acil durum yönetiminin bütünü içerisinde diğer süreçlerle uyum içinde çalışan bir ulaştırma yönetiminin oluşturulması gereklidir.

Afet anında ulaştırma ve haberleşme sistemlerinin etkin kullanılması oldukça önemlidir.

Ulusal Düzey Müdahale Yönetiminde Ulaştırma Sektörünün Yeri

Afet ve acil durumlarda uygulanmak üzere “Afet Müdahale Planları” ile afete maruz kalan kişilere, yerlere nasıl ulaşılacağı ile ilgili saptamalar yapılarak faaliyet alanları ve sorumluları belirlenmektedir.

“Ulusal Afet Müdahale Organizasyonu”nu oluşturan hizmet gurupları;

  • Operasyon servisi,
  • Bilgi ve planlama servisi,
  • Lojistik ve bakım servisi,
  • Finans ve idari işler servisidir.

Türkiye için hazırlanan Afet Müdahale Planının (TAMP) amacı; afet ve acil durumlara ilişkin müdahale çalışmalarında görev alacak hizmet grupları ve koordinasyon birimlerine ait rolleri ve sorumlulukları tanımlamak, afet öncesi, sırası ve sonrasındaki müdahale planlamasının temel prensiplerini belirlemektir.

Afet müdahale planlarının uygulanmasını sağlayan temel birim operasyon servisidir. Meydana gelen afetin derecesine ve olay türüne bağlı olarak iki alt servis olarak ayrılmıştır.

Alt servislerden ilki, küçük çaptaki olaylar için minimum hizmetler göz önünde bulundurularak oluşturulan, “acil durum hizmetleri servisi” dir. Nakliye acil durum hizmet gruplarındandır.

Alt servislerden ikincisi ise büyük çaptaki afetler dikkate alınarak oluşturulan ön iyileştirme hizmetleri servisidir. Ön iyileştirme hizmetleri acil durum çalışmalarının bitmesinden sonra uzun dönem iyileştirme çalışmalarının zeminini oluşturmaktadır.

Afet ve acil durumlarda personel, afetzede ve kaynakların nakliye hizmetlerine yönelik koordinasyondan UlaşımNakliye Hizmet gurubu sorumludur. Ana çözüm ortağı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’dır. Destek çözüm ortağı ise Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, THY, KIZILAY, STK, Özel Sektör, Özel Hava Yollarıdır. Hizmet grubunun görev ve sorumlulukları ise aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:

  • Afet bölgesinde görev alacak öncelikli personelin, araç, gereç ve malzemelerin afet bölgesine naklini sağlamak
  • Görevli personelin konuşlanma alanı ile operasyon alanı arasındaki naklini sağlamak.
  • Afetzedelerin acil barınma yerlerine naklini sağlamak
  • Dışarıdan gelen yardım malzemelerinin toplandığı depolardan, yardım dağıtım merkezlerine nakliyesini sağlamak
  • İş makinalarının operasyon alanına naklini sağlamak
  • Afet bölgesine gidecek araçlara geçiş üstünlüğünü sağlamak için logo vb. işaretlemeleri yapmak
  • Araç takip sistemi kurmak
  • Kültür varlıklarının nakliyesini sağlamak
  • Tahliye edilenlerin nakliye işlemlerini yapmaktir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.